-->
Bağışıklık sistemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bağışıklık sistemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/07/2012

aids hastalığına yol açan hiv virüsü aşısı bu yıl içinde insanlarda denenmeye başlanacak

    3/07/2012 03:11:00 ÖS   Yorum yok

Biyoteknoloji alanında öncü ülkelerden Küba, AİDS hastalığına yol açan HİV virüsüne karşı geliştirilen bir aşının insanlar üzerindeki denemelerine bu yıl içinde başlanacağını açıkladı.

hiv virüsü aşısı

Küba'daki Genetik Mühendislik ve Biyoteknoloji Merkezi'nin direktörü Doktor Verena Muizo, TERAVAC-HIV-1 adı verilen aşının denemelerine ilişkin planları, Havana'da yapılan Uluslararası Biyoteknoloji Konferansı'nda açıkladı.

Muizo, bu yılın ikinci ya da üçüncü çeyreğinde başlatmayı umdukları denemeleri ilk aşamada, 30 kişilik bir grupla sınırlı tutacaklarını vurguladı.

Doktor Muizo, "klinik denemelerin uygulanacağı deneklerin HİV virüsü taşıyan, ancak AİDS aşamasına ulaşmamış kişilerden seçildiğini" belirtti.


Durumu "seropozitif" olarak tanımlanan bu hastaların kanında HİV antikorlarına rastlanıyor ama bağışıklık sistemlerinin, normalde AIDS hastalarında ciddi sağlık sorunlarına yol açan enfeksiyonlarla savaşmaya yeterli güçte olduğu belirtiliyor.

Muizo, aşının klinik denemelerinden olumlu sonuç almayı umduklarını ama bir ürün olarak verimliliğinin anlaşılabilmesi için daha fazla zamana ihtiyaçları olduğunu ekledi.

Küba'da 1986 yılından bu yana kayıtlara geçmiş 15 bin 824 HİV taşıyıcısı bulunuyor. Hastalar, yine Küba'da ucuza üretilen antiretroviral ilaçlardan bedava yararlanabiliyor.

Küba'da diyabetik ayak tedavisinde etkili yöntemler bulunuyor, geçen sonbaharda da basında akciğer kanseriyle mücadele için aşı geliştirildiği haberleri yer almıştı.

Küba laboratuarlarında ayrıca B ve C tipi menenjit, spiroket, karahumma gibi hastalıklara karşı da aşı geliştirildiği belirtiliyor.


Anti tümör molekülleri, rahim boynu, yumurtalık ve prostat kanserleriyle mücadelede de çeşitli çalışmalar yürütülüyor.

Biyoteknoloji sektörü, Küba'nın hassas ekonomisinin önemli gelir kaynaklarından birini oluşturuyor.

Sektör, 40'ya yakın ülkeye 38 çeşit ilaç sağlıyor.

2/17/2012

insanların gün içinde enfeksiyon kapma olasılığı biyolojik saate göre değişiyormuş

    2/17/2012 05:13:00 ÖS   Yorum yok

Amerikalı araştırmacılara göre bir insanın enfeksiyon kapması olasılığı, günün hangi saati olduğuna göre değişebiliyor.

biyolojik saate göre

Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırmacılar, bağışıklık sistemindeki bir proteinin biyolojik saatten nasıl etkilendiğini inceledi.

Immunity (Bağışıklık) adlı bilimsel dergide basılan araştırma sonuçlarına göre, bir enfeksiyonun ne kadar ciddi olduğu, günün saatine göre değişiyor.

Ekipten bir uzman, ileride ilaçların biyolojik saate göre ayarlanmasının sözkonusu olabileceğini söyledi.

Bitkiler, hayvanlar ve hatta bakteriler, "sirkadiyen ritim" olarak bilinen 24 saatlik bir rutine göre yaşıyor.


Uzun uçak yolculukları ardından bünyenin uyum sağlamakta zorlanması, biyolojik saatin farklı bir zaman dilimine ayak uydurmaya çalışmasından kaynaklanıyor.

Yale'deki doktor ekibi, bağışıklık sisteminin bünyeye giren virüs ve bakterileri tanımakta kullandığı TLR9 adlı bir proteinin işleyişini mercek altına aldı.

TLR9, bakteri ve virüslerin DNA'sını tespit ederek bağışıklık sistemini harekete geçiriyor.


Fareler üzerinde yapılan deneylerde, vücudun ürettiği TLR9'un miktarı ve işlevlerinin biyolojik saate göre farklılık gösterdiği görüldü.

Araştırmacılar, kan zehirlenmesi geçiren hastaların biyolojik saatin yavaşladığı sabah 2 ile 6 arasında ölüm riskinin arttığının bundan önce başka deneylerde kanıtlandığını hatırlatıyor.

Deneylere başkanlık eden Profesör Erol Fikriğ, ''Sirkadiyen ritim ve bağışıklık sistemi arasında doğrudan bir moleküler bağ'' bulduklarını söylüyor.

Cambridge Üniversitesi'nde biyolojik saat üzerine araştırmaları olan Dr. Akhilesh Reddy, sirkadiyen ritim ve bağışıklık sistemi arasında bir bağ olduğunun ''uzun zamandır bilindiğini'', fakat Prof. Fikriğ başkanlığındaki araştırmanın bunun nedenlerine ışık tutan ilk büyük adımlardan birini attığını söylüyor.

Uzmanlar, ileride ilaçların günün belirli saatlerinde verilmesi sayesinde daha etkin hale getirilebileceğini ya da doğrudan biyolojik saati etkileyen ilaçlar geliştirilerek bağışıklık sisteminin güçlendirilebileceğini belirtiyor.

Dr. Reddy, biyolojik saate göre ayarlı ilaçların ''10 yıl içerisinde'' piyasaya çıkabileceğini tahmin ediyor.

2/13/2012

HIV virüsü'nün çoğalmasını engellemek için gelişim olanaklarından mahrum bırakma stratejisi

    2/13/2012 03:25:00 ÖS   Yorum yok

Bilim insanları vücuttaki bazı hücrelerin HIV virüsünden kaynaklanan saldırıları virüsü ‘gelişim olanaklarından mahrum bırakarak’ püskürttüğünü belirledi.


gelişim olanaklarından mahrum

Virüs vücutta kendi başına çoğalamıyor; bu nedenle başka hücreleri ele geçirip onları virüs üretebilen fabrikalara dönüştürüyor.
Bağışıklık sistemleri üzerine uzmanlaşan tıklayın Nature Immunology dergisinde yer alan bir çalışma, HIV'in yayılmasını önlemek için bağışıklık sisteminin 'hammadde' görevi üstlenebilen maddeleri yok ettiğini gösterdi.

Uzmanlar, bu bilginin hastalıkla mücadele şekillerini anlamaya yardımcı olduğunu belirtmekle birlikte, tedavi arayışlarına nasıl bir fayda sağlayabileceğinin belli olmadığını teslim etti.

İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü HIV, bağışıklık sistemini hedef alıyor ve vücudun savunma sistemlerini zayıflatarak en basit ve sıradan hastalıkların bile ölümcül hale gelebilmesine yol açıyor.

Ancak virüs bağışıklık sistemini bütünüyle ele geçiremiyor. Vücudun savunma sisteminde önemli roller üstlenen makrofajlar ve dendritik hücreler HIV saldırılarına nispeten daha dirençli.

Geçen yıl uzmanlar SAMHD1 adı verilen bir proteinin bu direncin sağlanmasında kilit rol oynadığını belirledi.
Virüs hammaddesiz bırakılıyor

Bu son araştırma ise, bu sistemin nasıl işlediğine ışık tutuyor.


Söz konusu araştırma SAMHD1'in DNA'nın yapıtaşlarını yıktığı bilgisinden yola çıkıyor. Normalde bir hücre kendisini kopyalayacaksa, dNTP'ler denilen bu yapıtaşlarını kullanarak, kendi DNA'sını oluşturabiliyor.
HIV

Ancak aynı yönteme virüsler de başvuruyor.

İngiltere'deki Rochester Üniversitesi'nden çok uluslu ekip, SAMHD1 proteininin, ortamdaki yapıtaşlarını virüs DNA'sı üretilemeyecek bir düzeye indirdiğini; bu şekilde virüsün yayılmasını engellediğini gösterdi.

Ortamdaki SAMHD1 proteini alındığında ise serbest yapıtaşı miktarı arttı ve HIV enfeksiyonu başgösterdi.

Bu nedenle raporda SAMHD1'nin virüse gerekli düzeyde yapıtaşı oluşmasını önleyip onu çoğalamayacak durumda bıraktığı sonucuna varılıyor.

Bu proteini makrofaj ve dendritik hücrelerin ürettiği tahmin ediliyor.


Profesör Baek Kim, makrofajların tehlikeli organizma ve hücresel atıkları yuttuğuna dikkat çekerek, makrofajlar çoğalmadığı için bu yapıtaşlarına kendilerinin de ihtiyaç duymadığına dikkat çekiyor.

"Yani makrofajlar bu gibi organizmaların kendilerini kopyalamak için ihtiyaç duyduğu ham maddeleri ortadan kaldırmak için SAMHD1 proteinine sahip. Bu çok güzel bir savunma yöntemi" diyor.

Bununla birlikte, sistemin yan etkileri de var.

İngiltere Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü'nden (NIMC) Dr. Jonathan Stoye, hastalıklara karşı bağışıklık ve mücadele için önemli rol oynayan bazı hücrelerin ise çoğalması gerektiğini vurguluyor.

Bunlar arasında HIV'in başlıca hedeflerinden olan CD4 hücreleri de var.

Stoye bu nedenle, tüm dNTP yapıtaşları ortadan kaldırılırsa, çoğalması gereken diğer hücrelerin durumunun zora gireceğini söylüyor.

Bu nedenle de proteinin nasıl kullanılabileceği konusunda henüz fikir yürütemediğini belirtiyor.

1/09/2012

grip ve soğuk algınlığına birebir astıma faydalı ege bölgesinin kızılcık tarhanası

    1/09/2012 04:37:00 ÖS   Yorum yok

Uşak'ta yaklaşık 30 yıldır tarhana üreten Mustafa Yeldanlı (74), yaptığı açıklamada, her yıl yaklaşık 1 ton kızılcık tarhanası ürettiğini, bu tarhananın Ege bölgesi dışında da yaygınlaştırılması için çalıştığını belirtti.

ege bölgesinin kızılcık tarhanası

Yeldanlı, şöyle konuştu: ''Yaz aylarında doğada kendiliğinden yetişen kızılcık bitkisinin meyveleri toplandıktan sonra kaynatılıyor. Çekirdekleri ayrılan meyvenin posası ile un karıştırılarak 5 gün kadar bekletiliyor. Kurumaya alınan tarhana sonra makinelerle ufalanıyor ve pişirmeye hazır hale geliyor. Kızılcık tarhanasının özelikle grip ve soğuk algınlığının tedavisinde birebir etkili olduğu biliniyor. Astım hastaları için de faydalı.''

Yeldanlı, fast food (hazır yemek) tarzı beslenmenin sağlığa zararlarının uzmanlarca birçok kez dile getirildiğini, tarhana çorbasının sağlıklı beslenme programlarının vazgeçilmez ürünü olması gerektiğini belirtti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, iş adamı merhum Sakıp Sabancı'nın tarhana çorbasını tattırdığı isimlerden bazıları olduğunu kaydeden Yeldanlı, şunları söyledi:

''Tarhanayı kim yaparsa yapsın çok değerli bir gıda olduğu kesin. Bin yıllık bu mucize besini tanıtmak için elimden geleni yapıyorum. 


Özellikle sağlıklı nesiller için çocukların tarhana içmesi gerektiğini söylüyorum. Anneler özellikle kış aylarında çocuklarına her gün mutlaka tarhana çorbası içirsin. Çocuklarının bağışıklık sisteminin güçlendiğini görecekler.''

Yeldanlı, uzman hekimlerin ve bilim adamlarının da protein, kalsiyum, demir, A, B1 ve B2 vitaminleri içerdiği için tarhana çorbasının sinir sistemine, baş ve mide ağrılarına iyi geldiğini belirttiklerini ifade etti.

1/01/2012

pusette taşınan bebekler kanser ve solunum yolları tehlikesi altında

    1/01/2012 03:25:00 ÖS   Yorum yok

yerden 50-60 santim yukarısındaki kirli hava bebekler için büyük tehlike pusette taşınan bebekler kanser ve solunum yolları tehlikesi altında

kanser ve solunum tehlikesi

Araştırmalara göre son on yılda bazı hastalıklar on kat arttı nedeni kötü çevre koşulları hava kirliliğide bunlardan biri en çokta çocukları etkiliyor

Uzmanlara göre kirli hava yere çöküyor 


Yerden 50-60 cm.yükseklikte asılı kalıyor pusetlerde yere yakın taşınan çocuklarda kirli havayı soluyor bu da kansere davetiye çıkarıyor yere yakın gezdirilen çocuklar kirli havayla iç içe oluyor bu çocuğun dna'sını etkiliyor bağışıklık sistemi baskılanıyor ve hastalıklar ortaya çıkıyor doktorlar yerden 50-60 cm yukarı bebek arabaları ile taşımalarını öneriyorlar

11/26/2011

vücuttaki yaygın virüslerle mücadele eden bağışıklık sistemini güçlendiren geven bitkisi

    11/26/2011 12:25:00 ÖS   Yorum yok

Geven (Astragalus), baklagiller (Fabaceae) familyasından yetiştiği bölgelere göre farklılaşan 2000 kadar türü bulunan otsu ve küçük çalıların ortak adı.

bağışıklık sistemini güçlendiren
Tıpta özellikle ana vatanı Çin olan Çin Geveni kullanılmaktadır. Gevenden gövde veya kökünün üzerinden bıçakla özel olarak yapılan çizgilerden akan zamka kitre denir ve kitre başka ilaç yapımında kulanılır. Astragalus microcephalus ve Astragalus gummifer Türk kitresi ve Anadolu kitresi olarak bilinir.

Tıpta daha çok kullanılan ve hakkındaki araştırmaların en fazla olduğu Astragalus kökü veya Astragalus membranaceous denilen türünün doğal yerleşim alanları Çin'in kuzey ve doğu bölgeleriyle Moğolistan ve Kore'dir.

Son araştırmalar bitkinin insanın bağışıklık sistemini güçlendirebildiğini göstermiştir.

Astragalus tragacanthus'dan elde edilen ve tekstil ve farmakotiklerde kullanılan tragacanth'ın bedenin yaygın virüslere karşı direncini arttırdığı ve bağışıklık sistemine yardımcı olduğu iddia edilmektedir.
Kullanım alanları

Soğuk algınlığı ve grip
Süregen enfeksiyon
Çeşitli allerjiler
Astım
Kronik yorgunluk
Kemoterapiyle ilişkili olarak iştah kaybı veya yorgunluk
Anemi
Kalp rahatsızlıkları
Böbrek rahatsızlıkları
Mide ülserleri
Hepatit
Genel hazım zorunları
Yaralar
Ebru sanatına yarar

Vücutta bir dizi bağışıklık işlevini destekleyen Aatragli Polysaccharoses bileşini içeren Astragalus'un yapılan araştırmalarda


Soğuk algınlığı vakalarının şiddetini ve süresini azaltabildiği
Kalbin kan pompalama hacminde iyileştirmeler sağlayabildiği
Karaciğerde hücre hasarına karşı koruma sağlayabildiği
Kalp ve beyin dokularına oksijin taşınmasına yardımcı olduğu ve vücudun şevk ve direncini geliştirdiği
Fareler üzerindeki araştırmalarda astragalus özü kullanılan farelerde idrar torbası kanserinin daha az görüldüğü
Akciğer kanseri hastalarında tümör ilerleyişini tersine çevirebildiğine işaret edilmektedir.

Astragalus kökü;

Tentür
Kapsül
Hastane ve klinik koşullardaki kullanım için enjekte edilebilir formlarda
Deriye için merhem şeklinde kullanılmaktadır.

Kullanımı

Geven çocuklara bağışıklık sistemini destekleyici olarak verilebilmekte fakat ateşli vakalarda geleneksel Çin tıbbına göre ateşi uzattığı veya güçlendirdiği için kullanılmamaktadır. Yetişkinlerde dozajlar vücut ağırlığına göre olduğundan çocuklarda da yetişkinlerin dozunun 1/3'ü verilebilmekte ancak konsantrasyonlar arasında farklılıklar olabildiğinden uzun dönemli kullanımlarda doktora danışılması gerekmektedir.

Günlük önerilen dozlarda alındğında ciddi yan etkileri olmamakta ve genellikle güvenilir şekilde kullanılmaktadır. Bununla birlikte diğer bitki ve ilaçlarla etkileşime girebildiğinden bu tip durumlarda mutlaka doktora danışılarak kullanılması önerilmektedir.

Hamile veya emzikli bayanlarda veya ilaç kullanım durumunda kullanmadan önce mutlaka doktora danışılması gerekmektedir.
Muhtemel etkileşimleri

Antiviral ilaçlar - Acyclovir ve interferon gibi bazı antiviral ilaçların etkilerini arttırabilir.

Bağışıklık sistemini baskılayan ve organ nakillerinde bedenin organı reddetmesini önlemek amacıyla kullanılan cyclophosphamide gibi ilaçlarla ters etkileşime girebilir.
Yüksek tansiyon - Astragalus tansiyonu düşürerek yüksek tansiyon ilaçlarının etkilerini güçlendirebilmektedir
Kanı incelten ilaçlarla birlikte kullanıldığıda bu ilaçların etkilerini güçlendirerek kanama ve felç riskini arttırabilmektedir.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .