-->
diyabet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
diyabet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/11/2012

uzmanlar uyarıyor çocuklarda diyabet şeker hastalığı 3 kat arttı

    11/11/2012 10:02:00 ÖS   Yorum yok



aileler dikkat bebeklerde görülen şeker hastalıklarında 3 kat artış var öyleki daha anne sütüyle beslenenlerde bile görülüyor.

diyabet daha çok büyüklerde görülsede son yıllarda hedefi minikler özellikle 5 yaşın altındaki çocuklarda görülme özelliği 3 kat arttı.

4/17/2012

uzmanlar kilo vermek isteyenler meyve suyuna değil su içmeye yönelmeli diyor

    4/17/2012 10:41:00 ÖS   Yorum yok

Glasgow Üniversitesi'nin yaptığı araştırmada 2 bin kişiye ''sağlıklı'' kabul ettikleri içeceklerde ne kadar şeker olduğunu düşündükleri sorulmuş.

meyve suyuna değil

Araştırmaya katılanların büyük bir çoğunluğu şeker oranlarını gerçekte olduğundan çok daha düşük tahmin etmiş.

Aynı soru gazlı içeceklerle ilgili sorulduğunda ise deneklerin şeker oranını normalden çok daha fazla zannettiği ortaya çıkmış.


Araştırma sonucunda bir çok kişinin günlük kalorilerinin önemli bir bölümünü farkında olmadan içeceklerden aldığını da ortaya koymuş.


Araştırmacılar katılımcılara günlük içecek tüketimleri ile ilgili sorular sormuş ve günde ortalama olarak 450 kalorilik içecek tüketildiğini ortaya çıkarmış.

Bu kadınların günde alması gereken kalorinin dörtte birine, erkeklerin günde alması gereken kalori sayısının ise beşte birine denk geliyor.

Araştırmacılar içecekler ile tüketilen kalorilerin genellikle hiç hesaba katılmadığına dikkat çekiyor.

Deneye katılanlardan kendilerine gösterilen içeceklerde kaç çay kaşığı şeker olduğunu tahmin etmeleri istendi.

Katılımcılar, doğal elma ve portakal sularında, kafeinli enerji içeceklerinde ve sıvı meyve pürelerinde bulunan şekeri gerçek değerinden 3,4 kaşık daha düşük tahmin etti.

Narlı bir içecekte ise katılımcılar şekerin gerçekte olduğundan tam 18 kaşık daha az olduğunu düşündü.

Bu sonuçların da gösterdiği üzere rejim yapanlar çoğu zaman ''sağlıklı'' olarak gördükleri içeceklerin içerdiği kalorileri hesaba katmayı unutuyor.


Araştırma ekibi katılımcıları bu tarz içeceklerin aşırı tüketiminin obeziteye hız kazandırdığı konusunda uyardı.

Ayrıca şekerli içeceklerin çok fazla tüketilmesi tansiyon ve kalp hastalılarına, diyabete ve felce de neden olabiliyor.

Araştırmayı yöneten Prof Naveed Sattar ''İçtikleriniz de yedikleriniz kadar vücudunuza zarar verebilir'' diyor.

Sattar ''Tartışmasız şekerli içeceklerin gereğinden çok tüketimi obeziteye katkı sağlıyor. Özellikle sağlıklı olarak algılanan doğal meyve suları ve meyve püreleri tüketilirken kalori hesabı yapılmıyor. Oysa ki bu ürünlerde şeker oranı çok yüksek'' dedi.

Sattar sözlerine ''Yani kilo vermek isteyenler meyve suyu içmeyi bırakıp su içmeye başlamalı, ya da diyet içecekler tüketmeli'' diye devam etti.

4/09/2012

obezite ve diyabet hastası kadınlarda otistik çocuk doğurma riski yüksek

    4/09/2012 06:57:00 ÖS   Yorum yok

California Davis Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, hamilelik sırasındaki yüksek glikoz oranının, fetüsün beyin gelişimini etkileyebileceğini söyledi.

otistik çocuk doğurma

Pediatrisyenlerin araştırması, bin kadının ve çocuğun yedi yıl boyunca izlenmesi sonucu elde edilen bulgulara dayanıyor.

İngiltere Diyabetliler Vakfı bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtti.

Araştırmanın yapıldığı California'da kadınların yüzde 1,3'ünde tip 2 diyabeti, 7,4'ünde de hamilelik esnasında ortaya çıkan diyabet gözleniyor.

Araştırmanın gözlediği çocuklar ise 2-5 yaş arasında olup 2003-2010 yılları arasında kayıtları yapılmış.

Araştırma, hamileliği sırasında tip 2 diyabeti gözlenen annelerden doğan çocukların yüzde 9,3'ünde otizm ortaya çıktığını tespit etti.


Bu gruptaki çocukların yüzde 11,6'sının ise gelişme engelli olduğuna dair veriler bulundu.

Herhangi bir metabolik bozukluğu olmayan kadınlardan doğan gelişme engelli çocukların oranının ise yüzde 6,4 olduğu, yani diyabetin risk oranını neredeyse iki katına çıkardığı gözlendi.

Otizm ve gelişme engelli çocukların annelerinin yüzde 20'sinin obez olduğu, normal gelişim göseren çocukların anneleri arasındaki obezite oranının ise yüzde 14 olduğu belirtildi.
İletişim becerileri

Araştırma, çocuk doğurma yaşındaki kadınların yüzde 34'ünün obez, yüzde 9'unun ise diyabetik olduğunu gösterdi.


Otistik çocukların yüzde 29'unun annesinde hamilelik sırasında gözlenen diyabet, yüksek tansiyon ve obezite gibi metabolik sorunlar yaşandığı kaydedildi.

Başka bir gelişim bozukluğu olan çocukların yaklaşık yüzde 35'inin annesinde metabolik bozukluk olduğu, deney grubunda ise bu oranın yüzde 19'u gösterdiği kaydedildi.

Araştırma ayrıca yüksek tansiyon ile otizm ve gelişim bozukluğu arasındaki ilişkiyi de inceledi.

Tüm gruplarda yüksek tansiyonun düşük oranda olduğu, ancak otistik ve gelişim bozukluğu olan çocukların annelerinde, fazla olmamakla beraber bu oranın biraz daha yüzksek olduğu gözlendi.

Çocukların bilişsel becerileri incelendiğinde, anneleri diyabet hastası olan otistik çocukların, anneleri sağlıklı olan otistik çocuklara kıyasla daha düşük performans gösterdiği tespit edildi.

Otistik olmayan çocuklar arasındaki bütün testlerde de herhangi bir metabolik bozukluk ile daha düşük test puanı arasında bağlantı bulundu.

Araştırmayı yapanlar, diyabet ve yüksek tansiyon bakımından obezitenin önemli bir risk faktörü olduğunu ve obezitenin insüline karşı direnişi arttırdığını belirtiyor.

California Davis Üniversitesi'ndeki MIND Enstitüsü'nden Paula Krakowiak "Annelerdeki bu sorunların çocuklarda sinir gelişimsel sorunlarla ilşkisini gösteren bulgularımız kaygı vericidir ve ciddi kamu sağlığı sorunlarına da işaret etmektedir" diyor.

İngiltere Diyabetliler Vakfı araştırma başkanı Dr Matthew Hobbs ise araştırmada ele alınmayan konularla ilgili sorulara cevap bulmak için daha fazla inceleme ihtiyacına vurgu yapıyor.

Hobbs, "Bu araştırma bir bağlantı kurmakla beraber diyabetin gelişimsel sorunlara yol açtığını göstermiyor. Diyabetli kadınlara, hamile kalmayı planlıyorlarsa bunu doktorlarına bildirmeleri önerisinde bulunuyoruz. Böylece sağlıklı bir hamilelik geçirmek için atmaları gereken adımlar konusunda birlikte çaba gösterebilirler" diyor.

3/08/2012

böbrek naklinden sonra reddi engellemek için hayat boyu alınacak ilaçlara ihtiyaç kalkabilir

    3/08/2012 02:31:00 ÖS   Yorum yok

Bilimadamlarına göre böbrek nakli yapılan hastalara kök hücre enjekte edilmesi, hasta vücudunun böbreği reddetmesini önlemeye yönelik, hayat boyu alınan ilaçlara olan ihtiyacı ortadan kaldırabilir.

reddi engellemek için

ABD'deki Louisville Üniversitesi Hastanesi ile Chicago'daki Northwestern Memorial Hastanesi'nde yapılan denemelerde, bir dizi hastada başarı sağlandığı açıklandı.

Bilim ve Dönüşümsel Tıp Dergisinde yayımlanan araştırma sonuçları, hastaların büyük bölümünün yeni tedavi sonrası böbrek reddi (rejeksiyon) ilaçlarını düzenli olarak almasına gerek kalmadığını gösteriyor.

Araştırmacılar, bunun organ nakli biliminde büyük bir etkisi olacağına inanıyor.

Organ nakli sırasında yaşanan en büyük sorunların başında, hasta vücudunun yabancı olarak algıladığı yeni organa karşı savaşmaya başlaması riski geliyor.


Bunu önlemek için hastalar, hayat boyu bağışıklık sistemlerini baskılayan güçlü ilaçlar içmek zorunda kalıyor.

Bu ilaçlar, hasta vücudunun organı reddetmesini engelliyor ama yüksek tansiyon, diyabet ve ciddi enfeksiyon riskini de beraberinde getiriyor.

Yeni yöntemde ise canlı bir vericiden, bağışlanan organın yanında kök hücreler de alınıyor.


Organ nakli yapılacak hastanın bünyesi, radyoterapi ve kemoterapi yoluyla kendi bağışıklık sistemlerini baskılayacak şekilde operasyona hazırlanıyor.

Bir kaç gün sonra da hastaya kök hücre ve organ nakli yapılıyor.

Uzmanlar, bu yeni yönteme dayanarak hastaların bağışıklık sistemlerinin nakledilen organı reddetmeyeceği yeni sistemler, ilaçlar geliştirilebileceği umudunu dile getiriyor.

1/15/2012

dünyada en fazla tuz kullanan ülke olarak hipertansiyonda birinci sıraya yerleştik

    1/15/2012 02:06:00 ÖS   Yorum yok

Prof. Dr. Saniye Şen, yaptığı açıklamada tuzun, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, felç, diyabet, ödem, obezite, mide kanserleri, böbrek yetmezliği gibi hastalıklara yol açtığını söyledi.

hipertansiyonda birinci sıraya

Şen, beslenme alışkanlıkları ve yaşam biçiminin değişmesi nedeniyle hipertansiyon hastalarının sayısının hızla arttığını, Türkiye'de de bu artışın son 15 yılda ikiye katlandığını belirtti.

Hipertansiyonun, besinle alınan tuzların böbrekler aracılığıyla atılamamasından kaynaklandığını ifade eden Prof.Dr. Şen, ''Ülkemizde, günlük tuz alımı ortalama 18 gramla dünyada en yüksek düzeye ulaşırken, hipertansiyon oranı da birinci sıraya yükseldi. Ne kadar tuz alırsak, dilimizdeki tuza duyarlı algaçlar o kadar köreliyor. Siz tuzu azaltırsanız zaman içerisinde ise bu algaçlar normale dönebiliyor'' diye konuştu.

Tuzlukların üzerine ''tuzu sağlığınız için az kullanınız'' yazılmalı


Aşçıların, yaptıkları yemeklere tuz koymaması gerektiğini, tuz tercihinin, yemeği yiyecek kişiye bırakılmasının doğru bir uygulama olacağını bildiren Prof.Dr. Şen, ''Bütün işletmeciler, gönüllü olarak tuzlukların üzerine, (tuzu sağlığınız için az kullanın) yazdırmalı'' dedi.

Tuzla mücadelenin devlet politikası olarak yürütülmesi gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Şen, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Tuz, yemeklerde bozulmayı önlüyor, hatta hafif bozulmaları gizleyebiliyor. Burada, maalesef gıda endüstrisinin bir kar zarar muhasebesi yapılıyor. Bu nedenle tuz mücadelesi devlet politikası olarak ele alınmalı. Bir çok gelişmiş ülke bu savaşı sürdürerek hipertansiyon ve bağlantılı hastalıkları azaltmaktadır. Finlandiya'da günlük tuz alımı 4 grama çekilerek beyin kanamaları yüzde 50, bu kanamaların yol açtığı ölümler yüzde 80 azaltılmıştır.''

1/10/2012

kolesterol düşürücü ilaçlar orta yaşın üstündeki kadınlarda diyabet riskini arttırabiliyor

    1/10/2012 04:22:00 ÖS   Yorum yok

"Annals of Internal Medicine" dergisinde yayımlanan araştırmada, bu ihtimale rağmen statinlerin risk içindeki kişilere sağladığı faydaların bu ilaçları hala değerli kıldığı vurgulandı.

kadınlarda diyabet riski
Binlerce kadınla yapılan araştırmada, 6-7 yıl süren çalışmanın başında herhangi türden statin kullanan kadınların yaklaşık yüzde 50'sinin hiç statin kullanmayan kadınlara oranla şeker hastası olma ihtimalinin daha yüksek olduğu saptandı.

Massachusetts Üniversitesi Tıp Fakültesinden Yunşeng Ma, menopoz sonrasında statin tedavisi gören kadınlarda şeker hastalığı riskinin arttığını belirtti.

Araştırmacılar, Kadın Sağlığı Girişimi'nin 50,60 ve 70'li yaşlarındaki şeker hastası olmayan binlerce kadının verilerini kullandı.


1990'ların ortasında başlayan araştırma kapmasında kadınlara statin kullanıp kullanmadığı ve diyabetle bağlantılı olabilecek kilo ve yaptığı etkinlikler gibi unsurlarla ilgili sorular sorulduğu, katılımcıların ortalama olarak 6-7 yıl takip edildiği kaydedildi.

Kolesterol ilaçları kullanan kadınların 10 bin 200'ünün, yani katılımcıların yüzde 48'inin şeker hastası olduğu bildirildi.

Daha önce yapılan araştırmalarda erkeklerde bu oranın yüzde 10 ila 12 olduğunun ortaya çıktığı hatırlatıldı.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .