-->
uyku sorunları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
uyku sorunları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/04/2012

0-4 yaş arasındaki bebeklerin uyku sorunlarının çözümü hakkında

    11/04/2012 02:09:00 ÖS   Yorum yok




Turkcell Salı Pazarı - Bebeğiniz Uyumuyor mu?

Salı Pazarı'nda 0-4 yaş arası bebek ve çocukların uyku sorunlarını çözme konusunda uzman Pınar Sibirsky'yi dinledik. http://blog.turkcell.com.tr

11/25/2011

horlamayı engellemek için küçük dili kesmek çare olmuyor

    11/25/2011 09:08:00 ÖS   Yorum yok

Horlama ve tıkayıcı uyku apnesi 40-50 yaş arası erkeklerde yüzde 4-8 oranında görülüyor. Horlama burun, gırtlak ve yutak bölgesindeki sorunlardan kaynaklanıyor. 


Ancak horlama sorunlarının yüzde 85’ini, gırtlak ve ağız bölgesindeki sorunlar oluşturuyor. 

Acıbadem Levent Tıp Merkezi KBB Uzmanı Dr. Ahmet Hamdi Önay, küçük dilin uzaması nedeniyle ameliyat edilmesinin horlama tedavisinde sihirli bir formül olarak sunulmasına karşı çıkıyor. Dr. Önay, “Küçük dilin cerrahi operasyonla kesilip küçültülmesi, böylece horlamanın sona ereceğinin söylenmesi tıbben ve bilimsel olarak doğru değildir” diyor.

küçük dili kesmek
Dr. Ahmet Hamdi Önay, uyku sorunları ve horlama konusunda merak edilen soruları şöyle yanıtlıyor:

Horlama nasıl oluşuyor?


Nefes alıp verme sırasında dışarıdan aldığımız ve sonrasında da dışarı verdiğimiz havanın yolculuk yaptığı gırtlak, ağız boşluğu ve burun bölgesindeki anatomik yapılara çarpması (türbülansı) sonucunda çıkan gürültülü sese horlama diyoruz.

Horlama en çok kimlerde görülüyor?


Erkeklerde görülme sıklığı kadınlara göre daha fazla olmakla birlikte özellikle ileri yaşlarda görülme sıklığı erkeklerde daha da artıyor. Obez kişilerde veya solunum sorunu olan kişilerde görülme sıklığı da diğer gruplara göre daha fazla oluyor.

Horlamanın nedenleri nelerdir?

Horlamanın nedenleri vücudun başlıca üç bölgesindeki sorunlardan kaynaklanıyor. Bunları da üç ana bölgede topluyoruz: Burun, Ağız ve Gırtlak bölgesi.

Burun bölgesindeki temel sebepler: Burun eti büyümeleri, kronik sinüzitler ve burunda oluşan deviasyon sonucunda havanın sağlıklı bir şekilde dolaşamamasından kaynaklanan sorunlardır.

Ağız bölgesindeki nedenler: Dil kökü, bademcikler, yumuşak damaktır.

Gırtlak bölgesindeki nedenler: Bu bölgenin içini döşeyen mukozanın gevşekliğidir. Toplumda daha çok horlamaya, burundaki sorunların neden olduğu düşünülüyor. Aslında tam tersi sözkonusudur. Bilinenin aksine burnun horlama ve uyku apnesi sıklığındaki payı sadece yüzde 15’tir. Avrupa ve ABD’de bu konuda yapılmış tüm klinik çalışmalarda bu ispatlanmıştır. Horlama sorunlarının yüzde 85’i gırtlak ve ağız bölgesindeki sorunlardan kaynaklanıyor. Bu yüzden problemi çözmede burun anatomik yapılarını düzeltmek yeterli olmayabiliyor.

Horlama sorunu olan kişiler günlük hayatta hangi sorunları yaşıyor?

Horlayan ve nefes tıkanıklığı olan kişiler uykunun Delta ve REM aşamalarına ulaşamadıklarından dolayı, sürekli yorgun, bitkin bir şekilde günlük hayatlarına devam ediyorlar. Bunun sonucunda gün içinde uyuklama, algıda bozukluk, motivasyon eksikliği, sinirlilik, hareketlerde uyuşukluk, yorgunluk belirtileri ortaya çıkıyor.

Horlamanın tedavisi nasıl yapılıyor?

• Tedavi net bir şekilde sebebin tespitiyle ortaya çıkıyor. Çünkü horlama nedeninin net bir şekilde klinik olarak ortaya konulamaması tedavide başarısızlığın temel nedenidir.
• Horlama nedeni burun bölgesiyse bu bölgedeki anatomik yapıların düzeltilmesi gerekir. Ağız bölgesinde dil kökü, bademcik ya da yumuşak damağa-küçük dile bağlıysa sorun, bu bölgelere cerrahi müdahalede bulunmak gerekiyor.
• Ayrıca hastalara diyet veya pozitif basınç uygulayan cihazların verilmesi şeklinde tedavi seçenekleri de kullanılabiliyor.
• Yapılan uyku testinde apne, hipopne’nin (nefessizlik indeksi) sonuçlarına göre hangi yöntemin hastaya daha faydalı olabileceğine karar veriliyor. Çoğu zaman tek başına bir cerrahi yöntem veya yalnız diyet uygulaması yetersizlik gösterebiliyor. Bu durumda her üç yöntem de birlikte kullanılabiliyor.
• En az faydalı olabildiğimiz hasta grubu gırtlak bölgesinde horlama problemi olan hastalardır.
• Dünyada yapılan tüm klinik çalışmalarda görülmüştür ki, bu bölgenin içini döşeyen mukozal tabakanın uyku sırasında kıvrılması, solunum tıkanıklığına ve horlamaya neden olmakta, adeta bir yumuşaklık sendromu olarak düşünülmektedir.
• Spor yapan kişilerde gırtlak bölgesine ait bu tür sorunların olma olasılığı yüzde 2’lere yakındır. Bu yüzden tedavinin önemli parçalarından birisi de düzenli ve planlı spor programlarıdır. Tüm bu yöntemlerden sadece bir tanesinin uygulanması bile tedavi ettiğimiz hastaların sayısının güç geçtikçe artmasını sağlıyor.
• Sıkça küçük dilin uzamasının ve bunun ameliyatının horlama tedavisinde sihirli bir değnekmiş gibi sunuluyor olması, tıbben ve bilimsel olarak doğru değildir.

Horlamaya karşı verilen CPAP cihazlarını hastalar kullanabiliyor mu? Faydalı oluyor mu?

Horlama tedavisinde kullanılan CPAP cihazı, burun bölgesine hava pompalanmasını sağlıyor. Pompalanan basınçlı havanın etkisiyle buradaki hava akışının makine kontrolünde aksamaması sonunda horlama ve nefessizlik sayılarında mutlaka azalmalar meydana geliyor. Ancak CPAP cihazının hastalar tarafından devamlı bir şekilde kullanılma yüzdesi oldukça düşüktür. Her 10 horlama hastasından sadece 6 tanesi yani yüzde 60’lara yakın oranı bu cihazı kullanamadığını, bununla uyumaktan rahatsız olduğunu ifade ediyor. Hastalar tedaviye başladıktan sonra aldıkları yeni cihazı vermek istediklerini, başka bir çözüm istediklerini ifade ediyor. Bunun tam tersi bir şekilde horlama ve uyku apnesi olan hastaya yalnızca cerrahi olarak yaklaşma fikri de doğru değildir. Kombine tedaviler veya sıralı tedavilerin yanı sıra, hastaların iyi takip edilmesi de tedavide temel yaklaşım olmalıdır.

CPAP cihazları hangi hastalar için uygundur?

• Cerrahi yöntemi kabul etmeyen.
• Spor yapmayan.
• Zayıflayamayan
Eğer hasta CPAP cihazını kullanmak istemezse, tedaviyi yürüten hekimin tekrar cerrahi, diyet şeklinde tedavileri hastaya sunma zorunluluğu vardır.

Horlama sorunları ve uyku apnesi başka hangi sağlık sorunlarına neden oluyor?

• Toplumda yüzde 20 oranında yüksek tansiyon görülüyor, tıkayıcı uyku hastalığı olan kişilerde bu oran yüzde 60’a çıkıyor.

• Kalp yetmezliği hastalarında tıkayıcı uyku apnesi yaygınlığı yüzde 20-37 arasında değişiyor.

• Tıkayıcı uyku hastalığı saptanan kişilerin yüzde 30’unda tip 2 diyabet görülmüştür.

• Yaşamın kaynağı olan havanın hiçbir engelle karşılaşmadan akciğerlere ulaşması engellendiğinde ciddi sistemik hastalıkların görülme olasılığı ortalama 20 kat kadar artıyor.

• Horlama ve apne hastalarına, çevresini horlayarak rahatsız eden hasta olmasından öte kendilerine en çok zarar veren kişiler olarak bakmamız da fayda vardır.

9/06/2011

ilk ve orta öğrenimde okuyan çocukların başarılı olabilmeleri için 10-11 saat uyumaları gerekiyor

    9/06/2011 08:05:00 ÖS   Yorum yok

Derman, yaptığı açıklamada, uykunun, vücudun değil, beynin dinlenmesi için şart olduğunu dile getirerek, uykunun beynin ve vücudun en verimli şekilde iş görmesi için olmazsa olmazı olduğunu bildirdi.


uyumaları gerekiyor
Erişkinlerin tam dinlenebilmesi için gerekli olan ideal uyku süresinin kişiye göre değiştiğini ifade eden Derman, ilkokul öncesi küçük çocukların ise 11-13 saat, ilk ve orta öğrenimdeki çocukların 10-11 saat uyumaları gerektiğini kaydetti.

Üniversite döneminde gençlerin uyku gereksiniminin de genelde 8-9 saat olduğunu dile getiren Derman, yetersiz süreli veya kalitesiz uykunun çocukların psikolojik durumlarını bozacağını ve akademik başarılarını etkileyeceğini ifade etti.

Bilimsel araştırmalarda, uyku süreleri bir hafta süreyle bir saat bile azalan çocuklarda dikkat, konsantrasyon, öğrenme ve hafıza becerilerinde ölçülebilir belirgin azalmalar olduğunu saptandığını da belirten Derman, şunları dile getirdi:

''Uykuları yetersiz olan çocukların okuma, yazma ve matematik problemlerini çözme becerilerinin bozulduğunu ve sağlıklı uyuyanlara göre bu öğrencilerin daha düşük notlar aldığını açıkça gösteren araştırmalar bulunuyor. Araştırmalar, ergenlik yaşındaki gençlerde de uyku problemlerinin ve yetersiz uykunun çok yaygın olduğu göstermekte. Eksik uyku çok belirgin davranış sorunlarına, öğrenme problemlerine ve akademik performans düşmesine yol açar. Bu yaş grubundaki gençlerde sıklıkla gece uykuya dalmakta zorluk, sık uyanma, sabah dinlenmeden uyanma veya çok zor ayılma, gün içinde yorgunluk ve kolayca uykularının gelmesi şikayetleri görülür. Bu şikayetlerle davranış bozuklukları, devamsızlık, öğrenme güçlüğü ve akademik başarısızlık arasında da bir ilişki bulunuyor. Anne ve babaların çocuklarının uyku sağlığına en azından beslenmeleri ve genel sağlıkları kadar özen göstermeleri gerekiyor.''


Sağlıklı uyku için gerekli kurallar


Derman, sağlıklı bir uyku için dikkat edilmesi gereken genel kuralları da şöyle sıraladı:
''Her sabah aynı saatte uyanarak biyolojik saatinizi koşullandırın. Öğleden sonra ya da okul sonrası şekerleme yaparsanız yarım saati aşmayın. Yatakta okumayın, chat yapmayın, twitlemeyin, mesajlaşmayın, TV seyretmeyin, telefonla konuşmayın, abur cubur yemeyin. Öğleden sonraları ve akşamları kafeinli, sodalı içecekler kullanmayın. Yatağa aç gitmeyin ama akşam yemeklerini hafif yiyin, gece çok su içmeyin. Egzersizlerinizi yatmadan en az 4 saat önce yapın. Yatak odası sessiz, karanlık, yaklaşık 23-24 ısıda derece olsun. Yatmadan önce yoğun video oyunları, korku filmleri seyretmekten kaçının. Dertleri, sorunları, endişeleri yatağa taşımayın, olumlu düşünün. 20 dakikada uyuyamazsanız kalkıp başka bir odaya geçin, sıkıcı şeyler okuyun, uykunuz gelince yatağa dönün. Okul dışı aktiviteler çok zaman alıyorsa azaltmayı düşünün, ders için gece geç saatlere kadar çalışmanın kalıcı yararı olmadığını unutmayın. Uyku sorunları bir iki haftayı geçerse bunları gözlemleyin, not edin, doktorunuza veya bir uyku uzmanına danışın.''

3/16/2011

iskoçya'da gençlerin ruhsal ve fiziksel gelişimi için okullara uyku dersi konulacak

    3/16/2011 03:19:00 ÖS   Yorum yok
okullara uyku dersi

İskoçya'da ergenlik çağındaki gençlere uyuma dersi verilmesi için okullara ilave kaynak sağlanması kararlaştırıldı.



"Sleep Scotland", ya da Türkçesiyle "Uyu İskoçya" adındaki hayır kurumu tarafından hazırlanan eğitim programı okullarda müfredatın parçası haline gelecek.


Amaç, gençlerin fiziksel ve ruhsal gelişiminde uykunun önemine dikkat çekmek.

Hayır kurumu, geceleri televizyon ve bilgisayar başından ayrılmayan ya da cep telefonuyla sohbete dalan gençlerin, büyük bir olasılıkla ihtiyaçları olan 9 saat saatlik uykuyu alamadıkları kanısında. Oysa yeteri kadar uyumamak eğitimdeki başarıyı ve sağlığı etkiliyor.

Uykusuz kalmak, aşırı şişmanlık, çocukların boylarının fazla uzayamaması ve depresyon riskinin artması gibi sorunları beraberinde getiriyor.
Biyolojik saat bozuluyor

Hayır kurumu geçen yıl Glasgow'daki ortaokullarda öğretmenlere uyuma derslerinde kullanacakları malzemeleri hazırlamakta yardımcı olmak için bir pilot program yürüttü.

Sleep Scotland'ın yöneticisi Jane Ansell, "Hiçbir anne-baba çocuğunu yeteri kadar yedirmeden ya da giydirmeden okula göndermeyi aklından bile geçirmez, o halde neden yeteri kadar uyumadan gönderiyorlar?" sorusunu yöneltti.

"Öğrenciler sabah kalkmakta ve dikkatlerini toplamakta zorlanıyor. Uyku sorunu olduğu apaçık."


Sleep Scotland, gençlere uykunun önemini ve iyi uyuma alışkanlıkları edinmeyi öğretmeyi amaçlıyor.

Edinburgh'daki James Gillespie's okulundaki rehber öğretmen Kate Pearce, "Öğrenciler sabah kalkmakta ve dikkatlerini toplamakta zorlanıyor. Uyku sorunu olduğu apaçık" diyor.

Sleep Scotland'ın açıklamasına göre, ergenlik çağındaki gençlerin uyuma oranlarında bütün dünyada son 10-20 yıl boyunca sürekli bir azalma görülüyor.

Hayır kurumunun hazırladığı raporda, gençlerin haftasonu geç kalkarak eksik uykularını tamamlayacaklarını düşündükleri, oysa haftasonları daha da geç yatarak tıpkı uzun uçak yolculukları sonrasında olduğu gibi biyolojik saatlerinin bozulmasına yol açtıkları belirtiliyor ve şöyle deniyor:

"Cuma ve Cumartesi akşamları sürekli olarak, bazen normalden 4, hatta 6 saat geç yatan öğrenciler her haftasonu New York'a gitmiş kadar oluyor."
bbc türkçe yaşam

2/09/2011

uyurgezerler üzerinde yapılan araştırmaların sonucu uyurgezerlik genetik

    2/09/2011 10:44:00 ÖS   Yorum yok
uyurgezerlik genetik

Bilim dünyası, yıllar süren araştırmalar sonunda uyurgezerliğin nedenini bulduğuna inanıyor.


Çok sayıda uyurgezer üyesi olan bir aile üzerinde bir çalışma yapan bilim insanları, sorunun genetik olduğunu saptadı. Uzmanlar, bulguların hastalığa tedavi bulunmasına yardımcı olmasını umuyor.

Uyurgezerlik, her 100 çocuktan 10'unu, her 100 yetişkinden ise ikisini etkiliyor. Çoğu kişi de bunu küçük bir sıkıntı olarak görüyor. Ancak bazı vakalarda çok tehlikeli de olabiliyor. Uyurgezerlerin cinayet işledikleri vakalar da bulunuyor polis kayıtlarında.

Şimdi Amerikalı bilimadamları, Nöroloji dergisinde yayımlanan araştırmalarında, uyurgezerliğin genetik nedenlerini bulduklarını söylüyor.

Araştırma aynı ailenin uyurgezer olan dört kuşak bireyleri üzerinde yapılmış.


22 akraba üzerinde yapılan çalışma kapsamında uyurgezerlik sorunu olanların DNA'ları uyurgezer olmayanlarınkilerle karşılaştırılmış.

Sonunda da uyurgezerlerin bir kromozomlarının bozuk olduğu ortaya çıkmış.


Uyurgezerlerin 20 nolu kromozomu taşıyan genleri çocuklarına aktarma olasılıkları yüzde 50. Keşfin bütün uyurgezerlik vakalarını açıklamaya yetip yetmeyeceğini anlayabilmek için daha kapsamlı araştırmaların yapılması gerekiyor.

Birmingham kentinde uyku sorunlarını tedavi etmek üzere faaliyet gösteren kliniğin uzmanlarından Dev Banerjee, bulguların çok önemli olduğuna dikkat çekiyor.

Banerjee şunları söylüyor:

"Aile genleriyle ilgili bir bağ olduğundan hep kuşkulanıyorduk zaten. Kliniğime gelen hastaların bazıları,'kardeşimde de vardı, ya da amcam da şöyle davranırdı' gibi ayrıntılar aktarırlardı. Tedavi sürecine nasıl bir etkisi olacağını bilmiyoruz. Çünkü hastaların büyük bölümünde zararsız bir hastalık bu. Tahminde bulunmak için de çok erken... Ama genetik bir bağ saptamak önemli kuşkusuz."
bbc türkçe sağlık

1/06/2011

uykusuz geçen bir gece 3 kilometre yürümek kadar yoruyor

    1/06/2011 08:55:00 ÖS   Yorum yok
yürümek kadar yoruyor

Colorado Üniversitesinden bir grup bilimadamı tarafından yapılan araştırma, yatakta sağa sola dönerek geceyi gündüz edenlerin, mışıl mışıl uyuyanlara göre daha fazla kalori yaktığını gösterdi.


Journal of Physiology dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, geceyi uykusuz geçiren bir kişinin harcadığı enerji miktarı, 8 saat uyuduğunda harcadığındakinden yaklaşık 135 kalori daha fazla.

Sağlıklı 7 gönüllü üzerinde yapılan araştırmayı yürüten ekibin başındaki Kenneth Wright, "Uykudaki enerji tasarrufu kısmen az görünebilir, ancak bu bizim beklediğiminden biraz daha fazla" dedi.

Uykusuzluğun kilo vermek için güvenilir ve etkili bir yöntem olmadığının altını çizen bilimadamları, araştırmanın uyku düzensizliği yaşayanlar açısından önemli olabileceğini söyledi.
trt türk
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .