-->
bahar ayları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bahar ayları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4/04/2011

bahar alerjileri için bazı vakalarda alerji uzmanına başvurmak gerekebilir

    4/04/2011 10:59:00 ÖS   Yorum yok
alerji uzmanına başvurmak

Amerikan Hastanesi Alerji ve İmmünoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Jale Göktan'a göre, bazı vakalarda bu yöntemler kafi gelmez ve bir alerji uzmanına başvurmaları gerekebilir. Tedavide allerjenlerden sakınma ve ilaçla sağıltma en sık başvurulan yöntemler olmakla birlikte Alerji Aşısı (İmmunoterapi)’da düşünülmesi gereken bir yoldur.


Öte yandan aşı, her alerji hastasına verilmeli midir? Verilebilir mi? Sakıncaları var mıdır? Bunları irdelemek gerekir. Aşıları kimlere verilmelidir? Aşı ile allerji hastalığından tamamen kurtulmak mümkün müdür? Aşı verilmesi için ne gibi şartlar ve ortam gerekmektedir? Öncelikle ürtiker ve atopik dermatit ve astım hastalarında hemen hemen hiç sonuç alınmadığı bilinmelidir. Yiyecek allerjenleriyle aşı hazırlanmaz.Aşıların, farklı özellikleri vardır. Allerji doktoru neye göre ve nasıl seçim yapmalıdır? Tüm bunlar hastadan hastaya değişebilir ve her hastanın allerjilerine göre allerji aşı içeriği de değişiktir.

Her şeyden önce hastanın allerji şikayet ve bulgularının değerlendirilmesi gerekmektedir.

Saman nezlesinin yanı sıra akciğer hastalığı (allerjik astım) var mıdır? Allerjik astıma, KOAH (kronik obstraktif akciğer hastalığı) eşlik etmekte midir? Hastanın çevre faktörleri tam olarak kontrol altına alınmış mıdır? Örneğin hastanın kedi allerjisi varsa ve evde kedi hala yaşamaya devam ediyorsa, allerji aşısının iyileştirme gücü oldukça düşüktür. Kediyi uzaklaştırıp aşıya başlanırsa, etkin sonuç alınabilir. Ya da hastada KOAH varsa ve/veya sigara içiyorsa, allerjik rinite bağlı basit bir bronkospazmla kıyaslandığında, aşıdan fayda görmesi olasılığı neredeyse hiç yoktur.

Belki biraz hapşırık ve burun kaşıntılarında azalma kaydedilir. Ama burun tıkanıklığı, öksürük, nefes darlığı kaybolmaz. 

Hastanın solunum yolu şikayetleri sadece allerjik rinite mi bağlıdır? Bunu saptamak için allerji Prik testleri yapılmalıdır (klinik olarak semptomlarla en doğru paralelizmi saptayan yöntemdir). Bunun yanı sıra hastada sinüzit, nazal sinüzal polip gibi hastalıklarında olup olmadığı incelenmelidir. Hastanın sinüzit ve polipleri tedavi edilmeden allerji aşısından bir fayda görülme ihtimali çok azdır.

Bu durumlardan şüphelenilirse aşıya başlamadan önce bir Kulak Burun Boğaz Uzmanı ile konsültasyon yapılması ve/veya sinüs/akciğer filmleri çekilmesi gerekebilir. Aşılar kişinin allerjisi olduğu saptanan polen, toz akarı, hayvan epiteli vs. allerjenlerinin allerji uzmanının hesapladığı formulasyona göre hazırlanır. Bu aşı çok düşük sulandırma ve dozlardan başlayarak, tedrici bir şekilde haftalık infeksiyonlarla daha yüksek dozlara çıkarılarak. Devam dozuna erişilir. İmmunoterapi (Allerji aşı tedavisi) total 4 veya 5 yıl süren bir programdır.

Ağızdan damla ile alınan aşılar da vardır ama henüz tam olarak tedavi eden özelliği düşüktür. Hastada tüm bulgularıyla aşıya başlanması uygun görülse bile bazen sosyal nedenlerle aşı vermek mümkün olmayabilir. Bunların en başında iş-okul-sık seyahatler dolayısıyla aşıları düzgün zaman aralıkları ile yaptırmak mümkün olmayabilir. Aşılanma aralarda olduğundan ve aşı tam olarak bağışıklık sistemi ile tanışamayacağından, aşılamada ilerleyememeğe yol açar.

Bir ikinci ve en önemli neden de çok nadir olmakla birlikte daha en erken dönemler de bile şiddetli sistemde allerjik reaksiyon gelişmesi de (öksürük, ürtiker, nefes darlığı vs) olabilir. Bu her iki durumda da allerji aşılaması durdurulur. Konservatif tedaviler uygulanır. Bütün bu yukarıda anlatılan olumsuz olasılıklara rağmen rinitli hastaların çoğunda aşıdan oldukça başarılı sonuçlar elde edilir. Allerjik rinitlerde %80-90’a varan semptom azalması ile klinik iyileşme gözlenmektedir ve iyilik hali 15-20 yıl devam edebilmektedir.
cumhuriyet portal

4/03/2011

bahar alerjisi ve diğer alerjiler için doğal tedavi andız bitkisi kullanılabilir

    4/03/2011 09:37:00 ÖS   Yorum yok
doğal tedavi andız

Iğdır Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi ve ''Şifalı Bitkiler'' kitabı yazarı Prof. Dr. Yusuf Zeynelov, bahar alerjilerinin ağaç ve bitkilerden yayılan polenlere bağlı olarak meydana geldiğini, ancak asıl nedenlerinden birinin de vücuttaki vitamin yetersizliğinden kaynaklandığını belirtti.


Zeynelov, yaz aylarında tüketilen taze meyve ve sebzenin kışın bulunmaması nedeniyle insanların bünyelerinin zayıfladığını dile getirdi.

Vitamin yetersizliğinin vücuttaki bağışıklık sisteminin zayıflamasına, bunun da alerjik hastalıkların daha kolay yerleşmesine neden olduğunu kaydeden Zeynelov, polenin ise ağaç ve bitkilerin yanı sıra evdeki halı, yorgan, yastık gibi yünlü bir çok malzemede bulunabileceğini söyledi.

Bahar alerjisine karşı şifanın doğada olduğunun altını çizen Zeynelov, Türkiye'nin bir çok yerinde bulunabilen andız bitkisinin alerjik hastalıklara en iyi gelen bitki olduğunu söyledi.
Andız bitkisinin kökünün ve çiçeğinin tedavi için kullanılabildiğini belirten Zeynelov, ayrıca papatyanın da iyi bir antibiyotik olması dolayısıyla vücuttaki mikroorganizmaların canlandırılması amacıyla her zaman kullanılabileceğini ifade etti.

Zeynelov, civanperçemi otu olarak bilinen bitkinin Türkiye'de yaklaşık 80 çeşidinin bulunduğunu, Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan 16 çeşit civanperçemi otundan ancak 7 çeşidinin tedavi amacıyla kullanılabildiğini ve bu bitkinin de alerjik hastalıklar için çok faydalı olduğunu söyledi.

Alerji tedavisinde huş ağacının tomurcuk ve yapraklarının da kullanıldığını anlatan Zeynelov, huş ağacının tomurcuklarının mutlaka Nisan ayında toplanması ve hemen tüketilmesi gerektiğini bildirdi.

Alerjik hastalıklarla ortaya çıkan kaşıntı ve sivilce sorununun da doğal çözümü olduğunu kaydeden Zeynelov, bu hastalık için de kırlangıç otunu önerdi.
Bahar aylarında bol miktarda bulunan Kırlangıç otundan alınan sütün direk sivilcelere uygulanmasıyla rahatsızlığın bir kaç saat içinde geçtiğini ileri süren Zeynelov, kırlangıç otunun yapraklarının kaynatılarak bir bezle vücuda uygulanmasıyla da hastaların şifa bulacağını belirtti.



''Bitkileri taze tüketin''


Kendisinin sadece eğitim öğretim hayatı değil, çocukluğundan bu yana bitkilerle uğraştığını ve ''bu işe ömrünü verdiğini'' söyleyen Doç. Dr. Zeynelov, bitkisel tedavi de en önemli konunun bitkilerin taze ve zamanında toplanması olduğunu vurguladı.

''Her bitkinin bir zamanı vardır ve bu bitkiler zamanına göre hastalıklara şifa olabilir'' diyen Zeynelov, zamanında toplanmayan, zamansız kurutulan bitkilerin de faydası olabileceğini ancak zamanında toplanan bitkiye göre faydasının çok az olacağına dikkati çekti.

Zeynelov, bitkilerin kurutulacaksa da en iyi zamanında toplanarak kurutulması gerektiğini bildirdi.

''Kabalak kabızlığa, kızılağaç şekere iyi gelir"


''Şifalı Bitkiler'' adıyla bir de kitap yazan Prof. Dr. Yusuf Zeynelov, bitkilerin en az 10 yıl denendikten sonra faydalarıyla ilgili bilgi verebildiğini belirterek, bazı bitkilerin faydalarını şöyle sıraladı:

Kabalak (Deve Tabanı): Astım hastalıklarının yanı sıra mide ve bağırsaktaki kabızlık sorununa iyi geliyor. İçinde yoğun kobalt maddesi bulunduğu için saçın beyazlanmasında da kullanılıyor. Kökü ve sürgünleri kullanılan bitkinin kökü mart aylarında sürgünleri ise Haziran'a kadar tüketilebiliyor. İlk bu bitkiyi yiyenlerin kökünü direk yememeleri, yoğurtla birlikte yenmesi tavsiye ediliyor. Kanser hastalığını önceden engelleyen en güçlü bitkilerden biri olarak biliniyor.

Kızılağaç: Şeker hastalığına iyi geliyor.

Isırgan otu: Antibiyotik özelliği var, ancak faydalı olması için zamanında toplamak ve kurutmak çok önemli. İltihap sökücü yönü de bulunan otun bağırsakları rahatlatıcı, kanseri sakinleştirici etkilerinin de olduğu ifade ediliyor. Bruselloz hastalığına yüzde 70 oranında şifa olduğunu söyleyen Zeynelov, kendisine gelen her 10 hastadan 7'sini ısırgan otuyla tedavi ettiğini belirtiyor. Isırgan otu ayrıca saç dökülmesinin önüne geçmek için de kilit önemde...

Çakşır: Cinsel gücü artırıcı özelliğiyle tanınıyor. Nisan ayında çıkan çakşırın kan hareketini hızlandırıcı ve damar tıkanıklığını önleyici etkileri de olduğu bildiriliyor.

Kaz ayağı (tere): Mayıs ayında toplanması gereken bu bitkinin, mayıs ayı dışında toplanması halinde hiç bir faydasının olmayacağı belirtiliyor. Şekeri önleyen ve kandaki şeker oranını düşürdüğü belirtiliyor.

Kekik: Hem kokusu hem de verdiği lezzet nedeniyle yemeklerde tercih edilen bu bitki, bağırsak ve midenin rahatlaması için önemli. Kekiğin kesinlikle tam çiçek açtığı zaman toplanması gerekiyor.

Gileburu: Hemeroid hastalığına iyi geliyor. Özellikle Nisan ayında toplanması ve kurutulması gerekiyor.

Prof. Dr. Zeynelov, zamanında toplanmış bu bitkinin 3-5 gün içinde hemeroid hastalığını kesin tedavi ettiğini belirtti.
cumhuriyet portal

12/21/2010

kuş sesleri iç sıkıntısına depresyona iyi geliyor

    12/21/2010 07:40:00 ÖS   Yorum yok
depresyona iyi geliyor

21 Aralık, yılın en uzun gecesine denk düşüyor. İngiltere'nin tarihi ve doğal güzelliklerini koruyan National Trust vakfı, kuzey yarımkürede gün ışığına hasret çok sayıda kişinin bu dönemde yaşadığı iç sıkıntısına kuş seslerinin deva olabileceğini söylüyor.


Vakıf, kış hüznünü yenmek amacıyla kuş seslerinden bir derleme yayınladı. Amaç, baharın kapıda olduğu hissini uyandırmak.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .