-->
saman alerjisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
saman alerjisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4/03/2011

bahar alerjisi ve diğer alerjiler için doğal tedavi andız bitkisi kullanılabilir

    4/03/2011 09:37:00 ÖS   Yorum yok
doğal tedavi andız

Iğdır Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi ve ''Şifalı Bitkiler'' kitabı yazarı Prof. Dr. Yusuf Zeynelov, bahar alerjilerinin ağaç ve bitkilerden yayılan polenlere bağlı olarak meydana geldiğini, ancak asıl nedenlerinden birinin de vücuttaki vitamin yetersizliğinden kaynaklandığını belirtti.


Zeynelov, yaz aylarında tüketilen taze meyve ve sebzenin kışın bulunmaması nedeniyle insanların bünyelerinin zayıfladığını dile getirdi.

Vitamin yetersizliğinin vücuttaki bağışıklık sisteminin zayıflamasına, bunun da alerjik hastalıkların daha kolay yerleşmesine neden olduğunu kaydeden Zeynelov, polenin ise ağaç ve bitkilerin yanı sıra evdeki halı, yorgan, yastık gibi yünlü bir çok malzemede bulunabileceğini söyledi.

Bahar alerjisine karşı şifanın doğada olduğunun altını çizen Zeynelov, Türkiye'nin bir çok yerinde bulunabilen andız bitkisinin alerjik hastalıklara en iyi gelen bitki olduğunu söyledi.
Andız bitkisinin kökünün ve çiçeğinin tedavi için kullanılabildiğini belirten Zeynelov, ayrıca papatyanın da iyi bir antibiyotik olması dolayısıyla vücuttaki mikroorganizmaların canlandırılması amacıyla her zaman kullanılabileceğini ifade etti.

Zeynelov, civanperçemi otu olarak bilinen bitkinin Türkiye'de yaklaşık 80 çeşidinin bulunduğunu, Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan 16 çeşit civanperçemi otundan ancak 7 çeşidinin tedavi amacıyla kullanılabildiğini ve bu bitkinin de alerjik hastalıklar için çok faydalı olduğunu söyledi.

Alerji tedavisinde huş ağacının tomurcuk ve yapraklarının da kullanıldığını anlatan Zeynelov, huş ağacının tomurcuklarının mutlaka Nisan ayında toplanması ve hemen tüketilmesi gerektiğini bildirdi.

Alerjik hastalıklarla ortaya çıkan kaşıntı ve sivilce sorununun da doğal çözümü olduğunu kaydeden Zeynelov, bu hastalık için de kırlangıç otunu önerdi.
Bahar aylarında bol miktarda bulunan Kırlangıç otundan alınan sütün direk sivilcelere uygulanmasıyla rahatsızlığın bir kaç saat içinde geçtiğini ileri süren Zeynelov, kırlangıç otunun yapraklarının kaynatılarak bir bezle vücuda uygulanmasıyla da hastaların şifa bulacağını belirtti.



''Bitkileri taze tüketin''


Kendisinin sadece eğitim öğretim hayatı değil, çocukluğundan bu yana bitkilerle uğraştığını ve ''bu işe ömrünü verdiğini'' söyleyen Doç. Dr. Zeynelov, bitkisel tedavi de en önemli konunun bitkilerin taze ve zamanında toplanması olduğunu vurguladı.

''Her bitkinin bir zamanı vardır ve bu bitkiler zamanına göre hastalıklara şifa olabilir'' diyen Zeynelov, zamanında toplanmayan, zamansız kurutulan bitkilerin de faydası olabileceğini ancak zamanında toplanan bitkiye göre faydasının çok az olacağına dikkati çekti.

Zeynelov, bitkilerin kurutulacaksa da en iyi zamanında toplanarak kurutulması gerektiğini bildirdi.

''Kabalak kabızlığa, kızılağaç şekere iyi gelir"


''Şifalı Bitkiler'' adıyla bir de kitap yazan Prof. Dr. Yusuf Zeynelov, bitkilerin en az 10 yıl denendikten sonra faydalarıyla ilgili bilgi verebildiğini belirterek, bazı bitkilerin faydalarını şöyle sıraladı:

Kabalak (Deve Tabanı): Astım hastalıklarının yanı sıra mide ve bağırsaktaki kabızlık sorununa iyi geliyor. İçinde yoğun kobalt maddesi bulunduğu için saçın beyazlanmasında da kullanılıyor. Kökü ve sürgünleri kullanılan bitkinin kökü mart aylarında sürgünleri ise Haziran'a kadar tüketilebiliyor. İlk bu bitkiyi yiyenlerin kökünü direk yememeleri, yoğurtla birlikte yenmesi tavsiye ediliyor. Kanser hastalığını önceden engelleyen en güçlü bitkilerden biri olarak biliniyor.

Kızılağaç: Şeker hastalığına iyi geliyor.

Isırgan otu: Antibiyotik özelliği var, ancak faydalı olması için zamanında toplamak ve kurutmak çok önemli. İltihap sökücü yönü de bulunan otun bağırsakları rahatlatıcı, kanseri sakinleştirici etkilerinin de olduğu ifade ediliyor. Bruselloz hastalığına yüzde 70 oranında şifa olduğunu söyleyen Zeynelov, kendisine gelen her 10 hastadan 7'sini ısırgan otuyla tedavi ettiğini belirtiyor. Isırgan otu ayrıca saç dökülmesinin önüne geçmek için de kilit önemde...

Çakşır: Cinsel gücü artırıcı özelliğiyle tanınıyor. Nisan ayında çıkan çakşırın kan hareketini hızlandırıcı ve damar tıkanıklığını önleyici etkileri de olduğu bildiriliyor.

Kaz ayağı (tere): Mayıs ayında toplanması gereken bu bitkinin, mayıs ayı dışında toplanması halinde hiç bir faydasının olmayacağı belirtiliyor. Şekeri önleyen ve kandaki şeker oranını düşürdüğü belirtiliyor.

Kekik: Hem kokusu hem de verdiği lezzet nedeniyle yemeklerde tercih edilen bu bitki, bağırsak ve midenin rahatlaması için önemli. Kekiğin kesinlikle tam çiçek açtığı zaman toplanması gerekiyor.

Gileburu: Hemeroid hastalığına iyi geliyor. Özellikle Nisan ayında toplanması ve kurutulması gerekiyor.

Prof. Dr. Zeynelov, zamanında toplanmış bu bitkinin 3-5 gün içinde hemeroid hastalığını kesin tedavi ettiğini belirtti.
cumhuriyet portal

2/27/2011

alerji vakalarındaki artışın sebebleri tam olarak açıklanamıyor

    2/27/2011 05:57:00 ÖS   Yorum yok
artışın sebebleri

İngiltere'de tıp çevreleri alerjilerin sayısının giderek arttığında hemfikir.


2007 yılında yayımlanan bir araştırma, gıda alerjisi teşhisiyle hastaneye yatırılanların sayısının 1990 yılından bu yana yüzde 500 arttığını gösteriyor.

Saman alerjisi, astım ve egzama vakaları da son 30 yıldır artmakta.

İngiltere Alerji Derneği Allergy UK'e göre bu da her üç kişiden birinin hayatının bir döneminde alerjik belirtiler gösterdiği anlamına geliyor.

Bu durum, İngiltere'de ulusal sağlık yetkililerini çocuklarda alerjilerle nasıl mücadele edileceğine ilişkin yeni bir kılavuz yayımlamaya yöneltti.
Çocuklarda en yaygın gıda alerjileri

* İnek sütü
* Balık ve deniz ürünleri
* Tavuk yumurtası
* Fıstık
* Soya
* Buğday
* Kivi

Kaynak: NICE (Ulusal Sağlık ve Klinik Mükemmeliyet Enstitüsü)

Çocuklarda en sık görülen gıda alerjileri inek sütüne, balık ve deniz ürünlerine, tavuk yumurtasına, soya, fıstık, buğday ve kivi meyvesine oluyor.

Vücudun alerjik reaksiyonu ise çeşitli; kimi zaman hapşırma kimi zaman deride kabarma şeklinde oluyor ama alerjiye yol açan madde, kimilerinde de hayatı tehdit edecek şekilde sonuçlanabiliyor.

Peki alerji vakaları neden artıyor?


İngiltere'de St Guys and St Thomas's Hastanesinden Doktor Adam Fox, bunun basit bir yanıtı olmadığı görüşünde.

Fox, "Bir çok teori var ama ne yazık ki çoğunda boşluklar var o nedenle sebebini tam anlamıyla bilemiyoruz" diye konuştu.

Lordlar Kamarası Bilim ve Teknoloji Komisyonu, 2007'de bulgulara ilişki bir değerlendirme yayımlamıştı.

Bu değerlendirmede çeşitli teorilere yer verildi.


Bunlardan biri hijyen teorisi; insanların çok daha temiz ortamlarda yaşamaları, bağışıklık sistemlerinin zayıflamasına neden oluyor.

Bir diğeri annenin beslenme düzeni; hamilelik ve emzirme dönemlerinde annenin beslenme düzeninin, bebekte alerjilere karşı önemli bir koruma sağlayacağı düşünülüyor.

Komisyon, bireylerin alerjik oldukları maddeye yüksek dozda maruz bırakılarak alerjisinin üstesinden gelinebileceği yolunda da görüş belirtti.

Değerlendirmede ayrıca hava kirliliğinin de alerjileri artırdığı görüşü dile getiriliyor.
bbc türkçe sağlık
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .