-->
beyin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
beyin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8/29/2013

Migren'i olanlar ile olmayanlar arasında beyin yapısındaki farklar

    8/29/2013 05:23:00 ÖS   Yorum yok
beynin beyaz maddesinde değişiklikler ve küçük lezyonlar gösteriyor.
Migren'i olanlar ile olmayanlar arasında beyin yapısındaki farklar
Nöroloji dergisinde yayınlanan 20 ayrı çalışmanın analizi, beynin beyaz maddesinde değişiklikler ve küçük lezyonlar gösteriyor. Ancak, farklılıkların nedeni ve etkileri açık değil.


Uzmanlar bulgularını açıklamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu söyledi.

Kopenhag Üniversitesi'nden Dr Messoud Ashina şunları söyledi: "Bir nörolog olarak 'bu benim beynime zararlı mı?' diye soran pek çok migren hastası görmekteyim "

Migren hastalarının beyinlerinde yapılan MRI taramalarını inceleyen Dr Ashina "Migren yapısal değişiklikler ile ilişkilidir ama nasıl ve neden bilmiyoruz" dedi.

İnceleme, migren hastalarında migren olmayanlara nazaran daha fazla "beyaz madde anormallikleri" ve mini inme benzeri lezyonlar olduğunu gösterdi.

Özellikle "aura" belirtileri deneyimi olanlarda bu durum iyice belirgin.

İngiliz Baş ağrısı Çalışmaları Derneği Başkanı Dr Fayyaz Ahmed de şunları söyledi: "uzun süreli çalışmalar olmadığı sürece, migren hastalarının beyninde yüksek yapısal ya da işlevsel sorun riski olduğunu söylemek için çok erken." (BBC Türkçe)

8/14/2013

Ölüm anında insanların gördüğü beyaz ışığın sırrı

    8/14/2013 05:52:00 ÖS   Yorum yok
Kalbin durmasından 30 saniye sonra
Ölüm anında insanların gördüğü beyaz ışığın sırrı
Uzmanlar, bu durumun beyindeki elektrik dalgalarının aniden yoğunlaşmasından kaynaklanabileceğini açıkladı.
ABD'deki Michigan Üniversitesi'nde yapılan araştırmada, ölmek üzere olan sıçanların beyin dalgalarında yüksek seviyede aktivite gözlendi.


Araştırmacılar bu dalgaların insan beyninde algılama düzeyinin artmasına neden olabileceğini düşünüyor.
Kalbin durmasından 30 saniye sonra

Dr. Jimo Borjigin, sonuçları Amerikan Bilimler Akademisi'nin dergisinde yayımlanan araştırmalarıyla ilgili olarak "Birçok insan klinik ölümden sonra beynin aktif olmadığını ya da çok az aktif olduğunu, beynin normale göre daha az faal olduğunu düşünür. Biz bunun böyle olmadığını ortaya koyduk. Aksine ölüm anında beyin daha aktif" dedi.

Ölümden dönen kişiler, parlak beyaz ışıklar gördüklerinden, ruhlarının bedenlerini terk ettiğini hissettiklerinden ve hayatlarının film şeridi gibi gözlerinin önünden geçtiğinden söz ediyor.

Şimdiye kadar insanlarla yapılan çalışmalar bu anlatımlara pek açıklık getiremedi.

Michigan Üniversitesi, ölümden dönen kişilerin anlattıklarının sırrını çözebilmek için ölmek üzere olan dokuz sıçanı izledi.

Hayvanların kalbinin durmasından sonraki 30 saniye içinde gama salınımları olarak bilinen yüksek frekanslı beyin dalgalarında ani bir yükselme tespit edildi.

Dr. Borjigin insanlarda da benzer bir durum yaşanmasının olmasının mantıklı olduğunu, beyinde faaliyetlerin yoğunlaşması ve algılama seviyesinin artmasının, ölüm anı deneyimlerini açıklayabileceğini söyledi ve ekledi:

"İnsanların ışık görmeleri, beynin görme merkezinin yüksek seviyede uyarılmasından kaynaklanabilir."bbc türkçe

4/25/2013

Yumruklarınızı sıkarak hafızanızı güçlendirebilirsiniz

    4/25/2013 04:27:00 ÖS   Yorum yok
Amerikalı psikologlar, sağ yumruğun 90 saniye süreyle sıkılmasının hafıza oluşumuna yardımcı olduğunu, aynı işlemin sol yumrukta yapılmasının ise hatırlamayı kolaylaştırdığını açıkladı.


50 yetişkin ile yapılan deneyde, kişilerin bu yolla uzun bir kelime listesini hatırlamaya çalışırken daha iyi performans sergilediği görüldü.

Araştırmacılar, yumruk sıkmanın beyinde hafıza ile ilgili bazı özel bölgeleri harekete geçirdiğine inanıyor.

New Jersey'deki Montclair Üniversitesi'nden Ruth Propper'a göre bu araştırma, bazı basit vücut hareketlerinin beynin işleyişini geçici olarak değiştirip hafızayı geliştirebileceğini gösterdi.

Dr Propper BBC'ye yaptığı açıklamada, "Bir şey öğrenmeden hemen önce sağ yumruğun, hatırlamaya çalışırken de sol yumruğun sıkılması hafızayı geliştiriyor." dedi.
Deney

Sağ elini kullanan 50 öğrenciye ezberlemeleri için bir kelime listesi verildi.
Öğrenciler beş gruba ayrıldı.
Bir grup, ezbere başlamadan önce 90 saniye sağ yumruğunu, kelimeleri hatırlamadan önce de 90 saniye sol yumruğunu sıktı.
İkinci grup ise aynı deneyi sol yumruğu sıkarak yaptı.
Diğer iki grup ise ezberden önce istedikleri yumruklarını, hatırlamadan önce de diğer yumruklarını sıktı.
Son gruptakiler ise yumruk sıkmadı.
Listeyi ezberlemeden önce sağ yumruğunu, hatırlamadan önce de sol yumruğunu sıkan grubun performansının diğer gruplardan daha iyi olduğu gözlendi.
Bu grup, hiçbir yumruğunu sıkmayan gruptan da daha iyi performans sergiledi; ancak aradaki farkın istatistik bakımından kayda değer olmadığı belirtiliyor.

Daha önceki araştırmalarda, sağ yumruğun sıkılması ile beynin sol yarısının, sol elin sıkılması ile de sağ yarısının harekete geçtiği gözlenmişti.

Bu eylemin duygularla bağlantısı kurulmuş, örneğin sağ yumruğun mutluluk ve öfke ile, sol yumruğun ise üzüntü ve endişe ile bağlantısına dikkat çekilmişti.

Hafıza ile ilgili süreçlerde beynin iki yarısının da kullanıldığı, sol yarısının hafıza kaydında, sağ yarısının ise hatırlamada etkili olduğu düşünülüyor.

Yapılacak yeni araştırmalarla yumruk sıkmanın sözel ya da uzamsal, kelimelerin yanı sıra resim ve yerlerin de hatırlanması ile ilgili diğer zihinsel işlevleri de etkileyip etkilemediği incelenecek.

Ancak araştırma sonuçlarını kesin bir dille ifade etmek için daha fazla konu üzerinde daha fazla çalışma yürütülmesi gerektiği belirtiliyor.

Londra Üniversitesi Bilişsel Sinirbilim Enstitüsü'nden Profesör Neil Burgess, hafıza üzerindeki özel etkinin kesin olarak belirtilmesi için daha geniş bir araştırma gerektiğini, örneğin taram yoluyla beynin sol ve sağ yarısına kan akışının incelenmesi gerektiğini ifade etti.

Araştırma PLOS ONE dergisinde yayımlandı. bbc türkçe

5/16/2012

tıp dünyasında bir ilk omurilik sinirlerine operasyonla felçli el hareket ettirildi

    5/16/2012 08:05:00 ÖS   Yorum yok

Hastanın yaşadığı rahatsızlık beyni ile elleri arasındaki iletişimin yok olmasına yol açmıştı. Bunun sonucu olarak, hasta, ellerini kıpırdatamıyordu.

 felçli el hareket ettirildi

Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'ndeki cerrahlar hastaya, deyim yerindeyse, yeni bir sinir hattı döşedi ve bu sayede beyniyle eli arasındaki iletişimi yeniden sağladı.

Hasta artık yemek yiyebiliyor ve az da olsa yazma yeteneğini geri kazanmış durumda.


Hasta 71 yaşında. Felç hali 2008'in haziran ayında geçirdiği trafik kazasında oluştu.

Omuriliği hasar gördü. Hasar ense kökünde meydana geldi.

Hasta, o günden beri yürüyemiyor; bununla birlikte, kollarını oynatabiliyordu.

Ne var ki elleriyle sıkıştırma ya da kavrama yeteneğini tamamen kaybetmiş drumdaydı.
Yeni sinir hattı

Hastanın durumuna genel bir bakış, ellerindeki sinirlerin zedelenmediğini gösteriyordu.

Eksik olan şey, bu sinirlere beynin gönderdiği mesajların gitmemesiydi.

Ne var ki, beyin kolun üst kısmına talimatlarını iletebiliyordu.

Nörocerrahi dergisi Journal of Neurosurgery'de operasyonun ayrıntıları aktarılıyor.

Buna göre, kolda yeni bir sinir hattı oluşturuldu ve bu sayede yukarı kısımla el arasındakı bağlantı kurulmuş oldu.


Ele inen ve anterion interosseous adı verilen sinire, başka bir bölgeden alınan kas siniri iliştirildi.

Washington Üniversitesi'ndeki plastik ve yeniden-yapılandırma cerrahisinde yardımcı profesör olarak çalışan Ida Fox, BBC'ye yaptığı açıklamada, "(Elde bulunan) Sinir hattı zaten zarar görmemişti; tek olan şey, beyinle bağlantısının kesilmiş olmasıydı" dedi.
Egzersiz ve fizik terapi

Operasyon, bir muziceden ziyade el üzerindeki kontrolün yeniden ele geçirilmesine yönelik yoğun bir egzersiz programını da içeriyor.

Dirseğin kıvrılmasına yönelik sinirler artık sıkıştırma hareketine yardımcı olabiliyor.

Hasta, başparmağı ile işaret ve orta parmağını operasyondan ancak sekiz ay sonra oynatabildi.

Şimdi artık yemek yiyebiliyor ve ilkel görünümlü bir yazı yazabiliyor.

Doktorlar, düzenli fizik-tedavi ile durumun daha da iyi olacağını düşünüyor.

Omurilik Araştırmaları adlı hayır kuruluşunun direktörü olan Doktor Mark Bacon, bu son gelişme ile ilgili olarak BBC'ye yaptığı açıklamada:

"Burada kullanılan teknik ile ilgili temel meselelerden biri, sonucun kalıcı olduğu gerçeğidir; bir kere yapıldığı zaman geri dönüş yoktur" dedi.

"Hasarlı olmayan bir yeri feda ederek hasarlı ve ancak daha işlevsel olan bir bölgenin harekete geçirilmesi amaçlandı."

"Bu durum, söz konsu işlevselliğin yaşam koşullarını kayda değer biçimde arttırmasının söz konusu olduğu durumlarda tamamiyle kabul edilir bulunabiliyor"

ABD'de uygulanan bu operasyon, sadece, ense kökündeki sinir hasarları üzerinde başarılı oluyor.

Hasarın daha yukarıda olduğu durumlarda kol bölgesinde yeniden canlandırılıp desteklenebilecek bir sinir işlevi kalmıyor.

Sinir daha aşağıda bir bölgede hasar gördüyse eller hareket edebiliyor.bbc türkçe

9/23/2011

felçli hastaların yeniden yürüyebilmesi için robot bacak takviyesi

    9/23/2011 07:38:00 ÖS   Yorum yok

Hollanda'daki bilimadamları felç geçiren kişilerin yeniden yürüyebilmesini sağlamak için robot bacakların yardımına başvuruyor.


Kısa adı LOPES olan 'alt bacak motorlu dış iskeleti" adlı (Lower-extremity Powered ExoSkeleton) prototip cihaz hastanın hem vücudunu hem de beynini yeniden adım atmak için destekliyor.

robot bacak takviyesi
Cihazın ticari üretime geçilmesi ile gelecek yıldan itibaren rehabilitasyon merkezlerine ulaştırılması umuluyor.

9/20/2011

beyine hafif şiddette elektrik vermek öğrenme sürecini hızlandırıyor

    9/20/2011 04:22:00 ÖS   Yorum yok

Yeni bir araştırma, beyni elektrik akımıyla uyarmanın öğrenme sürecini hızlandırdığına işaret ediyor.

İngiltere'deki Oxford Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre, beynin bazı bölümlerine hafif şiddette elektrik akımı vermek öğrenmeyi kolaylaştırıyor.

öğrenme sürecini hızlandırıyor
Prof. Heidi Johansen-Berg, bu sonuca insan beyninin yetişkinlikte nasıl değiştiğini ve özellikle felçten sonraki değişimleri incelerken ulaştıklarını söyledi.

Araştırma kapsamında, felçli kişilerin hastalıkları sonucu kaybettikleri kasları kontrol becerilerini geri kazanırken beyinlerdeki hareketlilik MR cihazıyla takip edildi.

Bilimadamları, beynin çok esnek olduğunu, bir hasarın oluşması durumunda ya da belli bir görevi yerine getirirken kendini yeniden yapılandırabildiğini, yeni bağlantılar kurabildiğini ve farklı bölgelere komutlar gönderebildiğini söylüyor.

Araştırma kapsamında beynin kas hareketlerini kontrol yetisini geri kazanabilmesinde dışarıdan elektrik akımı verilmesininin oynadığı rol de incelendi. Daha önce elektrik akımının felçli hastalarda geçici iyileşme sağladığı biliniyordu.

Ancak sağlıklı yetişkinlere elektrik akımı verildiğinde öğrenme sürecinin hızlandığının görülmesi araştırmacıları şaşırttı.


Bu çerçevede bir grup gönüllüden piyano çalar gibi bir dizi tuşun sırasını ezberlemeleri istendi. 10 dakika süren deney sırasında gönüllülerin belirgin şekilde daha iyi bir performans sergiledikleri görüldü.

Gönüllüler bunu yaparken beyne iki kauçuk elektrot yerleştirildi ve bunların arasından bir miliamperlik akım elektrik akımı geçirildi.


Prof. Heidi Johansen-Berg, beyin hücrelerinin aktivitelerinin artmasının bu hücreleri öğrenme sırasında meydana gelen değişişikliklere daha duyarlı hale getirdiğini söyledi. 

9/06/2011

ilk ve orta öğrenimde okuyan çocukların başarılı olabilmeleri için 10-11 saat uyumaları gerekiyor

    9/06/2011 08:05:00 ÖS   Yorum yok

Derman, yaptığı açıklamada, uykunun, vücudun değil, beynin dinlenmesi için şart olduğunu dile getirerek, uykunun beynin ve vücudun en verimli şekilde iş görmesi için olmazsa olmazı olduğunu bildirdi.


uyumaları gerekiyor
Erişkinlerin tam dinlenebilmesi için gerekli olan ideal uyku süresinin kişiye göre değiştiğini ifade eden Derman, ilkokul öncesi küçük çocukların ise 11-13 saat, ilk ve orta öğrenimdeki çocukların 10-11 saat uyumaları gerektiğini kaydetti.

Üniversite döneminde gençlerin uyku gereksiniminin de genelde 8-9 saat olduğunu dile getiren Derman, yetersiz süreli veya kalitesiz uykunun çocukların psikolojik durumlarını bozacağını ve akademik başarılarını etkileyeceğini ifade etti.

Bilimsel araştırmalarda, uyku süreleri bir hafta süreyle bir saat bile azalan çocuklarda dikkat, konsantrasyon, öğrenme ve hafıza becerilerinde ölçülebilir belirgin azalmalar olduğunu saptandığını da belirten Derman, şunları dile getirdi:

''Uykuları yetersiz olan çocukların okuma, yazma ve matematik problemlerini çözme becerilerinin bozulduğunu ve sağlıklı uyuyanlara göre bu öğrencilerin daha düşük notlar aldığını açıkça gösteren araştırmalar bulunuyor. Araştırmalar, ergenlik yaşındaki gençlerde de uyku problemlerinin ve yetersiz uykunun çok yaygın olduğu göstermekte. Eksik uyku çok belirgin davranış sorunlarına, öğrenme problemlerine ve akademik performans düşmesine yol açar. Bu yaş grubundaki gençlerde sıklıkla gece uykuya dalmakta zorluk, sık uyanma, sabah dinlenmeden uyanma veya çok zor ayılma, gün içinde yorgunluk ve kolayca uykularının gelmesi şikayetleri görülür. Bu şikayetlerle davranış bozuklukları, devamsızlık, öğrenme güçlüğü ve akademik başarısızlık arasında da bir ilişki bulunuyor. Anne ve babaların çocuklarının uyku sağlığına en azından beslenmeleri ve genel sağlıkları kadar özen göstermeleri gerekiyor.''


Sağlıklı uyku için gerekli kurallar


Derman, sağlıklı bir uyku için dikkat edilmesi gereken genel kuralları da şöyle sıraladı:
''Her sabah aynı saatte uyanarak biyolojik saatinizi koşullandırın. Öğleden sonra ya da okul sonrası şekerleme yaparsanız yarım saati aşmayın. Yatakta okumayın, chat yapmayın, twitlemeyin, mesajlaşmayın, TV seyretmeyin, telefonla konuşmayın, abur cubur yemeyin. Öğleden sonraları ve akşamları kafeinli, sodalı içecekler kullanmayın. Yatağa aç gitmeyin ama akşam yemeklerini hafif yiyin, gece çok su içmeyin. Egzersizlerinizi yatmadan en az 4 saat önce yapın. Yatak odası sessiz, karanlık, yaklaşık 23-24 ısıda derece olsun. Yatmadan önce yoğun video oyunları, korku filmleri seyretmekten kaçının. Dertleri, sorunları, endişeleri yatağa taşımayın, olumlu düşünün. 20 dakikada uyuyamazsanız kalkıp başka bir odaya geçin, sıkıcı şeyler okuyun, uykunuz gelince yatağa dönün. Okul dışı aktiviteler çok zaman alıyorsa azaltmayı düşünün, ders için gece geç saatlere kadar çalışmanın kalıcı yararı olmadığını unutmayın. Uyku sorunları bir iki haftayı geçerse bunları gözlemleyin, not edin, doktorunuza veya bir uyku uzmanına danışın.''

8/13/2011

elektronik dövme cihazı ile hastaların kalp ve beyin işlevleri kolayca izlenebilecek

    8/13/2011 12:34:00 ÖÖ   Yorum yok

''Elektronik dövme'' olarak adlandırılan cihaz, hastaların kalp ve beyin işlevlerini kolayca izlemek amacıyla geliştirildi.


kalp ve beyin işlevleri
Saç telinden bile daha ince olan bir sensör, insan derisine sanki bir dövme gibi yapıştırılıyor. Ve aynen bir dövme gibi, derideki her türlü hareketle uyum içinde kıvrılıp gerilerek, hiç bozulmadan çalışıyor. 

Kabloya son Araştırma ekibi, hastanelerde halihazırda kullanılan büyük ve taşınması zor cihazların yerini yakın gelecekte elektronik dövmelerin alabileceğini umuyor. Hastaların sağlık durumunun vücudun çeşitli noktalarına bağlanan kablolar ve monitörlerle izlenmesi, bazen örneğin bir ay boyunca gözetim altında tutulan kalp rahatsızlığı vakaları açısından, sabır gerektiren zorlu bir süreç. 

 Bunun yerine hasta kontrolünü deriye yapıştırılan elektronik sensörlerle gerçekleştiren Illinois Üniverstiesi araştırma ekibi, deneklerin bacak, kalp ve beyin faaliyetlerini izlediklerini söylüyorlar. Aldıkları sonuçların geleneksel yöntemlerle elde edilen ölçümlerle uyumlu olduğunu söyleyen araştırmacılar, elektronik dövmelerin kuvözdeki bebeklerin kontrolünde özellikle yardımcı olacağını düşünüyor. 

 Illinois Üniversitesi'nden Profesör Todd Coleman, elektronik dövmenin beyin fonksiyonlarının izlenmesinde karşılaşılan önemli bir engeli ortadan kaldırabileceği inancında. 

Doğallık Beynin doğal ortamda nasıl çalıştığını görmek isteyen araştırmacılar, laboratuvarda kablolar bağlamak suretiyle gerçekleştirilen deneylerden istedikleri sonucu alamıyorlar. İleride elektronik dövme vasıtasıyla bu sorunun aşılabileceği tahmin ediliyor. Fakat elektronik dövmenin uzun süreli kullanımında karşılaşılan zorluklar var. İnsan derisi kendini sürekli yenilediği için, elektronik sensörlerin de en az iki haftada bir yenilenmesi gerekecek. Derinin üst tabakasındaki hücreler ölüp yerlerine yeni hücreler geçtiği zaman, sensörün ömrü tükenmiş oluyor.

7/29/2011

ms hastalarına kök hücre tedavisi uygulamak üzere avrupa'da 150 hasta üzerinde deneme yapılacak

    7/29/2011 04:12:00 ÖS   Yorum yok

Avrupa'daki araştırmacılar, multipl skleroz (multiple sclerosis - MS) hastalarına uygulanacak kök hücre tedavisinin ilk büyük denemesine başlıyor.


kök hücre tedavisi
Deneme sürecine Avrupa çapında 150 hasta katılacak.

Hastalığa bağışıklık sisteminin vücuda saldırması ve beyin ve sinir hücrelerinde bulunan miyelin isimli maddeye zarar vermeleri yol açıyor.

7/17/2011

aşırı alkol alan genç kızlar hafıza kontrolünü mekansal farkındalık olayını kaybediyor

    7/17/2011 11:30:00 ÖS   Yorum yok

Önemli bir sosyal ve tıbbi sorun olan aşırı alkol kullanımının genç kızların beyinlerine daha çok hasar verebileceği bildirildi.


mekansal farkındalık olayı
ABD'li araştırmacılar, aşırı alkol kullanımının özellikle genç kızların beyinlerinin hafıza kontrolü ve mekansal farkındalık kısımlarına erkeklere göre zarar verebileceğini belirtti.

ABD'deki üniversitelerde 16 ve 19 yaşları arasında 95 gencin incelendiği ve Alkolizm: Klinik ve Deneysel Araştırmalar'da yayınlanan bir araştırmada, fazla içki tüketiminin gençlerin, özellikle de genç kızların beyinlerinin hafıza kontrolü ve mekansal farkındalık kısımlarına zarar verebileceği ve genç kızların beyinlerinin erkeklerden daha erken geliştiği için alkole karşı savunmasız olduğu ortaya çıktı.

BBC'nin yansıttığı araştırmada, bu sonucun araba kullanma, karmaşık hareketleri içeren sporlar yapma, harita kullanma gibi alanlarda önemli problemlere neden olduğuna dikkat çekiliyor.

Araştırmanın lideri California Üniversitesi'nde görev yapan psikiyatri profesörü Susan Tapert, beyinin aktivitelerindeki bu farklılığın konsantrasyon gibi diğer fonksiyonları da olumsuz yönde etkilediğini belirtiyor.

7/01/2011

bebekler üç aylık olduklarında seslerdeki duyguları hissedebiliyor

    7/01/2011 05:16:00 ÖS   Yorum yok

Londra'daki King's College Psikiyatri Enstitüsü'nden araştırmacılar, uyuyan 3 aylık 21 bebek üzerinde yaptıkları elektronik tarama sırasında bebeklerin beyninin farklı seslere göre değişik tepkiler gösterdiğini belirledi.

Daha önceden, insan beyninin ses ve duyguları ne zaman "işleme koymaya başladığı" fazla bilinmiyordu.
seslerdeki duyguları hissedebiliyor
Bilim adamları bu araştırmayla otistik olan ve olmayan beyinlerin nasıl geliştiğini öğrenmeyi umuyorlar.

İşlevselManyetik Rezonans Görüntüleme (fMRI) ile bebeklerin, su akışı veya oyuncak sesi gibi arka plandaki seslerin yanı sıra, gülme, ağlama gibi "duygusal sesler"e verdikleri tepkiler kaydedildi.

İnsan sesi kayıtları çalındığında, bebeklerin beyinlerindeki temporal korteksin, tıpkı yetişkinlerin beyinlerinde olduğu gibi harekete geçtiği görüldü.

Beynin bu bölgesinin, olumsuz ya da üzücü seslere kuvvetli tepki gösterirken, nötr ve sevinçli sesler arasında bir ayrım yapmadığı gözlendi.


King's College'da görevli Prof. Declan Murphy, "Bu buluş, bebek gelişimini anlamamızda önemli bir ilerleme sağlayacak." dedi.

Prof. Murhpy, BBC'ye yaptığı açıklamada, beynin nasıl çalıştiğını saptamanın, nerelerde hata yaptığının anlaşılmasına yardımcı olacağını söyledi.

University College London'da çalışan Dr. Evelyne Mercure de, bulguyu, "Beyindeki özel bölgelerin çok erken yaştan itibaren varolduğunu göstermek açısından ender bir veri." diye niteledi.

Tıbbî araştırmacılar, kardeşleri otistik olan ve kendilerinde de otizmin gelişmesi olasılığı bulunan bebeklerin beyinlerini de taramadan geçirerek farklılıkların ne zaman saptanabileceğini inceliyorlar.

6/14/2011

beyindeki faliyetleri anlamak için bayılan insan beyninin görüntüleri ilk defa çekilebildi

    6/14/2011 08:03:00 ÖS   Yorum yok

Araştırmacılar, insan beyninin anestetik ilaç verildikten sonraki faaliyetlerini ilk kez görüntülemeyi başardı.

Yeni görüntüleme yöntemi, bayıltıcı ilaç enjekte edilmesi sonrası, insan beynindeki elektriksel faaliyetleri ölçüyor.
Görüntülerden, denek yavaş yavaş bilincini kaybederken, beynin farklı bölgelerinin birbiriyle iletişim halinde olduğu anlaşılıyor.

Yeni teknik uygulanırken deneğin kafasına yerleştirilen onlarca elektrottan düşük akımlar gönderiliyor.


Araştırma sonuçlarını Amsterdam'da düzenlenen Avrupa Anesteziyoloji Kongresi'nde ilan eden uzmanlar, beyindeki faaliyetleri tam olarak anlayabilmek için daha fazla çalışma yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.
bayılan insan beyni
Uygulanan teknik, doktorların, inme ya da beyin sarsıntısı geçiren kişilerin beynindeki hasarın yerini belirlemesine yardımcı olabilir.

Profesör Brian Pollard, kayıtları ilk izledikleri anda, gözlerine inanamadıklarını belirtiyor.


Pollard, beynin yavaş yavaş şuurunu kaybettiği sırada kimi kısımlarının hala faal olduğunu, iletişimin sürdüğünü belirtirken, bunun araştırmanın ilk aşaması olduğuna ve sonuçlara temkinli yaklaşılması gerektiğine dikkat çekiyor.

Bulgular, Oxford Üniversitesi profesörlerinden Susan Greenfield'in teorisini de destekliyor.

Greenfield, şuur kapanırken beynin farklı bölgelerinin diğerlerini zaptetmeye çalıştığı bir sürecin varlığını savunmuştu.
bbc türkçe

5/23/2011

bir araştırmaya göre mide ülseri ve parkinson hastalığına aynı bakteri neden oluyor

    5/23/2011 07:22:00 ÖS   Yorum yok
parkinson hastalığı
Helicobacter pylori adlı bakteri

Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir araştırmaya göre, mide ülserine yol açan bakteri ile Parkinson hastalığı arasında bağlantı var.



Helicobacter pylori adlı bakterinin mise ülserine neden olduğu biliniyor


Araştırmayı yapan bilim adamları bazı farelere Helicobacter pylori adlı bakteriyi enjekte etti.


Bu farelerde daha sonra Parkinson hastalığının belirtileri görüldü.

Araştırmanın sonuçları ise Amerikan Mikrobiyoloji Derneği'nin toplantısında katılımcılara sunuldu.

Bilim adamları, farelerde Parkinson belirtileri görülmesinde, onlara Helicobacter pylori adlı bakterinin enjekte edilmesinin "önemli rolü" olmuş olabileceğini söylüyor.

Louisiana State Üniversitesi Sağlık Bilimleri Merkezi'nden Doktor Traci Testerman, "Araştırma sonuçları, yaşlı farelerde genç farelere kıyasla çok daha dramatik. Bu da, insanlarda olduğu gibi farelerde de yaşlıların Parkinson hastalığına daha duyarlı olduğunu gösteriyor." dedi.

Bilim adamları Helicobacter pylori adlı bakterinin, vücuttan koleströl "çalmayı" başarıp, beyne zarar veren kimyasal maddeler ürettiğine inanıyor.


Parkinson ise beynin alt kısımlarındaki gri cevher çekirdeklerinin bozukluğuna bağlı bir sinir sistemi hastalığı.
İngiliz bilim adamları temkinli

Öte yandan İngiliz yardım kuruluşu Parkinson's UK ise araştırma sonuçlarına temkinli yaklaşılması gerektiğini bildirdi.

Bu kuruluşun araştırma birimi başkanı Doktor Kieran Breen, "Biz Parkinson hastalığının muhtemelen birçok faktörün birleşiminden kaynaklandığına, bir bireyin genetik özelliklerinin de hastalığın ilerlemesine yol açabileceğine inanıyoruz." dedi.

Kieran Breen yine de araştırma sonuçlarının ilginç olduğuna inanıyor.


Breen, "Zira bu araştırma bir bakterinin, sinir hücrelerini öldüren bir toksin salgılayabileceğini gösteriyor." diye konuştu.
bbc türkçe

5/20/2011

el yaralanmalarında kolları vücudun önünde çapraz tutmak acıyı azaltıyor

    5/20/2011 08:45:00 ÖS   Yorum yok
vücudun önünde çapraz

Yeni bir araştırmaya göre, el yaralanmalarında, kolları vücudun önünde çapraz bir şekilde tutmak acıyı azaltabiliyor.


Londra Üniversitesi bünyesindeki bir grup araştırmacı, eller yer değiştirdiğinde vücudun acının nereden kaynaklandığından emin olamadığını söylüyor.

Sonuçları Pain dergisinde yayımlanan araştırma 20 kişiyle gerçekleştirildi.

Deneyler sırasında, katılımcıların eline lazer yoluyla iğne batması hissi verildi.

Kişilerden hissettikleri acının derecesini belirtmeleri istendi.


Deneye katılanların acıya verdikleri tepki elektroensefalograf yoluyla da ölçüldü.

Sonuçlar, ellerini çapraz tutanların acı algısının daha zayıf olduğunu gösteriyor.


Araştırmayı yürüten Doktor Giandomenico Iannetti, sonuçları şöyle açıklıyor: "Günlük hayatta, solumuzda kalan cisimlere dokunmak için sol elimizi, sağ taraftakilere dokunmak için ise sağ elimizi kullanıyoruz. Bu da, beyinde vücudun sağ tarafının ve sağ tarafımızda kalan dış dünyanın haritalarının aynı anda okunmasını ve dolayısıyla duyuların daha keskin olmasını sağlıyor."

Iannetti, kolları çapraz bir biçimde tutmanın, bu iki haritanın aynı anda okunamamasına ve dolayısıyla dış etkilerin daha düşük algılanmasına yol açtığını söylüyor.

Araştırmacılar, bu bulguların kronik ağrı çeken hastalarda kullanılabilmesi için çalışmalarına devam ediyor.
bbc türkçe

5/19/2011

beyinden gelen sinyallerle çalışacak olan biyonik el hayatlarını değiştirecek

    5/19/2011 06:08:00 ÖS   Yorum yok
biyonik el hayatları

Tıp teknolojisi, üzerinde en fazla araştırma yapılan, çok hızlı gelişen bir sektör.


Ancak elde edilen teknolojik ilerleme, beraberinde etik tartışmaları da getiriyor. Bunun son örneklerinden biri, Viyana'da bir operatör doktorun, iki hastası üzerinde uyguladığı teknik.

Geçirdikleri kazalar sonucunda elleri işlevini yitiren iki hastanın elleri kesilerek yerine biyonik eller naklediliyor. Normal uzuvlarda olduğu gibi, beyinden gelen sinyalleri algılayan bu mekanik eller, hastaların yaşamını önemli oranda iyileştiriyor.

Ancak uygulamadan endişe duyanlar, bir gün yapay eller gerçeklerinden daha işlevsel olursa ortaya çıkabilecek sıkıntılara dikkat çekiyor.

26 yaşındaki Milo, bundan 10 yıl önce bir motosiklet kazasında sağ elini kullanma becerisini yitirdi. Kazanın ardından yapılan ameliyatlar sayesinde Milo bir ölçüde kolunu kullanmaya başladı ancak elini fonksiyonel olarak kullanması mümkün olmadı.


'Biyonik yapılandırma'


Yaşadığı güçlüklerin ardından Milo, elini, mekanik bir elle; bir protezle değiştirme kararı aldı. Milo, "Kazanın ardından 10 yıldır bu elle yaşıyorum. Ancak yapacak birşey yok. İyileşmesi mümkün değil. Tek çare, bu eli kesip değiştirmek." diyor. Milo'ya biyonik bir el nakledecek olan Avusturyalı operatör doktor Oskar Aszmann, ameliyatı "biyonik yapılandırma" olarak adlandırıyor:

"Bu tür hastaları gördüğünüzde, yıllardır hiçbir işlevi olmayan bir elle yaşadıklarını düşündüğünüzde ve bir yapay elin onların yaşamını nasıl değiştireceğini bildiğinizde kendinize, neden hastaya bu nakli yapmıyorum ki diye soruyorsunuz."
teknoloji hergün gelişiyor
Biyonik uzuvlar konusundaki teknoloji hergün gelişiyor.

Biyonik eller, beynin hastaların kendi ellerine gönderdikleri sinyallerle çalışıyor. Beynin gönderdiği sinyaller, yapay ellerdeki elektronik devreler tarafından algılanıp harekete dönüştürülüyor.

24 yaşındaki Patrick, geçen yıl Viyana'da, kendi elini bir biyonik elle değiştirecek operasyonun uygulandığı dünyadaki ilk hasta olmuştu.

Çalıştığı işyerinde elektrik çarpması sonucu Patrick'in sol eli işlevini kaybetmişti.

Bugün, çabucak bir şişenin kapağını açıp, iki elini kullanarak bardağı doldurabiliyor.


Bir zamanlar kendi elini harekete geçiren beyinden sinirlere ulaşan sinyalleri kullanarak ayakkabılarının bağcıklarını bağlayabiliyor:

Patrick, "İlk tepkim, 'Aman tanrım yeni bir elim var' oldu... Şimdi bu protezle günlük işlerimi yapabiliyorum. Sol elimi üç yıl boyunca kullanamadım. Sonra yeni bir el nakledildi ve birden bire beynimle her istediğimi yapabilir konuma geldim." diyor.
Etik tartışması

Patrick'in ameliyatından elde edilen başarı Milo'nun da kararında etkili olmuş.

Ameliyatından bir gün önce, Milo, doktoruyla görüşmek üzere yeniden hastaneye gitmiş.

Heyecanlı olsa da bir gece önce "bebekler gibi uyuduğunu söylüyor" Milo.

Milo'nun elini anlamlı bir şekilde kullanamadığını teyit edecek son testler yapılıyor.

Milo ameliyata girerken endişeli ya da pişman görünmüyor.

Bu, hem Milo hem de doktor Aszmann için bir elin kaybedildiği bir ameliyat değil işlevsel bir elin kazanıldığı bir operasyon.

Ancak işlevsel olmasa da vücudun canlı bir uzvunu ameliyatla kesip atmak etik tartışmaları da beraberinde getiriyor.

Doktor Aszmann, "Bu tür ameliyatlarda, hastanın, aldığı kararın sonuçlarını tam olarak anladığından, daha sonra pişman olmayacağından emin olmak kolay değil. Teknoloji ilerledikçe, hiçbir sorunu olmayan kişilerin de, ellerini bu biyonik ellerle değiştirmek isteyeceklerine tanık olabiliriz." diyor.

Milo'nun ameliyatı hiçbir sorun olmadan tamamlanıyor.

Ancak Milo'nun yeni elini denemesi için birkaç hafta daha geçmesi gerekiyor.

bbc türkçe sağlık

3/25/2011

yüksek sesli ve gürültülü müzik dinlemek sinir sistemine hasar veriyor

    3/25/2011 08:24:00 ÖS   Yorum yok
sinir sistemine hasar

Beyin etkinliklerinin ölçülmesi sonucunda zor teşhis edilebilen işlev bozuklukları görülmüş. Duyma kabuğundaki sinir hücrelerinin etkinliklerini ölçen bilim insanlarının hedefi klasik işitme testiyle görülmeyen işlevsel bozuklukları bulmaktı.


Araştırma çerçevesinde yaşları 20-30 arasında değişen iki grup karşılaştırılmış. Birinci grup yıllarca kulaklıkla yüksek sesli müzik dinlerken, diğer grup gürültülü müzik dinlememiş. Düzenli olarak yüksek sesli müzik dinleyenler arka plan gürültüsündeki deneme seslerini ayırt etmekte zorlanmışlar.

Katılımcılara test seslerine konsantre olmaları söylendiğinde durum iyileşmiş ama bilim insanları bunun sınırsız bir süre için geçerli olmayacağını ve katılımcıların aynı şekilde müzik dinlemeye devam etmeleri halinde orta ve uzun vadede yaşlılığa bağlı işitme bozuklukları ortaya çıkacağını söylüyorlar. Gelecekte ortaya çıkacak bozuklukların ilk belirtileri, katılımcıların beyinlerinde ölçüldü. Uyarı: kulaklıkla düzenli olarak yüksek sesle müzik dinlemek, kulaklara zarar veriyor.
cumhuriyet portal

2/23/2011

cep telefonu kullanımı beyindeki şeker tüketimini arttırıyor

    2/23/2011 03:53:00 ÖS   Yorum yok
beyindeki şeker tüketimi

ABD'de yapılan bir araştırma cep telefonlarının beyni etkilediğini ortaya koydu.


Uzmanlar, 50 dakika telefon kullanımından sonra beyinde şeker tüketiminin arttığını söyledi. Bu, beyinde hareketliliğin de artması anlamına geliyor.

Ancak Amerikan Tıp Derneği (AMA) dergisinde yayımlanan araştırmada bu etkinin klinik öneminin bilinmediği vurgulandı.

İngiliz uzmanlar da sonucun bir sağlık riskine işaret etmediğini belirtti.

Cep telefonunun sağlığa olası etkileri uzun bir süredir merak uyandırıyor.


Danimarka'da 420 bin kişiyle yapılan bir araştırmada cep telefonu kullanımıyla kanser arasında bir bağlantı olmadığı belirlenmişti.

47 kişiyle yapılan son araştırma ise telefon anteninden çıkan manyetik dalgaların etkisine odaklandı.
Şeker kullanımı yüzde 7 arttı

Araştırmada manyetik alanın beyni etkilediği sonucuna varıldı ancak bunun sağlığa olumsuz bir etkisi olup olmadığı konusunda yeterli veri olmadığı belirtildi.

Araştırma kapsamında iki kulağa da cep telefonları iliştirildi. Telefonlardan biri kapalı tutuldu. Diğeri ise açık olmasınına rağmen, deneğin farkı anlayamaması için sessiz konuma alındı.

Daha sonra yapılan taramada, beynin antene yakın bölümünde glukoz kullanımının yüzde yedi arttığı tespit edildi.
bbc türkçe sağlık

2/06/2011

kendiliğinden atan kalp hücresi üreten türk doktoru cem efe

    2/06/2011 06:02:00 ÖS   Yorum yok
türk doktoru cem efe

Doktor Cem Efe, ekibiyle 11 gün içinde fare deri hücrelerinden kendiliğinden atan kalp hücresi elde etmeyi başardı. Daha önce bu süre 30-40 gün sürüyordu. 


Efe ve ekibinin geliştirdiği bu yöntem sayesinde ileride insanlar için kalp, beyin ya da pankreas hücresi elde edilebilir.

ABD’nin San Diego kentinde bulunan Scripps Research Enstitüsü’nde Türk doktor Cem Efe tarafından yapılan araştırma, farelerden alınan sıradan deri hücrelerinin kültür tabaklarında 11 gün zarfında kendiliğinden atan kalp hücreleri haline dönüştürülebileceğini gösterdi.

İlk kez 5 yıl önce üretilmişti


Prof. Dr. Sheng Ding’in laboratuvarında 3 yılda tamamlanan projenin baş araştırmacısı ve yazarı bu ülkede master ve doktora eğitimi yapan Türk Doktor Cem Efe. İlk defa 2006 yılında Japonya’da uzmanlar erişkin fare hücrelerinin yeniden kök hücrelere dönüştürülebildiğini göstermişti ve bu şekilde geliştirilen kök hücrelerden de zahmetli ve uzun bir metodla kalp hücresi elde edilebiliyordu.

Kalp, beyin ve iç organ hücreleri yapılabilecek


Ancak, Doktor Efe’nin geliştirdiği yeni yöntemle kök hücreye dönüştürme basamağı tamamen atlanarak 30-40 gün yerine 11 günde işlevsel kalp hücreleri elde edilebildi. Bundan daha da önemlisi, Ding laboratuvarında Doktor Cem Efe’nin önderliğinde halen yapılmakta olan araştırmalar bu metodla sadece kalp değil, beyin ya da çeşitli iç organ hücrelerinin de yapılabileceğini işaret etmekte.

11 günde atar kalp hücresi üretti

Doktor Efe’nin geliştirdiği yöntem şu şekilde özetleniyor: Japonların geliştirdiği yöntemde yetişkin fare hücrelere dört gen ilave edilerek bunlar pluripotansiyel (iPS), yani başka hücrelere değişme potansiyeli bulunan kök hücre haline getiriliyordu. Ancak bu epey bir süre alıyordu. Yeni yöntemde aynı genleri yetişkin deri fibroblast hücrelerine enjekte ediyor. Birkaç gün sonra ise iPS aşamasına gelmeden genlerin faaliyeti durduruluyor. Biyokimyasal müdahale ile bunların kalp hücresine dönüşmesi sağlanıyor. Bu sayede aşılanan hücrelerin yüzde 90’ı 11 gün sonra kendiliğinden atan kalp hücresi haline geliyor.

Parkinsonda da kullanılabilecek

Bundan sonraki basamağın, aynı yöntemin insan hücrelerine adapte edilmesi olacağını söyleyen Doktor Efe, “Halen üzerinde çalışılan bu adaptasyon, kalp ve sinir sistemi gibi çok sınırlı onarım ve yenilenme kapasitesine sahip insan organlarına hücre transferi yapılabilmesi için şart. Zamanla, kolayca elde edilebilen bir deri örneğinden insanın kendi sağlıklı kalp, beyin ya da pankreas hücrelerini nakil amacıyla üretmek mümkün olabilir” dedi. Bu yöntemden geliştirilebilecek bir tedavi metodunun Alzheimer, Parkinson ve kalp hastalıklarında kullanıbileceği belirtiliyor.

Dr. Cem (Jem) Efe kimdir?

İSTANBUL’da Avusturya Lisesi’ni bitirdikten sonra ABD’de eğitimine devam eden Cem (ABD’de kullandığı isimle ‘Jem’) Efe, lisans eğitimini Iowa Eyaleti’nin Grinnell College’inde, master ve doktorasını ise San Diego’daki University of California’da tamamladı. Scripps Research Enstitüsü’nde bu son araştırmasını tamamlayan Cem Efe, gelecek hafta başı ‘Genomics Institute of the Novartis Research Foundation’da yine araştırmacı olarak yeni işine başlayacak.
hürriyet dünya
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .