-->
diyabet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
diyabet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10/02/2011

şeker hastalarındaki tedavi edilmesi zor yaralar sinek larvalarıyla tedavi edilebiliyor

    10/02/2011 11:34:00 ÖS   Yorum yok

Diyabetlilerde görülen yaralar, geleneksel tedavide enfekte ya da ölü dokuların tamamen çıkarılması (debridman) yöntemiyle iyileştiriliyor ancak yaraların iyileşmesi sürecinde sorunlar çıkabiliyor.


sinek larvalarıyla tedavi
Konuyla ilgili araştırmalarının sonuçlarını Chicago'da bir bilimsel toplantıda sunan doktor Lawrence Eron, yaralarda kurtçuklarla debridman yapılmasının son derece etkili sonuçlar verdiğini, sadece bir seanstan sonra yaraların daha iyi göründüğünü söyledi.

Kurtçuklarla tedavi edilen hastaların hepsinin, uzuvlarda kan dolaşımını azaltan bir tür damar hastalığından muzdarip oldukları ve bazılarının beş yıldır iyileşmeyen inatçı yaraları olduğu kaydediliyor. 

Tedavi sonucu hastaların büyük bölümünde, ciddi oranda iyileşme görüldüğü açıklandı.


Tedavi süresince doktorların, yaralara 50 ila 100 tane "Lucilia sericata" (yeşil şişe sineği) larvası bıraktıkları ve iki günde bir kurtçukların temizlenerek yenilerinin yerleştirildiği, bu nöbet değişiminin beş kez tekrarlandığı vurgulandı.

Larvaların salgılarıyla ölü dokuları sıvılaştırdığı ve daha sonra bununla beslendikleri kaydediliyor. Bu süreçte yaraların temizlendiği ve kurtçukların salgıları sayesinde yarada granülasyon dokusu (iyileşmeyi sağlayan doku) gelişmeye başladığı belirtiliyor.
Eron ve ekibinin, 37 diyabet hastasında denediği yöntemin sonuçlarının henüz bağımsız araştırmacılar tarafından sınanmadığı bildirildi.

9/28/2011

sağlıklı bir vücut için mağara adamı gibi yaşayın tavsiyesi

    9/28/2011 08:29:00 ÖS   Yorum yok

Eski ekonomi profesörü Arthur De Vany, Yeni Evrim Diyeti isimli kitabında ilginç bir iddiada bulundu.


mağara adamı gibi yaşayın
Modern yaşam tarzının insan genlerine aykırı olduğunu savunan Paleo hareketinin de kurucusu olarak kabul edilen De Vany, obezite, kalp hastalıkları, diyabetin yüksek kalori ve aşırı yağlı yeme tarzının bir sonucu olduğunu belirtti.

De Vany, 40 bin yıl önce insanların ok ve yayı icat ederek yiyecek kaynaklarını arttırdığını ve daha sofistike düşünen varlıklar haline geldiğini, ancak 8 bin yıl önce tarıma başlanmasıyla insanların yaşam tarzlarının değişime uğradığını savundu. Bunun da insan genlerini değiştirdiğini ve halen bu değişimin devam ettiğini kaydeden De Vany kitabında, ''Hiçbir mağara adamı, akşam yemeğini kovalarken ya da yırtıcı bir hayvan tarafından takip edilirken yavaş hareket etmemişti. Ya koşacak ya aç kalacaktı ya da kendisi akşam yemeği olacaktı'' diye yazdı.

Başka bir araştırma da avcı ve toplayıcı insanların avlanma sırasında yaklaşık 14 kilometre koştuğu ve bunun, kovaladıkları hayvanın aşırı yorgunluktan çökene kadar devam ettiği belirtildi.

9/27/2011

kadınlar'da depresyon riskini azaltmak için günde iki fincan kafeinli kahve yeterli

    9/27/2011 06:32:00 ÖS   Yorum yok

ABD'de yapılan bir araştırmaya göre günde iki fincan ya da daha çok kahve içen kadınlarda depresyon riski azalıyor.


Kahvenin neden böyle bir etki yaptığı henüz anlaşılamadı, ancak çalışmayı yürüten uzmanlar kahvedeki kafeinin beyindeki kimsayal süreçleri etkilediğini düşünüyor.
kafeinli kahve yeterli

Zira kafeinsiz kahve içilmesi aynı etkiyi yaratmıyor.


Bununla birlikte, bulgularının henüz 'daha çok kahve içilmesi' şeklinde bir tavsiye olmadığını belirtiyorlar.

Harvard Üniversitesi'nden uzmanlar 50 bin hemşireyi kapsayan araştırmalarının sonuçlarını dahiliye alanındaki araştırmalara yer veren archives of internel medicine, dergisinde yayımladı.

Araştırma kapsamında hemşirelerin sağlıkları 1996-2006 yılları arasında incelendi ve kendilerinden kahve tüketimi konusunda sorular içeren anketleri doldurmaları istendi.

Bu süre içinde depresyon yaşayan 2600 kadının büyük bölümü, kahve tüketmeyen ya da nadir tüketen gruplardandı.


Buna göre, günde 2-3 kahve içen kadınlarda depresyona girme eğilimi, kahveyi nadiren tüketen hemcinslerine göre yüzde 15, dört fincan içenlerde yüzde 20 oranında azaldı.

Kahve tiryakileri arasında sigara ve alkol kullanma oranları daha yüksekken, obezite, yüksek tansiyon ve diyabet oranları nispeten azdı.

Buna karşılık cemiyet grupları ve kilise etkinliklerine katılım gibi oranlar daha düşük çıktı.

Uzmanlar tüm değişkenleri sabitledikten sonra bile kahve tüketimi ve depresyon oranlarının sürdüğünü kaydediyor.
Dikkatler kafein üzerinde

Daha önce yapılan bazı başka araştırmalarda da, kahve tiryakileri arasında intihar oranlarının daha az olduğu belirlenmişti.
Ne kadar kafein?

Kesin bir limit olmasa da hamile kadınların günde 200 mg'yi aşmaması öneriliyor.

Bir fincan hazır kahve: 100mg
Bir fincan filtre kahve: 140mg
Bir fincan çay: 75mg
Bir kutu kola: 40mg

Kaynak: NHS

Kafein beyinde adenosin gibi bazı kimyasalların iletiminini engellediği biliniyor. Uzmanlar belirledikleri bağlantıya bunun yol açıp açmadığını belirlemek için ek çalışmalar gerektiğini kaydediyor.

Ancak aradaki bağlantı daha farklı ve basit bir neden sonuç ilişkisine de dayanıyor olabilir.

Örneğin olumsuz bir ruh hali içindeki kişiler, kahve içmemeyi seçiyor olabilir. Depresyonun belirtilerinden biri uykusuzluk ve kafein de bu sorunu şiddetlendirebilecek bir uyarıcı. Yani kahve içenlerin depresyona girmemesi yerine, depresyondakilerin kahve içmemesi ve bunun verileri etkilemesi söz konusu olabilir.

Dahası aşırı kafeinin anksiyeteyi artırabildiği de biliniyor.

İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden farmakoloji ve fizyoloji uzmanı Prof. Bertil Fredholm, yine de bulguların kahveseverler için iyi haber olduğunu düşünüyor.

Bunun önceki araştırmaları pekiştirdiğini söyleyen Fredholm, "bize kahvenin zararlarını kanıtlamak için verilen tüm çabalara rağmen, kanıtlar bu yönde değil." diyor.

Fredholm'e göre, "Bu araştırma kafein kullanımı konusundaki bir kaygıyı daha gideriyor. Makul düzeylerde içildiğinde, kafeinin sağlığımıza zarar verecek şeylerden biri olmadığı görülüyor".

8/17/2011

fazla kilolu erkeklerin yüzde beş kilo vermesi durumunda bile cinsel hayatında iyileşme sağlıyor

    8/17/2011 07:15:00 ÖS   Yorum yok

Hayatın bir çok alanını olumsuz etkileyen fazla kiloları vermek cinsel hayatı da geliştiriyor.


 cinsel hayatında iyileşme
ABD'de yapılan bir araştırmada, kilolu erkeklerin kilolarının sadece yüzde 5'ini vermesi ile ereksiyon probleminde ve cinsel istekte iyileşme sağlandığı ortaya çıktı.

Cinsel tıpta uzmanlaşmış Sexual Medicine Dergisi'nde yayınlanan bir araştırmada, kilolu erkeklerin sekiz haftada kilolarının sadece yüzde 5'ini vermesi sonucu ereksiyon sorunu, cinsel istek ve idrar yolu hastalığının belirtilerinde iyileşme görüldüğü belirlendi.

Los Angeles Times gazetesinin yansıttığı araştırmada, vücut kitle endeksi 30 olan ve tip 2 diyabet hastası 31 obez erkeğin incelendiği belirtilerek, katılımcılardan bazılarının sıvı gıdaları içeren düşük kalorili yiyecekler bazılarının ise yüksek proteinli, düşük yağ oranlı gıdalar tüketerek her gün 600 kalori daha az aldıklarına dikkat çekiliyor.


"Düşük kalorili besinler proteine göre daha çok kilo verdiriyor"


Araştırmada, düşük kalorili besin tüketenlerin kilolarının yüzde 10'unu verdiği ve bel çevresinin yüzde 10 daraldığı belirtillirken, yüksek protein diyeti yapanların ise kilolarının yüzde 5'ini verdiği ve bel çevresinin de yüzde 5 daraldığı ifade ediliyor.

Ancak, katılımcıların hepsinde kötü kolestrol, ereksiyon sorunu, cinsel istek, idrar yolu hastalığı, dolaşım sisteminin tüm yapılarının (kalp boşlukları, atardamarlar, kılcal ve toplardamarlar, lenf damarları) iç yüzünü örten çok ince bir katman olan ve kardiyovasküler hastalıkların gelişimine neden olan endotel işlev bozukluğunda gelişme gözlendiği vurgulanıyor.

Aynı zamanda, kilo vermenin ve insülin duyarlılığını geliştirmenin testesteron hormonu üretimini ve cinsel performansı arttırdığına dikkat çekiliyor.

7/06/2011

tip 1 diyabet hastasına pankreastan yapılan hücre nakli sayesinde insülin ihtiyacı kalmadı

    7/06/2011 06:32:00 ÖS   Yorum yok

Tip 1 diyabet hastası olan ve Edinburg merkezli hücre nakli programı çerçevesinde tedavi gören Kathleen Duncan, pankreastan yapılan adacık (islet) hücre nakli ardından, artık insülin almasına gerek kalmadığını belirtti.

Bu alanda öncü niteliğinde olan nakil programı 2009 yılında başlatıldı ve şimdiye dek iki hastaya üç adacık (islet) hücre nakli yağıldı.
Tip 1 diyabet hastaları, genelde kan şekerini kontrol altında tutma konusunda sorun yaşıyorlar ve kan şekeri düştüğü anda ( Hipoglisemi habersizliği) kendilerini kaybedebiliyorlar.
 insülin ihtiyacı kalmadı

Nakil işlemi, ölmüş bir donörün pankreasından alınan adacıkların (islet) karmaşık bir hazırlık aşamasından geçirilmesini öngörüyor.


Bu adacık hücreleri daha sonra Edinburg'daki nakil merkezinde diyabet hastalarına enjekte ediliyor ve böylece hastanın kendi kan şekerini üretmesi sağlanıyor.

30 Yılı aşkın bir süre önce Tip 1 diyabet hastası tanısı konan ve günde dört kez insülin enjeksiyonu yapmak zorunda olan Kathleen Duncan, yaşadıklarını anlatırken, "Bu tedaviden önce kan şekeri düzeyim hakkında hiçbir fikrim olmadığı ve ne zaman yığılıp kalabileceğini bilemediğimden kendimi tamamiyle çaresiz hissediyordum. Bu durum yalnız beni etkilemekle kalmadı, yıllarca hem kocam Chris, hem de oğlum David açısından kaygı yarattı. David, okuldan eve gelip de beni kendimi kaybetmiş halde bulacak diye çok korkuyordum; onun için de, insan içinde yığılıp kalırsam biri nasılsa hastaneye götürür diye, hep dışarda dolaşıyordum." diyor.

Nakil işleminden sonra yaşam koşullarının değiştiğini anlatan Duncan, "Hastalığım üzerinde ve günlük hayatımda artık daha fazla kontrol sahibiyim; normale yakın bir hayat sürebiliyorum." dedi.

İskoçya Ulusal Kan Nakli Hizmetleri'ni ziyaretinde, Duncan'la görüşen Sağlık Bakanı Nicola Sturgeon da, tedavi programından övgüyle sözetti ve daha fazla sayıda insana yardım edilebilmesi için, daha fazla donörlük başvurusunda bulunulması çağrısında bulundu. 

6/24/2011

iki aylık sıkı bir diyet tip 2 diyabetin ömür boyu sürme sürecini tersine çeviriyor

    6/24/2011 11:35:00 ÖS   Yorum yok

Düşük kalorili bir diyet, tip 2 diyabete çare olabilir mi?İngiltere'de yürütülen bir araştırma, iki aylık sıkı bir diyetin, tip 2 diyabetin ömür boyu sürdüğü yolundaki kanıyı tersine çevirdiğini gösterdi.

tip 2 diyabet
Newcastle Üniversitesi'nden bilim adamları, İngiltere Diyabet Derneği'nin sağladığı fonlarla yürüttükleri araştırmada tip 2 diyabet hastası 11 deneğe iki ay boyunca günde 600 kalorilik bir diyet uyguladı.

Sadece üç ay sonra, deneklerden 7'sinde diyabet belirtileri kayboldu.

Guardian gazetesi, İngiltere'de yılda iki buçuk milyon kişiye çoğu tip 2 olmak üzere diyabet teşhisi konduğunu, diyabet vakalarının, dünya genelinde de yükselişte olduğunu yazıyor.

Kanda aşırı glikoz bulunmasına dayalı bir rahatsızlık olan diyabet, obezite ile yakından ilişkili.


Hastalık, ilaçlar ve hastaya insülin enjekte edilerek kontrol altında tutulabiliyor. Ancak tedavi edilmemesi halinde hastalığın sonuçları körlüğe hatta bacağın kesilmesine dek varabiliyor, yaşam kalitesi ve süresi azalıyor.

Katılımcı sayısı az olsa da uzmanlara göre bu deney, hastalığın ilaç değil ama diyet yoluyla üstesinden gelinmesinin mümkün olduğunu gösteriyor.

Buna göre deneklere sekiz haftanın sonunda normal beslenme düzenine geçmeleri ancak porsiyonlarına dikkat etmeleri söylendi.

Yapılan testlerden sonra deneklerden yedisinde diyabet belirtilerinin ortadan kalktığı anlaşıldı.


Amerikan Diyabet Derneği'nin konferansında sunulan araştırmanın sonuçları aşırı düşük kalorili, diyet içeceklere ve karbonhidratsız sebzelere dayalı bir beslenme düzeninin, pankreasta yağlanmayı ortadan kaldırdığı, böylece insülin üretmesi önündeki engelleri de kaldırdığını gösteriyor.
bbc türkçe
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .