-->
Kadın Hastalıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kadın Hastalıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/23/2011

adet sendromundan en çok 35-40 yaş arasındaki kadınlar yakınıyor

    5/23/2011 11:50:00 ÖS   Yorum yok
kadınlar yakınıyor

Adet sendromunun daha çok 30’lu yaşlarındaki kadınlarda tedaviyi gerektirdiğini ifade eden Aylin Aksoy Çoban, “Özellikle 30-45 yaş arası kadınlar daha sık yakınıyor. Belirtiler menopoz ile düzeliyor. 


Her döngüde belirtiler mutlaka ortaya çıkmasa bile, döngülerin çoğunluğunda bulunuyor. Hatta bazı aylar diğerlerinden daha kötü olabiliyor. Zaten kadınların çoğu durumlarının yaşla birlikte kötüleştiğini bildiriyor” diyor.

Kadınlar doğurganlığa adım atmaya başladıkları andan itibaren, bir ay gibi kısa bir süre içinde ciddi fizyolojik ve fiziksel değişimler yaşıyor. İlk adet görme anından itibaren menopoza kadar geçen ortalama sürenin 30 yıl gibi olduğunu varsayarsak, her ay yaşanan bu değişimin ne denli ciddi olduğunu daha iyi anlamamız mümkün olabilir. Kadınların bu aylık periyodlar içinde yaşadığı duygusal, davranışsal ve bedensel belirtiler tıpta “Premenstrüel Sendrom” (PMS) olarak adlandırılıyor.

Suç işleme ve intihar girişimleri artabiliyor

PMS kadın olmanın ne denli zor bir iş olduğunu özetleyen bir durumdur aslında. Normal zamanda sorun olmayacak şeylerin büyütülmesi nedeniyle kişiler arası ilişkilerin bozulduğu bu dönemde, aile, sosyal ve iş yaşamı derinden etkileniyor. Aylin Aksoy Çoban, bazı araştırmaların sonuçlarına göre, kadınların bu dönemde suç işleme oranının, hastaneye yatışlarının ve intihar girişimlerinin oranında artış gözlendiğini ortaya çıkardığını belirtiyor. Bir kadının aylık döngüsünde adetin 21-28’nci günlerine denk gelen adet sendromuna ilişkin belirtiler adetin sona ermesiyle kaybolmaya başlıyor ve adet kanamasının ikinci gününden sonra tamamen kayboluyor.  Adet sendromunun belirtileri hakkında bilgi veren Aylin Aksoy Çoban, bu belirtileri şöyle sıralıyor:

• Depresif ruh hali
• Çevreye ilginin azalması
• Ruh halinde dalgalanmalar
• Sinirlilik
• Gerginlik
• Yorgunluk
• Aşırı uyuma ya da tam tersi uykusuzluk
• Dikkat dağınıklığı
• Memelerin büyümesi ve ileri derecede hassas hale gelmesi
• Vücutta ödem oluşması
• Kadınlar sanki tüm vücudu şişmiş, patlayacakmış gibi hissediyor
• Bu dönemde 2-3 kilo alınabiliyor.
• Baş ağrısı, bulantı, kusma, kabızlık, ishal görülebiliyor.

Kadınların Canı Bu Dönemde Ya Tatlı Ya Tuzlu İstiyor
Kadınlar adet döneminde iştah değişiklikleri yaşıyor. Adeta hamile gibi aşeriyor. Bazı kadınlar tatlı şeyleri yemek isterken, bazıları tuzlu yiyecekleri tüketmek istiyor. Çikolata, peynir, bazen tuzlu olduğu için salça, baharatlı yiyecekler, limon gibi besinler daha fazla yeniliyor. Sürekli bir şeyler yeme isteği, tıkınırcasına yemek yeme gibi yeme tutumunda değişiklikler gözleniyor. Bazı kadınlarda ise iştahsızlık olabiliyor. Bazı kadınların, çalışma kapasiteleri, sosyal ve aile ilişkilerinin ciddi derecede bozulduğuna işaret eden Aylin Aksoy Çoban, bu durumda “Premenstrüel Disforik Bozukluk” (PMDB) tanısından bahsetmek gerektiğini söylüyor. Kadınlarda %3-8 oranında görülen bu bozukluğun başlıca belirtileri arasında depresif duygu durumları, psikolojik sıkıntılar, kaygılar, duygulanımda belirgin değişkenlik ve etkinliklere yönelik ilgide azalma geliyor. İşlevsellikte bozulma, daha hafif seyreden adet sendromu tanısından ayrılmasına neden oluyor. PMDB tanısı için ileriye dönük izlemede sorunun en az iki ay yinelenmesi ve belirtilerin işlevsellikte belirgin bozulma saptanması gerektiğini vurgulayan Aksoy Çoban, bu gibi durumda mutlaka profesyonel yardım almanın gerekli olduğunu söylüyor. 

Tuzdan Uzak, Kalsiyumdan Zengin Beslenmek Önemli

Adet sendromunun kesin bir tedavisi bulunmadığını anlatan Aylin Aksoy, adet sendromu bulunan kadınlara yapılan bilimsel araştırmalar çerçevesinde şu önerilerde bulunulduğunu söylüyor:

- B vitamini takviyesi kullanmak faydalı olabiliyor.
- Tuzdan mümkün olduğunca uzak durmak gerekiyor.
- Diyette karbonhidrata ağırlık verilmesi öneriliyor.
- Peynir, zeytin ve diğer besinlerin mümkün olduğunca tuzsuz tüketilmesi önem taşıyor.
- Kalsiyumdan zengin besinlere ağırlık verilmesi gerekiyor.
- Özellikle bu dönemde kişinin fiziksel egzersizini arttırması öneriliyor.
- Ancak egzersiz dendiğinde ağır spor programları akla gelmemeli.
- Asansör kullanmak yerine merdivenleri tercih etmek, yürüme mesafelerini artırmak gibi basit
  önlemler bile çok faydalı olabiliyor.
- Psikolojik belirtilerin ön planda olduğu durumlarda bir psikiyatri uzmanıyla görüşmek faydalı
  olabiliyor.
- Antidepresan, anksiyolitik kullanımı önerilebilir ancak ilaç tedavisine karar verirken kişinin
  durumu, yaşadığı belirtiler, yaşamının nasıl etkilendiği gibi kişiye özel durumlar göz önünde
  bulundurularak tedavi kişiye özel bir şekilde düzenleniyor.
cumhuriyet portal

5/13/2011

dünyada kadınların ölümüne yol açan hpv erkeklerinde korkulu rüyası

    5/13/2011 10:35:00 ÖS   Yorum yok
hpv erkeklerinde korkulu rüyası

Tüm dünyada kadınlarda ölüme yol açan ikinci kanser türü olan rahim ağzı kanseri başta olmak üzere, vulva/vajinal kanserler ile genital siğillere neden olduğu bilinen HPV'nin, erkeklerde de sıklıkla ağız, dil ve anal kanalda kanser yaptığı bildirildi.


Portekiz'in başkenti Lizbon'da düzenlenen EOROGIN 2011 toplantısında, HPV'nin yetişkin kadın ve erkeklerin yanı sıra genç nüfusta görülme sıklığına ilişkin yapılan son araştırmalar açıklandı.

ABD'nin Florida eyaletindeki H. Lee Moffitt Kanser Merkezi ve Araştırma Enstitüsü'nden Prof. Dr. Anna R. Giuliano, erkeklerde HPV'nin neden olduğu kanserler konusundaki araştırmanın sonuçlarıyla ilgili bilgi verirken, bugüne kadar erkeklerin HPV taşıyıcısı olduğu, enfeksiyonu kadınlara bulaştırdıkları görüşünün yaygın olduğunu, ancak bu düşüncenin yapılan bu araştırmayla geçerliliğini yitirdiğini söyledi.

HPV'nin erkeklerde de ölümcül kanserlere yol açtığının netlik kazandığını ifade eden Giuliano, ''HPV, özellikle erkeklerle cinsel ilişkide bulunan erkeklerde cinsel organda, anal kanalda, ağız boşluğunda, dil arkasında ve bademciklerin bulunduğu bölgede kansere yol açıyor'' diye konuştu.

Bu bölgedeki kanserler bakımından erkeklerin kadınlardan 3-4 kat daha fazla risk altında olduğu uyarısını dile getiren Giuliano, erkeklerde bu kanser türlerinin görülme sıklığında artış olduğunu belirtti.

Erkeklerde HPV'nin neden olduğu genital siğillerin görülme sıklığının da kadınlara göre daha yüksek olduğunu vurgulayan Giuliano, ''Bu siğiller kişide büyük bir kaygı ve sıkıntıya yol açıyor. Çünkü başkaları tarafından da görülebiliyor'' dedi.

Erkeklerin cinsel davranışının bayan partnerinin virüsü kapma riskini yakından belirlediğini anlatan Giuliano, HPV'yi bir başkasına bulaştırma riskinin enfeksiyonun süresine bağlı olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Anna R. Giuliano, 18 ülkeden 4 bin erkek üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarıyla ilgili şu bilgileri aktardı:

''HPV'nin 6 ve 11 tipleri genital siğile, 16 ve 18 tipleri de kansere yol açıyor. Araştırmada hem heteroseksüel erkeklere hem de erkeklerle cinsel ilişkide bulunanlara bakıldı. Genital bölgedeki riskler her iki gruptakiler için de eşit. Ancak burada en önemli risk anal kanalda. Çünkü burası enfeksiyona en açık bölge durumunda. Erkeklerle seks yapanlar açısından anal kanaldaki risk diğer gruba göre daha fazla. Buna da daha çok HPV 16 tipi yol açıyor. Bu tipi taşıyanlarda enfeksiyon taşıyıcılığı 2 yıl sürüyor. 30 ay sonunda vakaların yüzde 11'inde enfeksiyonun hala sürdüğünü gördük. HPV 16 daha riskli bir tip olduğu için enfeksiyonun uzaması riski artırıyor.''

Kadınların HPV taşıyıcılığının pop-smear testiyle saptanabildiğini, ancak erkekler için böyle bir testin bulunmadığını kaydeden Prof. Dr. Giuliano, ''Quadrivalent aşı, hem erkekleri hem de kadınları HPV'nin 6, 11, 16 ve 18 tiplerine karşı koruyor. Bu hastalıklardan korunmanın tek yolu HPV aşısı yaptırmak'' şeklinde konuştu.
Giuliano, bir soru üzerine, bilim insanlarının HPV'nin erkeklerde de kansere yol açtığının bir süredir farkında olduğunu, Dünya Sağlık Örgütü'nün de 2007'de bu konuda bir uyarıda bulunduğunu söyledi.

Bu araştırmanın, söz konusu uyarının haklılığını bir kez daha ortaya koyduğunu ifade eden Giuliano, iyi bir tarama programına sahip ülkelerde, hastalığın, kadın ve erkeklerde görülme oranlarının birbirine yakın çıktığını bildirdi.

''Erken aşılama antikor yanıtını aratıyor''


ABD'deki Georgia Augusta Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Daron Ferris de, erken yaşta HPV'ye karşı aşılanmanın antikor yanıtını artırmasına rağmen, ebeveynlerde çocuklarının bu aşıyı yaptırması konusunda bir isteksizlik olduğunu belirtti.

9-15 yaş arasındaki bin 800 çocuk üzerinde yaptıkları araştırmanın sonuçlarıyla ilgili bilgiler aktaran Ferris, iki gruba ayırdıkları çocukların bir bölümünü daha önce, kalanları ise daha geç aşıladıklarını anlattı.

Araştırmanın henüz sonuçlanmadığını, 10 yıllık bir süreyi kapsayacağını ifade eden Ferris, ilk bulgulara göre, erken aşılananlarda, virüsle karşılaşma olmaması halinde antikor oluşumunun yüzde 100 civarında bulunduğunu bildirdi.
Aşının cinsellik başlamadan önce yapılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Ferris, şunlara dikkati çekti:

''Erken aşıladığımız çocuklarda antikor yanıtının yüksek olduğunu gördük. Bu nedenle aşılama için 15 yaşına kadar beklememek gerekiyor. Erken yaşta yaptırmak çok önemli. Bazı aileler, 'kızımın yaşa henüz küçük' diyor, yaptırmıyor ama bekleyince de çok geç olabiliyor. Özellikle kanser yapan tipleriyle maruziyette hücrelerde bozulma oluyor ve kanser ortaya çıkıyor. 23 yaşındaki bir hastamın annesi, kızını daha önce aşılatmadığı için pişmanlığını dile getirdi, ama ne yazık ki artık çok geçti. Burada verilecek en önemli mesaj, çocukların en erken yaşta aşılatılması gerektiğidir.''

Rahim ağzı kanseri nedir?


Hem kadınları hem de erkekleri etkileyen HPV, oldukça bulaşıcı, yaygın ve belirti göstermeyen bir virüs.

Tamamından HPV'nin sorumlu olduğu rahim ağzı kanseri nedeniyle dünyada her 2 dakikada 1, Türkiye'de hergün 2 kadın hayatını kaybediyor.
Kadınlarda görülen HPV hastalıklarının çoğunluğuna 4 tip HPV neden oluyor.
HPV 16 ve 18 türleri rahim ağzı kanseri vakalarının yüzde 75'ine, tip 6 ve 11 genital siğil vakalarının yüzde 90'ına neden oluyor.

Anormal rahim ağzı hücreleri, rahim ağzı boyunca sıralanan ve görünümünde değişiklik yaratan hücrelerdir. HPV'nin tüm tipleri anormal rahim ağzı hücrelerine neden olabilir. Daha ciddi anormalite, rahim ağzı kanseri için daha fazla risk anlamına geliyor. Pap testi, bu anormal hücrelerin kanser öncesi ya da kanser hücrelerine dönüşmeden önce tespitini sağladığı için büyük önem taşıyor.

Ancak bu test sadece kadınlara yapılıyor, erkekler için mümkün değil.
Sağlık Bakanlığı'nın 2003 yılında, Türkiye'deki 8 ili kapsayan (Ankara, Antalya, Edirne, Erzurum, Eskişehir, İzmir, Samsun, Trabzon) çalışmasında, servikal kanser sıklığı yüz binde 4.76 olarak bulundu.

2008 yılında bin 800 kadın üzerinde yapılan güncel bir çalışmada ise katılımcıların yüzde 10.7'sinde genital siğiller tespit edildi.

3/23/2011

yüksek ısıda pişen gıdalar anne karnındaki bebekler için kanser riski taşıyor

    3/23/2011 06:18:00 ÖS   Yorum yok
anne karnındaki bebekler

Dünya Sağlık Örgütü'nün raporlarına göre, yüksek ısıda pişen gıdalar anne karnındaki bebeğin kanser ve sinir sistemi hastalıklarına yakalanma riskini artırıyor.


Uzmanlar, hamilelerin kızartma ve mangalda pişmiş yiyeceklerden uzak durmasını tavsiye ediyor.

Yüksek Isı Kanserojen Akrilamid Maddesini Ortaya Çıkarıyor

Yüksek ısıda pişmiş yiyeceklerin hamileler üzerindeki etkisiyle ilgili önce İsveçli bilim adamları araştırma yaptı; sonra Dünya Sağlık Örgütü uyardı.

Ege Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mert Kazandı, genellikle karbonhidrat bakımından zengin maddelerin yüksek ısıda pişirilmesiyle ortaya çıkan akrilamid maddesinin, kanserojen olduğunun kanıtlandığını söyledi.

İnsan ve havyan deneylerinde, akrilamid maddesinin sinir sistemi üzerinde toksit etkilerinin olduğu da saptandı.


Pişirme Isısı 120 Dereceyi Geçmemeli
Beslenme yoluyla vücuda alınan akrilamidin anne karnında bebeğe geçtiği bilimsel olarak ispat edildi.

Akrilamid, 120 derecenin üzerindeki ısılarda ortaya çıkıyor. O nedenle özellikle patates ve tahıllı gıdalar önde olmak üzere, kızartılmış yiyeceklerden uzak durmak gerekiyor.

Akrilamid, emzirme döneminde de tehlike oluşturuyor.
trt türk

1/06/2011

yapılan araştırmada kadınlar doktora gitmeden internette çözüm arıyor

    1/06/2011 08:50:00 ÖS   Yorum yok
internette çözüm arıyor

Uzmanlarının, 3 bin 500 kadın üzerinde yaptığı çalışma, başkentli kadınların eğitim seviyesi farketmeksizin doktora gitmediğini ortaya çıkardı.


Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Operatör Doktor Gökçen Erdoğan, "Sosyal ekonomik seviyesi yüksek olan yerledeki hastalar şunu yapıyor; bilgisayarımın başına geçiyorum yazıyorum, kadın kulüpleri çıkıyor, benim sorunum da aşağı yukarı aynı o ilacı alıp kullanıyorum." diyor.

Sosyo-ekonomik seviyesi düşük yerlerde ise sağlık; eş, çocuklar ve ev işlerinden sonra geliyor.

Gökçen Erdoğan, "20 ila 40 'lı yaşlardaki kadınlarda adet düzensizliği, yumurtalık kistleri belirtileri, rahim ağzı kanserini ortaya çıkaran şikayetleri ile ilgili konuştuk. Aşağı yukarı yüzde 70 kadında menopoz şikayetleri, terleme, sıkıntı sinirlilik artı depresyon o kadar yoğun ki" diye konuştu.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .