-->
ilaç haberleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ilaç haberleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/12/2013

Sigarayı bırakmak isteyenler bu tuzaklara düşmeyin

    3/12/2013 01:46:00 ÖS   Yorum yok

Sigarayı bırakmak isteyenlerin dikkatine!... 'Sağlık Bakanlığı'ndan arıyoruz' diyerek sigara bıraktırma ilacı göndereceklerini söyleyen dolandırıcıların tuzağına düşmeyin!..


CNN TÜRK'e konuşan Bakanlık yetkilileri, 'ALO 171 Sigara Bıraktırma Hattı görevlileri kimseyi aramaz, vatandaşlar bizi arar' açıklamasında bulundu.



2/10/2013

reçete onay sistemi medula provizyon kaldırıldı

    2/10/2013 11:46:00 ÖÖ   Yorum yok

Eczacıların, çalışmadığı için sık sık tepki gösterdiği, eczanelerde kullanılan ve “reçete onay sistemi” adı verilen “Medula Provizyon Sistemi” kaldırıldı.

Genel Sağlık Sigortası Kapsamında Uygulanan Medula Sistemi Hakkında Tebliğ’in Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Tebliğ, Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, eczacılardan büyük tepki gören Medula Sistemi kaldırıldı.

Medula’da sürekli ve uzun süreli arızalar nedeniyle sistemden onay alamayan eczacılar, hastaların ilaçlarını temin edemiyor, hastalar da ilaçlarını alabilmek için saatlerce eczanelerde beklemek zorunda kalıyordu.mynet

1/09/2013

göz tedavisinde kullanılan 2 bin yıllık ilaç tabletleri

    1/09/2013 02:58:00 ÖS   Yorum yok

"Proceedings of the National Academy of Sciences" dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, küçük bir kutu içinde bulunan 6 tablet, hayvan ve bitki yağlarının yanı sıra çam sakızı ve çinko içeriyor.

Tabletlerin göz enfeksiyonunun tedavisi için kullanıldığı sanılıyor.

Pizza Üniversitesi Kimya Bölümünden Prof. Maria Perla Colombini, yaklaşık 2 bin yıllık ilaçların yapımında bu kadar fazla madde kullanılmasının son derece şaşırtıcı olduğunu söyledi.

Tabletlerden aldıkları örnekleri kütle spektrometresi ile incelediklerini belirten Colombini, ilaçlarda antibakteriyal özelliğe sahip çam sakızının yanı sıra, nişasta, havuç, turp, maydanoz ve zeytin gibi bitki yağları, hayvan yağı ve çinko bulduklarını söyledi.

Toskana Arkeoloji Enstitüsü'nden Gianni Giachi ise elde edilen bulguları Theophrastus, Yaşlı Plinius ve Dioscorides gibi tarihçilerin yazdıkları ile karşılaştırdıklarını söyledi.

Giachi, tarihçilerin çinkonun özellikle göz hastalıklarının tedavisinde kullanıldığını yazdığını belirtti.

Tabletlerin içinde bulunduğu geminin, M.Ö 140-130 yıllarına ait olduğu ve Yunanistan'dan Akdeniz'deki diğer ülkelere ticari mal taşıdığı sanılıyor.

Gemi enkazı, 1974'te Toskana kenti açıklarında bulunmuştu.cumhuriyet

12/25/2012

E-reçete uygulaması ile 1 Ocak'tan sonra herşey değişecek

    12/25/2012 10:45:00 ÖS   Yorum yok



E-reçete uygulamasına 1 Ocaktan itibaren geçiliyor. Sistem ağır aksak çalışıyor. Peki reçetesiz nasıl ilaçlar alınıyor, sistem nasıl işliyor ve doktordan nasıl reçete şifresi alınır?

11/11/2012

ayakta tedavi için alınan ilaç katılım payı anayasaya uygun bulundu

    11/11/2012 10:54:00 ÖS   Yorum yok



anayasa mahkemesi ilaç katılım payının eşitlik ilkesine aykırı olduğu için iptal istemiyle yaptığı başvuruyu reddetti.

sosyal güvenlik kurumunun ayakta tedavide kullanılan ilaçlar için katılım payının %10 ila %20 arasında belirleme yetkisi anayasaya uygun görüldü

gelişigüzel kullanılan antibiyotikler obeziteye yol açıyor

    11/11/2012 10:26:00 ÖS   Yorum yok



doktora danışmadan şeker gibi ağıza atılan antibiyotiklerin obeziteye yani kilo almaya yol açtığı belirtildi.

çarpıcı araştırmanın sonucunu antalya'da düzenlenen endokrinoloji konferansında profesör doktor okan bülent yıldız açıkladı bilim insanları hayvanlar üzerinde yaptı denemeyi antibiyotik verilen hayvanların vücutlarında daha fazla yağ biriktiği çıktı ortaya

10/18/2012

Multivitamin alan erkeklerde Kanser riski yüzde 8 daha azalıyor

    10/18/2012 05:15:00 ÖS   Yorum yok
Araştırma için yaşları 50'nin üzerinde yaklaşık 15.000 erkek on yıldan fazla izlendi.
Amerikan Tıp Derneği'nin dergisinde yayımlanan araştırma sonucuna göre, multivitamin alan erkekler arasında kanser vakalarında ufak da olsa bir azalma gözlendi.

AP ajansı, sonucun sürpriz olduğunu, zira daha önce tek tek farklı vitaminler üzerinde yapılan araştırmaların, bunların kronik hastalıkları önleyemediğini, hatta bazılarının kanser riskini arttırdığını gösterdiğini bildiriyor.

Yeni araştırma ise multivitaminlerin erkeklerde kanser oluşma riskini yüzde 8 azaltığına işaret etti.

Uzmanlar bununla birlikte sebze ve meyveye ağırlık veren sağlıklı bir beslenmenin vitamin almaktan daha iyi olduğunu belirtiyor.

Bazı durumlarda doktor tavsiyesiyle vitamin takviyesi almak mümkün. Örneğin 65 yaş üzerindekilere D vitamini tavsiye ediliyor.

Multivitaminlerin genel sağlık üzerindeki etkisi konusundaki araştırmalardan ise kesin bir sonuç alınmış değil.

Bazı araştırmalarda sağlıklı kişiler tarafından alındığında bunların faydadan çok zarar verdiği, bazılarında da kanseri etkilemediği sonucuna varılmış.

Amerikalı uzmanların araştırmasında her gün bir şeker ya da multivitamin hapı verilen erkeklerin sağlık durumu izlenmiş. Multivitamin alan her bin kişiden 17'sinde kanser oluşurken, bunun yerine sahte hap verilen her bin kişi arasında kanser oluşanların sayısı 18 olarak tespit edilmiş.

Araştırmacılardan Dr. Howard Sesso, " birçok araştırma iyi beslenmenin erkeklerde kanser riskini azalttığına işaret ediyor. Şimdi buna ilaveten her gün bir multivitamin hapı almanın da, orta ve ileri yaşlardaki erkeklerde kanseri önlemekte etkili olabileceği düşünülüyor" dedi.

Araştırmacılar multivitamin haplarının kadınlar ve daha genç erkekleri aynı şekilde etkileyip etkilemeyeceğini bilmiyorlar.

İngiltere'deki kanser araştırmaları kurumu Cancer Research UK'de görevli doktor Helga Groll "bu araştırmaya katılan erkeklerden multivitamin alanların kanser riski azalmış gibi görünmekle birlikte, bunun vitaminlerden mi yoksa rastlantıdan mı kaynaklandığından emin olmak güç" dedi.

Groll'a göre bol vitamin ve mineral almanın en iyi yolu, dengeli beslenmekten geçiyor. Sağlıklı kişilerin çoğunun ise doktor önermediği sürece vitamin almasına gerek yok. bbc türkçe

10/15/2012

Troid hastaları için hayati önem taşıyan 3 ilaç eczanelerde bulunamıyor

    10/15/2012 09:45:00 ÖS   Yorum yok



troid hastaları son günlerde ilaç sıkıntısı yaşıyor çünkü düzenli olarak içmek zorunda oldukları 3 ilaç piyasada yok.

40 yaşını aşan her iki kişiden biri troid hastası bu hastaların yarısından çoğu bu ilaçları almak zorunda ancak şu anda ilaç stoklarının tamamı bitmiş durumda ve ilaçsız kalan hastalar kalp krizinden felce kadar bir çok riskle karşı karşıya

10/09/2012

felcin kalıcı etkilerini azaltabilecek ilaç geliştirildi

    10/09/2012 06:31:00 ÖS   Yorum yok

Lancet Nöroloji dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre söz konusu ilacın yapımında kullanılan ve NA-1 olarak adlandırılan kimyasal maddeyi kullanmak güvenli.

185 kişi üzerinde gerçekleştirilen araştırmada, felç geçirmeden önce NA-1 adlı maddeyi alan hastaların beyinlerindeki hasarlı dokunun daha az olduğu gözlendi.

Felç Araştırmaları Derneği sonuçların ümit verici olduğunu, ancak daha fazla araştırma yapılması gerektiğini söyledi.

Maymunlar üzerinde yapılan deneyler NA-1'in felç sırasında oksijensiz kalan beyin hücrelerinin ölmesini engellediğini ortaya çıkarmıştı.

Kimyasal şimdilik ABD ve Kanada'daki 14 hastanede deneniyor.

Araştırmaya katılan hastalar, beyinlerinden anevrizma aldırmak için ameliyat olmayı bekleyenler ve kan damarları zayıf olanlar gibi felç geçirme riski yüksek kişilerdi.

Araştırmada 93 hastaya kimyasal enjekte edilirken, benzer şartlardaki başka 93 hastaya da tuzlu su enjekte edildi.
Güvenli

Doktorlar NA-1 adlı kimyasal maddenin tamamen güvenli olduğunu, sadece iki hastanın hafif yan etki yaşadığını belirtti.

Hastalar üzerinde yapılan inceleme, ilacı alan kişilerin felç sonrasında daha az beyin dokusu kaybettiklerini ortaya koydu.

Doktorlar araştırmanın kimyasalın beyin hücrelerini korumasının mümkün olduğunu gösterdiğini ancak daha çok araştırma yapılması gerektiğini belirtti.

Helsinki Üniversitesi Hastanesi'nden Prof. Markku Kaste ''Felç riskini en çok artıran etmen yaş. Dünya nüfusu yaşlanmaya başladığı için de, elbette felç vakalarının sayısı artıyor'' dedi.

Bilim adamı şimdiye dek beyni korumak için geliştirilen ilaçların başarılı olmadığını belirtti.

Markku, bu yeni ilacın da daha geniş biçimde araştırılması gerektiğini söyledi.

Felç Vakfı'ndan Dr. Peter Coleman ''Biz beyin hücrelerini felç sonrasında koruyabilecek ve zararı azaltabilecek her tedaviyi destekliyoruz. Bu potansiyel tedavi umut verici görünüyor ancak daha çok araştırma yapılmalı.'' dedi.

Araştırmaya NoNo ve Arbor Vita adlı biyo-farmakoloji şirketleri kaynak sağladı. bbc türkçe

9/29/2012

insan vücudunda birkaç haftada eriyecek elektronik ilaçlar geliyor

    9/29/2012 01:16:00 ÖÖ   Yorum yok


James Gallagher

BBC sağlık ve bilim muhabiri

ABD'de bilim insanları vücutta eriyen süper ince elektronik düzenekler yaptı.

Bilim insanları bunların çeşitli tedavilerde kullanıldıktan sonra eriyip gideceğini söylüyor.

Bilim dergisi Science'da yayınlanan makaleye göre bu teknoloji örneğin bir yarayı enfeksiyon kapmasını önlemek için sıcak tutmakta kullanıldı.

Elektronik 'ilaçlar' silikon ve magnezyum oksitten yapılıyor, ipekten koruyucu bir tabakayla kaplanıyor.

Bilim insanları bunların, dayanıklı ve istikrarlı olmaları amaçlanan geleneksel elektronik aletlerin tam tersi olduğunu söylüyor.

Silikon zaten suda eriyen bir madde. Ancak geleneksel elektronikte kullanılan parçalar öyle büyük ki, bunların erimesi çok uzun bir zaman alırdı.

Araştırmacılar bu yüzden muazzam incelikte, birkaç gün ya da haftada eriyebilen nanomembran tabakalar kullanmış.

Erimenin hızını ise koruyucu ipek tabaka belirliyor.

İpek böceklerinden toplanan malzeme eritilerek işlemden geçiriliyor, bu arada kristalleşme şekli vücutta ne kadar süre bozulmadan kalacağını belirliyor.
Çevre dostu telefonlar?

Bu yöntem bugüne dek laboratuarda 64 piksel fotoğraf makinelerinde, ısı algılayıcılarda ve güneş hücrelerinde denenmiş.

Illinois Üniversitesi'nden Mekanik Bilim ve Mühendislik Profesörü John Rogers "Bu yeni bir alan; pekçok fırsat var. Büyük olasılıkla henüz bilemediğimiz kullanım alanları olacak." diyor.

Profesör Rogers, BBC'ye bu teknolojinin ameliyat yaralarında kullanılabileceğini söyledi.

Rogers "Enfeksiyon hastaların hastaneye dönmesinin başlıca sebeplerinden biri. Yarayı kapatmadan önce bunlardan biri içeriye yerleştirilebilir." diyor.

Bu teknolojinin ayrıca vücuda bazı ilaçların yavaş yavaş verilmesinde ya da kalp ve beyin için sensör yapımında kullanılabileceği belirtiliyor.

Bir diğer kullanım alanı ise daha çevre dostu bilgisayarlar ve cep telefonları üretilmesi olabilir. bbc türkçe

9/10/2012

antibiyotikler mağaralardan alınacak bakterilerden üretilecek

    9/10/2012 07:11:00 ÖS   Yorum yok

Antibiyotikler, bakterileri öldürmek ya da çoğalmasını durdurmak için üretilen kimyasal anahtarlar olarak tanımlanıyor.

bakterilerden üretilecek

Bu maddelerin, çok yüksek derecede özelleşmiş olmaları ve tek bir tür bakteri hücresini hedeflemesi gerekiyor.


Antibiyotikler, bu özelliklerinden dolayı 20. yüzyılın en büyük tıbbi keşfi olarak görülüyor.



Kendine özgü kimyasal bağlara sahip olan antibiyotikler örümcek ağı gibi karmaşık şekiller oluşturuyor.
Antibiyotiklerin kaynağı doğa

Antibiyotikler kimyasal olarak kanser ilaçları ya da anti-virütik ilaçlardan daha karmaşık yapılar oluşturuyor.

Bu karmaşık yapı nedeniyle laboratuvarda üretilemeyen bu ilaçların kaynağı için çoğunlukla doğaya dönülüyor.


Son 60 yıl içinde üretilen antibiyotiklerin yüzde 99'u toprak altındaki bakterilerden ve mantarlardan elde edildi.



Ancak bu kaynaklardan elde edilen antibiyotiklerin sınırına ulaşılmaya başlandığı düşünüldüğünden, bilim adamları çalışmalarını daha aşırı ortamlarda yürütmeye başlıyor.

Suların milyonlarca yılda kayalarda oluşturdukları tünellerden oluşan mağaralar çevrelerinden izole bir ortam sağladıkları için buradaki bakteriler ve mikroorganizmalar sürekli bir kıtlık ortamında yaşamaya kendilerini adapte etmiş durumdalar.


kendilerini adapte etmiş

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Akron Üniversitesi'nde profesör olan Hazel Barton, mağaralardaki çalışmaları boyunca, kıtlık koşullarına son derece uyum sağlamış mikroplarla karşılaştığını ve buna benzer mikropları laboratuvarda üretmenin çok zor olduğunu söylüyor.

Barton'a göre, laboratuvar ortamları, mağaralardaki ortama göre, bu bakterilerin gıdası açısından oldukça zengin.

Profesör, mağaralardan elde ettikleri örneklerden yalnızca birinin 38 antimikrobiyal yapı oluşturulmasına katkıda bulunduğunu ve bunlardan birinin yeni bir antibiyotik olarak kullanılabileceğini söyledi.

Araştırmacılara göre bu bakterilerin antibiyotik potansiyellerinin bu kadar zengin olmasının anahtarı, mağaralardaki izolasyon ortamından kaynaklanıyor.
Tüm antibiyotiklere karşı dayanıklı

Profesör Barton, New Mexico'da yeraltı mağaralardan örnek almak için oldukça derinlere inmeleri gerektiğini ve yer altında gecelemek zorunda kaldıklarını belirtti.

Profesöre göre, bakterilerin antibiyotik potansiyelinin yükselmesi için daha derinlere inmeleri gerekmiş.

Bilimciler, Lechuguilla Mağarası'nın derinliklerindeki bakterilerin milyonlarca yıldır izolasyon altında yaşadıklarını ve şu an da bilinen tüm antibiyotiklere karşı dayanıklı olduklarını söylüyor. bbc türkçe 

7/22/2012

zayıflamak için mango özlü ilaç kullandı yoğun bakımda ölüm kalım savaşı veriyor

    7/22/2012 03:24:00 ÖS   Yorum yok

Balıkesir ’de 35 yaşındaki Nilüfer Gülmez’in zayıflamak için internetten satın alarak kullandığı ‘gıda takviyesi’ adıyla satılan mango özlü ilaç, 4 drajelik kullanımdan sonra Gülmez’in kalbinin durmasına yol açtı.

yoğun bakımda

Genç kadın halen yoğun bakımda ölüm kalım savaşı verirken, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Dr. Saim Kerman, son günlerde benzer olayların peşpeşe yaşandığını belirterek, “Bu ürünlerin analizlerde mango, acaiberry, altınçilek gibi tamamıyla bitkisel olduğu iddia edilen ürünlerin içinde hiç bulunmaması gereken ve önemli bir ilaç etken maddesi olan ‘sibutramin’e çok yüksek oranda rastladık. Sibutraminin aşırı dozu kalp kaslarında, kardiyolojik toksik etki yaratarak kalp durmasına yol açıyor” dedi.

Radikal'in haberine göre, Bu ürünleri almayın Bir ilaçta bulunması gereken en yüksek sibutramin miktarının, uluslararası stardartlara göre 20 mg olması gerektiğine dikkat çeken Kerman şu bilgileri verdi: “İlaç olamayan üstelik tamamıyla bitkisel olduğu iddiasıyla gıda takviyesi adı altında satılan bu ürünleri analiz ettik. Dudak uçuklatacak kadar yüksek oranlarda sibutramine rastladık. Bazı drajelerde 40 mg iken bazılarında ise 70 mg arasında değişiyor. Bu kalp durmasına neden olacak öldürücü bir oran.

Kısa sürede zayıflattığı iddia edilen hiçbir ürünü satın almayın.


Gelen şikâyetleri değerlendirerek çeşitli adreslere baskınlar düzenlediklerini söyleyen Kerman şöyle devam etti: “Mango, altınçilek, acaiberry, biber içerikli zayıflatıcı ürünler genellikle çantacı olarak tabir edilen kişilerce yurtdışından kaçak olarak ülkeye sokuluyor. Bu kişilerin önünü kesmek için, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü olarak tıbbi etkisi olan tüm bitkileri ruhsatlandırma yoluna gideceğiz. Çalışmalarımız devam ediyor. Kısa süre içinde devreye girecek bu uygulama büyük oranda etkili olacak. Bir ara altınçilek özlü olduğu iddia edilen ürünler için ‘Başbakanın tercihi’ ibaresini kullandılar. Şimdi de mango özlü tabletler için ‘Dr.Mehmet Öz’ün tavsiyesi’ deniyor. Bu tefeci kişilere kesinlikle güvenmeyin, kanmayın.”

Kalbi de zayıflatıyor


Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr.Ahmet Rasim Küçükusta, ”Bitkisel adı altında satılan zayıflatıcı birçok ürünün içinde zararlı olan ilaç etken maddesi sibutramin bulunuyor. İnsanlar bu ürünleri kullanarak kendileri mangonun, ya da altın çilek özünün zayıflattığını sanıyor ama aslında kalp krizlerine sebep olan sibutramin etken maddesi kişiyi zayıflatıyor” dedi. Türk Kardiyoloji Derneği Genel Sekreteri ve İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Klinik Şefi Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol ise şöyle konuştu: “Sibutramin kalp zayıflığına, ani kalp krizine neden oluyor. Hekimler artık içinde sibutramin olan ilaçları kullanmıyor. ‘Gıda takviyesi’ diye satılan ürünlerde bu maddeye rastlanıyor.”cumhuriyet

5/25/2012

erkeklerde doğum kontrol yönteminde prezervatif yerine doğum kontrol hapı

    5/25/2012 07:41:00 ÖS   Yorum yok

Kobaylar üzerinde yapılan araştırmalara göre, spermlerin üretilmesinin son aşamasında önemli olan Katnal1 adlı bir gen bulundu.

prezervatif yerine doğum kontrol

PLos Genetics adlı yayın organında yer alan araştırmada görev alan uzmanlar, bu yeni geni durduracak bir ilacın gebelikten koruyucu önlem olarak kullanılabileceğini ifade ediyor.

Doğum kontrol uzmanları, böyle bir hapın tıp dünyasında gerekli olduğuna dikkat çekiyor.

Erkeklerde doğum kontrol yöntemi büyük oranda prezervatif veya kısırlaştırma yöntemiyle sağlanıyor.

Kısırlık Arayışı

İskoçya'daki Edinburg Üniversitesi Üreme Sağlığı Merkezi'nde yapılan araştırmada erkeklerde kısırlığın sebepleri bulunmaya çalışıldı.

Uzmanlar kobaylarin genetik kodlarıyla oynayarak, kısırlaşanları teşhis ettiler. Daha sonra genetik değişiklikler sonucu değişime uğrayan kobayların, yeni bulunan bir genden dolayı kısır olduğu ortaya çıkarıldı.

Genin proteine benzer özellikler taşıdığını keşfeden uzmanlar, protein olmadan sperm gelişiminin tamamlanamadığını ve vücudun spermi dışarı atmadığını açıkladılar.

Uzmanlar, erkeklere kalıcı hasar vermeden sperm üretmeyi geçici olarak durdurmanın yolunu arıyorlar.


Araştırmacılardan Doktor Lee Smith, 'Yapılan deneylerde, bu gen hedef alınarak hormonal olmayan bir doğum kontrol hapı üretilebilir' dedi.

Doktor Smith, bu genden üretilecek bir hapın sadece spermin son oluşum evrelerini kontrol edeceğini, ancak spermin ilk gelişimini ve tümden üretimini etkilemeyeceğini söyledi.

Proteinler zaten hücrelerin içinde yaşadığı için böyle bir hapın üretilmesinin oldukça zor olduğunu ekleyen Doktor Lee Smith, proteinle birlikte etkili olacak başka birşey bulunmaya çalışmasının, daha kolay bir hedef olduğunu belirtti.
'Kutsal görev'

Sheffield Üniversitesi androloji öğretim görevlisi Dr. Allan Pacey ise, erkekler için hormonal olmayan bir ilaç aramasının yıllardır sürdüğünü ve bunun "kutsal bir görev haline geldiğini" söyledi.

Pacey, erkekler için hormonal olmayan bir doğum kontrol hapı üretilmesi için, moleküler hedefin, testislerdeki sperm ya da sperm üreten diğer hücreler olması gerektiğini ifade etti.

Bu hedefe ulaşılamadığı takdirde, diğer hücre ve dokularda istenmeyen yan etkiler görülebileceğini ve bunun tehlikeli olabileceğini de belirten Dr. Allan Pacey, Edinburg Üniversitesi'nde yapılan araştırmanın, erkekler için doğum kontrol yöntemleri açısından heyecan verici bir gelişme olduğunu; aynı zamanda erkeklerde kısırlık sorununa da ışık tuttuğunu bildirdi.bbc türkçe

5/18/2012

epilepsi ilacını zayıflamak amacıyla kullananlar dikkat ciddi yan etkileri var

    5/18/2012 04:29:00 ÖS   Yorum yok

epilepsi ilaçlarını zayıflama amaçlı kullananlar aman dikkat uzmanlar ilacın ciddi yan etkileri olduğunu insanları ruh sağlığından bile edebileceğini açıkladı

ciddi yan etkileri var

kilolar başa bela kurtulmak mümkün olmayınca kadınlar farklı yollara başvuruyor

bunlardan biride iştah kesen epilepsi ilacı 

yani en tehlikeli olanı migren ve epilepsi tedavisinde kullanılan ilaç iştah da kestiği için zayıflamaya yardımcı oluyor ancak ciddi yan etkileride beraberinde getiriyor.

5/16/2012

gazlı içecekle beraber kas gevşetici içti hayatını kaybetti

    5/16/2012 10:26:00 ÖS   Yorum yok

Söke’deki bir seramik fabrikasında çalışan Gaye Deniz, geçen pazar günü ziyaratine gittiği Didim İlçesi’ndeki bir yakının evinde, saat 17.00 sıralarında, boynundaki ağrı nedeniyle kolayla birlikte kas gevşetici ilaç içti.

kas gevşetici içti

İlacı içtikten bir süre sonra midesi bulanıp fenalaşan Deniz, Didim Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Nefes borusunun tıkanması nedeniyle beynine oksjijen gitmediği belirlenen genç kız, buradaki ilk müdahalenin ardından Söke-Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi’ne sevk edildi.

İki ay sonra yapılacak düğününün hazırlığında olduğu öğrenilen talihsiz genç kız, yoğun bakım ünitesine alındı.


Doktorların müdahalerine rağmen ertesi gün, Deniz’in beyin ölümü gerçekleşti. Makineye bağlanan Deniz, dün gece yaşamını yitirdi. Genç kızın cenazesi kesin ölüm nedeninin tespiti için otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu Morgu’na gönderildi.Deniz’in hastane önünde umutla bekleyen ailesi, yakınları ve nişanlısı Musa Binici acı haber üzerine gözyaşlarına boğuldu. Deniz’in cenazesinin ailesini oturduğu Söke’ye bağlı Özbaşı Köyü’nde, yarın toprağa verileceği öğrenildi. DHA

5/03/2012

aspirin kalp hastalarına verilen pahalı warfarin kadar etkili

    5/03/2012 02:56:00 ÖS   Yorum yok

2 binden fazla hasta üzerine yapılan ve New England Journal of Medicine'de yayınlanan araştırmaya göre Aspirin kalp hastalarına sık sık verilen Warfarin kadar etkili.

warfarin kadar etkili

Araştırma iki ilacın da kendilerine göre zararları olduğunu ancak etkilerinin neredeyse aynı olduğunu ortaya koyuyor.

Ancak İngiliz kardiyologlar Warfarin'in yan etkilerinin daha az olduğu görüşünde.

Kalp hastalığı tüm dünyada en önemli sağlık problemlerinden biri.

Aspirin ve Warfarin


Kalp hastalığı olan hastalar kalp krizi geçirme risklerinin azaltılması için ilaç kullanıyorlar.

Aspirin ve Warfarin gibi ilaçlar kanı sulandırarak bir kan pıhtısının kalp krizine neden olma riskini azaltıyor.

Araştırmacılar hastaların %75'i için Aspirin'in mi yoksa Warfarin'in mi daha etkili olduğunu karar vermenin mümkün olmadığını söylüyor.

Araştırma sonuçlarına göre iki ilacın yan etkileri birbirine oldukça yakın.

Warfarin alan hastaların felç geçirme riski daha az ancak Warfarin durdurulamayan kanamalara neden olabiliyor.

Ancak bu yan etkiler oldukça nadir görülüyor.

Uzmanlar Aspirin'den çok daha pahalı olan Warfarin'in kullanılması için geçerli bir sebep olmadığı görüşünde.


Araştırma ekibinin başındaki Colombia Üniversitesi'nden Dr Shunichi Homma ''Risk ve faydalar birbirine bu kadar yakınken hasta ve doktorlar hangi ilacı kullanmak istediklerine kendileri karar verebilirler. Ancak Aspirin'in çok daha ucuz olduğu düşünülürse bence tercih Asprin'den yana olmalı'' diyor.

Risklerin dengelenmesi

Ancak British Society for Heart Failure'den Dr Andrew Clark "Bu araştırma Warfarin'in felç riskini azaltırken kanama riskini artırdığını gösteriyor. İki ilaç arasında karar verilirken bu iki yan etkiden hangisinin hasta için daha tehlikeli olduğu göz önünde bulundurulmalı. Her hasta için ayrı bir karar verilmeli'' diyor.

Clark ''Araştırmadan önce genelde hastalarıma Warfarin yazıyordum, ancak artık iki kez düşünüyorum'' diyor.

The British Heart Foundation iki ilacın da artı ve eksileri olduğunu ancak bir ilacın ötekinden daha iyi olduğunu söylemenin mümkün olmadığını belirtiyor.

Kardiyoloji hemşiresi Ellen Mason ''Bu araştırma hastalara ilaçlarını seçme konusunda büyük özgürlük verdi'' dedi.

4/06/2012

apandisit tedavisinde ameliyat yerine antibiyotik tedavisi daha iyi bir seçenekmi?

    4/06/2012 04:45:00 ÖS   Yorum yok

British Medical Journal adlı tıp dergisinin yayınladığı eski araştırmaları inceleyen doktorlar, apandisiti tedavi etmek için antibiyotik kullanmanın "etkili ve güvenli" bir alternatif olabileceği sonucuna vardılar.

ameliyat yerine antibiyotik

Bazı doktorlar ise apandisit tedavisinde ameliyat yerine ilaç kullanımının hastalığın tekrarlaması riski taşıdığını bildiriyor.

İngiltere'deki verilere göre her 100 kişiden yedisi hayatının bir döneminde apandisit şikayetinde bulunuyor.
Antibiyotiğin avantajları

Queen's doktorları 900 apandisit hastası üzerinde yapılan dört antibiyotik denemesinde elde edilen bulguları inceledi.


Antibiyotik tedavisinden bir yıl sonra hastaların üçte ikisinde ameliyat ihtiyacının ortadan kalktığı görüldü.
Apandisit

Erkeklerde daha yaygın
Genellikle 10-30 yaş arasında ortaya çıkıyor
Lifli besin tüketenlerde daha az görülüyor
Apandisit patlaması, kan zehirlenmesi gibi tehlikeli, hatta ölümcül sonuçlara yol açabiliyor
Teşhis ve ameliyat tekniğinde kaydedilen gelişmeler ölüm oranını çok düşürdü

BBC'ye yaptığı açıklamada Prof Dileep Lobo, "Hastaların çoğunda iyileşme görüleceği için antibiyotikle tedavi üzerinde durmak gerekir" dedi.

Lobo, antibiyotik tedavisinin ameliyat sonrası enfeksiyon riski gibi olumsuz sonuçları da ortadan kaldırdığını belirtti.


Ancak bu tedavinin sadece basit apandisitler için uygulanabileceğini, apandiste patlama, kangren ya da iltihap akıntısı gibi komplike durumlarda ameliyat ile bu organın alınmasının hala tek tedavi biçimi olduğunu vurguladı.
Alternatif mi?

Bununla birlikte, sözkonusu hastalardan 68'inin, antibiyotik tedavisini izleyen bir yıl içerisinde apandisit tekrarlaması yüzünden yeniden hastaneye döndüğü belirtiliyor.

Hollanda'daki Utrech Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Dr. Olaf Bakker, apandisit tedavisinde ilk çare olarak antibiyotik kullanımının büyük dezavantajları olduğunu belirtiyor.

Bakker, antibiyotikle tedavi olan hastaların yüzde 20'sinde bir yıl içerisinde hastalığın tekrarladığını ve bu tekrarların yüzde 20'sini de patlamış ya da kangrene dönüşmüş apandisitlerin oluşturduğunu belirterek ekliyor:

"Bir yıl içerisinde yüzde 20 başarısızlık oranının kabul edilebilir bir oran olması şüphe götürür."

Lobo, konu ile ilgili "daha ikna edici" uzun vadeli araştırmalar yapılması çağrısında bulundu.

3/27/2012

yerli ilaç üreticileri için uygulanan ilaç hammadde kdv'si yüzde 18'den 8'e indirildi

    3/27/2012 04:01:00 ÖS   Yorum yok

ilaç hammaddelerine kdv indirimi geldi yerli ilaç üreticileri için uygulanan ilaç hammadde kdv'si yüzde 18'den 8'e indirildi


ilaç hammadde kdv
yerli üreticiler için uygulanan ilaç hammaddeelerine uygulanan kdv % 18'den % 8'e düşürüldü bakanlar kurulu bazı bazı malların kdv oranlarında değişikliğe gitti

beşeri tıbbi ürünlere bu ürünlerin terkibinde bulunan etkin maddeler ve etkin madde kullanılan maddelerde eklendi.

3/21/2012

düşük dozda alınan aspirin kanserin oluşmasını ve gelişmesini engelliyor

    3/21/2012 10:14:00 ÖÖ   Yorum yok

İngiltere'de tıp uzmanları günde düşük dozda alınan aspirinin kanserin oluşmasını ve gelişmesini önlediğini söylüyor.

kanserin oluşmasını engelliyor

Tıp dergisi Lancet'te yayımlanan üç yeni araştırmanın aspirinin kanseri önleyici etkisine ilişkin bulguları desteklediği belirtiliyor.

Oxford Üniversitesi'nden bilimadamları, geçmişte aspirinin on yıl boyunca kullanılmasıyla kanser risklerinin azalması arasında bağ olabileceğini belirlemişti.

Ancak aynı uzmanlar şimdi bu süreyi üç ila beş yılda sınırladıklarını söylüyor.

Yeni araştırmada, sadece üç yıl boyunca günde 75 ila 300 miligram aspirin alınmasının, kanser vakalarını dörtte bir azalttığı gözlendi.

Ayrıca aspirin sadece kanser oluşumu riskini azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda kanserin vücuda yayılmasını da önleyebiliyor.

Aspirin dozu beş yıllık kullanım boyunca, 300 miligramdan fazla olduğunda kanserden ölüm riski de yüzde 15 azalıyor. Ancak kullanım süresi beş yılın üzerine çıktığında kanserden ölüm riski yüzde 37 azalıyor.

Araştırma, başta kalp hastalıklarına karşı aspirin tedavisiyle hiçbir tedavi uygulanmaması arasındaki farklılıkları belirlemek üzere hazırlanmış.

Ancak uzmanlar daha sonra deneye katılan 77 bin hastanın verilerini inceledikleri kanserden ölüm ve kansere yakalanma riskleri açısından aspirin kullanımının rol oynadığını saptamış.

Aspirin uzun yıllardır ağrı kesici ve iltihap sökücü olarak kullanılıyor.

Düşük doz, yani 75 miligram aspirin, kalp krizini önlemek amacıyla kalp hastası olan kişilere tavsiye ediliyor.

Ancak sağlıklı kişilere faydaları hala çok bilinmiyor. Aspirin, nadiren olsa da ölümcül iç kanamaya yol açabiliyor.

2/28/2012

uyku hapı kullananlar kullanmayanlara göre dört kat fazla ölüm riski taşıyor

    2/28/2012 09:08:00 ÖS   Yorum yok

Amerika'da yapılmış olan araştırmada, yüz binlerce kişinin kullandığı uyku haplarının daha fazla ölüm riski yarattığı bildirildi.

ölüm riski taşıyor
İngiliz Tıp Dergisi'nde yayımlanan araştırmada, temazepam gibi ilaçları kullanan 10 bini aşkın hastayla, ilaç kullanmayan 23 bin kişi arasında karşılaştırma yapıldı. Uyku hapı kullananlar arasında, ölüm tehlikesi dört kat yüksek çıktı.

Bununla birlikte araştırmacılar, uyku hapı yüzünden ölüm tehlikesinin hala düşük olduğunu, bulguların, olası tehlikelere işaret etmekle birlikte "ilaçların zararlı olduğunu gösteren kanıtların yetersiz olduğunu" vurguluyorlar.

Doktorlar, hastaların telaşlanıp ilaçlarını almaktan vazgeçmemeleri gerektiğini; eğer kaygı duyuyorlarsa doktorları ya da eczacılarıyla durumu konuşmaları gerektiğini belirtiyorlar.

İngiltere'deki sağlık yetkilileri, uyuşturucu nitelik taşıyan ilaçların, ilaç toleransı ve bağımlılık tehlikesi nedeniyle kısa sürelerle kullanılması gerektiğini belirtiyorlar. Ancak hastaya yapılan uyarılarda, uyku haplarının öldürücü nitelik taşıyabileceği belirtilmiyor.

İngiltere'de İlaç ve Sağlık Ürünleri Düzenleme Kurumu, son araştırma sonuçlarının inceleneceğini ve mevcut prospektüslerin bu doğrultuda değiştirilip değiştirilmeyeceğine karar verileceğini açıkladı.

2010 Yılında 2,8 milyon temazepam reçetesi yazıldı; bir başka yaygın uyku hapı olan zopiclone için de 5,3 milyon reçete yazıldı.


Aynı gruptaki zolpidem için 725,000, zaleplon için de 9,400'den fazla reçete yazıldı.
Araştırmadan notlar...

ABD'nin Wyoming eyaletindeki Jackson Hole Centre for Preventive Medicine ve Kaliforniya'daki Scripps Clinic Viterbi Family Sleep Centre'da yürütülen araştırmada, uyku hapı verilen kişilerin, ilaç kullanmayan insanlara kıyasla, 2,5 yıllık süre içinde ölme olasılıklarının 4,6 kat fazla olduğu belirlendi.

Genel olarak, uyku ilacı kullanmayan her 80 kişiden birine (23.674 kişiden 295'i) kıyasla, uyku ilacı kullanan 16 hastadan biri (10.531 kişiden 638'i) öldü.

Artan risk oranı, kalp ve akciğer hastalıklarıyla, sigara ve içki kullanımı gibi diğer unsurlar dışarda bırakılarak hesaplandı.

Uyku haplarının kişinin uyku sırasında nefes alma düzenini değiştirebildiği ve daha fazla intihar riskiyle bağlantılı olabileceği de kaydedildi.

Yapılan araştırmada yüksek dozlarda uyku hapı kullananlarda kanser olasılığının da arttığı belirtildi ve uyuşturan ilaçların getirebileceği yararların yol açacağı tehlikeleri haklı çıkaramayacağı; kısa süreli kullanımın bile haklı gösterilemeyeceği vurgulandı.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .