-->
sinüzit etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sinüzit etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/27/2011

kendinizi sürekli yorgun hissediyorsanız sebebi sinüzit olabilir

    11/27/2011 02:02:00 ÖS   Yorum yok

 Hisar Intercontinental Hospital Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Seyhan Alkan, "Sabahları zor uyanıyorsanız, ne kadar uyusanız da hep yorgunsanız, işinize konsantre olmakta güçlük çekiyorsanız bir kulak, burun, boğaz uzmanına başvurmanızda fayda var" dedi.


sebebi sinüzit olabilir

Alkan, kış ayına girilen şu günlerde kronik yorgunluğun sık görülmeye başlandığını belirterek, kronik yorgunluğa neden olan kulak, burun, boğaz hastalıklarının kişilerin yaşam kalitesini düşürdüğünü söyledi.
Alkan, sürekli yorgun olma halinin sinüzit göstergesi olabileceğine dikkat çekti.

Alkan, bu yorgunluğa neden olan kulak, burun, boğaz problemlerini kişinin bedensel olarak kendini iyi hissetmemesi, iş gücü kaybı, davranış bozukluğu, konsantrasyon kaybı, cinsel isteksizlik gibi birçok problemin belli bir süreye yayılması olarak tanımlanabilecek yorgunluğun özellikle üst solunum yolu problemleri nedeniyle oluştuğunun altını çizdi. Vücudun ihtiyacı olan oksijen miktarını karşılamayan bedenlerde yorgunluğun kaçınılmaz ve kulak, burun, boğaz bölgesindeki problemlerin kronik yorgunlukta tetikleyici olabileceğini vurgulayan Alkan, kronik yorgunluğun olası nedenlerini şöyle açıkladı:

"Hava yolumuzu tıkayan burun içi eğrilikler, burun eti büyümeleri, kronikleşmiş sinüzitler, fark edilmeyen kronik sinüzitler, alerjiye bağlı burun içinin yaygın şişmesi, geniz eti, yumuşak damak ve küçük dil iriliği, bademciklerin normalden çok iri olması, dilin iri ve ağız boşluğuna sığmaması, çenenin küçük ya da geride yerleşmesi, ses tellerine yerleşen polipler kronik yorgunluk sebebi olabilir. Bu nedenle uzun süreli geçmeyen bir kronik yorgunluğunuz varsa mutlaka bir kulak, burun, boğaz uzmanına başvurun."

11/26/2011

tıbbi faydaları en fazla olan şifalı bitki bahçe nanesi hakkında

    11/26/2011 12:52:00 ÖS   Yorum yok

Bahçe nanesi (Mentha × piperita), ballıbabagiller (Lamiaceae) familyasından tıbbi faydaları en fazla olan bir nane türü.

bahçe nanesi
Su nanesi (Mentha aquatica) ve kıvırcık nanenin (Mentha spicata) melezi olan bahçe nanesinin Dünya'nın her yerinde tarımı yapılır. Yaprakları ve çiçekli uç kısmı kullanılır. %1-3 oranında mentol, menton, flavonoidler, fenoller, triperten ve tanen içeren uçucu yağ taşır.

Sindirim sistemi


Nane sindirim sistemi için iyi bir bitkidir. Safra ve mide sekresyonunu uyarır, hazımsızlık ve gaz şikayetlerini hafifletir. Mide bulantısını önler. Antispazmodik özelliği sayesinde mide ağrıları ve gazdan doğan barsak kramplarında etkilidir. Kabızlık ve ishal şikayetlerinde de bu etkisini gösterir. İyi bir sindirim için yemeklerden sonra bir fincan nane çayı alınması önerilir.

Enfeksiyonlar üzerine


İçerdiği esansiyel yağlar antiseptik ve mantarları öldürücü özellik taşırlar. Bu özelliği gastroenteritlerde etkili olmasının bir başka sebebidir. Birkaç damlası ile bronşitli hastalarda göğüse, farenjitli hastalarda boğaza ve sinüzitli hastalarda sinüslerin üstüne yapılacak masaj etkili olur. (Bu masaj geceleri yapılırsa uyumayı engelleyebileceğinden sabahları yapılması tavsiye edilir.) Uyarıcı özelliği vardır.

Deriye uygulanmasıyla ağrı kesici özelliği vardır. Baş ağrılarında suyla karıştırılmış nane yağının 10 dakikalık uygulaması yeterlidir. Burkulmalarda da nane yağı ile masaj faydalı olur.

6/09/2011

yaz geldi klimalara dikkat gripten yüz felcine kadar rahatsızlıklara sebep olabiliyor

    6/09/2011 11:33:00 ÖS   Yorum yok
gripten yüz felcine

Düzenli olarak bakımı ve temizliği yapılmayan, yanlış kullanılan klimalar, gribal enfeksiyonlardan yüz felcine kadar birçok hastalığın oluşumuna zemin hazırlıyor. 


Memorial Şişli Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Füsun Soysal, bilinçsiz klima kullanımının yol açtığı hastalıklar ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi.

Klimaları çok düşük ısılarda uzun süre kullanmayın İnsan organizması, ani ısı değişikliklerinden kolayca etkilenebilir. Soğuk ortam, vücut direncini düşürerek, fırsatçı bakterilerin aktif hale geçmesine yol açar. Özellikle sıcak ortamdan ani olarak soğuk ortama giriş, sağlık açısından istenilen bir durum değildir. Bu nedenle, klimaların ısı derecesinin ayarlanması ve çok düşük ısılarda kullanılmaması önemlidir.

Yüz felcine neden olabilir

Özellikle çocuklar, yaşlılar üst ve alt solunum yolu ile ilgili problemi olanlar (örneğin kronik sinüzit ve bronşiti olanlar) klima kullanımına dikkat etmelidirler. Ayrıca klimaların direkt olarak, kişinin üstüne soğuk hava üflemesi yüzdeki sinir kılıfı üzerine etki ederek ödem ve yüz felci oluşturabilir.

Alerji hastaları dikkat!

Alerji hastaları dikkat
Klimaların üflediği soğuk hava ve ortama yaydığı tozlar, özellikle alerjik bünyeli kişilerin şikayetlerini ve krizlerini tetikleyerek astım krizlerinin ortaya çıkmasına ve şiddetli kuru öksürüklerin oluşmasına neden olabilir. Bu nedenle, alerjik bünyesi olan kişiler, ani ısı değişikliklerinden ve çok soğuk ortamlardan kaçınmalıdır.

Zatürree olmamak için
Klimalar yoluyla oluşan hastalıklardan en önemlisi, ‘legionella pnömonisi’ (atipik pnömoni) olarak adlandırılan zatürredir. Bu hastalık, ilk kez 1976 senesinde Pensilvanya lejyonerlerinin yaptıkları bir toplantıda bulunan kişilerde görülmüş ve toplantı salonundaki havalandırma sisteminden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Bu nedenle de ‘lejyoner hastalığı’ olarak adlandırılmıştır. Hastalığın tanınması ile birlikte, bu zatürre tipinin alışılagelmiş zatürre belirtileri göstermediği fark edilmiştir. Dolayısıyla, tipik pnömoniden farklı olduğu için, atipik pnömoni olarak da adlandırılmıştır. Hastalığa neden olan, ‘legionella pneumophilia’ denen bir bakteridir. Bu bakteri, klimaların filtre sistemlerinde uygun nem ve ısıda üremekte ve buradan ortam havasına dağılmaktadır. Sıklıkla, otel ve hastanelerden kaynaklanan salgınlar yapar ancak tek tek görülen vakalar da nadir değildir. İnsandan insana bulaştığı gösterilmemiştir.

Sigara kullananlar daha fazla risk altında

Klimatize işyerleri ve büyük otellerde çalışanlar, havalandırma işçileri ve sağlık personeli riskli gruplardır. Bu arada, bakteriyi alan kişinin vücut direnci de çok önemlidir. Bebek, çocuk ve yaşlılar, şeker hastaları, alkolikler, kortizon tedavisi alanlar, kemoterapi görenler, böbrek yetersizliği ve kronik akciğer hastalıklarına sahip kişilerde, hastalığın oluşumu daha yüksek orandadır. En yaygın, kolaylaştırıcı faktör ise sigara içimidir.


Belirtileri dikkate alın
Hastalarda, tipik zatürreden farklı olarak, akciğere ve solunum sistemine ait şikayetler ön planda değildir. İlk 24- 28 saat içinde halsizlik, kırgınlık, yaygın kas ağrıları, şiddetli baş ağrısı ve huzursuzluk vardır. Daha sonra ateş ve ilk iki günde yoğun olmak üzere kuru öksürük görülür. Bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi sindirim sistemi bulguları olabilir. Hastaların %20’sinde sinir sistemi bulguları, konsantrasyon bozuklukları hatta koma görülebilir. Tüm bu bulgular içinde, solunum sistemi ile ilgili olduğunu aklımıza getirecek en önemli bulgu öksürüktür.

Hastalık tamamen tedavi edilebilir

Hastalık genellikle tek taraflıdır. Bilgisayarlı akciğer tomografisi ile daha detaylı inceleme yapılması gerekebilir. Birtakım laboratuar testleri tanıya yardımcı olabilir.
Hastalığın tedavisinde, 15-21 gün süreyle, bu bakterilere yönelik antibiyotikler kullanılmalıdır. Uygun antibiyotik seçilmesi önemlidir, çünkü her antibiyotik bu bakteriyi tedavi edememektedir. Uygun antibiyotiğin, uygun dozda ve uygun sürede kullanımı ile hastalık tamamen iyileşmektedir.

Tüm bu hastalıklardan korunmak için,

•    Klimaların bakım ve temizliğinin, her yıl ciddi ve düzenli olarak yapılması önemlidir.
•    Bakteri filtresi kullanılmalıdır.
•    25 derece civarı sıcaklık, en uygun ısı derecesidir. Ortamın aşırı soğutulmamasına dikkat edilmelidir.
•    Klimaların üflediği havaya direkt maruz kalmamaya özen gösterilmelidir.

Klimaları oldukça sık kullanmaya başladığımız şu günlerde, ateş, öksürük, halsizlik şikayeti olan kişiler, bu bulguların basit bir gribal enfeksiyon olmayıp, zatürre başlangıcı olabileceği akılda bulundurmalı ve bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurarak tetkiklerini yaptırmalıdırlar.
cumhuriyet portal

4/04/2011

bahar alerjileri için bazı vakalarda alerji uzmanına başvurmak gerekebilir

    4/04/2011 10:59:00 ÖS   Yorum yok
alerji uzmanına başvurmak

Amerikan Hastanesi Alerji ve İmmünoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Jale Göktan'a göre, bazı vakalarda bu yöntemler kafi gelmez ve bir alerji uzmanına başvurmaları gerekebilir. Tedavide allerjenlerden sakınma ve ilaçla sağıltma en sık başvurulan yöntemler olmakla birlikte Alerji Aşısı (İmmunoterapi)’da düşünülmesi gereken bir yoldur.


Öte yandan aşı, her alerji hastasına verilmeli midir? Verilebilir mi? Sakıncaları var mıdır? Bunları irdelemek gerekir. Aşıları kimlere verilmelidir? Aşı ile allerji hastalığından tamamen kurtulmak mümkün müdür? Aşı verilmesi için ne gibi şartlar ve ortam gerekmektedir? Öncelikle ürtiker ve atopik dermatit ve astım hastalarında hemen hemen hiç sonuç alınmadığı bilinmelidir. Yiyecek allerjenleriyle aşı hazırlanmaz.Aşıların, farklı özellikleri vardır. Allerji doktoru neye göre ve nasıl seçim yapmalıdır? Tüm bunlar hastadan hastaya değişebilir ve her hastanın allerjilerine göre allerji aşı içeriği de değişiktir.

Her şeyden önce hastanın allerji şikayet ve bulgularının değerlendirilmesi gerekmektedir.

Saman nezlesinin yanı sıra akciğer hastalığı (allerjik astım) var mıdır? Allerjik astıma, KOAH (kronik obstraktif akciğer hastalığı) eşlik etmekte midir? Hastanın çevre faktörleri tam olarak kontrol altına alınmış mıdır? Örneğin hastanın kedi allerjisi varsa ve evde kedi hala yaşamaya devam ediyorsa, allerji aşısının iyileştirme gücü oldukça düşüktür. Kediyi uzaklaştırıp aşıya başlanırsa, etkin sonuç alınabilir. Ya da hastada KOAH varsa ve/veya sigara içiyorsa, allerjik rinite bağlı basit bir bronkospazmla kıyaslandığında, aşıdan fayda görmesi olasılığı neredeyse hiç yoktur.

Belki biraz hapşırık ve burun kaşıntılarında azalma kaydedilir. Ama burun tıkanıklığı, öksürük, nefes darlığı kaybolmaz. 

Hastanın solunum yolu şikayetleri sadece allerjik rinite mi bağlıdır? Bunu saptamak için allerji Prik testleri yapılmalıdır (klinik olarak semptomlarla en doğru paralelizmi saptayan yöntemdir). Bunun yanı sıra hastada sinüzit, nazal sinüzal polip gibi hastalıklarında olup olmadığı incelenmelidir. Hastanın sinüzit ve polipleri tedavi edilmeden allerji aşısından bir fayda görülme ihtimali çok azdır.

Bu durumlardan şüphelenilirse aşıya başlamadan önce bir Kulak Burun Boğaz Uzmanı ile konsültasyon yapılması ve/veya sinüs/akciğer filmleri çekilmesi gerekebilir. Aşılar kişinin allerjisi olduğu saptanan polen, toz akarı, hayvan epiteli vs. allerjenlerinin allerji uzmanının hesapladığı formulasyona göre hazırlanır. Bu aşı çok düşük sulandırma ve dozlardan başlayarak, tedrici bir şekilde haftalık infeksiyonlarla daha yüksek dozlara çıkarılarak. Devam dozuna erişilir. İmmunoterapi (Allerji aşı tedavisi) total 4 veya 5 yıl süren bir programdır.

Ağızdan damla ile alınan aşılar da vardır ama henüz tam olarak tedavi eden özelliği düşüktür. Hastada tüm bulgularıyla aşıya başlanması uygun görülse bile bazen sosyal nedenlerle aşı vermek mümkün olmayabilir. Bunların en başında iş-okul-sık seyahatler dolayısıyla aşıları düzgün zaman aralıkları ile yaptırmak mümkün olmayabilir. Aşılanma aralarda olduğundan ve aşı tam olarak bağışıklık sistemi ile tanışamayacağından, aşılamada ilerleyememeğe yol açar.

Bir ikinci ve en önemli neden de çok nadir olmakla birlikte daha en erken dönemler de bile şiddetli sistemde allerjik reaksiyon gelişmesi de (öksürük, ürtiker, nefes darlığı vs) olabilir. Bu her iki durumda da allerji aşılaması durdurulur. Konservatif tedaviler uygulanır. Bütün bu yukarıda anlatılan olumsuz olasılıklara rağmen rinitli hastaların çoğunda aşıdan oldukça başarılı sonuçlar elde edilir. Allerjik rinitlerde %80-90’a varan semptom azalması ile klinik iyileşme gözlenmektedir ve iyilik hali 15-20 yıl devam edebilmektedir.
cumhuriyet portal

1/03/2011

sinüzit tedavi edilmediği takdirde körlüğe yol açabiliyor

    1/03/2011 06:07:00 ÖS   Yorum yok
körlüğe yol açabiliyor

Genellikle soğuk havalarda grip ve soğuk algınlığını takiben görülen sinüzitin çok ciddi komplikasyonlarının bulunduğu, tedavi edilmediği takdirde görme sorunu başta olmak üzere menenjit veya beyin zarı altında iltihaplanmaya neden olan sonuçlar doğurabileceği bildirildi.


Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Kaygusuz, yaptığı açıklamada, sinüzitin, burun etrafında bulunan ve sinüs adı verilen boşlukların iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalık olduğunu söyledi.

Özellikle kış aylarında doktorların sıklıkla karşılaştıkları hasta grubunun sinüzit hastalarından oluştuğunu dile getiren Kaygusuz, sinüzitin belirti ve bulgularının 12 hafta içinde tamamen iyileşmesi durumunda akut sinüzit, 12 haftadan daha fazla devam ediyorsa kronik sinüzit olarak tanımlandığını bildirdi.

12/26/2010

bal tedavisi kanser hastalarında daha iyi sonuç veriyor

    12/26/2010 12:50:00 ÖÖ   Yorum yok

OMÜ Veteriner Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Cevat Nisbet, arı ve arı ürünlerinin maddi kayıplı, iyileşmeyen ve kangrenli yaraların, zehirinin ise romatizma, kronik ağrılar, migren, sinüzit, bazı kanser türleri ve birçok hastalığın tedavisinde kullanıldığını, özellikle kanserli hastada çok iyi sonuçlar alındığını vurguladı.

kanser hastalarında daha iyi
Apiterapi araştırma çalışmaları hakkında bilgi veren Dr. Cevat Nisbet, bal, arı sütü, probolis ve polen gibi arı ürünleriyle tedavi yöntemleri üzerinde çalıştıklarını söyledi. Projenin ikinci aşamasında arı zehrini kullanmaya başladıklarını, bunun alternatif bir tıp olmadığını ifade eden Dr. Nisbet, “Biz bunu destekleyici tedavi olarak modern tıbbın yanında kullanıyoruz. Bir de bilindiği gibi fitoterapi, bitkilerle terapi denen Anadolu'da yaygın olarak kullanılan bir tedavi yöntemi var.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .