Biber Gazı tartışmaları suya karıştırıldığı zaman etkisi ölümcül olabiliyor |
ölümcül etkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ölümcül etkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
6/18/2013
Biber Gazı tartışmaları suya karıştırıldığı zaman etkisi ölümcül olabiliyor
seyyah1906
6/18/2013 02:04:00 ÖÖ
Yorum yok
6/06/2011
alman yetkililer ehec bakterisinin kaynağını buldular soya filizi teyit bekleniyor
seyyah1906
6/06/2011 04:08:00 ÖS
Yorum yok
Yetkililer dün bakterinin kaynağının muhtemelen ülkenin kuzeyindeki Uelzen'de bir çiftlikte yetiştirilen soya filizi olduğunu söylemişlerdi.
Hamburg'un yaklaşık 100 kilometre güneyindeki çiftlik kapatıldı, burada yetiştirilen tüm ürünler de toplandı.
Ürünler Almanya'nın kuzeyindeki lokantalara satılmış, ülkedeki E.koli vakalarının çoğu da bu bölgede görülmüştü.
Bakteri şu ana kadar 22 kişinin ölümüne, en az 2150 kişinin de hastalanmasına neden oldu.
Alman yetkililer halka soya filizi yememeleri çağrısında bulundu.
BBC Berlin muhabiri Steve Evans, E.koli bakterisinin kaynağını soya filizi olduğunun teyit edilmesi halinde, daha önce yapılan İspanya'ya yönelik açıklamaların tartışma konusu olacağını söylüyor.
İspanya tazminat istiyor
Daha önce ölümcül bakterinin İspanya'da üretilen salatalıklardan geçtiği bildirilmişti.
Ancak daha sonra bu salatalıkların söz konusu bakteriyi taşımadığı anlaşıldı.
Bakterinin İspanya salatalıklarından kaynaklanmadığı bilgisi, üreticiler açısından çok gecikmeli geldi, İspanya'nın güneyinde tonlarca yeni toplanmış salatalık imha edildi.
İspanyol çiftçilerin bir haftada 200 milyon euro kaybettikleri sanılıyor.
Madrid yönetimi sebze üreticileri için tazminat talep ediyor.
Rusya da, Almanya'da görülen E.koli salgınını takiben Avrupa Birliği'nden tüm sebze ithalatını ve satışını yasakladı.
Avrupa Birliği ülkelerinden ihraç edilen sebzelerin dörtte biri Rusya'ya gönderiliyor.
AB ise Rusya'nın birlikten tüm sebze ithalatına yasak koymasını "orantısız" olarak nitelendirmişti.
bbc türkçe
5/30/2011
ispanyada ekoli bakterisinin yayıldığı düşünülen iki sera kapatıldı tahliller sürüyor
seyyah1906
5/30/2011 05:07:00 ÖS
Yorum yok
Alman makamları, 10 kişinin ölümüne yol açan E Koli salgınının kaynağını teyit etmek için tahlilleri sürdürürken, kamuoyunu salatalık yenmemesi konusunda uyardı.
E Koli bakterisinin ölümcül bir türüyle bağlantılı gıda zehirlenmeleri Almana'nın dışında başka Avrupa ülkelerinde de boy göstermeye başladı.
Alman uzmanlar, E Koli taşıyan organik salatalıkların İspanya'dan ihraç edildiğini düşünüyor, fakat henüz laboratuvar testlerinin kesinleşmediğinin altını çiziyorlar.
Normalde ishale yol açan E Koli bakterisinin ölümcül türevi hastalarda böbreklerin iflas etmesine dek uzanan ağır hasara yol açabiliyor.
Çoğunluğu Almanya'nın kuzeyinde bulunan 450'yi aşkın hastadan 10'u ölürken, pazartesi günü Almanya'nın Hamburg kentinden ülkesine dönen Polonyalı bir kadın fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Doktorlar durumunun ciddi olduğunu söylüyor.
Bunun yanısıra İsveç, Danimarka, Hollanda ve İngiltere'de de vakalara rastlandı.
Çek Cumhuriyeti ve Avusturya'da yetkililer İspanya'dan ihraç edilmiş salatalıkların toplatılmasına karar verdi.
İspanya'da salgının kaynağı olduğundan şüphe edilen iki sera kapatıldı. Avrupa Birliği'nden bir yetkili, seraların incelendiğini fakat ölümcül bakterinin Avrupa'nın gıda zincirine başka bir yerden de girmiş olabileceği olasılığını bertaraf etmediklerini belirtti.
Normalde E Koli salgınları küçük çocukları ya da yaşlı nüfusu etkisi altına alırken, bu sefer hastaların yüzde 90'ını orta yaşta yetişkinlerin oluşturması ve bunların üçte ikisinin de kadın olması bilim dünyasını şaşırttı.
Doktorlar, hastalığın insandan insana doğrudan geçmediğini, fakat hastalanmış bir kişinin hazırladığı yemekten yemenin risk taşıdığını belirtiyor.
bbc türkçe
5/13/2011
dünyada kadınların ölümüne yol açan hpv erkeklerinde korkulu rüyası
seyyah1906
5/13/2011 10:35:00 ÖS
Yorum yok
Tüm dünyada kadınlarda ölüme yol açan ikinci kanser türü olan rahim ağzı kanseri başta olmak üzere, vulva/vajinal kanserler ile genital siğillere neden olduğu bilinen HPV'nin, erkeklerde de sıklıkla ağız, dil ve anal kanalda kanser yaptığı bildirildi.
Portekiz'in başkenti Lizbon'da düzenlenen EOROGIN 2011 toplantısında, HPV'nin yetişkin kadın ve erkeklerin yanı sıra genç nüfusta görülme sıklığına ilişkin yapılan son araştırmalar açıklandı.
ABD'nin Florida eyaletindeki H. Lee Moffitt Kanser Merkezi ve Araştırma Enstitüsü'nden Prof. Dr. Anna R. Giuliano, erkeklerde HPV'nin neden olduğu kanserler konusundaki araştırmanın sonuçlarıyla ilgili bilgi verirken, bugüne kadar erkeklerin HPV taşıyıcısı olduğu, enfeksiyonu kadınlara bulaştırdıkları görüşünün yaygın olduğunu, ancak bu düşüncenin yapılan bu araştırmayla geçerliliğini yitirdiğini söyledi.
HPV'nin erkeklerde de ölümcül kanserlere yol açtığının netlik kazandığını ifade eden Giuliano, ''HPV, özellikle erkeklerle cinsel ilişkide bulunan erkeklerde cinsel organda, anal kanalda, ağız boşluğunda, dil arkasında ve bademciklerin bulunduğu bölgede kansere yol açıyor'' diye konuştu.
Bu bölgedeki kanserler bakımından erkeklerin kadınlardan 3-4 kat daha fazla risk altında olduğu uyarısını dile getiren Giuliano, erkeklerde bu kanser türlerinin görülme sıklığında artış olduğunu belirtti.
Erkeklerde HPV'nin neden olduğu genital siğillerin görülme sıklığının da kadınlara göre daha yüksek olduğunu vurgulayan Giuliano, ''Bu siğiller kişide büyük bir kaygı ve sıkıntıya yol açıyor. Çünkü başkaları tarafından da görülebiliyor'' dedi.
Erkeklerin cinsel davranışının bayan partnerinin virüsü kapma riskini yakından belirlediğini anlatan Giuliano, HPV'yi bir başkasına bulaştırma riskinin enfeksiyonun süresine bağlı olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Anna R. Giuliano, 18 ülkeden 4 bin erkek üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarıyla ilgili şu bilgileri aktardı:
''HPV'nin 6 ve 11 tipleri genital siğile, 16 ve 18 tipleri de kansere yol açıyor. Araştırmada hem heteroseksüel erkeklere hem de erkeklerle cinsel ilişkide bulunanlara bakıldı. Genital bölgedeki riskler her iki gruptakiler için de eşit. Ancak burada en önemli risk anal kanalda. Çünkü burası enfeksiyona en açık bölge durumunda. Erkeklerle seks yapanlar açısından anal kanaldaki risk diğer gruba göre daha fazla. Buna da daha çok HPV 16 tipi yol açıyor. Bu tipi taşıyanlarda enfeksiyon taşıyıcılığı 2 yıl sürüyor. 30 ay sonunda vakaların yüzde 11'inde enfeksiyonun hala sürdüğünü gördük. HPV 16 daha riskli bir tip olduğu için enfeksiyonun uzaması riski artırıyor.''
Kadınların HPV taşıyıcılığının pop-smear testiyle saptanabildiğini, ancak erkekler için böyle bir testin bulunmadığını kaydeden Prof. Dr. Giuliano, ''Quadrivalent aşı, hem erkekleri hem de kadınları HPV'nin 6, 11, 16 ve 18 tiplerine karşı koruyor. Bu hastalıklardan korunmanın tek yolu HPV aşısı yaptırmak'' şeklinde konuştu.
Giuliano, bir soru üzerine, bilim insanlarının HPV'nin erkeklerde de kansere yol açtığının bir süredir farkında olduğunu, Dünya Sağlık Örgütü'nün de 2007'de bu konuda bir uyarıda bulunduğunu söyledi.
Bu araştırmanın, söz konusu uyarının haklılığını bir kez daha ortaya koyduğunu ifade eden Giuliano, iyi bir tarama programına sahip ülkelerde, hastalığın, kadın ve erkeklerde görülme oranlarının birbirine yakın çıktığını bildirdi.
''Erken aşılama antikor yanıtını aratıyor''
ABD'deki Georgia Augusta Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Daron Ferris de, erken yaşta HPV'ye karşı aşılanmanın antikor yanıtını artırmasına rağmen, ebeveynlerde çocuklarının bu aşıyı yaptırması konusunda bir isteksizlik olduğunu belirtti.
9-15 yaş arasındaki bin 800 çocuk üzerinde yaptıkları araştırmanın sonuçlarıyla ilgili bilgiler aktaran Ferris, iki gruba ayırdıkları çocukların bir bölümünü daha önce, kalanları ise daha geç aşıladıklarını anlattı.
Araştırmanın henüz sonuçlanmadığını, 10 yıllık bir süreyi kapsayacağını ifade eden Ferris, ilk bulgulara göre, erken aşılananlarda, virüsle karşılaşma olmaması halinde antikor oluşumunun yüzde 100 civarında bulunduğunu bildirdi.
Aşının cinsellik başlamadan önce yapılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Ferris, şunlara dikkati çekti:
''Erken aşıladığımız çocuklarda antikor yanıtının yüksek olduğunu gördük. Bu nedenle aşılama için 15 yaşına kadar beklememek gerekiyor. Erken yaşta yaptırmak çok önemli. Bazı aileler, 'kızımın yaşa henüz küçük' diyor, yaptırmıyor ama bekleyince de çok geç olabiliyor. Özellikle kanser yapan tipleriyle maruziyette hücrelerde bozulma oluyor ve kanser ortaya çıkıyor. 23 yaşındaki bir hastamın annesi, kızını daha önce aşılatmadığı için pişmanlığını dile getirdi, ama ne yazık ki artık çok geçti. Burada verilecek en önemli mesaj, çocukların en erken yaşta aşılatılması gerektiğidir.''
Rahim ağzı kanseri nedir?
Hem kadınları hem de erkekleri etkileyen HPV, oldukça bulaşıcı, yaygın ve belirti göstermeyen bir virüs.
Tamamından HPV'nin sorumlu olduğu rahim ağzı kanseri nedeniyle dünyada her 2 dakikada 1, Türkiye'de hergün 2 kadın hayatını kaybediyor.
Kadınlarda görülen HPV hastalıklarının çoğunluğuna 4 tip HPV neden oluyor.
HPV 16 ve 18 türleri rahim ağzı kanseri vakalarının yüzde 75'ine, tip 6 ve 11 genital siğil vakalarının yüzde 90'ına neden oluyor.
Anormal rahim ağzı hücreleri, rahim ağzı boyunca sıralanan ve görünümünde değişiklik yaratan hücrelerdir. HPV'nin tüm tipleri anormal rahim ağzı hücrelerine neden olabilir. Daha ciddi anormalite, rahim ağzı kanseri için daha fazla risk anlamına geliyor. Pap testi, bu anormal hücrelerin kanser öncesi ya da kanser hücrelerine dönüşmeden önce tespitini sağladığı için büyük önem taşıyor.
Ancak bu test sadece kadınlara yapılıyor, erkekler için mümkün değil.
Sağlık Bakanlığı'nın 2003 yılında, Türkiye'deki 8 ili kapsayan (Ankara, Antalya, Edirne, Erzurum, Eskişehir, İzmir, Samsun, Trabzon) çalışmasında, servikal kanser sıklığı yüz binde 4.76 olarak bulundu.
2008 yılında bin 800 kadın üzerinde yapılan güncel bir çalışmada ise katılımcıların yüzde 10.7'sinde genital siğiller tespit edildi.
2/08/2011
sigaraya karıştırılan isviçreden gelen adı açıklanmayan özel sıvı
seyyah1906
2/08/2011 06:36:00 ÖS
Yorum yok
Bir sigara firmasında çalışan ve adının açıklanmasını istemeyen yetkilinin açıklamaları sigara içenleri dehşete düşürecek cinsten..
İşte açıklamaların detayları:
"Geçtiğimiz yıl bir sigara firmasının İzmir Torbalı'daki üretim tesislerini gezdim. Türkiye'nin en büyük sigara üretim tesisi adeta bir teknoloji üssüne benziyordu. Binlerce dönüm arazi üzerinde yükselen dev hangarlarda sigaralar tütünden paketlemeye kadar el değmeden üretiliyordu.
Yöneticiler, bizlere fabrikanın her tarafını gezdirdiler, tüm sorularımıza cevap verdiler, ancak sadece bir odaya girmemize izin vermediler. Bu oda, tütünün nemlendirildiği ve üzerine özel bir sıvının enjekte edildiği odaydı... Fabrika yöneticileri bu odaya özel bir bantla alınan tütünlerin, İsviçre'den getirilen özel bir sıvıyla nemlendirildiğini söylediler, ancak bu sıvının içinde ne olduğunu açıklamadılar. Sadece 'Kakao, meyan kökü gibi tatlandırıcılar kullanıyoruz' diye geçiştirdiler"
Sigara'daki Özel Sıvı
Sigaraya enjekte edilen özel sıvının ne olduğuna ilişkin yaptığımız araştırmada, Türkiye'de konuyla ilgili herhangi bir araştırmanın yapılmadığını tespit ettik. Fakat Amerikan Halk Sağlığı Dergisi'nde konuyla ilgili dehşet verici bulgulara ulaştık.
İşte araştırmanın çarpıcı sonuçları:
Dr. Michael Rabinoff ve Dr. Nicholas Caskey'in "Pharmacological and Chemical Effects of Cigarette Additives" isimli araştırmada sigaranın inanılmaz etkileri olduğu ortaya çıktı. Önümüzdeki 10 yılda sigaradan kaynaklanan hastalıklar dolayısıyla 1 milyar kişinin öleceği öngörülen araştırmada, bu ölümlere sebep olan asıl unsurun sigara içinde bulunan katkı maddeleri olduğu vurgulandı. Araştırmada, sigaranın içinde tütünün yanısıra 599 adet katkı maddesi bulunduğu, bu katkı maddelerinden yaklaşık 100 tanesinin ilaç endüstrisinde kullanıldığı belirtildi.
Araştırmada sigara içinde bulunan Benzil Salisilat'ın ağrı kesici ateş düşürücü, Akonitik Asit'in kas ağrısı ve romatizma tedavisinde, Okaliptol'ün mikrop öldürücü ve öksürük önleyici olarak kullanıldığı, üreticilerin bu maddeleri sigaraya katarak, sigaranın ölümcül etkilerini gizlemeye çalıştıkları bildirildi. Ayrıca sigaraya katılan Asetaldehid maddesi nikotinin bağımlılık miktarını arttırıyor. Sigaraya katılan başka bir madde olan Amonyak ise ateşle birleştiğinde nikotinin etkisini dört katına çıkarıyor. Daha fazla zehirliyor ve daha öldürücü oluyor.
Sigarada Alkol de Var
Sigaranın üretim aşamasında yoğun alkol oranı olan Kanyak ve Rom karışımıyla nemlendirildiği bildirilen araştırmada, sigaranın içindeki katkı maddeleriyle adeta bir uyuşturucu maddeye dönüştürüldüğü tesbiti yapılıyor.
Tüketicilerin sigara içerek rahatlamasını da hedefleyen üreticilerin, beyni uyuşturarak büyük zarar veren propilen glikol maddesini kattıkları da belirtiliyor. Tiryakilerin nefeslerini açarak daha derinlere ve daha fazla içmelerini isteyen üreticilerin, ürünlerine nefes açıcı etkisi olan Kakao'yu dahil ettikleri, meyan kökü, zencefil gibi kokulu maddelerle gençleri ve kadınları cezbetmeyi hedefledikleri ifade ediliyor.
Çocuğunuzun sigarası Muzlu mu Çilekli mi Olsun
Sigara üreticilerinin ellerindeki teknolojik imkanlarla çocukları ve gençleri kazanmak için yakın bir zamanda muzlu, çikolatalı, çilekli gibi aromaları sigaralar ürettiği bildirilen araştırmada, gençlerin ve çocukların yeni hedef olduğu öne sürüldü.
'Sigara Haram ' Fetvası
İlahiyatçı Prof. Dr. Hayrettin Karaman, ise kesin bir dille sigaranın "Haram" olduğunu açıkladı. Karaman, Sigaranın mekruh olduğuna karar veren alimlerin bundan 200 yıl önce yaşadığını, o zamanda sigaranın zararlarına ilişkin net bilgilerin olmadığını söyledi.
trt türk
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)