-->
ölüm riski etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ölüm riski etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/13/2012

yüksek miktarda kırmızı et tüketimi kalp damar hastalıkları ve kanserden ölüm riskiyle bağlantılı

    3/13/2012 01:44:00 ÖS   Yorum yok

ABD'de Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapılan bir araştırma, fazla kırmızı et tüketmenin kanser ve kalp hastalıklarından ölme riskini artırdığına işaret ediyor.

kalp damar hastalıkları

Uzmanlar, kırmızı et yerine balık, tavuk ve sert kabuklu yemişler tüketilmesinin riski azalttığını söylüyor.

İngiliz Kalp Vakfı uzmanları, dengeli bir beslenme düzeninin parçası olarak kırmızı etin hala tüketilebileceğini vurguluyor.

Araştırma kapsamında 37,698 erkeğin 1986-2008 ve 83,644 kadının 1980-2008 yılları arasındaki verileri incelendi.

Bu verilere göre, her gün fazladan işlenmemiş bir porsiyon kırmızı et yemek, ölüm riskini yüzde 13 oranında artırıyor.


Bunun yüzde 18'ini ölümcül kalp damar hastalıkları, yüzde 10'u da kanserden ölümlerden oluşuyor.
'İşlenmiş et daha riskli'

İşlenmiş ette ölüm oranı yüzde 20'ye çıkıyor. Bunun da yüzde 21'i kalp hastalıkları, yüzde 16'sı da kanserden kaynaklanıyor.

Uzmanlar, "Daha yüksek miktarda kırmızı et tüketiminin kalp damar hastalıkları ve kanserden ölüm riskiyle bağlantısı olduğunu tespit ettik." dedi.

Araştırmacılar, kalp krizi riskinin artmasının kırmızı etteki doymuş yağlardan kaynaklanabileceğini vurguladı.


İşlenmiş etlerde kullanılan sodyumun da tansiyonu etkilemesi nedeniyle kalp damar hastalıkları riskini artırdığı belirtiliyor.

İngiliz Kalp Vakfı'ndan beslenme uzmanı Victoria Taylor, yağsız kırmızı etin tercih edilmesini ve ızgara gibi pişirme yöntemleri kullanılmasını öneriyor.

2/28/2012

uyku hapı kullananlar kullanmayanlara göre dört kat fazla ölüm riski taşıyor

    2/28/2012 09:08:00 ÖS   Yorum yok

Amerika'da yapılmış olan araştırmada, yüz binlerce kişinin kullandığı uyku haplarının daha fazla ölüm riski yarattığı bildirildi.

ölüm riski taşıyor
İngiliz Tıp Dergisi'nde yayımlanan araştırmada, temazepam gibi ilaçları kullanan 10 bini aşkın hastayla, ilaç kullanmayan 23 bin kişi arasında karşılaştırma yapıldı. Uyku hapı kullananlar arasında, ölüm tehlikesi dört kat yüksek çıktı.

Bununla birlikte araştırmacılar, uyku hapı yüzünden ölüm tehlikesinin hala düşük olduğunu, bulguların, olası tehlikelere işaret etmekle birlikte "ilaçların zararlı olduğunu gösteren kanıtların yetersiz olduğunu" vurguluyorlar.

Doktorlar, hastaların telaşlanıp ilaçlarını almaktan vazgeçmemeleri gerektiğini; eğer kaygı duyuyorlarsa doktorları ya da eczacılarıyla durumu konuşmaları gerektiğini belirtiyorlar.

İngiltere'deki sağlık yetkilileri, uyuşturucu nitelik taşıyan ilaçların, ilaç toleransı ve bağımlılık tehlikesi nedeniyle kısa sürelerle kullanılması gerektiğini belirtiyorlar. Ancak hastaya yapılan uyarılarda, uyku haplarının öldürücü nitelik taşıyabileceği belirtilmiyor.

İngiltere'de İlaç ve Sağlık Ürünleri Düzenleme Kurumu, son araştırma sonuçlarının inceleneceğini ve mevcut prospektüslerin bu doğrultuda değiştirilip değiştirilmeyeceğine karar verileceğini açıkladı.

2010 Yılında 2,8 milyon temazepam reçetesi yazıldı; bir başka yaygın uyku hapı olan zopiclone için de 5,3 milyon reçete yazıldı.


Aynı gruptaki zolpidem için 725,000, zaleplon için de 9,400'den fazla reçete yazıldı.
Araştırmadan notlar...

ABD'nin Wyoming eyaletindeki Jackson Hole Centre for Preventive Medicine ve Kaliforniya'daki Scripps Clinic Viterbi Family Sleep Centre'da yürütülen araştırmada, uyku hapı verilen kişilerin, ilaç kullanmayan insanlara kıyasla, 2,5 yıllık süre içinde ölme olasılıklarının 4,6 kat fazla olduğu belirlendi.

Genel olarak, uyku ilacı kullanmayan her 80 kişiden birine (23.674 kişiden 295'i) kıyasla, uyku ilacı kullanan 16 hastadan biri (10.531 kişiden 638'i) öldü.

Artan risk oranı, kalp ve akciğer hastalıklarıyla, sigara ve içki kullanımı gibi diğer unsurlar dışarda bırakılarak hesaplandı.

Uyku haplarının kişinin uyku sırasında nefes alma düzenini değiştirebildiği ve daha fazla intihar riskiyle bağlantılı olabileceği de kaydedildi.

Yapılan araştırmada yüksek dozlarda uyku hapı kullananlarda kanser olasılığının da arttığı belirtildi ve uyuşturan ilaçların getirebileceği yararların yol açacağı tehlikeleri haklı çıkaramayacağı; kısa süreli kullanımın bile haklı gösterilemeyeceği vurgulandı.

10/21/2011

kene kabusuna türk bilim adamlarının geliştirdiği antiserum tedavisi umut oldu

    10/21/2011 09:40:00 ÖS   Yorum yok

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Kliniği Şefi Prof. Dr. Hürrem Bodur, KKKA hastalığının tedavisinde kullanılan serumla ilgili çalışma konusunda açıklamalarda bulundu.


antiserum tedavisi
KKKA tedavisinde kullanılmak üzere antiserum geliştirilmesine yönelik geçmişte Bulgaristan ve Rusya gibi ülkelerde çalışmalar yürütüldüğünü anlatan Bodur, yeterince antikor geliştiremedikleri için vücutlarında virüs çoğalan bu hastaların yaşamlarını kaybettiklerini söyledi.

Ülkedeki farklı üniversite ve hastanelerden enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve veteriner hekimlerin yer aldığı, 2007'de etik kurul onayı alınarak başlatılan bu çalışmanın, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde KKKA tedavisi gören 26 hasta üzerinde yürütüldüğünü ifade eden Bodur, şu bilgileri aktardı:

''Çalışma için ülkemizde görülen KKKA hastalarının tedavisinde alternatif bir yöntem kullanılabilir mi düşüncesiyle yola çıktık. Bu hastalara daha önce KKKA geçirip iyileşen 22 donörden alınan kanlarla üretilen antiserum verildi. Hastaların 11'inde ölüm riski yoktu, 15'inin ise durumu ağırdı. Yani kanlarındaki virüs yükü nedeniyle bu hastalardan yüzde 90'ının hayatını kaybetme riski yüksekti. Durumu ağır 15 hastadan 13'ünün yaşamını yitirmesi beklenirken, antiserumla uyguladığımız tedavi sonrası sadece 2 hastamızı kaybettik.''

Çalışmayı ''umut verici'' olarak niteleyen Bodur, ''(Nihai tedavi bulundu) demek için henüz erken. İncelediğimiz vaka sayımız azdı. Bu nedenle serum ile ilgili çalışmaların devam etmesi gerekiyor'' şeklinde konuştu.

Çalışmanın, Japonya'daki bir bilim dergisinde de yayımlandığını belirten Bodur, hastaların çok büyük bir bölümünde hafif seyreden KKKA'nın kendiliğinden iyileştiğini, yüzde 10 oranında ise ağır seyrettiğini bildirdi.

Hastanede yatarak tedaviye ihtiyaç duyanların bu gruptaki hastalar olduğunu kaydeden Bodur, ''Bu hastaları biz gayet iyi biliyoruz. Çalışmayı da bunlar üzerinde yürüttük. Çalışma sonuçları ilerde daha geniş bir hasta grubunda denenmek üzere değerlendirilecek'' bilgisini aktardı.

Türkiye'nin deneyimlerinden yararlanacak


Öte yandan, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi (RSHM) Başkanlığı tarafından düzenlenen, Türk bilim adamlarının çalışmasının katılımcılarla paylaşıldığı, uluslararası katılımlı çalıştayda, KKKA hastalığı ile ilgili son gelişmeler ve yeni tedavi yöntemleri de masaya yatırıldı.

RSHM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ertek, yürütülen çalışmalar sayesinde Türkiye'deki KKKA vaka sayısının son yıllarda azaldığını belirtti.

Vaka sayısındaki artışın 3 yıl önce durduğunu, son zamanlarda da inişe geçtiğini belirten Ertek, çalıştayda Türkiye'nin deneyimlerinin diğer ülkelerle paylaşıldığını söyledi.
Yunanistan'daki Selanik Üniversitesinin öğretim üyesi Prof. Dr. Anna Papa Konitari, ülkesinde KKKA hastalığına rastlanmadığını, tek vakanın 2008 yılında görüldüğünü belirterek, ''Ancak KKKA salgını Avrupa'ya, Yunanistan, İtalya, Portekiz, İspanya gibi ülkelere de sıçrayabilir. Buna karşı önlem almak amacıyla Türkiye'nin deneyimlerinden yararlanmak istiyoruz. Zaten o yüzden bu toplantıdayız'' şeklinde konuştu.

10/11/2011

vitamin eksikliği haricinde alınan vitaminler ölüm riskine sebep olabiliyor

    10/11/2011 07:20:00 ÖS   Yorum yok

Bilim adamları vitamin haplarının yaşlı kadınlarda ölüm riskini artırabileceği uyarısında bulundu.


Uzmanlar bir süredir bu hapların yalnızca vücutta vitamin eksikliği varsa işe yarayacağını söylüyordu.
vitaminler ölüm riskine
İç Tıp Arşivleri dergisinde yayınlanan yeni araştırma ise fazlasının zararlı da olabileceğini ortaya koyuyor.

Araştırmada beslenmesinde genel olarak bir eksiklik bulunmayan ancak vitamin hapı almaya karar vermiş 50'li ve 60'lı yaşlardaki kadınlar incelendi.

Aldıkları haplar arasında özellikle multivitaminler, folik asit, B6, magnezyum, çinko ve demirin ölüm riskini artırır göründüğü belirtildi.

Ancak araştırmacılar 38 bin ABD'li kadın arasında yaptıkları çalışmanın, kadınların son 20 yılda aldığı vitaminleri hatırlamasına dayandığına vurgu yapıyor.

"Zararı olmayacağını düşünmekte yanılıyorlar. Fazlası zehirli olabilir ve farkına varmadan önerilen günlük sınırın üzerine çıkmak da çok kolay."


İngiliz Beslenme Birliği'nden Helen Bond

Ayrıca genel sağlık durumu gibi diğer faktörleri kontrol etmenin zor olduğunu da hatırlatıyorlar.

Fakat yine de araştırmalarının, vitaminlerin ancak gerçekten gerekli olduğu ve bunun tıbbi yöntemlerle kanıtlandığı durumlarda kullanılması gerektiğini gösterdiğini söylüyorlar.

Doğu Finlandiya Üniversitesi'nden Doktor Jaakko Mursu ve ekibi "Şu anki verilere bakarak, vitaminlerin genel ve yaygın kullanımını meşru kılacak bir sebep göremiyoruz." diyor.
Demir ve kalsiyum

Araştırmacılara göre örneğin demir hapları ölüm riskini %2,4 artırıyor. Kullanılan demir dozu arttıkça risk de artıyor.

Buna karşılık araştırmada kalsiyum hapları, ölüm riskini azaltır göründü. Ancak bilim adamları bu konuda daha fazla çalışma yapmaları gerektiğini belirterek, doktor tarafından tavsiye edilmedikçe kalsiyum alınmamasını istedi.

İngiliz Beslenme Birliği'nden Helen Bond bazı insanların, örneğin yaşlıların vitamin desteğine ihtiyaç duyabileceğini söylüyor.

Örneğin güneşin fazla görünmediği İngiltere'de 65 yaş üstündekiler için D vitamini tavsiye ediliyor.


Ancak Helen Bond da insanların çoğunun gereksindikleri vitamin ve mineralleri sağlıklı, dengeli bir beslenmeyle alabileceği görüşünde.

Bazı insanların vitaminleri bir tür "sigorta poliçesi" gibi kullandığına dikkat çeken Bond, "Zararı olmayacağını düşünmekte yanılıyorlar. Fazlası zehirli olabilir ve farkına varmadan önerilen günlük sınırın üzerine çıkmak da çok kolay." dedi.

8/16/2011

insan sağlığına televizyon daha zararlı bir sigara yaşam süresini 11 dakika 1 saat tv izlemek 22 dakika kısaltıyor

    8/16/2011 10:01:00 ÖS   Yorum yok

Avustralya'da yapılan bir araştırmaya göre, 25 yaşından büyüklerde bir saat televizyon izlemek, ortalama yaşam süresini 22 dakika kısaltıyor.


sigara yaşam süresini
Bir sigara içmekse yaşam süresini 11 dakika azaltıyor. Queensland Üniversitesi'ndeki araştırmada yer alan bilimadamları, günde altı saat televizyon izlemenin ortalama yaşam süresini beş yıl azalttığı uyarısında bulundu. 

 Televizyon izlemenin, sigara ve obezite kadar ciddi bir kamu sağlığı sorunu olduğuna da dikkat çekildi. Uzmanlar, küçük miktarlarda egzersizin bile sağlığa önemli katkıları bulunduğuna da dikkat çekiyor. Bu uzmanları, doğrular nitelikte bir araştırma da Tayvan'da yapıldı. '15 dakika egzersiz şart' Günde sadece 15 dakika egzersiz yapmanın ortalama yaşam süresini üç yıl daha uzattığı ve ölüm riskini yüzde 14 azalttığı belirlendi. 

 Lancet Tıp Dergisi'nde yayımlanan çalışmaya göre, egzersizin sağlığa herhangi bir katkısı olması için yapılması gereken minimum egzersiz de bu. Araştırma, Tayvan'da 400 bin kişinin değerlendirilmesiyle yapıldı. Çalışmaya göre, günde en az 15 dakika, haftadaysa 90 dakika egzersiz, yaşam süresini 3 yıl daha uzatıyor. Uzmanlar, egzersiz yapmaya başlayanların, kısa bir dönem içinde bu suraları çok aştığını vurguluyor. Araştırmada dikkat çeken bir başka bulgu da, egzersiz süresi arttıkça sağlığa katkılarının da büyümesi. Bilimadamları, her 15 dakika ilave egzersizin, ölüm oranlarını yüzde 4 azalttığını kaydediyor. 

5/03/2011

yapılan bir araştırmada anne olmak için en ideal ülke norveç afganistan son sırada

    5/03/2011 09:47:00 ÖS   Yorum yok
en ideal ülke

Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir araştırmaya göre, dünyada anne olmak için en iyi ülke Norveç...


164 ülke arasında yapılan bir araştırmada, Afganistan da en son sırada yer aldı.

Anne Olmak İçin En İyi Ülke Norveç
Habertürk gazetesinde yer alan habere göre; Norveç, anne ve çocuk ölümü oranlarının düşük olması, kadınların daha uzun ömürlü olması, okuma oranının yüksekliği, doğum izninin en az bir yıl olması gibi kriterlerle bu araştırmada ilk sırayı aldı.

''Save the Children'' adlı kuruluşun 12'ncisini hazırladığı annelik araştırmasında, gelişmiş ülkeler arasında Avustralya ikinci, İzlanda üçüncü, ABD ise 31'inci sırada yer aldı.

Afganistan En Son Sırada
Kadınların ömrünün ortalama 45 yıl olduğu Afganistan'ın, anne olmak için en kötü ülke olduğu belirtildi. Afganistan'da her 11 kadından biri doğumda ölüyor ve her 5 çocuktan biri 5 yaşını göremeden hayata gözlerini kapatıyor.

Sıralamada anne olmak için en iyi ülke olan Norveç'te ise kadınların ömrü ortalama 83 yıl ve sadece 175 kadından biri, 5 yaşına gelmeden çocuğunu kaybediyor. Norveçte deneyimli sağlık personeli doğumlarda bulunurken, Afganistan'da doğumların sadece yüzde 14'ünde sağlık personeli yer alıyor. Norveç'te kadınların yüzde 82'si modern doğum kontrol yöntemlerini kullanırken, Afganistan'da bu oran yüzde 16.

ABD 31. Sırada
ABD'nin sıralamada 31'inci sırada yer almasının nedeni de, sanayileşmiş ülkeler arasında anne ölüm oranının 2100'de 1 ile en üst seviyede olmasıyla açıklandı.

Buna göre, ABD'deki bir kadının hamilelik veya doğum sırasında ölme riski bir İtalyan veya İrlandalı'ya göre 7 kez, Yunanistan'daki bir kadına göre ise 15 kez daha fazla.

ABD'de ayrıca her bin çocuktan birinin 5 yaşına gelmeden öldüğü ve bu oranın yine sanayileşmiş ülkeler arasında yüksek olduğu belirtildi.

Listede Fransa 10, Almanya 11, İngiltere 13'üncü, Yunanistan 19, Rusya 38'inci sırayı aldı.


Türkiye İkinci Grupta 55. Sırada
Daha az gelişmiş ülkeler arasında ikinci grupta yer verilen Türkiye ise Küba'nın birinci, İsrail'in ikinci ve Kıbrıs Rum kesiminin üçüncü olduğu bu listede, anne olmak için en iyi ülkeler sıralamasında 55'inci oldu.

Türkiye'de her bin çocuktan 20'sinin, 5'inci doğum gününü göremeden öldüğü belirtildi.


Annelerin hamilelik ve doğumla bağlantılı ölüm riski ise Türkiye'de 1900'de bir olarak açıklandı. Türkiye'de modern doğum kontrol yöntemlerinin, kadınların yüzde 43'ü tarafından kullanıldığı ve kadınların ömrünün ortalama 75 yıl olduğu ifade edildi.

En az gelişmiş ülkeler olarak üçüncü ve ayrı bir grupta değerlendirilen Afrika ülkelerinin bir çoğu, araştırmada en alt seviyelerde yer aldı. Araştırmada ABD ve diğer sanayileşmiş ülkelerin, anne ve çocuk sağlığı için daha az avantajlı ülkelere yardımda bulunması da önerildi. Afganistan, bu listede en son sırada yer aldı. .
trt türk
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .