-->
felç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
felç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10/09/2012

felcin kalıcı etkilerini azaltabilecek ilaç geliştirildi

    10/09/2012 06:31:00 ÖS   Yorum yok

Lancet Nöroloji dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre söz konusu ilacın yapımında kullanılan ve NA-1 olarak adlandırılan kimyasal maddeyi kullanmak güvenli.

185 kişi üzerinde gerçekleştirilen araştırmada, felç geçirmeden önce NA-1 adlı maddeyi alan hastaların beyinlerindeki hasarlı dokunun daha az olduğu gözlendi.

Felç Araştırmaları Derneği sonuçların ümit verici olduğunu, ancak daha fazla araştırma yapılması gerektiğini söyledi.

Maymunlar üzerinde yapılan deneyler NA-1'in felç sırasında oksijensiz kalan beyin hücrelerinin ölmesini engellediğini ortaya çıkarmıştı.

Kimyasal şimdilik ABD ve Kanada'daki 14 hastanede deneniyor.

Araştırmaya katılan hastalar, beyinlerinden anevrizma aldırmak için ameliyat olmayı bekleyenler ve kan damarları zayıf olanlar gibi felç geçirme riski yüksek kişilerdi.

Araştırmada 93 hastaya kimyasal enjekte edilirken, benzer şartlardaki başka 93 hastaya da tuzlu su enjekte edildi.
Güvenli

Doktorlar NA-1 adlı kimyasal maddenin tamamen güvenli olduğunu, sadece iki hastanın hafif yan etki yaşadığını belirtti.

Hastalar üzerinde yapılan inceleme, ilacı alan kişilerin felç sonrasında daha az beyin dokusu kaybettiklerini ortaya koydu.

Doktorlar araştırmanın kimyasalın beyin hücrelerini korumasının mümkün olduğunu gösterdiğini ancak daha çok araştırma yapılması gerektiğini belirtti.

Helsinki Üniversitesi Hastanesi'nden Prof. Markku Kaste ''Felç riskini en çok artıran etmen yaş. Dünya nüfusu yaşlanmaya başladığı için de, elbette felç vakalarının sayısı artıyor'' dedi.

Bilim adamı şimdiye dek beyni korumak için geliştirilen ilaçların başarılı olmadığını belirtti.

Markku, bu yeni ilacın da daha geniş biçimde araştırılması gerektiğini söyledi.

Felç Vakfı'ndan Dr. Peter Coleman ''Biz beyin hücrelerini felç sonrasında koruyabilecek ve zararı azaltabilecek her tedaviyi destekliyoruz. Bu potansiyel tedavi umut verici görünüyor ancak daha çok araştırma yapılmalı.'' dedi.

Araştırmaya NoNo ve Arbor Vita adlı biyo-farmakoloji şirketleri kaynak sağladı. bbc türkçe

4/18/2012

iyimser insanların kalp hastalıklarına yakalanma ve felç geçirme riski daha az

    4/18/2012 02:06:00 ÖS   Yorum yok

Harvard Üniversitesi'nin 200 araştırmadan derlediği veriler iyimser insanların kalp hastalığına yakalanma ya da felç geçirme riskinin daha düşük olduğunu ortaya koydu.

kalp hastalıklarına yakalanma

İyimser insanlar genel olarak daha sağlıklı oldukları gibi kolestrol ve yüksek tansiyon gibi hastalıklara da daha nadir yakalanıyorlar.

Stres ve depresyon ile kalp hastalıkları arasındaki bağlantı ise zaten daha önceden kanıtlanmıştı.

Yapılan son inceleme için bilimadamları hastaların hem psikolojik hem de kardiyovasküler incelemelerinin kayıtlarının tutulduğu vakaları gözden geçirdi.

Araştırma sonucunda iyimserlik, yaşanılan hayattan duyulan tatmin ve genel olarak mutluluk gibi özeliklerin kişinin sosyal konumuna, yaşına, kilosuna ve sigara içip içmediğine bakılmaksızın kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini düşürdüğünü ortaya çıkardı.

İyimser insanların kalp hastalığına yakalanma oranı kötümserlerden %50 daha az.


Kanıt yok

Araştırmacılardan Dr Julia Boehm incelemelerinin kesin kanıtlar sunmadığının altını çizdi ve ''Sadece psikolojik durum ile kalp hastalığı arasında bir bağlantı bulduk'' dedi.

Psikolojik olarak ''iyi'' durumda olmanın objektif bir biçimde ölçülüp ölçülemeyeceği zaten tartışma yaratan bir konu.

Ayrıca araştırmada ''iyimser'' insanların yaşam tarzlarının da kötümser kişilere göre daha sağlıklı olduğu görüldü.

Sonuçlara göre iyimser insanlar daha sağlıklı besleniyor ve daha çok spor yapıyor.

Ancak tüm bunlar göz önünde bulundurulunca bile iyimserlik ve mutluluğun kalbe iyi geldiğini kabul etmek gerekiyor.



Şimdiye kadar kalp hastalıkları ve psikolojik durum arasındaki bağlantıyı araştıran araştırmalar genellikle stres ve endişe üzerine çalışmıştı.

İngiliz Kalp Vakfı Baş Hemşiresi Maureen Talbot ''Bu hastalıklar ile akıl sağlığı arasındaki bağlantı oldukça komplike ve hala tam olarak anlaşılabildiğini söylemek mümkün değil'' dedi.


Talbot ''Ancak bu araştırma zaten tahmin ettiğimiz bir şeyi doğruladı. Psikolojik olarak iyi durumda olmak sağlıklı bir yaşam sürmenin önemli bir bölümü'' dedi

Hemşire ayrıca araştırma sonuçlarının sağlık görevlilerinin psikolojiye vermeleri gereken önemi de gösterdiğini söyledi.

3/21/2012

türk mucitten belden aşşağısı tutmayan felçlileri ayağa kaldıran cihaz özellikleri

    3/21/2012 12:13:00 ÖS   Yorum yok

tek rmc adı verilen cihaz tekerlekli sandalyeden daha az yer kaplıyor buda ev ofis market gibi iç mekanlarda kolay hareket etme olanağı sağlıyor



robotik cihaz özellikleri
36 cm.genişliğinde 62 cm.uzunluğundaki cihazın ağırlığı ise 80 kilo ağırlığında hasta uzaktan kumanda ile cihazı yanına çağırabiliyor 14 km durmaksızın gidebilen cihaza tekerlekli sandalyeden farklı olarak arkadan biniliyor

hasta tam dik olarak ayakta durabiliyor ve gündelik işlerini yapabiliyor işine okuluna gidebiliyor 


günlük hayatını rahatlıkla sürdürebiliyor robot belden aşşağısı felçli olanların yataktan kalkmasını ve yeniden yatana kadar tüm gereksinimlerini kendi başına karşılamasını sağlıyor cihazın satış fiyatı 15.000 dolar yani 30.000 tl'ye yakın

1/15/2012

dünyada en fazla tuz kullanan ülke olarak hipertansiyonda birinci sıraya yerleştik

    1/15/2012 02:06:00 ÖS   Yorum yok

Prof. Dr. Saniye Şen, yaptığı açıklamada tuzun, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, felç, diyabet, ödem, obezite, mide kanserleri, böbrek yetmezliği gibi hastalıklara yol açtığını söyledi.

hipertansiyonda birinci sıraya

Şen, beslenme alışkanlıkları ve yaşam biçiminin değişmesi nedeniyle hipertansiyon hastalarının sayısının hızla arttığını, Türkiye'de de bu artışın son 15 yılda ikiye katlandığını belirtti.

Hipertansiyonun, besinle alınan tuzların böbrekler aracılığıyla atılamamasından kaynaklandığını ifade eden Prof.Dr. Şen, ''Ülkemizde, günlük tuz alımı ortalama 18 gramla dünyada en yüksek düzeye ulaşırken, hipertansiyon oranı da birinci sıraya yükseldi. Ne kadar tuz alırsak, dilimizdeki tuza duyarlı algaçlar o kadar köreliyor. Siz tuzu azaltırsanız zaman içerisinde ise bu algaçlar normale dönebiliyor'' diye konuştu.

Tuzlukların üzerine ''tuzu sağlığınız için az kullanınız'' yazılmalı


Aşçıların, yaptıkları yemeklere tuz koymaması gerektiğini, tuz tercihinin, yemeği yiyecek kişiye bırakılmasının doğru bir uygulama olacağını bildiren Prof.Dr. Şen, ''Bütün işletmeciler, gönüllü olarak tuzlukların üzerine, (tuzu sağlığınız için az kullanın) yazdırmalı'' dedi.

Tuzla mücadelenin devlet politikası olarak yürütülmesi gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Şen, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Tuz, yemeklerde bozulmayı önlüyor, hatta hafif bozulmaları gizleyebiliyor. Burada, maalesef gıda endüstrisinin bir kar zarar muhasebesi yapılıyor. Bu nedenle tuz mücadelesi devlet politikası olarak ele alınmalı. Bir çok gelişmiş ülke bu savaşı sürdürerek hipertansiyon ve bağlantılı hastalıkları azaltmaktadır. Finlandiya'da günlük tuz alımı 4 grama çekilerek beyin kanamaları yüzde 50, bu kanamaların yol açtığı ölümler yüzde 80 azaltılmıştır.''

10/28/2011

günde iki tablet aspirin almak bağırsak kanseri riskini yüzde 63 oranında azaltıyor

    10/28/2011 10:47:00 ÖS   Yorum yok

İskoçya'daki Newcastle Üniversitesi'nde, risk grubundaki 861 hastayla yapılan araştırmada, günde iki aspirinin iki yıl sonunda bağırsak kanseri vakalarını yüzde 63 oranında azalttığı görüldü.


bağırsak kanseri riski
Araştırma 1000 kişide bir görülen Lynch sendromlu hastalar üzerinde yapıldı.

Bu hastaların bünyesi DNA'larındaki bozuklukları belirleyip onarmada zorluk yaratıyor, kanser riskini yükseltiyor.
Kansere yatkınlık

Lynch sendromlu hastalarda özellikle bağırsak, rahim ve mide kanseri daha yaygın olarak görülüyor.

Araştırmada her gün 600 miligram aspirin verilen birinci grup hastalar arasında 19 tümör vakası ortaya çıkarken, aspirin almayanlar diğer grupta 34 vaka tespit edildi. Bu vaka sayının yüzde 44 oranında daha az olması anlamına geliyor.

İki yıl süreyle aspirin alan hastalar içindeki değerlendirmede ise kanser vakalarının yüzde 63 azaldığı tespit edildi. Bu grupta Lynch sendromuyla bağlantılı kanser vakaları da yarı yarıya azaldı.

Araştırmaya öncülük eden Prof. John Burn, İngiltere'de 30 bin Lynch sendromlu yetişkin hasta olduğunu belirterek, "Bu kişilerin hepsine tedavi uygulanırsa 30 yıl içinde 10 bin kanser vakasını ve bu hastalıktan bin kişinin ölmesini engelleyebiliriz" dedi.

Burn, yan etkilere de dikkat çekti ve "10 bin kanser vakasını önleme karşılığında 1000 mide ülseri ve 100 felç vakası birçoklarına göre fena bir şey olmaz" diye konuştu.

Prof. Burn, ailesinde bağırsak kanseri geçmişi olanların düşük dozda aspirin almalarını tavsiye etti.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .