-->
yüksek kolesterol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yüksek kolesterol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12/04/2011

kolesterol damar tıkamaz kolesterol ilaçları tam bir abonelik sistemi

    12/04/2011 01:16:00 ÖÖ   Yorum yok

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın, ''Kolesterol ilacı kullanmak tam bir abonelik sistemidir'' dedi.

kolesterol ilaçları abonelik sistemi

İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Anabilim Dalları Öğretim Üyesi Canan Efendigil Karatay da ''Kolesterol damarları tıkamaz. Damarları tıkayan kolesterol değil, kan pıhtısıdır" şeklinde konuştu

''Kolesterolle ilgili bilimsel gerçekler'' başlığı altında Hyatt Otel'de düzenlenen basın toplantısında konuşan Aydın, kolesterolü ortalamanın altında olanların başka hastalıklara çok daha fazla yakalandıkları yönünde birçok araştırma olduğunu, ancak bu araştırmaların birtakım insanlara ticari açıdan bir şey kazandırmadığını, bu yüzden de ibrenin kolesterol karşıtı kampanya yürütenlerin lehine olduğunu savundu.

Ortada çok büyük bir rant olduğunu ifade eden Aydın, şunları kaydetti:


''1960'lara, 70'lere kadar tıp safiyane amaçlarla yapılıyordu. 40 yıldır ise ilaç tüketimine dayalı bir anlayış ve sistem geliştiriliyor. İlaç sanayi, hastalığı değil, belirtilerini yok edecek ilaçlara yöneliyor. Mesela başınız ağrıyorsa onun gerçek nedenini öğrenmeyi değil, ağrısını dindirecek ilaçlar vermeyi öneriyor tıp. Hastalar bu ilaçları kullanır ve ağrıları yıllarca devam eder. Sanayinin de aradığı budur. Kolesterol ilacı kullanmak da tam bir abonelik sistemidir. 40 yıl kullanırsınız.''


Konuya ilişkin rant meselesini görmeyenlerin kavganın nedenini anlayamayacağını vurgulayan Aydın, sözlerine şöyle devam etti:

''Araştırmaların yüzde 90'ı, ilaç firmaları tarafından yapılıyor. Yani tedaviye değil, önleme yönelik. Vücutta mikropsuz bir iltihap vardır. Vücut bunu kolesterol ile tamir etmeye çalıştığı için kolesterol oranını yükseltir. Yani oradaki kolesterol tamir materyalidir. Bu, bir yangın mahallindeki itfaiyeyi görüp de 'İtfaiye yangın çıkarıyor' demeye benziyor. Çünkü bundan büyük paralar kazanılıyor.''

Prof. Dr. Karatay

İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Ha0stalıkları ve Kardiyoloji Anabilim Dalları Öğretim Üyesi Canan Efendigil Karatay da ''Kolesterol damarları tıkamaz. Damarları tıkayan kolesterol değil, kan pıhtısıdır. Kanın pıhtılaşmasının en önemli sebeplerinden biri de insülin hormonudur'' dedi.


Toplantıya katılan diğer hocalarla birlikte kendisinin de aylarca ''En Çok Satanlar'' listesinde yer almış kitaplarının olduğunu belirten Karatay, ''Bizim için 'Boşuna konuşuluyor' deniyor. Biz boşuna konuşmuyoruz. Sayfalarca olan bu kitapları yazmak kolay değil. Buradan belirtmek istiyorum ki, hiç birimiz boş hocalar değiliz. Hepimiz kitap yazmış insanlarız ve halkımızın sağlığı için yapıyoruz bunları'' diye konuştu.
Yiyeceklerin kolesterolü yükselttiğine ilişkin iddiaların yersiz olduğunu vurgulayan Karatay, şunları kaydetti:

''Senelerden beri ispat edilmiştir ki hiçbir yiyecek kan kolesterolünü yükseltmez. Bunu bilmemek demek bilime kapalı olmak demektir. Mesela inekler yeşillik yer ama sütleri yağlıdır. İnekler yağlı bir şey mi yiyor? Demek ki yalnızca yeşillik bile yense, insan vücudu da hayvan vücudu da yağı üretir, çünkü ihtiyacı vardır. Trans yağlar dışındaki her türlü yağa vücudun ihtiyacı vardır.''

Sağlık ocaklarındaki aile hekimlerinin hiçbir teşhise ihtiyaç duymadan şakır şakır kolesterol ilacı yazdığını vurgulayan Karatay, şöyle devam etti:


''Kolesterolün yüksek olması demek, ilaçların verilmesi demek değildir. İşte biz buna karşıyız. Bir çok yan etkileri var bunların. Kolesterolün kendisi bizatihi masumdur. Vücutta bazı şeyleri düzeltmek için yükselir. Dolayısıyla kolesterolü ilaçla düşürmeye çalışmak anlamsızdır.''

Toplantı sonunda basın mensuplarının sorularını da cevaplayan katılımcılardan Prof. Dr. Aydın, Prof. Dr. Bingür Sönmez'in kendileri hakkında basın yoluyla suç duyurusunda bulunduğunun hatırlatılması üzerine, ''Biz de buradan suç duyurusunda bulunuyoruz'' dedi.

4/05/2011

fazla mesai yapanların normal mesai yapanlara göre kalp krizi riski daha fazla

    4/05/2011 04:55:00 ÖS   Yorum yok
kalp krizi riski

Londra Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, fazla mesai yapmanın kalp krizi geçirme riskini artırabileceğine işaret ediyor.


Buna göre, günde 11 saat çalışanların, dokuz-beş mesaisi yapanlara göre kalp sorunları yaşaması olasılığı yüzde 67 daha fazla.

Araştırma kapsamında yaşları 39 ile 62 arasında değişen binlerce kişi 11 yıl süreyle izlendi.


Bu süre içinde 192 kişi kalp krizi geçirdi.

Kötü beslenme, sigara ve alkol tüketimi, yüksek tansiyon ve kolesterolün riski artırdığı ve hatta ölümcül kalp hastalıklarına neden olabildiği biliniyordu.

University College London'daki araştırmaya başkanlık eden Dr. Mike Knapton, şimdi risk faktörleri arasına fazla mesainin de girebileceğini söyledi.

Knapton, ""Araştırma kapsamında kalp krizi faktörlerini belirlemek için yedi bin kadın ve erkek memuru izledik. Günde 11 saat çalışmanın yedi ya da sekiz çalışmaya kıyasla kalp krizi geçirme riskini artırdığını gördük. Bunun bir rastlantı mı yoksa aralarında bir ilişki mi var henüz bilemiyoruz" dedi.

Yine de bu verinin, kalp krizi geçirme riski olan hastaların korunması açısından büyük önem taşıdığını belirten Dr. Knapton, "Bu sonuç, fazla mesai yapan insanlara çalışma saatlerini azaltmaları için bir uyarı olabilir. Çünkü yeni bir risk faktöründen söz ediyoruz. Ama şu aşamada daha az çalışmanın kalp krizi riskini azaltabileceğini de söyleyemiyoruz." diye konuştu.

Knapton, bu çalışma temel alınarak, ileride yaşam tarzı ve çalışma koşullarındaki değişikliklerin kalp krizi riskini azaltma olasılığı konusunda araştırmalar yapılabileceğini söyledi.
bbc türkçe sağlık

12/16/2010

daha uzun yaşamak daha fazla hastalıkla mücadele demek

    12/16/2010 09:35:00 ÖS   Yorum yok
daha fazla hastalıkla mücadele

Daily Mail gazetesindeki bir habere göre, uzun ömrün, hastalıklarla daha uzun yıllar mücadele içinde yaşamak anlamına gelebileceğini belirten araştırmacılar, günümüzde doğanların 30 yıl önce doğanlara oranla, hayatlarının fazladan bir yılını hastalıklı veya sakat geçireceğini bildirdi.


Araştırmaya göre, 2007'de doğan kadınlar hayatlarının 17,1 yılını 1981'de doğanlarsa 16 yılını engelli bir durumda geçirecekler.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .