-->
teşhis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
teşhis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/04/2013

3 Saatte 300 kez hapşırıyor kasılma nedeniyle morarıyor tedavisi yok

    5/04/2013 12:48:00 ÖÖ   Yorum yok
Tekirdağ'da 3 saat boyunca hapşıran genç kızın kalbi defalarca duruyor ve vücudu da kasılma nedeniyle morarıyor doktorlar hastalığın teşhisini henüz koymuş değil 

hapşırık sayısı kimi zaman 300'e kadar çıkıyor daha önce sağlık problemi yoktu ne olduysa tokattaki kızkardeşinin düğününe gittiğinde oldu hande ayhan hapşırık krizlerine girmeye başladı ailenin kızlarını götürmediği hastane kalmadı ancak alerjik astım ön tanısı ile tedavi olmasına rağmen bir türlü tanı konamadı.



4/17/2012

prostat kanseri tedavisinde ultrason yöntemi ile iktidarsızlık ve idrar tutamama azaltılıyor

    4/17/2012 12:35:00 ÖS   Yorum yok

Lancet Oncology dergisinde yayınlanan ve 41 hasta üzerinde gerçekleştirilen araştırma, bölgesel ultrason tedavisinin şu an kullanılan tedavi yöntemlerinin neden olduğu iktidarsızlık ve idrar tutamama gibi yan etkileri azaltabileceğini ortaya koydu.

ultrason yöntemi ile

Araştırmacılar bulguların daha geniş çaplı araştırmalarda da tekrarlanması durumunda prostat kanseri tedavisinde yeni bir döneme girileceğine inanıyor.

Araştırmayı finanse eden Medikal Araştırma Konseyi sonuçların oldukça ümit verici olduğunu söyledi.

İngiltere'de her yıl 37 bin erkeğe prostat kanseri teşhisi konuyor.

Prostat kanseri hastaları çok önemli bir ikilem ile karşı karşıyalar.


Hastalık her yıl 10 bin kişiyi öldürüyor. Ancak bazı vakalarda tedavi uygulanmasa da kanser ilerlemiyor.

Standard prostat kanseri tedavisinde ya ameliyat yapılıyor ya da tüm prostata radyoterapi uygulanıyor.

Bu tedaviler prostat çevresindeki dokulara da zarar verebiliyor.Bu zarar da idrar tutamama ve iktidarsızlık gibi problemlere neden oluyor.

Bölgesel tedavi

Londra'daki University College Hospital'dan doktorlar prostat kanseri tedavisi için yeni bir yöntem geliştirdiler.


Bu tedavide yüksek yoğunluklu ve belirli bir bölgeye odaklanmış ultrason ile prostatın tamamı değil sadece kanserli hücreler hedef alınabiliyor.

Gerçekleştirilen 41 kişilik araştırmanın amacı teorik olarak geliştirilen yöntemin işe yarayıp yaramadığını test etmekti.

Tedavide, prostatın yakınına ses dalgalarını kanserli hücrelere yollayan özel bir sonda yerleştiriliyor.

Bu şekilde kanserli hücreler 80c'ye kadar ısıtılarak yok ediliyor, kanserin çevresindeki doku ve kaslar ise zarar görmemiş oluyor.

Araştırmayı yürüten gruptan ürolog Hashim Ahmed, tedaviyi gerçekleştirmelerinin ardından 12 ay geçtiğini ve sonuçların oldukça iyi göründüğünü söyledi.

Hashim Ahmed ''Bu araştırma sayesinde prostat kanserinde sadece kanserli hücreleri yok ederek yan etkileri azaltmanın mümkün olduğunu ortaya koyduk. Yeni tedavi yönteminin uygulandığı 10 erkekten 9'u tedaviden sonra iktidarsızlık problemi yaşamadı. İdrar tutamama sorunu ise deneklerin hiç birinde görülmedi'' dedi.

Doktor Ahmed tedavinin ardından kanserin prostattan temizlenme oranının da oldukça yüksek olduğunu ancak tedavinin yaygınlık kazanmasından önce daha büyük gruplar üzerinde araştırmaların yapılması gerektiğini söyledi.

Hashim Ahmed ''Bu tedavi sayesinde kanseri tedavi etme şeklimizi tamamen değiştirebiliriz. Hem tedavi giderleri düşer hem de erkekler prostat kanseri tedavisini çok daha az yan etki ile atlatabilirler'' dedi.

Deneye iki sene önce katılan katılan 72 yaşındaki Robert Page tedavinin çok başarılı olduğunu söylüyor.

Page ''Sonuçlar çok iyiydi. Tedaviden memnun kaldım.Yan etkiler oldukça azdı. Özellikle de klasik tedavilerle kıyaslandığında'' dedi.

Daha fazla deney

Cancer Research UK'in alt kuruluşu Gray Radyasyon, Onkoloji ve Biyoloji Enstitüsü'nden Prof. Gillies McKenna sonuçların ümit verici olduğunu söyledi.

McKenna ''Eğer bu bulgular daha kapsamlı bir deneyde doğrulanırsa, bölgesel ultrason tedavisi prostat kanseri tedavisinde yararlı olduğu kanıtlanmış diğer tedaviler ile birlikte kullanılabilir'' dedi.

Prostat Kanseri Derneği'nden Owen Sharp da deneylerin devam etmesinin gerekliliğinin altını çizdi.

Sharp ''İktidarsızlık ve idrar tutamama gibi yan etkileri azaltan tüm prostat kanseri tedavilerini destekliyoruz. Bu yeni tedavi gelecekte bunun gerçek olabileceğini gösteriyor'' dedi.

Ancak Sharp şimdilik söz konusu tedavinin sadece 50'den az hasta üzerinde denendiğini ve tedavinin daha oldukça kısa bir zaman önce uygulandığını da hatırlattı ve ''Yapılacak diğer deneylerin sonuçlarını heyecanla bekliyoruz. Umarız bu yeni tedavi sayesinde erkekler hayat kalitelerini kaybetmeksizin prostat kanserinden kurtulabilirler'' dedi.

1/25/2012

klinikler için philips Intellspace gelişmiş görüntü inceleme ve analiz özellikler ve tanıtım videosu

    1/25/2012 09:06:00 ÖS   Yorum yok

Gelişmiş görselleştirme nerede ve ne zaman gerekli klinikler için philips Intellspace gelişmiş görüntü inceleme ve analiz özellikleri



gelişmiş görüntü inceleme
IntelliSpace Portal gelişmiş görüntü inceleme ve analiz için güçlü bir ince istemci çözümü. Bu, teşhis ve neredeyse her yerde işbirliği esneklik sunar.

Bu multidisipliner, multimodalite, çok satıcılı entegre bir klinik çözüm.

IntelliSpace Portal ile kurumsal çapta dağıtılmış veri gücünün kilidini açın.

8/06/2011

ucuz ve kısa süren oksijen testi sayesinde kalp rahatsızlığı olan bebeklerin kurtulabilmesi mümkün oluyor

    8/06/2011 05:18:00 ÖS   Yorum yok

20,055 yeni doğmuş çocuk üzerinde yapılan incelemelerde kandaki oksijen seviyesini ölçmeye yarayan testlerin, benzer diğer testlerden daha güvenilir olduğu sonucuna varıldı.


bebeklerin kurtulabilmesi mümkün
Araştırmanın bulgularının yayınlandığı Lancet adlı tıp dergisinde, oksijen testlerinin İngiltere'nin tümünde uygulamaya koyulması çağrısında da bulunuldu.

Birçok vakada tespit edilemeyen kalp rahatsızlıkları olduğunu hatırlatan İngiltere Kalp Vakfı da bu testin insan sağlığında gerçek bir fark yaratabileceğini belirtiyor.

Kalp odacıkları arasındaki delikler ve sorunlu kalp kapakçıkları gibi doğuştan kalp hastalıkları her 145 çocuktan birini etkiliyor.
Test 20 yıldır kullanımda

Bu tür hastalıkların teşhisi için hamilelik sırasında ultrasonla inceleme ve doğumdan sonra kalp atış hızı ölçümü yapılmasına rağmen çok yüksek bir tespit oranı yakalanamıyordu.

İngiltere çapında altı kadın doğum hastanesinde bulunan doktorlar, 20 yıldır kullanımda olan oksijen ölçüm cihazlarının bebeklerdeki kalp hastalıklarının teşhisinde daha başarılı olduğu sonucuna vardı.

Doktorlar, kandaki oksijen seviyesi düşük olan ya da el ve ayakta yapılan ölçümleri farklılık gösteren bebekler için ek incelemelerde bulunuyor.

Beş dakikadan az vakit alan oksijen seviyesi ölçümü, ciddi bozuklulukların yüzde 75'ini teşhis edebiliyor. Bu oran, oksijen testinin, diğer geleneksel yöntemlerle birlikte kullanıldığı durumlarda ise yüzde 92'ye yükseliyor.bbc türkçe

4/29/2011

anne karnındaki bebeğin kalıtsal hastalık tanısında yüzde yüz başarı

    4/29/2011 10:11:00 ÖS   Yorum yok
kalıtsal hastalık tanısı

Çukurova Üniversitesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Tuli, hamilelik döneminde bebekte görülebilecek herhangi bir anomali ihtimalinin ailelerin bebek bekleme heyecanını kabusa dönüştürebildiğini, bunu tespit etmek amacıyla uygulanan ''Amniyosentez'' yönteminin ise bebeği kaybetme riski nedeniyle anne adaylarının korkulu rüyası olduğunu söyledi.


Dünyada yaklaşık 10-15 yıldır deneme çalışmaları yapılan, ÇÜ'de ise üç yıldır gerçekleştirdikleri aynı çalışmanın, girişimsel bir tanı yöntemi olan ''amniyosentez''e alternatif olduğunu, başka bir ifadeyle tanıda bir adım daha ileri gidildiğini ifade eden Tüli, şunları söyledi:

''Anne karnındaki bebeğin amniyo sıvısından, yani halk tabiri ile eşinden alınan sıvı ile yapılan tanıya göre, daha erken evrede yapılabilen bu yöntemde erkek bebeklerde daha başarılıyız. Çünkü, bebek kız ise baktığımız meteryalin bebeğe mi yoksa anneye mi ait olduğunu kestirmek güç oluyor. Bu durumda, kimliklendirme yapmak zorunda kalıyoruz. Ancak, bebek erkekse tanı daha kolay konabiliyor.''

Amniyosentezin bebeğin anne karnındaki 16 ile 20. haftaları arasında, kan testinin ise hamileliğin 5'nci haftasında yapılabildiğini belirten Tüli, ''Akdeniz Anemisi, Orak Hücreli Anemi, benzer kan hastalıkları, fenilketonüri, down sendromu ve daha birçok kalıtsal hastalık ya da kromozom bozukluğu çok erken evrede yüzde 100'e yakın başarıyla tespit ediliyor. Amniyosentez gelecekte tarihe karışacak'' dedi.

Tüli, 3 yıldır sürdürdükleri araştırmada, bugüne kadar yaklaşık 100 anne adayından kan örneği aldıklarını ve teşhiste hiç yanılmadıklarını belirterek, şunları kaydetti:

''Anneden aldığımız kanın test sonuçları bebeklerin yüzde 25'inin hasta, yüzde 50'sinin taşıyıcı, yüzde 25'inin ise sağlıklı olduğunu ortaya koydu. Bu doğumları takip ederek teşhisimizin doğruluğunu ölçtük. Bebeğine hasta teşhisi koyduğumuz anneler gebeliklerini sonlandırdılar mı onu bilemeyiz, 'sonlandırın' deme hakkımız da yok. Ancak, takip ettiğimiz 75 anne adayının bebeğiyle ilgili teşhisimizde yanılmadığımızı görmek bizi bu araştırmayla ilgili oldukça umutlandırdı.''


''Yarar zarar meselesi"


Yeni tanı yönteminin özellikle yıllarca çocuğu olmamış, güçlükle hamile kalmış anne adaylarının kurtarıcısı olduğunu ifade eden Tuli, ''Çünkü bu durumdaki anneler için sağlıklı bebeği kaybetme riski diğer anne adaylarına göre daha fazla kabus oluyor'' dedi.

Tüli, tıpta yarar zarar meselesini gözetmek gerektiğini vurgulayarak, ''Yarar daha fazla ise bazı riskleri göze alabilirsiniz. Ama öyle anne adayları var ki neredeyse hasta çocuğa bile razı olacak. Bu nedenle en küçük bir düşük riskini bile göze alamıyorlar'' diye konuştu.

Prof. Dr. Tüli, elde ettikleri başarılı sonuca rağmen yeni tanı yönteminde rutin uygulamaya geçmek için biraz daha zaman gerektiğini sözlerine ekledi.
cumhuriyet portal

3/25/2011

yüksek sesli ve gürültülü müzik dinlemek sinir sistemine hasar veriyor

    3/25/2011 08:24:00 ÖS   Yorum yok
sinir sistemine hasar

Beyin etkinliklerinin ölçülmesi sonucunda zor teşhis edilebilen işlev bozuklukları görülmüş. Duyma kabuğundaki sinir hücrelerinin etkinliklerini ölçen bilim insanlarının hedefi klasik işitme testiyle görülmeyen işlevsel bozuklukları bulmaktı.


Araştırma çerçevesinde yaşları 20-30 arasında değişen iki grup karşılaştırılmış. Birinci grup yıllarca kulaklıkla yüksek sesli müzik dinlerken, diğer grup gürültülü müzik dinlememiş. Düzenli olarak yüksek sesli müzik dinleyenler arka plan gürültüsündeki deneme seslerini ayırt etmekte zorlanmışlar.

Katılımcılara test seslerine konsantre olmaları söylendiğinde durum iyileşmiş ama bilim insanları bunun sınırsız bir süre için geçerli olmayacağını ve katılımcıların aynı şekilde müzik dinlemeye devam etmeleri halinde orta ve uzun vadede yaşlılığa bağlı işitme bozuklukları ortaya çıkacağını söylüyorlar. Gelecekte ortaya çıkacak bozuklukların ilk belirtileri, katılımcıların beyinlerinde ölçüldü. Uyarı: kulaklıkla düzenli olarak yüksek sesle müzik dinlemek, kulaklara zarar veriyor.
cumhuriyet portal
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .