-->
travma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
travma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/24/2011

araştırmalara göre travmaların olumsuz etkilerini rüya görmek azaltıyor

    11/24/2011 09:47:00 ÖS   Yorum yok

California-Berkeley Üniversitesi'nde yürütülen araştırmada deneklere rahatsız edici ya da üzücü, duygusal resim ve fotoğraflar gösterildi.

rüya görmek azaltıyor
Bir süre sonra, aynı deneyime ikinci kez tabi tutulan deneklerin bu kez beyin aktiviteleri de incelendi.

Sonuçlar, iki gösterim arasında uyumasına müsaade edilen deneklerin beyinlerinde duygularla ilişkilendirilen bölgenin daha az etkin olduğunu, bunun yerine akıl ve mantıkla ilgili kısmın etkinleştiğini ortaya koydu.

Rüya görme ile travma ilişkisi


Current Biology (Güncel Biyoloji) isimli akademik dergide yayınlanan araştırma bulguları, rüya görme ile hafıza arasındaki bağlantıya odaklanıyor.

Yaşamlarında şok edici, travmatik olaylar yaşayan insanların bazılarında travma sonrası kalıcı duygusal hasarlar oluştuğu, kabul gören bir bilimsel gerçek.

Bilim adamları uyku sırasında rüya görülen aralığın, beynin yeni yaşanan, taze anıları işleme biçimine de etkisi olduğunu düşünüyor.

Bu nedenle rüya görme sürecinin daha iyi anlaşılmasıyla, travma sonrası duygusal bozukluk yaşayan kişilerin tedavisine ışık tutabileceğini söylüyorlar.

Söz konusu araştırma kapsamında yer alan 35 gönüllü denek iki gruba bölündü ve kendilerine duygusal tepki yaratabilecek 150 adet resim gösterildi.

Daha sonra gruplardan birinin gece iyi bir uyku çekmesi sağlandı; diğer gruptaki denekler ise uyumadılar.

Daha sonra beyin faaliyetlerinin izlenmesi için bir MR cihazına bağlanan deneklere aynı resimler yeniden gösterildi.

Uykusuz olan gruptaki deneklerin beyinlerinde, duygularla ilgili alanların diğer gruptaki deneklere göre daha faal olduğu tespit edildi.


Dinlenmiş olan gönüllülerin beyninde ise faaliyetler daha çok mantık ile ilişkilendirilen bölgelerde yoğunlaştı.
'Normalden az noradrenalin salgılanıyor'

Araştırma ekibinde yer alan doktor Matthew Walker, iki grup arasında ortaya çıkan farkın uyuyan deneklerin beyinlerinde, rüya gördükleri sırada noradrenalin maddesinin normalden az miktarda salgılanmasından kaynaklanabileceğini söyledi.

Stres ve sıkıntıyla bağlantılı olduğu bilinen kimyasal maddenin azalması sayesinde maruz kalınan duygusal tecrübelerin etkisinin zayıfladığını düşünen Walker, iyi bir uyku çektikten sonra, olumsuz deneyimlerin şiddetinin hafiflediğini, bireyin kendisini bu gibi olumsuz deneyimlerle mücadele edebilmek için daha güçlü konumda gördüğünü söyledi.

Araştırma sonucunu değerlendiren psikolog Rodernick Orner ise uykunun travmatik anılar konusunda olumlu bir etkisi olsa da, travma sonrası duygusal sorun yaşayan hastaları etkileyen daha pek çok unsur olduğuna dikkat çekti.

3/15/2011

halsizlik ve yorgunluk varsa yumuşak doku romatizmasına işaret olabilir

    3/15/2011 08:56:00 ÖS   Yorum yok
yumuşak doku romatizması

Memorial Hizmet Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Uz. Dr. Demet Tekdöş Demircioğlu, fibromiyalji sendromu ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.




Kadınlarda daha sık görülüyor

Fibromiyalji sendromu yaygın ağrı şikayeti ile birlikte, hassas noktaların varlığını kapsayan bir yakınmalar topluluğudur. Toplumda sıklığı yüzde 1 ile 5 arasında değişmektedir. Sıklıkla kadınlarda görülmekle beraber; her iki cinsi ve her yaş grubunu etkileyebilen bir durumdur.

Çoğunlukla yaygın vücut ağrısı, uyku bozukluğu, yorgunluk, tüm vücutta tutukluk, baş ağrısı, ellerde ve ayaklarda uyuşma gibi pek çok farklı yakınmalar bir arada görülebilmektedir.
Bu sendromun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte; travma, spor yaralanmaları, uyku bozuklukları, otonomik disfonksiyon, psikolojik bozukluklar ile ilişkili olabileceği bilinmektedir.



3 aydan fazla süren belirtilere dikkat!


Fibromiyalji tanısı, sıklıkla kronik ağrı öyküsü ve hassas noktaları ortaya çıkaran fizik muayene ile konulur. Bu öykü en az 3 aydan beri sürmekte olan vücudun üst ve alt yarısında yer alan ağrıyı da içermelidir. Fizik muayene 18 adet daha önce tanımlanmış hassas noktanın 11 tanesinde ağrı oluştuğunu göstermelidir. Yakınmayı açıklayacak fiziksel bulgunun olmaması beklenmekle birlikte bölgesel ve sistemik hastalıkların ayırıcı tanısının yapılabilmesi için ayrıntılı muayene yapılması önemlidir.



Hastalık konusunda bilinçli davranın


Fibromiyalji sendromunun ilerleyici olmaması ve hastalarda uzun dönemde yaşam süresinin etkilenmediği unutulmamalıdır. Öncelikle hasta eğitimi önemlidir. Uzun süreli oturma, ayakta durma, stres, uzun süreli yazı yazma, ağırlık kaldırma, kolların gergin pozisyonda çalışma yüzeyinde bulunması gibi faktörler fibromiyaljinin belirtilerini şiddetlendirebileceği akılda tutulmalıdır.



Uygun tedavi ağrıyı azaltarak yaşam kalitesini yükseltir

Tedavide amaç ağrı ve yorgunluktan yakınan fiziksel ve sosyal yaşamı etkilenmiş kişinin yakınmalarına yönelik tedavi seçeneklerini hazırlamaktır. İlaç tedavisinde ağrı kesiciler, kas gevşeticiler, antidepresanlar tercih edilir. Fizik tedavi ajanlarının yanında egzersizler (Yürüyüş, koşu, bisiklet egzersizleri) önerilir. Fibromiyaljinin tedavisinde ilaç tedavisi daha çok hastanın şikayetlerine yönelik uygulanır. Fizik tedavide sıcak, soğuğun ve elektriksel uyarının fizyolojik etkilerinden yararlanarak kaslarda gevşeme ve yumuşak doku ağrılarının giderilmesi amaçlanır.

Aerobik egzersizler örneğin yürüyüş, egzersiz bisikleti ve su tedavileri ağrıyı kontrol altına almaktan çok hastaların fiziksel fonksiyonlarını artırır, ağrılı noktaların algılanmasını azaltır. Bu tedavi yöntemlerinin kombine olarak uygulanmasının daha faydalı olduğu yapılan çalışmalar da gösterilmiştir. Fibromiyalji sendromunun kesin tedavisi yoktur ancak, uygulanan tedavi yöntemleri ile hastalar ağrıyı daha az algılar ve yaşam kalitelerini yükseltirler.
cumhuriyet portal

2/27/2011

Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma tekniği ile baş ağrısı tedavisi

    2/27/2011 07:12:00 ÖS   1 yorum
baş ağrısı tedavisi

Davranış Bilimleri Enstitüsü (DBE) Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi Çift ve Aile Terapisti Şirin Hacıömeroğlu, travma sonrası stres bozukluklarının tedavisinde kullandıkları ''EMDR'' (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) yöntemiyle, migren hastalarının sorunlarını hafiflettiklerini bildirdi.


Davranış Bilimleri Enstitüsü (DBE) Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi Çift ve Aile Terapisti Şirin Hacıömeroğlu, baş ağrılarında en yaygın olanlarının, migren, gerilim tipi ve küme tipi ağrılar olduğunu vurgulayarak, migrenin 4 ile 72 saat arasında sürebildiğine işaret etti. Migrenin genetik yatkınlığının da olduğunu belirten Hacıömeroğlu, ancak ortaya çıkmasının genellikle bir olayla tetiklendiğini söyledi.

Hacıömeroğlu, genellikle migrene, mide bulantısı, aşırı ışık ve ses duyarlılığının eşlik ettiğini ifade ederek, şöyle devam etti: ''Araştırmalarda, migrenin en çok yanlış teşhis koyulan hastalıklardan olduğu belirtiliyor. Migren kadınlarda daha fazla görülüyor ve bunu adet dönemi daha çok tetikliyor. Gerilim tipi baş ağrısının yaygınlığı ise yüzde 90'larda görülmektedir. Bu da migren gibi insan hayatını oldukça etkileyen bir ağrı. Başın sızlaması, sıkılması gibi hissediliyor. Stres ve uykusuzluk bir numaralı tetikleyicileri. Travma sonrası stres bozukluklarının tedavisinde kullanılan EMDR yönteminin, migren hastalarının sorunlarını hafiflettiğini tespit ettik. Bu konuda yeni bir proje geliştirerek migren hastaları üzerinde EMDR yöntemini uygulayıp, baş ağrısının şiddetini, süresini veya sıklığını azaltmayı başardık.''

Şirin Hacıömeroğlu, ''EMDR'' yönteminin travma tedavisinde kullandıkları çok etkili bir teknik olduğunu söyledi. ''Artık EMDR'nin kullanımı bir çok alana kaymış durumda. Madde bağımlılığını dahi bu yöntemle tedavi edebiliyoruz'' diyen Hacıömeroğlu, şöyle devam etti: ''Travma sonrası psikolojik sorunların çözümü için kullanılan EMDR yöntemi, DBE tarafından geliştirilen yeni bir proje ile migren, gerilim tipi baş ağrısı gibi birincil baş arısı çekenlerin derdine çare oluyor. Proje çerçevesinde, kronik günlük baş ağrısı olan kişilere uygulanan

EMDR yöntemi sayesinde, hastalardaki ağrı şiddeti, sıklığı, süresi ve alınan ilaç miktarında ciddi düşüşler oldu. 


Bu yöntem ile yapılan, geçmişte yaşanan ve güne taşınan bazı olay ve anıları elden geçirmektir. Bunların yol açtığı hoş olmayan duygular ve ya bedensel duyguları zayıflatmak, acı vermeye devam etmesini önlemektir. EMDR'de kişi, acı veren anısıyla, güvenli bir ortamda yüz yüze geliyor. Bu şekilde onun üzerine gidebilme ve üstesinden gelmek için harekete geçme cesareti buluyor. Mevcut stres faktörünü tetikleyen uyarana karşı duyarsızlaştırılıyor.''

Hacıömeroğlu, uygulamanın, EMDR yönteminin yenilikçi bir tarzda yorumlanması olduğunu ve elde ettikleri başarının kısa bir süre içinde yurt dışında da ilgi gördüğünü belirtti. Hacıömeroğlu, ilaç tedavilerinin, baş ağrılarının azaltılması ve engellenmesinde, sadece geçici bir rahatlama sağladığını ifade ederek, EMDR'nin her tür kronik baş ağrısı çeken hastalar için ideal bir alternatif tedavi olduğunu dile getirdi.
cumhuriyet portal
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .