-->
astım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
astım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/11/2013

LG Yatak ve Oturma grubu Temizleyicisi Astım ve alerji sorunu yaşayanlar için

    3/11/2013 06:15:00 ÖS   1 yorum

LG Yatak Temizleyici Astım veya Alerji sorunu yaşıyor musunuz?


bu durumda yatağınızı 100.000 ile 10 milyon arasında değişen toz maytları ile paylaşıyor olabilirsiniz işte siz ve aileniz için en iyi çözüm LG VH9000DS yatak temizleyici



1/19/2012

gıdaların bozulmasını önlemek için konulan katkı maddeleri bir çok hastalığa davetiye çıkarıyor

    1/19/2012 08:14:00 ÖS   Yorum yok

gıdaların bozulmasını önlemek için konulan katkı maddeleri bir çok hastalığa davetiye çıkarıyor

hastalığa davetiye çıkarıyor

uzmanlar anneannelerimizin beslenme tarzına dönelim diyor uzun ömürlü yiyeceklerde büyük tehlike yiyip içtiklerimiz hasta ediyor uzmanlara göre raf ömrü uzasın diye sorumsuzca konulan katkı maddeleri boyalar hastalığa davetiye çıkarıyor üç ay beş ay dayanabilen gıdalar salam,sosis,peynir,yoğurt tatlandırıcılar hatta ekmek bile hepsi birer tehlike erken doğum düşük bu gıdalar yüzünden özellikle çocukların hayatı tehlikede avrupa birliği zararlı katkı maddelerini kodlandırıyor bisküvi gofret ve cipslerde kullanılan e223 astımlı hastalarda atağa ketçap ve soslarda kullanılan e210 deri döküntüsü ve migrene hazır çorba et ürünleri ve çerezlerde kullanılan e621 baş dönmesi ve çarpıntıya neden oluyor karamelde kullanılan e150 ise düşük bebek ağırlığı nedeni

1/09/2012

grip ve soğuk algınlığına birebir astıma faydalı ege bölgesinin kızılcık tarhanası

    1/09/2012 04:37:00 ÖS   Yorum yok

Uşak'ta yaklaşık 30 yıldır tarhana üreten Mustafa Yeldanlı (74), yaptığı açıklamada, her yıl yaklaşık 1 ton kızılcık tarhanası ürettiğini, bu tarhananın Ege bölgesi dışında da yaygınlaştırılması için çalıştığını belirtti.

ege bölgesinin kızılcık tarhanası

Yeldanlı, şöyle konuştu: ''Yaz aylarında doğada kendiliğinden yetişen kızılcık bitkisinin meyveleri toplandıktan sonra kaynatılıyor. Çekirdekleri ayrılan meyvenin posası ile un karıştırılarak 5 gün kadar bekletiliyor. Kurumaya alınan tarhana sonra makinelerle ufalanıyor ve pişirmeye hazır hale geliyor. Kızılcık tarhanasının özelikle grip ve soğuk algınlığının tedavisinde birebir etkili olduğu biliniyor. Astım hastaları için de faydalı.''

Yeldanlı, fast food (hazır yemek) tarzı beslenmenin sağlığa zararlarının uzmanlarca birçok kez dile getirildiğini, tarhana çorbasının sağlıklı beslenme programlarının vazgeçilmez ürünü olması gerektiğini belirtti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, iş adamı merhum Sakıp Sabancı'nın tarhana çorbasını tattırdığı isimlerden bazıları olduğunu kaydeden Yeldanlı, şunları söyledi:

''Tarhanayı kim yaparsa yapsın çok değerli bir gıda olduğu kesin. Bin yıllık bu mucize besini tanıtmak için elimden geleni yapıyorum. 


Özellikle sağlıklı nesiller için çocukların tarhana içmesi gerektiğini söylüyorum. Anneler özellikle kış aylarında çocuklarına her gün mutlaka tarhana çorbası içirsin. Çocuklarının bağışıklık sisteminin güçlendiğini görecekler.''

Yeldanlı, uzman hekimlerin ve bilim adamlarının da protein, kalsiyum, demir, A, B1 ve B2 vitaminleri içerdiği için tarhana çorbasının sinir sistemine, baş ve mide ağrılarına iyi geldiğini belirttiklerini ifade etti.

11/27/2011

öksürük ve astım tedavilerinde kullanılan öksürük otu hakkında

    11/27/2011 03:15:00 ÖS   Yorum yok

Öksürük otu (Tussilago farfara), papatyagiller (Asteraceae) familyasından öksürük giderici olarak kullanılan otsu bir bitki türü. Latincede "Tussilago" öksürük önleyici anlamına gelir.

öksürük otu hakkında
Bitki, tarihsel zamanlardan beri öksürük tedavisine ek olarak astım gibi çeşitli akciğer rahatsızlıklarında kullanıldı. Ezilen çiçekler genelde deri hastalıklarında kullanılır ayrıca bitki yiyecek maddesi olarak tüketilir.

Öksürük otu, tohum ve köksaplar yardımıyla kolay yayılabilen çok yıllık otsu bir bitkidir. 


Genelde koloniler halinde bulunur. Çiçekler görünüşte karahindibaya benzer ancak ondan daha önce açar. Tay ayağına benzeyen yapraklar tohumlar dökülünceye dek gözükmez. Sarı çiçekler, yapraklar açmadan önce bir mevsim boyunca uzun saplar üzerinde kalır daha sonra kurur.

Yapraklar saplı, yaprak ayası 10-20 (-30) cm genişliğinde, sivri loplu, kenarı düzensiz dişli her iki yanıda önceleri yünlü sonraları üstü tüysüzleşir. Yapraksız çiçek sapı 4-15 cm uzunluğunda çok sayıda morumsu pul yapraklı, yünlü, tomurcuklar dimdikdir. Kömeç 1.5-2.5 cm genişliğinde, brahte doğrusal (ince ve uzun), küt, morumsu ve beyaz tüylü. Aken 3-4 mm uzunluğunda, papus 10-15 mm'dir.

Anavatanı Avrupa ve Asya’nın muhtelif yerleridir. 


Kuzey Amerika ve Güney Amerika'da muhtemelen göçmenler tarafından tıbbi bir madde olarak getirilmiş bugün iyice yaygınlaşmıştır. Bitki çoğunlukla yol kenarlarında bazende deniz sahilinde bulunur, istilacı bir tür olduğu düşünülür.

Naenia typica ve Euplexia lucipara dahil olmak üzere bazı kelebek türü larvalarının besin kaynağını oluşturur bunun yanı sıra bal arısının (Apis mellifera mellifera) en çok gezindiği bitki türüdür.

11/26/2011

vücuttaki yaygın virüslerle mücadele eden bağışıklık sistemini güçlendiren geven bitkisi

    11/26/2011 12:25:00 ÖS   Yorum yok

Geven (Astragalus), baklagiller (Fabaceae) familyasından yetiştiği bölgelere göre farklılaşan 2000 kadar türü bulunan otsu ve küçük çalıların ortak adı.

bağışıklık sistemini güçlendiren
Tıpta özellikle ana vatanı Çin olan Çin Geveni kullanılmaktadır. Gevenden gövde veya kökünün üzerinden bıçakla özel olarak yapılan çizgilerden akan zamka kitre denir ve kitre başka ilaç yapımında kulanılır. Astragalus microcephalus ve Astragalus gummifer Türk kitresi ve Anadolu kitresi olarak bilinir.

Tıpta daha çok kullanılan ve hakkındaki araştırmaların en fazla olduğu Astragalus kökü veya Astragalus membranaceous denilen türünün doğal yerleşim alanları Çin'in kuzey ve doğu bölgeleriyle Moğolistan ve Kore'dir.

Son araştırmalar bitkinin insanın bağışıklık sistemini güçlendirebildiğini göstermiştir.

Astragalus tragacanthus'dan elde edilen ve tekstil ve farmakotiklerde kullanılan tragacanth'ın bedenin yaygın virüslere karşı direncini arttırdığı ve bağışıklık sistemine yardımcı olduğu iddia edilmektedir.
Kullanım alanları

Soğuk algınlığı ve grip
Süregen enfeksiyon
Çeşitli allerjiler
Astım
Kronik yorgunluk
Kemoterapiyle ilişkili olarak iştah kaybı veya yorgunluk
Anemi
Kalp rahatsızlıkları
Böbrek rahatsızlıkları
Mide ülserleri
Hepatit
Genel hazım zorunları
Yaralar
Ebru sanatına yarar

Vücutta bir dizi bağışıklık işlevini destekleyen Aatragli Polysaccharoses bileşini içeren Astragalus'un yapılan araştırmalarda


Soğuk algınlığı vakalarının şiddetini ve süresini azaltabildiği
Kalbin kan pompalama hacminde iyileştirmeler sağlayabildiği
Karaciğerde hücre hasarına karşı koruma sağlayabildiği
Kalp ve beyin dokularına oksijin taşınmasına yardımcı olduğu ve vücudun şevk ve direncini geliştirdiği
Fareler üzerindeki araştırmalarda astragalus özü kullanılan farelerde idrar torbası kanserinin daha az görüldüğü
Akciğer kanseri hastalarında tümör ilerleyişini tersine çevirebildiğine işaret edilmektedir.

Astragalus kökü;

Tentür
Kapsül
Hastane ve klinik koşullardaki kullanım için enjekte edilebilir formlarda
Deriye için merhem şeklinde kullanılmaktadır.

Kullanımı

Geven çocuklara bağışıklık sistemini destekleyici olarak verilebilmekte fakat ateşli vakalarda geleneksel Çin tıbbına göre ateşi uzattığı veya güçlendirdiği için kullanılmamaktadır. Yetişkinlerde dozajlar vücut ağırlığına göre olduğundan çocuklarda da yetişkinlerin dozunun 1/3'ü verilebilmekte ancak konsantrasyonlar arasında farklılıklar olabildiğinden uzun dönemli kullanımlarda doktora danışılması gerekmektedir.

Günlük önerilen dozlarda alındğında ciddi yan etkileri olmamakta ve genellikle güvenilir şekilde kullanılmaktadır. Bununla birlikte diğer bitki ve ilaçlarla etkileşime girebildiğinden bu tip durumlarda mutlaka doktora danışılarak kullanılması önerilmektedir.

Hamile veya emzikli bayanlarda veya ilaç kullanım durumunda kullanmadan önce mutlaka doktora danışılması gerekmektedir.
Muhtemel etkileşimleri

Antiviral ilaçlar - Acyclovir ve interferon gibi bazı antiviral ilaçların etkilerini arttırabilir.

Bağışıklık sistemini baskılayan ve organ nakillerinde bedenin organı reddetmesini önlemek amacıyla kullanılan cyclophosphamide gibi ilaçlarla ters etkileşime girebilir.
Yüksek tansiyon - Astragalus tansiyonu düşürerek yüksek tansiyon ilaçlarının etkilerini güçlendirebilmektedir
Kanı incelten ilaçlarla birlikte kullanıldığıda bu ilaçların etkilerini güçlendirerek kanama ve felç riskini arttırabilmektedir.

5/28/2011

eşşek sütü italyada fayda bakımından inek sütüne alternatif oluyor

    5/28/2011 04:36:00 ÖS   Yorum yok
inek sütüne alternatif
eşşek sağma

İtalya’da inek sütüne alerjisi olanlar için alternatif bir ürüne dönüşen eşek sütünün popülaritesi hızla artıyor.


Üretimin yarıdan fazlası çocuk hastalıkları birimlerine satılırken, zayıflatıcı özelliği sebebiyle eşek sütü kadınlar tarafından da yoğun olarak tüketiliyor. Napoli Üniversitesi uzmanlarına göre, eşek sütü vücuttaki yağ oranını azaltarak hem formda tutuyor, hem de içindeki yüksek kalitedeki Omega 3 yağları ve kalsiyum ile kalbi koruyor. Eşek sütü ayrıca astıma iyi geliyor, kansere karşı koruyor.
hürriyet planet

5/02/2011

astım hastalarının parfüm kullanırken dikkatli olması gerekiyor

    5/02/2011 07:01:00 ÖS   Yorum yok
parfüm kullanırken

Astımın görülme sıklığı gerek dünyada, gerekse ülkemizde her geçen gün giderek artıyor.


Batı Avrupa'da son 10 yıl içinde hastalığın görülme sıklığı 2 kat artarken, ABD'de astım hastalarının sayısında 1980'den bu yana yüzde 60 oranında bir artış görüldüğü belirtiliyor.

Dünyada yaklaşık 300 milyon, ülkemizde de 4-5 milyon astım hastası yaşıyor. 3 Mayıs Dünya Astım Günü nedeniyle astımın artışına dikkat çeken International Hospital’dan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Nur Kaşkır, sanayileşme ve modern yaşam tarzının hastalığın artışını etkileyen en önemli etkenler olduğuna ifade ediyor. Astıma yol açan pek çok neden olduğuna, yaz mevsimine yaklaştığımız şu günlerde ise özellikle kadınlarda parfüm kullanımı arttığına da dikkat çeken Dr. Nur Kaşkır, “Bir parfüm onlarca, hatta yüzlerce çeşit uçucu organik madde yayıyor. Bunlardan çoğu güvenle solunsa da bazıları astımı tetikleyebiliyor. Bu nedenle kişiler kendilerine ve astımlı çocuklarında semptom artışına neden olabilen parfümler konusunda titiz davranmalı. Aynı zamanda çocuk bakıcılarının kullandığı parfümlere de dikkat etmeliler!” uyarısında bulunuyor.


Keskin kokulardan uzak durun!


Yapılan araştırmalara göre; günlük hayatta kullanılan deodorant, keskin kokulu parfümler ve oda spreyi ile parfümlü deterjanlar astımı tetikleyebiliyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Nur Kaşkır, bazı astım hastalarının bu tür maddelerin nefes darlığına neden olabileceğini bilmeksizin keskin kokulu parfümler, oda parfümleri, banyolarda kullanılan aparatlar ve kokulu mumlarla iç içe yaşadıklarına dikkat çekerek, “Bu durum parfüm alerjisi değil, irritasyon dediğimiz, keskin kokulara karşı zaten artmış duyarlılığı olan bronşların hassaslığının artması ve bronşlarda daralma cevabının olmasıdır. Astım ataklarıyla karşılaşmamak için bu tür kokulara karşı dikkatli olmak gerekiyor” diyor.

Şampuanlar, saç spreyleri, oda spreyleri, saç boyaları, oda boyaları ve daha onlarcası…


Günlük hayatımızda giderek daha fazla yapay madde kullanıyoruz. Peki ya bu maddelerin sayılarının ve çeşitliliğinin artması toplumda astımın ve şiddetinin de artmasına neden olabilir mi? Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Nur Kaşkır bu reaksiyonların alerji sınıfına girmese de alerjik kişilerdeki ilave etkilerinin de yadsınamayacağına dikkat çekiyor.


Astımı neler tetikliyor?

• Ailesel öykü,
• Enfeksiyonlar,
• Mevsim değişimi, hava ısısının değişmesi-özellikle soğuk hava-,nem oranının artması,
• Kokular, stres, bazı ilaçlar,
• Sigara içmek veya sigara içilen ortamlarda bulunmak,
• Bazı işyerlerinde solunan gazlar ve kimyasallar ,
• Alerjik astım durumunda alerjenler ile karşılaşma (ev tozu akarları, küf mantarları, polenler-çiçek tozları, ağaç ve yabani ot polenleri, küf, hayvan tüyü) Alerjenler içinde en önemlisi ev tozu akarlarıdır. Türkiye’deki alerjik astımlıların yüzde 70’inde ev tozu akarı alerjisi bulunuyor.


Tek bir belirtisi olduğunda tanı güçleşiyor!

Astımlı kişi hastalığı tetikleyen etkenlerle temasa geçtiğinde hava yolları daralıyor. Bu darlık hastada; öksürük, tekrarlayan nefes darlığı, göğüste daralma hissi, hırıltılı solunum ve kolay yorulmaya gibi yakınmalara neden oluyor. Bazı hastalarda astımın bu tipik belirtilerinden hepsi görülebileceği gibi, bazılarında ise sadece birkaçı, hatta sadece biri gelişebiliyor. Bu nedenle teşhis, dolayısıyla tedavi edilmeyen pek çok astımlı olabiliyor.


Ataklar kontrol altına alınabiliyor!

Astım uygun teşhis ve tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalık. Tedavide 2 türlü ilaçlardan faydalanılıyor; nefes darlığında ihtiyaç halinde kullanılan rahatlatıcı ilaçlar ve ise astımın gerçek nedenine inerek hastalığı tedavi etmeye yönelik ilaçlar. Astım tedavilerinin çoğunda en etkili yöntem, ilacın solunarak doğrudan akciğerlere girmesinin sağlanması.

Bu yoldan yapılan uygulamalar etken maddenin istenilen organ olan akciğerlere doğrudan ulaşmasını sağladığı gibi, vücuda geçişin çok az olması nedeniyle hastayı ilacın yan etkilerinden de koruyor. Hastanın doktorun ilaçlarını doktorunun önerileri doğrultusunda, uygun dozda kullanması ve düzenli olarak kontrollere gitmesi, astımın kontrol altına alınabilmesinde son derece önemli bir rol oynuyor. Hastanın dikkat etmesi gereken bir başka önemli nokta da, alerjik astımı varsa alerjenden kaçınma yollarını günlük hayatında uygulamak.
cumhuriyet portal

4/04/2011

nefes darlığı zatürreden akciğer kanserine kadar bir çok hastalığın habercisi

    4/04/2011 11:06:00 ÖS   Yorum yok
akciğer kanserine kadar

Eğer Nefesim daralıyor, “Eskisi gibi rahat nefes alamıyorum” diyorsanız, bunu hiçbir zaman olağan bir durum olarak görmeyip, mutlaka bir hekime başvurmalısınız.


Nefes darlığının kesinlikle ciddiye alınması gereken bir sorun olduğuna dikkat çeken Acıbadem Fulya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Reha Baran, “Çünkü nefes darlığı ciddi hastalıklara işaret edebiliyor. Akciğer hastalıklarının yanı sıra diğer sistemlerin bazı hastalıklarında da ilk bulgu olabiliyor. Bu nedenle nefes darlığı nedenlerinin ayrıntılı olarak araştırılması gerekiyor” diyor.

 Hangi tip nefes darlığı, hangi hastalıkların belirtisi oluyor?

•    Soğuk havada nefes almakta güçlük çekme: Astıma işaret edebiliyor.
•    Eforla artan nefes darlığı: KOAH, fibrozis, romatolojik hastalıklar, anemi, tiroit hormon bozuklukları veya kalp hastalıkları gibi birçok hastalığın belirtisi olabiliyor.
•    Nefesin yetmediği hissi: Hiçbir sebep bulunamazsa “psikojenik dispne” denilen, kişinin iç sıkıntılarından kaynaklanabiliyor.
•   Geceleri artan nefes darlığı: Nefes darlığı özellikle yatınca artıyorsa, kalp yetmezliği ve astıma işaret edebiliyor.
•  Oturulduğunda bile nefes almakta güçlük çekme: Kişinin oturduğu yerde bile nefes darlığı hissetmesi; astım, KOAH, akut bronşit, zatürree, akciğerde kitle, akciğer zarları arasında sıvı toplanması, damar tıkanıklığı ve fibrozis gibi birçok akciğer hastalığına ait olabiliyor. Aynı zamanda anemi, romatizmal hastalıklar, kalp hastalıkları, böbrek yetmezliği, hormonal bozukluklar, reflü ve uykuda solunum apnesi gibi vücudun hemen tüm sistemlerini ilgilendiren hastalıklarda da ortaya çıkabiliyor.
•  İstirahat halindeyken oluşan nefes darlığı: Astım, pulmoner emboli, zatürree, akciğer kanserleri, akciğer zarında sıvı toplanması ve aneminin belirtisi olabiliyor.

Erken tanı hastalığın ilerlemesini önlüyor!

Acıbadem Fulya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Reha Baran, nefes darlığında erken tanının altta yatan hastalığın ilerlemeden durdurulmasında anahtar bir rol üstlendiğini belirterek, bunun için nasıl bir yol izlendiğini şöyle anlatıyor: “Hastadan öncelikle dikkatli bir hikaye alınması ve fizik muayene yapılması gerekiyor. Sonrasında uygulanan akciğer grafileri, solunum fonksiyon testleri, egzersiz testleri, arter kanında oksijen ve karbondioksit ölçümleri, nefes darlığının nedenleri açısından çok önemli bilgiler veriyor. Bu testlerle nefes darlığının nedeninin akciğerde olup olmadığı anlaşılıyor ve gerekirse daha ayrıntılı testlere geçiliyor."


Tedavi şekli altta yatan hastalığa göre değişiyor!

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Reha Baran, nefes darlığı tedavisinin altta yatan hastalığın tedavisi ile mümkün olduğunu belirterek, “Buna ek olarak hastalara oksijen veya basınçlı hava verilmesi gibi yöntemlere başvurulabiliyor” diyor.

Rahat bir soluk için...
•    Sigara dumanı ve kirli havadan kaçının.
•    Düzenli olarak spor yapın.
•    Deniz seviyesinden çok yüksek yerlerde yaşamayın.
•    Burundan nefes alın.
•    İdeal kilonuzu koruyun.
cumhuriyet portal

bahar alerjileri için bazı vakalarda alerji uzmanına başvurmak gerekebilir

    4/04/2011 10:59:00 ÖS   Yorum yok
alerji uzmanına başvurmak

Amerikan Hastanesi Alerji ve İmmünoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Jale Göktan'a göre, bazı vakalarda bu yöntemler kafi gelmez ve bir alerji uzmanına başvurmaları gerekebilir. Tedavide allerjenlerden sakınma ve ilaçla sağıltma en sık başvurulan yöntemler olmakla birlikte Alerji Aşısı (İmmunoterapi)’da düşünülmesi gereken bir yoldur.


Öte yandan aşı, her alerji hastasına verilmeli midir? Verilebilir mi? Sakıncaları var mıdır? Bunları irdelemek gerekir. Aşıları kimlere verilmelidir? Aşı ile allerji hastalığından tamamen kurtulmak mümkün müdür? Aşı verilmesi için ne gibi şartlar ve ortam gerekmektedir? Öncelikle ürtiker ve atopik dermatit ve astım hastalarında hemen hemen hiç sonuç alınmadığı bilinmelidir. Yiyecek allerjenleriyle aşı hazırlanmaz.Aşıların, farklı özellikleri vardır. Allerji doktoru neye göre ve nasıl seçim yapmalıdır? Tüm bunlar hastadan hastaya değişebilir ve her hastanın allerjilerine göre allerji aşı içeriği de değişiktir.

Her şeyden önce hastanın allerji şikayet ve bulgularının değerlendirilmesi gerekmektedir.

Saman nezlesinin yanı sıra akciğer hastalığı (allerjik astım) var mıdır? Allerjik astıma, KOAH (kronik obstraktif akciğer hastalığı) eşlik etmekte midir? Hastanın çevre faktörleri tam olarak kontrol altına alınmış mıdır? Örneğin hastanın kedi allerjisi varsa ve evde kedi hala yaşamaya devam ediyorsa, allerji aşısının iyileştirme gücü oldukça düşüktür. Kediyi uzaklaştırıp aşıya başlanırsa, etkin sonuç alınabilir. Ya da hastada KOAH varsa ve/veya sigara içiyorsa, allerjik rinite bağlı basit bir bronkospazmla kıyaslandığında, aşıdan fayda görmesi olasılığı neredeyse hiç yoktur.

Belki biraz hapşırık ve burun kaşıntılarında azalma kaydedilir. Ama burun tıkanıklığı, öksürük, nefes darlığı kaybolmaz. 

Hastanın solunum yolu şikayetleri sadece allerjik rinite mi bağlıdır? Bunu saptamak için allerji Prik testleri yapılmalıdır (klinik olarak semptomlarla en doğru paralelizmi saptayan yöntemdir). Bunun yanı sıra hastada sinüzit, nazal sinüzal polip gibi hastalıklarında olup olmadığı incelenmelidir. Hastanın sinüzit ve polipleri tedavi edilmeden allerji aşısından bir fayda görülme ihtimali çok azdır.

Bu durumlardan şüphelenilirse aşıya başlamadan önce bir Kulak Burun Boğaz Uzmanı ile konsültasyon yapılması ve/veya sinüs/akciğer filmleri çekilmesi gerekebilir. Aşılar kişinin allerjisi olduğu saptanan polen, toz akarı, hayvan epiteli vs. allerjenlerinin allerji uzmanının hesapladığı formulasyona göre hazırlanır. Bu aşı çok düşük sulandırma ve dozlardan başlayarak, tedrici bir şekilde haftalık infeksiyonlarla daha yüksek dozlara çıkarılarak. Devam dozuna erişilir. İmmunoterapi (Allerji aşı tedavisi) total 4 veya 5 yıl süren bir programdır.

Ağızdan damla ile alınan aşılar da vardır ama henüz tam olarak tedavi eden özelliği düşüktür. Hastada tüm bulgularıyla aşıya başlanması uygun görülse bile bazen sosyal nedenlerle aşı vermek mümkün olmayabilir. Bunların en başında iş-okul-sık seyahatler dolayısıyla aşıları düzgün zaman aralıkları ile yaptırmak mümkün olmayabilir. Aşılanma aralarda olduğundan ve aşı tam olarak bağışıklık sistemi ile tanışamayacağından, aşılamada ilerleyememeğe yol açar.

Bir ikinci ve en önemli neden de çok nadir olmakla birlikte daha en erken dönemler de bile şiddetli sistemde allerjik reaksiyon gelişmesi de (öksürük, ürtiker, nefes darlığı vs) olabilir. Bu her iki durumda da allerji aşılaması durdurulur. Konservatif tedaviler uygulanır. Bütün bu yukarıda anlatılan olumsuz olasılıklara rağmen rinitli hastaların çoğunda aşıdan oldukça başarılı sonuçlar elde edilir. Allerjik rinitlerde %80-90’a varan semptom azalması ile klinik iyileşme gözlenmektedir ve iyilik hali 15-20 yıl devam edebilmektedir.
cumhuriyet portal

3/25/2011

astım migren hastalarının hastalığını tetikleyen gıdalar

    3/25/2011 07:03:00 ÖS   Yorum yok
hastalığı tetikleyen gıdalar

Uzmanlara göre tüketilen gıdalarla hastalıklar arasında yakın ilişki bulunuyor. Örneğin astım hastalarına konserve ve turşudan uzak durmaları tavsiye ediliyor.


Beslenme Uzmanı Mehlika Öktem, "Hazır salamura yiyecekler, fast foodun fazla tüketilmesi. Ve alerjen özelliği fazla olan insanların çok aşırı miktarda çilek, domates tüketmesi astımı tetikleyen faktörlerden bir tanesi" dedi.

Migren hastaları ise salam, sosis gibi şarküteri ürünlerinden ve peynirden uzak durmalı.


Öktem, "Bunun haricinde şarap, kahve ve kafein tüketimi migreni tetikleyen yiyeceklerden bir kısmı" dedi.

Gastriti olanlar için ise asitli içecek ve yiyecekler tehlikeli. Kafein ise, panik atak hastalarının baş düşmanı.

Tuz oranı yüksek salamura, turşu gibi yiyecekler de tansiyon hastalarına tavsiye edilmiyor.


Öktem, "Hiçbir beslenme modelinde de yoktur ki hiçbir besin tamamen kısıtlansın. Eğer siz diyetinize dikkat ediyorsanız ılımlı ölçüde ufak kaçamaklar yapabilirsiniz" şeklinde konuştu.
trt türk

2/27/2011

alerji vakalarındaki artışın sebebleri tam olarak açıklanamıyor

    2/27/2011 05:57:00 ÖS   Yorum yok
artışın sebebleri

İngiltere'de tıp çevreleri alerjilerin sayısının giderek arttığında hemfikir.


2007 yılında yayımlanan bir araştırma, gıda alerjisi teşhisiyle hastaneye yatırılanların sayısının 1990 yılından bu yana yüzde 500 arttığını gösteriyor.

Saman alerjisi, astım ve egzama vakaları da son 30 yıldır artmakta.

İngiltere Alerji Derneği Allergy UK'e göre bu da her üç kişiden birinin hayatının bir döneminde alerjik belirtiler gösterdiği anlamına geliyor.

Bu durum, İngiltere'de ulusal sağlık yetkililerini çocuklarda alerjilerle nasıl mücadele edileceğine ilişkin yeni bir kılavuz yayımlamaya yöneltti.
Çocuklarda en yaygın gıda alerjileri

* İnek sütü
* Balık ve deniz ürünleri
* Tavuk yumurtası
* Fıstık
* Soya
* Buğday
* Kivi

Kaynak: NICE (Ulusal Sağlık ve Klinik Mükemmeliyet Enstitüsü)

Çocuklarda en sık görülen gıda alerjileri inek sütüne, balık ve deniz ürünlerine, tavuk yumurtasına, soya, fıstık, buğday ve kivi meyvesine oluyor.

Vücudun alerjik reaksiyonu ise çeşitli; kimi zaman hapşırma kimi zaman deride kabarma şeklinde oluyor ama alerjiye yol açan madde, kimilerinde de hayatı tehdit edecek şekilde sonuçlanabiliyor.

Peki alerji vakaları neden artıyor?


İngiltere'de St Guys and St Thomas's Hastanesinden Doktor Adam Fox, bunun basit bir yanıtı olmadığı görüşünde.

Fox, "Bir çok teori var ama ne yazık ki çoğunda boşluklar var o nedenle sebebini tam anlamıyla bilemiyoruz" diye konuştu.

Lordlar Kamarası Bilim ve Teknoloji Komisyonu, 2007'de bulgulara ilişki bir değerlendirme yayımlamıştı.

Bu değerlendirmede çeşitli teorilere yer verildi.


Bunlardan biri hijyen teorisi; insanların çok daha temiz ortamlarda yaşamaları, bağışıklık sistemlerinin zayıflamasına neden oluyor.

Bir diğeri annenin beslenme düzeni; hamilelik ve emzirme dönemlerinde annenin beslenme düzeninin, bebekte alerjilere karşı önemli bir koruma sağlayacağı düşünülüyor.

Komisyon, bireylerin alerjik oldukları maddeye yüksek dozda maruz bırakılarak alerjisinin üstesinden gelinebileceği yolunda da görüş belirtti.

Değerlendirmede ayrıca hava kirliliğinin de alerjileri artırdığı görüşü dile getiriliyor.
bbc türkçe sağlık

12/23/2010

kaya tuzu astım bronşit gibi hastalıkların tedavisinde faydalı

    12/23/2010 09:41:00 ÖS   Yorum yok

Çankırı'da bir toplantıya katılan Prof. Dr. Ahmet Maranki, kaya tuzunun rafine edilmemiş halinin insan sağlığı için çok yararlı olduğunu açıkladı.

hastalıkların tedavisinde faydalı

Çankırı'da önemli oranda bir tuz kaynağının bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Maranki, 1 litre kaplıca suyunda ortalama 1 gram mineral bulunduğunu, aynı orandaki tuzda ise 40 kat mineral olduğunu ifade etti.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .