-->
hamilelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hamilelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/04/2012

tüp bebek tedavisinde başarı oranını yüzde 65 arttıran gen testi yöntemi

    5/04/2012 01:18:00 ÖS   Yorum yok

Moleculer Cytogenetics adlı dergide yayınlanan araştırma sonuçlarına göre embiryonun gerekli genetik materyale sahip olup olmadığını ölçen test sayesinde tüp bebek tedavisindeki başarı oranı %65 artacak.

gen testi yöntemi

Tüp bebek tedavisi özellikle çok genç olmayan kadınlarda başarısızlıkla sonuçlanabiliyor.

Test İngiliz Blue Gnome şirketi tarafından geliştirildi.

Uzmanlar araştırma sonuçlarını heyecan verici buldu.

35 yaşından genç kadınlar ortalama 3 denemeden sonra tüp bebek sahibi olabiliyor.

Bu oran anne adayının yaşı ilerledikçe düşüyor.


Bir sperm bir yumurtayı döllediğinde oluşan embiryo her iki ebeveynden de genetik bilgi taşıyor.

Ancak tüp bebek tedavisi sırasında hatalar yapılabiliyor ve bazı embiryolar gereğinden fazla ya da daha az genetik materyal taşıyor.

Böyle durumlarda hamilelik kendiliğinden sona eriyor.

Yeni geliştirilen gen testi sayesinde hatalı embiryolar ana rahmine yerleştirilmeden elenebilecek.


Normalde tüp bebek tedavisi görülen kadınların %42'si tedaviye başladıktan 20 hafta sonra hamile kalıyor.

Bu oran ekstra gen testinin uygulandığı kadınlarda %69'a yükseliyor.

Blue Gnome yöneticisi Nick Haan yeni testin tüp bebek tedavisinde devrim yaratacağını düşünüyor.bbc türkçe

4/09/2012

obezite ve diyabet hastası kadınlarda otistik çocuk doğurma riski yüksek

    4/09/2012 06:57:00 ÖS   Yorum yok

California Davis Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, hamilelik sırasındaki yüksek glikoz oranının, fetüsün beyin gelişimini etkileyebileceğini söyledi.

otistik çocuk doğurma

Pediatrisyenlerin araştırması, bin kadının ve çocuğun yedi yıl boyunca izlenmesi sonucu elde edilen bulgulara dayanıyor.

İngiltere Diyabetliler Vakfı bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtti.

Araştırmanın yapıldığı California'da kadınların yüzde 1,3'ünde tip 2 diyabeti, 7,4'ünde de hamilelik esnasında ortaya çıkan diyabet gözleniyor.

Araştırmanın gözlediği çocuklar ise 2-5 yaş arasında olup 2003-2010 yılları arasında kayıtları yapılmış.

Araştırma, hamileliği sırasında tip 2 diyabeti gözlenen annelerden doğan çocukların yüzde 9,3'ünde otizm ortaya çıktığını tespit etti.


Bu gruptaki çocukların yüzde 11,6'sının ise gelişme engelli olduğuna dair veriler bulundu.

Herhangi bir metabolik bozukluğu olmayan kadınlardan doğan gelişme engelli çocukların oranının ise yüzde 6,4 olduğu, yani diyabetin risk oranını neredeyse iki katına çıkardığı gözlendi.

Otizm ve gelişme engelli çocukların annelerinin yüzde 20'sinin obez olduğu, normal gelişim göseren çocukların anneleri arasındaki obezite oranının ise yüzde 14 olduğu belirtildi.
İletişim becerileri

Araştırma, çocuk doğurma yaşındaki kadınların yüzde 34'ünün obez, yüzde 9'unun ise diyabetik olduğunu gösterdi.


Otistik çocukların yüzde 29'unun annesinde hamilelik sırasında gözlenen diyabet, yüksek tansiyon ve obezite gibi metabolik sorunlar yaşandığı kaydedildi.

Başka bir gelişim bozukluğu olan çocukların yaklaşık yüzde 35'inin annesinde metabolik bozukluk olduğu, deney grubunda ise bu oranın yüzde 19'u gösterdiği kaydedildi.

Araştırma ayrıca yüksek tansiyon ile otizm ve gelişim bozukluğu arasındaki ilişkiyi de inceledi.

Tüm gruplarda yüksek tansiyonun düşük oranda olduğu, ancak otistik ve gelişim bozukluğu olan çocukların annelerinde, fazla olmamakla beraber bu oranın biraz daha yüzksek olduğu gözlendi.

Çocukların bilişsel becerileri incelendiğinde, anneleri diyabet hastası olan otistik çocukların, anneleri sağlıklı olan otistik çocuklara kıyasla daha düşük performans gösterdiği tespit edildi.

Otistik olmayan çocuklar arasındaki bütün testlerde de herhangi bir metabolik bozukluk ile daha düşük test puanı arasında bağlantı bulundu.

Araştırmayı yapanlar, diyabet ve yüksek tansiyon bakımından obezitenin önemli bir risk faktörü olduğunu ve obezitenin insüline karşı direnişi arttırdığını belirtiyor.

California Davis Üniversitesi'ndeki MIND Enstitüsü'nden Paula Krakowiak "Annelerdeki bu sorunların çocuklarda sinir gelişimsel sorunlarla ilşkisini gösteren bulgularımız kaygı vericidir ve ciddi kamu sağlığı sorunlarına da işaret etmektedir" diyor.

İngiltere Diyabetliler Vakfı araştırma başkanı Dr Matthew Hobbs ise araştırmada ele alınmayan konularla ilgili sorulara cevap bulmak için daha fazla inceleme ihtiyacına vurgu yapıyor.

Hobbs, "Bu araştırma bir bağlantı kurmakla beraber diyabetin gelişimsel sorunlara yol açtığını göstermiyor. Diyabetli kadınlara, hamile kalmayı planlıyorlarsa bunu doktorlarına bildirmeleri önerisinde bulunuyoruz. Böylece sağlıklı bir hamilelik geçirmek için atmaları gereken adımlar konusunda birlikte çaba gösterebilirler" diyor.

1/02/2012

doktorlar brezilyada iki baş bir kalple doğan bebeğin hangi başını alacağına karar veremiyor

    1/02/2012 09:46:00 ÖS   1 yorum

Brezilya'da doktorlar hafta başında dünyaya gelen, iki baş ve iki omurgaya sahip ancak tek kalpli ikizlerin nasıl gelişeceğini izliyorlar.

bebeğin hangi başını alacak

Ender doğum vakası, ikizlerden birinin rahimde tam olarak gelişmemesinden kaynaklanıyor. Jesus ve Emanuel adları verilen yapışık erkek bebeklerin organları tek olduğu için, birbirlerinden ayrılması şu aşamada düşünülmüyor.

Yeni doğan ikizlerin bakımını üstlenen Dr. Neila Dahas halen bir ameliyatın söz konusu olmadığını söyledi ve yapışık ikizlerin gerektiği gibi çalışan iki beyne sahip olmaları yüzünden, hangi başın alınacağına karar vermenin zor olduğunu bildirdi.

Dr. Neila Dahas, "istatistiksel olarak yalnızca daha az sayıda organı paylaşan çocukların ameliyattan başarıyla çıktıklarını ve hayatta kaldıklarını biliyoruz. Şu aşamada bebeklerin sağlıklı kalmasına odaklandık. Nasıl bir gelişme göstereceklerini izleyeceğiz." dedi.

Jesus ve Emanuel, Pazartesi sabahı kuzeydeki Para eyaletindeki küçük bir hastanede, sezaryenle ve 4,5 kg. ağırlığında doğdular. Daha sonra eyalet merkezi Belem'deki daha iyi donanımlı bir hastaneye nakledildiler.

Doktorlar, yapışık ikizlerin annesinin, iki başlı bebeği emzirdiğini ve bebeğin iştahının normal olduğunu belirtti. 


Uzak bir bölgede yaşayan 25 yaşındaki annenin hamileliği süresince hiçbir ultrasondan geçirilmediği, bebeklerin durumunun yalnızca doğumdan birkaç dakika önce anlaşıldığı belirtildi.

Daha önce buna benzer yapışık ikizler, 1990 yılında ABD'de dünyaya gelmişti.

Bu tür doğumların ortalama 100 bin hamilelikten birinde meydana geldiği ve bunların yarısının düşükle sonuçlandığı kaydediliyor.

9/07/2011

hamileliğin ilk dönemlerinde kullanılan ağrı kesiciler düşük riskini iki kat arttırıyor

    9/07/2011 10:18:00 ÖS   Yorum yok

Canadian Medical Association Journal tarafından yayımlanan araştırma, hamileliğin ilk aylarında etken maddesi "ibuprofen" ve "naproksen" olan ağrı kesicileri kullanan kadınlarda düşük yapma riskinin, kullanmayanlara oranla iki kattan fazla olduğunu ortaya koydu.

ağrı kesiciler düşük riskiKanada'nın Quebec eyaletinde yaşayan 52 binden fazla hamile kadın arasında yapılan araştırmada, hamile kaldıktan sonra steroid olmayan antiinflamatuvar ilaç (NSAID) kullanan kadınlarda düşük yapma riskinin yükseldiği belirlendi.

İçeriğinde "ibuprofen", "naproksen" ya da kemik ve eklem iltihabı tedavisinde kullanılan "celecoxib" bulunan Aspirin dışındaki steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçları inceleyen araştırmacılar, söz konusu ilaçların hamilelik sırasında kullanımının düşük yapma riskini 2,4 kat artırdığını belirledi.

Montreal Üniversitesi CHU Sainte-Justine Araştırma Merkezi'nden Anick Berard, araştırmayla ilgili yaptığı değerlendirmede, steroid olmayan antiinflamatuvar ilaç kullanımının düşük riskiyle yüzde 100 ilişkilendirilemeyeceğini, ancak bu tür ilaçların düşükle sonuçlanabilecek farmakolojik etkiler yaratmasının kuvvetle muhtemel olduğunu bildirdi.

Berard, hamileliğin ilk dönemlerinde ana rahminde bulunan prostaglandin hormonuna benzer maddelerin seviyesinde düşüş yaşandığını ve steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçların prostaglandin oluşumunu etkilediğinin bilindiğini belirterek, bu ilaçların kullanımının söz konusu dönemlerdeki normal prostaglandin değişimlerine müdahale ederek düşük riskine yol açabileceğini kaydetti.

Berard, baş ağrısı ve benzeri kısa süreli rahatsızlıklar yaşayan hamile kadınların, etken maddesi "parasetamol" olan ilaçları tercih etmelerinin daha güvenilir bir yöntem olacağını da ifade etti.

8/06/2011

ucuz ve kısa süren oksijen testi sayesinde kalp rahatsızlığı olan bebeklerin kurtulabilmesi mümkün oluyor

    8/06/2011 05:18:00 ÖS   Yorum yok

20,055 yeni doğmuş çocuk üzerinde yapılan incelemelerde kandaki oksijen seviyesini ölçmeye yarayan testlerin, benzer diğer testlerden daha güvenilir olduğu sonucuna varıldı.


bebeklerin kurtulabilmesi mümkün
Araştırmanın bulgularının yayınlandığı Lancet adlı tıp dergisinde, oksijen testlerinin İngiltere'nin tümünde uygulamaya koyulması çağrısında da bulunuldu.

Birçok vakada tespit edilemeyen kalp rahatsızlıkları olduğunu hatırlatan İngiltere Kalp Vakfı da bu testin insan sağlığında gerçek bir fark yaratabileceğini belirtiyor.

Kalp odacıkları arasındaki delikler ve sorunlu kalp kapakçıkları gibi doğuştan kalp hastalıkları her 145 çocuktan birini etkiliyor.
Test 20 yıldır kullanımda

Bu tür hastalıkların teşhisi için hamilelik sırasında ultrasonla inceleme ve doğumdan sonra kalp atış hızı ölçümü yapılmasına rağmen çok yüksek bir tespit oranı yakalanamıyordu.

İngiltere çapında altı kadın doğum hastanesinde bulunan doktorlar, 20 yıldır kullanımda olan oksijen ölçüm cihazlarının bebeklerdeki kalp hastalıklarının teşhisinde daha başarılı olduğu sonucuna vardı.

Doktorlar, kandaki oksijen seviyesi düşük olan ya da el ve ayakta yapılan ölçümleri farklılık gösteren bebekler için ek incelemelerde bulunuyor.

Beş dakikadan az vakit alan oksijen seviyesi ölçümü, ciddi bozuklulukların yüzde 75'ini teşhis edebiliyor. Bu oran, oksijen testinin, diğer geleneksel yöntemlerle birlikte kullanıldığı durumlarda ise yüzde 92'ye yükseliyor.bbc türkçe

8/03/2011

yeme bozukluğu olan kadınların hamile kalma olasılığı daha düşük

    8/03/2011 04:52:00 ÖS   Yorum yok

İngiltere'de 11 binden fazla kadının katıldığı araştırma sonucunda bu tür sorunlar yaşamış kadınların gebelik için diğer kadınlara kıyasla iki katı daha fazla tedaviye ihtiyaç duydukları ortaya çıktı.


hamile kalma olasılığı
İştahsızlığa dayalı anoreksi ya da çok yiyip kusmakla sonuçlanan bulimia rahatsızlığından muzdarip kadınlarda altı aylık deneme süresinden sonra gebe kalma oranlarının diğer kadınlara kıyasla daha düşük olduğu belirlendi.

Bununla beraber bu oran, bir yılın sonunda genel nüfusla aynı düzeye ulaşıyor.

Araştırmacılar, anne olmak isteyen kadınların yeme bozukluğunun ilk aşamalarında yardım istemeleri gerektiğinin altını çiziyor.


Londra'daki King's Koleji ile UCL'den uzmanların ortaklaşa araştırmasının sonuçları, Uluslararası Doğumbilim ve Jinekoloji Yayınları'nda yer aldı.

Araştırmada bulimia ya da anoreksi geçmişi olan kadınların yüzde 29,5'inin hamile kalmalarının altı aydan uzun sürdüğü belirlendi.

Bu oran genel nüfusa bakıldığında yüzde 25'i geçmiyor.


Hamilelik için ek tedaviye ihtiyaç duyan kadınların oranı genel nüfusa bakıldığında yüzde 2,7 iken, bulimia ve anoreksi yaşamış kadınlarda bu oran yüzde 6,2'ye çıkıyor.

Glasgowlu 29 yaşındaki Jane'e 8 yaşındayken anoreksi teşhisi konmuş, hiç adet görmemiş.

Şimdi sağlıklı kiloda olsa da Jane, son dört yıldır hamile kalmaya çalışıyor ve özel tedavi görüyor.

Doktor Abigail Easter, yeme bozukluğunun vücudun ihtiyacı olan besinleri alamamasıyla sonuçlanan ciddi bir hastalık olduğuna dikkat çekerken, bunun uzun vadede çok daha önemli sağlık sorunlarına yol açabileceğine işaret ediyor.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .