Adı Derin henüz 18 aylık ama o minik bedeniyle bir ilke imza attı Türk Doktoru sayesinde Karaciğer kanserini yendi Derin'in rahatsızlığı henüz 8 aylıkken başlamış Derin'in ailesi Amerika'nın Yale Üniversitesinde Profesörlük yapan Doktor Murat Günel'e ulaştı Doktor Günel kendi geliştirdiği tanı yöntemini uyguladı kanserin sebebini buldu önce tümör alındı ardından uygun tedaviye başlandı derin bebek günden güne iyileşiyor Murat Günel DNA'nın şifresi çözüldüğünde derin bebek gibi kişiye özel kanser tedavisinin mümkün olacağını söylüyor.
dna şifresi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dna şifresi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
12/24/2013
7/12/2011
biyolojik gelişmeler için genetik talimatları taşıyan nükleik asit hakkında
seyyah1906
7/12/2011 11:41:00 ÖS
Yorum yok
Deoksiribonükleik asit veya kısaca DNA, tüm organizmalar ve bazı virüslerin canlılık işlevleri ve biyolojik gelişmeleri için gerekli olan genetik talimatları taşıyan bir nükleik asittir.
DNA'nın başlıca rolü bilginin uzun süreli saklanmasıdır. Protein ve RNA gibi hücrenin diğer bileşenlerinin inşası için gerekli olan bilgileri içermesinden dolayı DNA; bir kalıp, şablon veya reçeteye benzetilir. Bu genetik bilgileri içeren DNA parçaları gen olarak adlandırılır. Ama başka DNA dizilerinin yapısal işlevleri vardır (kromozomların şeklini belirlemek gibi), diğerleri ise bu genetik bilginin ne şekilde (hangi hücrelerde, hangi şartlarda) kullanılacağının düzenlenmesine yararlar.
DNA çift sarmalının yapısı |
Kimyasal olarak DNA, nükleotit olarak adlandırılan basit birimlerden oluşan iki uzun polimerden oluşur. Bu polimerlerin omurgaları, ester bağları ile birbirine bağlanmış şeker ve fosfat gruplarından meydana gelir. Bu iki iplik birbirlerine ters yönde uzanırlar. Her bir şeker grubuna baz olarak adlandırılan dört tip molekülden biri bağlıdır. DNA'nın omurgası boyunca bu bazların oluşturduğu dizi, genetik bilgiyi kodlar. Protein sentezi sırasında bu bilgi, genetik kod aracılığıyla okununca proteinlerin amino asit dizisini belirler. Bu süreç sırasında DNA'daki bilgi, DNA'ya benzer yapıya sahip başka bir nükleik asit olan RNA'ya kopyalanır. Bu işleme transkripsiyon denir.
Hücrelerde DNA, kromozom olarak adlandırılan yapıların içinde yer alır.
Hücre bölünmesinden evvel kromozomlar eşlenir, bu sırada DNA ikileşmesi gerçekleşir. Ökaryot canlılar (yani hayvan, bitki, mantar ve protistalar) DNA'larını hücre çekirdeği içinde bulundururken prokaryot canlılarda (yani bakteri ve arkelerde) DNA, hücre sitoplazmasında yer alır. Kromozomlarda bulunan kromatin proteinleri (histonlar gibi) DNA'yı sıkıştırıp organize ederler. Bu sıkışık yapılar DNA ile diğer proteinler arasındaki etkileşimleri düzenleyerek DNA'nın hangi kısımlarının okunacağını kontrol eder.
4/19/2011
hamile kadınların beslenme şekli bebeklerin dna'sını değiştiriyor
seyyah1906
4/19/2011 06:31:00 ÖS
Yorum yok
Anne karnında bebek |
İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre, anne adaylarının hamilelik sırasında beslenme şekli, bebeklerinin DNA'sında değişiklikler yaratarak obezite riskini artırabiliyor.
Southampton Üniversitesi'nden uzmanların Diabetes (Diyabet) dergisinde yayınlanacak olan çalışmasına göre düşük düzeyde karbonhidrat tüketmek, bebeğin genlerinde bazı unsurların değişmesine yol açıyor.
Bu değişikliklerin görüldüğü bebekler, yaşamlarının ileriki aşamalarda daha çok kilo alıyor.
Yani anne düşük karbonhidratlı biar beslenmeye geçerse, çocuğunun kilo alma riskini artırıyor.
İngiliz Kalp Vakfı, bu nedenle kadınların beslenme ve yaşam tarzları konusunda daha çok bilinçlendirilmesini istiyor.
Bebek DNA'sını çevreye göre programlıyor
Uzmanların teorisine göre, anne karnında gelişimini sürdüren bebek, dünyaya geldiğinde karşılaşacağı ortama hazırlıklı olmaya çalışıyor ve DNA'sında buna göre değişiklikler oluyor.
Yani karbonhidratı az bir ortamda gelişen bebek, yeterli besin olmadığı varsayımıyla vücudunu depolamaya programlıyor.
Daha önce hayvanlarda yapılan çalışmalarda da beslenmenin gen işlevlerinde değişiklik yaratabildiği belirlenmişti. Buna, epigenetik değişim deniyor.
Bu alana eğilen uzmanlar çevre ile genlerin nasıl bir etkileşim içinde olduğunu anlamaya çalışıyor.
Söz konusu araştırmada, uzmanlar göbek bağından numuneler alarak 'epigenetik markörleri' inceledi.
Bu veriler hamileliklerinin başlarında şeker ve nişasta alımı az, düşük karbonhidratlı gıdalarla beslendiğinde, çocuklarda bu markörlerin geliştiğini belirledi.
Daha sonra da bu markörler ile aynı çocukların altı ve dokuz yaşında obez olma riski arasında ciddi bir bağ ortaya çıkarıldı.
Anahtar A vitamini
Uluslararası uzmanların katkıda bulunduğu çalışmaya liderlik eden Profesör Keith Godfrey, BBC'ye açıklamasında "Şaşırtıcı olan, bu verilerin altı ile dokuz yıl kadar sonra çocuklardaki şişmanlığın dörtte birini açıklaması" dedi.
Raporda genetik özelliklerin doğum kilosundan "çok daha büyük" etki yaptığı ve annenin zayıf ya da kilolu olmasıyla bir ilgisi bulunmadığı kaydediliyor.
Söz konusu değişiklikler A vitamini için reseptörler yaratan RXRA geninde görüldü. A vitamini, hücrelerin yağları nasıl işleyeceğini belirliyor.
Profesör Godfrey, "bu hem çok etkileyici hem de potansiyel önemi büyük bir araştırma" dedi.
"Hamile kadınlar beslenme konusunda tavsiyeler alıyor ancak bu konu, çoğu zaman sağlık personeli için öncelik olmayabiliyor."
"Bu araştırma ise bebeklerinin uzun vadeli sağlık durumunda etkili olduğu için annelerin beslenme tavsiyelerini dikkatle izlemesi gerektiğini gösteriyor."
İngiliz Kalp Vakfı'ndan Profesör Mark Hanson da araştırmanın epigenetik değişimlerin kısmen de olsa yaşamın ilk dönemleri ile daha sonraki hastalıklar arasında bağlantı oluşturduğuna ilişkin önemli kanıtlar sunduğunu söyledi.
Hanson bunun kadınların gelecek nesillerin sağlığını iyileştirebilmek için beslenme konusunda daha fazla desteğe ihtiyacı olduğunu gösterdiği görüşünde.
bbc türkçe sağlık
2/11/2011
prostat tümörlerinin dna şifresi çözüldü tedavi için ilaç geliştiriliyor
seyyah1906
2/11/2011 06:08:00 ÖS
Yorum yok
Erkeklerin korkulu rüyası prostat kanserinde çığır açacak gelişme.
ABD’deki Harvard Tıp Fakültesi araştırmacıları, yedi hastaya ait prostat tümörlerinin tüm DNA şifresini çözmeyi başardı.
Bu sayede hastalığın arkasında yatan genetik bozukluklar en ince ayrıntısına kadar saptanıp kişiye uygun tedavi yöntemleri geliştirilebilecek.
Şimdi bu bozuk genlerin “yeniden düzenlenmesini” sağlayacak ilaçlar için çalışmalar yapılıyor. Araştırma prostat kanserinde bugüne kadar bilinmeyen birçok noktayı da ortaya çıkardı.
hürriyet dünya
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)