-->
enfeksiyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
enfeksiyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/13/2011

dünyada kadınların ölümüne yol açan hpv erkeklerinde korkulu rüyası

    5/13/2011 10:35:00 ÖS   Yorum yok
hpv erkeklerinde korkulu rüyası

Tüm dünyada kadınlarda ölüme yol açan ikinci kanser türü olan rahim ağzı kanseri başta olmak üzere, vulva/vajinal kanserler ile genital siğillere neden olduğu bilinen HPV'nin, erkeklerde de sıklıkla ağız, dil ve anal kanalda kanser yaptığı bildirildi.


Portekiz'in başkenti Lizbon'da düzenlenen EOROGIN 2011 toplantısında, HPV'nin yetişkin kadın ve erkeklerin yanı sıra genç nüfusta görülme sıklığına ilişkin yapılan son araştırmalar açıklandı.

ABD'nin Florida eyaletindeki H. Lee Moffitt Kanser Merkezi ve Araştırma Enstitüsü'nden Prof. Dr. Anna R. Giuliano, erkeklerde HPV'nin neden olduğu kanserler konusundaki araştırmanın sonuçlarıyla ilgili bilgi verirken, bugüne kadar erkeklerin HPV taşıyıcısı olduğu, enfeksiyonu kadınlara bulaştırdıkları görüşünün yaygın olduğunu, ancak bu düşüncenin yapılan bu araştırmayla geçerliliğini yitirdiğini söyledi.

HPV'nin erkeklerde de ölümcül kanserlere yol açtığının netlik kazandığını ifade eden Giuliano, ''HPV, özellikle erkeklerle cinsel ilişkide bulunan erkeklerde cinsel organda, anal kanalda, ağız boşluğunda, dil arkasında ve bademciklerin bulunduğu bölgede kansere yol açıyor'' diye konuştu.

Bu bölgedeki kanserler bakımından erkeklerin kadınlardan 3-4 kat daha fazla risk altında olduğu uyarısını dile getiren Giuliano, erkeklerde bu kanser türlerinin görülme sıklığında artış olduğunu belirtti.

Erkeklerde HPV'nin neden olduğu genital siğillerin görülme sıklığının da kadınlara göre daha yüksek olduğunu vurgulayan Giuliano, ''Bu siğiller kişide büyük bir kaygı ve sıkıntıya yol açıyor. Çünkü başkaları tarafından da görülebiliyor'' dedi.

Erkeklerin cinsel davranışının bayan partnerinin virüsü kapma riskini yakından belirlediğini anlatan Giuliano, HPV'yi bir başkasına bulaştırma riskinin enfeksiyonun süresine bağlı olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Anna R. Giuliano, 18 ülkeden 4 bin erkek üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarıyla ilgili şu bilgileri aktardı:

''HPV'nin 6 ve 11 tipleri genital siğile, 16 ve 18 tipleri de kansere yol açıyor. Araştırmada hem heteroseksüel erkeklere hem de erkeklerle cinsel ilişkide bulunanlara bakıldı. Genital bölgedeki riskler her iki gruptakiler için de eşit. Ancak burada en önemli risk anal kanalda. Çünkü burası enfeksiyona en açık bölge durumunda. Erkeklerle seks yapanlar açısından anal kanaldaki risk diğer gruba göre daha fazla. Buna da daha çok HPV 16 tipi yol açıyor. Bu tipi taşıyanlarda enfeksiyon taşıyıcılığı 2 yıl sürüyor. 30 ay sonunda vakaların yüzde 11'inde enfeksiyonun hala sürdüğünü gördük. HPV 16 daha riskli bir tip olduğu için enfeksiyonun uzaması riski artırıyor.''

Kadınların HPV taşıyıcılığının pop-smear testiyle saptanabildiğini, ancak erkekler için böyle bir testin bulunmadığını kaydeden Prof. Dr. Giuliano, ''Quadrivalent aşı, hem erkekleri hem de kadınları HPV'nin 6, 11, 16 ve 18 tiplerine karşı koruyor. Bu hastalıklardan korunmanın tek yolu HPV aşısı yaptırmak'' şeklinde konuştu.
Giuliano, bir soru üzerine, bilim insanlarının HPV'nin erkeklerde de kansere yol açtığının bir süredir farkında olduğunu, Dünya Sağlık Örgütü'nün de 2007'de bu konuda bir uyarıda bulunduğunu söyledi.

Bu araştırmanın, söz konusu uyarının haklılığını bir kez daha ortaya koyduğunu ifade eden Giuliano, iyi bir tarama programına sahip ülkelerde, hastalığın, kadın ve erkeklerde görülme oranlarının birbirine yakın çıktığını bildirdi.

''Erken aşılama antikor yanıtını aratıyor''


ABD'deki Georgia Augusta Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Daron Ferris de, erken yaşta HPV'ye karşı aşılanmanın antikor yanıtını artırmasına rağmen, ebeveynlerde çocuklarının bu aşıyı yaptırması konusunda bir isteksizlik olduğunu belirtti.

9-15 yaş arasındaki bin 800 çocuk üzerinde yaptıkları araştırmanın sonuçlarıyla ilgili bilgiler aktaran Ferris, iki gruba ayırdıkları çocukların bir bölümünü daha önce, kalanları ise daha geç aşıladıklarını anlattı.

Araştırmanın henüz sonuçlanmadığını, 10 yıllık bir süreyi kapsayacağını ifade eden Ferris, ilk bulgulara göre, erken aşılananlarda, virüsle karşılaşma olmaması halinde antikor oluşumunun yüzde 100 civarında bulunduğunu bildirdi.
Aşının cinsellik başlamadan önce yapılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Ferris, şunlara dikkati çekti:

''Erken aşıladığımız çocuklarda antikor yanıtının yüksek olduğunu gördük. Bu nedenle aşılama için 15 yaşına kadar beklememek gerekiyor. Erken yaşta yaptırmak çok önemli. Bazı aileler, 'kızımın yaşa henüz küçük' diyor, yaptırmıyor ama bekleyince de çok geç olabiliyor. Özellikle kanser yapan tipleriyle maruziyette hücrelerde bozulma oluyor ve kanser ortaya çıkıyor. 23 yaşındaki bir hastamın annesi, kızını daha önce aşılatmadığı için pişmanlığını dile getirdi, ama ne yazık ki artık çok geçti. Burada verilecek en önemli mesaj, çocukların en erken yaşta aşılatılması gerektiğidir.''

Rahim ağzı kanseri nedir?


Hem kadınları hem de erkekleri etkileyen HPV, oldukça bulaşıcı, yaygın ve belirti göstermeyen bir virüs.

Tamamından HPV'nin sorumlu olduğu rahim ağzı kanseri nedeniyle dünyada her 2 dakikada 1, Türkiye'de hergün 2 kadın hayatını kaybediyor.
Kadınlarda görülen HPV hastalıklarının çoğunluğuna 4 tip HPV neden oluyor.
HPV 16 ve 18 türleri rahim ağzı kanseri vakalarının yüzde 75'ine, tip 6 ve 11 genital siğil vakalarının yüzde 90'ına neden oluyor.

Anormal rahim ağzı hücreleri, rahim ağzı boyunca sıralanan ve görünümünde değişiklik yaratan hücrelerdir. HPV'nin tüm tipleri anormal rahim ağzı hücrelerine neden olabilir. Daha ciddi anormalite, rahim ağzı kanseri için daha fazla risk anlamına geliyor. Pap testi, bu anormal hücrelerin kanser öncesi ya da kanser hücrelerine dönüşmeden önce tespitini sağladığı için büyük önem taşıyor.

Ancak bu test sadece kadınlara yapılıyor, erkekler için mümkün değil.
Sağlık Bakanlığı'nın 2003 yılında, Türkiye'deki 8 ili kapsayan (Ankara, Antalya, Edirne, Erzurum, Eskişehir, İzmir, Samsun, Trabzon) çalışmasında, servikal kanser sıklığı yüz binde 4.76 olarak bulundu.

2008 yılında bin 800 kadın üzerinde yapılan güncel bir çalışmada ise katılımcıların yüzde 10.7'sinde genital siğiller tespit edildi.

4/25/2011

idrar kaçırma sorununa robotik cerrahi yöntemle müdahele tekniği hakkında

    4/25/2011 10:34:00 ÖS   Yorum yok
robotik cerrahi yöntem

Genç yaştaki kadınlarda da görülen idrar kaçırma (inkontinans) özellikle orta yaştan sonra daha sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. İdrarını tutamama ve idrar kaçırma kadınlarda sosyal yaşamı zorlaştıran ve günlük hayatta birçok probleme neden olan en önemli sağlık sorunlarından biridir.


Memorial Ataşehir Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Tibet Erdoğru, da Vinci robotik cerrahi yöntemiyle kadınlarda mesane sarkması ve idrar kaçırma sorunlarının tedavisi hakkında bilgi verdi.


Sık tuvalete çıkıyorsanız ya da tuvalete dahi yetişemiyorsanız…


Çok sayıda doğum yapmak ya da zor ve müdahaleli doğumlar menapoz sonrası idrar kesesini asan kasların (pelvik taban kaslarının) gevşemesiyle veya rahim alınmasından (histerektomi) sonra mesanedeki sarkma sonucu idrarı depolama ve yapmayla ilgili sorunlar başlamaktadır. Bunlar sık sık tuvalete çıkma, tuvalete yetişememe, gece tuvalete kalkma, idrarda yanma gibi şikayetlere neden olur. Mesanedeki sarkmaları biz 4 dereceye ayırarak sınıflandırıyoruz. Birinci ve ikinci derece mesane sarkması leğen kemiğinin tabanındaki kasların egzersizleri ve günlük hayatta yapılan bazı değişiklikler ile tedavi edilebilir. Ancak, üçüncü ve dördüncü derecedeki mesane sarkmaları çok ciddi olup, cerrahi tedavi gerekmektedir.



Kapalı sistem ameliyatlardaki devrim “da Vinci Robot”


"da Vinci robotik cerrahi” tıp dünyasında ileri teknoloji ürünü olarak biliyor ve yoğun olarak ABD'de olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde yaygın şekilde kullanılıyor. Uzun yıllardır mesane sarkması ameliyatları açık yöntem ile yapılmaktaydı. Bu ameliyat sonrasında hastanın karnında büyük bir ameliyat izi kalmakta, ameliyat sonrası dönemde fazla ağrı çekilmekte, günlük hayata ve işbaşına dönmek için uzun süre geçmesi gerekmekte idi. Bunun yanında zamanımızda hazneden yapılan asma ameliyatları da çok etkili olmamakta ve yıllar içinde sarkma tekrar meydana gelmekte ve başarısızlıkla sonuçlanabilmektedir. Son yıllarda erkeklerdeki prostat kanseri ameliyatlarını yapan, da Vinci robot tekniği artık kadınlarda mesane sarkmasının tedavisinde de başarılı şekilde uygulanmaktadır. Robotun gözleri ile 3 boyutlu görüntü alınabilmekte ve vücut içindeki robot kolların insan elini taklit eden hareket kabiliyeti ile mesane sarkması kesin olarak giderilmekte, idrar tutma mekanizması daha iyi onarılmakta aynı zamanda hastada ameliyat izi olmamaktadır. “da Vinci robot” ile ameliyat sonrası dönemde ameliyata bağlı şikayetler çok az olurken, iyileşme süresi ve günlük yaşama dönme süresi çok kısalmakta ve bu avantajlar ile başarı oranı %95’leri bulmaktadır.



İdrar kaçırmanın sebepleri ve risk faktörleri nedir?

• İlerleyen Yaş: Menapoz oluşunca yaşın ilerlemesiyle östrojen hormonunun azalması leğen kemiği içindeki mesane ve rahmi yerinde tutan destek dokular zayıflamakta ve idrar kaçırma, (üriner inkontinans) artmaktadır.
• Doğum: Fazla sayıda doğum, iri bebek, doğumda vakum kullanılması gibi sebepler idrar kaçıran kadınlarda sıklıkla mevcuttur.
• Fazla kilolu olmak-Obezite: Aşırı kilolularda karın içi basınç artmakta ve idrar kaçırma daha sık olmaktadır.
• Kalıtımsal Sebepler: Bazı kadınların destek dokuları ve bağları doğumlarından itibaren zayıftır ve idrar kaçırmaya yatkındırlar.
• Kabızlık: Ikınma destek dokuları zayıflatmaktadır.
• Kronik Hastalıklar: Astım, bronşit, diyabet, kas hastalıkları ve omurganın kaza sonucu travması risk faktörüdür.
• Tekrarlayan idrar torbası enfeksiyonları
• Fistüller
• Bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar



İdrar kaçırma kader değil

Kadınların büyük bir çoğunluğu bu sorun yüzünden doktora gitmekten utanıyor ve çekiniyor. İdrar kaçırma tanısı konulan hastaların yüzde 70'i başka bir sebepten dolayı doktora geliyor. Çünkü hastalar hem bu sorundan utanıyor hem de 'çok doğum yaptım, menopoza girdim artık bu benim yaşamımın bir parçası' diye düşünerek kendi yaşam kalitelerini düşürüyorlar. Oysaki bu kesinlikle doğru değil. Kadınların hiçbir şekilde bundan çekinmeden utanmadan bunun bir rahatsızlık olduğunu bilerek doktora danışmalarını öneriyoruz. Bu hastalığın tanısının konulması bir muayene süresi içinde biter. İdrar kaçırma tanısı için yapılan muayenelerin hiçbiri utanılacak ya da zorlanılacak muayeneler değildir.
cumhuriyet portal

4/21/2011

çürüyen dişler cilt sorunlarına ve saç dökülmesine sebep oluyor

    4/21/2011 11:01:00 ÖS   Yorum yok
saç dökülmesine sebep

Dr. Dt. Mert Topçubaşı, kronik cilt sorunları yaşayan kişilerin, radyolojik olarak diş muayenelerini yaptırıp, ağızlarındaki kronik enfeksiyonları tedavi ettirmelerinin önerildiğini belirterek, "Aksi takdirde bazı cilt sorunları çözülemeyebilir" dedi.


Topçubaşı, şunları söyledi:
Kronik cilt sorunları yaşayan kişilerin, radyolojik olarak diş muayenelerini yaptırıp, ağızlarındaki kronik enfeksiyonları tedavi ettirmeleri önerilir. Aksi takdirde bazı cilt sorunları çözülemeyebilir. Diş muayenelerinin bir başka faydası da çeşitli cilt lezyonlarının teşhisine yardımcı olmasıdır.

'Liken planus' gibi deriyi ve ağız içini etkileyen deri hastalıkları ağız muayenesi esnasında tespit edilebilir."


Birden ortaya çıkan saçkıran ve saç dökülmelerinin sebebinin dişteki çürüğün, dolayısıyla enfeksiyonların saçlara uzanan bir etkisi olabildiğini vurgulayan Dr. Dt. Mert Topçubaşı, "Diş rahatsızlıklarıyla vücuda giren bakterilere karşı mücadele eden bağışıklık mekanizmasının kendi sağlıklı vücut hücrelerine de zarar verebilmektedir. Bu durumda da bağışıklık sistemi saç köklerine etki etmekte ve saç dökülmesine sebep olmaktadır. Bu sebeple diş çürüklerinin tedavisi ve dolayısıyla saç dökülmelerini önlemek için diş hekimine muayene olmak şarttır" diye konuştu.
trt türk

4/07/2011

antibiyotiklere direnen süper mikroplar eşi benzeri görülmedik düzeye ulaşıyor

    4/07/2011 04:56:00 ÖS   Yorum yok
süper mikroplar

Avrupa Birliği'nin sağlık uzmanları, antibiyotiklere dirençli süper mikroplardaki artışın eşi benzeri görülmedik bir düzeye ulaştığı uyarısını yapıyor.


Her yıl Avrupa Birliği'nde 25 bini aşkın kişi en son antibiyotiklerin bile etkili olamadığı bakteri enfeksiyonlarından ölüyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), durumun kritik bir noktaya geldiğini açıkladı.


Örgüt, uluslararası toplumun yeni ilaçlar üretmek için birlikte hareket etmesi gerektiğini söylüyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün Avrupa'dan sorumlu yetkilisi Zsuzsanna Jakab, ''Antibiyotikler çok kıymetli bir bilimsel keşif. Fakat bu ilacı umursamıyor, aşırı kullanıyor, yanlış alıyoruz. Şimdi de karşımızda hiçbir ilacın yenemediği süpermikroplar var.'' diye konuştu.
bbc türkçe

1/28/2011

orta kulak iltihaplanması sık tekrarlıyorsa kalıcı sağırlık yapabiliyor

    1/28/2011 05:57:00 ÖS   3 yorumlar
kalıcı sağırlık yapabiliyor

Tedaviye geç kalınan ve kronik hale gelen orta kulak iltihabı, kalıcı sağırlığa neden olabiliyor.


Uzmanlar, iltihabın etkisiyle kulak zarının delinmesi ile başlayan hastalığın, bazen kulakta tıkanıklık, işitme azlığı, çınlama, zarda deformasyon, kemikcik iletim mekanizmasında bozulma ile kendini gösterdiğini ve hastalığın kronikleşmeye başladığında derecesi farklı olmak kaydıyla kesinlikle işitme kaybına yol açtığı uyarısında bulunuyor.

Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Suat Özbilen, orta kulak iltihabının viral ve bakteriyel enfeksiyon şeklinde olan ve genellikle üst solunum yollarında bir enfeksiyonu takiben iltihap oluştuğunu söyledi.

12/21/2010

süt içenlerde diyabet riskinin düştüğü belirlendi

    12/21/2010 07:16:00 ÖS   Yorum yok
riskinin düştüğü belirlendi

Boston'daki Harvard School of Public Health'de görevli bilim adamı Dariush Mozaffarian ve ekibi, 3736 kişinin katıldığı ve aslında kalp ve dolaşım bozukluklarının risk faktörlerini belirlemek için yapılan uzun dönemli araştırmayı değerlendirdi.


Bilim adamları, bu araştırmanın verilerini kullanarak katılımcıların diyabet riskini belirlemek için kan şekeri ve insülin değerlerini, ayrıca kandaki çeşitli yağ asitlerinin oranlarını analiz etti.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .