-->
cinsel hayat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cinsel hayat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4/10/2012

estetik yaptıran 100 kadından 20'si vajina bölgesindeki deformasyonları toplatıyor

    4/10/2012 12:35:00 ÖS   Yorum yok

Rakamlara göre Türkiye'de estetik yaptıran 100 kadından 20'si vajina bölgesindeki deformasyonları toparlatıyor. Hem bu oran gittikçe artıyor.

vajina bölgesindeki deformasyonlar

Kadın, artık bedenini daha iyi tanıyor ve ona özen gösteriyor, bir yandan eşler de buna sıcak bakıyor. Hatta bunu isteyen eşler de var. Üstelik estetiğe meraklı olanlar yalnızca şehirli kadınlar değil, kırsal kesimde yaşayan kadınlarda bu operasyona ilgi büyük. Türkiye'deki son üç yılda yüzde 50 artış her şeyin göstergesi. Operasyonlardaki yaş aralığı ise 18'den 45'e kadar gidiyor. Bilim insanlarına göre kırsal kesimde çok doğum yapan kadınların buna ihtiyacı daha da fazla. Çünkü özellikle doğumlarını ilkel şartlarda yaptılarsa hasarları da büyük oluyor. Çoğu kadın, erken dönemde sıkıntıyı fark edip harekete geçiyor. Hatta kadınlar eşlerinden gelen olumsuz davranışlar sonrası bu operasyonu yaptırmaya karar veriyorlar. Avşar Estetik Merkezi’den Op.Dr. Dilek Avşar anlatıyor.

- Vajina estetiği bir sağlık sorunu mu, içinde “estetik” geçtiği için farklı algılanıyor. Nedir işin aslı?


Estetik cerrahide hedef, kişinin fiziki olarak meydana gelmiş sıkıntılarını onu mutlu edecek yönde gidermek. Kadınların belli yaşlarda vücutlarında birtakım deformasyonlar oluşabilir. Kilo alıp vermeler, yaşın ilerlemesi ve doğumlar vücudun değişik bölgelerinde fiziki olarak deformasyonlar yaratır. Memeler sarkar, karında yağlanma ve sarkma oluşur, yüzde boşluklar meydana gelir. Vajina da kadın vücudunda özellikle normal doğum sonrası, kilo alıp vermelere ve yaşa bağlı olarak en fazla deforme olan kadın organlarından biri. Bu nedenle de deformasyonların giderilmesi ve eski haline geri getirmeye yönelik cerrahi uygulamalar diğer bölgelere yapıldığı gibi yapılabilir. Vajina cerrahisindeki hedef de diğer bölge estetikleri ile aynı. Deformasyonlara bağlı sıkıntının giderilmiş olması diğer operasyonlar gibi hastayı mutlu eder.

- Seksten zevk almamak ya da idrar kaçırmak gibi nedenlerle yapıldığı da söyleniyor.


- İdrar kaçırmada yapılacak operasyonlar daha farklı. Ancak vajinoplasti sonrası kısmen hastaların bu sıkıntıları da giderilmiş olabilir. Vajinoplasti genital bölgenin daha estetik görünmesini sağlamak için (özellikle normal doğum sonrası kesiklerin dikilmemiş olarak bırakılması ya da kötü dikiş izlerinin oluşmuş olması bazen de vajina girişinde açıklığın fazla olması gibi sebeplerle) vajina estetiği yapılır ve kadın ve erkeğin bu yöndeki cinsel sıkıntılarını giderir. Özellikle vajinal orgazm olmayan kadınlarda operasyon sonrası başarı yüksek.

- Talepler nasıl, kimlerden geliyor?

- Bu operasyona eşler genellikle birlikte karar veriyorlar. Cinsel ilişki sırasında hava sesi gelmesi, erkeğin erken boşalması, kadının ve erkeğin cinsel ilişkide tatmin olmaması gibi sıkıntılar çoğu kez bu operasyonu düşündürebiliyor. Bazen de kadın genital bölgesinin estetik görünümünden rahatsız olabiliyor.

- Genital bölgenin estetik görünümü nasıl değişiyor?

- Genital bölgenin üst kısmı (mons pubis) özellikle sezaryen doğum sonrası ve kilo almalara bağlı yağlanabiliyor. Kilo alıp vermelere bağlı genital dış dudaklarda (labia major) sarkma olabiliyor. Bu bölge yağını ve gerginliğini kaybedebiliyor. Bazen genital iç dudaklar (labia minor) yapısal olarak ya da doğumlardan sonra büyüyüp sarkabiliyor. Bazen de normal doğum, kürtaj gibi travmatik işlemler, kilo alıp vermeler, yaşın ilerlemesi ve bazen de uzun cinsel hayat sonrası vajinada bollaşma ve sarkma oluşabiliyor. Genital bölgede renk koyulaşması meydana gelebiliyor.

- Bu deformasyonların tedavisi nasıl?

- İhtiyaca göre genital bölgenin kombine operasyonu dediğimiz; üst kısmın yağını almak, dış dudakların gerginleştirilmesi ve yağ enjeksiyonu yapılması, iç dudakların küçültülmesi, vajinoplastı dediğimiz vajina daraltma operasyonları, genital bölgenin lazerle cilt rengini açma işlemleri birlikte yapılabiliyor.

- Peki bu işlemler büyük bir cerrahi uygulama mı?

Bu operasyonlar kombine genital estetik ya da tek bir işlemin uygulaması açısından büyük anestezi gerektirmeyen hafif cerrahi uygulamalar. Örneğin genital bölgeye liposuction uygulaması ya da iç dudakların küçültülmesi operasyonu lokal anestezi altında yapılabilir. Bazen de kadın genital estetik operasyonun bir başka cerrahi uygulaması ile kombine edebiliyor. Örneğin meme küçültmesi ya da karın germesini yaptırırken bu uygulamayı da beraberinde yaptırabiliyor.

- Geri dönüşler nasıl?

- Oldukça başarılı. Kadın hem kendi adına hem de eşinden gelen olumlu tepkiler adına daha da mutlu oluyor.

- Bu operasyon için bir yaş sınırı var mı?

- Genital estetik özellikle labioplastiyi (iç dudak küçültme) genç kızlar ve doğum sonrası kadınlara sıklıkla yapılıyor. Vajinoplasti, mons pubis estetiği (genital yağlanmayı giderme) daha fazla doğum sonraları ve dış dudak sarkıklığını gidermeyi ise özellikle orta yaş sonraları yapıyoruz.

- Bu operasyon sonunda normal hayata dönmek ne kadar sürüyor?

- Ortalama 3-5 gün içinde normal hayata rahatlıkla dönebiliyorsunuz. Ancak cinsel hayata ortalama 4-6 hafta ara verilmesi şart. Tabii eğer basit bir liposuction yapılmışsa bu yasaklar yok.

- Kırsal kesimin bu operasyonlara gösterdiği ilginin nedenlerini neye bağlıyorsunuz?

- Estetik cerrahiye ilgi kişilerin okur yazarlık oranlarının yükselmesi, ekonomik durumlarının artması, basın yayın organlarının bu konulara değinmesi ile arttı. İnsanlar genç kalmak ve mutlu yaşamak istiyorlar. Teknolojik imkânlar da kişilere bunu çok konforlu sağlıyor. İşte her tür estetiğin artmasındaki etken budur. Estetik cerrahide yapılan işlemler için belli bir altyapının olması gerekiyor. Özellikle genital estetik için kadının bunu neden istediğini bilip eşinin desteğini alması da önemli oluyor. Ancak son zamanlarda görüyorum ki artık kadınlar bu şikâyetlerini daha rahat ifade edebiliyor ve tedavi sürecine giriyorlar.

8/17/2011

fazla kilolu erkeklerin yüzde beş kilo vermesi durumunda bile cinsel hayatında iyileşme sağlıyor

    8/17/2011 07:15:00 ÖS   Yorum yok

Hayatın bir çok alanını olumsuz etkileyen fazla kiloları vermek cinsel hayatı da geliştiriyor.


 cinsel hayatında iyileşme
ABD'de yapılan bir araştırmada, kilolu erkeklerin kilolarının sadece yüzde 5'ini vermesi ile ereksiyon probleminde ve cinsel istekte iyileşme sağlandığı ortaya çıktı.

Cinsel tıpta uzmanlaşmış Sexual Medicine Dergisi'nde yayınlanan bir araştırmada, kilolu erkeklerin sekiz haftada kilolarının sadece yüzde 5'ini vermesi sonucu ereksiyon sorunu, cinsel istek ve idrar yolu hastalığının belirtilerinde iyileşme görüldüğü belirlendi.

Los Angeles Times gazetesinin yansıttığı araştırmada, vücut kitle endeksi 30 olan ve tip 2 diyabet hastası 31 obez erkeğin incelendiği belirtilerek, katılımcılardan bazılarının sıvı gıdaları içeren düşük kalorili yiyecekler bazılarının ise yüksek proteinli, düşük yağ oranlı gıdalar tüketerek her gün 600 kalori daha az aldıklarına dikkat çekiliyor.


"Düşük kalorili besinler proteine göre daha çok kilo verdiriyor"


Araştırmada, düşük kalorili besin tüketenlerin kilolarının yüzde 10'unu verdiği ve bel çevresinin yüzde 10 daraldığı belirtillirken, yüksek protein diyeti yapanların ise kilolarının yüzde 5'ini verdiği ve bel çevresinin de yüzde 5 daraldığı ifade ediliyor.

Ancak, katılımcıların hepsinde kötü kolestrol, ereksiyon sorunu, cinsel istek, idrar yolu hastalığı, dolaşım sisteminin tüm yapılarının (kalp boşlukları, atardamarlar, kılcal ve toplardamarlar, lenf damarları) iç yüzünü örten çok ince bir katman olan ve kardiyovasküler hastalıkların gelişimine neden olan endotel işlev bozukluğunda gelişme gözlendiği vurgulanıyor.

Aynı zamanda, kilo vermenin ve insülin duyarlılığını geliştirmenin testesteron hormonu üretimini ve cinsel performansı arttırdığına dikkat çekiliyor.

7/19/2011

bir milyon yıldır döllenme olmadan üreyen sopa çekirgeleri aseksüelliğin sırrını aralayacak

    7/19/2011 10:48:00 ÖS   Yorum yok

Kanadalı bilimadamları, ABD'nin batı sahilindeki ağaçlık alanlarda yaşayan Timema tipi sopa çekirgelerinin DNA'larını inceledi.


Çekirgelerin eşeysiz üreme geçmişinin ne kadar eskiye uzandığı belirlenmeye çalışıldı.

Doktor Tanya Schwander ve ekibi, aseksüel sopa çekirgesi türlerinden beşinin çok eski zamanlara dayandığını iki tanesinin 500 bin yıldan daha da uzun zamandır varolduğunu keşfetti.

aseksüelliğin sırrını aralayacak
Bu sonuç, aseksüelliğin her zaman bir türün soyunun hızla tükenmiş olmasına dayanmadığı savına kanıt olarak değerlendiriliyor.

Timema çekirgelerinin kimi türlerinin aseksüel yolla üreyebildikleri biliniyor.

Bu tür sopa çekirgelerinin dişileri, yumurtlamaya başladıklarında erkek çekirgenin döllemesine ihtiyaç duymuyor.

Bunun yerine kendilerinin birer genetik klonunu üretiyorlar.


Kanada'daki Simon Fraser Üniversitesi'nden bilimadamları, araştırmanın sonuçlarını Current Biology dergisinde yayımladı.

Eşeysiz üreme yakın zamana dek incelenen organizmaların soyları kısa sürdüğünden "evrim çıkmazları" ile ilişkilendirilmişti.

Ancak son zamanlardaki araştırmalarda kimi küçük omurgasız hayvanlar, fosil kayıtları inceleyen bilimadamları tarafından eşeysiz üreyen canlılar olarak tarif edildi.

Doktor Schwander ve ekibinin çalışmaları da inceledikleri sopa çekirgelerinin sadece dişi olarak uzunca bir zamandır varolduklarını kanıtlamış oldu.

5/24/2011

türkiyede cinsel problem yaşayanların sadece yüzde 12'si hekime başvuruyor

    5/24/2011 10:43:00 ÖS   Yorum yok
hekime başvuruyor

Başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere cinsel sağlıkla ilgilenen birçok sağlık örgüt ve kuruluşu cinsel sağlığı şu şekilde tanımlıyor:  


 "Cinsel sağlık, cinsellikle ilgili fiziksel ruhsal ve sosyokültürel sağlık ve esenlik sürecinin kesintisiz olarak yaşanmasıdır." Bu tanım bu süreç kesintiye uğradığında "hem sağlığımız etkilenecek, hem  de yaşam kalitemiz bozulacak" anlamına geliyor. Acıbadem Hastanesi Üroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ferruh Şimşek cinsel sağlıkla ilgili şunları söylüyor:  "Cinsel sağlık herkes için çok önemli olan ancak bir aksaklık olduğunda önemsizmiş gibi gösterilen, ardına düşmekte zorlanılan ve çare aramak için yeterince cesaret gösterilmeyen ve ne yazık ki biz doktorların da hastalarımızda varlığını pek araştırmadığımız bir konu. Oysa çok az hastalık hem kadında hem de erkekte gerek fiziksel gerek ruhsal gerekse de sosyal sağlığımızı bu kadar etkileyip bozabilir."
Cinsellik Bir Tabu

Cinsel sorunlar orta yaş ve üzerindeki kadın ve erkeklerde daha çok gözleniyor. Bunda birçok etkenin varlığı tartışılmaz. Özellikle organik kökenli hastalıklarda cinsel sağlık daha çok etkileniyor. Cinsel sağlığı birebir etkileyen hastalıklardan olan tansiyon yüksekliği, diyabet, kolesterol yüksekliği gibi damarsal hasar yaratan hastalıklar, kronik depresyon gibi psikiyatrik rahatsızlıklar her zaman hastaların farkında oldukları sorunlar değiller. Prof. Dr. Şimşek  "Birçok durumda hasta cinsel problemle başvurup hastalığının bilincinde olmayabilmektedir" diyerek şöyle devam ediyor: "Bu açıdan da cinsel problemler altta yatan nedenin ortaya konabilmesi açısından dikkatle değerlendirilmelidir."

Ancak cinsellikle ilgili olarak konuşmanın çok duyarlı bir konu olduğunu da unutmamak gerekiyor. İnsanların konuyla ilgili konuşmaktan çekinmesi hem onların cinsel sağlıklarını etkiliyor hem de doktorların işini zorlaştırıyor. Prof. Dr. Şimşek  konuyla ilgili şunları söylüyor: "Hastaların yakınmalarını beyan etmeleri hem kendileri için hem de problemi halletmeye çalışan doktor ve araştırıcılar için hiç de kolay değil. Çünkü birçok kültürde bu konuların konuşulması kabul edilemez tabular arasında yer alıyor."

Kadınlar Sekse İlgisiz


Toplumda insanlar cinselliği ne kadar önemsiyorlar? Başka bir deyişle cinsel yaşam hayatın ne kadar önemli bir parçası? Yaygın inanışa göre kadınlar ve erkekler belli yaşlardan sonra cinselliğin o kadar önemli olmadığını düşünüyorlar. Ancak bu sadece bir kanı olmaktan öteye gitmiyor. Prof. Dr. Şimşek, gerçeğin sanılanın aksine olduğunu söylüyor: "Bu yanıtları almak ancak toplum ölçeğinde yapılması gereken bilimsel araştırmalarla mümkün. 2001-2003 yılları arasında dünya ölçeğinde yapılan ve ülkemizi de içine alan Pfizer Global Survey adlı araştırma 40 yaş üzeri erkek ve kadınlarda cinsellikle ilgili pek çok yargının doğru olmayabileceğini gösteriyor. Ülkemiz içinse erkeklerimizin yüzde 70'inin cinselliği yaşamın çok önemli bir parçası olarak gördüğünü, kadınlarımızda ise bu oranın sadece yüzde 30 olduğunu ortaya koyuyor."
Aslında kadınlar ve erkekler arasındaki bu çarpıcı fark dünya ölçeğinde de geçerli. Oranlar sanılanın aksine benzer. Cinsellik erkekler için daha önemli. Yaş gruplarında bu oranlar incelendiğinde yaş ilerledikçe cinselliğe verilen önemin azaldığı görülüyor. Ancak yine de 70'lli yaşlardan sonra bile erkeklerin yüzde 57 si cinselliği yaşamlarında çok önemli buluyorlar. Kadınlarda durum vahim. Türk kadınları 60 yaştan sonra sadece yüzde 14 oranında cinsel yaşamı önemsiyorlar. Bu dramatik rakamlar kadınların toplumda 50'li yaşlardan sonra neredeyse cinsellikten vazgeçtiğini ortaya koyuyor.  Prof. Dr. Şimşek "Erkekler  40'lı yaşlardan sonra haftada birkaç kez ilişkiyi düşündükleri halde bu oran kadınlarda sadece yüzde 23" diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: "Oysa derin bir çelişki olarak erkek ve kadınların yarısından çoğu cinsel performansları azaldığında partnerleri veya eşleri ile olan ilişkilerinin bozulacağını düşünüyorlar."

Sorunlar dile getirilmiyor


Sağlık kuruluşlarına başvurma oranı erkek ve kadınlarda yüzde 12. Sorun olsa bile yine de hala toplumda sağlık kuruluşlarına başvurmada bir çekingenlik olduğu görülüyor. Prof. Dr. Şimşek bu noktada şöyle konuşuyor: "Bunu yenmek için biz doktorlara da görev düşüyor. Cinselliğin ve aksaklıklarının önemsenmesi gerektiğini vurgulamamız gerekiyor. Nitekim bu araştırma gösteriyor ki herhangi bir nedenle sağlık kuruluşlarına başvuran 40 ve üzerindeki erkeklerde, doktoru cinsel sağlığı ile yüzde 6 oranında, kadınlarda yüzde 10.3 oranında sorgulama yapmış. Bunun çok yetersiz olduğu açık. Çünkü erkeklerin yüzde 70'i kadınların yüzde 57'si bunu doktorundan bekliyor.  Sonuç olarak cinsel sağlığa verilmesi gereken önem göz ardı ediliyor ve bu daha çok mutsuzluk ve sağlıksızlık kaynağı. Oysa çareler var yeter ki aransın."

Özellikle organik kökenli hastalıklarda cinsel sağlık daha çok etkileniyor. Cinsel sağlığı birebir etkileyen hastalıklardan olan tansiyon yüksekliği, diyabet, kolesterol yüksekliği gibi damarsal hasar yaratan hastalıklar, kronik depresyon gibi psikiyatrik rahatsızlıklar hastaların aslında pek de farkında olmadığı hastalıklar.

Cinsellik erkekler için daha önemli. Yaş gruplarında bu oranlar incelendiğinde yaş ilerledikçe cinselliğe verilen önemin azaldığı görülüyor. Ancak yine de 70'lli yaşlardan sonra bile erkeklerin yüzde 57'si cinselliği yaşamlarında çok önemli buluyorlar.
cumhuriyet portal

5/18/2011

estetik göğüs büyütmede kaşıkcı elması yöntemi ile doğal görünüm

    5/18/2011 10:47:00 ÖS   Yorum yok
kaşıkcı elması yöntemi

Estetik Plastik Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Volkan Tayfur, Türkiye'de dünya ortalamasının üzerinde olan göğüs estetiğinde önemli bir yer tutan göğüs büyütme ameliyatları konusunda son gelişmelerle ilgili bilgi verdi.


Göğüs büyütmenin estetik cerrahinin en yüz güldürücü ameliyatlarından biri olduğunu, hastanın ameliyat öncesinde destekli iç çamaşırı kullanmasının, bu operasyon için iyi bir aday olduğunu gösterdiğini anlatan Tayfur, ''Göğüs büyütmede ilk seçenek silikon protezdir, ama bu operasyon kişinin kendi yağ dokusu kullanılarak da yapılabilir. Silikon maddesi insan vücudu ile çok uyumludur'' dedi.Türkiye'de ''göğüs büyütme'' denilince, akla 'ABD'deki gibi büyük ölçülere sahip olunacağı' şeklinde yanlış bir kanı geldiğini ifade eden Tayfur, ''Oysa bizde güzellik anlayışı doğal ve göze az çarpan olduğu için böyle bir durum söz konusu değil. Çoğu hastamızdaki değişiklik, operasyon sonrasında fark edilmez bile'' diye konuştu. Çoğu kadının, dışarıdan nasıl görünmek istiyorsa buna uygun giysiler seçtiğini anlatan Tayfur, hastaya en uygun ölçüye, ayrıntılı provalardan sonra karar verildiğini söyledi.
Tayfur, şu bilgileri aktardı: ''Koltuk altından endoskopik göğüs büyütme ameliyatı zahmetli olmakla beraber hiç iz bırakmaz. Kalan iz koltuk altının en derin yerine gizlenir ve zamanla solar. Hastanın tercihi ameliyatın göğüs başından ya da altından yapılması ise bu yöntemler de uygulanabilir. Hangi yöntem seçilirse seçilsin öngörüşmede yapılan uzun provalarla istenen görüntü ortaya konmalıdır. Bu İşlem tıpkı gelinlik provalarına benzer. İç çamaşırı içine yerleştirilen deneme protezleri ile ayna karşısında çeşitli kıyafetler denenir ve yakışan görüntü ortaya konur. Daha sonra bu boyuttaki silikonun kişinin dokusuna uygun olup olmadığı muayene sırasında titizlikle yapılan ölçümlerle belirlenir. Silikonların boyu, eni, yüksekliği kişinin ihtiyacına göre üç boyutlu planlanarak seçilir. Ameliyat, uyutmadan sakinleştiricilerle (sedasyon) ya da genel anestezi altında yapılır. Ameliyat sonrası aynı gün eve dönülür. Ertesi gün duş alınabilir. İlk hafta biraz şiş olan göğüsler kısa sürede yumuşak ve doğal haline kavuşur.''
Doğru teknikle yapılan ameliyatta süt kanallarının zarar görmediğini ve duyunun kaybolmadığını ifade eden Tayfur, son nesil protezlerin çok uzun yıllar sorunsuz kalabilecek özellikte olduğunu bildirdi. Tayfur, ''Göğüs büyütmede, doğal meme dokusu ile yerleştirilen protezin uyumu, kaşıkçı elmasındaki pırlanta dizisi ile içindeki büyük elmas arasındaki kadar mükemmel olmalıdır. Çevresindeki pırlanta dizisi doğal göğüs dokusunu, içindeki büyük elmas ise yerleştirilen protezi temsil etmelidir'' şeklinde konuştu.

'Eşleri değil, kadınlar istiyor'

Estetik Plastik Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Volkan Tayfur, kadınların göğüs büyütme ameliyatını eşlerinin değil, kendi istekleri üzerine yaptırdığını belirterek, ''Ancak kendine öz güveni artan kadın daha mutlu oluyor, bu da erkeği olumlu yönde etkiliyor'' dedi. Artık yeni gelişmeler sayesinde bu tür ameliyatların ağrılı olmadığını, hastanın kısa sürede normal yaşamına dönebildiğini ifade eden Tayfur, Türkiye'nin bu konuda dünyanın en iyi ülkeleri arasında yer aldığını söyledi. Yaş ilerledikçe kişilerin ekonomik durumlarında düzelme olduğunu ve yaşamdan beklentilerinin arttığını kaydeden Tayfur, ''Erkekler dış görünüşleri nedeniyle çok fazla eleştiriye maruz kalmıyor, ancak kadınlarda ileri yaşa bağlı değişiklikler daha fazla göze çarpıyor. Bu nedenle kadınların çok gecikmeden küçük müdahalelerle kendilerini yenilemeleri, mutlu bir evliliğin devamına da katkı sağlıyor'' ifadesini kullandı.

Göğüs estetiğinde sık sorulan sorular

Estetik Plastik Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Volkan Tayfur, göğüs estetiği konusunda hastaların sıklıkla sorduğu sorular ve yanıtları ile ilgili şu bilgileri aktardı:
-Göğüslerim büyüsün, ama hiç iz kalmasın istiyorum. Yapabilir misiniz?''
-Evet. Hepimiz sahip olduğumuz güzelliğin doğal ve Tanrı vergisi olmasını istiyoruz. Eşimizin, sevgilimizin ilerde göğüs büyütme yaptırdığımızı anlamamasını istiyoruz. Bu durumda koltuk altından endoskopik büyütme işlemi tavsiye edilebilir.
-Göğüs büyütme istiyorum, ama eşim beğenir mi bilmiyorum.
-Evet beğenir. Belki farkında değilsiniz, ama eşiniz sizi küçük göğüslü olsanız da beğenmektedir. Erkeklerin çoğu eşlerinin küçük göğüslü olmasını anlayışla karşılarken esas sorun kadının kendini güzel hissetmemesi ile başlar. Tüm gününü dolgulu iç çamaşırı ile mutlu geçiren kadın, eşinin karşısında kendini eksik hisseder. Bu eksiklik kadının kendine güvenini zedeler. Erkekler bunu anlayamaz. Mutsuz kadının karşısındakini mutlu etmesi ne kadar mümkündür? Bu durumda yapılacak iki şey var. Ya küçük göğüslerinizle güzel olduğunuzu fark edin ya da estetik cerrahi size yardımcı olabilir. Birçok erkek ameliyat sonrası oluşan güzel görüntü kadar kadınının güçlenen öz güveninden etkilenir ve mutlu olur.
-270 cc silikon istiyorum. Yapar mısınız?
-Hayır. Silikon seçimi yalnız toplam hacimle yapılmaz, iş o kadar basit değil. Son nesil damla silikonlar artık eni, boyu yüksekliği farklı şekillerde geliyor. Nasıl her kadının göğüs yapısı birbirinden farklıysa kullanılacak silikon da ona göre seçilmeli. Üç boyutlu planlama gerekir.
-Göğüs büyütme istiyorum, ama doğal durur mu?
-Bu çok önemli bir konu. Amerika Birleşik devletlerinde çok büyük göğüs tercih ediliyor. Bu aslında kültürel bir farklılık. Çok büyük evler, devasa arabalar, çok kaslı erkekler ve çok büyük göğüsler. Avrupa ve bizde estetik anlayışı ise çok farklı. Biz çok daha zarif şeylerden hoşlanıyoruz. Bu durum göğüs estetiği felsefesinde de geçerli. En önemli kural, doğal göğsün boyutlarına göre silikon protez seçmek. Olması gereken boyutta seçilen protez çok doğal durur.
-Göğüs büyütme ameliyatı süt vermeye engel midir?
-Hayır, engel değildir. Silikon süt sıvısına hiç temas etmez ve süt kanallarına uzaktır. Silikonun süte karışmaz bebeğe zararı yoktur. Doğru uygulanan tekniklerde süt kanalları korunur ve zarar görmez. Kişi göğüs silikonu ile rahatça süt verebilir.
-Göğüs büyütme koltuk altı dışında nerelerden yapılır?
-İkinci yöntem göğüs başının, yani ucunun hemen altından damla silikonu yerleştirmek. Burada zaten renk geçişine bağlı doğal bir çizgi var. Buradan yapılan kesik pek görünmez. Üçüncü yöntemse silikon estetiğini göğüs altı çizgiden yapmak. Dünyada en sık kullanılan yöntem budur. Burası da zaten katlantı şeklinde olduğu için çok görünmez. Tüm bunlara muayene sırasında koltuk altı yapısı, göğüs başı genişliği ve rengi, göğüs altı çizginizin yapısı ve ten renginize göre karar vermek en doğrusudur.
-Göğüslerim arasında farklılık var. Meme büyütme ameliyatında düzeltilebilir mi?
İki meme arasında ufak farklar bulunması doğaldır ve yalnız bunun için ameliyat olmak gerekmez. Göğüs büyütme için başvuran birçok kişi bu farkları görmemiştir bile. Eğer fark büyükse meme büyütme ameliyatı sırasında düzeltilir. Bu düzeltme yeni izler oluşturmayı gerektiriyorsa ameliyat öncesi planlamada buna beraber karar veriyoruz.
-Silikonu göğüs altına mı, kas altına mı yerleştiriyorsunuz?
-Her ikisine de. Ayrıca kas zarı altına da yerleştirilebilir. Göğüs dokusu, altına konacak protezi güzelce gizleyecek, yıllar içinde problem çıkarmayacak kadar kalınsa kasa hiç ellemeden göğüs altına koyulabilir. Bu durumda yeni şekil hemen oluşuyor, ağrı da çok az oluyor. Eğer göğüs inceyse bu yöntem ilk aylarda güzel görünse de sonra problem çıkaracağı için yapılması önerilmez.
-Göğüs büyütme ameliyatı olsam sarkma olur mu?
-Protez boyutu doğru seçilirse, zaten sarkık bir göğüs büyük protezle zorlanmazsa, doğru ameliyat şekli uygulanırsa böyle bir sorun yaşanmaz. Bununla birlikte silikon estetiği yaptırıp yaşlanınca da aynı şekle sahip olacağını düşünmek hayalperestlik olur.
-Protezler patlar mı, 'protezi patladı' ne demektir?
-Son nesil protezler patlama ve akmaya çok dirençlidir. Üzerine yatmak, sıkmak, düşmek, spor, cinsel ilişki protezleri patlatmaz. Kurşun mermisi ya da bıçaklanmanın silikonu deldiği görülmüştür. Ameliyattan sonraki ilk günlerde aşırı basınç, trafik kazaları protezin patlamasına değil, dikişlerin açılmasına yol açabilir. Bu durumda tekrar dikiş koymak gerekir.
-Daha önce silikon ameliyatı oldum, ama memnun değilim. Düzeltilebilir mi?
-Evet, düzeltilebilir. Protez çok küçükse daha büyük, çok büyükse daha küçük protezle değiştirilir. Yeri kaymışsa, protez değiştirilmeden düzeltilir. Göğüste sarkma varsa silikon değişmeden toparlama yapılır. Göğüste kırışıklıklar olabilir, protez göze görünebilir ya da dokununca hissedilebilir. Bu durumda hiç kesmeden yağ transferi ile düzensizliklerin giderilmesi sağlanır.
cumhuriyet portal

5/13/2011

dünyada kadınların ölümüne yol açan hpv erkeklerinde korkulu rüyası

    5/13/2011 10:35:00 ÖS   Yorum yok
hpv erkeklerinde korkulu rüyası

Tüm dünyada kadınlarda ölüme yol açan ikinci kanser türü olan rahim ağzı kanseri başta olmak üzere, vulva/vajinal kanserler ile genital siğillere neden olduğu bilinen HPV'nin, erkeklerde de sıklıkla ağız, dil ve anal kanalda kanser yaptığı bildirildi.


Portekiz'in başkenti Lizbon'da düzenlenen EOROGIN 2011 toplantısında, HPV'nin yetişkin kadın ve erkeklerin yanı sıra genç nüfusta görülme sıklığına ilişkin yapılan son araştırmalar açıklandı.

ABD'nin Florida eyaletindeki H. Lee Moffitt Kanser Merkezi ve Araştırma Enstitüsü'nden Prof. Dr. Anna R. Giuliano, erkeklerde HPV'nin neden olduğu kanserler konusundaki araştırmanın sonuçlarıyla ilgili bilgi verirken, bugüne kadar erkeklerin HPV taşıyıcısı olduğu, enfeksiyonu kadınlara bulaştırdıkları görüşünün yaygın olduğunu, ancak bu düşüncenin yapılan bu araştırmayla geçerliliğini yitirdiğini söyledi.

HPV'nin erkeklerde de ölümcül kanserlere yol açtığının netlik kazandığını ifade eden Giuliano, ''HPV, özellikle erkeklerle cinsel ilişkide bulunan erkeklerde cinsel organda, anal kanalda, ağız boşluğunda, dil arkasında ve bademciklerin bulunduğu bölgede kansere yol açıyor'' diye konuştu.

Bu bölgedeki kanserler bakımından erkeklerin kadınlardan 3-4 kat daha fazla risk altında olduğu uyarısını dile getiren Giuliano, erkeklerde bu kanser türlerinin görülme sıklığında artış olduğunu belirtti.

Erkeklerde HPV'nin neden olduğu genital siğillerin görülme sıklığının da kadınlara göre daha yüksek olduğunu vurgulayan Giuliano, ''Bu siğiller kişide büyük bir kaygı ve sıkıntıya yol açıyor. Çünkü başkaları tarafından da görülebiliyor'' dedi.

Erkeklerin cinsel davranışının bayan partnerinin virüsü kapma riskini yakından belirlediğini anlatan Giuliano, HPV'yi bir başkasına bulaştırma riskinin enfeksiyonun süresine bağlı olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Anna R. Giuliano, 18 ülkeden 4 bin erkek üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarıyla ilgili şu bilgileri aktardı:

''HPV'nin 6 ve 11 tipleri genital siğile, 16 ve 18 tipleri de kansere yol açıyor. Araştırmada hem heteroseksüel erkeklere hem de erkeklerle cinsel ilişkide bulunanlara bakıldı. Genital bölgedeki riskler her iki gruptakiler için de eşit. Ancak burada en önemli risk anal kanalda. Çünkü burası enfeksiyona en açık bölge durumunda. Erkeklerle seks yapanlar açısından anal kanaldaki risk diğer gruba göre daha fazla. Buna da daha çok HPV 16 tipi yol açıyor. Bu tipi taşıyanlarda enfeksiyon taşıyıcılığı 2 yıl sürüyor. 30 ay sonunda vakaların yüzde 11'inde enfeksiyonun hala sürdüğünü gördük. HPV 16 daha riskli bir tip olduğu için enfeksiyonun uzaması riski artırıyor.''

Kadınların HPV taşıyıcılığının pop-smear testiyle saptanabildiğini, ancak erkekler için böyle bir testin bulunmadığını kaydeden Prof. Dr. Giuliano, ''Quadrivalent aşı, hem erkekleri hem de kadınları HPV'nin 6, 11, 16 ve 18 tiplerine karşı koruyor. Bu hastalıklardan korunmanın tek yolu HPV aşısı yaptırmak'' şeklinde konuştu.
Giuliano, bir soru üzerine, bilim insanlarının HPV'nin erkeklerde de kansere yol açtığının bir süredir farkında olduğunu, Dünya Sağlık Örgütü'nün de 2007'de bu konuda bir uyarıda bulunduğunu söyledi.

Bu araştırmanın, söz konusu uyarının haklılığını bir kez daha ortaya koyduğunu ifade eden Giuliano, iyi bir tarama programına sahip ülkelerde, hastalığın, kadın ve erkeklerde görülme oranlarının birbirine yakın çıktığını bildirdi.

''Erken aşılama antikor yanıtını aratıyor''


ABD'deki Georgia Augusta Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Daron Ferris de, erken yaşta HPV'ye karşı aşılanmanın antikor yanıtını artırmasına rağmen, ebeveynlerde çocuklarının bu aşıyı yaptırması konusunda bir isteksizlik olduğunu belirtti.

9-15 yaş arasındaki bin 800 çocuk üzerinde yaptıkları araştırmanın sonuçlarıyla ilgili bilgiler aktaran Ferris, iki gruba ayırdıkları çocukların bir bölümünü daha önce, kalanları ise daha geç aşıladıklarını anlattı.

Araştırmanın henüz sonuçlanmadığını, 10 yıllık bir süreyi kapsayacağını ifade eden Ferris, ilk bulgulara göre, erken aşılananlarda, virüsle karşılaşma olmaması halinde antikor oluşumunun yüzde 100 civarında bulunduğunu bildirdi.
Aşının cinsellik başlamadan önce yapılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Ferris, şunlara dikkati çekti:

''Erken aşıladığımız çocuklarda antikor yanıtının yüksek olduğunu gördük. Bu nedenle aşılama için 15 yaşına kadar beklememek gerekiyor. Erken yaşta yaptırmak çok önemli. Bazı aileler, 'kızımın yaşa henüz küçük' diyor, yaptırmıyor ama bekleyince de çok geç olabiliyor. Özellikle kanser yapan tipleriyle maruziyette hücrelerde bozulma oluyor ve kanser ortaya çıkıyor. 23 yaşındaki bir hastamın annesi, kızını daha önce aşılatmadığı için pişmanlığını dile getirdi, ama ne yazık ki artık çok geçti. Burada verilecek en önemli mesaj, çocukların en erken yaşta aşılatılması gerektiğidir.''

Rahim ağzı kanseri nedir?


Hem kadınları hem de erkekleri etkileyen HPV, oldukça bulaşıcı, yaygın ve belirti göstermeyen bir virüs.

Tamamından HPV'nin sorumlu olduğu rahim ağzı kanseri nedeniyle dünyada her 2 dakikada 1, Türkiye'de hergün 2 kadın hayatını kaybediyor.
Kadınlarda görülen HPV hastalıklarının çoğunluğuna 4 tip HPV neden oluyor.
HPV 16 ve 18 türleri rahim ağzı kanseri vakalarının yüzde 75'ine, tip 6 ve 11 genital siğil vakalarının yüzde 90'ına neden oluyor.

Anormal rahim ağzı hücreleri, rahim ağzı boyunca sıralanan ve görünümünde değişiklik yaratan hücrelerdir. HPV'nin tüm tipleri anormal rahim ağzı hücrelerine neden olabilir. Daha ciddi anormalite, rahim ağzı kanseri için daha fazla risk anlamına geliyor. Pap testi, bu anormal hücrelerin kanser öncesi ya da kanser hücrelerine dönüşmeden önce tespitini sağladığı için büyük önem taşıyor.

Ancak bu test sadece kadınlara yapılıyor, erkekler için mümkün değil.
Sağlık Bakanlığı'nın 2003 yılında, Türkiye'deki 8 ili kapsayan (Ankara, Antalya, Edirne, Erzurum, Eskişehir, İzmir, Samsun, Trabzon) çalışmasında, servikal kanser sıklığı yüz binde 4.76 olarak bulundu.

2008 yılında bin 800 kadın üzerinde yapılan güncel bir çalışmada ise katılımcıların yüzde 10.7'sinde genital siğiller tespit edildi.

5/09/2011

eşcinsel lezbiyen ve biseksüellerin kansere yakalanma riski iki kat daha fazla

    5/09/2011 04:11:00 ÖS   Yorum yok
kansere yakalanma riski

ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, eşcinsel erkeklerin, heteroseksüel erkeklere oranla kansere yakalanma riskleri iki kat daha fazla.


California'da 120 bin kişiyle görüşülerek yapılan araştırmanın sonuçları Cancer (Kanser) adlı tıp dergisinde yayımlandı.

Araştırmaya göre, lezbiyen ve biseksüel kadınların da heteroseksüel kadınlara göre, sağlıkları daha kötü.

İngiliz Kanser Araştırma Kurumu, bu farklılığın nedenlerinin belirlenmesi için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtti.

California'da 2001, 2003 ve 2005'te yapılan sağlık araştırmalarında 3,690 erkek ve 7,252 kadın, hayatlarının bir aşamasında kendilerine kanser teşhisi konduğunu söyledi.

Araştırmaya katılan 122,345 kişiden 1493 erkek ve 918 kadın kendilerini eşcinsel olarak tanımlarken, 1116'sı biseksüel olduğunu belirtti.

Bu verilere göre, ortalama olarak 10 yıl önce kanser teşhisi konan eşcinsel erkeklerin heteroseksüellere göre bu hastalığa yakalanma oranı iki kat fazla çıktı.
HIV faktörü

Kadın eşcinseller arasında böyle bir bağlantı yok.


Araştırma kanserden kurtulanlarla yapıldığı için, bu veriler, gerçek kanser vakası sayısını temsil etmiyor.

Bazı hastalar, araştırma tamamlanmadan öldü, bazıları ise araştırmaya katılamayacak hastaydı.

Boston Üniversitesi Kamu Sağlığı Merkezi'nden Dr. Ulrike Boehmer, "Bu verilerden eşcinsel erkeklerin kansere yakalanma riski fazla' gibi bir sonuç çıkarılamaz. Zira daha yüksek vaka sayısının altında daha karmaşık nedenler olabilir" dedi.

Bu çerçevede, eşcinsel erkeklerde daha fazla tümör bulunup bulunmadığı ya da kurtulma oranlarının daha fazla olup olmadığı araştırılacak.

Terrence Higgens Vakfı'nın HIV ve Cinsel Hastalıklar Direktörü Jason Warriner ise, "HIV'in belli kanser türlerine neden olduğunu biliyoruz. Eşcinsel erkeklerin HIV'e yakalanma oranı, olmayanlara göre daha fazla." dedi.
bbc türkçe sağlık

5/06/2011

erkek kısırlığının önemli nedenlerinden varisokel dört erkekten birini etkiliyor

    5/06/2011 11:03:00 ÖS   Yorum yok
varisokel dört erkekten birini

Ancak erkek kısırlığının en önemli nedenlerinden biri olan “varikosel” pek çok erkeğin baba olma hayallerine gölge düşürüyor. 


Memorial Ataşehir Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Egemen Avcı, erkeklerin korkulu rüyası olarak kabul edilen “varikosel ve tedavisi” hakkında bilgi verdi.


Pek çok erkek hastalığın farkında değil


Varikosel, yumurtadaki kirli kanı toplayan damarların genişlemesi hastalığıdır. Yetişkin her on erkekten birinde rastlanan bu hastalık ergenlik döneminde ortaya çıkarsa yumurtaların küçük kalmasına neden olabilir. Çocuğu olmayan ve bu nedenle doktora başvuran her dört erkeğin birinde varikosel saptanabilmektedir. Testisler sağlıklı sperm üretebilmek için “skrotum” denilen ve vücudun dışına yerleşmiş torbaların içinde olmalıdırlar. Böylece vücut ısısından etkilenmezler. Varikosel hastalığında testiküler ısının arttığı düşünülmektedir. Ayrıca venlerdeki (toplayıcı damardaki) bazı zararlı maddeler sperm kalitesini bozabilir. Daha çok sol tarafta rastlanmakla beraber her iki tarafta da görülebilir.


Doğru tanı ve tedavi için…


Tanısı üroloji uzmanının yapacağı fizik muayenesi ile konulur. Hasta çok kilolu, testisi yukarıda ve skrotum az gelişmiş ise ya da fizik muayenede şüphe varsa Skrotal doppler (USG) adı verilen film çekilir. Varikosel hastalığı yumurta ağrısına da neden olabilir. Hastaya uygulanacak tedavi başvuru şikayeti ve yapılacak testlerin sonucuna göre belirlenir. Hasta ergenlik döneminde ise ve varikoselli olan testisi diğerine göre daha küçük kalmış ise ameliyat önerilir.


Doktorunuzun önerilerine kulak verin

Ağrı nedeni ile başvuran varikosel hastalarına testisi aşan külot giyilmesi, ağrı kesici kullanılması ve ayakta uzun süre kalınmaması gibi önerilerde bulunulur. Buna rağmen şikayetler geçmiyor ve ağrı devam ediyorsa cerrahi yönteme başvurulabilir. Varikosel ameliyatı sıklıkla, çocuk sahibi olmayan erkeklerde uygulanan bir operasyondur.


Operasyon sonrası sperm kalitesi %70 artar

Ameliyat öncesi sperm kalitesinde bozukluğu ispat etmek adına hastaya en az iki defa “spermiogram” yaptırması önerilir. Eğer spermin yapısında bir bozukluk saptanmışsa, hormonal veya genetik başka bir hastalık düşünülmüyor ise hastaya operasyon önerilir. Operasyon sonrası sperm kalitesinde artış %60-70 civarındadır. Bunun gebeliğe yansıması çeşitli yayınlara göre %40-50 arasında değişmektedir. Ameliyatın, doğal yoldan gebe kalamayan hastaların yardımcı üreme tekniği ile çocuk şansı olma ihtimalini artırdığına yönelik çalışmalar mevcuttur. Sonuç olarak varikosel hastalığı erkeklerde tanısı ve tedavisi kolay bir hastalıktır. Testisinde ağrısı olan, çocuk sahibi olmak isteyen hastaların ve testisinde küçülme fark eden adelosanların (çocukluk ile erişkinlik arasındaki fiziksel, cinsel, sosyal ve psikososyal geçiş dönemi) bir üroloji uzmanına başvurmaları uygun olacaktır.
cumhuriyet portal

4/24/2011

çocuklara cinsellikle ilgili sağlıklı bilgi verilmesse ilerde sorunlar yaşıyor

    4/24/2011 05:14:00 ÖS   Yorum yok
sağlıklı bilgi verilmesse

Uzmanlar “ayıp, günah” diyerek azarlamanın, çocuğun gelecekteki cinsel yaşamını da olumsuz etkileyeceğine dikkat çekiyorlar. 

Ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan araştırmalar, ortaokul ve lise düzeyindeki gençlerin cinsellikle ilgili sağlıklı bilgilere sahip olmadıklarını, bundan kaynaklanan ciddi sorunlar yaşadıklarını gösteriyor. Uzmanlar gençlerin yaşadıkları sorunlarda ailenin çocukluk döneminde cinsellikle ilgili sağlıklı bilgi vermemesinin de etkili rol oynadığına dikkat çekiyorlar.

Acıbadem Hastanesi Kadıköy’de görev yapan pedagoji uzmanları Ayşegül Salgın ve Zehra Yılmaz, çevresini ve dış dünyayı tanımaya çalışan çocukların özellikle 3 yaş civarında anne ve babalarına hemen her konuda soru sormaya başladıklarına dikkat çekiyorlar. Bu sorulardan cinsel içerikli olanlara verilecek yanıtların pek çok anne ve babayı zorladığını vurgulayan pedagoji uzmanı Ayşegül Salgın, “Bu durum ebeveynlerin cinsellikle ilgili tutumlarıyla ilgili olabiliyor. Ama, son derece açık ve rahat oldukları düşünülen anne-babalar bile böyle bir durumla karşılaştıklarında nasıl davranacaklarını, neyi, nasıl anlatacaklarını bilemeyebiliyorlar” diyor.


Çocuklar merak eder


Çocuğun cinsel içerikli sorularının temelinde cinsel duygular değil, onun üremeye yani bebeklerin nasıl dünyaya geldiklerine dair meraklarının yattığını hatırlatan pedagog Zehra Yılmaz ise bunun çocuğun uzaya, gezegenlere ya da hayvanların yaşayışlarına olan meraklarından farklı olmadığını vurguluyor. Anne-babanın cinsel içerikli sorular karşısında yaşadıkları gerginliğin, bu farkı bilmemekten ve çocuğun cinsellik anlayışını yetişkin anlayışıyla karıştırmaktan kaynaklandığını belirten pedagog Ayşegül Salgın, şöyle konuşuyor:

“Ülkemizde çoğu ailede cinselliği çağrıştıran sorular ve bu konudaki konuşmalar yasaktır, ayıptır. Çocuk herhangi bir soru sorduğunda ya azarlanır, ya da anne-baba bu soruyu nasıl yanıtlayacaklarını bilemedikleri için konu bir şekilde kapatılır. Sonuçta merakı giderilmeyen çocuk sorusunun cevabını aramaya devam edecektir ve bu konuyu yeterince bilmeyen birilerinden yalan yanlış bir şeyler de öğrenebilir.”


Çocuğu azarlamayın


Çocukların aileleri tarafından sağlıklı bir biçimde bilgilendirilmesi uzmanlara göre çok önemli. Eğer anne ya da baba çocuğu cinsellikle ilgili bir soru nedeniyle azarlarsa çocuğun suçluluk hissetmesi, cinselliğin, ayıp,günah veya pis bir şey olduğunu düşünmesi kaçınılmaz hale geliyor. Bu düşüncelerin çocuğun ileriki cinsel yaşamını olumsuz yönde etkileyebileceğini söyleyen pedagog Zehra Yılmaz, verilmesi gereken eğitimin sınırlarını şöyle çiziyor:

“Çocuklara cinsel eğitim verilirken öncelikle çocuğun bilişsel gelişim düzeyi dikkate alınmalıdır. Çocuk soru sorduğunda doğru, açıklayıcı ve anlayabileceği şekilde cevap verilmelidir. Cevaplar çocuğun merakını gidermeli ve doyurucu olmalıdır. Fazla ayrıntılı bilgi vermek çocuğun kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramaz. Susmak,konuyu değiştirmek ya da azarlamak tercih edilmemelidir.

Çocuğa cinsel bilgiler vermenin en uygun zamanı, onun bu konularda soru sormaya başladığı dönemlerdir. Bu tür sorular bireysel farklılıklar olmakla beraber, genellikle 3 yaş civarında sorulmaya başlanır. İlk sorular genellikle kendi bedeni, annenin bedeni ya da bir kardeşin dünyaya gelişi ile ilgilidir. 2-3 yaşlarında cinsiyet farkıyla ilgili sorular, 3-4 yaşlarında doğumla ilgili sorular başlar. Cinsel ilgiler bazen 7-8 yaşları ile buluğ arasında diner. Cinsel olgunlaşmayla fizik işaretlerin belirmesi ve genital bezlerin üretime başlamaları ile yeniden canlanır.”


Ergenlik dönemine dikkat

Çocukluk dönemlerinde gerekli desteği görmedikleri, sorularına yanıt bulamadıkları için de ailelerine başvurmuyorlar. Ailesinden cinsellikle ilgili yeterli bilgi alamayan çocuklar ergenlik döneminde ciddi zorluklar yaşıyorlar. Çocukluk dönemlerinde de gerekli desteği görmedikleri, sorularına yanıt bulamadıkları için de ailelerine başvurmuyorlar. Acıbadem Hastanesi Kadıköy pedagoji uzmanları çocukların bedenlerini tanırken cinsel organlarını da dokunarak tanımaya çalıştıklarını belirterek ailelere şu önerilerde bulunuyorlar:

“Ailelerin genellikle bu durumdan rahatsız oldukları, azarlama, engelleme yolunu tercih ettikleri görülmektedir. Oysa bu davranış doğal, normal bir davranıştır, sağlıklıdır. Çocuğun bedenini tanımaya çalışmasının bir parçasıdır. Cinsel eğitimin amacı yalnızca çocuğun bazı sosyal kurallara uymasını sağlamak değil, insanın serbestçe gelişimini ve kendinde bulunan cinsel güçleri olabildiğince düzenlemesini, bunları bilinçli olarak elinde tutmasını,kendisinin ve başkalarının mutluluğu (özellikle eş ve çocuklar) için bunlardan yararlanmasını sağlamaktır.”
cumhuriyet portal

2/18/2011

kellik için çok etkili olan bu ilaç iktidarsızlığa yol açıyor

    2/18/2011 10:37:00 ÖS   Yorum yok
iktidarsızlığa yol açıyor

Bazı doktorlara göre, yaygın olarak kullanılan kellik ilacı Propecia genç erkeklerde iktidarsızlığa neden olabilir.


İngiltere'de ve Türkiye'de Propecia adıyla satılan finasteridin ciddi yan etkileri olduğu ve bu yan etkilerin ilacın etiketinde uygun şekilde belirtilmediği ifade ediliyor.

20'li yaşlardaki erkeklerin dörtte biri kellikle karşı karşıya kalıyor.


İngiltere'de 20'li yaşlarında kısmi kellikten etkilenen erkeklerin sayısı 6,5 milyon.

Edinburgh'tan 26 yaşındaki James, saç kaybettiğini fark etmesi üzerine paniğe kapıldığını ve internette yaptığı araştırma sonucunda Propecia adlı bir ilaç bulup aldığını söylüyor.

Kelliğe karşı oldukça etkili olduğu klinik deneylerce de onaylanan ilaç James üzerinde de sonuç vermiş.

Araştırmalar, ilacı kullanmaya başlayan 10 erkekten dokuzunun beş yıl boyunca saç kaybı yaşamadığını ortaya koyuyor.
Yan etkiler

Propeica'yı üreten Merck adlı firma, internet sayfasında, ilacın erkeklerin yüzde ikisinin cinsel gücüyle ilgili yan etkileri olabileceğini kabul ediyor.

İlacın ereksiyon olma kabiliyetini zayıflattığı ancak sorunun ilacı kullanmaya başlayınca ortadan kalktığı da belirtiliyor.

Ancak James, cinsel güçle ilgili yan etkilerini fark ettiğinde ilacı kullanmayı bırakmasına rağmen işler daha da kötüye gitmiş.

Üç hafta sonra 'kıyametin koptuğunu' ve neredeyse tümüyle iktidarsız hale geldiğini söylüyor.

Ardından gittiği bir doktor, ona testosteron terapisi uygulamış.

Bu tedavi yönteminin hayat boyu sürmesi gerekiyor.


İrlanda ve Amerika Birleşik Devletleri'nde James'in başına gelenlerin münferit bir olay olmadığını, birçok kişinin başına geldiğini söyleyen doktorlar var.

Propecia'yı üreten Merck firması ise ilacın güvenli olup olmadığını sürekli kontrol ettiklerini ve cinsel güçte azalma yan etkilerinin görülmesi üzerine bunu ilacın etiketinde ifade ettiklerini söylüyor.

Firma ayrıca, bu durumların oldukça nadir olduğunu ve Propecia dışında başka bir şeyden de kaynaklanabileceğini savunuyor.
bbc türkçe sağlık

1/31/2011

birden çok partnerle oral ilişki kafa ve boyun kanseriyle ilişkili olabilir

    1/31/2011 09:27:00 ÖS   Yorum yok
kafa ve boyun kanseri

Wisconsin Üniversitesi Tıp Fakültesi profesörlerinden kulak-burun-boğaz uzmanı Dr. Greg Hartig, cinsel aktiviteyle (özellikle oral seksle) yayılan HPV enfeksiyonlarıyla kafa ve boyun kanserleri arasında bir korelasyon olduğunu keşfetti.



Gawker sitesinin haberine göre, uzmanlar HPV ve bu tip kanserler arasında kesin bir ilişki tespit edilse bile bağlantıyı tamamen oral sekse indirgemenin doğru olmayacağını belirtiyorlar.


2007 yılında New England Tıp Dergisi'nde yayınlanan makale, kafa ve boyun kanserlerine yakalanan genç hastaların oral HPV testlerinin pozitif çıktığını, hem vajinal hem oral sekste birden çok partnere sahip olduklarına dikkat çekiyor.
cumhuriyet portal 

1/19/2011

denizlide üretilen tıbbi mantar cinsel gücü arttırıyor adı kral mantarı

    1/19/2011 11:27:00 ÖS   Yorum yok
cinsel gücü arttırıyor

Agroma Mantarcılık'ın ortaklarından Ziraat Yüksek Mühendisi Mehmet Atmaca, yaptığı açıklamada, TÜBİTAK'ın desteğiyle 2005 yılından bu yana yaptıkları ıslah çalışmalarıyla son derece yüksek kalitede tıbbi mantar türleri ürettiklerini belirtti.


Tıbbi mantar türlerinin Çin, Hindistan, Japonya ve ABD'de sağlık açısından sağladığı doğal faydaları nedeniyle yemeklik olarak tüketiminin oldukça yaygın olduğunu, Avrupa'da ise daha yeni yeni tanınmaya başlandığını ifade eden Atmaca, Türkiye'de de bu mantar türlerine ilginin her geçen gün artttığını dile getirdi.


En büyük ilgi cinsel gücü arttıran güce


Atmaca, ürettikleri tıbbi mantar türleri arasında en büyük ilgiyi Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile Asya'da Çin'in bazı bölgelerinde yetişen ve ''Kral mantarı'' olarak da anılan ''Pleurotus Eryngii'' mantarının gördüğünü ifade etti.

1/17/2011

cinsel birleşmeden sonra grip benzeri bir durum varsa nedeni sperm alerjisi

    1/17/2011 07:31:00 ÖS   Yorum yok
nedeni sperm alerjisi

Hollanda'daki Utrecht Üniversitesi Psikofarmakoloji Bölümünden Profesör Marsel Waldinger, tıp literatüründe, Boşalma Sonrası Hastalığı Sendromu (post orgasmic illness syndrome-POIS) olarak yer alan cinsel hastalığa, kişinin kendi spermine alerjik reaksiyon göstermesinin yol açabileceğini belirlediklerini söyledi.


Tıp literatüründe 2002 yılından beri bulunan POIS, boşalma sonrası ortaya çıkan, ateş, burun akıntısı, aşırı yorgunluk ve göz yanması gibi grip benzeri semptomlarla kendini belli ediyor ve bazı durumlarda iki hafta kadar sürebiliyor.

Hastalığın nedeninin şimdiye kadar psikolojik olduğunun sanıldığına işaret eden Waldinger, ancak Hollanda'daki bir tıp dergisinde yayımladıkları iki bilimsel araştırmanın bunun kişinin kendi spermine oto-alerjik reaksiyon göstermesi sonucu ortaya çıktığını gösterdiğini kaydetti.

1/14/2011

cinsel terapi tedavisinde tecavüze uğrayan kadınlar var

    1/14/2011 11:08:00 ÖS   Yorum yok
tecavüze uğrayan kadınlar

Vajinusmusun Türkiye’de pek çok çiftin hayatını kararttığını ve bu nedenle çok istismar edildiğini ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Vajinismuslu çiftlerde uygulanabilecek doğru bir cinsel terapi; sadece penisin vajene girmesinin başarılması ile değil, çiftin sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşantıya kavuşması ile de ilgilenen bir terapi yaklaşımıdır.


Böyle bir cinsel terapi, cinselliğin mekanik bir sürece dönüşmesini sağlıklı bulmaz. Oysa muayenehanede cinsel birlikteliği yaşatmak, çoğu zaman sorumluluğu üzerlerinden atmak düşüncesine sahip kişilerin uygun bulduğu bir yöntem olarak cinselliği mekanik bir eyleme dönüştürür. Uygulanan bu yöntem geçici başarıya odaklıdır. Zaten korku, güven sorunu olan ve cinselliğe yönelik olumsuz duygu ve düşünceleri olan bir bireyi muayenehane gibi güvensiz bir ortamda cinsel ilişkiye yönlendirmek bu bireyin bilinçdışı süreçlerinde yıpranmalara, daha çok suçluluk ve utanma duygularının ortaya çıkmasına neden olacaktır” dedi.

1/06/2011

kimliğine dünyada ilk defa spanseksüel yazdıran kişi oldu

    1/06/2011 09:36:00 ÖS   Yorum yok
spanseksüel yazdıran kişi

Norrie May-Welby, kimliğinde cinsiyet bölümünde “belirsiz” yazan ilk insan oldu.


Sadece “Norrie” adını kullanan ve kendisini iki cins arasında gidip gelen anlamında “spanseksüel” olarak adlandıran Norrie May-Welby, 1962’de küçük bir İskoç kasabasında erkek çocuk olarak dünyaya geldi. 7 yaşındayken ailesi Avustralya’ya göç etti. Ergenlik çağında eşcinsel eğilimler sergilemeye başladı. 27 yaşında vajina yaptırdı. Ameliyattan iki yıl sonra hormon tedavisini durdurdu.
hürriyet dünya

1/04/2011

erkeklerdeki günlük davranışlar cinsel hayatına yansıyor

    1/04/2011 08:59:00 ÖS   Yorum yok
cinsel hayatına yansıyor

Erkeklerin cinsel hayatlarındaki en büyük kâbuslarından biri hiç kuşkusuz ki erken boşalmadır. Hemen her erkek hayatının bir döneminde erken boşalma sorunu yaşayabilir. 


Toplumsal çalışmaları ve basın açıklamalarıyla ülkemizde gündem yaratabilen Cinsel sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) tarafından yapılan erken boşalmayla ilgili basın açıklamasında, konuşma, araba kullanma, yemek yeme gibi günlük davranışların cinsel yaşamla çok yakından ilgili olduğu kaydedildi.

Ön sevişmenin cinsel ilişkinin en önemli kısmı olduğunu belirten CİSED Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe "Konuşma, araba kullanma, yemek yeme gibi günlük davranışlar cinsel yaşamla çok yakından ilgilidir. CİSED olarak ortak rahatsızlıkları olan insanların ortak özellikler sergilediklerini gözlemledik.

12/22/2010

erkeklerde erken boşalma kadınlarda isteksizlik sorunu

    12/22/2010 11:45:00 ÖS   Yorum yok
kadınlarda isteksizlik sorunu

Yapılan araştırmalara göre ülkemizde en sık görülen cinsel fonksiyon bozuklukların başında erkeklerde erken boşalma, kadınların ise cinsel istekte azalma geliyor. 


Türk Androloji Derneği Genel Sekreteri ve Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Çayan, cinsel işlev bozukluklarının çiftler arasında önemli sorunlara neden olduğunu, bu nedenle mutlaka bir hekimden yardım almaları gerektiği önerisinde bulundu.

12/20/2010

kadınlara göre teknoloji cinsel hayatı olumsuz etkilyor

    12/20/2010 06:10:00 ÖS   Yorum yok
cinsel hayatı olumsuz etkiliyor

Kadınlar, teknolojik cihazların seks hayatını etkilediğini düşünüyor


Bir ilaç firmasının yaptığı araştırma ilginç sonuçlar ortaya koydu. Teknolojinin kişilerin cinsel hayatını etkilediğine dair yapılan araştırmalar bu sonuçlar da tescillenmiş oldu.

Bir ilaç firmasının yaptığı anketin sonuçlarına göre kadınların seks hayatında mutsuz olmalarının nedeni iPhone ve Blackberry gibi cihazlar.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .