-->
ilaç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ilaç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6/24/2011

kalp hastalıkları depresyon ve alerji için sık kullanılan ilaçlar ölüm riskini arttırabilir

    6/24/2011 11:21:00 ÖS   Yorum yok

İngiliz araştırmacılar, 65 yaşın üzerindeki kişilerin yarısına bu ilaçların verildiğini söylüyor.Amerikan Jeriatri Dergisi'nde yayımlanan araştırmaya göre, yan etkiler en çok birden fazla ilaç alan hastalarda görülüyor.

ölüm riskini arttırabilir
Uzmanlar ise, hastalara panik yapmamaları ve ilaçları almayı bırakmamaları çağrısı yaptı.

Araştırmacılar, beyindeki asetilkolin isimli bir kimyasalı etkileyen ilaçları inceliyordu.
Asetilkolin puanı

Asetilkolin, sinir hücreleri arasında iletişim sağlayan bir taşıyıcı, ancak sık kullanılan çok sayıda ilacın bu taşıyıcı üzerinde yan etkileri var.

Araştırma kapsamına alınan ilaçlara, taşıyıcıya olan etkileri üzerinden puan verildi.


Yan etkileri az olan ilaçlara bir, orta seviyedekilere iki, yoğun yan etkisi olan ilaçlara ise üç puan verildi.

Araştırma kapsamına dahil edilen ilaçların bazıları yalnızca reçeteyle veriliyor, bazıları ise eczanelerden reçetesiz alınabiliyor.

65 yaş ve üstündeki toplam 13 bin hastanın aldığı ilaçların puanı hesaplandı.

Araştırma sonuçlarına göre, 1991 ile 1993 yılları arasında, aldığı ilaçların toplam puanı 4 ya da üstü olan hastaların yüzde 20'si öldü.
Beyin fonsiyonlarında yüzde 4'lük düşüş

Asetilkolin üzerinde yan etkisi olan ilaçları almayan hastaların ise yalnızca yüzde 7'si öldü.

Aldıkları ilaçların toplam puanı beş ya da daha fazla olan hastaların beyin fonksiyonlarında yüzde 4'lük düşüş tespit edildi.

Başka hastalıklar nedeniyle artan ölüm oranları analizin dışında tutuldu.


Ancak araştırma, bu ilaçların ölüme neden olduğu ya da beyin fonksiyonlarını azalttığını değil, bu gelişmelerle ilişkili olabileceğini söylüyor.

Araştırmayı yürüten doktor Chris Fox, "Tıbbi yetkililer, yaşlı hastalarının aldığı ilaçları düzenli olarak denetlemeli ve mümkün olduğu durumlarda asetilkolin üzerinde yan etkisi olan birden fazla ilaç kullanımını engellemeli." diyor.

Araştırmanın sonuçlarını önemli bulan doktor Clare Gerada da, hastalara şu uyarıda bulundu: "Yapılması gereken ilk şey fazla endişelenmemek. İkincisi ise, doktor ya da eczacınızla konuşmak. Üçüncü olarak, gerekli tavsiyeleri almadan ilaçlarınızı kullanmayı bırakmayın."
'Doktora danışmadan hareket edilmemeli'

Gerada, doktorların ilaç kullanımını her 15 ayda bir gözden geçirdiğini ve farklı ilaçları eş zamanlı kullanmanın risklerini bildiklerini söyledi.

Doktor Fox ise bu tür yan etkisi olan ilaçların ölüm oranına etkisi üzerine araştırmalarını sürdürmek istediğini ifade etti.

Verilerin toplandığı son yirmi yıl içerisinde uygulama ve ilaçların değiştiği, dolayısıyla daha modern bir araştırmanın faydalı olacağı da ifade ediliyor.

Eczacı Ian Maidment, durumun kötüleşmiş bile olabileceğini söylüyor.

Asetilkolinin zarar görmesinin bunama ile ilişkili olabileceği de düşünülüyor.

Bazı Alzheimer hastalarına da asetilkolin seviyesini yükseltme amaçlı ilaçlar veriliyor.

Doktor Susanne Sorensen, beyin fonksiyonlarındaki yüzde 4'lük düşüşün, sağlıklı bir insan tarafından yavaş ve ağır bir gün olarak hisseedileceğini söylüyor.

Sorensen, "Ancak eğer küçük bir şeyin bile kafanızı karıştırabileceği bir sağlık durumu söz konusuysa, düşüş çok daha ciddi" diye de ekliyor.

Sorensen da, hastaların doktorlarına danışmadan ilaçları almayı bırakmaması gerektiğinin altını çiziyor.
bbc türkçe

6/20/2011

fareler üzerinde denenen prostat kanseri aşısı yüzde 80 oranında başarılı oldu

    6/20/2011 06:21:00 ÖS   Yorum yok

Sağlıklı hücrelerden alınan DNA'larla üretilen aşı, farelerin yüzde 80'inde prostat kanserini tedavi etti.



Bu yöntemin başka kanser türlerinde de denenebileceğini belirten bilimadamları tümörler üzerinde çalışmaya başladıklarını açıkladı.
prostat kanseri aşısı


İngiltere Kanser Araştırmaları Vakfı Cancer Research, bunun çok önemli bir gelişme olduğunu ancak insanlar üzerinde de denemeler yapılması gerektiğini belirtti.

'Denemeler yıllar alabilir'


Kanser aşıları, insanları enfeksiyona karşı koruyan geleneksel aşıların aksine, bağışıklık sisteminin vücuttaki tümörlere saldırmasını sağlıyor.

Bu aşılar, kanserli hücrelerin yüzeyindeki antijen olarak bilinen tümör belirteçlerini (marker) hedef alıyor.

Leeds Üniversitesi'nden Prof. Alan Melcher, "Bağışıklık bilimindeki en büyük güçlük, başka yere zarar vermeden doğrudan tümürü hedef alan antijenler geliştirebilmektir" diyor.

Leeds ve ABD'deki Mayo Clinic uzmanları, sağlıklı prostast hücrelerinden aldıkları DNA'ları virüse enjekte ettiler.

Sonra bu virüs farelere enjekte edildi. Prostat DNA'sı, virüsün çok farklı türde prostat antijeni üretmesini sağladı. Bağışıklık sistemi virüsle savaşırken, kanserli prostat hücrelerine saldırmayı öğrendi.

Laboratuvarda toplam dokuz aşıyla farelerin yüzde 80'i tedavi edildi.


Prof. Melcher insanlar üzerindeki denemelere yıllar sonra başlanabileceğini söyledi. Melcher, "Bu heyecan verici bir gelişme. Bu, sıfırdan yapılan bir araştırma değil. Umut verici, immunoterapi ve virüs tedavilerine dayanan bir çalışma" dedi.

Bir süre önce doktorlar, Ipilimumab adlı bir ilacın bağışıklık sistemini kanserle savaşmaya zorlayarak ortalama ömrü uzattığını duyurmuşlardı.
bbc türkçe

5/28/2011

yaşam süresi türkiyede 50 yıl öncesine göre 50 yaş ortalamasından 73,8'e çıktı

    5/28/2011 10:01:00 ÖS   Yorum yok
yaş ortalaması

Antalya'nın Belek Turizm Merkezi'nde, Akademik Geriatri 2011 Kongresiyle ilgili basın toplantısı düzenlendi. 


Basın toplantısına, kongre başkanı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Geriatri Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Servet Arıoğlu, Kongre Eş Başkanı İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Geriatri Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Akif Karan, Kongre Genel Sekreteri Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Geriatri Ünitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Cankurtaran, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Geriatri Ünitesi'nden Doç. Dr. Meltem Halil katıldı.Prof. Arıoğlu, Türkiye'de son yapılan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'ne göre nüfusun 72 milyon 561 bin 312 olduğunu, bunun yüzde 7,01'nin 65 yaş ve üzerinde bulunduğunu söyledi. Yaşlı nüfusun yüzde 3,01'nin erkeklerden oluştuğunu vurgulayan Arıoğlu, ''Türkiye'de 2008 yılı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre beklenen yaşam süresinin 73,8 yıla ulaştı. Bu süre 2003 yılında 70,9, 50 yıl önce 50, 30 yıl önce ise 60 yıl idi'' dedi.

En uzun yaşam süresi Nazilli'de


Türkiye'de beklenen yaşam süresinin en uzun olduğu bölgenin Aydın'ın Nazilli ilçesi olduğunu anlatan Arıoğlu, ''Nazilli'de 60 yaş üstü nüfus yüzde 23 olarak belirlenmiştir. Nüfusun yüzde 1,3'ü 90 yaş üstündedir'' dedi.
Arıoğlu, bu durumu Ege tipi beslenme, yöresel ve genetik etkilere bağladı. Arıoğlu, Türk toplumunun yaşlanmakta olduğunu, Türkiye'nin buna hazırlıklı olması gerektiğini ifade etti.
Prof. Dr. Akif Karan da sadece tıp mensuplarının değil, toplumun da yaşlılık konusunda eğitime ihtiyacı olduğuna işaret ederek, Türklerin yaşı ilerledikçe hastalıklarını yaşlılığa bağlayıp üzerinde durmadıklarını kaydetti.
Karan, yaşlıların her sağlık sorununda mutlaka doktora başvurulmasını önerdi. Yaşlıların doktorların önerdiği ilaçların dışında eş dost tavsiyesiyle ilaç ve bitkisel ürünleri kontrolsüzce kullandığına, ancak yaşlıların ilaçların yan etkilerinden ölüme varan sonuçlara ulaşacak kadar olumsuz etkilendiğine değinen Karan, yaşlıların doktor önerisi dışında ilaç almamaları gerektiğinin altını çizdi.
Karan, antibiyotik gibi bazı ilaçların yanlış kullanımının toplumun tümüne yan etkisi olduğunu da kaydetti. Prof. Karan, günümüzde yaşlıların çantalarında en az 2-3 ağrı kesici bulunduğuna işaret ederek, bu ilaçların bilinçsiz olarak kullanılması halinde böbrek ve kalp fonksiyonları üzerinde ciddi risk oluşturacağını belirtti.


"Evde profesyonel bakım"


Doç. Dr. Mustafa Cankurtaran ise yaşlıların ''Yaşlıyım'' demeden fiziksel açıdan hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Kişinin bitkisel hayata bile girmesine neden olan şeker düşmesine dikkati çeken Cankurtaran, yaşlıların doktor kontrollerini ihmal etmemesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye'de 65 yaş üstü 5 milyon vatandaş olduğunu, bunun çok yakında 10 milyona yükseleceğine değinen Cankurtaran, artık yaşlıların evde yaşamlarını sürdürmelerinin zorlaştığını, ancak Türkiye'de yaşlı bakımevi sayısının yetersiz kaldığını bildirdi.
Dünyanın yaşlı bakımevlerinde bakımda belli bir doygunluğa eriştiğini söyleyen Cankurtaran, gelişmiş ülkelerin şimdi evde profesyonel bakıma yöneldiğini kaydetti.
Türkiye'de günümüzde 25 yaşlı bakım şirketi olduğunu bildiren Cankurtaran, bunun sayısının artacağını düşündüğünü kaydetti.

Yaşlılarda beslenme bozukluğu ciddiye alınmalı
Doç. Dr. Meltem Halil ise yaşlanmada beslenme sorunları ve beslenme sorunu geliştiğinde yapılacak tedaviyi anlattı. Beslenme bozukluğunun çok önemsenmeyen, ancak çok sık karşılaşılan bir durum olduğunu belirten Halil, özelikle huzurevi ve yaşlı bakımevinde beslenme bozukluğunun yüzde 85'lere ulaştığını, beslenme bozukluğu olan hastalarda çeşitli komplikasyonlar geliştiğini söyledi.

Yaşlılığı da planlamak lazım

Basın toplantısının soru ve cevap bölümünde Doç. Dr. Cankurtaran insanların çocukları ve kariyerleri için planlama yaptıklarını, yaşlılıklarını nasıl geçireceklerini planlamadıklarını, oysa günümüzde bunun da çok gerekli olduğunu ifade etti.
Evde bakımı yapılan yaşlıların bez ve ilaç, tıbbi beslenme ürünlerinin geri ödemeleriyle ilgili SGK açısından sorunlar olduğunu bildiren Cankurtaran, bazı ilaç gruplarında yaşlıların ulaşmasını engelleyici maddeler bile bulunduğunu söyledi. Türkiye'de yaşlılığın konforlu geçmesi açısından çok eksikler olduğunu söyleyen Cankurtaran, ''Emekli maaşlarında iyileştirmenin hayata geçirilmesi, ekonomik düzenlemeler yapılması lazım'' dedi.
Prof. Dr. Arıoğlu, yaşlılar arasında intihar oranlarıyla ilgili bir soru üzerine, ''En riskli yaşlı grubu, izole, eskiden beri sosyal ilişkileri iyi olmayan, eşini yakın tarihte kaybetmiş yalnız yaşamak zorunda kalan erkekler. Onların intihara teşebbüsleri teşebbüste kalmıyor, ölümle sonuçlanıyor'' dedi.
Arıoğlu, yaşlı bireyin ağzından bir kez bile ölüm sözcüğü çıkması halinde hemen psikiyatrist desteğine başvurulması gerektiğini, aksi halde yakınlarının büyük vicdan azabı çekebileceğini kaydetti.

Demirel'in yaşı

Bir başka gazetecinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yaşını gündeme getirmesini nasıl değerlendirdiklerini sorması üzerine Kongre Genel Sekreteri Cankurtaran, ''Yaş değil verimlilik kriter olmalı, 87 yaşında olması da Süleyman (Demirel) beyin fikrini beyan etmesine engel olmamalı'' diye konuştu.
cumhuriyet portal
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .