-->
şişmanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şişmanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/10/2013

Şişmanlıkta Dünya 10.'su olduk Karın yağlarını eritmenin sihirli yolu

    7/10/2013 09:08:00 ÖS   Yorum yok
Türkiye'yi dünya sıralamasında onuncu sıraya soktu
Şişmanlıkta Dünya 10.'su olduk Karın yağlarını eritmenin sihirli yolu
Baklavadan, börekten, makarnadan, somun ekmekten vazgeçemeyenler Türkiye'yi dünya sıralamasında onuncu sıraya soktu obezite liginde türkiye rakiplerini geride bırakarak nüfusunun yüzde 30'u ile onuncu sıraya yerleşti türklerin menüsü kalabalık spor yapan ise çok az göbekleri eritmenin en kısa ve etkili yolu ise bu kısa eksersizlerle danbıl yardımıyla bu mümkün.

8/15/2011

yeni bir araştırma sonucunda yüksek tansiyona bir virüsün sebep olabileceği saptandı

    8/15/2011 04:26:00 ÖS   Yorum yok

Çin'in başkenti Pekin'deki Çaoyang Hastanesinden bilimadamlarının yaptığı araştırma, uçuk (herpes) virüsüyle bağlantılı CMV (sitomegalovirüs) adı verilen virüs ile yüksek tansiyon arasında bağlantı olabileceğini gösterdi.


virüsün sebep olabileceği
Araştırmaya imza atanlardan Dr. Yang Şinçun, bu virüs ve yüksek tansiyon arasındaki ilişkinin kesinlik kazanması durumunda yüksek tansiyon aşısının ya da bu hastalığa karşı başka tedavi yöntemlerinin geliştirilebileceğini vurguladı. Yang Şinçun, insanlar üzerinde yapılan araştırmanın başlangıç aşamasında olduğunu ve daha fazla kişinin katıldığı geniş çaplı araştırmaların yapılması gerektiğine dikkati çekti.

Amerikan ''Circulation (Dolaşım)'' dergisinde yayımlanan araştırma, Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre dünya genelindeki bir milyar yüksek tansiyon hastası için umut ışığı olabilir. Hayatının herhangi bir döneminde birçok kişide, bazı enfeksiyonlara yol açan CMV, vücut salgılarıyla (kan, idrar, tükürük) bulaşıyor. CMV enfeksiyonları genelde herhangi bir belirti vermeden geçirilebiliyor. 

Birincil yüksek tansiyonun nedenleri tam olarak bilinmiyor. 


Bu hastalığın kalıtım, ruhsal açıdan çabuk etkilenen heyecanlı kişilik, şişmanlık gibi bazı etkenlerden kaynaklandığı düşünülüyor. İkincil yüksek tansiyona ise böbrek dokusunda ve böbrek atardamarlarında yerleşen hastalıklar, aortun kalpten çıktığı bölgedeki darlık, kafa içi basıncının artması, bazı ilaçlar yol açabiliyor. ABD'nin Beth Israel Deaconess Hastanesi'nden bilimadamlarının 2009'da fareler üzerinde yaptığı araştırma da yüksek tansiyonun ana nedeninin CMV olabileceğini göstermişti. 

Çinli bilimadamlarının araştırması, söz konusu virüs ile birincil yüksek tansiyon arasında bağlantı olabileceği bulgularını güçlendirmiş oldu.

5/31/2011

çocuklarda enerji ve spor içecekleri şişmanlığa ve dişlerde çürümeye yol açıyor

    5/31/2011 10:37:00 ÖS   Yorum yok
dişlerde çürüme

Independent gazetesi, Amerika Birleşik Devletleri'nde enerji ve spor içecekleriyle ilgili yapılan bir araştırmaya geniş yer ayırıyor.



Araştırmaya göre bu tür içecekler çocukları şişmanlatıyor ve dişlerini çürütüyor.


Chicago Üniversitesi'nden bilimadamları, özellikle enerji içeceklerinin kesinlikle çocuklara verilmemesini öğütlüyor.
Su ve egzersiz

Enerji içeceklerindeki kafeinin toksik düzeylerde olduğu ve spor içeceklerindeki kalorinin de çocukları olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.

Doktorların bulgularına göre enerji içeceklerindeki kafein düzeyi, diğer meşrubatların 14 katına denk düşebiliyor.


Aynı zamanda, enerji içeceklerinin ciddi anlamda sporla uğraşan yetişkinler dışında gereksiz ve zararlı olduğu vurgulanıyor.

Uzmanlar, sporla uğraşan çocukların sadece su içerek egzersizle kaybettikleri suyu ve mineralleri yerine koyabileceğini kaydediyor.
bbc türkçe

5/22/2011

hamilelikte en fazla üç defa ultrason takibi yapılması gerekiyor fazlası zararlı

    5/22/2011 06:38:00 ÖS   Yorum yok
üç defa ultrason

Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi'nin 9.su Antalya'da düzenlendi. Dernek 2. Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, basın toplantısında yaptığı açıklamada, aşırı şişmanlık ve obezitenin sağlıklı yaşamı tehdit eden önemli bir sorun olduğunu belirterek, özellikle kadınların menopoz döneminden sonra kilo alma eğiliminde olduğunu ve kalp hastalıkları riskinin neredeyse erkeklerle aynı düzeye ulaştığını söyledi.


Hormonal düzensizliklerin kadınların kilo vermelerinin önündeki en büyük engel olduğunu vurgulayan Tıraş, menopoz dönemindeki kadınlarda diyete direncin çok yüksek olduğunu ifade etti. Tıraş, kadınların bu dönemde zayıflama planı uygulanmadan önce mutlaka hormon dengelerini sağlamaları gerekliliğine dikkati çekti.
Genç yaştaki kadınları kilo vermekten ve çocuk sahibi olmaktan alıkoyan Polikistik Over Sendromu ile ilgili de bilgi veren Tıraş, bunun her beş kadından birini etkilediğini, nedeninin tam olarak bilinemediğini; tedavinin ise belirtilere yönelik olarak planladığını anlattı.
''Bu sorunun, şişmanlığa mı, yoksa şişmanlığın mı bu soruna yol açtığı'' tartışmaları yapıldığını ifade eden Tıraş, ''Bu hastalık, hem dünyada ve hem de Türkiye'de artıyor. Türk kadınlarının yüzde 20-25'inde bu hastalık görülüyor. Böyle olunca da şişmanlık ya da bunun neden olduğu üreme sorunları, fazla kilo, elma tipi şişmanlık gibi sorunlar da ortaya çıkıyor'' diye konuştu.
Tıraş, yumurtlama bozukluğunun, adet görememe ya da geç adet görme gibi sorunları da beraberinde getirdiğini vurguladı.

Gebelikte ultrasonla takip

TJOD Genel Sekreteri Prof. Dr. Cansun Demir de kongrede gebelikte ultrasonla takibin de ele alındığını belirtti.
Türkiye'de gebelik döneminde ultrasonla, bebeğin gelişiminin her evresinin izlendiğini dile getiren Demir, ABD'de sadece gebelik döneminde üç kez ultrasonla yapılan muayenenin önerildiğini bildirdi. Bu ülkede 11-14. haftada ense kalınlığına, 18-22. haftada anatomik gelişime ve gebeliğin son döneminde de bebeğin ters gelip gelmediğine bakıldığını anlatan Demir, şunları kaydetti:
''Hastalarımız, bizlere bu kadar sık ultrasona girmenin bir zararı olup olmadığını soruyor.
ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde anne karnındaki bebeğin ultrasonla takibi sınırlı sayıda yapılıyor. Ultrasonun gebelikte olumsuz etkileri olduğuna dair bir bilimsel kanıt bulunmamakla birlikte, Türkiye'de ise ultrasonla yapılan kontrollerin sayısı dünya standartlarının üzerinde.
Ses dalgası olduğu için ultrasonun bilinen bir zararı yok. Bizi asıl ilgilendiren konu, inceleme sırasındaki ısı artışıdır. Ultrason incelemesi sırasındaki ısı artışının hangi dönemlerde hangi biyolojik etkilere neden olabileceği konusu ise kesin değil.
Domuzlarda yapılan bir çalışmada iki dakikadan uzun süreli bir uygulamanın olumsuz etkileri olabileceği görülmüştür. Genel yaklaşım, 1.5 derecelik ısı artışının, zararı olmayacağı yönündedir. Beş dakika süreyle 4 derece artıştan fazlasının zararlı olabileceği bildirilmiştir.''
Demir, ultrason ile takibin uzun süreli bir inceleme yapılmadan gerçekleştirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

''Omega-3 zeka gelişimini arttırıyor"

ABD'deki Penn State Milto S. Hershey Medical Center Direktörü Prof. Dr. Serdar Ural da gebelikte omega 3 kullanımının anne ve bebek üzerindeki olumlu etkilerine dikkati çekti.
ABD'de yapılan çalışmalarda, gebelere verilen vitamin destekleri içinde Omega-3'ün de bulunmasının büyük yararlar sağladığı ve bebeğin zihinsel gelişimini olumlu yönde arttırdığının belirlendiğini vurgulayan Ural, bir soru üzerine planlı hamileliklerde Omega-3'e gebelik öncesinde başlanması ve emzirme döneminde de devam edilmesi gerektiğini bildirdi.
Ural, Omega-3'ün gebelik döneminde ilk 5 ayda 1 kapsül, daha sonraki aylarda da 2'şer kapsül içilmesinin uygun olduğunu belirtti.

Sezeryanla doğumların düşürülmesi
Dernek Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil de kongrede sezeryanla doğum oranlarının düşürülmesine yönelik çalışmaların da gündeme geldiğini bildirdi.
Bu konuda kadınların bilinçlendirilmesinin, gebe okullarının yaygınlaştırılmasının ve okullarda cinsel eğitim derslerinin verilmesinin büyük önem taşıdığını kaydeden İtil, şöyle konuştu:
''Hekimlere, bununla ilgili meslek içi eğitim verilmeli. Ayrıca, alt yapı ve sağlık ekibinin güçlendirilmesi gerekli. Doğum salonları yerine, doğum odaları olmalı.
Ağrıyla baş etmek için anestezi uzmanları görevlendirilmeli. Hatta anestezi teknisyenleri doğum sırasında ağrının azaltılması için daha fazla etkin olmalı.
Anestezi uygulamasının mümkün olmadığı durumlarda ağrı kesiciler devreye sokulmalı.

Ülkemizde artık ağrısız doğum daha fazla yapılıyor ama yeterli değil. Anestezi uzmanlarının sayısının artması, sezaryenle doğumların azalmasında etkili olur.''
İtil, ayrıca kongrede kadına yönelik şiddetin de ele alındığını, bu konuda jinekologların da bunun önlenmesinde diğer unsurlarla birlikte görev alabileceğini sözlerine ekledi.
cumhuriyet portal

5/18/2011

amerikanın arizona eyaletinde diyet yapmayan obezlere 50 dolar ceza kesiliyor

    5/18/2011 06:16:00 ÖS   Yorum yok
ceza kesiliyor

ABD'nin Arizona eyaletinde, doktorlarının verdiği diyeti uygulamayan aşırı şişman kişilerin 50 dolar para cezasına çarptırılması öngörülüyor.


Peki bu haksızlık mı, değil mi?

Batılı ülkelerin birçoğunda olduğu gibi Amerika'da da, insanların bel ölçüleri genişlemeye devam ederken, aşırı şişmanlıkla ilişkili mali giderler de tırmanıyor.

ABD'de yoksul kişilere sağlık hizmeti veren Medicaid'in Federal yönetime ve eyalet yönetimlerine yıllık maliyeti, 339 milyar dolar ve bu miktar her yıl yüzde 8 oranında artıyor.

Federal yönetim, bu programa katkıda bulunuyor ve yoksul bölgelerde harcanan her 1 dolar için 3 dolar veriyor.

Bu bütçenin büyüklüğü yüzünden, Medicaid'in, Amerikan Kongresi'ndeki en önemli "mali savaş"lardan biri haline gelmesine, şaşmamak gerek...

Başkan Barack Obama'nın sağlık reformu da, eyaletlerin ödemek zorunda olduğu faturaları milyarlarca dolar artırabilir. Ancak, Cumhuriyetçiler adına, Kongre üyesi Paul Ryan tarafından sunulan bütçe önerisinde, Federal yönetimin katkı payına bir üst sınır konuyor ve böylelikle 10 yıl içinde, 750 milyar dolarlık bir tasarruf sağlanması öngörülüyor. Ama aynı zamanda, eyaletlerin de kesintiye gitmesi isteniyor.

Ve işte şimdi Arizona eyaleti, radikal bir planla ortaya çıktı.


Medicaid'den yardım alan aşırı şişman kişilerin, doktorlarının tavsiye ettiği sıkı diyeti uygulamamaları halinde, yılda 50 dolar para cezasına çarptırılması isteniyor.

Doktorlarının tavsiyelerini gözardı eden sigara tiryakileri ve diyabet hastaları da para cezasına çarptırılacak.

Çocuklu kişiler ve tıbbî nedenler dolayısıyla aşırı şişman olan şahıslar bu uygulamanın dışında tutulacak.


Arizona'daki Medicaid programının müdür yardımcısı Monica Coury, tıpkı sigara alışkanlığının azaltılması için sigaraya konan vergilerin artırılması gibi, insanları kötü beslenme alışkanlığından caydırmayı amaçladıklarını söyledi.

"Amerika'da obezite ile artan sağlık faturaları arasındaki ilişki yadsınamaz. Dolayısıyla bu konuyu konuşmaya çekinmemeliyiz" diyen Coury, ülkedeki aşırı şişmanlık sorununun kriz boyutlarına ulaşmakta olduğunu kaydetti.
Para cezası insanı zayıflatır mı?

"Kilo sorununuz konusunda birşey yapabilecek durumdaysanız, doktorunuz da birşey yapabileceğinize inanarak size belli bir diyet vermişse ve siz buna bağlı kalmıyorsanız, ilerki yıllarda karşılaşacağınız kalp sorunları gibi hastalıkların tedavisinin maliyeti artacak. İşte bu yüzden sisteme katkıda bulunmanızı bekliyoruz." diyen Monica Coury, zayıflama hedeflerini tutturanların, formda kalma videolarıyla ve başka şekillerde ödüllendirileceğini belirtiyor.

Arizona Valisi Jan Brewer tarafından gündeme getirilen düzenlemenin nasıl uygulanacağı henüz belirlenmedi. Eyaletin Kongre'den de onay alması gerekiyor.

Arizona, ABD'de Medicaid programından en fazla yardım alan ikinci eyalet. Eyalette yaşayanların dörtte biri, obez olarak sınıflandırılıyor.

Yale Üniversitesi'ndeki Rudd Beslenme Politikası ve Obezite Merkezi'nden Kelly Brownell ise, "Aptalca bir fikir. Aşırı şişman insanlar, kilo vermek istiyor ama bu çok zor bir iş. Şişman insanların yalnızca yüzde 5'i kilo verdi ve beş yıl süreyle bu kiloları geri almadı. Yönetimin, obez insanları cezalandırma yoluna gideceğine, insanları obeziteye sürükleyen koşulları değiştirmeye çalışması, daha akıllıca olur." diyor.

Arizona'daki Camp Shane zayıflama kampından Ziporah Janowski de, "İnsanların obez olmasının karmaşık nedenleri var. Daha az yemek yeyin demek yeterli değil. İnsanlar, sağlıklı besinler satılan yerlere gidebilecek, bu besinlerden alabilecek olanaklara ya da neyi satın almaları gerektiğini bilecek eğitime sahip değil." diyor.
bbc türkçe yaşam

1/22/2011

bilinen şişmanlık ilaçlarından daha güçlü bir madde bulundu

    1/22/2011 05:16:00 ÖS   Yorum yok
daha güçlü bir madde

ABD’nin Harvard Üniversitesi’nde 10 kişilik ekibiyle, laboratuvarında şişmanlık ve tip 2 diyabetin moleküler ve genetik mekanizmaları üzerinde çalışan 33 yaşındaki Doçent Dr. Umut Özcan, şu ana kadar bilinen şişmanlık ilaçlarından daha güçlü bir etken madde bulduklarını belirtti.


Leptin hormonu üzerindeki araştırmalardan yola çıkarak ilaç çalışmaları yaptıklarını belirten Özcan, “Fareler üzerindeki çalışmaları tamamlanmak üzere olan etken maddeyle morbid (aşırı) derecede obez farelerin normal kilolarına döndüğünü tespit ettik. Bu etken madde, leptinin vücuttaki etkisini arttırarak hem yeme isteğini azaltıyor hem vücutta enerji harcanmasını artıyor” dedi.
Özcan, etken maddeyi insanlar için ilaç haline getirmek üzere çalışmak için kendi alanında dünyada en iyi sayılacak bazı bilim insanlarıyla ilaç şirketi kurmaya hazırlandıklarını söyledi.

SERCA’nın işlevi

Özcan, çalışmalarında, şişmanlık durumunda, hücre duvarında bulunan SERCA adlı kalsiyum pompası azaldığını ve endoplazmik retikulum’un (hücrede hücre zarı ile çekirdek arasında madde taşıyan ince kanalcıklar) görevini yapamadığını gördüklerini söyledi. Fare deneylerinde, SERCA’yı artırınca tip 2 diyabette iyileşme ve karaciğer yağlanmasında azalma gördüklerini belirten Özcan, “Bu çalışmayla, tip 2 diyabetin gelişiminde rol oynadığı önceden hiçbir şekilde bilinmeyen bir protein olan SERCA’nin ciddi işlevini göstermiş olduk” dedi.
hürriyet dünya
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .