-->
antibiyotik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
antibiyotik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2/15/2013

bu salgına hiç bir ilaç etki etmiyor

    2/15/2013 12:11:00 ÖÖ   Yorum yok

Güney Afrika'da hiçbir ilacın etki etmediği bir tüberküloz salgınının ortaya çıktığı açıklandı. Uzmanlar, salgının Avrupa'ya da sıçramasından endişe ediyor.


Dünya Sağlık Örgütü, 2011 yılında dünya çapında 8 milyon 700 bin kişi tüberküloz nedeniyle hayatını kaybettiğini, bu ölümlerden 310 binin nedeninin 'süper dirençli' bakteriler olduğunu duyurmuştu. Şimdi de ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri, Güney Afrika'daki hiçbir ilaç ile tedavi edilemeyen tüberküloz enfeksiyonundaki patlamaya dikkat çekiyor. Uzmanlar Güney Afrika'da çok sayıda HIV enfeksiyonlu kişi bulunduğunu, bunun bağışıklık sistemini zayıflattığını belirtiyor.

Antibiyotik etki etmiyor

Güney Afrika'daki vakalarda birçok hasta önce antibiyotik kürü ile tedavi edilmeye çalışıldı. Ancak birçoğu tedaviyi yarıda bıraktı. Bunun üzerine hastaların vücudunda süper dirençli bir bakteri ortaya çıktı. Bu bakteri ise antibiyotikle tedavi edilemiyor.

'Tedavi yarım bırakılmamalı'

Dünya Sağlık Örgütü'nden Karin Weyer Amerikan US News dergisine yaptığı açıklamada, tüberküloz teşhisi konulan hastaların hemen tedavi edilmesi gerektiğini ve iyileşmeden de ilaçların kesinlikle bırakılmaması gerektiğini söylüyor. Weyer, ilaçların tedavi tamamlanana kadar alınmaması halinde vücutta kalan bakterilerin direncinin arttığına dikkat çekiyor.

'New York'taki salgın tekerrür edebilir'

Uzmanlar, Güney Afrika'daki gelişmeler nedeniyle tıpkı 1990'lı yıllarda New York'ta ortaya çıkan tüberküloz salgının tekerrür etmesinden korkuyor. O dönemde birçok hastanede 32 kişi hastalık kapmış, bunlardan 29'u ölmüştü. Rusya. İran ve Hindistan'da da son 10 yıl içinde böylesine hızla yayılan salgınlar başgöstermişti.

Hangi ilaç kullanılıyor?

ABD'de aşırı dirençli tüberküloza karşı ilk kez 40 yıl önce yeni bir ilacın kullanılmasına izin verilmişti. "Bedaquilin" adlı ilaç sadece tüberküloz tedavisinde standart olarak kullanılan diğer ilaçların etkisiz kalması halinde hastaya veriliyor. İlacın Avrupa'da da kullanılması için başvuru yapıldı. Ancak tedavi sırasında bazı hastaların bilinmeyen nedenlerden ötürü hayatını kaybetmesi tartışmalara neden oluyor. "Apotheken Umschau" adlı sağlık dergisine demeç veren Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü'nden Oliver Moldenhauer, "İlacın riskleriyle ilgili araştırmaların yapılmasına gerek duyulsa da biz Avrupa'da da kullanılmasını istiyoruz" dedi. deutsche welle

11/11/2012

gelişigüzel kullanılan antibiyotikler obeziteye yol açıyor

    11/11/2012 10:26:00 ÖS   Yorum yok



doktora danışmadan şeker gibi ağıza atılan antibiyotiklerin obeziteye yani kilo almaya yol açtığı belirtildi.

çarpıcı araştırmanın sonucunu antalya'da düzenlenen endokrinoloji konferansında profesör doktor okan bülent yıldız açıkladı bilim insanları hayvanlar üzerinde yaptı denemeyi antibiyotik verilen hayvanların vücutlarında daha fazla yağ biriktiği çıktı ortaya

9/10/2012

antibiyotikler mağaralardan alınacak bakterilerden üretilecek

    9/10/2012 07:11:00 ÖS   Yorum yok

Antibiyotikler, bakterileri öldürmek ya da çoğalmasını durdurmak için üretilen kimyasal anahtarlar olarak tanımlanıyor.

bakterilerden üretilecek

Bu maddelerin, çok yüksek derecede özelleşmiş olmaları ve tek bir tür bakteri hücresini hedeflemesi gerekiyor.


Antibiyotikler, bu özelliklerinden dolayı 20. yüzyılın en büyük tıbbi keşfi olarak görülüyor.



Kendine özgü kimyasal bağlara sahip olan antibiyotikler örümcek ağı gibi karmaşık şekiller oluşturuyor.
Antibiyotiklerin kaynağı doğa

Antibiyotikler kimyasal olarak kanser ilaçları ya da anti-virütik ilaçlardan daha karmaşık yapılar oluşturuyor.

Bu karmaşık yapı nedeniyle laboratuvarda üretilemeyen bu ilaçların kaynağı için çoğunlukla doğaya dönülüyor.


Son 60 yıl içinde üretilen antibiyotiklerin yüzde 99'u toprak altındaki bakterilerden ve mantarlardan elde edildi.



Ancak bu kaynaklardan elde edilen antibiyotiklerin sınırına ulaşılmaya başlandığı düşünüldüğünden, bilim adamları çalışmalarını daha aşırı ortamlarda yürütmeye başlıyor.

Suların milyonlarca yılda kayalarda oluşturdukları tünellerden oluşan mağaralar çevrelerinden izole bir ortam sağladıkları için buradaki bakteriler ve mikroorganizmalar sürekli bir kıtlık ortamında yaşamaya kendilerini adapte etmiş durumdalar.


kendilerini adapte etmiş

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Akron Üniversitesi'nde profesör olan Hazel Barton, mağaralardaki çalışmaları boyunca, kıtlık koşullarına son derece uyum sağlamış mikroplarla karşılaştığını ve buna benzer mikropları laboratuvarda üretmenin çok zor olduğunu söylüyor.

Barton'a göre, laboratuvar ortamları, mağaralardaki ortama göre, bu bakterilerin gıdası açısından oldukça zengin.

Profesör, mağaralardan elde ettikleri örneklerden yalnızca birinin 38 antimikrobiyal yapı oluşturulmasına katkıda bulunduğunu ve bunlardan birinin yeni bir antibiyotik olarak kullanılabileceğini söyledi.

Araştırmacılara göre bu bakterilerin antibiyotik potansiyellerinin bu kadar zengin olmasının anahtarı, mağaralardaki izolasyon ortamından kaynaklanıyor.
Tüm antibiyotiklere karşı dayanıklı

Profesör Barton, New Mexico'da yeraltı mağaralardan örnek almak için oldukça derinlere inmeleri gerektiğini ve yer altında gecelemek zorunda kaldıklarını belirtti.

Profesöre göre, bakterilerin antibiyotik potansiyelinin yükselmesi için daha derinlere inmeleri gerekmiş.

Bilimciler, Lechuguilla Mağarası'nın derinliklerindeki bakterilerin milyonlarca yıldır izolasyon altında yaşadıklarını ve şu an da bilinen tüm antibiyotiklere karşı dayanıklı olduklarını söylüyor. bbc türkçe 

4/06/2012

apandisit tedavisinde ameliyat yerine antibiyotik tedavisi daha iyi bir seçenekmi?

    4/06/2012 04:45:00 ÖS   Yorum yok

British Medical Journal adlı tıp dergisinin yayınladığı eski araştırmaları inceleyen doktorlar, apandisiti tedavi etmek için antibiyotik kullanmanın "etkili ve güvenli" bir alternatif olabileceği sonucuna vardılar.

ameliyat yerine antibiyotik

Bazı doktorlar ise apandisit tedavisinde ameliyat yerine ilaç kullanımının hastalığın tekrarlaması riski taşıdığını bildiriyor.

İngiltere'deki verilere göre her 100 kişiden yedisi hayatının bir döneminde apandisit şikayetinde bulunuyor.
Antibiyotiğin avantajları

Queen's doktorları 900 apandisit hastası üzerinde yapılan dört antibiyotik denemesinde elde edilen bulguları inceledi.


Antibiyotik tedavisinden bir yıl sonra hastaların üçte ikisinde ameliyat ihtiyacının ortadan kalktığı görüldü.
Apandisit

Erkeklerde daha yaygın
Genellikle 10-30 yaş arasında ortaya çıkıyor
Lifli besin tüketenlerde daha az görülüyor
Apandisit patlaması, kan zehirlenmesi gibi tehlikeli, hatta ölümcül sonuçlara yol açabiliyor
Teşhis ve ameliyat tekniğinde kaydedilen gelişmeler ölüm oranını çok düşürdü

BBC'ye yaptığı açıklamada Prof Dileep Lobo, "Hastaların çoğunda iyileşme görüleceği için antibiyotikle tedavi üzerinde durmak gerekir" dedi.

Lobo, antibiyotik tedavisinin ameliyat sonrası enfeksiyon riski gibi olumsuz sonuçları da ortadan kaldırdığını belirtti.


Ancak bu tedavinin sadece basit apandisitler için uygulanabileceğini, apandiste patlama, kangren ya da iltihap akıntısı gibi komplike durumlarda ameliyat ile bu organın alınmasının hala tek tedavi biçimi olduğunu vurguladı.
Alternatif mi?

Bununla birlikte, sözkonusu hastalardan 68'inin, antibiyotik tedavisini izleyen bir yıl içerisinde apandisit tekrarlaması yüzünden yeniden hastaneye döndüğü belirtiliyor.

Hollanda'daki Utrech Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Dr. Olaf Bakker, apandisit tedavisinde ilk çare olarak antibiyotik kullanımının büyük dezavantajları olduğunu belirtiyor.

Bakker, antibiyotikle tedavi olan hastaların yüzde 20'sinde bir yıl içerisinde hastalığın tekrarladığını ve bu tekrarların yüzde 20'sini de patlamış ya da kangrene dönüşmüş apandisitlerin oluşturduğunu belirterek ekliyor:

"Bir yıl içerisinde yüzde 20 başarısızlık oranının kabul edilebilir bir oran olması şüphe götürür."

Lobo, konu ile ilgili "daha ikna edici" uzun vadeli araştırmalar yapılması çağrısında bulundu.

9/14/2011

standart antibiyotik tedavisine cevap vermeyen tüberküloz hızla yayılıyor

    9/14/2011 04:20:00 ÖS   Yorum yok

Dünya Sağlık Örgütü WHO, Avrupa'da her yıl 81 bin tüberküloz (verem) vakasının standart antibiyotik tedavisine cevap vermediğini ve birçok ülkede bu vakalara doğru tanı konulamadığını bildirdi.


tüberküloz hızla yayılıyor
Tüberküloz vakalarının en çok Doğu Avrupa'da, özellikle Rusya ve Ukrayna ile Azerbaycan'da görüldüğü; Batı Avrupa'daysa en fazla tüberküloz hastası bulunan başkentlerin başını Londra'nın çektiği kaydedildi.

Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa ve Orta Asya'daki 53 ülkede ilaç tedavisine dirençli tüberkülozla mücadele için plan geliştirdi. Tanının geliştirilmesini ve tedaviye erişimin artırılmasını öngören planla, 2015 yılına dek bölgede 120 bin kişinin hayatının kurtarılacağına inanılıyor.
'Herkes dikkatli olmalı'

İngiltere'deki tüberküloz vakaları, daha çok büyük kentlerde görülüyor. Londra'da her yıl 3500 tüberküloz vakası teşhis ediliyor.


2009 Yılında İngiltere'de ilaca dirençli 58 tüberküloz vakası görüldüğünü belirten sağlık yetkilileri, hastanın öngörülen tedaviyi tamamlamaması yüzünden mikropların direnç kazandığını belirtiyorlar.

İngiletere Sağlık Koruma Kurumu'nun tüberküloz uzmanı Dr. İbrahim Abubakar, "Genelde sayılar düşük seyretmekle birlikte son on yıldır artış gözlenmekte. Bu duruma kayıtsız kalamayız. Her tübekülozlu hastanın tedavisi birkaç yüz bin sterline mal oluyor. Bir kimsede tüberküloz mikrobu varsa bu başkalarına da geçebilir." dedi ve aile hekimleriyle hastanelerin âcil servislerini, olası vakalara karşı tetikte olmaya çağırdı.

Tüberküloz havadan geçebilen ve yüzde 7 oranında ölümle sonuçlanan bir hastalık. Çok ilaçlı tedaviye dirençli tüberküloz türüne yakalanan hastaların hemen hemen yarısı hayatını kaybediyor.

İngiltere'de röntgen cihazıyla donatılmış arabalarla, evsizler ve uyuşturucu bağımlıları arasında tüberküloz taraması yapılıyor.


WHO'nun Avrupa örgütünde görevli Dr. Ogtay Gozalov, "Tehlikede olanlar sadece göçmenler ve mahkumlar değil. Hepimiz tüberkülozla yüzyüze olabiliriz." dedi ve üye ülkelerde harekete geçilmezse ileride daha kötü sonuçlarla karşılaşılabileceğini vurguladı.

8/15/2011

antibiyotikli balıklar için iki ayrı görüş uzmanlar zararlı bakanlık risk yok diyor

    8/15/2011 04:47:00 ÖS   Yorum yok

Uzmanlar, balık çiftliklerinde balıklara verilen antibiyotiğin insanda antibiyotiğe karşı bağışıklığa neden olduğu belirtti. Konusuyla ilgili uzman görüşleri şöyle:


balıklara verilen antibiyotik
- Ali Çetin (Tüketici Dernekleri Federasyonu Başkan Yardımcısı): İnsanlar antibiyotikli balıklar ile antibiyotiğe karşı direnç kazanıyorlar. O zaman da hasta olduğumuzda aldığımız antibiyotik işe yaramıyor. Bu nedenle de kanser ve diğer hastalıklar giderek artıyor. Tarım ve Gıda Bakanlığı son derece yetersiz kalmaktadır. 

Bakanlığın buna izin vermemesi gerekir. - Nilgün Erbil (Patolog Doktor): Çiftlik balıklarını tüketerek aldığımız antibiyotik enfeksiyon açısından tehlikeli. Balıklara çok yüksek dozlarda verildiği için, insanın o hastalığa yakalanma olasılığını arttıyor. Aşırı yüksek doz insan vücuduna girdiği zaman ona karşı bağışıklık oluşuyor ve insan vücudu hastalığa karşı savaş veremiyor. Balığa 200 katı verilmiş olan ilacın, insana 500 katı verildiğinde faydası görülüyor. Bu insanın bağışıklık sistemini çökerten bir durum. - Ümit Bora (Yarımada Çevre Platformu Sözcüsü) Gelecek kuşaklar 25-30 yaş sonrasını göremeyecek. 

Gıda denetimi olmayan bir ülkede yaşıyoruz. 


Balıklara normalden 200 kat fazla antibiyotik veriliyor. İnsan vücudu bu antibiyotiği aldığında buna direnç ve bağışıklık kazanıyor. Hastalığa karşı aldığı antibiyotik işe yaramıyor. Bakanlık’tan açıklama Cumhuriyet’in gündeme getirdiği “antibiyotikli balık” konusunda bir açıklama yapan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı “2011 yılı programı dahilinde İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nce 08.08.2011 tarihi itibarıyla 135 adet numune, haberde yer alan Karaburun Yarımadası’ndaki çiftliklerden alınmış olup, hiçbirinde olumsuz sonuç çıkmamıştır. 

Eğri Liman mevkiinde ise 3 yıldan beri balık çiftliği bulunmamaktadır.


 Bakanlığımız, haberde bahsi geçen bölgelerimizden AB’ye yapılan ihracatlarda da şimdiye kadar herhangi bir olumsuz durum için bildirim almamıştır. Bu da gösteriyor ki ihracata konu olan ve bu bölgelerde yetiştirilen ürünler risk taşımamaktadır” dedi.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .