-->
doğal hayat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
doğal hayat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8/03/2012

sabahları içilen bir bardak domates suyu hem cilde iyi geliyor hemde ultraviyole ışınlardan koruyor

    8/03/2012 05:32:00 ÖS   Yorum yok

Domates sadece lezzetli bir sebze değil. Birçok kişi, domatesi cilt güzelliği için tüketiyor. İçerdiği likopen pigmenti ciltte mucizeler yaratıyor. Domates, kadınların bikini giyebilmelerine de yardımcı oluyor.

cilde iyi geliyor

Domates, zengin vitamin ve minerallerle birlikte cilt sağlığına iyi gelen yapı maddeleri de içeriyor. Bunların başında da sağlıklı bir cilde sahip olmanıza katkı sağlayan ve mucizeler yaratan karoten bazlı likopen pigmenti geliyor.

Uzmanlara göre, sabahları içilen bir bardak domates suyu, cilde iyi gelmesinin yanı sıra, hücreleri de tehlikeli olabilen ultraviyole ışınlarına karşı koruyor.


Domatese kırmızı rengini veren likopen pigmentini vücut kendisi üretemediği için bu maddenin gıda yoluyla alınması sağlık açısından büyük önem taşıyor. Olgunlaşmış bir domatesin 100 gramında 3,9 ila 5,6 miligram likopen bulunuyor. Domates olgunlaştıkça likopen oranı da artıyor.

Bilimsel araştırmalar, domates tüketilmesi yoluyla alınan likopenin güneş yanıklarına karşı koruma sağlayan başlıca etki maddelerinden biri olduğunu gösteriyor.

Almanya'nın Düsseldorf kentindeki Heinrich Heine Üniversitesi'ndeki bilim insanları tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 12 hafta boyunca biraz yağla birlikte günde 40 gram alınan domates salçası, vücutta 2 ila 3 koruma faktörü oluşturuyor.

Aynı zamanda doğal bir antioksidan olan likopen, ciltteki kırışıklıklara karşı da etkili. Doktorlar, havuç ve domatesin cildin gerilmesine yardımcı olarak kırışıklık oluşmasını engellediğini kaydediyor.

Domatesin faydaları saymakla bitmiyor.


Domates, kilo vermeye çalışanların da tüketmesi gereken bir gıda. İçerdiği zengin magnezyum ve C Vitamini, metabolizmanın çalışmasına ve böylece vücut yağlarının yakılmasına destek oluyor.

Uzmanlar, cilde iyi gelen domatesle evde yapılabilecek bir maske önerisinde de bulunuyor: İki büyük domatesi soyun, çekirdeklerini ayıklayın ve bir yemek kaşığı balla karıştırın. Temizlenmiş cildinize sürdüğünüz bu maskeyi 10 dakika bekletin ve sonra ılık suyla yıkayın.deutsche welle


4/07/2012

saç dökülmesinden sivilcelere vücut yaralarına kadar iyi gelen bittim sabununun faydaları saymakla bitmiyor

    4/07/2012 02:50:00 ÖS   1 yorum

Siirt bıttım sabunu saç dökülmesine iyi gelen doğal el yapımı sabundur. Saç bakımında kullanıldığı gibi yüz ve vücut bakımında’da kullanılabilir.

bittim sabununun faydaları

Sabunun bir çok faydası vardır bunları sıralamak gerekirse en başta saç dökülmesi olmak üzere cilt bakımından sivilcelere, vucuttaki yaralar ve egzamaya iyi gelmektedir.


Saç Kırılmalarına Karşı Aşırı Saç Yağlanmasını Engeller. 


Sağlıklı ve Dayanıklı Saç Köklerine Kavuşmanızı Sağlar. Bir çok Cilt Problemlerine, Başta geçmeyen yaralara çok iyi gelir. Bıttım sabunu halk arasında bilinen Çitlenbik diğe bilinen menengiçten elde edilmektedir arapçadan ise buna bıttım denilmekte ve bıttım ezilerek yağından elde edilmektedir. Bıttım ağacından son baharda toplanan ufak yeşil taneli meyvalar daha sonra evlerde veya değirmenlerde öğütülerek yağı çıkarılıyor. Daha sonra da bu yağ yine ev ortamında tamamen doğal bir şekilde sabuna dönüştürülüyor. Ev üretimi olduğu için sabun belli kalıplara değil de yuvarlak geniş kaplara dökülüyor. Bu yüzden sabun kalıpları kaşar tekerlerine benziyor. Daha sonra telle kesilerek satışa sunuluyor.

Bıttım sabunu Siirt’te yetişen çitlembik yapraklarının yağından yapılan doğal bir sabundur.Ayrıca %100 bitkisel ve doğal olan bıttım sabunu tamamen elde yapılır.

Bıttım sabununun faydaları Saymakla Bitmiyor


Saçları besler Güçlendirir.
Saç Köklerini Besler
Saçınızı yumuşak hale getirir.
kepeklenmeyi önler.
Saç diplerinde bakteri oluşumunu yok eder
Saçlara tabi parlaklık ve canlı bir görünüm kazandırır. Kuru saçları nemlendirir.
İnce ve kırılan saçlara fayda sağlayarak sorunu giderir
Antiseptik mikrop öldürücü özelliği olduğundan egzamaya, mantara, ergenlik sivilcelerine, saç diplerindeki yara ve tahrişlere karşı çok etkilidir.
Gözenekleri açar.
Varisleri rahatlatmak için kullanılır.
Vücudu rahatlatır.
Kaşıntıya iyi gelir.
yan etkisi yoktur. Bittim Sabunu


1/19/2012

deli iğde ülsere gün kurusu katarakta karanfil bitkisi 100'den fazla hastalığa iyi geliyor

    1/19/2012 08:31:00 ÖS   Yorum yok

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halis Süleyman, mide asidini baskılamadan, artırmadan ya da azaltmadan, midenin doğal fonksiyonlarını etkilemeden, değiştirmeden mide ülserini tedavi eden ilaçlar üzerine önemli çalışmalarının bulunduğunu belirterek, 1997 yılından beri yabani deli iğde meyvesinin ülsere ve diğer bazı rahatsızlıklara olan iyileştirici etkileri üzerine çalışmalar yaptığını söyledi.

mide ülserini tedavi

Bu konuda yazdığı ilk makalenin uluslararası bilimsel dergi Phytotherapy Research'de, 2001 yılında yayımlandığını ifade eden Süleyman, ardından farklı uluslararası dergilerde de yabani deli iğde meyvesinin farklı organlara olan etkileriyle ilgili bazı makalelerinin yayımlandığını kaydetti.

Prof. Dr. Süleyman, yabani deli iğde meyvesinin karaciğer hasarını önlediğine dair bir çalışmasının da 2010 yılında Pharmaceutıcal Biology dergisinde yayımlandığını bildirdi.
Yabani deli iğde meyvelerinden ekstre elde ettiğini belirten Süleyman, şöyle devam etti:
''Yabani deli iğde meyvelerinden elde edilen ekstre mide asidini baskılamadan, artırmadan ya da azaltmadan sadece mide ülserlerini iyileştiriyor. Buna ilaç demem yanlış olur. Bu bir ekstre. Hayvanlar üzerinde denedik. Yüzde 100 ülseri iyileştirici etkisini gördük. Mide asidini baskılamadan, artırmadan ya da azaltmadan sadece mide ülserlerini iyileştiriyor.''

Gün kurusu kayısısı


İnönü Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selim Doğanay'ın danışmanlığında bilimsel çalışmasını yürüten göz hastalıkları uzmanı Cem Düz, yaptığı açıklamada, kataraktın önlenmesinde antioksidanların ve kullanılan gıdaların önemli rolü bulunduğunu, bu nedenle de çalışmalarında kayısının katarakt üzerinde etkisinin olup olmadığını incelediklerini belirtti.

katarakt oluşumu

Kayısıda birçok vitamin ve antioksidan düzeyine sahip bileşen bulunduğuna işaret eden Düz, yaptıkları çalışmayla kayısının ilk kez göz üzerindeki etkisinin araştırıldığını vurguladı.
Deney hayvanları sıçanlarla 20'şerli gruplar halinde çalıştıklarını ve bunları 3 gruba ayırdıklarını anlatan Düz, deney hayvanlarının ilk gruba normal yem verildiğini, diğer iki gruba doğumlarının onuncu gününden itibaren katarakt yapıcı bir ilaç uygulandığını belirtti.
İlaç verilen iki grup deney hayvanından bir grubun sürekli olarak içeriğinde organik gün kurusu kayısının bulunduğu yemle beslendiklerini kaydeden Düz, ''Çalışmanın ikinci ayında kayısı yemiyle beslenen grubun ilaç enjekte edilen ikinci gruba göre katarakt oluşumunun çok çok az olduğunu ve sıçan kanı ve lenslerindeki antioksidan düzeylerinin diğer gruplara nazaran daha yüksek olduğunu tespit ettik'' diye konuştu.

Araştırmanın danışmanı İnönü Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selim Doğanay da gözdeki lensin saydamlığını yitirmesiyle oluşan katarakt hastalığının dünyada göz konusunda en fazla yapılan cerrahi işlemlerin başında geldiğini dile getirdi.

Doğanay, çalışmanın kayısının göze olan etkisini gösteren dünyadaki ve Türkiye'deki ilk çalışma olduğunu, bilimsel çalışmanın sonuçlarının Türk Oftolomoloji Derneği'nin Ulusal Kongresi'nde sunduklarını ve çok olumlu tepkiler aldıklarını, Nisan ayında da Amerikan Katarakt Cemiyeti'nin toplantısında da tebliğ olarak sunacaklarını kaydetti.

Karanfil her derde deva


İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlhami Gülçin tarafından yapılan bir araştırmada, karanfilin birçok hastalığa iyi geldiği tespit edildi ve bu araştırma dünyadaki birçok bilimsel dergide yer aldı.

karanfil yağı üzerine

Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi de Prof. Dr. Gülçin, yaptığı açıklamada, karanfil bitkisinin asıl vatanının Hindistan olduğunu belirterek, dünyadaki üretiminin yüzde 80'inin Tanzanya'da yapıldığını anımsattı.

Türkiye'de karanfilin yaygın olarak kullanıldığını vurgulayan Gülçin, 100'den fazla hastalığın sebebi olan serbest radikallerin antioksidanlar tarafından giderildiğini belirterek, karanfilin su ekstresini kullanarak, bu konuda bilimsel bir araştırma yaptıklarını vurguladı.
Çalışmada, önemli sonuçlar elde ettiklerinin altını çizen Gülçin, ''Gerçekten çok ilginç sonuçlar elde ettik. Çünkü kullandığımız karanfilin su ekstresinin, standart antioksidan bileşkeleriyle kıyasladığımızda önemli bulgular tespit ettik'' dedi.

Karanfilin su ekstresinden sonra, karanfil yağı üzerine de bir araştırma yaptıklarını ifade eden Gülçin, ''Günde 3-5 bardak karanfil çayını içmek, stres, sıkıntı, yorgunluk gibi psikolojik sıkıntılardan korur. Özellikle enfeksiyonlara karşı çok etkili. Karanfil birçok hastalığın temel sebebi olan alzheimer, parkinson, diyabet gibi hastalığın nedeni olan olan serbest radikalleri gideriyor. Kısacası, enfeksiyon ve kronik hastalıklarına karşı karanfil tomurcuklarının çok güzel bir şekilde kullanılabileceğini biz bilimsel olarak ispatladık'' şeklinde konuştu.

Karanfili çok fazla tüketmenin zararlı olabileceğine dikkati çeken Gülçin ''Karanfil üzerine yaptığım çalışmalarım, dünyada bu konudaki en saygın dergilerde yayımlandı. 2004 yılında ''Food Chemistry''de, 2010 yılında ''Arabian Journal Of Chemistry''de, 2011 yılında ise ''Journal of Medicinal Food'' dergisinde bilimsel araştırmalarım yayımlandı. Food Chemistry'deki makalem yüzün üzerinde atıf aldı. Dünyadaki birçok bilim adamının aldığı atıftan daha fazla atıf aldı makalem'' diye konuştu.

1/09/2012

grip ve soğuk algınlığına birebir astıma faydalı ege bölgesinin kızılcık tarhanası

    1/09/2012 04:37:00 ÖS   Yorum yok

Uşak'ta yaklaşık 30 yıldır tarhana üreten Mustafa Yeldanlı (74), yaptığı açıklamada, her yıl yaklaşık 1 ton kızılcık tarhanası ürettiğini, bu tarhananın Ege bölgesi dışında da yaygınlaştırılması için çalıştığını belirtti.

ege bölgesinin kızılcık tarhanası

Yeldanlı, şöyle konuştu: ''Yaz aylarında doğada kendiliğinden yetişen kızılcık bitkisinin meyveleri toplandıktan sonra kaynatılıyor. Çekirdekleri ayrılan meyvenin posası ile un karıştırılarak 5 gün kadar bekletiliyor. Kurumaya alınan tarhana sonra makinelerle ufalanıyor ve pişirmeye hazır hale geliyor. Kızılcık tarhanasının özelikle grip ve soğuk algınlığının tedavisinde birebir etkili olduğu biliniyor. Astım hastaları için de faydalı.''

Yeldanlı, fast food (hazır yemek) tarzı beslenmenin sağlığa zararlarının uzmanlarca birçok kez dile getirildiğini, tarhana çorbasının sağlıklı beslenme programlarının vazgeçilmez ürünü olması gerektiğini belirtti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, iş adamı merhum Sakıp Sabancı'nın tarhana çorbasını tattırdığı isimlerden bazıları olduğunu kaydeden Yeldanlı, şunları söyledi:

''Tarhanayı kim yaparsa yapsın çok değerli bir gıda olduğu kesin. Bin yıllık bu mucize besini tanıtmak için elimden geleni yapıyorum. 


Özellikle sağlıklı nesiller için çocukların tarhana içmesi gerektiğini söylüyorum. Anneler özellikle kış aylarında çocuklarına her gün mutlaka tarhana çorbası içirsin. Çocuklarının bağışıklık sisteminin güçlendiğini görecekler.''

Yeldanlı, uzman hekimlerin ve bilim adamlarının da protein, kalsiyum, demir, A, B1 ve B2 vitaminleri içerdiği için tarhana çorbasının sinir sistemine, baş ve mide ağrılarına iyi geldiğini belirttiklerini ifade etti.

12/25/2011

farsak ağacından yapılan kahve ile astım hastalığından kurtuldu şimdi üretimini yapıyor

    12/25/2011 03:16:00 ÖS   4 yorumlar

Astım hastalığına çare için keşfettiği farsak ağacı ile yüzde 100 doğal 10 farklı ürün geliştiren 71 yaşındaki Tuncer Gültang, gelecek yıl elde etmeyi planladığı 1 milyon dolarlık satış geliriyle asıl üretici konumunda bulunan köylülere kendi işletmelerini kurma fırsatı sunacak.

farsak ağacından kahve

Esas olarak ayakkabı sektöründe faaliyet gösteren bir sanayici olan Gültang, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bir süre öncesine kadar astım hastalığı ile mücadele ettiğini, doktorların kronik hale geleceğini söylediği hastalığından farsak ağacından yapılan kahve sayesinde kurtulduğunu belirtti.

Hastalığını atlatmasının ardından doğal ürünler üretmeye karar verdiğini ifade eden Gültang, "Amacımız dünya standartlarının üzerinde ürün çıkartmak.

Eğer standardı biz koymazsak, başkasının standartlarını taklit ederiz" dedi.


Bu amaca ulaşmak için bilimden yararlanmanın önemine değinen Gültang, kendilerinin de ürünlerini üretirken bilimsel kriterleri esas aldıklarını söyledi.

"Farsak Projesi" olarak bilinen projeyi Sakarya Üniversitesinin ders programına dahil ettiğini anlatan Gültang, Türkiye Franchising Derneğinin de (UFRAD) projeyi destekleme yönünde karar aldığını belirtti.

Ürünlerin geliştirilmesi konusunda Çukurova Üniversitesindeki öğretim üyeleri ve öğrencilerle gruplar kurmaya başladıklarını ifade eden Gültang, "Bu grupların kurulmasındaki amaç şu: Üniversite artık köye gidecek. Böylece üniversitedeki bilgi köylere kadar ulaşacak" diye konuştu.

Köylülere verilecek eğitimin ardından köylülere sertifika verileceğini kaydeden Gültang, sertifika alan köylüleri onurlandırmak için üniversite cübbesi giydireceklerini söyledi.

Kahveden deterjana tam doğal ürünler


Yetiştirdikleri ürünler hakkında da bilgi veren Gültang, ürünlerini yetiştirirken bugüne kadar hiçbir kurumdan hibe desteği almadıklarını ancak makine ihtiyacını sponsor desteğiyle sağladıklarını söyledi.

Ürünleri arasında yer alan farsak kahvesinin özellikle solunum yolu rahatsızlıkları ve KOAH’a karşı etkili olduğunu belirten Gültang, söz konusu ürünün Adana-Feke’de üretildiğini dile getirdi.

Sponsor firmaların sağladıkları makineler sayesinden farsak ağacından elde ettikleri yağı şampuan imalatında kullandıklarını anlatan Gültang, şampuanın saçlara güç verdiğini söyledi.

Şampuanın üretilmesi konusunda Anadolu Üniversitesindeki öğretim üyelerinden de yardım aldıklarını dile getiren Gültang, şampuanın formülünün bu şekilde ortaya çıktığını kaydetti. Gültang, şampuanın İstanbul’da fason olarak üretildiğini bildirdi.

Farsak ağacının yağından sabun da ürettiklerini belirten Gültang, ürettikleri sabunun da özellikle mantar hastalıklarına iyi geldiğini dile getirdi.

Proje kapsamında üretilen bir diğer ürünün de "özgür tavuk yumurtası" olduğunu anlatan Gültang, ürünün Çukurova Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinin yanı sıra köylülerin katkılarıyla üretildiğini belirtti.

Yine aynı üniversitenin ve köylülerin katkılarıyla doğal ortamda yetişen zeytin ağaçlarından tek tek toplanarak ve toplandığı gün düşük ısıda sıkılarak üretilen zeytin suyunun üretimini de gerçekleştirdiklerini ifade eden Gültang, zeytin suyunun sedef, mantar, egzama hastalığına karşı etkili olduğunu söyledi.

Gültang, bütün bu ürünlerin yanında proje kapsamında nar, dut, andız pekmezleri ile tamamen doğal deterjan üretiminin yapıldığını da dile getirdi.

2012 hedefi 1 milyon dolar

Ürünlerinin pazarlanmasına yönelik olarak "Kardeş aile" sistemi kurduklarını anlatan Gültang, bu proje sayesinde köylülerin yetiştirdikleri ürünleri tüketicilere rahatlıkla ulaştırabildiğini söyledi.

Ürünlere tüketici tepkisinin nasıl olduğuna ilişkin de konuşan Gültang, "Ürünlere gelen tepkiler olağanüstü güzel. Gelecek yıl piyasaya ciddi anlamda girerek en az 1 milyon dolar ciro elde edeceğiz" dedi.

Gelecek yıl valilikler ve kaymakamlıklarla bir protokol imzalayacaklarını, bu protokol çerçevesinde elde ettikleri bütün kazancın yüzde 20’sinin köylülere işletme kurmaları için verileceğini bildiren Gültang, "Çok sayıda üniversitenin destek verdiği proje sayesinde sadece çıkış noktamız olan Toroslar değil, yurt genelindeki köylüler doğal ürünleri ile gelirlerine gelir katacaklar" diye konuştu.


boğaz ağrısını ve bademcik iltihabını azaltmak için kullanılan asya gün çiçeği

    12/25/2011 01:58:00 ÖS   Yorum yok

Gövde sürünen, dağınık yapıda çok sayıda daldan oluşur, 1 m’den daha uzuncadır. Yaprak kılıfı tüysüz; yaprak ayası mızraksı veya mızraksı-yumurta biçiminde 3-9 x 1.5-2 cm, tüysüzdür. 



asya gün çiçeği

Involukral brahtelerde yapraklar karşılıklı dizilmiştir ve 1.5-4 cm uzunluğunda saplı, kalp şeklinde, kıvrılmış, çoğunlukla tüylü-kirpikli, ucu sivridir.
Proksimal dallarda çiçek sapı 8 mm kadar ve 1 veya 2 erkek çiçek, distal dallarda çiçek sapı kısa 3 veya 4 bir cinsli çiçek bulundurur. Korolla 3 petallidir. Üsteki 2 taç yaprak mavi renkli 15 mm uzunluğunda, altaki taç yapraklar beyaz, küçük 5 mm'dir. Verimli stamenlerin sayısı 3'tür. Yalancı anterler sarı ile kahverengimsi renkte ortada yer alır.

Kapsül elipsoid 5-7 mm, 2 kapakçıklıdır. Tohumlar ikişer kapakçıklı, kahverengi-sarı, yarı elipsoid 2-3 mm, 1 yüzeyi yassı, düzensiz çukurlaşmış (oyuklu), son kısmı kesiklidir.

Asya gün çiçeği nemli alanları seven, yol kenarlarında görülen, çok hızlı büyüyen ve çok çabuk yayılan bir bitkidir. Temmuz-Eylül arasındaki dönemde çiçeklenir ve tohumlar, Ağustos-Ekim'de olgunlaşır. Çiçekler erdişidir.

Linnaeus, Commelina communis'e, 18'inci yüzyılda Fransa'da yaşayan adları Commelin olan üç erkek kardeşin ismini vermiştir. Üçüde, botanikçiydi, ama sadece onlardan ikisi tanınmıştı. Büyük, parlak mavi taç yapraklar, ünlü olan erkek kardeşleri temsil ederken, küçük beyaz taç yaprak, bilimsel olarak önemsiz erkek kardeşi simgeler.

Yapraklar, çiçekler ve genç sürgünler çiğ veya pişirilerek yenir. Salatalarda kullanılır veya yeşillik olarak pişirilir.


Yapraklar, depurativ, diüretik ve ateş düşürücü ilaç yapımında kullanılır. Boğaz ağrısı ve bademcik iltihabını hafifletmek için gargara ayrıca kurutulan bitkinin kaynatılan suyu kanamalarda, ishal ve ateş düşürücü olarak kullanılır. Bitki parçalarının antibakteriyal etkisi vardır.

Anavatanı Kuzey Amerika ve Doğu Asya'dır, Türkiye'de yalnızca Artvin, Trabzon ve Rize civarında doğal olarak bulunur. 
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .