-->
hiv virüsü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hiv virüsü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/26/2013

Kızılay'dan Hayrete düşüren savunma Aids'li Kan Bilimin Hatasıymış!

    11/26/2013 01:37:00 ÖÖ   Yorum yok
"Bu bir doğa olayı gibidir kurumun değil Bilimin hatasıdır"
Kızılay'dan Hayrete düşüren savunma Aids'li Kan "Bilimin Hatası"ymış!
Kızılay iddiaları kabul etti Aids'li Kanı biz verdik dedi sonra da savunmaya geçti O Savunma duyanları hayretler içinde bıraktı "Bu bir doğa olayı gibidir kurumun değil Bilimin hatasıdır" dedi 51 yaşındaki Ahmet Emin Bilgin Böbrek yetmezliği ile mücadele ediyordu annesi böbreğini verdi o kurtuldum dedi ama sadece bir kaç ay daha fazla yaşayabildi çünkü ona nakil olduğu hastanede HİV Virüslü yani Aids'li Kan verilmişti.

7/05/2013

Aids Hastası iki kişiye Kemik iliği nakli yapıldı virüs temizlendi

    7/05/2013 02:14:00 ÖÖ   Yorum yok
Hastalardan birinde nakilden iki, diğerinde ise dört yıl sonra bile HIV virüsü tespit edilmedi
Aids Hastası iki kişiye Kemik iliği nakli yapıldı virüs temizlendi

Doktorlar ilaç açmadan dört ay geçiren hastalardan birinde virüsün tekrar görülmediği tespit etti. Brigham and Women's Hastanesi'ndeki doktorlar, uygulanan tedavinin kesin çözüm olarak sunulması için henüz erken olduğunu belirtti.

Bulgular, Uluslararası AIDS Topluluğu Konferansı'nda sunuldu.

HIV bulaşmasından kurtulmak son derece zor, virüs insan DNA'sı içine gizlenerek vücutta dokunulmaz "rezervuarlar" oluşturuyor.

Antiretroviral ilaçların virüsün kan dolaşımı içinde kontrol altında tutulmasını sağlıyor, ancak ilaç kullanımına son verilmesi ile birlikte virüs de geri geliyor.

Kemik iliği nakli yapılan ve isimleri açıklanmayan iki erkek, 30 yıldır HIV ile yaşıyor.

Kemik iliği HIV'nin asıl olarak depolandığı yerlerden biri.

İki hastada da lenfomaya rastlanması üzerine kemik iliği nakli yapıldı.

Hastalardan birinde nakilden iki, diğerinde ise dört yıl sonra bile HIV virüsü tespit edilmedi.


Hastaların bu yıl başlarında antiretroviral ilaçlar kullanmayı bıraktığı belirtiliyor.

Doktor Timothy Henrich, BBC'ye yaptığı açıklamada, sonuçların oldukça ilginç olduğunu ancak henüz kesin tedavi bulunduğunun ilan edilmesi için erken olduğunu söyledi.

Dr Henrich, "Ancak, virüsün tedavi durdurulduktan bir ya da iki yıl sonra dahi geri gelmediğini söyleyebiliriz" dedi.

Son derece pahalı olduğu belirtilen ilik naklinden sonraki birkaç yılda ölüm riski yüzde 15 ila 20 arasında seyretmeye devam ediyor.

Dr Henrich, virüsün beyin dokusunda gizlenmeye devam ediyor olabileceğini söyledi.

ABD'deki bu iki hastaya da normal donörlerden ilik nakli yapıldı.


Terrence Higgins Vakfı yöneticisi Michael Brady de, "HIV'nin bu kişilerin bedeninden temizlendiğini söylemek için henüz çok erken. Fakat, bu tedavi, Berlin'deki Hasta olarak bilinen Timothy Brown'ın yaşadığının türünün tek örneği olmayabileceğini" söylüyor.

Brown, AIDS hastalığına yakalanıp da tedavi edilen tek kişi olarak biliniyor. bbc türkçe

3/12/2013

Arı zehiri AIds'e yol açan HIV Virüsünü tahrip ederek yok ediyor

    3/12/2013 03:00:00 ÖS   Yorum yok

Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bilim insanları, tıp tarihinde çığır açabilecek bir keşifte bulundu. Arının zehir kesesinde bulunan ve sokması ile birlikte salgılanan kimyasal bir maddenin, etrafındaki sağlıklı hücrelere zarar vermeden AIDS'e yol açan HIV'i tahrip ettiği saptandı.


Araştırmacılar, bu maddeyi bir jel haline getirip virüsün buluşmasını engellemeyi hedefliyor. Araştırma ekibinden Joshua L. Hood, "Bu jelin, virüsün hızla yayılma ihtimalinin yüksek olduğu her bölgede engelleyici önlem olarak kullanılabilmesini ve böylece virüsün başkalarına bulaşmasını engellemeyi umut ediyoruz" diye konuştu.

Arı zehirinde bulunan "melittin" adlı madde, HI-virüs hücrelerinin çeperinde delikler açıyor, ancak etraftaki diğer hücrelere zarar vermiyor. Şimdiye dek AIDS tedavisinde kullanılan ilaçlar, virüsün vücutta yayılmasını yavaşlatırken, arı zehirindeki bu madde virüse doğrudan saldırıyor ve enfeksiyon oluşmasını engelliyor.

Deutsche Welle Türkçe

3/04/2013

Bilim insanları Aids hastası bebeği ilaçla tedavi etti

    3/04/2013 08:33:00 ÖS   Yorum yok

Atlanta'da düzenlenen Retrovirüsler ve Fırsatçı Enfeksiyonlar Konferansı'nda, AIDS virüsüyle dünyaya gelen bir bebeğin uygulanan erken tedavi sonrası iyileştiği bildirildi.


Baltimore'da bulunan Johns Hopkins Üniversitesi virologlarından Dr. Deborah Persaud, “Bu, HIV'in bebeklerde muhtemelen iyileştirilebilir olduğu konseptinin bir kanıtıdır” şeklinde konuştu.

Bir insanın, kan testlerinde virüs izine rastlanmadığı için ilaç kullanmadan hayatına devam etmesi ender rastlanan bir durum. Bilim insanları, erken anti virüs tedavisinin bebekte virüsün hücreler oluşturmasını engelleyerek iyileşmesini sağladığına inanıyor.

Virüs tedavisinin başarılı olduğu bir başka kişi ise “Berlinli hasta” olarak bilinen Timothy Ray Brown olmuştu. Kemik iliği naklini de içeren farklı bir tedavi gören Brown, iyileşmişti.

Bir yıldır ilaç kullanmıyor

Mississippili bebeğin tedavisinde ise HIV tedavisinde yaygın olarak kullanılan ilaçların karışımından yararlanıldı.

Bebeğin doğum öncesi herhangi bir tedavi görmediği kaydedildi. Doktorlar doğumdan sonra 30 saat içinde, bebeği Jackson'daki Mississippi Üniversitesi Tıp Merkezi'ne nakletti ve burada üç farklı ilacın karışımını içeren bir tedavi uyguladılar.

Şu anda 2,5 yaşında olan bebeğin bir yıldır ilaç kullanmadığı kaydedildi. deutsche welle

12/03/2012

tedavi esnasında verilen kandan hiv virüsü kapan çocuk okula gidemiyor

    12/03/2012 12:52:00 ÖÖ   Yorum yok



akranları oyun oynuyor o uzaktan izliyor komşu çocukları bile onu görünce yolunu değiştiriyor

şanlıurfa'lı Y.Ç altı yaşındandayken üzerine çaydanlık devrildi şanlıurfa eğitim ve araştırma hastanesinde yanık ünitesinde verilen kandan hiv virüsü bulaştı

3/07/2012

aids hastalığına yol açan hiv virüsü aşısı bu yıl içinde insanlarda denenmeye başlanacak

    3/07/2012 03:11:00 ÖS   Yorum yok

Biyoteknoloji alanında öncü ülkelerden Küba, AİDS hastalığına yol açan HİV virüsüne karşı geliştirilen bir aşının insanlar üzerindeki denemelerine bu yıl içinde başlanacağını açıkladı.

hiv virüsü aşısı

Küba'daki Genetik Mühendislik ve Biyoteknoloji Merkezi'nin direktörü Doktor Verena Muizo, TERAVAC-HIV-1 adı verilen aşının denemelerine ilişkin planları, Havana'da yapılan Uluslararası Biyoteknoloji Konferansı'nda açıkladı.

Muizo, bu yılın ikinci ya da üçüncü çeyreğinde başlatmayı umdukları denemeleri ilk aşamada, 30 kişilik bir grupla sınırlı tutacaklarını vurguladı.

Doktor Muizo, "klinik denemelerin uygulanacağı deneklerin HİV virüsü taşıyan, ancak AİDS aşamasına ulaşmamış kişilerden seçildiğini" belirtti.


Durumu "seropozitif" olarak tanımlanan bu hastaların kanında HİV antikorlarına rastlanıyor ama bağışıklık sistemlerinin, normalde AIDS hastalarında ciddi sağlık sorunlarına yol açan enfeksiyonlarla savaşmaya yeterli güçte olduğu belirtiliyor.

Muizo, aşının klinik denemelerinden olumlu sonuç almayı umduklarını ama bir ürün olarak verimliliğinin anlaşılabilmesi için daha fazla zamana ihtiyaçları olduğunu ekledi.

Küba'da 1986 yılından bu yana kayıtlara geçmiş 15 bin 824 HİV taşıyıcısı bulunuyor. Hastalar, yine Küba'da ucuza üretilen antiretroviral ilaçlardan bedava yararlanabiliyor.

Küba'da diyabetik ayak tedavisinde etkili yöntemler bulunuyor, geçen sonbaharda da basında akciğer kanseriyle mücadele için aşı geliştirildiği haberleri yer almıştı.

Küba laboratuarlarında ayrıca B ve C tipi menenjit, spiroket, karahumma gibi hastalıklara karşı da aşı geliştirildiği belirtiliyor.


Anti tümör molekülleri, rahim boynu, yumurtalık ve prostat kanserleriyle mücadelede de çeşitli çalışmalar yürütülüyor.

Biyoteknoloji sektörü, Küba'nın hassas ekonomisinin önemli gelir kaynaklarından birini oluşturuyor.

Sektör, 40'ya yakın ülkeye 38 çeşit ilaç sağlıyor.

2/13/2012

HIV virüsü'nün çoğalmasını engellemek için gelişim olanaklarından mahrum bırakma stratejisi

    2/13/2012 03:25:00 ÖS   Yorum yok

Bilim insanları vücuttaki bazı hücrelerin HIV virüsünden kaynaklanan saldırıları virüsü ‘gelişim olanaklarından mahrum bırakarak’ püskürttüğünü belirledi.


gelişim olanaklarından mahrum

Virüs vücutta kendi başına çoğalamıyor; bu nedenle başka hücreleri ele geçirip onları virüs üretebilen fabrikalara dönüştürüyor.
Bağışıklık sistemleri üzerine uzmanlaşan tıklayın Nature Immunology dergisinde yer alan bir çalışma, HIV'in yayılmasını önlemek için bağışıklık sisteminin 'hammadde' görevi üstlenebilen maddeleri yok ettiğini gösterdi.

Uzmanlar, bu bilginin hastalıkla mücadele şekillerini anlamaya yardımcı olduğunu belirtmekle birlikte, tedavi arayışlarına nasıl bir fayda sağlayabileceğinin belli olmadığını teslim etti.

İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü HIV, bağışıklık sistemini hedef alıyor ve vücudun savunma sistemlerini zayıflatarak en basit ve sıradan hastalıkların bile ölümcül hale gelebilmesine yol açıyor.

Ancak virüs bağışıklık sistemini bütünüyle ele geçiremiyor. Vücudun savunma sisteminde önemli roller üstlenen makrofajlar ve dendritik hücreler HIV saldırılarına nispeten daha dirençli.

Geçen yıl uzmanlar SAMHD1 adı verilen bir proteinin bu direncin sağlanmasında kilit rol oynadığını belirledi.
Virüs hammaddesiz bırakılıyor

Bu son araştırma ise, bu sistemin nasıl işlediğine ışık tutuyor.


Söz konusu araştırma SAMHD1'in DNA'nın yapıtaşlarını yıktığı bilgisinden yola çıkıyor. Normalde bir hücre kendisini kopyalayacaksa, dNTP'ler denilen bu yapıtaşlarını kullanarak, kendi DNA'sını oluşturabiliyor.
HIV

Ancak aynı yönteme virüsler de başvuruyor.

İngiltere'deki Rochester Üniversitesi'nden çok uluslu ekip, SAMHD1 proteininin, ortamdaki yapıtaşlarını virüs DNA'sı üretilemeyecek bir düzeye indirdiğini; bu şekilde virüsün yayılmasını engellediğini gösterdi.

Ortamdaki SAMHD1 proteini alındığında ise serbest yapıtaşı miktarı arttı ve HIV enfeksiyonu başgösterdi.

Bu nedenle raporda SAMHD1'nin virüse gerekli düzeyde yapıtaşı oluşmasını önleyip onu çoğalamayacak durumda bıraktığı sonucuna varılıyor.

Bu proteini makrofaj ve dendritik hücrelerin ürettiği tahmin ediliyor.


Profesör Baek Kim, makrofajların tehlikeli organizma ve hücresel atıkları yuttuğuna dikkat çekerek, makrofajlar çoğalmadığı için bu yapıtaşlarına kendilerinin de ihtiyaç duymadığına dikkat çekiyor.

"Yani makrofajlar bu gibi organizmaların kendilerini kopyalamak için ihtiyaç duyduğu ham maddeleri ortadan kaldırmak için SAMHD1 proteinine sahip. Bu çok güzel bir savunma yöntemi" diyor.

Bununla birlikte, sistemin yan etkileri de var.

İngiltere Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü'nden (NIMC) Dr. Jonathan Stoye, hastalıklara karşı bağışıklık ve mücadele için önemli rol oynayan bazı hücrelerin ise çoğalması gerektiğini vurguluyor.

Bunlar arasında HIV'in başlıca hedeflerinden olan CD4 hücreleri de var.

Stoye bu nedenle, tüm dNTP yapıtaşları ortadan kaldırılırsa, çoğalması gereken diğer hücrelerin durumunun zora gireceğini söylüyor.

Bu nedenle de proteinin nasıl kullanılabileceği konusunda henüz fikir yürütemediğini belirtiyor.

11/21/2011

aids vakaları düşmeye devam ediyor daha fazla hasta tedavi görüyor

    11/21/2011 05:59:00 ÖS   Yorum yok

UNAIDS, HIV vakalarının son 14 yılın en düşük düzeyinde olduğunu ve çok daha fazla sayıda AIDS'linin tedavi gördüğünü bildirdi.


AIDS'le bağlantılı nedenler
BM'e bağlı örgütün başkanı Michel Sidibe, "AIDS alanında çok önemli bir başarınin eşiğindeyiz. Yeni AIDS vakaları düşmeye devam ediyor ve her zamankinden daha fazla kişi tedavi görüyor." dedi.

2010 Sayılarına göre dünyadaki HIV/AIDS'li sayısı 34 milyon. AIDS salgınının 1997 yılında doruğa ulaşmıştı. Geçen yıl yeni HIV/AIDS vakalarının sayısında yüzde 21 azalma kaydedildi.

AIDS'le bağlantılı nedenlerle ölen insanların azalmasında, tedavi imkanlarına erişimin artması etkili oldu.


Düşük ve orta gelirli ülkelerde, antiretroviral ilaç almaları uygun görülen hastaların yaklaşık yarısının tedavi gördüğü belirtildi.

Bununla birlikte dünyanın kimi kesimlerinde AIDS salgını hala çok yüksek düzeyde seyrediyor. Sahra Çölünün güneyinde kalan Afrika ülkeleri, HIV/AIDS'in hala en yaygın olduğu bölge. Güney Afrika'da 5,6 milyon HIV/AIDS'li var.

UNAIDS, AIDS'i yenme yollarının ve bilgi donanımının artık mevcut olduğunu ancak krize daha fazla odaklanılması ve çok daha fazla yatırım yapılması gerektiğini vurguluyor.

9/21/2011

foldit adlı bilgisayar oyunu aids tedavisinde kullanılacak enzimin sırrını çözdü

    9/21/2011 08:39:00 ÖS   Yorum yok

Foldit (Kıvır şunu) adlı oyunda, katılımcılar dijital molekülleri rasgele şekilde kıvırıp bükerek yeni protein şekilleri yaratıyor.


Bu şekilde geniş bir kitle mümkün olabilecek tüm olasılıkları deniyor.

aids tedavisinde kullanılacak
Oyun meraklılarına sunulan model M-PMV adlı bir retroviral enzime aitti. Bu enzim, HIV benzeri virüslere karşı mücadele edecek ilaçlar geliştirilebilmesi için önemli bir silah olarak görülüyor.

Bilimadamları uzun zamandır proteinin karmaşık yapısını anlayabilmeye çalışıyordu.

Uzmanların 10 yıldır üzerinde çalıştığı bu bulmacayı oyun meraklılarının çözmesi bir kaç gün aldı.


Bir moleküler biyoloji dergisinde (Nature Structural and Molecular Biology) yer alan araştırmaya göre, elde edilen sonuç AIDS'e karşı kullanılabilecek ilaçlar geliştirilmesi için faydalı olabilir.
Hedef yeni yapılar bulmak

Oluşturulan oyunda, meraklıların bazı basit kuralları gözeterek enzimin üç boyutlu bir resmini ekranlarında çevirip döndürmesi ve kıvırması, bu şekilde enzimi en az enerjiyle faaliyet gösterebilecek duruma getirmesi isteniyordu.
bir yazılımı indirince
Bu oyun için katılımcının proteinler, biyokimya ya da biyoloji konusunda hiç bir bilgi sahibi olması gerekmiyordu.

Tek istenen bir bilgisayar, internet bağlantısı ve biraz zaman.

Oyuncu, sistemi kullanmak için ufak bir yazılımı indirince, başka oyuncularla da yarış içine giriyor.


Amaç, bütünüyle yeni bir protein yaratmak ya da belirli bir yapıya ulaşmanın yolunu tahmin etmek.
Protein

Bu başarıldığında biyokimyacılar devreye giriyor.

2008 yılında Washington Üniversitesi bünyesinde Foldit'i yaratan ekipten biyokimya uzmanı Firas Hatib, otomatiğe bağlanan yöntemlerin tıkandığı noktada insan sezgilerinin çıkış yaratabileceği umuduyla yola çıktıklarını söylüyor.

Uzmanlar sonuçtan o kadar memnun ki, oyuna katılan bazı kişilerin adını da çalışmanın yazarları arasına eklediler.

Küçük ve basit bir protein bile, çok sayıda farklı şekilde kıvrılıp bükülebildiğinden, gelişmiş bilgisayarlar için bile pek çok olası yapıdan hangisinin en ideali olduğunu belirlemek güç.

Uzmanlar proteinler pek çok hastalığın parçası olduğundan, tedavinin de parçası olabileceklerini düşünüyorlar.

Son yıllarda uzmanlar sık sık çok yüklü analiz ve işlem gerektiren bazı projeleri internet üzerinde oluşturulan gönüllü gruplara açarak onların katkılarıyla süreci hızlandırma yoluna gidiyor.

Foldit'in tasarım ekibi lideri Seth Cooper, bu gibi oyunların "bilgisayarlarla insanların güçlü yanlarını birleştirdiğini söylüyor."

Dr. Cooper, "İnsanlar uzamsal mantık yürütebiliyor; bu bilgisayarların henüz fazla parlak olmadığı bir alan" diyor.

Foldit oynayan kişilerin sağladığı bilgiler daha önce de Alzheimer ve kanser araştırmalarına destek verdi.

Ancak makalenin yazarlarına göre, bu vaka bilgisayar oyuncularının uzun süredir gündemdeki bir bilimsel sorunu çözdüğü ilk vaka.

9/12/2011

karanlıkta parlayan fosforlu kediler aids hastalığının tedavisine ışık tutacak

    9/12/2011 06:27:00 ÖS   Yorum yok

Genetik değişimden geçirilerek karanlıkta parlar hale gelen bir grup kedi yavrusu, AIDS'e karşı çözüm arayışlarına ışık tutabilir.


Bilim adamları, kedigillerde görülen bir tür AIDS'e karşı bağışıklık kazanmaları için bazı kedilere bir gen ekledi.

aids hastalığının tedavisi
Neture Methods dergisine göre, bu kedilere genellikle denizanalarında bulunan ve fosforlu, yeşil bir görünüm sağlayan GFP adlı proteini üreten bir gen de eklendi.
Gen işaretleyen fosfor sayesinde 'yeşil tekirler'

Uzmanlar bu proteini değişime uğratılan genlerin faaliyetini izlemek için sıkça kullanıyor.

ABD'nin Rochester kentindeki Mayo Kliniği'nden Dr. Eric Poeschla, bu şekilde mikroskop altında ya da ışık tutarak hücreleri kolayca işaretleyebiliyorduk" dedi.

Antiviral yani virüsle mücadele eden genin kaynağı, rhesus makağı denen bir tür al yanaklı şebek. Bu gen, AIDS'e karşı direnç sağlayan bir protein üretiyor.

ABD ve Japonya'daki uzmanlardan oluşan ekip, koruyucu gen ile fosforlu görünüm geninini kedilerin yumurtasına yerleştirmiş.

Bu şekilde ikisi erkek, biri dişi olmak üzere 'fosforlu tekir kediler' dünyaya gelmiş.


Erkek kedinin yavrularına da aynı genler geçmiş olmakla birlikte, onların ışıltısı biraz da solgun.

feline immunodeficiency virusBu şekilde genetik değişime uğrayan yumurtalarla döllenip doğan kedi yavrularının hemen hepsinde AIDS'e bağışık gen belirlenmiş ve vücutlarının hemen her yerinde gerekli protenin üretildiği görülmüş.

Kedilerde AIDS'e yol açan FIV (feline immunodeficiency virus) virüsünün de fazla çoğalamadığı ortaya çıkmış.
FIV'in yayılma şekli HIV gibi

İnsanları etkileyen HIV virüsünde olduğu gibi, FIV virüsü de vücutta enfeksiyonlarla mücadele eden T hücrelerine saldırıyor.

FIV daha çok dünyadaki sayıları yarım milyarı bulan yabani kedilerde görülüyor.

Hastalık daha çok alanlarını savunma peşindeki erkekler arasında ısırma yoluyla bulaşıyor, ancak evcil kedileri de etkileyebiliyor.


Bu yöntemin diğer hayvanlarda görülen AIDS türlerine de uygulanabileceği düşünülüyor.

Hem insanlarda hem de kedilerde bulaşıcı hastalık virüslerini bastıran proteinler, HIV ve FIV'e karşı çaresiz. Çünkü bu virüsler çok gelişmiş saldırı mekanizmalarına sahip.

Ancak bazı maymun türleri bu virüsle mücadele edebilecek güçte proteinlerle donatılmış durumda.

Dr Poeschla'nın ekibi şimdiye dek sadece kedilerden aldıkları hücreler üzerinde incelemeler yaptı ve bunların FIV'e dirençli olduklarını belirledi.

Ancak bir aşamada hayvanlara virüs vererek gerçekten bağışık olup olmadıklarını inceleyecekler.

Dr. Eric Poeschla, "Hayvanlara koruma sağlayabildiğimizi göstermek, insanları korumak için de çok miktarda bilgi edinmemizi sağlar" dedi.

9/07/2011

türkiye'de kayıtlı 4525 hıv aids vakası var hasta sayısı giderek artıyor

    9/07/2011 10:08:00 ÖS   Yorum yok

Uzmanlar, hastalığın halen tam olarak kontrol altına alınamadığını, HIV/AIDS ile yaşayanların haklarında ciddi sorunların bulunduğunu belirterek “HIV ve AIDS konusunda bilgisizlik, ayrımcılık ve damgalama en önemli sorunlar arasında geliyor” dedi.


hasta sayısı giderek artıyor
30 yıldır tüm dünyada yayılan ve 33.3 milyon kişiyi etkileyen HIV/AIDS’in toplumun her kesiminden insanda görülebileceği belirtiliyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2000 yılında HIV ile yaşayan sayısı 158 iken, bu sayının 2004’te 210’a, 2007’de 376’ya, 2010’da ise 627’ye çıktığı vurgulanıyor. Pozitif Yaşam Derneği İletişim Sorumlusu Çiğdem Şimşek, dünyadaki HIV virüsü taşıyan insanların yüzde 48’ini kadınlar, yüzde 7,5’ini ise çocuklar oluşturduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı Küresel AIDS’in geçen yılki raporuna göre, tüm dünyada hastalıkla enfekte olan kişi sayısında yüzde 19 düşüş yaşandığını, ancak AIDS için halen kesin olarak bilinen bir tedavi yöntemi bulunmadığını anımsatan Şimşek, "Doğru zamanda ilaç tedavisine başlanılması hastalıkta çok önemlidir. HIV pozitifler düzenli ilaç kullanarak AIDS evresine gelmeden sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmekteler. Tanının geç konulması durumunda da hasta ilaç tedavisi yapılabilmektedir” dedi.

Şimşek, özetle şunları kaydetti: “AIDS ile yaşayan bir hastaya dokunarak, öpüşerek veya yanında bulunarak hastalığı kapmak mümkün değildir. Ayrıca AIDS evcil hayvanlardan, tuvaletlerden, yüzme havuzlarından, tabak ya da bardaklardan bulaşıcı özellik göstermez. Bu nedenle insanların bu konularda korkutulması ya da yersiz bir kaygıya neden olması çok yanlıştır. AIDS’in ana bulaşma yolu seksüel birleşme, uyuşturucu kullanıcılarının enjektörlerini paylaşması ve çok da az olsa kan transferidir. Ne yazık ki, AIDS hastalığına yakalanmış hamile bir kadının daha doğmamış bebeği de bu hastalığa yakalanmış demektir. AIDS’in yaygınlaşmasını önlemek adına hastaların düzenli olarak Sağlık Bakanlığı’nın ücretsiz olarak düzenlediği testleri yaptırmaları gerekir. Sağlık Bakanlığı tarafından eylül ayında açıklanması planlanan ücretsiz AIDS Danışma Merkezleri'ni de kamuoyuna duyuracağız.”

HIV/AIDS’in belirtilerinden bazıları;


- Fiziksel ve zihinsel aktiviteleri etkileyen, sebebi açıklanamayan aşırı bir yorgunluk,

- Zayıflama yada diyet gibi herhangi bir aktivite söz konusu olmadan iki aydan kısa bir sürede 7-10 kilo kaybı,

- Birkaç haftanın sonunda ateşin açıklanamayacak bir şekilde 39 derecenin üstüne çıkması,

- Uyku sırasında kişinin üstünü sırılsıklam edecek derecede terleme

- Sebebi bilinmeyen bir şekilde vücuttaki salgı bezlerinin kabarması

- Israrla devam eden ishal

- Herhangi bir solunum enfeksiyonuyla meydana gelen ve çok uzun süren kuru öksürük,

- Deri üstünde ya da altında oluşan kat kat, yada yükselen bir şekilde leke ve şişliklerin meydana gelmesi.



AIDS’den korunmanın 3 temel yolu:


-Korunaklı ilişki (Kondom, prezervatif kullanmak),

-Kan ve kan ürünlerinin kullanımında dikkatli olmak

-HIV ile yaşayan anne adaylarının hamilelik öncesi ve sonrasında tedavi görmesi. 

8/01/2011

anında teşhis koyabilmek için kredi kartı büyüklüğünde kan testi cihazı geliştirildi

    8/01/2011 03:06:00 ÖS   Yorum yok

Nature Medicine isimli dergide yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, ucuz ve küçük yeni kan testi teçhizatları tıbbi yardım alanında önemli değişikliklerin önünü açabilir.


İlk denemeleri sona eren, kredi kartı büyüklüğündeki teçhizatların dünyanın zor ulaşılan kısımlarında yaşayan hastalar için iyileşme sağlayacağı umuluyor.
kan testi cihazı
mChip adlı teçhizat, çok az kan örneğiyle çalışıyor ve 10 ayrı hastalığın test edilebilmesine imkan tanıyor.

Ruanda'da yüzlerce hasta üzerinde HIV ve frengi gibi hastalıkların teşhis edilmesinde kullanılan mChip, yüzde 100'e yakın oranda doğru sonuçlara ulaştı.

Testin dünyanın yoksul kesimlerine etkin tıbbi yardım gönderilmesini engelleyen üç temel sorun olan erişim zorluğu, yüksek maliyet ve uzun bekleme sürelerinin önüne geçmesi umuluyor.

Teçhizatı geliştiren Amerikalı araştırmacılar, sonuçların hemen alınabilmesinin tedavi sonuçları açısından da büyük fark yaratabileceğini söylüyor.


AFP haber ajansına konuşan ve araştırmaları yürüten profesör Samuel Sia, "Yapmak istediğimiz dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan hastaların teşhis testlerine ulaşabilmesini sağlamak ve böylece kliniğe gidip kan aldırma ve günlerce beklemekten onları kurtarmak" diyor.

Normal kan testlerinin sonuçlarının alınması günler ve hatta haftaları bulabiliyor.

6/04/2011

30 yılda 33 milyon kişiyi öldüren bulaşıcı aids hastalığının sonu geliyor

    6/04/2011 05:36:00 ÖS   Yorum yok
aids hastalığının sonu

AIDS’e hala çare bulunamasa da, tıptaki son gelişmeler, “AIDS’in sonunu müdjdeliyor”. Birleşmiş Miller Örgütü önceki gün dünyada son on yıl içinde yeni AIDS vakalarının yüzde 25 oranında düştüğünü açıkladı. 


Rapora göre, sadece 2009 yılında 2,6 milyon kişinin AIDS virüsü HIV kaptı, 2010 yılının sonunda 34 milyondan fazla kişi HIV virüsüyle yaşıyor.


‘Sonuca kadar devam’

Reuters ajansı da, özel haberinde, Almanya’da yaşayan Timothy Ray Brown’ın “AIDS’in sonunu müjdeliyor olabileceğini” bildirdi. Timothy Ray Brown, özel bir kemik iliği nakliyle geçen sene AIDS’ten kurtulan ilk kişi olarak tarihe geçmişti. Aynı zamanda lösemi hastası, “Berlin hastası” olarak kayıtlara geçen Brown, HIV’e doğal direnç kazandıran gen mutasyonuna sahip donör sayesinde kurtulmuştu. AIDS’e neden olan HI virüsünü bulduğu çalışmayla 2008 yılında Nobel Tıp Ödülü’nü kazanan Fransız bilim insanı Francoise Barre Sinoussi, “AIDS’in tedavisini bulma ihtiyacı artık daha acil oldu. Bulana kadar araştırmalarımıza devam etmek zorundayız” dedi.
hürriyet planet

2/04/2011

hastanın kendisinden alınan hücrelerle yapılan aids aşısı başarılı oldu

    2/04/2011 03:54:00 ÖS   Yorum yok
aids aşısı başarılı

İspanya’da AIDS hastalığı tedavisinde çığır açan bir aşı geliştirildi.


Barcelona Hastanesi araştırmacıları vücudun bağışıklık sistemini AIDS’e yol açan HIV’le mücadele edebilecek şekilde “yeniden eğiten” aşıyla hastalarda virüs seviyesini düşürmeyi başardı. Klinik denemelere katılan 24 hastaya yeni aşı tedavisi uygulandı.

Hastaların çoğunda 6 ay sonra yapılan incelemede virüs oranının önemli oranda düştüğü gözlendi. 


Bugüne kadar denenen hiçbir AIDS aşısının bu oranda bir iyileşme sağlamadığı vurgulandı. Aşının en büyük yeniliği “kişiye göre tedavi” özelliğine sahip olması. Her bir hastanın kendi vücudunda alınan “dentrik hücreler”den yapılıyor. Bağışıklık sisteminde kilit rol oynayan bu hücreler hastadan alınıyor. Bu hücreler yine hastadan alınan HIV numunelerine saldıracak şekilde “yeniden eğitiliyor”. Bu “eğitilen” hücreler iki hafta arayla üç aşamada hastaya aşılanıyor.
hürriyet dünya
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .