-->
doğal tedavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
doğal tedavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/27/2011

romatizma ve deri kızarıklılarında kullanılan akdeniz defnesi

    11/27/2011 03:04:00 ÖS   Yorum yok

Akdeniz defnesi, (Laurus nobilis), defnegillerden, her mevsim yeşil kalabilen, güzel kokulu ve yapraklarının kullanım alanı oldukça geniş olan bir çalı veya ağaç türü.


akdeniz defnesi

Yemeklere lezzet kattığı gibi alternatif tıpta da birçok yararı vardır. Ayrıca Türkiye'nin tarım ihracatında önemli bir paya sahiptir.

Akdeniz'e özgü bir bitki olan defne, genelde 2-6 m boyunda bir çalı veya ağaçtır, ama boyu 10 metreyi bulabilir. Gövdesinin alt kısmı gri, üst kısmı yeşildir. Yaprakları 6–12 cm uzunlukta ve 2–4 cm genişliktedir. Yapraklar kokuludur, şekilleri mızrak ucu gibi, kenarları dalgalı, üst yüzleri koyu yeşil, alt yüzleri açık yeşıldir. Çiçekleri 1 cm çapında olup açık sarı veya yeşildir, sapın aynı noktasından 4-5 tanesi birden çıkarak birer öbek oluşturular. Bu çiçek öbekleri yaprağın yanında çift olarak açarlar. Ağaçlar erkek ve dişi olarak ayrılırlar. Meyvesi yaklaşık 1 cm çapında, içinde tek bir tohum barındıran siyah bir yemiştir. En büyük düşmanı yaprak bitidir.

Defneden elde edilen defne yaprağı, yemeklerde tat vermek için kullanılmaktadır. Avrupa'da genelde önce kurutulur ve salça yapılırken beraberce pişirilir.

cilt nemlendirici olarak

Akdeniz defnesi, süs bitkisi olarak, özellikle süs bahçelerinde Akdeniz iklimi ve okyanus iklimi olan bölgelerde yetiştirilir. Dona çok duyarlı olduğu için daha soğuk yerlerde ise ev bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Defne bitkisinin kaynağı Doğu Akdeniz bölgesi olup oradan ılıman iklimli başka yörelere yayılmıştır.

Defne yağı defne meyvelerini sıkarak elde edilen, 30 °C'de eriyen bir yağdır. %95 yağ asitlerinden ve %5 esansiyel yağlardan oluşur. Yağ, en çok sabun üretiminde kullanılıp, bunun yanı sıra kozmetik sanayisinde cilt nemlendirici olarak kullanılır.

Şifalı ot olarak romatizma, deri kızarıklıkları ve kulak ağrıları için kullanılır.


Tıbbi literatürde defne yaprağının antioksidan, analjezik (ağrı kesici), antienflamatuar ve antikonvulsant (antiepileptik) yararlarının olduğu belirtilmektedir.

Defne yaprağınin yıllık üretimi yılda 8 bin tondur, bunun yaklaşık %80'ı Türkiye'den kaynaklanır bu üretimden 8 milyon dolar gelir elde edilmektedir.

Defne yaprağı %1-3 esans yağlarından oluşur. Bu lipitler 1,8-cineole ve pinen, Terpen, Sesquiterpen, Metileugenol ve daha ufak miktarlarda α- ve β-Pinen, Phellandren, Linalool, Geraniol ve Terpineol. Defne yaprağının tat ve aroması büyük ölçüde eugenol adlı esansiyel yağdan kaynaklanır.

11/26/2011

asalak solucanları ortadan kaldıran parazit önleyici papaya bitkisi

    11/26/2011 01:04:00 ÖS   Yorum yok

Papaya, Carica papaya (kavun ağacı) bitkisinin meyvesi ve Carica cinsinin bir üyesi.


Papaya'nın ana vatanının Güney Meksika ve Orta Amerika olduğu sanılmaktadır. Ona "kavun ağacı" meyvesine de, kavun ağacı yemişi denmektedir. Çünkü papayanın bir çeşidinin meyvesinin görünümü kavuna benzese de, tadı balkabağına yakındır.

Papayanın, Hawaii,Tayland ve Meksika olmak üzere üç çeşit tanınmış türü vardır,bununla birlikte Maridol Papaya,Cüce (Dwarf) 


Papaya,Florida Jack Papaya,Çilek(strawberry) Papaya ...v.s başkaca türleri ve kültür çeşitleri de mevcuttur. Hawaii çeşidi olgunlaştığında, kabuğu sarı renkte olan armut biçimindeki meyvelere sahip olmaktadır ve bu meyvelerin eti de, parlak portakal renginde ya da pembemsi olmaktadır. Tam ortasında küçük siyah tohumlar bir arada bulunmaktadır. Meksika çeşidi ötekilerden daha büyük meyvelere sahiptir. Her bir meyve yarım metre boyundadır ve yaklaşık 5 kg. gelmektedir.Tayland türü papayalar ise daha çok diyet salataları ve çeşitli yemeklerin yapımında kullanılmakla her ne kadar dağ papayası veya babako gibi akrabaları kadar olmasada diğer carica papaya türleri içinde soğuğa dayanıklığı ile bilinmektedir.

Papayaya, Avustralya'da "papaw" ya da "pawpaw", Brezilya'da "mamao" adları verilmektedir. 


Çalı ya da ağaç görünümündeki papaya, güneş ve suyu sevmesi yönüyle Kamkat ve Durian gibi Tropikal iklimin ağacıdır.
Olgunlaşmadan toplanan papayalar ise, sebze olarak kullanılmaktadır.Papaya çiğ olarak yenebildiği gibi pişirilerekte yenebilir. Özellikle olgunlaşmamış meyveler zararlı etkilerinin önlemesi için pişirilerek yenmektedir. En dayanıklı carica papaya türleri en fazla -2 derece ısıya dayanabilmektedir. Bir papaya ağacının en fazla 8 yıllık ömrü bulunmaktadır. Papaya tohumdan çoğalabilmekle beraber, kendi kendini tozlayamadığından meyve üretimi için 2 veya daha fazla ağacın bir arada yetiştirilmesi gerekir.

Günümüzde pek çok ülkede Carica Papaya'nın kültür türleri yetişir bunlar hızlı büyür, 3 yıl içinde meyve verir ancak tıpkı diğer carica papaya ailesi üyeleri gibi dona karşı dirençleri çok azdır. Papaya'nın meyve sineği gibi meyve üretimini sekteye uğratıcı zararlıları vardır, bununla birlikte ağaç bir kısım virüslere karşı da hassastır, mesela 1990 yılında ortaya çıkan "papaya ringspot virüsü" Hawai'deki neredeyse bütün bir papaya endüstrisini ortadan kaldırmıştır. Ne yazık ki halen dahi ortaya çıkan bu virüse karşı organik veya konvansiyonel bir mücadele yolu bilinmemektedir. Bununla birlikte bu virüse karşı Sun up ve Rainbow Carica Papaya türleri genetik olarak modifiye edilmek zorunda kalmış ve Hawaideki papayaların %80'i bu genetik olarak modifiye edilmiş veya hibrit ağaçlarla değiştirilmiştir. Ancak bu metotunda tohum stoklarında kirlenmeye yol açma durumu sözkonusu olmuştur.

Papayanın meyvesi; demir, potasyum, kalsiyum fosfat mineralleri ve A, B1, B2, B5 ve C vitamini yönünden zengindir.Ayrıca papaya'nın karaciğer kanserine karşı içerdiği likopen sayesinde koruyucu bir etkisi olduğu ve yine bağışılık sistemini güçlendirdiği iddia edilmektedir. Tohumu çeşitli bakterilere karşı antibakteriyel koruyucudur, ayrıca böbreklere karşı tohumunun yararlı etkisi olduğu düşünülmektedir. Ayrıca şampuan endüstrisinde de papayadan yararlanılmaktadır.

Bununla birlikte çok aşırı papaya tüketimi tıpkı havuçta olduğu gibi beta karoten fazlalığından alerjiye yol açabilmektedir,zira 100 gr papaya 6 gr.kadar Betakaroten içerir.

Yine,olgunlaşmamış papaya meyvelerinin içerdiği lateks konsantrasyonu yüzünden rahim kasılmalarına ve düşük tehlikesine neden olabileceği iddia edilmektedir. Bunun yanında fareler ve maymunlar üzerinde yapılan deneylerde papaya tohumu ekstresinin aşırı dozajının doğum kontrol hapı gibi etki gösterip, hamile kalmayı engellediği, düşük dozunun ise doğmamış çocuklara herhangi bir zararının olmadığı tespit edilmiştir.Bu sebeple hamilelerin dikkatli kullanması gerekir.

Bunun yanında papayanın meyveleri, yaprakları, tohumları v.s parçaları vücuttan asalak solucanları ortadan kaldıran, parazit önleyici antihelmintik alkoloit içerir. Düşük dozlarda bunun herhangi bir zararı olmazsa da aşırı yüksek dozlarda tehlikeli olabilir.

tıbbi faydaları en fazla olan şifalı bitki bahçe nanesi hakkında

    11/26/2011 12:52:00 ÖS   Yorum yok

Bahçe nanesi (Mentha × piperita), ballıbabagiller (Lamiaceae) familyasından tıbbi faydaları en fazla olan bir nane türü.

bahçe nanesi
Su nanesi (Mentha aquatica) ve kıvırcık nanenin (Mentha spicata) melezi olan bahçe nanesinin Dünya'nın her yerinde tarımı yapılır. Yaprakları ve çiçekli uç kısmı kullanılır. %1-3 oranında mentol, menton, flavonoidler, fenoller, triperten ve tanen içeren uçucu yağ taşır.

Sindirim sistemi


Nane sindirim sistemi için iyi bir bitkidir. Safra ve mide sekresyonunu uyarır, hazımsızlık ve gaz şikayetlerini hafifletir. Mide bulantısını önler. Antispazmodik özelliği sayesinde mide ağrıları ve gazdan doğan barsak kramplarında etkilidir. Kabızlık ve ishal şikayetlerinde de bu etkisini gösterir. İyi bir sindirim için yemeklerden sonra bir fincan nane çayı alınması önerilir.

Enfeksiyonlar üzerine


İçerdiği esansiyel yağlar antiseptik ve mantarları öldürücü özellik taşırlar. Bu özelliği gastroenteritlerde etkili olmasının bir başka sebebidir. Birkaç damlası ile bronşitli hastalarda göğüse, farenjitli hastalarda boğaza ve sinüzitli hastalarda sinüslerin üstüne yapılacak masaj etkili olur. (Bu masaj geceleri yapılırsa uyumayı engelleyebileceğinden sabahları yapılması tavsiye edilir.) Uyarıcı özelliği vardır.

Deriye uygulanmasıyla ağrı kesici özelliği vardır. Baş ağrılarında suyla karıştırılmış nane yağının 10 dakikalık uygulaması yeterlidir. Burkulmalarda da nane yağı ile masaj faydalı olur.

vücuttaki yaygın virüslerle mücadele eden bağışıklık sistemini güçlendiren geven bitkisi

    11/26/2011 12:25:00 ÖS   Yorum yok

Geven (Astragalus), baklagiller (Fabaceae) familyasından yetiştiği bölgelere göre farklılaşan 2000 kadar türü bulunan otsu ve küçük çalıların ortak adı.

bağışıklık sistemini güçlendiren
Tıpta özellikle ana vatanı Çin olan Çin Geveni kullanılmaktadır. Gevenden gövde veya kökünün üzerinden bıçakla özel olarak yapılan çizgilerden akan zamka kitre denir ve kitre başka ilaç yapımında kulanılır. Astragalus microcephalus ve Astragalus gummifer Türk kitresi ve Anadolu kitresi olarak bilinir.

Tıpta daha çok kullanılan ve hakkındaki araştırmaların en fazla olduğu Astragalus kökü veya Astragalus membranaceous denilen türünün doğal yerleşim alanları Çin'in kuzey ve doğu bölgeleriyle Moğolistan ve Kore'dir.

Son araştırmalar bitkinin insanın bağışıklık sistemini güçlendirebildiğini göstermiştir.

Astragalus tragacanthus'dan elde edilen ve tekstil ve farmakotiklerde kullanılan tragacanth'ın bedenin yaygın virüslere karşı direncini arttırdığı ve bağışıklık sistemine yardımcı olduğu iddia edilmektedir.
Kullanım alanları

Soğuk algınlığı ve grip
Süregen enfeksiyon
Çeşitli allerjiler
Astım
Kronik yorgunluk
Kemoterapiyle ilişkili olarak iştah kaybı veya yorgunluk
Anemi
Kalp rahatsızlıkları
Böbrek rahatsızlıkları
Mide ülserleri
Hepatit
Genel hazım zorunları
Yaralar
Ebru sanatına yarar

Vücutta bir dizi bağışıklık işlevini destekleyen Aatragli Polysaccharoses bileşini içeren Astragalus'un yapılan araştırmalarda


Soğuk algınlığı vakalarının şiddetini ve süresini azaltabildiği
Kalbin kan pompalama hacminde iyileştirmeler sağlayabildiği
Karaciğerde hücre hasarına karşı koruma sağlayabildiği
Kalp ve beyin dokularına oksijin taşınmasına yardımcı olduğu ve vücudun şevk ve direncini geliştirdiği
Fareler üzerindeki araştırmalarda astragalus özü kullanılan farelerde idrar torbası kanserinin daha az görüldüğü
Akciğer kanseri hastalarında tümör ilerleyişini tersine çevirebildiğine işaret edilmektedir.

Astragalus kökü;

Tentür
Kapsül
Hastane ve klinik koşullardaki kullanım için enjekte edilebilir formlarda
Deriye için merhem şeklinde kullanılmaktadır.

Kullanımı

Geven çocuklara bağışıklık sistemini destekleyici olarak verilebilmekte fakat ateşli vakalarda geleneksel Çin tıbbına göre ateşi uzattığı veya güçlendirdiği için kullanılmamaktadır. Yetişkinlerde dozajlar vücut ağırlığına göre olduğundan çocuklarda da yetişkinlerin dozunun 1/3'ü verilebilmekte ancak konsantrasyonlar arasında farklılıklar olabildiğinden uzun dönemli kullanımlarda doktora danışılması gerekmektedir.

Günlük önerilen dozlarda alındğında ciddi yan etkileri olmamakta ve genellikle güvenilir şekilde kullanılmaktadır. Bununla birlikte diğer bitki ve ilaçlarla etkileşime girebildiğinden bu tip durumlarda mutlaka doktora danışılarak kullanılması önerilmektedir.

Hamile veya emzikli bayanlarda veya ilaç kullanım durumunda kullanmadan önce mutlaka doktora danışılması gerekmektedir.
Muhtemel etkileşimleri

Antiviral ilaçlar - Acyclovir ve interferon gibi bazı antiviral ilaçların etkilerini arttırabilir.

Bağışıklık sistemini baskılayan ve organ nakillerinde bedenin organı reddetmesini önlemek amacıyla kullanılan cyclophosphamide gibi ilaçlarla ters etkileşime girebilir.
Yüksek tansiyon - Astragalus tansiyonu düşürerek yüksek tansiyon ilaçlarının etkilerini güçlendirebilmektedir
Kanı incelten ilaçlarla birlikte kullanıldığıda bu ilaçların etkilerini güçlendirerek kanama ve felç riskini arttırabilmektedir.

menopoz semptomları ve aybaşı düzensizliklerinin tedavisinde kullanılan siyah yılankökü bitkisi

    11/26/2011 12:14:00 ÖS   Yorum yok

Siyah yılankökü (Cimicifuga racemosa), Actaea racemosa olarak da bilinir, Ranunculaceae familyasından Kuzey Amerika ’nın bir yerli bitkisidir. 

aybaşı düzensizlikleriBu bitkinin kökleri ve kök gövdeleri, tıpta menopoz semptomlarının ve aybaşı düzensizliklerinin tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Tarihte Kızılderililer tarafından özellikle jinekolojik rahatsızlıklarla bağlantılı pek çok semptomun tedavisinde kullanılmış olduğu bilinmektedir. Yapılan çalışmalar bu botanik ilacın damıtılmış terpen glikosid şeklinde uygun bir standardizasyonunun sağlandığı hallerde menopoz semptomlarını yatıştırmakta etkili olduğunu ortaya koymuştur. Yan etkileri son derece nadirdir, ve başka ilaçlarla bilinen ve kaydadeğer herhangi bir olumsuz etkileşimi bulunmamaktadır.

ABD’de en yaygın şekilde kullanılan ve üzerinde en derinlemesine incelemeler yürütülmüş yılankökü ticari formülü, bir Alman şirketince üretilen kök gövdesi özü olan Remifemin’dir. Başka pek çok yılankökü ürünü mevcut olmakla birlikte, bunların hepsi standardize edilmiş değildir. Siyah yılankökü mavi yılankökü otu ile karıştırılmamalıdır. Mavi yılankökü farklı belirtiler için kullanılır ve daha yüksek toksik potansiyeli bulunmaktadır.

Tamoksifen ile olası bir karşılıklı etkileşim hariç tutulursa, siyah yılankökü özü ile herhangi bir tıbbi ilaç ürünü arasında bilinen bir karşılıklı etkileşim bulunmamaktadır. Klinik çalışmalar esnasında belirgin bir sıklıkla rapor edilmiş bulunan tek karşı etki gastroentestinal rahatsızlıklardır. Daha yüksek dozlarda alındığında, siyah yılankökü başdönmesi, sersemlik, başağrıları, mide bulantısı ve kusmaya yol açabilmektedir. Bir vakaya ilişkin bir rapor, siyah yılankökü, hayıt meyvası ve eşekotu yağını bir arada almış bir kadının geliştirdiği hastalık nöbetleri üzerinde yoğunlaşmış ise de, kesin bir neden-etki ilişkisi belgelenememiştir. Siyah yılankökü ile ilintili hastalık nöbetlerini başlı başına konu eden herhangi bir rapor bulunmamaktadır.

Rahim kontraksiyonlarını tahrik etme potansiyeli sebebiyle siyah yılankökünün hamilelik esnasında kullanımı tavsiye edilmemektedir. Süt emziren anneler için siyah yılankökünün güvenilirliği ve siyah yılankökünün anne sütüne karışma düzeyi halen bilinmemektedir. Kişisel geçmişinde veya aile geçmişinde meme kanseri hadisesi bulunan kadınların siyah yılankökü kullanımının güvenilirliği üzerinde tartışmalar sürmektedir.

11/25/2011

vitamin ve mineral zengini enerji eksikliğini giderici yonca bitkisi

    11/25/2011 04:35:00 ÖS   Yorum yok

Yonca (Medicago sativa), baklagiller (Fabaceae) familyasından uzun yıllar yaşayan, gerek yeşil ot gerekse kuru ot olarak değerlendirilebilen çok yıllık bir serin mevsim yem bitkisi türü.

 yonca bitkisi
Uluslararası terminolojide alfalfa (kelime kökeni Arapça البرسيم veya الحجازي, halk dilinde Şark yoncası veya Kaba yonca şeklinde de anılır.

Yonca çok yıllık otsu bir bitkidir. Boyu 50-80 cm dir. Derin bir kök sistemi vardır. Uygun koşullarda 8-10 metre derine gider. Etkili kök derinliği 120-180 cm dir. Bu nedenle, anavatanı olan Ortadoğu bölgesinin şartları ile birebir özelliklere sahip olup, kuraklığa dayanıklıdır. Yonca önemli bir yem bitkisidir. Otlatılmaya da oldukça dayanıklıdır. Bu nedenle meraların ıslahında diğer bitkilerle karışıma giren ve meranın kalitesini arttıran bir bitkidir. Ahır besiciliğinde et ve özellikle süt verimini % 30'lara kadar artıran ve yem bitkileri içerisinde en çok besleyicilik değeri olan yoncada, içerisinde 10 kadar vitamin de vardır. Tetraploid genetik yapıya sahip bir bitkidir.

Kurutulmuş yonca yaprağı, kapsül, toz veya tisan şeklinde standardize edilmiş halde diyet katkı maddesi olarak yaygın surette kullanılmaktadır. 

Yüksek fiber düzeyi nedeniyle kolesterol düzeyleri üzerinde dengeleyici etki yaptığını, kötü kolesterolü düşürdüğünü gösterir bulgular bilimsel literatürde yer almaktadır.

 Baklagiller familyasındaki diğer bitkiler gibi protein, vitaminler ve mineraller açısından zengin bir kaynak oluşturan yüksek genel gıda değeri nedeniyle bünyede enerji eksikliğini önleyici, ayrıca içerdiği saponinler nedeniyle kanı ve karaciğeri detoksifiye edici özellikleri bulunduğu üzerinde durulmaktadır. Besin değeri yüksek bir besin olduğu için kansızlık çekenlere faydalıdır.

Özellikle ABD ve Avustralya mutfağında salatalarda yeri olan bir bitkidir. Bazı ülkelerde genç yaprakları çiğ olarak tüketilmektedir. Daha olgun yoncanın tüketimi çok yüksek diyet lifi içeriği nedeniyle kısıtlıdır.

menapozdan kırık kemiklere kadar kullanılan mührüsüleyman bitkisi

    11/25/2011 03:47:00 ÖS   Yorum yok

Mührüsüleyman (Polygonatum), çiçekli bitkilerin Ruscaceae familyasına dahil olan ve yaklaşık elli türü olan bir bitki cinsidir. Daha önce zambakgiller familyasına dahil edilerek sınıflandırılmaktaydı.

mührüsüleyman bitkisi
Mührüsüleyman türlerinin bazıları şifalı bitkiler arasında sayılmakta, özellikle P. sibiricum türü geleneksel Çin tıbbında bitki çayı olarak kullanılmaktadır.

Bazı mührüsüleyman sürgünleri kuşkonmaz gibi pişirildikten sonra yenebilir, özel bir işlemden geçirildikten sonra yenebilen kökleri de nişasta kaynağıdır.

Mührüsüleyman genellikle kökleri olmak üzere menopozdan kırık kemiklere kadar çeşitli durumlarda kullanılır. 

Deri üzerine uygulandığında köklerin kesik ve çürüklerin, deri tahrişleri ve iltihaplarının iyileşmesini hızlandırdığı söylenmektedir. Akne, deri lekesi ve her türlü deri kusurlarında yüzü yıkamak için kullanılır. Bitki çayı olarak kullanıldığına menopoz, hazımsızlık, diyabet, kırık kemikler, uykusuzluk, böbrek ağrıları ve hatta kısırlık gibi durumlara iyi geldiği söylenmektedir.

Diyabet için kullanıldığı ilk defa 1930'da Langecker tarafından gözlemlenmiştir. Deneylerden sonra muhtemelen glükokinin içeriği sayesinde, besinsel hiperglisemi ile mücadele etmekte etkili olduğu sonucuna varmıştır.

9/12/2011

bilim adamları güz çiğdeminden elde ettikleri ilaçla kanserli hücreleri yok etmeyi başardılar

    9/12/2011 12:50:00 ÖS   Yorum yok

İngiltere'de bilim insanları güz çiğdemi (ya da acı çiğdem) bitkisinin özünden elde ettikleri ilacın kanserli hücreleri yok ettiğini söylüyor.


 kanserli hücreleri yok etme
güz çiğdemi-acı çiğdem
Bradford Üniversitesi'nde görevli araştırmacılar, güz çiğdeminin henüz laboratuvar aşamasında fareler üzerindeki deneylerinden elde ettikleri sonuçları açıkladılar.

Ekibin başkanı Profesör Lawrence Patterson, araştırmanın insanlara yönelik yeni bir ilacın geliştirilmesi potansiyeli taşıdığını söyleyerek, güz çiğdemi ekstresinin tümörler üzerinde ''akıllı bir bomba'' kadar etkin olduğunu belirtti.

Araştırmacılar, fare deneylerinden görüldüğü kadarıyla, güz çiğdeminin sağlıklı hücreler üzerinde hiçbir yan etki bırakmadan sadece tümörü hedeflediğini söylüyor.

kanserli hücrelere yöneltme
Eski Mısır'dan kalan arşivlerde adı geçen güz çiğdemi tıp camiasının yüzyıllardır bildiği bir bitki.

Öne çıkan belli başlı özelliklerinden biri, zehirli olması.


Bradford Ünversitesi'deki ekip, bitkinin toksik etkisini sadece kanserli hücrelere yöneltmeyi başardıklarını söylüyorlar.

Deneme aşamasındaki ilaç, sadece tümörlerin saldığı bir kimyasalla karşılaşınca faal hale geliyor.


Deney fareleri üzerinde yapılan araştırmada, beş ayrı tipte kanserden kaynaklanan katı tümörlerin yarısının tek bir dozda etkin şekilde iyileştiği görüldü.

Araştırmacılar, bunun kesin bir çare olarak algılanamayacağını; fakat insanlar üzerinde iki yıl içinde klinik deneylere başlamayı umduklarını belirtiyorlar.

8/18/2011

ata sözlerine girecek kadar ünlü şifalı bitki ada çayı hakkında

    8/18/2011 12:10:00 ÖÖ   Yorum yok

Ada çayı (Salvia), ballıbabagiller (Lamiaceae) familyasından Salvia cinsini oluşturan kokulu bitkilere verilen ad.


Tüylü ve beyazımsı bir renkte olan yapraklarının kurusu çay gibi haşlanarak içildiği gibi, et yemeklerine koku ve lezzet vermek için de kullanılır.

ada çayı hakkında
Özellikle karaciğer, ördek, kaz, tavuk ve av hayvanlannın kızartmalannda çok hoş bir koku ve tat verdiği için kullanılir. Avrupa ülkelerinin mutfaklannda kızarmış patateslerin, hamurlara koyulan yağların kokulandırılmasında, salamuralarda, etlerin dinlendirilmesinde çok kullanılır. Ayrıca haşlanarak yapılan çayı kadınların göğüslerini büyütmekte de yararlıdır.

Ada çayı 30-70 cm boyunda olan bitkinin menekşe renkli çiçekleri halka dizilişlidir. Karşılıklı olan beyaz keçeli yaprakları gümüş gibi parıldar ve acımtırak, ıtırlı bir koku yayarlar. Bahçe ada çayı, güneşli bir yerde yetiştirilmelidir. Don olayına karşı duyarlı olduğu için, kış boyunca çam dalları ile örtülmesi doğru olur. Bir başka tür olan çayır ada çayı (Salvia pratensis), çayırlarda, bayırlarda ve meralarda yetişir. Çevresine ıtırlı hoş bir koku yayan mavi–menekşe renkli çiçeklerin pırıltısı uzaklardan seçilebilir. Çayır ada çayı (Anadolu adaçayı) batı ve güney-batı Anadolu'da bol olarak yetişmektedir. Anadolu ada çayından "elma yağı" veya "acı elma yağı" denilen yağ da üretilmektedir. Bu tür adaçayı da kimyasal yapı ve tedavi etkisi bakımından tıbbi (bahçe) adaçayına benzemektedir.

Bitki yaprakları çiçeklenme öncesi, Mayıs-haziran aylarında toplanır.


 Etken maddelerinin doruğa ulaştığı öğlen saatlerinde toplanan yapraklar, gölgeli ve havadar bir yerde kurumaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılarak, hava almayan kaplarda saklanır

Bu bitkinin çiçekleri, gargara ve adaçayı sirkesi yapmak için toplanır (bir avuç çiçek, doğal sirkenin içinde bir süre bekletilir) ve elde edilen sirke, uzunca bir süre hasta yatağından kalkamayan kişilere rahatlatıcı ve canlandırıcı anlamda sürülerek, masaj yapılır. Yapraklar daha çiçeklenme başlamadan, mayıs ve haziranda toplanır. Bitki kuru ve güneşli günler boyunca, eterli yağlar oluşturduktan sonra, yapraklar öğlen güneşinde toplanır ve gölgede kurutulur. Adaçayı, çok eski çağlarda da ünlü bir şifalı bitki olarak tanınırdı. 13. asırdan kalma bir dizede şöyle deniyor: 

“Eğer dikmişsen adaçayını bahçeye, ne gerek var ölmeye!"


Adaçayının eski çağlarda da ne büyük bir övgü ile anıldığını, çok eski bir şifalı bitki kitabı şöyle anlatıyor: "Kutsal Meryemana, Bebek İsa ile Herodes’un gazabından kaçmak zorunda kaldığında, kendisini saklamaları için, çayırdaki tüm çiçeklerden yardım istemiş, ama hiçbir çiçek ona yanıt vermemiş. İşte o zaman adaçayı eğilmiş ve Meryemana sığınacak bir yer bulmuş. Onun sık ve koruyucu yapraklarının arasına girerek Herodes’un askerlerinden saklanmış ve askerler onu görmeden geçip gitmişler. Tehlike geçiştirildikten sonra, saklandığı yerden çıkan Meryemana, tatlı sesiyle adaçayına şöyle demiş: Bu andan sonra sonsuza dek insanların en çok sevdiği çiçek sen olacaksın. Seni, insanları tüm hastalıklardan koruyacak kadar güçlü kılıyorum. Bana yaptığın gibi, onları da ölümden kurtar!” İşte o zamandan beri adaçayı, insanları iyileştirmek ve onlara yardım etmek için her yıl yeniden çiçekleniyor.

8/17/2011

anesteziden uyananlar için bulantı ve kusmaya doğal ilaç zencefil

    8/17/2011 11:55:00 ÖS   Yorum yok

Zencefil (Zingiber officinale), zencefilgiller familyasından bir metreye kadar boylanabilen, ince-uzun yapraklı, sarı-kırmızı renklerde çiçekler açan bir bitkidir. 


Başta Çin olmak üzere, Hindistan, Endonezya, Vietnam, Japonya gibi tropik ya da yarı tropik iklimlerde yetişir.

doğal ilaç zencefil
Şifalı bir bitki türüdür. Baharat olarak kullanılır. Dünyanın birçok mutfağında genelde kök olarak kullanılır. Güney Çin'den gelen Zencefil, önce Hindistan'a; ardından Güneydoğu Asya'ya, Batı Afrika'ya ve Karayipler'e yayılmıştır. Zencefil bitkisinin şekilsiz, parçalar halinde bulunan soyulmuş ya da soyulmamış haldeki kurutulmuş kökleri ya da bunların öğütülmüş hali baharat olarak kullanılan kısımdır. Çöreklere katılır. Ayrıca zencefilden gazoz, şarap, turşu ve reçel yapımında da yararlanılır. Mide rahatsızlığına, baş dönmesine iyi gelir ve daha birçok alanda yararı vardır.

Zencefil kökünün bileşiminde önemli etken maddeler var. Taze zencefil etken madde bakımından daha zengin; % 80 su, % 2 protein, % 1 yağ, % 12 nişasta, kalsiyum, fosfor, demir, B ve C vitamini içeriyor. Kuru zencefilde su oranı % 10'dur.

Zencefilin; iştah açıcı, antiseptik, midevi, gaz söktürücü, sindirimi düzenleyici, solunum yollarını açıcı ve toksin atici etkileri bulunuyor. 


Zencefil kan damarlarını açar, terleme ve sıcaklık yapar, kalbi canlandırır. Mutfakta çorbalara, patates, sosis, çeşitli dolmalar, ızgara etler, söğüş, pilav, her türlü beyaz peynire, çeşitli sebzelere, meyva salatasına, çeşitli pastalara, kurabiyelere ve keklere katılır.

Londra’da St. Bartholomew hastanesinde yapılan bir klinik çalışmada, zencefilin hastaların anesteziden uyanınca gösterdikleri bulantı ve kusma belirtilerini antiemetik ilaçlardan daha çok önlediği ortaya çıktı.

© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .