-->
Aile genleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aile genleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/03/2011

birinci derece akaraba evliliği olanlarda tespit edilen böbrek yetmezliği geni bulundu

    7/03/2011 01:42:00 ÖS   Yorum yok

Hacettepe Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Birimi, AB 6. Çerçeve ve TÜBİTAK tarafından desteklenen proje kapsamında keşfedilen gen, birinci derece akraba evliliği bulunan ailelerde tanımlandı.


Çalışma kapsamında ailenin bir çocuğunda tespit edilen gen sayesinde, diğer çocuklar böbrek yetmezliği olmadan tedavi edilebildi.

Genin bulunması, özellikle akraba evliliklerinin sık yaşandığı Türkiye'de böbrek yetmezliği potansiyeli taşıyan hastalığın erken dönemde tanımlanması ve tedavi edilmesi için önem taşıyor.
böbrek yetmezliği geni
Çalışma ABD'deki American Journal of Human Genetics Dergisinde dün itibariyle yayımlanarak bilim çevrelerine duyuruldu.

HÜ Çocuk Nefroloji ve Romatoloji Ünitesi Öğretim Üyesi ve Nefrogenetik Laboratuvarı Sorumlusu Doç. Dr. Fatih Özaltın, genetik mutasyonları çocuklarda nefrotik sendrom ve son dönem böbrek yetmezliğine neden olan PTPRO (protein tyrosine phosphatase receptor type O) genini ilk kez keşfettiklerini bildirdi.

Genin iki Türk ailede tanımlandığını, her iki ailede de anne ve baba arasında birinci dereceden akraba evliliği bulunduğunu anlatan Özaltın, ailelerden birinde 14 yaşında hastalığı başlayan bir gencin 18 yaşında böbrek yetmezliği görüldüğünü, ailenin diğer bireyinde ise böbrek sorununa ilişkin herhangi bir yakınmanın bulunmadığını aktardı. Bu çocuğun ablasında böbrek yetmezliği bulunduğu için gen taramasına alındığını ve idrarda proteine bakıldığını anlatan Özaltın, bu yolla bu genin taşıyıcısı olduğu ve ileride böbrek yetmezliği sorunu ile karşı karşıya geleceği riskinin erken dönemde teşhis edilebildiğini belirtti.

Özaltın, çocukta genin varlığının tespit edilmesiyle çocukta yoğun bir tedaviye başlandığını ve sonuçta çocuğun böbrek yetmezliğine gidişatının engellendiğini bildirdi.

Eskiden tamamen tedavisiz olan genetik odaklı böbrek yetmezliklerinde bu genin tespitinin ekiplerini çok heyecanlandırdığını dile getiren Özaltın, bu gende mutasyon saptanan hastalarda erken tanı ve tedavi ile son dönem böbrek yetmezliğine gidişin yavaşlatılabileceğini, hatta bazı hastalarda tamamen önlenebileceği yönünde aldıkları sonuçların umut verici olduğunu söyledi.


Nefrotik sendrom nedir?


Doç. Dr. Özaltın, çocukluk yaş grubunda sık görülen nefrotik sendromun, idrarda yoğun protein kaybı ve buna ikincil kan protein düzeyinde azalma, ödem ve kanda lipidlerin artışı ile karakterli bir hastalık olarak tanımlandığını belirtti.

Özellikle Türkiye'de böbrek yetmezliğine neden olan nefrotik sendromun akraba evlilikleri nedeniyle sık göründüğünü, hastalığın ileri aşamalarında diyaliz ve organ yetmezliğinin başladığına işaret eden Özaltın, hastaların bir bölümünün ise bu yönde bir şansı bile bulunmadığını, çok küçük yaşlarda böbrek yetmezliği nedeniyle kaybedildiğini belirtti.
Özaltın, çalışmada saptanan PTPRO geninin bozukluğunun böbrekten çok önem taşıyan ''podosit''in sağlıklı fonksiyon görmesini engellediğini ispatladığını bildirdi.


''7 gen daha önce keşfedilmişti''


Çalışmalarından önce steroide dirençli nefrotik sendroma yol açan 7 genin daha bulunduğunu dile getiren Özaltın, bütün bu genler ile hastaların ancak yüzde 20'lik bir bölümünün açıklanabildiğini ve geri kalan kısmında altta yatan genetik nedenin bilinemediğini söyledi.

Ekiplerinin çekinik özellik gösteren aileler üzerinde çalışarak şu ana kadar hastalıktan sorumlu olduğu bilinmeyen PTPRO geninde mutasyonlar tanımladığını kaydeden Özaltın, şöyle konuştu:
''Diğer resesif genlerin aksine PTPRO mutasyonlarına sahip bireylerin tedaviden fayda görebileceği de bu çalışma ile ispatlandı. Bu durum, genetik tanının tedavideki önemini vurguluyor. Şu ana kadar tedaviye dirençli nefrotik sendromda podosit fonksiyonunu bozan genlerde mutasyon saptandığında tedavi sonlandırılmakta, hastaların yan etkileri yüksek ve pahalı ilaçları gereksiz yere kullanmaları önerilmemekte, diyaliz ve böbrek nakil planlamaları yapılmaktaydı.

PTPRO mutasyonu saptanan hastalarda ise daha yoğun tedavinin faydalı olacağının görülmesi her genetik mutasyonun tek bir kalıp halinde ele alınamayacağını gösteren en önemli kanıt olarak gösteriliyor. Bu nedenle genetik bozukluğa göre tedavi algoritmalarının oluşturulması, tedavilerin kişiselleştirilmesi ve akılcıl tedavi politikalarının geliştirilmesi son derece önem taşıyor.''

Akraba evlilikleri hastalık riskini artırıyor

Türkiye'nin ciddi bir sorunu olan akraba evliliklerinin ''nadir hastalıkların'' ortaya çıkma olasılığını arttırdığını vurgulayan Özaltın, şimdiye dek tanımlanmış nefrotik sendroma neden olan resesif genlerin akraba evliliği olan ailelerde tanımlandığını ve bunların hemen tamamında bir ya da daha fazla Türk ailenin bulunduğunu dile getirdi.

Türkiye'de akraba evlilikleri oranının yüksek olmasının ciddi bir sağlık problemi oluşturduğunun altını çizen Özaltın, şunları kaydetti:
''Bu sorun hükümetlerin sağlık politikalarının da önceliği olmalıdır. Genetik araştırmalar, sadece hastalıkların altında yatan genetik nedenleri aydınlatmakla kalmıyor hastalıkların tedavilerinde de giderek artan bir öneme sahip oluyor.
Bu nedenle genetik hastalıkların sık görüldüğü ülkemizde genetik tanı ve buradan elde edilen verilere göre planlanacak tedaviler ülke kaynaklarını daha etkin kullanan bir toplum olmamızın ön koşulu gibi durmakta.''

2/09/2011

uyurgezerler üzerinde yapılan araştırmaların sonucu uyurgezerlik genetik

    2/09/2011 10:44:00 ÖS   Yorum yok
uyurgezerlik genetik

Bilim dünyası, yıllar süren araştırmalar sonunda uyurgezerliğin nedenini bulduğuna inanıyor.


Çok sayıda uyurgezer üyesi olan bir aile üzerinde bir çalışma yapan bilim insanları, sorunun genetik olduğunu saptadı. Uzmanlar, bulguların hastalığa tedavi bulunmasına yardımcı olmasını umuyor.

Uyurgezerlik, her 100 çocuktan 10'unu, her 100 yetişkinden ise ikisini etkiliyor. Çoğu kişi de bunu küçük bir sıkıntı olarak görüyor. Ancak bazı vakalarda çok tehlikeli de olabiliyor. Uyurgezerlerin cinayet işledikleri vakalar da bulunuyor polis kayıtlarında.

Şimdi Amerikalı bilimadamları, Nöroloji dergisinde yayımlanan araştırmalarında, uyurgezerliğin genetik nedenlerini bulduklarını söylüyor.

Araştırma aynı ailenin uyurgezer olan dört kuşak bireyleri üzerinde yapılmış.


22 akraba üzerinde yapılan çalışma kapsamında uyurgezerlik sorunu olanların DNA'ları uyurgezer olmayanlarınkilerle karşılaştırılmış.

Sonunda da uyurgezerlerin bir kromozomlarının bozuk olduğu ortaya çıkmış.


Uyurgezerlerin 20 nolu kromozomu taşıyan genleri çocuklarına aktarma olasılıkları yüzde 50. Keşfin bütün uyurgezerlik vakalarını açıklamaya yetip yetmeyeceğini anlayabilmek için daha kapsamlı araştırmaların yapılması gerekiyor.

Birmingham kentinde uyku sorunlarını tedavi etmek üzere faaliyet gösteren kliniğin uzmanlarından Dev Banerjee, bulguların çok önemli olduğuna dikkat çekiyor.

Banerjee şunları söylüyor:

"Aile genleriyle ilgili bir bağ olduğundan hep kuşkulanıyorduk zaten. Kliniğime gelen hastaların bazıları,'kardeşimde de vardı, ya da amcam da şöyle davranırdı' gibi ayrıntılar aktarırlardı. Tedavi sürecine nasıl bir etkisi olacağını bilmiyoruz. Çünkü hastaların büyük bölümünde zararsız bir hastalık bu. Tahminde bulunmak için de çok erken... Ama genetik bir bağ saptamak önemli kuşkusuz."
bbc türkçe sağlık
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .