-->
karın ağrısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
karın ağrısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/23/2012

nefes darlığı şikayetiyle hastaneye gitti kalbinde 5 santimlik iğne çıktı

    11/23/2012 09:57:00 ÖS   Yorum yok



işte kalbine bu saplandı 5 santimlik iğne farketmedi bile az kalsın hayatına maloluyordu muş'ta yaşayan 32 yaşındaki hasan yılmaz karın ağrısı, çarpıntı,nefes darlığı şikayeti ile hastaneye başvurdu.

doktorlar akciğer enfeksiyonu olabileceğini düşünerek yılmaz'ı tedavi altına aldı iğne yutmuş olabileceği kimsenin aklına gelmedi

11/18/2012

karın ağrısı şikayetiyle gitti yanlış teşhis'in dönüşü olmadı

    11/18/2012 09:48:00 ÖS   Yorum yok



öykü bilgiç karın ağrısı şikayetiyle gittiği hastanede birçok kontrolden geçmişti ama iddiaya göre test sonuçlarında akciğerlerindeki kitle tespit edilemedi.

öykü'nün ağrılarının psikolojik olduğu bile söylendi öykünün ciğerlerindeki kitle boşa geçen 17 ay boyunca büyüdü ve onun bedenini sardı.

9/01/2011

karın ağrısı ve iştahsızlık çekenler boyu 20 metreyi bulan parazit düşmüş olabilir

    9/01/2011 10:17:00 ÖS   Yorum yok

Karın ağrısı, iştahsızlık ve aşırı halsizlik gibi belirtiler veren, çocuklarda gelişme geriliğinin de sorumlusu olabilen bu tür parazitlerin boyu 20 metreyi bulabiliyor.


 parazit düşmüş olabilir
Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi (RSHM) Parazitoloji Laboratuvarı Şefi Doç. Dr. Ayşegül Taylan Özkan, sonbahar yaklaşırken kirli sular, enfekte hayvanlar ve iyi yıkanmamış sebze ve meyvelerle bulaşan parazitlerle ilgili uyarılarda bulundu.

Aralarında Belçika, İspanya, Portekiz, Almanya ve Hollanda'nın da bulunduğu birçok ülkeye parazitlerle ilgili eğitimlerin de verildiği laboratuvarda yapılan çalışmalarda ilginç bulgulara rastlandığını anlatan Özkan, bağırsak paraziti bulunan birçok kişinin, uzun yıllar bunun farkında olmadan yaşamını sürdürebildiğini, oysa geçmeyen karın ağrısı, iştahsızlık ve aşırı halsizliğin bunun habercisi olabileceğini bildirdi.

Bağırsak parazitlerinin, dışkı yoluyla insandan insana geçebildiğini, insan dışkısıyla kirlenmiş havuz ve diğer su kaynaklarının bulaşma yollarından biri olduğunu ifade eden Özkan, gelişme geriliği görülen çocuklarda da bu parazitlerin varlığından kuşkulanılması gerektiğini belirtti.

Bu tür parazitlerin çocukların vücut gelişimlerini olumsuz etkilediğini vurgulayan Özkan, ''Bağırsak parazitleri çocuklarda gelişme geriliğine yol açar. Sağlık çalışanları ve ailelerin bu konuda uyanık olmasında fayda var. Sözünü ettiğim diğer belirtilerle başvuran yetişkinler için de aynı duyarlılığın gösterilmesi gerekir'' uyarısını dile getirdi.


''Risk yağışlarla artıyor''


ABD ve İngiltere gibi ülkelerde su kaynaklı parazitlerin yaygın olduğunu, yağışların başlamasıyla bağırsak parazitlerinin bulaşma riskinin arttığını anlatan Doç. Dr. Özkan, ''Yağışlarla birlikte hayvan dışkıları su kaynaklarına karışır. Bazılarının klora karşı direnci diğerlerine göre 10 kat daha fazladır. Bu nedenle klor etki etmez. Kirlilik riski olan sulardan uzak durulmalıdır'' diye konuştu.

Laboratuvarda, bağırsak parazitiyle enfekte hayvanlardan alınan ve insan vücudunda bulunan örnekler üzerinde uygulamalı eğitimler verdiklerini kaydeden Özkan, ''Bağırsak parazitleri farklı boyutlarda olabiliyor. Ama içlerinde öyleleri var ki boyları 20 metreyi bulabiliyor. Vücudunda bu uzunlukta bir bağırsak parazitiyle yaşayan bir kişi, ağrı, iştahsızlık gibi belirtilerin bundan kaynaklandığını bilmiyor'' değerlendirmesinde bulundu.

7/07/2011

tedavisi olmayan iltihabi bağırsak hastalığına filtrelemeli çözüm ile tedavi olunabilecek

    7/07/2011 09:20:00 ÖS   Yorum yok

Karın ağrısı, ishal, kanama ve dışkılamada ağır sorunlarla kendini gösteren, ileri aşamada ilaçla tedavisi mümkün olmayan, "İltihabi Bağırsak Hastalığı"na karşı, Türkiye'de ilk kez yapılan "filtreleme" yöntemiyle başarı sağlandı.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde hastalığa yol açan hücreleri kandan temizleyen "aferez" yöntemiyle 1 yıldır yoğun bakımda yatan ve ilaç tedavilerine yanıt vermeyen hasta, tekrar gündelik hayatına döndü.
filtrelemeli çözüm
Hastanın tedavisini yürüten Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Törüner, "kolit" olarak bilinen "İltihabi Bağırsak Hastalığı"nın, "ülseratif kolit" ve "Crohn hastalığı" adı altında iki alt türü bulunduğunu söyledi.

Mevcut Yöntemlerle Tedavisi Mümkün Değil
Bu hastalığın mevcut yöntemlerle tedavisinin mümkün olmadığını, zaman zaman uykuya geçen hastalığın, bazen de alevlendiğini ifade eden Törüner, şu bilgileri aktardı:

"Bazı hastalarda uyku durumu şans eseri uzun sürüyor. Tedavide ilk aşamada yan etkisi az ve daha uzun süre kullanılabilen ilaçlar kullanılıyor. Hastalığın ilerlemesi halinde ise yan etkisi daha fazla ilaçlara başvuruluyor. Hastalığın mekanizması çok iyi bilinmemekle birlikte, vücut, bağırsakları düşman olarak görüyor ve bu durumda bağırsaklarda iltihabi durum gelişiyor. Bu nedenle ileri safhada bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanılması gerekiyor. Bu ilaçların uzun süre kullanılması halinde de ağır yan etkiler ortaya çıkabiliyor. Bu yan etkiler, ağır enfeksiyonlar şeklinde görülebiliyor."

Daha çok 30-40 yaşlarında, hem kadın hem de erkeklerde ortaya çıkan hastalığın görülmesinde genetik yatkınlığın etkili olduğunu ifade eden Törüner, "Bazı kişilerde hastalık 70 yaşında bile görülebiliyor" dedi.

Ülseratif kolitin kanlı ishal, Crohn'un ise ishal ve karın ağrısıyla belirti verdiğini, bazı hastalarda ağız, cinsel organ, deri gibi yerlerden dışkı gelebildiğini kaydeden Törüner, hastalığa karşı özel bir ilaç olmadığı için yüzde 100 tedavi imkanı bulunmadığını, ileri vakalarda, başlarda yüzde 80'ler civarında başarı sağlanan kortizon tedavisinde bile başarının daha sonraları düştüğünü vurguladı.

Hücreleri Kandan Temizleyen "Aferez" Yöntemi

Hastalarda ağır psikolojik sorunlara yol açan iltihabi bağırsak hastalığına karşı deneysel tedavi yöntemlerine başvurulduğunu ifade eden Törüner, hastalığa yol açan hücreleri kandan temizleyen "aferez" yönteminin de bu deneysel tedavilerden biri olduğunu bildirdi.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde aferez yapılan 20 yaşlarındaki Crohn hastasının, 1 yıldır yoğun bakımda tutulmasına rağmen hiçbir tedaviye yanıt vermediğini anlatan Prof. Dr. Murat Törüner, söz konusu uygulamayla ilgili şu bilgileri aktardı:

"Hastaya uyguladığımız aferez yöntemi ile bağırsakları düşman olarak gördüğü için hastanın kanında aşırı ve anlaşılamayan bir tepkiye yol açan hücreleri dolaşım sisteminden filtreleme yaparak temizledik. Bu hücreler temizlendiği için de hastadaki iltihabi bağırsak hastalığı belirtileri ortadan kalkmış oldu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Türkiye'nin en ileri tedavi merkezlerinden birisi. Terapötik Aferez Merkezi ise ameliyathane şartlarına sahip ülkenin en ileri merkezlerinden birisi. Aferez yönteminin başarılı olması için hem gastroenteroloji, hem de aferez konusunda gelişmiş şartlara sahip merkezlerde yapılması büyük önem taşıyor."

Törüner, tedavisi tamamlanan Crohn hastasının bağırsaklarında açılan fistüllerin tamamen kapandığını, hastalık belirtilerinin ortadan kalkmasıyla hastanın tekrar gündelik yaşamına döndüğünü ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların en aza indirildiğini belirterek, "Ancak bu, hastanın tamamen sağlığına kavuştuğu anlamına gelmiyor. Takibinin sürmesi gerekiyor. Aferez işleminin belirli bir süre sonra tekrarlanması gerekebilir" dedi.

"Yöntemin Yan Etkisi Yok"

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Terapötik Aferez Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Osman İlhan da aferez yönteminin hiçbir yan etkisi bulunmadığını bildirdi. Bu yöntemin her hastada uygulanmasının mümkün olmadığını, gastroenteroloji uzmanlarından oluşan bir heyetin raporuyla Sağlık Bakanlığı'nın Aferez Komisyonu'nun onay verdiği hastalara uygulanabileceğini ifade eden İlhan, şunları anlattı:

"Yöntemle bağırsaklarda iltihap yapan savunma hücreleri toplanıyor. Aferez tekniğiyle hastadan toplanan kan filtreden geçiriliyor, hastalık yapan lökositler ayrılıyor ve bu hücrelerden temizlenen kan hastaya tekrar veriliyor. İşlem haftada bir kez olmak üzere 5 hafta üst üste yapılıyor."

Aferez yöntemine hangi hastalarda başvurulabileceğini ilişkin bir metin hazırlanmasının söz konusu olduğunu belirten İlhan, bu konunun Sağlık Bakanlığı'nın Aferez Komisyonu'nda da ele alınacağını söyledi.

"İltihabi Bağırsak Hastalığı"nın mezankimal kök hücre nakliyle tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmaların da devam ettiğini bildiren İlhan, bu tedaviyle hastalığa karşı yüzde 100 başarı elde edilmesinin mümkün olabileceğini söyledi.

Mezankimal kök hücre nakliyle hastanın kemik iliğindeki, hastalığa yol açan hücrelerin tamamen yok edilerek dolaşıma verilmesinin önüne geçilmesinin hedeflendiğini anlatan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan, şunları söyledi:

"Mezankimal kök hücre nakli ile ilgili dünyada da bazı araştırmalar yürütülüyor. Bu araştırmalardan biri, 3. kişiden alınan kök hücrenin hastalara nakledilmesi nedeniyle başarılı olamadı. Oysa hastanın kendisinden ya da doku uyumu olan yakınından alınan kök hücre nakledilmeli. Yakın bir gelecekte bu tedavi yöntemiyle iltihabi bağırsak hastalığının tamamen ortadan kaldırılması söz konusu olabilir."

İltihabi Bağırsak Hastalığı Nedir?
Sindirim kanalında görülen, sıklıkla kronik seyirli (uzun süreli) iltihap olan iltihabi bağırsak hastalığı, bağırsak duvarında ülser, şişme, yaralanma, kanama ve zedelenme ile seyreder.

Ana hatları ile iltihabi bağırsak hastalığının, ''ülseratif kolit'' ve ''Crohn hastalığı'' olmak üzere iki farklı tipi bulunur. Buna ek olarak iltihabi bağırsak hastalığının tam olarak ülseratif kolit veya crohn hastalığına benzemeyen, arada kalan tipi, yani tam belirlenemeyen şekli de vardır.

Kalın bağırsağın en önemli görevi, bağırsak içindeki suyun kana geri emilimidir. Ülseratif kolit hastalığında suyun geri emilmesini sağlayan tabakada inflamasyon (iltihap) olması nedeni ile bu işlev gerçekleşemez. Böylece hastalığın en önemli bulgusu ishal gelişir. Bu mukozal örtü tabakasındaki inflamasyon (iltihap), doku zedelenmesine, dolayısıyla ülserlere ve kanamaya neden olur.

İshal, bağırsak hareketlerinde artışa ve karın ağrısına neden olur. Böylece hastalarda kanlı dışkılama, rektal kanama (makattan kan gelmesi), dışkılama sırasında ağrı, acil dışkılama ihtiyacı, devam eden ishal, karın ağrısı (çoğu zaman kramplar tarzında), kilo kaybı ve ateş gibi belirtiler meydana gelir.

Hastalık, zaman zaman alevlenmeler ve sakin dönemler gösterir. Ömür boyu devam eden bir hastalık olmakla birlikte tedavi ile normal aktif yaşam mümkündür.

Ülseratif kolit sıklıkla crohn hastalığı ile karışır. Ülseratif kolit hastalığında, sadece kalın bağırsağın (kolon ve rektum) içini örten yüzeyel tabaka (mukoza ve submukoza) hasta iken, Crohn hastalığında ise, ağızdan anüse (makata) kadar sindirim kanalının herhangi bir yerinde bu olabilir. Ülseratif kolitin aksine Crohn hastalığında, hastalığın görüldüğü bağırsak kısmında, bağırsak duvarının sadece yüzeyel tabakası değil, tüm tabakaları hastadır.

6/04/2011

malatyada bir kadının rahminden portakal iriliğinde 25 adet tümör alındı

    6/04/2011 10:41:00 ÖS   Yorum yok
portakal iriliğinde tümör

İnönü Üniversitesi (İÜ) Turgut Özal Tıp Merkezinde yapılan bir operasyonda, genç kadının rahminde bulunan ve her biri portakal büyüklüğünde 25 tümör rahme zarar verilmeden alındı.



İÜ Turgut Özal Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Önder Çelik, hastanede kadın hastalıkları ve doğumla ilgili tüm operasyonların başarı ile gerçekleştirildiğini kaydetti.

Bölgede en sık görülen rahatsızlıklardan birisinin de çikolata kistleri (endometrioma) olduğunu anlatan Çelik, tedavisini gerçekleştirdikleri bir kadın hastada rastladıkları portakal büyüklüğündeki 25 tümörün kendilerini bile şaşırttığını vurguladı.
Hastaneye karında şişkinlik ve ağrı şikayetiyle gelen bir kadının tedavi altına alındığını ifade eden Çelik, yapılan operasyonla rahimde bulunan büyük kistin rahme zarar verilmeden alındığını dile getirdi.

Tümörün büyüklüğü göz önüne alındığında, operasyon sırasında rahmin zarar görmesi riskinin bulunduğunu belirten Çelik, bu tür vakıalarda yapılan operasyonların büyük bölümünde kapalı ameliyat tekniğinin kullanıldığını kaydetti.



''Bir torba patates gibi"


Çelik, başarılı bir ameliyatla rahminden çok büyük bir kist alınan hasta ile ilgili şu bilgileri verdi:

''Hastanemize müracaat eden bir genç kadın şiddetli karın ağrısı ve şişkinlik şikayetinin olduğunu söyledi. Yapılan tetkiklerde rahminde büyük bir kistin olduğu görüldü. Gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra operasyonu gerçekleştirdik ve kisti aldık. Bu operasyon sırasında kadının rahminin zarar görmemesi gerekiyor. Aldığımız tümörün büyüklüğüne bakıldığında bu operasyon çok zorlu oldu. Zira her biri portakal büyüklüğünde 25 tümör büyük bir dikkatle alındı. Bu tümörün büyüklüğünü bir torba patates gibi düşünebilirsiniz.''

Turgut Özal Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümünde, tüm tıbbi ve cerrahi müdahalelerin en ileri teknikler kullanılarak gerçekleştirildiğine değinen Çelik, özellikle, kapalı yumurtalık kisti, rahim ve yumurtalık kanseri ameliyatları ve kısırlıkla ilgili tüm ameliyatların ekip tarafından başarıyla yapıldığını ifade etti.

Prof. Dr. Çelik, şunları kaydetti:

''Gebe kalamayan hastalarımızın rahimlerinde saptanan perde, polip ve myomlar hastaların rahimlerine zarar vermeden kapalı tekniklerle uzaklaştırılmakta ve hasta aynı akşam evine gönderilebilmektedir. Çok büyük çikolata kistleri (endometrioma) kapalı teknikle ve yumurtalığa zarar vermeden gerçekleştirilmektedir. Rahiminde birçok myom olan bekar hastalarımızın myomları rahim dokusu korunarak alınabilmektedir. Kanser hastalarımızdan radyo ve kemoterapi ihtiyacı olanlar ameliyat sonrası hastanemizdeki ilgili anabilim dallarınca tedavi edilmektedir. Gebeliğinde diyabet, yüksek tansiyon, tiroid hastalığı olanlar ya da tekrarlayan düşükleri bulunan hastalar üst düzey medikal ve görüntüleme teknikleriyle takip ve tedavi edilmektedirler. Ayrıca, anne karnındaki bebeğin sağlığı ile ilgili her türlü tanısal ve tedavi işlemleri diğer birimlerle koordineli bir şekilde yürütülmekte olup, bebeğin kalp ve beyin başta olmak üzere tüm organlarının sağlık durumlarıyla ilgili değerlendirme ayrıntılı olarak yapılmakta ve hastalar bilgilendirilmektedir.''
cumhuriyet portal

12/21/2010

konyadaki safra kesesi ameliyatında hastadan 520 adet taş çıktı

    12/21/2010 07:21:00 ÖS   Yorum yok
hastadan 520 adet taş

Safra kesesinde taş oluşumu, günümüzün müzmin hastalıklarından biri.


Sık görülen bu hastalığa yakalananlardan biri de Konyalı Fadime Şengül. Beyşehir ilçesinde yaşayan Fadime Şengül, karın ağrısı şikayetiyle devlet hastanesine başvurdu.

Safra kesesinde iltihap ve taş tespit edilen hasta hemen ameliyata alındı. Sonuç herkesi şaşırttı; ameliyat edilen Şengül'ün safra kesesinden tam 520 parça taş çıktı.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .