-->
tiroit hormon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tiroit hormon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/24/2011

tiroit bezi tedavisi ilaç tedavisi haricinde özel yöntemlerle tedavi edilebiliyor

    5/24/2011 12:06:00 ÖÖ   Yorum yok
özel yöntemlerle tedavi

Tiroit bezi, boyunda bulunan çok önemli bir iç salgı bezi. Salgıladığı hormonlarla vücudumuzda birçok metabolik olayı kontrol ediyor. Bu yüzden tiroit bezinin fonksiyon bozukluklarında vücutta önemli rahatsızlıklar yaşanıyor ve pek çok organ da bu bozukluktan etkileniyor. 


Tiroit bezinin hızlı çalışarak aşırı tiroit hormonu üretmesi (hipertiroidi) ya da yavaş çalışmasına bağlı olarak yetersiz hormon üretimi (hipotiroidi) şeklinde ortaya çıkan hastalıkların kendilerine özel tedavi yöntemleri bulunuyor. İşte bu güncel tedavi yöntemlerini özetleyen 3 soru ve 3 cevap.


İlaçsız tedavi uygulanıyor mu?  Acıbadem Maslak Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Neslihan Kurtulmuş’a göre tiroit hastalıklarında tedavi kararı, tiroidin çalışma durumuna ve doku yapısına göre veriliyor: “Tiroit hastalıklarının bir grubu ilaçla tedavi edilirken bir kısmı ilaçsız izleniyor. İlaç tedavisi gerekenler, hiperfonksiyonel bozukluklar (hipertiroidi) yani tiroit bezinin çok çalıştığı hastalar ile tiroit hormon üretiminin yavaşladığı hastalar. Tiroit hormonlarının kanda aşırı yükseldiği durumda (tirotoksikoz), nedene bağlı olarak tedavi yapılıyor. Eğer tirotoksikoz nedeni tiroidin çok çalışmasıysa ve ona bağlı hormon miktarı arttıysa, aşırı çalışmayı durdurmaya ve hormon düzeyini normal sınırlarına getirmeye yönelik ilaç tedavisi uygulanıyor. Tiroidin çok çalışmasına yol açan otoimmün hastalıklar (Graves hastalığı gibi) ülkemizde çok sık görülüyor. İkinci en sık görülen grupta ise, tiroidin nodüllü guatrına bağlı olarak oluşan hipertiroidi bulunuyor. Sonuçta, iki grupta da tiroit hormonlarının yükseldiği görülüyor ve bunu durdurucu ilaç tedavisi yapılıyor. Bazı durumlarda istenmeyen önemli yan etkiler (kandaki lökosit sayısında düşüklük, karaciğer enzimlerinin yükselmesi) oluşabildiği için hipertiroidi tedavisi dikkat gerektiren bir tedavi. Bu yüzden belli aralıklarla laboratuvar incelemesi yapılıyor ve gerekli durumlarda, uzmanın önerisiyle tedavinin değiştirilmesi gerekebiliyor.”  

Hipertiroidi’den hipotiroidi’ye geçiş nasıl oluyor?


İlaçla tedavisi yapılan hipertiroidi hastalarında, belirli bir süre içerisinde iyileşme görülmezse ya da ilaca bağlı yan etkiler meydana gelirse, endokrinoloji uzmanı yeni bir tedavi planı için hastayla görüşüyor. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Dr. Özlem Sezgin Meriçliler, bu hastalar için iki tedavi seçeneği bulunduğunu açıklıyor: “İlaçla tedavisi yapılan hipertiroidi hastalarında, en fazla 1-1.5 senelik periyodik süre içerisinde tiroit hormon üretimi azaltılarak, kandaki tiroit hormonu normale çekilmeye çalışılıyor. Hipertiroidi tedavisine, hastanın ihtiyacına göre değişen dozda devam edilirken amacımız, tedaviyi tamamen keserek tiroidin kendi normal fonksiyonlarına geri dönmesini sağlamak oluyor. Ancak bu sağlanamıyorsa kalıcı tedavi yöntemine geçilmesi gerekiyor. Bunun için iki tedavi yöntemi bulunuyor. Bunlardan biri, halk arasında atom tedavisi olarak bilinen ‘Radyoaktif iyot tedavisi’, diğeri de tiroit bezinin cerrah tarafından alındığı cerrahi yöntem. İki tedavi yönteminin de ortak noktası; kişiyi artık hipotiroidi hastası haline getirecek olması. Yani cerrah tarafından tiroit alındığında ya da radyoaktif iyot tedavisinden sonra tiroit bezi çalışamaz hale geldiğinde dışarıdan tiroit hormonu verilmesi gerekiyor. Peki, kaş yapalım derken göz mü çıkarıyoruz? Hayır! Hipertiroidi tedavisinde, yani fazla çalışan bir tiroitte verdiğimiz ilaçlar, uzun kullanımda yan etkileri olabilen ilaçlar. Ve ilaçları kullanırken bile tiroit hormon düzeyini tam olarak kontrol etmek mümkün olmayabiliyor. Bu nedenle belirli bir sürede normal tiroit fonksiyonlarını yakalayamıyorsak, hastayı hipotiroidi yapmayı tercih ediyoruz. Çünkü dışarıdan tiroit hormonu vererek, kişiyi tamamen normal tiroit fonksiyonlarına sahip bir şekilde kontrol edebiliyoruz. Oysa hipertiroidi tedavisinde bu şansımız her zaman olmuyor.”


Ne zaman radyoaktif tedavi, ne zaman cerrahi yöntem?


Hipertiroidi’nin ilaç sonrası kalıcı tedavisi gereken durumlarda, hangi tedavinin uygulanacağına; hastanın cinsiyetine, yaşına ve tiroidinin durumuna göre karar veriliyor. İkisinin de güvenilir yöntemler olduğunu unutmamak gerekiyor. Eğer radyoaktif iyot tedavisine karar verildiyse tedavi nükleer tıp bölümünün olduğu birimlerde uygulanırken; cerrahi tedavi seçildiyse, ameliyatın endokrinolojik cerrahide uzmanlaşmış doktorlara yaptırılması önem taşıyor. Ameliyatta tiroit dokusunun ne kadarının çıkarılacağına, yine hastanın durumuna, yaşına ve diğer bazı faktörlere göre karar veriliyor. Bir grup hastalıkta (örneğin graves hastalığında) dokunun tamamen çıkarılması gerekiyor. Çok çalışan bir nodüle bağlı bir hipertiroidi söz konusuysa, sadece o bölgeyi çıkarmak tedavi için yeterli oluyor. Kalan doku, hastaya yetecek kadar tiroit hormonu üretmeye devam ediyor. Eğer dokunun tamamı çıkarılmışsa ve hastada tiroit hormonunu yapabilecek doku kalmadıysa, ameliyat sonrası tiroit hormonu dışarıdan ilaç olarak veriliyor. Uzmanlar, hipotiroidi tedavisinde çok daha başarılı olunduğunun altını çiziyorlar. Hasta, tiroit bezi çalışmadığı için ömür boyu dışarıdan tiroit hormonu almak zorunda kalıyor. Ancak piyasada bulunan ilaçlar, vücudun salgılamış olduğu tiroit hormonunun formunda olduğu için, hasta tüm yaşamını sanki tiroit dokusu varmış gibi sürdürebiliyor.
cumhuriyet portal

4/04/2011

nefes darlığı zatürreden akciğer kanserine kadar bir çok hastalığın habercisi

    4/04/2011 11:06:00 ÖS   Yorum yok
akciğer kanserine kadar

Eğer Nefesim daralıyor, “Eskisi gibi rahat nefes alamıyorum” diyorsanız, bunu hiçbir zaman olağan bir durum olarak görmeyip, mutlaka bir hekime başvurmalısınız.


Nefes darlığının kesinlikle ciddiye alınması gereken bir sorun olduğuna dikkat çeken Acıbadem Fulya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Reha Baran, “Çünkü nefes darlığı ciddi hastalıklara işaret edebiliyor. Akciğer hastalıklarının yanı sıra diğer sistemlerin bazı hastalıklarında da ilk bulgu olabiliyor. Bu nedenle nefes darlığı nedenlerinin ayrıntılı olarak araştırılması gerekiyor” diyor.

 Hangi tip nefes darlığı, hangi hastalıkların belirtisi oluyor?

•    Soğuk havada nefes almakta güçlük çekme: Astıma işaret edebiliyor.
•    Eforla artan nefes darlığı: KOAH, fibrozis, romatolojik hastalıklar, anemi, tiroit hormon bozuklukları veya kalp hastalıkları gibi birçok hastalığın belirtisi olabiliyor.
•    Nefesin yetmediği hissi: Hiçbir sebep bulunamazsa “psikojenik dispne” denilen, kişinin iç sıkıntılarından kaynaklanabiliyor.
•   Geceleri artan nefes darlığı: Nefes darlığı özellikle yatınca artıyorsa, kalp yetmezliği ve astıma işaret edebiliyor.
•  Oturulduğunda bile nefes almakta güçlük çekme: Kişinin oturduğu yerde bile nefes darlığı hissetmesi; astım, KOAH, akut bronşit, zatürree, akciğerde kitle, akciğer zarları arasında sıvı toplanması, damar tıkanıklığı ve fibrozis gibi birçok akciğer hastalığına ait olabiliyor. Aynı zamanda anemi, romatizmal hastalıklar, kalp hastalıkları, böbrek yetmezliği, hormonal bozukluklar, reflü ve uykuda solunum apnesi gibi vücudun hemen tüm sistemlerini ilgilendiren hastalıklarda da ortaya çıkabiliyor.
•  İstirahat halindeyken oluşan nefes darlığı: Astım, pulmoner emboli, zatürree, akciğer kanserleri, akciğer zarında sıvı toplanması ve aneminin belirtisi olabiliyor.

Erken tanı hastalığın ilerlemesini önlüyor!

Acıbadem Fulya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Reha Baran, nefes darlığında erken tanının altta yatan hastalığın ilerlemeden durdurulmasında anahtar bir rol üstlendiğini belirterek, bunun için nasıl bir yol izlendiğini şöyle anlatıyor: “Hastadan öncelikle dikkatli bir hikaye alınması ve fizik muayene yapılması gerekiyor. Sonrasında uygulanan akciğer grafileri, solunum fonksiyon testleri, egzersiz testleri, arter kanında oksijen ve karbondioksit ölçümleri, nefes darlığının nedenleri açısından çok önemli bilgiler veriyor. Bu testlerle nefes darlığının nedeninin akciğerde olup olmadığı anlaşılıyor ve gerekirse daha ayrıntılı testlere geçiliyor."


Tedavi şekli altta yatan hastalığa göre değişiyor!

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Reha Baran, nefes darlığı tedavisinin altta yatan hastalığın tedavisi ile mümkün olduğunu belirterek, “Buna ek olarak hastalara oksijen veya basınçlı hava verilmesi gibi yöntemlere başvurulabiliyor” diyor.

Rahat bir soluk için...
•    Sigara dumanı ve kirli havadan kaçının.
•    Düzenli olarak spor yapın.
•    Deniz seviyesinden çok yüksek yerlerde yaşamayın.
•    Burundan nefes alın.
•    İdeal kilonuzu koruyun.
cumhuriyet portal
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .