-->
doğal tedavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
doğal tedavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/28/2011

kabuklu yemişler arasında insan vücuduna en faydalı yemiş ceviz

    3/28/2011 08:03:00 ÖS   Yorum yok
faydalı yemiş ceviz
ceviz

Amerikalı bilim adamlarına göre, en sağlıklı kabuklu yemiş ceviz.
Pennsylvania'daki Scranton Üniversitesi'nden araştırmacılar, kabuklu yemişler arasında en çok antioksidanın cevizde bulunduğunu açıkladı.


Antioksidanların vücudu hastalıklara karşı korumada etkili olduğu biliniyor.
Diğer kabuklu yemişlerin de faydalı besin değerlerine sahip olduğunu söyleyen araştırmacılara göre, ceviz ise fıstık, badem ve şam fıstığından daha sağlıklı.

'Az, düzenli ve kavurmadan tüketin'

Araştırmayı yürüten doktor Joe Vinson, cevizdeki antioksidan miktarının diğer kabuklu yemişlerden ortalama iki kat daha fazla olduğunu, ayrıca daha yüksek kalite ve etkinlikte olduğunu söylüyor.
Araştırmaya 9 farklı tür kabuklu yemiş dahil edildi.
Cevizdeki antioksidanların E vitamininden 2 ila 15 kat daha kuvvetli olduğu da araştırmada tespit ediliyor.

Kabuklu yemişlerin protein, vitamin, mineral ve lif içerdiği biliniyor.

Daha önceki araştırmalar, düzenli olarak az miktarda kabuklu yemiş tüketmenin kalp rahatsızlığı ve bazı kanser türlerinin riskini azalttığını göstermişti.
Vinson, kabuklu yemişlerin kavrulmasının antioksidanların kalitesini düşürdüğünü de ekliyor, cevizin bu yönden kavrularak tüketilen yemişlere göre daha şanslı durumda olduğunu belirtiyor.
bbc türkçe sağlık

3/13/2011

mevsimsel saç dökülmeleri ısırgan otu friksiyonu ile tedavi edilebiliyor

    3/13/2011 01:18:00 ÖÖ   Yorum yok
ısırgan otu friksiyonu

Çoğu insan parlak, bakımlı ve gür saçlara kavuşmak için kozmetik ürünler kullanıyor; büyük harcamalar yapıyor.


Oysaki öncelikle bir uzmana danışmak gerekiyor.

Dermatolog Yasemin Amato, "Büyük bir ameliyat veya büyük stresin ardından saç dökülmesi çok sık rastladığımız bir olay. Onun dışında sigara ve alkol tüketimi fazla olanlarda.

Beslenme bozuklukları yetersiz miktarda vitamin ve protein alması hem bitkisel hem hayvansal yetersiz protein alınması saç dökülmesine sebep oluyor" diyor.

Saç bakımına yardımcı ürünlerden biri de ısırgan otu.


Pazarlarda rahatlıkla bulunabilecek ısırgan otu, içerdiği demir, magnezyum, potasyum ve A, C vitaminleri ile kan dolaşımını hızlandırıyor, saç diplerini besleyerek dökülmeyi önlüyor.

Amato ısırgan otunu nasıl kullanılacağını da şöyle anlatıyor: "Isırgan otunu suda kaynatıyoruz. Ilıdıktan sonra, tamamen soğuk olmasın. Ben enjektör kullanıyorum ama siz damlalık kullanabilirsiniz. Çekip friksiyon yapıyorsunuz."

Ancak alerjik reaksiyona karşı uygulamadan önce mutlaka uzmana danışmak gerekiyor.
trt türk

2/10/2011

zerdeçal adlı bitkiden yapılan ilaç felç hastalarının tedavisine umut oldu

    2/10/2011 07:19:00 ÖS   Yorum yok
felç hastalarının tedavisi

Zerdeçaldan elde edilen bir ilacın, felçten hemen sonra oluşan hasarın bir bölümünü ortadan kaldırabileceği açıklandı.


ABD'de Los Angeles Cedars-Sinai Tıp Merkezi'ndeki araştırmacılar, tavşanlarda alınan olumlu sonuçlardan sonra ilacı insanlarda denemeye hazırlanıyor
Beyin hücrelerine ulaşan ilaç, kas ve hareket sorunlarını azaltıyor.

Zerdeçal, Hint Ayurveda tıbbında yüzlerce yıldır kullanılıyor. Laboratuvar çalışmaları zerdeçalın içindeki kurkumin maddesinin birçok faydası olabileceğine işaret ediyor.

Bununla birlikte, kurkimin, beyni potansiyel zehirli moleküllere karşı koruyan kan beyin duvarını aşamıyor.


Çalışmalarının sonuçlarını bir felç konferansında açıklayan Amerikalı bilimadamları, yapısını biraz değiştirerek geliştirdikleri CNB-001 adlı yeni kurkumin türünün bu duvarı aşabildiğini söyledi.

Tavşanlar üzerindeki çalışmalar, CNB-001'in insanlarda felçten üç saat sonraya kadar etkili olabileceğini gösteriyor.

Araştırmaya öncülük eden Dr. Paul Lapchak, geliştikleri ilacın "bazı kritik mekanizmaları" etkileyerek felçten sonra beyin hücrelerini canlı tutabileceğini söyledi.

Felç sırasında oksijensiz kandan mahrum kalan beyin hücreleri ölürken, bunun başlattığı zincirleme rekasiyon hasar gören bölgenin büyüklüğünü artırabiliyor. Buna bağlı olarak da hastadaki fonksiyon bozukluklarının seviyesi artıyor.

Dr. Lapchak, CNB-001'in beyin hücrelerinin tahribatını hızlandıran dört sinyal yolunu tamir ettiğini belirtti.
bbc türkçe sağlık

2/07/2011

kalsiyum demir potasyum ve magnezyum deposu pekmezin çeşitleri

    2/07/2011 07:40:00 ÖS   Yorum yok
magnezyum deposu pekmez

Bugüne kadar bir çok atasözü, deyim ve tekerlemeye de konu olan pekmez, günlük kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum ihtiyacını karşılarken özellikle hamileler ile gelişim çağındaki çocuklar beslenmesinde de 


Önemli rol oynuyor.''Armudu sapıyla, üzümü çöpüyle, pekmezi küpüyle'', ''Pekmez gibi malın olsun'', ''Küpün içinde pekmez, bu pekmez bize yetmez, bizim köyün kızları davulsuz gelin gitmez'', ''Dolapta pekmez yala yala bitmez'', ''Kavutu olan pekmeze katar, aklı olan öğüt tutar'' gibi pek çok tekerleme, atasözü ve deyimde adı geçen pekmez Anadolu'nun dört bir yanında farklı meyvelerden üretilerek, özellikle soğuk kış günlerinde üşümemek için tüketiliyor.
Binlerce yıllık geleneksel beslenme kültürü ve damak zevkinin vazgeçilmezlerinden biri olan pekmez aynı zamanda ''enerji içeceği'' özelliğine sahip.

Bitlis'in Gezo pekmezi


Bitlis'in meşhur ''gezo'' pekmezi, yöredeki meşe ağaçlarının yaprakları üzerinde bulunan ve bal tadındaki renksiz ve yapışkan şıradan elde ediliyor. Yurttaşların meşe yaprakları üzerindeki şırayı ''gezo'' olarak adlandırdıklarını ifade eden Bitlis İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüsnü Işıkgör, ''Gezo, aynen bal gibi tatlıdır. Hoş bir kokusu ve lezzeti vardır. Özellikle Mutki halkı bu tatlı şıranın gece Allah tarafından yağdırıldığına inanır'' dedi.

İnanışa göre, Musa Peygamber Firavun'un zulmünden kaçarken kavmiyle birlikte Eriha'da bir dağa gelir.
Hazreti Musa ve kavmi sabah yola çıkar, her yeri sis kaplar. Çıkış bulamazlar ve dönüp dolaşıp aynı yere gelirler. Bu tam 40 yıl sürer. 40 yıl boyunca Allah gökyüzünden 'men' yani 'gezo' yağdırmış. Kavim meşe yaprağına yağan bu balı, tam 40 yıl yemiş.
Bölgede, birkaç yılda bir oluşan gezonun ancak adil yöneticiler zamanında yağdığı, zulüm döneminde kesildiği yönünde de inanışlar var.

Adıyaman'da yarış atlarına içiriliyor


Adıyaman'ın Tut ilçesinde hazırlanan dut pekmezi de kendine has özelliği ile yöre halkı tarafından büyük ilgi görüyor. Bölgede yaş veya kurutulmuş duttan hazırlanan pekmez her daim sofraların baş köşesinde yerini alırken, enerji verici özelliğiyle şerbet haline getirilerek özenle beslenen yarış atlarına da içiriliyor.
Dallardan silkelenen ya da döküldüğü zemin üzerinden özenle toplanan dutlar, çuvallar içinde ezilerek suyu çıkarılıyor. Dut suyu daha sonra elekten geçiriliyor ve bahçelerde kurulan büyük bakır kazanlara konularak, üzerine bir miktar su ilave ediliyor. Kazanlarda 2-3 saat kaynatılan dut suyu bir süre sonra şerbete dönüşüyor.
Bir sonraki aşamada dut şerbeti kazandan alınıyor ve bir kez daha süzüldükten sonra güneşte kurumaya bırakılıyor. Bakır ya da alüminyum leğenlere konularak güneşin altında 3-4 gün bekletilen dut şerbeti, bu sürenin sonunda pekmez oluyor. Pekmez daha sonra bulunduğu kaptan cam ya da plastik saklama kaplarına alınıyor.
Saklama kaplarına alınırken bir kez daha süzgeçten geçirilen pekmez, tüketilmeye hazır hale geliyor.

''Andız" pekmezi

Kahramanmaraş'ta halkın ''pıtık'' adını da verdiği ''andız'' pekmezi, kıvamı nedeniyle bir tür enerji içeceği olarak da biliniyor. Orman varlığı bakımından zengin olan Andırın'ın yüksek rakımlı tepelerinde yetişen andız bitkisinin özünden yapılan pekmezin, öksürüğe karşı etkili olduğunu belirtiliyor.
Kahramanmaraş'ta pekmez üreten Veysi Fırış, andız pekmezinin yapımını şöyle anlattı:
''Bu pekmez andız ağacının kozalaklarından yapılır. Bronşit, öksürük, sarılık, kaşıntı, egzama, mide bulantısı, akciğer, karaciğere faydalı bir pekmezdir. Bütün pekmez cinslerinde olduğu gibi kan yapıcıdır ve enerji verir. Tadı biraz acımsıdır. Çocukların öksürük şurubudur. Bir çeşit enerji içeceğidir. Andız pekmezi, tadı dolayısıyla genellikle tek başına tüketilmez. Şifa amaçlı kullanılır. Tahinle karıştırılarak tüketilebilir.''

''Gideceğin yer Antep, yiyeceğin pekmez''

Geçmişte Gaziantep denilince ilk akla gelen ürünlerden birinin Antep pekmezi olduğunu belirten Gaziantep Ziraat Odası Başkanı Zihni Kepkep, halk arasında da ''Gideceğin yer Antep, yiyeceğin pekmez'' sözünün hala yaygın bir şekilde kullanıldığını söylüyor.

Mardin'in üzüm deposu: Ömerli

Mardin'in kuzeyinde yer alan Zinnar bölgesi ve Akras köyü ile Ömerli, Midyat, Mazıdağı ve Derik ilçelerinde yetişen üzümlerden yapılan pekmez, kışın en çok tüketilen gıdalar arasında yer alıyor.


"Armut, elma pekmezi"

Çay ve fındığın yaygın olarak yetiştirildiği Karadeniz'de üzüm pekmezinin yanı sıra dut, elma, armut, kiraz, incir, kayısı, hurma, erik gibi meyvelerin de pekmezi yapılıyor.
Soğuk kış günlerinde Karadeniz'de de pekmez vazgeçilmezler arasında yer alıyor. Ordu'da dut, elma, armut, üzüm, kiraz, incir, kayısı, hurma, erik gibi meyvelerin pekmezi büyük ilgi görüyor.

Şeker pancarından üzüm pekmezi

Misket elmasıyla ünlü Amasya'da ev hanımları en çok elma ve üzüm pekmezi yapıyor.
Amasyalı ev hanımı Ümmühan Torbacı (53), elma ve üzüm pekmezinin yanı sıra ayva ve dut ile şekerpancarından da pekmez ürettiklerini söyledi.

Rize'de iki çeşit üzüm pekmezi

Rize'de üzüm pekmezi yörede tatlı ve ekşi olmak üzere iki şekilde hazırlanıyor. Kilosu 30 ile 50 lira arasında satışa sunulan el yapımı kara üzüm pekmezi, ev ekonomisine de önemli katkı sağlıyor.
Pazar ilçesinde yaşayan ve pekmez üretimi yapan Nazmi Kadıoğlu, ezilen üzümlerin şıra ve posasının ayrılması için ince delikli süzgeç ya da tülbent kullandığını belirterek, ''Şırayı ocağa kaynatırız. Buna şıranın kestirilmesi denir. Şıranın kestirilmesi ile içindeki mayalar ölür ve şaraplaşma önlenmiş olur'' dedi.

Karpuzdan üretilen pekmez

Bulgaristan'ın Silistre kentinden 1938 yılında gelen soydaşların iskan edildiği Kırklareli'nin Arizbaba köyünde de başka bölgelerde rastlanmayan karpuz pekmezi yapılıyor.
Köy sakinlerinden 70 yaşındaki Naziye Aykut, karpuz pekmezinin yapılışını şöyle anlatıyor:
''Karpuz pekmezinin yapımı, sezon sonunda son turfanda karpuzların toplanmasıyla başlar. Sabahın erken saatlerinde imece yöntemiyle ikiye ayrılan karpuzların içi tahta kaşıklarla alındıktan sonra odun ateşi üzerindeki büyük bakır kazanlara atılarak, kaynatılmaya başlanır. Karpuz parçaları ve çekirdekleri biri birinden ayrıldıktan sonra kazandaki karpuzlar kepçe ile alınarak, başka bir kazanın üzerindeki ağaçtan yapılan süzgecin üzerine serilir ve bir bez parçasının üzerine bırakılır. Bezden süzülen sıvının, alt kısımdaki kazana akması sağlanır. Bez üzerinde kalan karpuzun posası da sıkılarak işlem tamamlanır. Daha sonra karpuzun suyu yeniden ateş üzerindeki kazanlara atılarak karıştırılmaya başlanır. Kazanda kaynayan karpuz suyu koyulaşmaya başlayınca, kazanın altındaki ateş söndürülerek pekmez kıvamını alması beklenir. Daha sonra elde edilen pekmez, tüketime hazır hale gelir.''

Dadaşların kar helvası tutkusu

Erzurum'da geleneksel yöntemlerle yapılan ve doğal ürünlerin kullanıldığı dut pekmezi, farklı lezzetiyle dikkat çekiyor.
İspir, Olur ve Tortum ilçelerinde birçok aile için ek gelir kaynağı olan dut pekmezinin yapımında tamamen organik olarak yetiştirilen dut kullanılıyor. Normal pekmezden çok daha fazla katı olan, bal kıvamındaki Erzurum dut pekmezi, geleneksel yöntemler kullanılarak üretiliyor.
Köylerde kurulan ocaklardaki kazanlarda su ilave edilerek, 4 saat kaynatılan ve ardından preslenerek posası alınan dut, bir gün güneşte bekletiliyor. Bal kıvamı halini alan dut pekmezi bu şekilde tüketime sunuluyor.
Daha çok kahvaltıda yenilen dut pekmezi, yörede farklı şekillerde de değerlendiriliyor. Kış aylarında yağan taze kar, dut pekmezi ile karıştırılarak ''kar helvası'' yapılırken, ayrıca kavrulmuş buğday ve mısır ununa ilave edilip haşlandıktan sonra ''kavut'' adı verilen farklı bir lezzet elde ediliyor.
Soğuk havaya karşı vücut direncini artırdığı ve mide rahatsızlıklarına iyi geldiği bilinen dut pekmezi, özellikle kış aylarında yörede yaygın olarak tüketiliyor.
Erzurum'da yıllık 400 ton civarında üretimi yapılan ve kilogram fiyatı 3-10 lira arasında değişen dut pekmezi daha çok il içerisinde satılırken, az da olsa İstanbul, İzmir ve Bursa gibi büyükşehirlerde de satışa sunuluyor.


Tokat'ın Zile pekmezi

Tokat'ın meşhur ''Zile'' pekmezi, yörenin yarı sıra yurt içi ve yurt dışında da bol miktarda tüketiliyor. Türkiye'de pekmez deyince hemen akla Zile geliyor. Hoş ve aromatik lezzete sahip olan Zile pekmezi, zengin vitamin ve minerallere sahip özelliği ile biliniyor.
Şöhreti sadece Zile ve Türkiye sınırları içinde kalmayıp Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde de adından söz edilen Zile pekmezi için 1890 tarihli Osmanlı yıllığında ''gayet nefis ve meşhurdur'' ifadeleri kullanılıyor.
4 bin yıllık tarihe sahip Anadolu'nun en eski ilçelerinden biri olduğu belirtilen Zile'de, pekmez üretimi modern teknolojiye sahip fabrikalarda üretiliyor. Özellikle çocukların gelişimi açısından faydalı olduğu ifade edilen Zile pekmezi saf üzümden yapılırken, içine konan yoğurt tozu, süt, yumurta, nişastayla, kalori ve besin değeri bir kat daha artırılıyor.
cumhuriyet portal

1/30/2011

sebze ve meyveler rengine göre insan vücuduna faydaları

    1/30/2011 02:10:00 ÖS   Yorum yok
insan vücuduna faydaları

Kırmızı kalbe, beyaz mideye iyi geliyor... Turuncu hücreleri yeniliyor, yeşil kansere karşı koruyor. Kısacası her renk bir işe yarıyor. İşte sebze ve meyvelerde renklerin dili...


Sarı, kırmızı, turuncu, beyaz, yeşil ya da mor...

Hepsinin farklı tadı, farklı özellikleri var.

Faydaları ise renklerine göre değişiyor.

Kırmızı renkteki sebze ve meyveler, kalbe iyi geliyor.

Beslenme Uzmanı Sinem Paker, "Pancar, kırmızı lahana, çilek, domates, elma, kırmızı portakal bunlar C vitamini yönünden zengin artı kalp koruyucu özelliğe sahiptirler." dedi.

Turuncu sebze meyveler, hücreleri yeniliyor.


Paker, "Bunlar A vitamininden çok zengindirler. Yeni hücrelerin yapılandırılması, enfeksiyonlara karşı koruyucu özellikleri ve yine kalp damar koruyucu özellikleri vardır. Bu yüzden de turunculardan portakal, kaysı, bal kabağı ve havuç tüketimini öneriyoruz." diyor.

Kansere Karşı Yeşil

Yeşil, kansere karşı koruyor.

Beslenme Uzmanı Sinem Paker yeşil sebze/meyvelerle ilgili olarak da şunları söylüyor:
"Hem C vitamini özelliklerinden dolayı çok iyi bir antioksidandır, hem posa içeriklerinden dolayı... Bizim toksin olarak değerlendirdiğimiz serbest radikallerin atımını sağlar ve böylece kanserden koruyucu özelliği vardır."

Mideye Beyaz
Beyaz ise mideye iyi geliyor.

Sinem Paker, "Beyaz olan sebzeler kükürt içeriği yüksek olan sebzelerdir. Mide rahatsızlıklarına karşı koruyucu özellikleri vardır. Turp, lahana karnıbahar gibi." diye konuştu.
trt türk

1/23/2011

sağlıklı bir insan olmak için üç farklı şifa yolculuğu

    1/23/2011 07:40:00 ÖS   Yorum yok
farklı şifa yolculuğu

Sağlıklı insan tanımını Krish Hoca şu şekilde yapar: Hayatında insanlarla aranda sevgi varsa, bedenin ve sağlığınla iyi bir ilişkin varsa, yaratıcı olabiliyorsan ve dünyaya bir katkın oluyorsa, parayla iyi bir ilişkin varsa, - seks yapanlar için - seksten zevk alabiliyorsan, spiritüel bir inancın varsa sağlıklısın. 


Bu konulardan birinde takılıyorsan, o zaman hâlâ kendi üzerinde çalışma yapman gerekir! Bu üç yöntem insana çok farklı yaklaşıyor.

1.Disiplinler (yoga, Tai-chi, Vipassana, çeşitli meditasyon tarzları)
2.Terapiler (Aile Dizimi gibi duygusal boyutta çalışmalar)
3.Şamanik çalışmalar (Homeopati, Reiki, Melek Enerjileri ve bu gibi bir yardımcı vasıtası ile elde edilen enerjetik dönüşümler)

1/17/2011

çaya şeker yerine bal katılırsa antioksidan değeri artıyor

    1/17/2011 07:38:00 ÖS   Yorum yok
bal katılırsa antioksidan

Birçok hastalığın oluşum ve gelişiminde risk azaltıcı etkisi olan antioksidan maddelerle ilgili yapılan araştırmada, Türk insanının çok sık tükettiği çayın içeriğindeki antioksidanların hangi koşullarda, nasıl etkilendiğini incelediklerini anlattı. Balın bileşiminde de antioksidan özelliğe sahip polifenoller bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Boyacıoğlu, şöyle devam etti:


''Çay ve bal günlük yaşamımızın iki vazgeçilmez gıda maddesi. Araştırmamızda antioksidanca zengin bu iki gıda maddesinin bir arada kullanımının nasıl bir sonuç vereceğini görmek istedik. Çalışmada, sonuçları etkileme açısından fark yaratıp yaratmadığını görebilmek için çam balı, poliflora (karışık bölgelerden toplanmış), yöresel (Şemdinli) ve monoflora (ayçiçeği) olmak üzere 4 çeşit bal kullandık. Bu karışımı farklı sıcaklıklardaki içilmeye hazır çaylara karıştırdık.

1/12/2011

saf arı sütününün faydaları nelerdir nasıl kullanılır kimler kullanabilir

    1/12/2011 10:15:00 ÖS   Yorum yok
Gençlik İksiri

Saf Arı sütü "Gençlik İksiri", "Hayat İksiri", gibi tanımlamalarla yüzyıla yakın zamandır bilinmektedir. Ancak yakın geçmişte besleyicilik üstünlüğünün yanında içerdiği hayatsal değerleri de bilimsel çalışmalar sonucu başta ABD ve Uzakdoğu olmak üzere bir çok ülkede saptanarak yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır.


Arı Sütü Nedir ?
Arısütü; 5-15 günlük yaştaki işçi balarılarının, kraliçe arıyı beslemek için salgıladıkları, hammaddesi çiçek balözleri, çiçek poleni ve balarılarının enzimlerinden oluşan sedef görünümünde, peltemsi, organik asit karakterinde, %100 doğal, yüksek oranda hayati vitaminler, enzimler, mineraller, proteinler ve aminoasitler taşıyan yüksek besin değerli bir balarısı ürünüdür.

Gençliğin Sırrı Onda...
İşçi arılar 2-3 ay yaşarken kraliçe arı beslendiği arı sütü sayesinde ortalama 6 yıl yaşar. Ana arıların özel olarak arısütü ile beslenerek aynı genetik yapıya sahip işçi arılardan farklı yapısal özellikler göstermesi, çok daha uzun süre yaşaması: İnsanlar üzerinde de benzer etkiler gösterebileceği görüşü dünden bugüne bu ürünü çok çekici bir duruma getirmiştir.

ısırgan otunun ağrı kesici ve yara iyileştirici özelliği kanıtlandı

    1/12/2011 09:59:00 ÖS   Yorum yok
yara iyileştirici özelliği

Atatürk Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlhami Gülçin, ısırgan otunun ülseri önlediğini, yaraları iyileştirdiğini, dirençli mikroorganizmaların yayılmalarınını bile engellediğini ve ağrı kesici özelliğinin olduğunu, yaptığı çalışmayla bilimsel olarak kanıtladığını söyledi.


Gülçin, yaptığı açıklamada, ısırgan otunun çeşitli faydalarının olduğunu ancak bunların çoğunun bilimsel olarak ispatlanıp, bir yerde toplanmadığını dile getirdi.

Isırgan otu üzerine Türkiye'de yapılan çalışmaların çok ses getirmesine rağmen bunların bir veriye dönüştürülemediğini, hep kağıt üzerinde kaldığını savunan Gülçin, ''Ben de doktora tezimde tüm bu çalışmaların derlenmesiyle birlikte ısırgan otu üzerine bilimsel bir çalışma yaptım. 5 yıl süren doktora çalışmamda, ısırgan otunun bazı faydalarını, özellikle bilimsel olarak ispatladım'' dedi.

1/07/2011

düşünce bozukluğuna önerilen doğal tedavi yeşil çay

    1/07/2011 06:29:00 ÖS   Yorum yok
doğal tedavi yeşil çay

Düşünce bozukluğu olarak da bilinen demans rahatsızlığına karşı en yeni öneri, yeşil çay.


Newcastle Üniversitesi araştırmacıları, yeşil çayın sindirilmesinden sonra midede oluşan kimyasalların, özellikle de Alzheimer’ın gelişmesinin iki ana nedeni olarak bilinen hidrojen peroksit ve beta-amiloyit proteiniyle savaştığını öne sürüyor.

Kanser karşıtı özellikler içeriyor

Aynı kimyasal bileşkenlerin ayrıca, kanser karşıtı özellikler de içerdiği ve tümörlü hücrelerin yayılma hızını hissedilir ölçüde yavaşlattığı iddia edildi.
hürriyet dünya

1/02/2011

yaşlanmayı geciktirmek için yaban mersini meyvesi

    1/02/2011 06:22:00 ÖS   Yorum yok

Kalp, ağız sağlığı ve damar tıkanıklıklarına karşı ciddi yararlar sağladığı bilinen yaban mersininin görme bozuklukları, kan şekeri, kolesterol ve idrar yolu enfeksiyonu gibi birçok hastalığın Tedavisinde de olumlu etkileri olduğu bildirildi.

yaban mersini meyvesi
Artvin Çoruh Üniversitesi (AÇÜ) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zafer Ölmez, halk arasında mavi yemiş, ligarba, ayı üzümü, morsivit, çalı çileği ve Trabzon çayı gibi isimlerle anılan yaban mersininin, ılıman iklim kuşağında yetişen bir bitki türü olduğunu, botanik olarak meyvesinin gerçek üzümler grubunda yer aldığını söyledi.

Türkiye'de Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun'un yüksek kesimlerinde doğal olarak yetişen türlerinin bulunduğunu belirten Ölmez, ''Yurt dışında blueberry olarak tanınan yaban mersininin meyveleri, Avrupa ve Amerika'da reçel, marmelat, pasta, pekmez, meyve suyu, meyveli yoğurt, dondurma, meyveli çörek, şarap gibi pek çok gıda malzemesi yapımında kullanılmaktadır. Yapraklarından çay yapılırken, kökleri, meyveleri, çiçekleri ve yine yaprakları ilaç sanayinde değerlendirilebilmektedir'' dedi.

12/26/2010

bal tedavisi kanser hastalarında daha iyi sonuç veriyor

    12/26/2010 12:50:00 ÖÖ   Yorum yok

OMÜ Veteriner Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Cevat Nisbet, arı ve arı ürünlerinin maddi kayıplı, iyileşmeyen ve kangrenli yaraların, zehirinin ise romatizma, kronik ağrılar, migren, sinüzit, bazı kanser türleri ve birçok hastalığın tedavisinde kullanıldığını, özellikle kanserli hastada çok iyi sonuçlar alındığını vurguladı.

kanser hastalarında daha iyi
Apiterapi araştırma çalışmaları hakkında bilgi veren Dr. Cevat Nisbet, bal, arı sütü, probolis ve polen gibi arı ürünleriyle tedavi yöntemleri üzerinde çalıştıklarını söyledi. Projenin ikinci aşamasında arı zehrini kullanmaya başladıklarını, bunun alternatif bir tıp olmadığını ifade eden Dr. Nisbet, “Biz bunu destekleyici tedavi olarak modern tıbbın yanında kullanıyoruz. Bir de bilindiği gibi fitoterapi, bitkilerle terapi denen Anadolu'da yaygın olarak kullanılan bir tedavi yöntemi var.

12/23/2010

kaya tuzu astım bronşit gibi hastalıkların tedavisinde faydalı

    12/23/2010 09:41:00 ÖS   Yorum yok

Çankırı'da bir toplantıya katılan Prof. Dr. Ahmet Maranki, kaya tuzunun rafine edilmemiş halinin insan sağlığı için çok yararlı olduğunu açıkladı.

hastalıkların tedavisinde faydalı

Çankırı'da önemli oranda bir tuz kaynağının bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Maranki, 1 litre kaplıca suyunda ortalama 1 gram mineral bulunduğunu, aynı orandaki tuzda ise 40 kat mineral olduğunu ifade etti.

güzyemişi adlı meyve birçok kanser türünü önlüyor

    12/23/2010 09:07:00 ÖS   Yorum yok
birçok kanser türünü önlüyor

OMÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çelik, Türkiye’de yeni bir ürün olan ’’güzyemişi’’nin Çin, Japonya ve Güney Kore gibi Asya ülkelerinde “Elaeagnus Umbellata” adıyla bilindiğini ve bu ülkelerde sıkça tüketildiğini söyledi.


Yapılan araştırmaların likopenin bir çok kanser türünü önlediğine ve kalp sağlığına da iyi geldiğini ortaya koyduğunu vurgulayan Çelik, güzyemişinin domatesten 17 kat daha fazla likopen içerdiğini bildirdi.

12/17/2010

meyve sebze yemek ölüm riskini azaltıyor

    12/17/2010 11:09:00 ÖS   Yorum yok
ölüm riskini azaltıyor

İngiltere’deki özel bir üniversetede yapılan araştırmada, günde beş öğün meyve ve sebze yiyerek sağlıklı beslenen insanların ölüm riskini de azalttığını ortaya çıkardı.


Epidemioloji ve Halk Sağlığı Dergisi’nde yayınlanan araştırmada 2005 ve 2007 yılları arasında İngiltere’deki erken ölümler araştırıldı. İki yıl içindeki 33 bin ölümün sağlıksız beslenmeden kaynaklandığı belirlendi.

Araştırmaya göre günde 5 kez sebze ve meyve yemek, bir yıl içinde 7 bin koroner , 5 bin kanser ve 3 bin felç olayının yaşanmamasına, yani 15 bin erken ölümün önlenmesine yardımcı oluyor.

Lif oranının yüksek olduğu beslenme biçimin başlı başına 4 bin hayatı kurtaracağını belirten uzmanlar, yağ tüketiminin azaltılmasıyla 7 bin ve tuz kullanımının azaltılmasıyla da 7 bin 500 erken ölümün önüne geçilebileceğini gözlemlediler.
trt türk

12/15/2010

sigaranın cilde olan zararlarını doğal yolla azaltmak

    12/15/2010 10:27:00 ÖS   Yorum yok
doğal yolla azaltmak

Sigara cildin kara, sarı bir görünüm almasına neden oluyor. Bunu engellemek için yapmanız gereken çok basit. İşte küçük sihirli formül...

Sağlığımızın düşmanı sigara, aynı zamanda cildimizin de bir numaralı yaşlandırıcısı.


Cildin kırışmasına neden olması bir tarafa cilt rengini de sarartıyor hatta karartıyor.

12/14/2010

meyve sebze yemeyenler daha çok kabız oluyor

    12/14/2010 11:48:00 ÖS   Yorum yok
çok kabız oluyor

Hong Kong'da bir okulda öğrenim gören, yaşları 8 ile 10 arasındaki 383 çocuğun yemek yeme ve tuvalet alışkanlıkları incelendi.

Çocukların yüzde 7'sinin fonksiyonel kabızlık çektiği, kabızlık sorunu olan çocukların beslenme biçimlerinde açık farklılıklar gözlendiği kaydedildi.

Sonuçları "Journal of Clinical Nursing" dergisinde yayımlanan araştırmada, fonksiyonel kabızlığa erkeklerden çok kızlarda rastlandı.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .