-->
akciğer kanseri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
akciğer kanseri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1/30/2020

Akciğerler sigara bırakıldıktan sonra kendini onarmaya başlıyor

    1/30/2020 03:19:00 ÖS   Yorum yok

Yıllarca içilen sigara bırakıldığında akciğerler kendini iyileştirmeye başlıyor bunu mutasyona uğramayan hücreler yapıyor.

onarmaya başlıyor

Nature dergisinde yayımlanan bir araştırma, sigara içmenin bırakılması halinde, akciğerlerin sigara içmekten kaynaklanan ve kansere yol açan genetik mutasyonu tersine çevirebildiğini ortaya koydu.

Şimdiye kadar akciğer kanserine yol açan genetik mutasyonların kalıcı olduğu düşünülüyordu.


Son araştırma, genetik mutasyona uğramamış olan az sayıdaki hücrelerin akciğerleri tamir edebildiğini ortaya koydu.

Az sayıdaki hücrenin genetik mutasyona uğramamayı nasıl başardığı henüz bilinmiyor.

Ancak araştırmaya göre sigara içme alışkanlığı bırakıldığında, bu sağlıklı hücreler büyüyerek, akciğerdeki zarar görmüş hücrelerin yerine geçiyor.

40 yıl boyunca sigara içenlerde bile iyileştirici etkiler gözleniyor

Bu iyileştirici etkiler, 40 yıl boyunca günde 1 paket sigara içmiş insanlarda dahi gözlendi.

Wellcome Sanger Enstitüsü'nden Doktor Peter Campbell, "Kaydadeğer sonuçlardan biri, 40 yıl boyunca sigara içtikten sonra sigarayı bırakan hastalarda bile, hücrelerin tütünün zararlı etkilerine hiç maruz kalmamış gibi yenilenebilmesiyedi" diyor.

Tütünde bulunan binlerce kimyasal, akciğer hücrelerindeki genetiği bozuyor ve onları yavaş yavaş sağlıklı hücreden kanserli hücreye dönüştürüyor.

Araştırma, sigarayı bırakan kişilerin hücrelerinin yüzde 40'a kadar varan bir kısmının, hiç sigara içmemiş kişilerin hücreleri kadar sağlıklı olduğunu gösterdi.

Bilim insanları şimdi akciğerin ne kadarlık bir kısmının iyileştiği üzerinde çalışıyor.

Araştırma, kılcal damarlar arasında oksijen ve karbondioksit değişimini sağlayan alveoller gibi küçük yapılar yerine ana havayolları üzerine odaklanıyor. KAYNAK: BBC Türkçe

12/29/2014

Vücutta belirti vermeyen birçok hastalık göz muayenesinde teşhis edilebiliyor

    12/29/2014 01:21:00 ÖS   Yorum yok

Tıpkı vücut sağlığımız gibi göz sağlığımız için faydalı olan besinler var.

Gözünüze iyi bakın gözdeki en ufak belirtiyi bile dikkate alın zira vücutta belirti vermeyen bir çok hastalık gözden teşhis edilebiliyor

Erkeklerde Akciğer Kanseri kadınlarda ise Meme Kanseri Röntgen yada Mamografilerde henüz çıkmayan bu hastalıkları göz muayenesinde görebiliyor doktorlar Göz Hekimleri Lenfoma Kanserini, Kansızlığı hatta tansiyonu bile göz kontrolüyle anlayabiliyor çünkü bu ciddi hastalıklar vücuttan önce gözde belirti verebiliyor.

Tıpkı vücut sağlığımız gibi göz sağlığımız için faydalı olan besinler var.


Havuç gözün tamamı için değil sadece retina için faydalı ancak Göz Hastalıkları Uzmanı Operatör Doktor Ertan Sunay "Gözünü düşünen sofradan balığı eksik etmesin" diyor sadce göz için değil genel sağlık için de doktorlar bir yılda genel göz muayenesi öneriyor

2/05/2014

Akciğer Kanseri vakaları Dünya'da artıyor Türkiye'de düşüyor

    2/05/2014 02:31:00 ÖS   Yorum yok

Dünya TürkiyeTürkiye'de Akciğer kanserindeki artış azaldı uzmanlar dünya'da yüzde 70 oranında artış olacağını söylüyor türkiye'deki azalmanın ise dumansız hava sahasına bağlı olduğu belirtiliyor




12/10/2013

Üç Haftadan fazla öksürenler Aile hekimlerine gitsin çünkü?

    12/10/2013 01:07:00 ÖÖ   Yorum yok
Akciğer kanseri teşhisi konan 400’den fazla hastanın, henüz ön safhada olduğu ve kanseri yenme şanslarının arttığı
Üç Haftadan fazla öksürenler Aile hekimlerine gitsin
BBC Türkçe'nin haberine göre akciğer kanserinde hayat kurtarabilmek için İngiltere’de geçen sene başlayan kampanya, üç haftadan fazla öksüren hastaların aile hekimlerine gitmesini teşvik ediyor.

Kampanya başladığından beri, 700'den fazla hastaya akciğer kanseri teşhisi kondu. Bu da ortalamanın yüzde 10 fazlasına denk geliyor.

Akciğer kanseri, kanserden ölümlerin yüzde 20’sinden fazlasını oluşturuyor.

Akciğer kanseri teşhisi konan 400’den fazla hastanın, henüz ön safhada olduğu ve kanseri yenme şanslarının arttığı belirtiliyor.

Geçen sene 300 hasta da akciğer kanserini yenebilmeleri umuduyla ameliyat edildi.

İngiltere Kanser Araştırmaları Merkezi Genel Müdürü Dr. Darpal Kumar, kampanyanın "akciğer kanseri belirtileri konusunda farkındalık yaratmasını" harika bir haber olarak değerlendirdi.

Kumar, herhangi bir belirtinin fark edilmesi durumunda kanseri yenme şansının arttığını dile getirdi.

8/14/2013

Meme kanserinde kullanılan ilaçlar Akciğer kanseri tedavisinde umut oldu

    8/14/2013 05:40:00 ÖS   Yorum yok
akciğer kanseriyle mücadele etmek için de kullanılabileceğini düşünüyor
Meme kanserinde kullanılan ilaçlar Akciğer kanseri tedavisinde umut oldu
Araştırmacılar meme kanserinin tedavisinde kullanılan ilaçların, akciğer kanseriyle mücadele etmek için de kullanılabileceğini düşünüyor.Büyük hücreli akciğer kanseri (NSCLC), dünyada en sık görülen kanser türü. İlaçla tedavisi çok zor.


İngiltere'nin başkenti Londra'daki Kanser Araştırmaları Enstitüsü'nden bilim insanlarının yaptığı bir araştırma, PARP inhibitörü cinsinden meme kanseri ilaçlarının büyük hücreli karsinomların neredeyse yarısını yok edebildiğini ortaya koydu.

Laboratuvar testlerinde, ilacın kanserli hücrelere tesir ettiği, sağlıklı hücreleri etkilemediği görüldü.

Uzmanlar bu çalışmanın heyecan verici olduğunu ancak daha çok araştırmaya ve klinik çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.

Çalışma, Oncogene isimli bilim dergisinde bir makale olarak da yayınlanacak.

Makalenin yazarı Dr Chris Lord "Araştırmalar, meme ve yumurtalık kanserinin tedavisi için geliştirilen ve klinik deney aşamasında bulunan PARP inhibitörü türü ilaçların bazı akciğer kanseri türlerinde de etkili olabileceği umudunu veriyor. Akciğer kanseri tedavisi oldukça zor, ölüm oranları da yüksek bir hastalık. Acilen yeni tedavi yöntemleri bulmamız gerekiyor." diyor.bbc türkçe

3/06/2013

yüzde 90 başarı sağlayan nefes testi ile mide kanseri teşhisi

    3/06/2013 09:52:00 ÖS   Yorum yok

İsrailli ve Çinli bilim insanları, mide şikâyeti olan 130 hastada, yaptıkları nefes testlerinin yüzde 90’ının doğru sonuç verdiğini ortaya koydu.


British Journal of Cancer (İngiltere Kanser Dergisi), nefes testlerinin kanser teşhis yöntemlerini hızlandıracak ve devrim yaratacak bir buluş olduğu yorumunu yaptı.

İngiltere’de her yıl çoğu hastalığın ileri safhalarında olan yaklaşık 7 bin kişiye kanser teşhisi konuyor.

Tedavilere rağmen, hastaların yalnızca beşte biri teşhis konduktan en az bir yıl daha hayatta kalırken, beş yıl içinde yalnızca beşte biri ölüme meydan okuyabiliyor.
Biyopsinin yerini alabilir

Mevcut şartlarda, doktorlar biyopsi ile mide kanserini teşhis ediyor.

Ağız ve gırtlaktan geçirilen esnek bir kamera ile mide astarına iniliyor, buradan kitle alınıyor.

Yeni test sayesinde, doktorlar nefes örneklerinden mide kanseri olan hastalara özel görülen kimyasal maddelere ulaşabiliyor.

Kanser hastalarına özgü bazı geçici organik içeriklere sahip olan bu koku, doğru tıbbi ekipman ve köpekler kullanılarak tespit ediliyor.

Aslında nefes testi yeni değil. Araştırmacılar aralarında akciğer kanserinin de bulunduğu birçok kanser teşhisinin nefes testi yoluyla yapılabilmesi için çalışmalar yürütüyordu.

İsrail Teknoloji Enstitüsü’nde görevli Prof. Hossam Haick, bu yöntemle yapılan testlerin mide kanseri teşhisi için iyi bir yol olduğunu ortaya koydu.

Araştırmaya katılan hastaların 37’sinde mide kanseri, 32’sinde mide ülseri, 61’inde de başka mide şikâyetleri vardı.
Aşama da tespit edilebiliyor

Nefes testi, bu hastalıkların teşhis edilmesi ve ayrımında yüzde 90 başarılı olurken, mide kanserinin hangi aşamada olduğunu da tespit edebiliyor.

Bilim insanları, testin onaylanabilmesi için araştırmalarını daha fazla hasta üzerinde uygulamaya hazırlanıyor.

İngiltere Kanser Araştırma Merkezi Müdürü Kate Law, “Bu son çalışmanın sonuçları umut verici. Ama bulguların teyit edilmesi için daha geniş çaplı denemeler yapılması gerekecek” dedi.

Law, “Çoğu mide kanseri, ameliyat için gereken süreden daha geç teşhis edildiği için, hastaların yalnızca beşte biri tedavilerinin bir parçası olarak ameliyat olabiliyor. Mide kanserini önceden teşhis edebilecek herhangi bir test hastanın uzun dönem hayatta kalabilmesi için fark yarabilecek” diye konuştu. bbc türkçe

2/04/2013

Dünya Kanser Günü Türkiye'de yılda 140 bin kişi hayatını kaybediyor

    2/04/2013 03:58:00 ÖS   Yorum yok

Dünya Kanser Günü Türkiye'de yılda 140 bin kişi hayatını kaybediyor erkeklerde akciğer kadınlarda ise meme kanserinde büyük artış var ilerleyen yıllarda bu sayının 500 binlere ulaşacağı tahmin ediliyor 2015 yılına kadar kapsamlı kanser merkezlerinin kurulması hedefleniyor.



4/24/2012

SGK son aşamadaki ısıtılmış kemoterapi masraflarını karşılamıyor

    4/24/2012 11:22:00 ÖS   Yorum yok

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), akciğer ve karın zarı tümörü (mezotelyoma) tedavisinin son aşamasında yapılan ısıtılmış sıcak kemoterapi uygulamasının masraflarını karşılamıyor.

masraflarını karşılamıyor

Hastalar, 5 ile 10 bin lira arasında değişen tedavi masraflarını kendi ceplerinden karşılamakta zorlanıyor.

Birçok hastanın tedavisinin, bu nedenle yarım kaldığı belirtiliyor. 

Avrupa Cerrahi Derneği ve Türk Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Cem Terzi, bu tümörün kurum tarafından kanser olarak tanımlanmadığını, ancak bunun bir kanser türü olduğunu vurguladı. Daha önce bu hastalığın tedavi edilmediğini, ancak gelişen teknolojiye bağlı olarak karın içi zarı soyularak ameliyatın gerçekleştirilebildiğini bildirdi. 

4/13/2012

akciğer kanseri erkeklerde düşüyor kadınlarda artış gösteriyor

    4/13/2012 11:56:00 ÖS   Yorum yok

İngiliz Kanser Araştırma Vakfı'na göre (Cancer Research UK) 2009'da 18 bin kadına akciğer kanseri teşhisi kondu. Bu sayı 1975'te 8 bindi.

erkeklerde düşüyor

Kanser vakalarındaki artış sigara tüketiminin artmasına bağlanıyor.

Akciğer kanseri vakalarının yüzde 80'i sigaradan kaynaklanıyor. Akciğer kanseri hala erkekler arasında daha yaygın, ancak erkeklerin akciğer kanserine yakalanma oranı yıllar geçtikçe düşüyor.

2009'da İngiltere'de 23 bin erkeğe akciğer kanseri teşhisi konuldu.


Bugün 100 bin İngiliz erkeğinden 59'u akciğer kanseri hastası. 1975'te bu oran 100 bin'de 110'du.

Kadınlara bakıldığında ise 100 bin kişiden 39'unun akciğer kanseri olduğu görülüyor.

Bu oran 1975'te 100 bin'de 22'ydi.

Savaş zamanı sigara kullanımı arttı

Bu artış 1960'lı yıllardan itibaren kadınların sigara kullanımının artmasına bağlanıyor.


İngiltere'de kadınların sigara içme oranı 1960'lı yıllarda tepe noktaya ulaştı.

Bu dönemde ülkedeki kadınların yüzde 45'i sigara kullanıyordu.

Bugün bu oran yüzde 20'ye geriledi.

Erkeklerin sigara içme oranı ise en çok İkinci Dünya Savaşı'nda yükseldi.

Bu dönemde İngiliz erkeklerinin yüzde 65'i sigara içiyordu.

Erkeklerde akciğer kanseri vakaları da bu dönemden 30 yıl sonra patladı.

Cancer Research UK yöneticisi Sara Hiom ''Akciğer kanseri hala çok fazla ölüme neden oluyor. Ve 5 vakadan 4'ü sigaradan kaynaklanıyor'' dedi.

Hiom ''Bir kaç haftadan uzun süre öksürmeye devam edenler mutlaka bir doktora gidip kontrolden geçmeli'' diye devam etti.

Dernek yöneticisi ayrıca sigarayı bırakmak için asla geç olmadığını ve sigarayı bırakanların akciğer kanserine ve daha bir çok ciddi hastalığa yakalanma riskinin düşeceğini söyledi.

İngiliz Akciğer Vakfı Onursal Danışmanı Dr John Moore-Gillon ''Son 35 yılda erkeklerin akciğer kanserine yakalanma oranı hızla düşerken kadınlarda bu oranın neredeyse ikiye katlanmış olması endişe verici'' dedi.

Moore-Gillon ''Akciğer kanseri meme kanserinden daha çok kadının ölümüne neden oluyor'' diye ekledi.

Moore-Gillon'a göre kadınlarda akciğer kanseri görülme oranının artışı 60'lı yıllardan bu yana sigara içen kadınların sayısının artmış olması ile yakından bağlantılı.

Doktor günümüzde sigara kullanan kadınların sayısı yavaş yavaş azalmaya başlamış olsa da bunun yetersiz olduğu görüşünde.

Moore-Gillon ''Bugün çevrede sigara içerken gördüğümüz genç kızlar geleceğin akciğer kanseri istatistikleri'' diyor.

10/25/2011

kemoterapi ile birlikte kullanılan akciğer kanseri aşısı ilerlemeyi yavaşlatıyor

    10/25/2011 07:41:00 ÖS   Yorum yok

Lancet Onkoloji Enstitüsü'nde 148 hasta üzerinde yapılan testler, aşının kemoterapi ile birlikte kullanıldığında kanserin ilerleyişini yavaşlattığını gösterdi.


akciğer kanseri aşısı
Benzeri bir deney de "kanserli" protein üretmesi için genetik değişime uğratılmış bir virüsten elde edilen TG4010 adlı aşının kullanıldığı Strasbourg Üniversitesi'nde yapıldı.

Deneye katılan ileri evre küçük hücreli olmayan akciğer kanseri hastalarının hepsine standart kemoterapi tedavisi uygulandı. Bu hastaların yarısına ayrıca genetik değişime uğramış virüs enjekte edildi. Altı ay sonra kontrol edilen hastalardan aşı kullananlarda kanserin ilerlemesinin yavaşladığı gözlendi. Aşıyı kullanan hastalarda hayatta kalma oranı yüzde 43'e yükselirken aşıyı kullanmayanlarda bu oranın yüzde 35'de kaldığı tespit edildi.

Kanser aşısı, tıpkı enfeksiyona karşı geliştirilen aşılarda olduğu gibi bedenin kendi bağışıklık sisteminin eğitilmesine dayanıyor.


Kanserli hücrenin, kontrol edilemez bir biçimde büyüyerek farklı bir görünüm aldığını ve hücre üzerindeki proteinlerin de değişime uğradığını belirten bilim adamları, bağışıklık sisteminin bu değişimleri fark etmek için eğitilebileceğini ileri sürüyor.

Bilim adamları, aşının akciğer hastaları arasında hayatta kalma oranını gerçekten yükseltip yükseltmediğini saptamak için daha fazla araştırma gerektiğini de sözlerine eklediler.

9/09/2011

morfin'in kanser hastalarında kanserli tümörlerin yayılmasında katkı sağlayabileceği sonucuna varıldı

    9/09/2011 04:46:00 ÖS   Yorum yok

ABD'de yapılan bir araştırmada, kanser tedavisinde ağrı kesici olarak kullanılan morfinin kanserli tümörlerin yayılmasına katkıda bulunabileceği sonucuna varıldı.

kanserli tümörlerin yayılması
Bilimadamları, morfinin tümörlere oksijen ve çeşitli besleyici maddeler taşıyan yeni kan damarlarının oluşumunu teşvik ettiğini belirtti.

Boston'daki Amerikan Kanser Araştırmaları Birliği'nin toplantısında yapılan sunumda, morfinin bu yan etkilerini engelleyen bir de ilaç bulunduğu kaydedildi.

Ancak İngiliz araştırmacılar kanser tedavisinde herhangi bir değişikliğe gidilmesinden önce daha fazla araştırma yapılması gerektiğini bildirdi.

Chicago Üniversitesi'nden Patrick Singleton, yaptıkları laboratuar testlerinde, morfinin tümörlere giden kan damarlarını güçlendirmesi dışında, kanserli hücrelerin başka dokuları işgal edip yayılmasını kolaylaştırdığı sonucuna vardıklarını söyledi.

Ancak Singleton, bu etkilerin Metilnaltrikson (MNTX) adlı bir ilaçla engellenebildiğini belirtti. Sözkonusu ilaç, 1980'lerde morfinin yol açtığı kabızlığın tedavisi için geliştirilmiş, ancak kısa bir süre önce onay almıştı.

İlacın morfinin ağrı kesici etkilerini engellemediği belirtiliyor.Yüzde 90 azalma


Akciğer kanserli fareler üzerinde yapılan araştırmalarda MNTX'in morfinin tümör büyümesini teşvik eden etkilerini engellediği ve kanserli hücrelerin yayılmasını yüzde 90 oranında azalttığı ifade edildi.

Patrick Singleton, "Klinik testlerde de doğrulanırsa, kanser hastalarımızdaki anestezi sürecini değiştirebilir." dedi.

Singleton MNTX üzerindeki araştırmalara, anestezi uzmanı Jonathan Moss'un MNTX verilen kanser hastalarının tahmin edilenden daha uzun yaşadığını kaydetmesiyle başlandığını belirtti.

Ancak İngiliz bilimadamları, morfinin kanser tedavisindeki kullanım şeklini değiştirmek için daha çok erken olduğunu belirtiyor.

9/06/2011

türkiye'de akciğer kanserinden sonra sırayı prostat kanseri alıyor her 12 erkekten biri prostat

    9/06/2011 07:47:00 ÖS   Yorum yok

Prof. Dr. Göktaş, yaptığı yazılı açıklamada, ülkemizde yaklaşık 1 milyon 900 bin prostat hastası olduğunu belirtti.


Ülkemizde 1 milyon 900 bin prostat hastasından yalnızca 300 bininin yani yüzde 16'sının tedavi olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Göktaş, şunları kaydetti:

prostat kanseri alıyor
''Geriye kalan 1 milyon 600 bin erkeğin ise bu hastalıkla ilgili bilgilendirilmesi gerekmektedir. Erkekleri etkileyen ölümcül kanser türlerinden olan prostat kanseri her 12 erkekten birinde görülmekte ve akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer almaktadır. Bu oldukça ciddi bir rakam olup insanların bu konuda duyarlı davranması gerekmektedir.''

''Geç tanı böbrek yetmezliği nedeni''


Bunun yanında iyi huylu prostat büyümesi ile idrar yolunun daraldığını ve idrar yapmada zorluklar yaşandığını anlatan Prof. Dr. Göktaş, erken tanı ve tedavi edilmediği takdirde böbrek yetmezliğine kadar gidebilecek ciddi sorunlar ortaya çıktığını vurguladı.
Prof. Dr. Göktaş, ''Unutulmamalıdır ki prostat hastalıkları erken teşhis edildiğinde büyük ölçüde hayat kurtarıcıdır'' ifadelerini kullandı.

Prostat hastalıkları ve özellikle de prostat kanseri ile ilgili toplumda farkındalık yaratmak istediğini ifade eden Prof. Dr. Göktaş'ın, şunları kaydetti:

''Özellikle bu konuyla ilgili toplum bilincinin oluşturulması ve geliştirilmesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki prostat, tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Ancak bunda erken teşhis oldukça önemlidir. Biz de prostat hastalıklarıyla ilgili halkımızı bilgilendirmek amacıyla 8 Eylül Perşembe günü hakla açık bir seminer düzenleyeceğiz.''

8/11/2011

sigara içen kadınlarda kalp krizi riski erkeklere oranla yüzde 25 daha fazla

    8/11/2011 10:26:00 ÖS   Yorum yok
Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir araştırma, sigara içen kadınlarda kalp krizi ve akciğer kanseri riskinin erkeklerinkinden fazla olduğuna ortaya koydu.

kalp krizi riski
Sonuçları tıp dergisi Lancet'ta yayımlanan araştırmada bu farkın neden kaynaklandığının bilinmediği vurgulanmakla birlikte, kadın vücudunun sigaradaki zehirli kimyasallara daha duyarlı olabileceği belirtiliyor.

8/08/2011

yataktan kalkınca hemen yakılan sigara yüksek olan akciğer kanseri riskini ikiye katlıyor

    8/08/2011 04:19:00 ÖS   Yorum yok

Amerikalı bilimadamları, sabah kalkar kalkmaz sigara yakan insanların, günün ilerleyen saatlerinde sigara içenlerden çok daha fazla kanser riski altında olduklarını bildirdi.


akciğer kanseri riski
Cancer adlı dergide sonuçlarına yer verilen araştırmaya, sigara içen 7610 kişi katıldı. Buna göre sabah kalktıktan sonraki ilk yarım saat içinde sigara içilmesi, zaten yüksek olan akciğer kanseri riskini neredeyse ikiye katlıyor. İngiltere Kanser Araştırmaları Derneği Cancer Research, sabah sigara içilmesi halinde akciğerlere daha fazla duman çekiliyor olabileceğini söylüyor. 

 ABD'deki Penn Eyalet Tıp Fakültesi'nden bilimadamları, akciğer kanserine yakalanmış 4776 sigara bağımlısıyla kanser hastası olmayan ancak sigara kullanan 2835 kişiye ilişkin sağlık verilerini karşılaştırdı. Bu veriler, sabah kalktıktan sonra ilk 30 dakika içerisinde sigara içen hastalarda kanser gelişmesi riskinin, bir saat bekleyenlere oranla yüzde 79 daha yüksek olduğunu gösterdi. Araştırmacılar, her gün tüketilen sigara sayısı gibi başka faktörler eklendikten ve veriler ona göre değerlendirildikten sonra dahi "ilk içilen sigara"nın etkisinin hala varolduğunu söylüyor. 

 Aynı dergide yayımlanan başka bir araştırmada 1055'i baş ve boyun kanseri 1850 sigara içicisi değerlendirmeye alınmış. Bunun sonucunda güne sigarayla başlayanlarda tümör gelişmesi riskinin bir saat bekleyenlere oranla yüzde 59 daha yüksek olduğu belirlenmiş. 

 Ancak sabah ilk iş içilen sigarayla kanser arasında nasıl bir ilişki olduğu henüz belirsiz. 

 Cancer Research'ten Profesör Robert West, "Kalkar kalkmaz bir sigara yakan tiryakilerin, sonraki sigaraları da çok daha yoğun şekilde içme eğiliminde oldukları göze çarpıyor. O nedenle bu bulguların en akla yakın açıklaması, ne kadar çabuk sigara içilirse, o kadar yoğun dumanın ciğerlere çekileceği yönünde. Bu da kansere yol açan kimyasallara çok daha yüksek oranda maruz kalmak anlamına geliyor. 

5/24/2011

biyolojik sıvılar sayesinde kan ve idrardan kanser teşhis edilebilecek

    5/24/2011 10:33:00 ÖS   Yorum yok
kanser teşhis edilebilecek

Fransız, Alman ve Amerikalı bilimadamları, kan, idrar ve lenf gibi biyolojik sıvılarda tümörlerin DNA izlerini görebilmek için bir teknik geliştirdi.


Bilimadamları tümör hücrelerinin öldüklerinde içlerindeki maddeyi hücre dışına bırakmasından yola çıktı. Değişime uğramış DNA'nın biyolojik sıvılarda çok az oranda bulunduğunu belirten bilimadamları bugüne dek bunların izlerine rastlamanın imkansız olduğunu vurguladı.

Geliştirilen aşırı duyarlı yeni teknikle daha önce saptanamayan izlerin 20 bin kat küçüğünü bile tespit edebilen bilimadamları, floresan sayesinde tümörlü DNA ve sağlıklı DNA'nın ayırt edilebildiğini, bunun da önemli bir teknolojik gelişme olduğunu ifade etti.

Akciğer ve kalın bağırsak kanserlerine yol açan genler üzerinde çalıştıklarını belirten bilimadamları, başka tür kanserlere yol açan genlerin de inceleleneceğini vurguladı.

Teknik sayesinde hastalığın nüksetme ihtimali ya da en iyi tedavi şeklinin belirlenmesinin de kolaylaşabileceği kaydedildi.


Laboratuvardaki bu başarıdan sonra, bilimadamları yazdan itibaren klinik araştırma için kolları sıvayacak.

Konuya ilişkin makale, Fransız "Le Point" dergisinin internet sitesinde bulunuyor.
cumhuriyet portal

5/09/2011

sigara içmek kimyasal zehirlilikten çok radyo zehirliliğine neden oluyor

    5/09/2011 01:31:00 ÖS   Yorum yok
radyo zehirliliğine neden

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) yayınlarından derlenen bilgilere göre, sigaranın pek çok zararından biri de içindeki radyoaktif maddelerin soluma yoluyla insan vücuduna alınmasından kaynaklanıyor. 


Sigara içilen kapalı mekanlarda havadaki partiküllerin ana kaynağı sigara olarak gösteriliyor ve bu partiküllerin çoğu da kanserojen.

Yapılan bilimsel araştırmalara göre akciğer kanserine yakalanma olasılığı, günde 1-9 adet sigara içilmesiyle 4,6 kat, 10-19 adet sigara içilmesiyle 7,5 kat, 20-39 adet sigara içilmesiyle 13,1 kat ve 40 sigaranın üzerinde bir tüketimde ise 16,6 kat artıyor. Yani günde 2 paket sigara içen bir kişinin içmeyene oranla 16 kat daha fazla akciğer kanserine yakalanma olasılığına sahip bulunuyor.

Günde 1-9 adet sigara içiminin sonucu kansere yakalanma riskinin Japonya'da atılan atom bombasına maruz kalanların sadece yüzde 1'inden azının almış olduğu 3 sivertlik (Sv) bir dozun neden olacağı riske eşdeğer olduğu belirtiliyor. Söz konusu dozun ancak 10 bin adet göğüs röntgen filmi çekilmesiyle alınabilen çok yüksek bir doz olduğuna da dikkat çekiliyor.

Günde iki paket sigara içen birinin akciğer kanserine yakalanma riskine eşdeğer risk oluşturan atom bombası dozunun da anında öldürücü olduğu belirtiliyor.

Bilimadamları tarafından yapılan araştırmalara göre, günde 2 paket sigara içenlerin sadece Po-210'dan 25 yılda 2 Sv'lik (ortalama 80 milisivert (mSv)/yıl) önemli bir doz alabileceğini belirtiyorlar. Bir radyasyon işçisinin maruz kalabileceği izin verilen en büyük doz değeri ise 20 mSv/yıl.

Araştırmalara göre, ABD'de velilerin sigara içmesi yüzünden yılda 6 bin 200 çocuk ölüyor, hastalanan çocuklar için her yıl 4,6 milyar dolar düzeyinde tıbbi harcama yapılıyor. Bu nedenle ABD'de birçok eyalette çocuklu evlerde sigara içme yasağının getirilmesi gündemde bulunuyor.


Radyo-zehirlilik


Sigara içiminin kimyasal zehirliliğinden çok radyo-zehirliliğinin daha etkili olduğu da bilimsel araştırmalarla saptanmış durumda. Sigaradaki radyonüklitlerden en zararlısı, sigaranın yaklaşık 600-650 derecelik alev sıcaklığında tamamen buharlaşan polonyum-210 (Po 210) isimli bir madde.

Filtreli sigaralar ve porositesi yüksek sigara kağıtları, sigara içilmesi sırasında oksijen miktarını artırıp tütünde tam yanmayı sağlayarak sigaranın alev sıcaklığını artırdığından toryum, uranyum ve potasyum gibi buharlaşma sıcaklığı yüksek diğer radyonüklitlerin de buharlaşarak ciğerlere alınmasına neden oluyor.

Sigara içen bir insan sadece potasyumdan yaklaşık 35-40 Bekerellik (Bq) bir radyasyona maruz kalıyor. Bu da yaklaşık yılda 0,1 milisivertlik (mSv) önemli bir radyasyona maruz kalındığının göstergesi. Sigaradaki radyasyon sadece potasyumdan gelen radyasyonla da sınırlı değil. Bunun yanında toryum, uranyum ve en önemlisi polonyum-210 radyonüklitlerinden gelen radyo-zehirliliğin de mutlaka incelenmesi gerektiği ifade ediliyor.
cumhuriyet portal

4/28/2011

altın çileğin zayıflamaya yardımcı olduğu iddiası sadece yanıltmadır açıklaması

    4/28/2011 11:09:00 ÖS   Yorum yok
takviye edici gıdalar

Türk Eczacıları Birliği (TEB), zayıflamada etkili olduğu söylenen "altın çilek" meyvesinin tanıtımını yapanlara tepki gösterdi.


TEB, zayıflamak isteyenleri "Altın çileği mucizevi ve zayıflamaya yardımcı bir ürün olarak lanse eden kişiler, yalnızca yanıltmaktadır" diye uyardı.

TEB son günlerde özellikle zayıflamada etkili olduğu yönünde tanıtımı yapılan "altın çilek" meyvesinin bu tür bir etkisi ile ilgili yeterli düzeyde çalışma yapılmadığını açıklayarak, "Altın çileği mucizevi ve zayıflamaya yardımcı bir ürün olarak lanse eden kişiler, hepimizi yalnızca yanıltmaktadır" dedi.

"Tüm Toplumun Kandırıldığı Bir Alana Dönüşmüş..."
TEB, son dönemde oldukça popüler hale gelen "sağlıklı yaşam" sloganının "sağlık" kadar "sağlıksızlığı" da beraberinde getirdiğini belirtti. Bunun en önemli nedeninin, gelişmiş kitle iletişim araçları ile toplumun belirli ürünler konusunda yanlış bilgilendirilmesinden kaynaklandığını vurgulayan TEB, "Özellikle bitkisel ürünler ya da takviye edici gıdalar, tüm toplumun göz göre göre kandırıldığı bir alana dönüşmüş durumdadır" dedi.

TEB açıklamasına şöyle devam etti:

"Mucizevi meyve olarak lanse edilen ve neredeyse tüm sağlık sorunlarına deva olduğu iddia edilen söz konusu ürün ile tüm toplum açık bir biçimde, hem de medya kanalı ile kandırılmaktadır.

Öncelikle söz konusu meyve ile ilgili yeterli düzeyde bilimsel çalışma yapılmış değildir.


"Altın Çileğin En Belirgin Özelliği Antioksidan Etkisidir"
Mevcut çalışmalar ışığında, TEB Eczacılık Akademisi üyelerimizden Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Yeşilada'nın verdiği bilgiye göre; altın çileğin en belirgin ve üzerinde durulan özelliği antioksidan etkisidir.

Bu etkisi meyvelerin sarı rengini veren karotenoit bileşenleri ve fenolik içeriği ile ilişkilidir. Ancak antioksidan etkisinin bekleme sırasında (kurutma dahil) C vitamini ve fenolik bileşenlerin parçalanması ile kayba uğradığı bildirilmektedir.

Meyvelerin halk arasında ileri sürülen karaciğer işlevleri, görme sorunları ve yüksek kolesterolü düşürücü etkileri antioksidan özelliği ile ilişkilendirilebilir. Nitekim deneysel çalışmalarda sıçanlarda deneysel karaciğer harabiyetini (karbon tetraklorür ve asetaminofen nedenli karaciğer toksisitesi) önleyici etkisi bulunduğu gösterilmiştir. Diyabetik sıçanlarda üzerinde yürütülen bir yeni çalışmada ise 15 gün süre ile uygulandığında kan şekerini yüzde 30 oranında düşürdüğü bildirilmektedir."

"Günde 5 Taze Meyve Yenmesi..."

Günde 5 taze meyve yenmesi halinde yemek sonrası yükselen kan şekerinin kontrolünü sağlayabileceğini öneren TEB, "Meyve suyunun görüşü artırdığına ilişkin iddialar tavşan gözü ve fibroblast primer kültürlerinde yapılan deneyler ile desteklenmektedir. Son dönemde yapılan deneysel çalışmalarda akciğer kanseri, karaciğer kanseri hücreleri (in vitro) üzerinde baskılayıcı etkisi bildirilmektedir. Ancak bağırsak kurtları üzerinde bir etki gözlenmemiştir" dedi.

Açıklamada şu konulara dikkat çekildi:

"Zayıflattığına Dair Hiçbir Bilimsel Kanıt Bulunmamaktadır"
"Buna karşın söz konusu meyvenin zayıflama konusunda herhangi bir kimyasal ya da mekanik etkisi olduğuna dair hiçbir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Dolayısıyla, altın çileği mucizevi ve zayıflamaya yardımcı bir ürün olarak lanse eden kişiler, hepimizi yalnızca yanıltmaktadır."

Açıklamada, altın çileğe mevcut yasal mevzuat çerçevesinde Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından, takviye edici gıda olarak üretim izni verilmediğinin anlaşıldığı ifade edilerek, "Dolayısıyla, altın çilek meyvesini içeren tüm ürünler sahtedir ya da iddia ettiği etkiyi gösterme konusunda hiçbir güvenilir yanı yoktur" ifadesine de yer verildi.

"İlacın Tek Gerçek Uzmanı Eczacıdır"
İster bitkisel ister kimyasal kökenli olsun ilacın tek gerçek uzmanının eczacı olduğu vurgulanan açıklamada, bugüne kadar masum gibi gösterilmeye çalışılan bitkisel ürünlere ilişkin ciddi tehlike konusunda farkındalık yaratmaya çalıştıklarına dikkat çekildi.

Açıklamada ayrıca, "Bizler, fizyolojik ya da psikolojik sistemin düzenlenmesinde etkide bulunan ürünlerin tamamının yalnızca Sağlık Bakanlığı onayı ile halka ulaştırılması gerektiğine inanıyoruz. Unutmayınız ki sağlık oyuna gelmez" denildi.
trt türk

4/20/2011

kanser hastalıklarını nefes testi ile tespit etmek için elektronik burun geliştirdiler

    4/20/2011 10:21:00 ÖS   Yorum yok
elektronik burun geliştirdiler

İsrail Teknoloji Enstitüsü'nün araştırmaları sonucunda, kanser teşhisinde kullanılabilecek nefes testi, gerçek olmaya bir adım daha yaklaştı.


Araştırmacılar, akciğer, beyin ya da boyun kanseri hastalarının nefesindeki kimyasalları teşhis edebilecek bir "elektronik burun" üretti.
Ancak nefes testinin hastanelerde kullanılabilecek hale gelmesi için uzun süre daha araştırma yapılması gerektiği belirtiliyor.

İsrail Teknoloji Enstitüsü tarafından yapılan ve İngiltere'deki Journal of Cancer'da yayımlanan araştırmaya 80 gönüllü katıldı.

Bu kişilerden 22'sinde çeşitli baş ve boyun kanserleri, 24'ünde akciğer kanseri vardı.


Kalan 36 gönüllü ise sağlıklı bireylerdi.

Prototip nefes testi, nefeste kanser belirtilerini test etmek için kimyasal bir yöntem kullanıyor.

Bu testin bir gün muayenehanelerde hızlı teşhis yapılabilmesinde kullanılabileceği umuluyor.

Araştırmayı yürüten profesör Hossam Haick, "Baş ve boyun kanserlerini teşhiste yeni yöntemler bulunması gerek, çünkü bu hastalıkların teşhisi oldukça karmaşık ve özel testler gerektiriyor" dedi.

İngiltere'deki Kanser Araştırması Vakfı'ndan (Cancer Research UK) Doktor Lesley Walker da, başarılı bir tedavi için hastalığın mümkün olan en kısa sürede teşhis edilmesinin çok önemli olduğunu söyledi.

Walker, "Bu ilginç ön bulgular, genellikle ileri aşamalarda teşhis edilen baş ve boyun kanserlerine yönelik bir nefes testi geliştirilmesi açısından olumlu" dedi ve ekledi "Ancak bunun çok erken aşamadaki çok küçük bir araştırma olduğunu belirtmek lazım. Dolayısıyla, hastanelerde kullanılması için hastalarla daha fazla araştırma yapılması şart."
bbc türkçe sağlık

4/04/2011

nefes darlığı zatürreden akciğer kanserine kadar bir çok hastalığın habercisi

    4/04/2011 11:06:00 ÖS   Yorum yok
akciğer kanserine kadar

Eğer Nefesim daralıyor, “Eskisi gibi rahat nefes alamıyorum” diyorsanız, bunu hiçbir zaman olağan bir durum olarak görmeyip, mutlaka bir hekime başvurmalısınız.


Nefes darlığının kesinlikle ciddiye alınması gereken bir sorun olduğuna dikkat çeken Acıbadem Fulya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Reha Baran, “Çünkü nefes darlığı ciddi hastalıklara işaret edebiliyor. Akciğer hastalıklarının yanı sıra diğer sistemlerin bazı hastalıklarında da ilk bulgu olabiliyor. Bu nedenle nefes darlığı nedenlerinin ayrıntılı olarak araştırılması gerekiyor” diyor.

 Hangi tip nefes darlığı, hangi hastalıkların belirtisi oluyor?

•    Soğuk havada nefes almakta güçlük çekme: Astıma işaret edebiliyor.
•    Eforla artan nefes darlığı: KOAH, fibrozis, romatolojik hastalıklar, anemi, tiroit hormon bozuklukları veya kalp hastalıkları gibi birçok hastalığın belirtisi olabiliyor.
•    Nefesin yetmediği hissi: Hiçbir sebep bulunamazsa “psikojenik dispne” denilen, kişinin iç sıkıntılarından kaynaklanabiliyor.
•   Geceleri artan nefes darlığı: Nefes darlığı özellikle yatınca artıyorsa, kalp yetmezliği ve astıma işaret edebiliyor.
•  Oturulduğunda bile nefes almakta güçlük çekme: Kişinin oturduğu yerde bile nefes darlığı hissetmesi; astım, KOAH, akut bronşit, zatürree, akciğerde kitle, akciğer zarları arasında sıvı toplanması, damar tıkanıklığı ve fibrozis gibi birçok akciğer hastalığına ait olabiliyor. Aynı zamanda anemi, romatizmal hastalıklar, kalp hastalıkları, böbrek yetmezliği, hormonal bozukluklar, reflü ve uykuda solunum apnesi gibi vücudun hemen tüm sistemlerini ilgilendiren hastalıklarda da ortaya çıkabiliyor.
•  İstirahat halindeyken oluşan nefes darlığı: Astım, pulmoner emboli, zatürree, akciğer kanserleri, akciğer zarında sıvı toplanması ve aneminin belirtisi olabiliyor.

Erken tanı hastalığın ilerlemesini önlüyor!

Acıbadem Fulya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Reha Baran, nefes darlığında erken tanının altta yatan hastalığın ilerlemeden durdurulmasında anahtar bir rol üstlendiğini belirterek, bunun için nasıl bir yol izlendiğini şöyle anlatıyor: “Hastadan öncelikle dikkatli bir hikaye alınması ve fizik muayene yapılması gerekiyor. Sonrasında uygulanan akciğer grafileri, solunum fonksiyon testleri, egzersiz testleri, arter kanında oksijen ve karbondioksit ölçümleri, nefes darlığının nedenleri açısından çok önemli bilgiler veriyor. Bu testlerle nefes darlığının nedeninin akciğerde olup olmadığı anlaşılıyor ve gerekirse daha ayrıntılı testlere geçiliyor."


Tedavi şekli altta yatan hastalığa göre değişiyor!

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Reha Baran, nefes darlığı tedavisinin altta yatan hastalığın tedavisi ile mümkün olduğunu belirterek, “Buna ek olarak hastalara oksijen veya basınçlı hava verilmesi gibi yöntemlere başvurulabiliyor” diyor.

Rahat bir soluk için...
•    Sigara dumanı ve kirli havadan kaçının.
•    Düzenli olarak spor yapın.
•    Deniz seviyesinden çok yüksek yerlerde yaşamayın.
•    Burundan nefes alın.
•    İdeal kilonuzu koruyun.
cumhuriyet portal

3/08/2011

ayak tırnağına bakılarak akciğer kanseri tespiti yapılabilecek

    3/08/2011 04:48:00 ÖS   Yorum yok
akciğer kanseri tespiti

Araştırmacılar, ayak tırnağındaki nikotin seviyesinin akciğer kanseri olasılığını tahmin etmekte kullanılabileceğini açıkladı.


Amerika'nın California eyaletindeki San Diego Üniversitesi'nden uzmanlar, kesilen tırnaklardaki nikotin seviyesinin, kanser riskini oldukça doğru bir biçimde tahmin etmeyi mümkün kıldığını söyledi.
American Journal of Epidemiology dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, tırnaklarındaki nikotin seviyesi yüksek olan erkeklerin kansere yakalanma riski, düşük olanlara oranla üç kat daha fazla.

Ayak tırnakları yalnızca sigara içenler değil, içmeyenler için de kanser riskini tahmin etmekte kullanılabiliyor.


Yavaş uzayan ayak parmaklarının kronik olarak dumana maruz kalmanın işareti olabileceği belirtiliyor.

Tırnaklarındaki nikotin seviyesi yüksek olan erkeklerin bir kısmı sigara içmeyen ve pasif içici olarak dumana maruz kaldıkları tahmin edilen kişilerdi.

Araştırma, akciğer kanseri hastası olan ve olmayan toplam 800 erkekle gerçekleştirildi.

Akciğer, en yaygın kanser türü ve her yıl 1,61 milyon yeni vaka teşhis ediliyor.

Akciğer kanserinin en yaygın sebebi ise sigara kullanımı.
bbc türkçe sağlık
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .