-->
virüs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
virüs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8/31/2011

birleşmiş milletler aşının fayda etmediği yeni kuş gribi uyarısında bulundu

    8/31/2011 02:03:00 ÖS   Yorum yok

Birleşmiş Milletler, mutasyona uğrayan ve aşının etki etmediği yeni bir kuş gribi türüne karşı uyarıda bulundu.


yeni kuş gribi
BM'ye bağlı Gıda ve Tarım Örgütü FAO, Vietnam ve Çin'de görülen yeni kuş gribi türünün insanlar için nasıl bir tehdit oluşturabileceğinin henüz bilinmediğini açıkladı. Örgüt, Vietnam'daki virüsün Tayland, Malezya ve bu yıl hastalıktan sekiz kişinin öldüğü Kamboçya'yı tehdit ettiğini belirtti. Dünya Sağlık Örgütü 2003 yılından bu yana kuş gribinden 331 kişinin öldüğünü açıklamıştı. 

Salgın nedeniyle dünya genelinde şimdiye kadar 400 milyondan fazla tavuk ve kanatlı hayvan itlaf edildi, 20 milyar dolarlık kayıp yaşandı. 2006'da doruk noktasına çıkan salgından etkilenen 63 ülkenin çoğunda hastalık ortadan kalktı. Ancak Çin, Mısır, Hindistan, Endonezya ve Vietnam'da zaman zaman kuş gribi vakaları görülüyor.

FAO'nun baş veterineri Juan Lubroth, kuşların göçleri nedeniyle vaka sayısının 2008'den beri artmakta olduğunu söyledi.

Kuşlar getiriyor, insanlar yayıyor


Lubroth, "Virüsü kuşlar getiriyor, üretim ve pazalamada insanlar yayıyor" dedi. Kuş gribi son iki yıl içinde son birkaç yıldır hiç vakaya rastlanmayan İsrail, Filistin, Bulgaristan, Romanya, Nepal ve Moğolistan'da da görüldü. 

Bu ülkelerde kümes hayvanları ya da yabani kuşlarda hastalığa rastlandı. Lubroth, Vietnam'ın kuzey ve orta kesimlerinde görülen yeni tür kuş gribinin Japonya ve Kore Yarımadası için de tehdit oluşturduğunu söyledi. 2008'de ilk vakanın görülmesi ardından Güney Kore'de yüzbinlerce kuş itlaf edildi. BM Gıda ve Tarım Örgütü virüse karşı tetikte olunması çağrısında bulundu.

8/15/2011

yeni bir araştırma sonucunda yüksek tansiyona bir virüsün sebep olabileceği saptandı

    8/15/2011 04:26:00 ÖS   Yorum yok

Çin'in başkenti Pekin'deki Çaoyang Hastanesinden bilimadamlarının yaptığı araştırma, uçuk (herpes) virüsüyle bağlantılı CMV (sitomegalovirüs) adı verilen virüs ile yüksek tansiyon arasında bağlantı olabileceğini gösterdi.


virüsün sebep olabileceği
Araştırmaya imza atanlardan Dr. Yang Şinçun, bu virüs ve yüksek tansiyon arasındaki ilişkinin kesinlik kazanması durumunda yüksek tansiyon aşısının ya da bu hastalığa karşı başka tedavi yöntemlerinin geliştirilebileceğini vurguladı. Yang Şinçun, insanlar üzerinde yapılan araştırmanın başlangıç aşamasında olduğunu ve daha fazla kişinin katıldığı geniş çaplı araştırmaların yapılması gerektiğine dikkati çekti.

Amerikan ''Circulation (Dolaşım)'' dergisinde yayımlanan araştırma, Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre dünya genelindeki bir milyar yüksek tansiyon hastası için umut ışığı olabilir. Hayatının herhangi bir döneminde birçok kişide, bazı enfeksiyonlara yol açan CMV, vücut salgılarıyla (kan, idrar, tükürük) bulaşıyor. CMV enfeksiyonları genelde herhangi bir belirti vermeden geçirilebiliyor. 

Birincil yüksek tansiyonun nedenleri tam olarak bilinmiyor. 


Bu hastalığın kalıtım, ruhsal açıdan çabuk etkilenen heyecanlı kişilik, şişmanlık gibi bazı etkenlerden kaynaklandığı düşünülüyor. İkincil yüksek tansiyona ise böbrek dokusunda ve böbrek atardamarlarında yerleşen hastalıklar, aortun kalpten çıktığı bölgedeki darlık, kafa içi basıncının artması, bazı ilaçlar yol açabiliyor. ABD'nin Beth Israel Deaconess Hastanesi'nden bilimadamlarının 2009'da fareler üzerinde yaptığı araştırma da yüksek tansiyonun ana nedeninin CMV olabileceğini göstermişti. 

Çinli bilimadamlarının araştırması, söz konusu virüs ile birincil yüksek tansiyon arasında bağlantı olabileceği bulgularını güçlendirmiş oldu.

7/15/2011

denizden çıktıktan sonra ıslak mayo ile dolaşmak idrar yolu enfeksiyonu riski oluşturuyor

    7/15/2011 11:45:00 ÖS   Yorum yok

Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gökçe Günbey Elemen, yaz aylarında sık yaşanabilen idrar enfeksiyonları hakkında bilgi verdi.


Denizden çıkar çıkmaz mayosunu değiştirin

Denizden ya da havuzdan çıktıktan sonra mayoların değiştirilmemesi birçok hastalığın oluşumuna zemin hazırlamaktadır. Islak mayo ile vakit geçirmek en başta idrar yolu enfeksiyonu riskini artırmaktadır. Örneğin ıslak mayo ile dolaşmak genital bölgede mantar enfeksiyonlarına yol açabilmektedir. Bu sebeple çocuğunuz için tercih edeceğiniz mayo ya da bikininin hava alan kumaşlardan yapıldığına dikkat edin. Çocuğunuz sudan çıktıktan sonra acilen ıslak mayonun kurusuyla değiştirmeniz bu riski engellemeniz için en iyi yoldur. Yine iç çamaşırlarının da hava alan cinsten özellikle pamuklu kumaştan olanlarının tercih edilmesinin sağlık açısından önemlidir.

idrar yolu enfeksiyonu

Enfeksiyonun baş sebebi bakteri ve virüsler


İdrar yolu enfeksiyonu (İYE); “üriner sistem” adını verdiğimiz idrar yollarının herhangi bir bölgesinde ve herhangi bir sebeple enfeksiyon oluşması durumudur. Yenidoğan döneminde (ilk 1 ay) erkek çocuklarda, daha sonraki dönemlerde ise kız çocuklarda daha sık görülmektedir. Kız çocuklarda idrar yolunun daha kısa ve anüse yakın olması bağırsak bakterilerinin idrar yollarına bulaşmasına zemin hazırlar. Bakteriler, virüsler ve mantarlar idrar yolu enfeksiyonuna yol açabilirler. En sık (%80) rastlanan etken bağırsak bakterilerinden biri olan E. Coli’dir.


İdrar yolu enfeksiyonu gelişmesinde risk faktörleri


• Kız çocuklarda tuvalet temizliğinin arkadan öne yapılması da enfeksiyonun gelişmesinde önemli rol oynar. Çocukların çok dar iç çamaşırı ve giysiler giymesi, havuz gibi durgun sularda yüzmesi
• Sünnetsiz erkek çocuklarda da İYE riski artmaktadır.
• Oyuna dalıp idrar tutma ve uzayan kabızlık idrar yolu enfeksiyonlarına zemin hazırlamaktadır.
• Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarında böbrek ve idrar yolları ile ilgili patolojiler de araştırılmalıdır.


Gece ve gündüz saatlerinde altını ıslatıyorsa dikkat

İdrar yolu enfeksiyon belirtileri çocuğun yaşına göre değişkenlik göstermektedir. Yenidoğan döneminde aktivite azlığı, emmede azalma, uzamış sarılık, kilo alamama gibi bulgularla kendini gösterirken; daha büyük çocuklarda ateş, karın ağrısı, kusma, iştahsızlık, sık idrar yapma, idrar yaparken yanma görülebilmektedir. Daha önce işeme sorunu olmayan çocukta gündüz veya gece altını ıslatma yine idrar yolu enfeksiyonunu akla getirmelidir. Çocuklarda İYE belirti vermeden de seyredebileceğinden tüm sağlıklı çocuklara ilk kez 6-9 ay arasında ve daha sonra yılda bir kez idrar tahlili yapılmalıdır.


Tedavide antibiyotik önemlidir

Fizik muayene ve aileden alınacak öyküden sonra kesin tanı için idrar örneği alınarak idrar tahlili ve idrar kültürü yapılmalıdır. İdrar örneği steril koşullarda alınmalıdır. Küçük çocuklarda torba ile idrar alınmaktadır. Ancak kuşkulu durumlarda sonda ile veya iğne ile direkt mesaneden idrar alma (suprapubik aspirasyon) gibi yöntemler de kullanılmaktadır. Gerekli durumlarda üriner sistemi değerlendirmek, patolojileri ortaya koyabilmek için ultrason ve ilaçlı böbrek filmi de çekilebilmektedir. İYE tedavisinde antibiyotikler kullanılmaktadır. Yenidoğan dönemindeki idrar yolu enfeksiyonlarında veya böbreklerde de enfeksiyon ve yüksek ateş varsa (piyelonefrit) her yaş grubunda, hastaneye yatırılarak antibiyotik tedavisi verilmektedir. Genel durumu iyi, kusması olmayan 1 yaş üstü çocuklarda ağızdan antibiyotik verilmektedir. Tedavi süresi 7-14 gündür. 

7/12/2011

ehec bakterisi hakkında bilinmesi gerekenler ve korunma önlemleri

    7/12/2011 10:56:00 ÖS   Yorum yok

Turizm sezonu açıldı, ülkemize daha çok sayıda turist gelecek, ülkemizden daha çok sayıda insan yurt dışına gidecek. Hal böyle olunca akıllara şu soru geliyor: Kısa süre önce Almanya’da ortaya çıkan ve bir anda Avrupa’nın gündemine oturan EHEC bakterisinin yayılma ihtimalini güçlendiriyor mu? 


Acıbadem Kayseri Hastanesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof Dr. Bülent Sümerkan, EHEC bakterisinin ne olduğunu, nasıl ve nereden bulaştığını, vücutta yaptığı tahribatı anlattı.


EHEC neyin kısaltılması? EHEC bakteri mi, yoksa virüs mü?


Entero-Hemorajik Escherichia Coli isimli bakterinin kısaltılmış ismi. EHEC, bir bakteri olmasına rağmen medyada çoğu kez yanlış bir kullanımla "virüs" olarak tanıtılıyor. Bu bakteri genelde, çeşitli tip ishallere neden olabilen bir grubun üyesi. Örneğin; çok daha hafif seyredebilen ve Turist İshali (diyaresi) olarak bilinen hastalığa da farklı bir Escherichia coli tipi neden oluyor.

korunma önlemleri
EHEC’in, kuşlar ve memelilerin bağırsaklarında, onlara zarar vermeden bulunan Escherichia coli bakterilerinden farkı ne?

Bu bakterilerin en önemli özelliği, diğer Escherichia coli bakterilerinden farklı olarak, güçlü bir toksin meydana getirmeleri. Bakteriler vücuda girip bağırsakta çoğalmaya başladığında, toksin üreterek hem bağırsakta kanlı ishale neden oluyor hem de bağırsak sisteminden dolaşıma geçerek organlara zarar veriyor.



Bahsettiğiniz toksinler, bağırsak dışında hangi organlara zarar veriyor?


Sitotoksin adını verilen bu toksinler, kan dolaşımına geçtikten sonra damar duvarını oluşturan endotel hücrelerine, böbreklerde bulunan bazı hücrelere, alyuvarlara bağlanıyorlar ve bu hücrelerde hasar meydana getiriyorlar. Bunun sonucunda pıhtılaşmaya neden olan bazı faktörler salınıyor, trombosit adı verilen pıhtılaşma pulcukları kümeleşiyor. Ardından başta böbrekler olmak üzere organlardaki kılcal damarlar tıkanıyor ve bu organların görevlerinde bozukluk meydana geliyor. Ayrıca alyuvarların tahrip olması sonucu anemi (kansızlık) oluşuyor.


Bakteri vücuda girdikten ne kadar zaman sonra etkileri görülmeye başlıyor? EHEC, herkeste aynı ağır tablonun yaşanmasına neden oluyor mu?
Özellikle 10 yaşın altındaki çocuklarda ve erişkinlerin yaklaşık yüzde 10’unda toksinlerin oluşturduğu organ bozukluğu nedeni ile ağır bir tablo olarak karşımıza çıkıyor. İshal belirtileri için kuluçka dönemi genellikle 3-4 gün. Bu dönem 1-2 gün kadar kısa olabileceği gibi 5-8 güne kadar da uzayabiliyor. Başlangıçta kanlı olmayan ishal, bir iki gün içerisinde kanlı olmaya ve karın ağrıları varsa artmaya başlıyor.


Toksinin neden olduğu ve organları etkileyen belirtiler ne zaman ortaya çıkıyor?

Genelde ilk belirtilerin ortaya çıkmasından bir hafta, on gün sonra ortaya çıkıyor.


Bu bakterilerin kaynağı nedir?

Bu bakterilerin ana kaynağı, sığır başta olmak üzere diğer çiftlik hayvanlarının kendi dışkıları ile kirlenmiş ve iyi ortamda tutulmadan az pişmiş etlerinin yenmesi. Bunun yanında, hastalığı belirtili ya da belirtisiz geçiren insanların, dışkıları ile kirlenmiş ortam ve iyi yıkanmamış elleri ile gıda hazırlamaları. Özellikle, hastalığı geçiren kişilerin bir kısmında, bakterilerin dışkılarında uzun süre bulunduğu görülüyor. Salgınların büyük bir kısmı, iyi pişirilmemiş sığır kaynaklı gıdalar (kıyma, tütsülenmiş et, süt) yoluyla oluşuyor. Hastalık insanlara; pişmemiş veya az pişmiş etler, özellikle hamburgerler, aracılığı ile bulaşıyor. Pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleri, klorlanmamış içme suları, hatta doğal gübre ile yetişmiş çiğ tüketilecek sebzelerin iyi yıkanmadan veya bu tip gıdaların dışkı (kanalizasyon) ile kirlenmiş su ile yıkanmaları sonucu oluşuyor.



İshali önleyici, bağırsak hareketlerini azaltıcı ilaçlar bu vakalarda kullanılabilir mi?

Bağırsak hareketlerini azaltan ilaçların kullanılması kesinlikle doğru değil. Bu tip ilaçların kullanılması, bağırsakların EHEC’den temizlenmesini geciktirip toksin emilimini devam ettirerek organlara zarar verme riskini artırıyor.


İnsandan insana bulaşır mı? Korunmak için neler yapılmalı?

Bakterilerin düşük enfektif dozu nedeniyle (10 ila 100 bakteri enfeksiyon oluşturabilir) insandan insana da bulaşabiliyor. Özellikle çocuk yuvalarında veya yaşlı bakımevlerinde bakterinin bulaşması sıklıkla yaşanıyor. EHEC enfeksiyonları, genel hijyen önlemlerinin alınmasıyla önlenebiliyor. Enfekte olması muhtemel hayvanlarla temastan sonra ellerin yıkanması, gıdaların hazırlanmasında hijyen kurallarına uyulması çok önemli. Pastörize edilmemiş sütler mutlaka kaynatıldıktan sonra içilmeli. Özellikle hamburgerlerin et kısımları iyi pişirilmeli. Sebzeler uygun şekilde yıkanmalı. Hastalar ve nekahet döneminde olanlar (bakteri enfeksiyon düzeldikten sonra 8 hafta kadar dışkıda bulunabiliyor) gıda işlerinde ve özellikle risk altında bulunan çocuk yuvası, yaşlı bakımevi gibi yerlerde çalıştırılmamalı. Bakterinin dışkı ile bulaşabileceği sularda yüzülmemeli.


Salgın başta Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde görüldüğüne göre, bu ülkelere seyahat eden yurttaşlarımız özellikle nelere dikkate etmeli?

Daha önce de belirttiğim gibi genel hijyen önlemlerine uyulması çok önemli. Kapalı su tüketilmeli, eller sıkça yıkanmalı. Çiğ tüketilecek sebzelerin, çok iyi ve güvenilir sular ile yıkanmasına özen gösterilmeli. Dışarıda, çiğ sebze içeren salata gibi yiyecekler, bu aralar tüketilmemeli. Etlerin, özellikle hamburger içindeki etlerin iyi pişirildiğinden emin olunmalı.

Ek olarak ishal geliştiğinde mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulması da önemli.

7/01/2011

hepatit c ve aids hastalığını ortadan kaldıracak iki yeni ilaç türk bilim adamlarından

    7/01/2011 08:26:00 ÖS   Yorum yok

ABD'nin Pensilvanya eyaletindeki Merck Araştırma Laboratuvarında görevli Dr. Ercem Atillasoy ve Dr. Dalya Güriş, kronik Hepatit-C'ye yönelik ilacın dirençli hastalarda bile tam tedavi sağladığını, HIV ilacının ise AIDS'i kronik bir hastalığa dönüştürerek hastaların yaşam süresini 20-25 yıl artırabildiğini bildirdiler.

 iki yeni ilaç

Merck Araştırma Laboratuvarı'nda Global Ruhsatlandırma İşlerinden Sorumlu Yetkili Müdür ve Aşılardan Sorumlu Tedavi Alanı Lideri olarak görev yapan Dr. Ercem Atillasoy, ABD'de FDA'dan ruhsat alan, Avrupa'da ise yakında ruhsatlandırılması beklenen kronik Hepatit C'ye karşı geliştirilen ilaçla ilgili bilgiler verdi.

''Proteaz inhibitörü'' denilen ilacın, çok yönlü görev yapan protein yapının parçalanmasına engel olarak, virüs parçacıklarının gelişmesini engelleyen bir özelliğe sahip olduğunu ifade eden Atillasoy, tedavide, virüsün çoğalmasını engelleyen enzimin yok edilmesinin hedeflendiğini bildirdi.

İlaç Ağızdan Alınıyor
Şimdiye kadarki Hepatit-C ilaçlarının enjekte edilen nitelikte olduğunu, bu ilacın ise ağızdan alındığını belirten Atillasoy, şu bilgileri aktardı:

''Tedavide bugüne kadar daha çok antiviral ilaçlar veriliyordu, yani Hepatit-C'ye yönelik spesifik ilaçlar yoktu. Bu ilaç ise doğrudan bu hastalığı ortadan kaldırmaya yönelik. Yeni ilaçla artık tedavide etkinlik artacak, süreç ise kısalacak. Tam bir tedaviden söz etmek mümkün. Hepatit-C'ye karşı tıpkı kanserdeki gibi kombine tedavi ön plana çıkıyor. Bu ilaç için de aynı şeyi söylemek mümkün. Yeni ilaç, kronik Hepatit-C'ye yönelik bugüne kadar kullanılan tedavilere eklenerek başarıyı 2-3 kat artırıyor. Diğer ilaçlar üzerinde de çalışmalar sürüyor. Belki yakında tüm ilaçların ağızdan alınması mümkün olacak.''

Karaciğer Nakline Gerek Kalmayacak

Hastalara yaşam şansı tanıyan bu ilaçla karaciğer nakline ihtiyacın da ortadan kalkacağını bildiren Atillasoy, ''İlaç, daha önce hiç tedavi görmeyen ya da tedavisi başarısız olan, siroz gibi karaciğer hastalığı gelişen yetişkin hastalarda son derece etkili. Bu Hepatit-C tedavisinde bir dönüm noktası'' diye konuştu.

İlacın onaylanmasının, tıpta uluslararası alanda son 10 yıl içinde kronik Hepatit-C tedavisindeki en büyük gelişme olduğuna işaret eden Atillasoy, şunları söyledi:

''Mevcut standart tedavilerle karşılaştırıldığında, bu ilaç bir hastanın tespit edilemeyen virüs seviyeleri elde etme şansını büyük oranda artırıyor. Yan etkisi oldukça düşük bu yeni nesil ilaç, birçok hasta için toplam tedavi süresini de kısaltıyor. Amerikan İlaç ve Gıda Kurumu (FDA) uzmanları, ilaçla Hepatit-C tedavisinde yeni bir dönemin başladığını ifade ettiler.''

HIV Artık Kronik Bir Hastalık Olacak

Dr. Ercem Atillasoy, laboratuvarda, AIDS'e neden olan HIV'e karşı geliştirilen ilaçla da hastalığın artık ölümcül olmaktan çıkarılıp kronik hale getirildiğini söyledi.

ABD'de ve Avrupa'da onay alan ilacın, hastalığa yol açan virüsün, hücrenin DNA'sına girme sürecini engelleyen ''integraz inhibitörü'' türden bir ilaç olduğunu anlatan Atillasoy, bu yeni sınıf ilaçla tedavide yanıt alınamayan hastalarda bile olumlu sonuçlara ulaşıldığını ve ''umut'' olduğunu söyledi.

Tam bir tedavi sağlamayan bu ilacın ömür boyu kullanılmasının zorunlu olduğunu ifade eden Atillasoy, ''Hastaların yaşam süresini 20-25 yıl uzatan bir tedavi söz konusu. AIDS önceden hastalar için bir ölüm cezası gibiydi, oysa artık uzun bir yaşam söz konusu olabilecek. İlaç ayrıca iyi tolere edilebiliyor'' dedi.

Diğer ilaçlarla da kombine edilen bu yeni ilacın günde iki kez alınmasının yeterli olduğunu belirten Atillasoy, ''Bu tedaviyle HIV'in kontrol altına alınabildiği hasta oranı yükseldi'' diye konuştu.

Türkiye'de Kullanılması Zaman Alabilir
Dr. Ercem Atillasoy, Türkiye'deki ilaç ruhsatlandırma sürecinin ABD ve Avrupa'dan daha uzun sürdüğünü, bu nedenle her iki ilacın Türkiye'de kullanılması ve geri ödemeye alınmasının zaman alabileceğini bildirdi.

Kas Kanseri Aşısı Yolda
Merck Araştırma Laboratuvarı Aşı Klinik Araştırma Direktörü Dr. Dalya Güriş de, laboratuvarda bu iki ilacın geliştirilmesinin yanında, kas kanserine karşı aşı üzerindeki çalışmaların da sürdüğünü bildirdi.

FDA onayının ardından, aşının 1-2 yıl içinde kullanıma sunulmasının beklendiğini belirten Güriş, aynı laboratuvarda geliştirilen, ''Rahim Ağzı Kanseri Aşısı'' olarak bilinen HPV aşısının artık anal kanserlere karşı da ruhsat aldığını söyledi.

Dr. Dalya Güriş, HIV'e karşı aşı çalışmalarının bir süre önce başarısızlıkla sonuçlandığını, ancak ''ümitsizliğe kapılmadıklarını'', araştırmalarının devam ettiğini sözlerine ekledi. 
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .