-->
depresyon yaşayan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
depresyon yaşayan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10/08/2011

depresyon 2020 yılında dünyada en yaygın ikinci hastalık olacak

    10/08/2011 09:17:00 ÖS   Yorum yok

almanya'da son verilere göre, yaklaşık 4 milyon depresyon hastası var ve ağır depresyon yaşayan her 7 kişiden biri intihar ediyor.


Leipzig kentinde bu yıl ilk kez düzenlenen Depresyon Hastaları Kongresi çerçevesinde hasta ve doktorlar bu hastalıkla ilgili tecrübelerini paylaştı.
en yaygın ikinci hastalık

"Grip gibi başladı''


Thomas Müller-Rörich, binlerce kişinin gözleri önünde sahneye çıkarak büyük bir özgüvenle deneyimlerini aktardı. Ancak böyle bir kalabalık önünde konuşmasının bundan bir süre önce kesinlikle mümkün olmadığını belirtti. Yaklaşık 4 yıl boyunca hastanede ağır bir depresyon tedavisi görmüş.

Rörich, hastalığın başlangıcını gribe benzeterek şunları söyledi: ‘’Sanki grip olmuş da kendinizi halsiz ve iştahsız hissediyormuşsunuz gibi. Tabii bir de korku vardı bende; Ama neden korktuğumu bilmiyordum. Tek bildiğim, o haldeyken asla dışarı çıkıp işe gidemeyeceğimdi. Çünkü hiç enerjim yoktu. Sonra bir hafta kadar evde kaldım; düzelir gibi oldu ama ardından daha kötü duruma gelmeye başladı.’’

"Herkes bir nebze kendi kendisinin doktorudur", diyor Rörich. Onun da aklına doktora giderken her türlü rahatsızlık gelmiş, ama depresyon ya da tükenmişlik sendromu aklının ucundan bile geçmemiş. Hatta sadece kendisinin değil, aile hekiminin bile...

Rörich ‘'Ben, tanı konulması daha zor, ağır bir hastalık çıkacağını sandım. Yani kan kanseri ya da beyin tümörü gibi. Ve o nedenle sürekli doktora gidip şikayetlerimi dile getiriyordum ki, beni daha iyi muayene etsin diye. Ama bir süre sonra doktor da beni ciddiye almamaya başladı. Ve bana sadece ‘Sizin bir şeyiniz yok, gidin biraz tatil yapın’ gibi bilinen öğütler verdi’’ diye konuşuyor.
tükenmişlik sendromu

''Tanı koymak zor ''


Leipzig Üniversitesi Hastanesi'nden Psikiyatri ve Psikoterapi Profesörü Ulrich Hegerl, depresyon geçiren hastaların yüzde 10’una genelde aile hekimi tarafından tehşis konulamadığını belirtiyor. Hegerl, ''Stresli bir mesleği olanların çoğunda ise tükenmişlik sendromundan söz etmek mümkün', diyerek bu hastalığın tanısını koymanın daha kolay olduğunu, zira o aşamaya kadar gelen hastaların zaten tüm enerjilerini kaybetmiş olduğunu kaydediyor.

Profesör Ulrich Hegerl, bu sorunlarla mücadele edenlere genelde yanlış telkinlerde bulunulduğuna dikkat çekiyor. Hegerl sözlerini şöyle sürdürdü:

"Genelde tatile çıkmak, uzun süre uyumak ya da iyi gelen bir şeyler telkin edilir. Ama bunlar depresyona hiç iyi gelmez. Uzun süre uyumak, genelde depresyonu tetikler. Yerleşmiş ve etkili olan bir tedavi ise az uyumaktır. Tatile çıkmak, depresyondakilere kesinlikle önermeyeceğim bir şey. Çünkü depresyon da peşinizden gelir ve durumunuz tatilde daha da kötüleşir."


''Depresyon hastalıktır''

Profesör Hegerl, depresyon rahatsızlığı olanların genelde fiziksel olarak sağlıklı göründüklerini, ama en ufak bir işi halledecek durumda olmadıklarını kaydederek "Diş fırçalamak bile yerine getirilmesi imkansız bir göreve dönüşebiliyor’’ diyor. Hegerl, depresyonun bir ruhi çöküntü değil, bir hastalık olduğunu vurguluyor ve tıpkı bir apandisit iltihabı gibi acilen tedavi edilmesi gereken safhaları olduğunu kaydediyor. Çünkü bu insanların çoğunda büyük bir intihar riski oluşuyor.

Yas, üzüntü ve acılı günlerin her insanın hayatına ait şeyler olduğunu kaydeden Hegerl, ''Depresyon söz konusu ise hem fiziksel hem de ruhsal bir hastalık söz konusudur'' diyor. Hafif veya orta ağırlıktaki depresyonların psikolojik terapilerle tedavi edilebildiğini, ama ağır depresyonlarda hastaların mutlak antidepresan ilaçlar alması gerektiğini belirtiyor.

© Deutsche Welle Türkçe
Claudia Ruby / Çeviren: Başak Demir
Editör: Çelik Akpınar

9/27/2011

kadınlar'da depresyon riskini azaltmak için günde iki fincan kafeinli kahve yeterli

    9/27/2011 06:32:00 ÖS   Yorum yok

ABD'de yapılan bir araştırmaya göre günde iki fincan ya da daha çok kahve içen kadınlarda depresyon riski azalıyor.


Kahvenin neden böyle bir etki yaptığı henüz anlaşılamadı, ancak çalışmayı yürüten uzmanlar kahvedeki kafeinin beyindeki kimsayal süreçleri etkilediğini düşünüyor.
kafeinli kahve yeterli

Zira kafeinsiz kahve içilmesi aynı etkiyi yaratmıyor.


Bununla birlikte, bulgularının henüz 'daha çok kahve içilmesi' şeklinde bir tavsiye olmadığını belirtiyorlar.

Harvard Üniversitesi'nden uzmanlar 50 bin hemşireyi kapsayan araştırmalarının sonuçlarını dahiliye alanındaki araştırmalara yer veren archives of internel medicine, dergisinde yayımladı.

Araştırma kapsamında hemşirelerin sağlıkları 1996-2006 yılları arasında incelendi ve kendilerinden kahve tüketimi konusunda sorular içeren anketleri doldurmaları istendi.

Bu süre içinde depresyon yaşayan 2600 kadının büyük bölümü, kahve tüketmeyen ya da nadir tüketen gruplardandı.


Buna göre, günde 2-3 kahve içen kadınlarda depresyona girme eğilimi, kahveyi nadiren tüketen hemcinslerine göre yüzde 15, dört fincan içenlerde yüzde 20 oranında azaldı.

Kahve tiryakileri arasında sigara ve alkol kullanma oranları daha yüksekken, obezite, yüksek tansiyon ve diyabet oranları nispeten azdı.

Buna karşılık cemiyet grupları ve kilise etkinliklerine katılım gibi oranlar daha düşük çıktı.

Uzmanlar tüm değişkenleri sabitledikten sonra bile kahve tüketimi ve depresyon oranlarının sürdüğünü kaydediyor.
Dikkatler kafein üzerinde

Daha önce yapılan bazı başka araştırmalarda da, kahve tiryakileri arasında intihar oranlarının daha az olduğu belirlenmişti.
Ne kadar kafein?

Kesin bir limit olmasa da hamile kadınların günde 200 mg'yi aşmaması öneriliyor.

Bir fincan hazır kahve: 100mg
Bir fincan filtre kahve: 140mg
Bir fincan çay: 75mg
Bir kutu kola: 40mg

Kaynak: NHS

Kafein beyinde adenosin gibi bazı kimyasalların iletiminini engellediği biliniyor. Uzmanlar belirledikleri bağlantıya bunun yol açıp açmadığını belirlemek için ek çalışmalar gerektiğini kaydediyor.

Ancak aradaki bağlantı daha farklı ve basit bir neden sonuç ilişkisine de dayanıyor olabilir.

Örneğin olumsuz bir ruh hali içindeki kişiler, kahve içmemeyi seçiyor olabilir. Depresyonun belirtilerinden biri uykusuzluk ve kafein de bu sorunu şiddetlendirebilecek bir uyarıcı. Yani kahve içenlerin depresyona girmemesi yerine, depresyondakilerin kahve içmemesi ve bunun verileri etkilemesi söz konusu olabilir.

Dahası aşırı kafeinin anksiyeteyi artırabildiği de biliniyor.

İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden farmakoloji ve fizyoloji uzmanı Prof. Bertil Fredholm, yine de bulguların kahveseverler için iyi haber olduğunu düşünüyor.

Bunun önceki araştırmaları pekiştirdiğini söyleyen Fredholm, "bize kahvenin zararlarını kanıtlamak için verilen tüm çabalara rağmen, kanıtlar bu yönde değil." diyor.

Fredholm'e göre, "Bu araştırma kafein kullanımı konusundaki bir kaygıyı daha gideriyor. Makul düzeylerde içildiğinde, kafeinin sağlığımıza zarar verecek şeylerden biri olmadığı görülüyor".
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .