-->
Prostat kanseri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Prostat kanseri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/06/2011

türkiye'de akciğer kanserinden sonra sırayı prostat kanseri alıyor her 12 erkekten biri prostat

    9/06/2011 07:47:00 ÖS   Yorum yok

Prof. Dr. Göktaş, yaptığı yazılı açıklamada, ülkemizde yaklaşık 1 milyon 900 bin prostat hastası olduğunu belirtti.


Ülkemizde 1 milyon 900 bin prostat hastasından yalnızca 300 bininin yani yüzde 16'sının tedavi olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Göktaş, şunları kaydetti:

prostat kanseri alıyor
''Geriye kalan 1 milyon 600 bin erkeğin ise bu hastalıkla ilgili bilgilendirilmesi gerekmektedir. Erkekleri etkileyen ölümcül kanser türlerinden olan prostat kanseri her 12 erkekten birinde görülmekte ve akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer almaktadır. Bu oldukça ciddi bir rakam olup insanların bu konuda duyarlı davranması gerekmektedir.''

''Geç tanı böbrek yetmezliği nedeni''


Bunun yanında iyi huylu prostat büyümesi ile idrar yolunun daraldığını ve idrar yapmada zorluklar yaşandığını anlatan Prof. Dr. Göktaş, erken tanı ve tedavi edilmediği takdirde böbrek yetmezliğine kadar gidebilecek ciddi sorunlar ortaya çıktığını vurguladı.
Prof. Dr. Göktaş, ''Unutulmamalıdır ki prostat hastalıkları erken teşhis edildiğinde büyük ölçüde hayat kurtarıcıdır'' ifadelerini kullandı.

Prostat hastalıkları ve özellikle de prostat kanseri ile ilgili toplumda farkındalık yaratmak istediğini ifade eden Prof. Dr. Göktaş'ın, şunları kaydetti:

''Özellikle bu konuyla ilgili toplum bilincinin oluşturulması ve geliştirilmesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki prostat, tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Ancak bunda erken teşhis oldukça önemlidir. Biz de prostat hastalıklarıyla ilgili halkımızı bilgilendirmek amacıyla 8 Eylül Perşembe günü hakla açık bir seminer düzenleyeceğiz.''

8/09/2011

yaşlanan erkeğin en önemli sorunlarından prostat kanserinin belirtileri

    8/09/2011 08:48:00 ÖS   Yorum yok

Uzmanlar, prostat kanserinin, yavaş ilerlediği ve geç bulgu verdiğini belirterek, bulguların ortaya çıktığında hastalığın ilerlemiş ve metastatik şeklinde kendini gösterdiğini ifade ediyor. 


Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, prostat kanserinin yaşlanan erkeğin en önemli problemleri arasında yer aldığını söyledi.

prostat kanserinin belirtileri
Avrupa'da 2009 yılı itibari ile 2.6 milyon yeni kanser vakası saptandığını belirten Biri, tüm kanser vakalarının yüzde 11'inin ve kanserden ölümlerin yüzde 9'unun prostat kanseri olduğunu ifade etti. Biri, prostat kanseri için bilinen en kuvvetli risk faktörünün genetik olduğuna, ailede prostat kanseri öyküsü olmasının prostat kanseri için risk oluşturduğuna dikkati çekerek, beslenme alışkanlığının da prostat kanseri gelişiminde etkili olabileceğinin düşünüldüğünü dile getirdi. 

 Prostat kanserinin, genel olarak orta-ileri yaş erkeklerin hastalığı olduğunu, hastalığın yavaş ilerlediğini ve geç bulgu verdiğini ifade eden Biri, bulgular ortaya çıktığında ise hastalığın ilerlemiş ve metastatik şeklinde kendini gösterdiğini söyledi. Biri, hastalığın bulguları arasında sık sık işeme, gece idrara çıkma, ağrılı idrar yapma ve idrar yapmada zorluğun öne çıktığını belirterek, 

''İlerlemiş hastalık da ise bel ve eklem ağrıları, halsizlik ve kilo kaybı olabilir. 


Bazen hastalık hiç belirti vermeden rastlantısal olarak veya kontrollerde PSA yüksekliği nedeniyle yapılan biyopsi ile ortaya çıkabilir'' diye konuştu. Tedavi seçenekleri Biri'nin verdiği bilgiye göre, hastalığın tevdisi tamamen evresine göre yapılıyor. Dikkatli izlem, cerrahi tedavi, radyoterapi, HIFU, hormonoterapi, kemoterapi gibi tedavi seçenekleri bulunuyor. Cerrahi tedavi, açık cerrahi, kapalı cerrahi ve robotik cerrahi olarak uygulanabiliyor. Prostat kanserinde dikkatli izlem, yavaş seyir gösteren ve tedavinin yan etkileri nedeniyle tedavi edilmeyecek hasta gurubuna uygulanıyor. İzlem protokolüne alınan hasta, düzenli olarak serum PSA ölçümü ile birlikte hastalığa özgü sorgulama ve parmakla rektal muayene ediliyor. Üç ayda bir PSA ölçümü diğer biyokimya testleri, yılda bir prostat iğne biyopsisi yapılarak hastalığın ilerleyip ilerlemediği kontrol ediliyor ve gerektiğinde kemik taraması isteniyor. Yerel olarak yerleşmiş, uzak yayışım göstermeyen hastalık durumda ise radikal prostatektomi tedavisi uygulanıyor. Açık, kapalı ya da robotik cerrahi ile prostat kapsülü ile birlikte, seminal veziküllerin ve çevre yağ dokuları ile birlikte çıkarılıyor. Bu tedavi, tümörün prostat dokusuna sınırlı olan, lenf nodu tutulumu olmayan, uzak metastaz olmayan, 75 yaşından küçük hastalara yapılabiliyor. Genel anesteziye bağlı risklerin dışında bu uygulama sonrasında idrar kaçırma ve sertleşme problemleri yaşanabiliyor. Yapılan çalışmalarda idrar kaçırma oranı yüzde 9-27 ve sertleşme problemi oranı ise yüzde 13-49 arasında değişiyor. Brakiterapi olarak da adlandırılan radyoreterapi ile prostat bezine yüksek dozda radyasyon verilebiliyor. Hormonal tedavide ise prostat kanseri testosteron denilen hormona duyarlı bir kanser çeşidi olduğundan sık tercih ediliyor. Testosteron bir erkeklik hormonu ve prostat kanserinde varlığı istenmiyor. Dolaşımdaki testosteronun ortadan kaldırılması ya da salgılanmasının durdurulması hormonal tedavinin temel prensibini oluşturuyor. Hormonal tedavide, dolaşımdaki testosteron hormonun baskılanmasına bağlı olarak seksüel problemler, meme büyümesi, bulantı, mide problemleri ve baş dönmesi gibi yan etkiler görülebiliyor. Hormon dirençli kanserlerde ya da ilerlemiş kanserlerde kemoterapi kullanılıyor. Krioterapi seçeneğinde ise prostat dondurularak tedavi ediliyor. Krioterapi ultrasonografi eşliğinde iğneler ile girilerek prostatın soğutulması ve dondurulması ile yapılıyor. Prostat kanserinde alternatif tedavi metotalarından olan HIFU (High Intensity Focused Ultrasound) ameliyatsız bir yöntem olarak gösteriliyor. Özel bir ultrason probunun bilgisayar eşliğinde makata yerleştirilerek kanserli dokunun odaklanması ve ses dalgaları ile tedavi edilmesi prensibine dayanıyor. HIFU, hastalık tekrarladığında yeniden uygulanabiliyor ya da diğer tedavi yöntemleri başarısız olduğunda yapılabiliyor.

6/20/2011

fareler üzerinde denenen prostat kanseri aşısı yüzde 80 oranında başarılı oldu

    6/20/2011 06:21:00 ÖS   Yorum yok

Sağlıklı hücrelerden alınan DNA'larla üretilen aşı, farelerin yüzde 80'inde prostat kanserini tedavi etti.



Bu yöntemin başka kanser türlerinde de denenebileceğini belirten bilimadamları tümörler üzerinde çalışmaya başladıklarını açıkladı.
prostat kanseri aşısı


İngiltere Kanser Araştırmaları Vakfı Cancer Research, bunun çok önemli bir gelişme olduğunu ancak insanlar üzerinde de denemeler yapılması gerektiğini belirtti.

'Denemeler yıllar alabilir'


Kanser aşıları, insanları enfeksiyona karşı koruyan geleneksel aşıların aksine, bağışıklık sisteminin vücuttaki tümörlere saldırmasını sağlıyor.

Bu aşılar, kanserli hücrelerin yüzeyindeki antijen olarak bilinen tümör belirteçlerini (marker) hedef alıyor.

Leeds Üniversitesi'nden Prof. Alan Melcher, "Bağışıklık bilimindeki en büyük güçlük, başka yere zarar vermeden doğrudan tümürü hedef alan antijenler geliştirebilmektir" diyor.

Leeds ve ABD'deki Mayo Clinic uzmanları, sağlıklı prostast hücrelerinden aldıkları DNA'ları virüse enjekte ettiler.

Sonra bu virüs farelere enjekte edildi. Prostat DNA'sı, virüsün çok farklı türde prostat antijeni üretmesini sağladı. Bağışıklık sistemi virüsle savaşırken, kanserli prostat hücrelerine saldırmayı öğrendi.

Laboratuvarda toplam dokuz aşıyla farelerin yüzde 80'i tedavi edildi.


Prof. Melcher insanlar üzerindeki denemelere yıllar sonra başlanabileceğini söyledi. Melcher, "Bu heyecan verici bir gelişme. Bu, sıfırdan yapılan bir araştırma değil. Umut verici, immunoterapi ve virüs tedavilerine dayanan bir çalışma" dedi.

Bir süre önce doktorlar, Ipilimumab adlı bir ilacın bağışıklık sistemini kanserle savaşmaya zorlayarak ortalama ömrü uzattığını duyurmuşlardı.
bbc türkçe

5/18/2011

yapılan araştırmalar sonucunda kahve prostat kanseri riskini azaltıyor

    5/18/2011 06:24:00 ÖS   Yorum yok
prostat kanseri riski

Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 50 bin erkek üzerinde yapılan araştırmada kahve tüketiminin prostat kanseri riskini azalttığı sonucuna varıldı.


Araştırmaya göre günde 6 bardak kahve içen kişilerde herhangi bir tür prostat kanseri görülme oranı yüzde 20 daha düşük.

Kahve tüketimi prostat kanserinin daha ölümcül olan bazı türlerine yakalanma oranını ise yüzde 60 azaltıyor.

Prostat kanseri erkeklerde görülen en yaygın kanser türü.


Ancak bazı sağlık kuruluşları araştırma kuruluşları kahve tüketimi ile prostat kanseri görülme oranı arasındaki bir tür korelasyonu ortaya koysa da araştırma sonuçlarının henüz net olmadığını söylüyor.

Bu kuruluşlara göre erkeklerin prostat kanseri riskini azaltmak için kahve tüketimini artırmaları gerekli değil.

ABD'de 48 bin sağlık görevlisi erkek üzerinde 20 yıl boyunca yapılan araştırmada kişilere 4 yılda bir günlük kahve tüketimleri soruldu.

Bu süre içinde bu erkeklerin yaklaşık onda biri 5,035 erkek prostat kanserine yakalanırken bu hastalıktan dolayı 646 ölüm vakası görüldü.

Araştırmanın bir başka sonucu ise kahvenin kafeinli ya da kafeinsiz olarak tüketilmesinin bir fark yaratmadığı.

Buna göre, kafeinin prostat kanserinin gelişimi üzerine herhangi bir bilinen etkisi yok.
bbc türkçe

4/25/2011

idrar kaçırma sorununa robotik cerrahi yöntemle müdahele tekniği hakkında

    4/25/2011 10:34:00 ÖS   Yorum yok
robotik cerrahi yöntem

Genç yaştaki kadınlarda da görülen idrar kaçırma (inkontinans) özellikle orta yaştan sonra daha sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. İdrarını tutamama ve idrar kaçırma kadınlarda sosyal yaşamı zorlaştıran ve günlük hayatta birçok probleme neden olan en önemli sağlık sorunlarından biridir.


Memorial Ataşehir Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Tibet Erdoğru, da Vinci robotik cerrahi yöntemiyle kadınlarda mesane sarkması ve idrar kaçırma sorunlarının tedavisi hakkında bilgi verdi.


Sık tuvalete çıkıyorsanız ya da tuvalete dahi yetişemiyorsanız…


Çok sayıda doğum yapmak ya da zor ve müdahaleli doğumlar menapoz sonrası idrar kesesini asan kasların (pelvik taban kaslarının) gevşemesiyle veya rahim alınmasından (histerektomi) sonra mesanedeki sarkma sonucu idrarı depolama ve yapmayla ilgili sorunlar başlamaktadır. Bunlar sık sık tuvalete çıkma, tuvalete yetişememe, gece tuvalete kalkma, idrarda yanma gibi şikayetlere neden olur. Mesanedeki sarkmaları biz 4 dereceye ayırarak sınıflandırıyoruz. Birinci ve ikinci derece mesane sarkması leğen kemiğinin tabanındaki kasların egzersizleri ve günlük hayatta yapılan bazı değişiklikler ile tedavi edilebilir. Ancak, üçüncü ve dördüncü derecedeki mesane sarkmaları çok ciddi olup, cerrahi tedavi gerekmektedir.



Kapalı sistem ameliyatlardaki devrim “da Vinci Robot”


"da Vinci robotik cerrahi” tıp dünyasında ileri teknoloji ürünü olarak biliyor ve yoğun olarak ABD'de olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde yaygın şekilde kullanılıyor. Uzun yıllardır mesane sarkması ameliyatları açık yöntem ile yapılmaktaydı. Bu ameliyat sonrasında hastanın karnında büyük bir ameliyat izi kalmakta, ameliyat sonrası dönemde fazla ağrı çekilmekte, günlük hayata ve işbaşına dönmek için uzun süre geçmesi gerekmekte idi. Bunun yanında zamanımızda hazneden yapılan asma ameliyatları da çok etkili olmamakta ve yıllar içinde sarkma tekrar meydana gelmekte ve başarısızlıkla sonuçlanabilmektedir. Son yıllarda erkeklerdeki prostat kanseri ameliyatlarını yapan, da Vinci robot tekniği artık kadınlarda mesane sarkmasının tedavisinde de başarılı şekilde uygulanmaktadır. Robotun gözleri ile 3 boyutlu görüntü alınabilmekte ve vücut içindeki robot kolların insan elini taklit eden hareket kabiliyeti ile mesane sarkması kesin olarak giderilmekte, idrar tutma mekanizması daha iyi onarılmakta aynı zamanda hastada ameliyat izi olmamaktadır. “da Vinci robot” ile ameliyat sonrası dönemde ameliyata bağlı şikayetler çok az olurken, iyileşme süresi ve günlük yaşama dönme süresi çok kısalmakta ve bu avantajlar ile başarı oranı %95’leri bulmaktadır.



İdrar kaçırmanın sebepleri ve risk faktörleri nedir?

• İlerleyen Yaş: Menapoz oluşunca yaşın ilerlemesiyle östrojen hormonunun azalması leğen kemiği içindeki mesane ve rahmi yerinde tutan destek dokular zayıflamakta ve idrar kaçırma, (üriner inkontinans) artmaktadır.
• Doğum: Fazla sayıda doğum, iri bebek, doğumda vakum kullanılması gibi sebepler idrar kaçıran kadınlarda sıklıkla mevcuttur.
• Fazla kilolu olmak-Obezite: Aşırı kilolularda karın içi basınç artmakta ve idrar kaçırma daha sık olmaktadır.
• Kalıtımsal Sebepler: Bazı kadınların destek dokuları ve bağları doğumlarından itibaren zayıftır ve idrar kaçırmaya yatkındırlar.
• Kabızlık: Ikınma destek dokuları zayıflatmaktadır.
• Kronik Hastalıklar: Astım, bronşit, diyabet, kas hastalıkları ve omurganın kaza sonucu travması risk faktörüdür.
• Tekrarlayan idrar torbası enfeksiyonları
• Fistüller
• Bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar



İdrar kaçırma kader değil

Kadınların büyük bir çoğunluğu bu sorun yüzünden doktora gitmekten utanıyor ve çekiniyor. İdrar kaçırma tanısı konulan hastaların yüzde 70'i başka bir sebepten dolayı doktora geliyor. Çünkü hastalar hem bu sorundan utanıyor hem de 'çok doğum yaptım, menopoza girdim artık bu benim yaşamımın bir parçası' diye düşünerek kendi yaşam kalitelerini düşürüyorlar. Oysaki bu kesinlikle doğru değil. Kadınların hiçbir şekilde bundan çekinmeden utanmadan bunun bir rahatsızlık olduğunu bilerek doktora danışmalarını öneriyoruz. Bu hastalığın tanısının konulması bir muayene süresi içinde biter. İdrar kaçırma tanısı için yapılan muayenelerin hiçbiri utanılacak ya da zorlanılacak muayeneler değildir.
cumhuriyet portal

4/01/2011

prostat ameliyatında yeni yöntem plasma vaporizasyon bıçaksız operasyon

    4/01/2011 09:52:00 ÖS   Yorum yok
plasma vaporizasyon bıçaksız

Ankara'da özel bir hastanede uygulanan "plasma vaporizasyon" yöntemi ile prostat bezi üzerinde problem oluşturan fazlalık, özel bir cihazla buharlaştırılarak ortadan kaldırılıyor.


Yeni yöntem hakkında bilgi veren Op. Dr. Metin Taş, bıçak altına yatma riskini göze alamayan birçok prostat hastası olduğunu hatırlatırken, "İşte bu yeni sistem bu tür hastaların imdadına yetişerek, prostat ameliyatında yeni bir çığır açmış oldu" dedi.

Taş, "Bilindiği gibi genellikle 50 yaş üzeri erkeklerde prostat bezinin aşırı büyüyerek idrar yolunu daraltmasıyla ortaya çıkan hastalık, idrarın rahat bir şekilde dışarıya atılmasını engellemektedir.

Bu yüzden geri tepen idrar böbreklere zarar vermekte ve böbreği işlemez hale getirebilmektedir. Bu derece önem arzeden hastalığın tedavisi ise ancak ameliyatla mümkün olmaktadır.

Ancak bıçak altına yatma riskini göze alamayan birçok prostat hastası vardır. İşte bu yeni sistem bu tür hastaların imdadına yetişerek, prostat ameliyatında yeni bir çığır açmış oldu" diye konuştu.

Yeni Ameliyat Yöntemi

Yeni ameliyat yöntemi hakkında bilgi veren Taş, şunları söyledi: "Endoskopik (kapalı) prostat ameliyatı tekniğidir. Bu teknikle yapılan ameliyatta prostat dokusu yüksek elektrik enerjisi ile vaporize edilir; yani buharlaştırılır.

Bu nedenle plasma vaporizasyon tekniği ile ameliyat sırasında ve sonrasında kanama yok denecek kadar azdır. Bu ameliyat tekniği ameliyat sırasında ve sonrasında hasta konforunun korunmasını sağlar.

Plasma vaporizasyon tekniğiyle ameliyatta diğer kapalı ameliyat tekniği olan TURP'den farklı olarak özel sıvılar kullanılmaz. Bu özel sıvıların hastada neden olabileceği sıkıntılar plasma vaporizasyon tekniği ile yapılan ameliyatta oluşmaz.

Bu ameliyat tekniği ile TURP ameliyatından farklı olarak prostat kapsülü kesilmez ve hastada bu nedenle oluşabilecek sıkıntı ihtimali ortadan kalkar”
trt türk
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .