-->
solunum yolları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
solunum yolları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/07/2012

tarım ilaçları damarların genişlemesine ve kalp hastalıklarına neden oluyor

    9/07/2012 02:29:00 ÖS   Yorum yok

tarım ilaçlarının kalp ve damar hastalıklarına neden olduğu araştırmalar sonucunda kanıtlandı



kalp hastalıklarına neden
süleyman demirel üniversitesi tıp fakültesi kalp ve damar cerrahisi öğretim üyesi profesör doktor turhan yavuz önderliğindeki araştırmacı grup

tarım kenti olan isparta'da meyve ağaçlarının ilaçlanması sonucu suya ve solunum yoluyla vücuda karışan ilacın kalp ve damar hastalıklarına olan etkisini araştırdı

1/01/2012

pusette taşınan bebekler kanser ve solunum yolları tehlikesi altında

    1/01/2012 03:25:00 ÖS   Yorum yok

yerden 50-60 santim yukarısındaki kirli hava bebekler için büyük tehlike pusette taşınan bebekler kanser ve solunum yolları tehlikesi altında

kanser ve solunum tehlikesi

Araştırmalara göre son on yılda bazı hastalıklar on kat arttı nedeni kötü çevre koşulları hava kirliliğide bunlardan biri en çokta çocukları etkiliyor

Uzmanlara göre kirli hava yere çöküyor 


Yerden 50-60 cm.yükseklikte asılı kalıyor pusetlerde yere yakın taşınan çocuklarda kirli havayı soluyor bu da kansere davetiye çıkarıyor yere yakın gezdirilen çocuklar kirli havayla iç içe oluyor bu çocuğun dna'sını etkiliyor bağışıklık sistemi baskılanıyor ve hastalıklar ortaya çıkıyor doktorlar yerden 50-60 cm yukarı bebek arabaları ile taşımalarını öneriyorlar

12/25/2011

farsak ağacından yapılan kahve ile astım hastalığından kurtuldu şimdi üretimini yapıyor

    12/25/2011 03:16:00 ÖS   4 yorumlar

Astım hastalığına çare için keşfettiği farsak ağacı ile yüzde 100 doğal 10 farklı ürün geliştiren 71 yaşındaki Tuncer Gültang, gelecek yıl elde etmeyi planladığı 1 milyon dolarlık satış geliriyle asıl üretici konumunda bulunan köylülere kendi işletmelerini kurma fırsatı sunacak.

farsak ağacından kahve

Esas olarak ayakkabı sektöründe faaliyet gösteren bir sanayici olan Gültang, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bir süre öncesine kadar astım hastalığı ile mücadele ettiğini, doktorların kronik hale geleceğini söylediği hastalığından farsak ağacından yapılan kahve sayesinde kurtulduğunu belirtti.

Hastalığını atlatmasının ardından doğal ürünler üretmeye karar verdiğini ifade eden Gültang, "Amacımız dünya standartlarının üzerinde ürün çıkartmak.

Eğer standardı biz koymazsak, başkasının standartlarını taklit ederiz" dedi.


Bu amaca ulaşmak için bilimden yararlanmanın önemine değinen Gültang, kendilerinin de ürünlerini üretirken bilimsel kriterleri esas aldıklarını söyledi.

"Farsak Projesi" olarak bilinen projeyi Sakarya Üniversitesinin ders programına dahil ettiğini anlatan Gültang, Türkiye Franchising Derneğinin de (UFRAD) projeyi destekleme yönünde karar aldığını belirtti.

Ürünlerin geliştirilmesi konusunda Çukurova Üniversitesindeki öğretim üyeleri ve öğrencilerle gruplar kurmaya başladıklarını ifade eden Gültang, "Bu grupların kurulmasındaki amaç şu: Üniversite artık köye gidecek. Böylece üniversitedeki bilgi köylere kadar ulaşacak" diye konuştu.

Köylülere verilecek eğitimin ardından köylülere sertifika verileceğini kaydeden Gültang, sertifika alan köylüleri onurlandırmak için üniversite cübbesi giydireceklerini söyledi.

Kahveden deterjana tam doğal ürünler


Yetiştirdikleri ürünler hakkında da bilgi veren Gültang, ürünlerini yetiştirirken bugüne kadar hiçbir kurumdan hibe desteği almadıklarını ancak makine ihtiyacını sponsor desteğiyle sağladıklarını söyledi.

Ürünleri arasında yer alan farsak kahvesinin özellikle solunum yolu rahatsızlıkları ve KOAH’a karşı etkili olduğunu belirten Gültang, söz konusu ürünün Adana-Feke’de üretildiğini dile getirdi.

Sponsor firmaların sağladıkları makineler sayesinden farsak ağacından elde ettikleri yağı şampuan imalatında kullandıklarını anlatan Gültang, şampuanın saçlara güç verdiğini söyledi.

Şampuanın üretilmesi konusunda Anadolu Üniversitesindeki öğretim üyelerinden de yardım aldıklarını dile getiren Gültang, şampuanın formülünün bu şekilde ortaya çıktığını kaydetti. Gültang, şampuanın İstanbul’da fason olarak üretildiğini bildirdi.

Farsak ağacının yağından sabun da ürettiklerini belirten Gültang, ürettikleri sabunun da özellikle mantar hastalıklarına iyi geldiğini dile getirdi.

Proje kapsamında üretilen bir diğer ürünün de "özgür tavuk yumurtası" olduğunu anlatan Gültang, ürünün Çukurova Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinin yanı sıra köylülerin katkılarıyla üretildiğini belirtti.

Yine aynı üniversitenin ve köylülerin katkılarıyla doğal ortamda yetişen zeytin ağaçlarından tek tek toplanarak ve toplandığı gün düşük ısıda sıkılarak üretilen zeytin suyunun üretimini de gerçekleştirdiklerini ifade eden Gültang, zeytin suyunun sedef, mantar, egzama hastalığına karşı etkili olduğunu söyledi.

Gültang, bütün bu ürünlerin yanında proje kapsamında nar, dut, andız pekmezleri ile tamamen doğal deterjan üretiminin yapıldığını da dile getirdi.

2012 hedefi 1 milyon dolar

Ürünlerinin pazarlanmasına yönelik olarak "Kardeş aile" sistemi kurduklarını anlatan Gültang, bu proje sayesinde köylülerin yetiştirdikleri ürünleri tüketicilere rahatlıkla ulaştırabildiğini söyledi.

Ürünlere tüketici tepkisinin nasıl olduğuna ilişkin de konuşan Gültang, "Ürünlere gelen tepkiler olağanüstü güzel. Gelecek yıl piyasaya ciddi anlamda girerek en az 1 milyon dolar ciro elde edeceğiz" dedi.

Gelecek yıl valilikler ve kaymakamlıklarla bir protokol imzalayacaklarını, bu protokol çerçevesinde elde ettikleri bütün kazancın yüzde 20’sinin köylülere işletme kurmaları için verileceğini bildiren Gültang, "Çok sayıda üniversitenin destek verdiği proje sayesinde sadece çıkış noktamız olan Toroslar değil, yurt genelindeki köylüler doğal ürünleri ile gelirlerine gelir katacaklar" diye konuştu.


11/28/2011

dünya nüfusunu silip süpürebilecek kadar tehlikeli ve bulaşıcı virüs

    11/28/2011 04:57:00 ÖS   Yorum yok

Hollandalı bilim insanları, 2009’da dünyada yaklaşık 9 bin insanın ölümüne yol açan kuş gribi virüsünün “çok daha bulaşıcı ve öldürücü” bir türünü geliştirdi.

tehlikeli ve bulaşıcı virüs

Erasmus Tıp Merkezi’nde, kuş gribine yol açan H5N1’in genetiği üzerinde oynayan Ron Fouchier liderliğindeki ekip, sadece beş mutasyonun (gen değişimi), virüsü dünya nüfusunu silip süpürecek kadar bulaşıcı hale getirebileceğini keşfetti. İnsanlara benzer solunum yollarına sahip dağ gelincikleri üzerinde test edilen yeni virüs, çok kısa sürede milyonlarca kişiye bulaşabilme kapasitesine sahip.

Yanlış ellere ulaşırsa biyolojik savaşa neden olabilir


Araştırma, bilim dünyasında büyük tartışma yarattı. Genetiği değiştirilmiş virüsün “yanlış ellere düşmesi” halinde biyolojik savaşa yol açmasından endişe duyuluyor. Daily Mail Gazetesi, virüsün “şarbondan beter” olduğunu ve tüm uygarlığı tehdit edebilecek potansiyele sahip olduğunu yazdı. Araştırmayı H5N1’i daha iyi anlamak için yapan Fouchier, “yapılabilecek en tehlikeli virüs” dese de, yöntemini yayımlamaya kararlı. Konu bilimsel yayın özgürülüğünü de tartışmaya açtı. Hollanda Ulusal Biyogüvenlik Danışma Kurulu ise makaleyi yasal olarak engelleyemese de basından yayınlamamasını rica etmeyi değerlendiriyor.

9/09/2011

özel hastanede kulak ameliyatı yapılan çocuk fazla narkozdan öldü doktor ve aile birbirinden şikayetci oldu

    9/09/2011 03:26:00 ÖS   Yorum yok

İddiaya göre, önceki gün özel bir hastanede ameliyata alınan Pusat’ın doktoru, ameliyat sırasında çıkıp aileye, “Pusat’a sanırım fazla narkoz verilmiş. Solunum yolları tıkandı. Durumu ağır” dedi. 

Ambulans ile Dörtçelik Çocuk Hastanesi’ne sevk edilen Pusat, yolda can verdi.

fazla narkozdan öldü
Olayın peşini bırakmayacağını söyleyen baba İrfan Kaya, “Ramazan Kahveci, ameliyatı özel hastanede yapacağını belirtip, ‘3 bin TL hastane masrafı, 3 bin TL de ben alacağım’ dedi. Elimizle getirip yatırdığımız çocuğumuzu fazla narkoz vererek öldürdüler” dedi. Pusat, Hamitler Mezarlığı’nda toprağa verilirken anne sinir krizi geçirdi.

Doktor da şikâyetçi


SAVCILIK soruşturma başlatırken, dün sabah izne ayrılan Prof. Ramazan Kahveci ise hasta yakınlarının saldırısına uğradığını, polisin biber gazı sıkarak kendisini kurtardığını ve hastanede tedavi altında olduğunu söyledi. Prof. Kahveci, “Fakültede özel ameliyat yapamadığım için başka hastaneyi tercih ettik. Ben de şikâyetçi oldum” dedi.

8/17/2011

anesteziden uyananlar için bulantı ve kusmaya doğal ilaç zencefil

    8/17/2011 11:55:00 ÖS   Yorum yok

Zencefil (Zingiber officinale), zencefilgiller familyasından bir metreye kadar boylanabilen, ince-uzun yapraklı, sarı-kırmızı renklerde çiçekler açan bir bitkidir. 


Başta Çin olmak üzere, Hindistan, Endonezya, Vietnam, Japonya gibi tropik ya da yarı tropik iklimlerde yetişir.

doğal ilaç zencefil
Şifalı bir bitki türüdür. Baharat olarak kullanılır. Dünyanın birçok mutfağında genelde kök olarak kullanılır. Güney Çin'den gelen Zencefil, önce Hindistan'a; ardından Güneydoğu Asya'ya, Batı Afrika'ya ve Karayipler'e yayılmıştır. Zencefil bitkisinin şekilsiz, parçalar halinde bulunan soyulmuş ya da soyulmamış haldeki kurutulmuş kökleri ya da bunların öğütülmüş hali baharat olarak kullanılan kısımdır. Çöreklere katılır. Ayrıca zencefilden gazoz, şarap, turşu ve reçel yapımında da yararlanılır. Mide rahatsızlığına, baş dönmesine iyi gelir ve daha birçok alanda yararı vardır.

Zencefil kökünün bileşiminde önemli etken maddeler var. Taze zencefil etken madde bakımından daha zengin; % 80 su, % 2 protein, % 1 yağ, % 12 nişasta, kalsiyum, fosfor, demir, B ve C vitamini içeriyor. Kuru zencefilde su oranı % 10'dur.

Zencefilin; iştah açıcı, antiseptik, midevi, gaz söktürücü, sindirimi düzenleyici, solunum yollarını açıcı ve toksin atici etkileri bulunuyor. 


Zencefil kan damarlarını açar, terleme ve sıcaklık yapar, kalbi canlandırır. Mutfakta çorbalara, patates, sosis, çeşitli dolmalar, ızgara etler, söğüş, pilav, her türlü beyaz peynire, çeşitli sebzelere, meyva salatasına, çeşitli pastalara, kurabiyelere ve keklere katılır.

Londra’da St. Bartholomew hastanesinde yapılan bir klinik çalışmada, zencefilin hastaların anesteziden uyanınca gösterdikleri bulantı ve kusma belirtilerini antiemetik ilaçlardan daha çok önlediği ortaya çıktı.

5/09/2011

çocukta nezle üç haftadan fazla sürüyorsa alerjiye işaret eder

    5/09/2011 01:23:00 ÖS   Yorum yok
alerjiye işaret eder

İlk bakışta ne olduğunu anlamadığınız bu durum bahar aylarında yaygın olarak görülen alerjik rinite işaret ediyor olabilir. Halk arasında “saman nezlesi” olarak da bilinen, “alerjik rinit/ nezle”, çocuğunuzun baharın keyfini özgürce çıkarmasının önündeki en önemli engellerden biridir. 


Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Pınar Akyol, çocuklarda alerjik nezle ve tedavisi hakkında bilgi verdi.


Hastalığın temelleri bebeklikte atılmaya başlar


Kişide alerjiye karşı bir genetik yatkınlık varsa, henüz bebeklik çağından itibaren alerjiye neden olabilecek maddelerle, diğer adıyla “alerjenlerle” aynı ortamda bulunması, bebekte bir duyarlılığın oluşmasına neden olmaktadır. Oluşan bu duyarlılık nedeniyle harekete geçen bağışıklık sistemi, bu alerjenlerle her karşılaştığında tepki vermeye başlar. Vücudun bu reaksiyonları farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Alerjik nezle, çocuklarda bu tür alerjenlere karşı gelişen en tipik reaksiyonlardan biridir.


Kaşıntılı burun akıntısı bahar aylarında ortaya çıkarsa…


Alerjik nezle (alerjik rinit), alerjenlere duyarlı çocuklarda tüm yıl boyunca belirti verebilir. Ancak duyarlılık etkisini en çok bahar aylarında gösteriyorsa, söz konusu alerjik nezle “pollinosis” adı verilen saman nezlesidir. Sıklıkla bahar aylarında özellikle bitkilerdeki tozlaşma döneminin başlamasıyla, üst solunum yollarını etkileyen alerjik nezlenin
temel belirtileri; kaşıntılı ve sulu burun akıntısı, hapşırma krizleri, burunda yanma şeklindedir. Ancak, hastanın şikayetleri çoğu zaman bu belirtilerle sınırlı kalmaz. Gözlerde de kızarıklık ve yanma, hatta kaşıntı ve sulanma alerjik nezlenin diğer bulguları arasındadır.


Evinizdeki toz ve sigara dumanı da şikayetleri artırır

Evlerde bulunan çiçek ve bitkiler polenlere karşı duyarlı olan bu çocukları çok fazla etkilemezken; açık havada, yeşillik alanlarda, ormanda, kırda görülen bitkiler alerjik nezle şikayetlerinin artmasına neden olmaktadır. Alerjik nezleye polenlerin yanı sıra; evdeki toz, hayvan tüyleri, tütün dumanı gibi alerjenler de neden olabilmektedir. Çocukluk yaşlarında ilk belirtilerini veren hastalık, kişinin tüm hayatı boyunca birlikte yaşamayı öğrenmesi gereken bir durum haline gelebilir. Alerji ilk başladığı yıllarda üst solunum yollarında görülürken; zaman içinde aşağıya doğru inerek bronşları etkileyebilmektedir. Bu durum, alerjik astımın oluşmasına neden olabilir.


“3 haftadan uzun süren nezle alerjiye işaret eder”

Alerjik nezle çoğunlukla soğuk algınlığıyla karıştırılabile bir hastalıktır. Eğer nezle, ilkbahar ve yaz aylarında başlayıp, üç haftadan uzun sürüyorsa ve iyileşme eğilimi göstermiyorsa, alerjik nezle şüphesi kuvvetli hale gelir. Böyle durumlarda mutlaka doktora danışılması gerekir.


Alerji testleri ile tanı konulabilir

Çocukta alerjik nezleden şüpheleniliyorsa, alerjiye neden olan maddeyi tespit etmek için cilt veya kan testlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, burun akıntılarında alerji hücrelerinin yüzdesinin ölçüldüğü “nasal eosinofili” testi de alerjik nezle tanısı için kullanılan bir yöntemdir. Testlerin sonucunda, çocuğun belli bir alerjene karşı duyarlı olduğu tespit edildiği takdirde, bu alerjiye yönelik tedaviye başlanabilir.


“Alerjiye neden olan bitkilerden uzak durulmalı”

Alerjik nezle tedavisinin ilk adımı, alerjiye neden ola alerjenlerden kaçınmaktır. Eğer çocuktaki alerjik nezle polenlere karşı geliyorsa, tozlaşmanın sıkça görüldüğü aylarda, çocuğu yeşil alanlardan mümkün olduğunca uzak tutmak gerekebilmektedir.


İlaç tedavisi şikayetleri hafifletiyor

Çevresel korunma yöntemlerinin yetersiz kaldığı veya ailenin çocuğu bu tür alanlarda bulunmasını kontrol altına alamadığı durumlarda, ilaç tedavisi etkili bir yöntem olacaktır. Bu ilaçlar sadece belirtilerin görüldüğü günlerde kullanıldıklarında bile, çocuğun şikayetlerini gidermeye yardımcı olabilmektedir.

Bir başka çözüm: “İmmünoterapi”

İlaç tedavisinin yeterli olmadığı çocuklarda aşı tedavisi, “immünoterapi”, uygulanmaktadır. Çocuğun duyarlı olduğu alerjenlerin artan dozlarda çocuğa verilmesiyle, çocuğun bağışıklık sistemini düzenlemeyi amaçlayan aşı tedavisi, bir süre sonra vücudun bu alerjenleri doğal karşılayabilmesini sağlamaktadır.
cumhuriyet portal

3/26/2011

öksürük ve balgam için antibiyotiklerin faydası olmuyor

    3/26/2011 08:55:00 ÖS   Yorum yok
antibiyotiklerin faydası olmuyor

Kötü bir öksürüğünüz varsa, balgam da çıkarıyorsanız antibiyotik almanızın fazla bir faydası olmayabilir.


Cardiff Üniversitesinden bilim adamları Avrupa genelinde 13 ülkede, 3 bini aşkın yetişkini kapsayan bir araştırma yaptı.

Araştırmada balgam çıkaran hastalara doktorların genellikle antibiyotik verdikleri belirlendi.

Ancak antibiyotiklerin hastaların çabuk toparlanmasını sağladıkları gözlenmedi.


Araştırmanın sonuçları, Avrupa Solunum Yolları Dergisi'nde yer aldı.

Araştırmaya göre İngiltere'de doktoru görmeye giden hastaların büyük çoğunluğu akut öksürük ya da alt solunum yolları enfeksiyonundan şikayet ediyor.

Doktorlar sarı ya da yeşil renkte balgam çıkarılması durumu, bakteriye işaret ettiğinden, hastaya hemen antibiyotik veriyor.

Ancak beyaz ya da açık renkte balgam görüldüğü durumlarda pek antibiyotik verilmiyor.


Uzmanlara göre bir hafta boyunca antibiyotik kullananlarla kullanmayanların iyileşme oranları arasındaki fark, binde beşin altında.

Bilim adamları ayrıca uyarıyorlar: Antibiyotikleri ne kadar sık kullanırsanız o kadar az fayda sağlarsınız.
bbc türkçe sağlık
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .