-->
testosteron hormonu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
testosteron hormonu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/23/2012

kelliğe sebep olan sır çözüldü saçları geri kurtarabilecek tedavi kapısı aralandı

    3/23/2012 12:16:00 ÖÖ   Yorum yok

Erkeklerde kelliğin sırrının çözüldüğü bildirildi. Amerikalı bilim adamları saçları dökülmüş erkekler ve laboratuvar fareleri üzerinde yapılan deneylerde saç dökülmesini tetikleyen bir protein buldu.

saçları geri kurtarabilecek

Bu buluşun saç dökülmesini durdurabileceği, hatta saçların geri kazanılmasını sağlayabilecek bir tedaviye kapı aralayabileceği belirtiliyor.

Birçok erkeğin saçları orta yaşlarda dökülmeye başlıyor.


70 yaşına kadar erkeklerin yüzde 80'inin saçları bir ölçüde dökülüyor.

Bunda genetik faktörlerin yanı sıra testosteron hormonu da önemli bir rol oynuyor.

Bu hormonlar saç keseciklerini ufaltıyor. Kesecikler görünmez hale gelinceye kadar ufalıyor ve kellik görüntüsü ortaya çıkıyor.

Pennsylvania Üniversitesi'ndeki uzmanlar, erkeklerin kelleşmeye başladıklarında hangi genlerin harekete geçirildiğini araştırdı.

Araştırma sounda saç derisinin kel olan bölgelerindeki keseciklerde prostaglandin D sentaz proteini seviyesinin arttığı tespit edildi. Saçlı bölgelerde böyle bir bulguya rastlanmadı.

Yüksek miktarda bu proteinin verildiği fareler tamamen kelleşti. Saç nakli yapılan erkeklerde de bu protein alındıktan sonra saç çıkması durdu.


Araştırmaya başkanlık eden Dermatoloji Bölümü Başkanı Prof. Yorgo Koçarelis, bundan sonraki adımın bu reseptörü etkileyen diğer bileşenleri izlemek olacağını ayrıca bu reseptörün bloke edilmesinin süreci geri çevirip çevirmeyeceğini ya da sadece kelliği durdurup durduramayacağını araştıracaklarını söyledi.

Bir insan başında yaklaşık 100 bin minik saç keseciği bulunuyor. Bu keseciklerin her birinden bir tel saç çıkıyor. 

8/09/2011

yaşlanan erkeğin en önemli sorunlarından prostat kanserinin belirtileri

    8/09/2011 08:48:00 ÖS   Yorum yok

Uzmanlar, prostat kanserinin, yavaş ilerlediği ve geç bulgu verdiğini belirterek, bulguların ortaya çıktığında hastalığın ilerlemiş ve metastatik şeklinde kendini gösterdiğini ifade ediyor. 


Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, prostat kanserinin yaşlanan erkeğin en önemli problemleri arasında yer aldığını söyledi.

prostat kanserinin belirtileri
Avrupa'da 2009 yılı itibari ile 2.6 milyon yeni kanser vakası saptandığını belirten Biri, tüm kanser vakalarının yüzde 11'inin ve kanserden ölümlerin yüzde 9'unun prostat kanseri olduğunu ifade etti. Biri, prostat kanseri için bilinen en kuvvetli risk faktörünün genetik olduğuna, ailede prostat kanseri öyküsü olmasının prostat kanseri için risk oluşturduğuna dikkati çekerek, beslenme alışkanlığının da prostat kanseri gelişiminde etkili olabileceğinin düşünüldüğünü dile getirdi. 

 Prostat kanserinin, genel olarak orta-ileri yaş erkeklerin hastalığı olduğunu, hastalığın yavaş ilerlediğini ve geç bulgu verdiğini ifade eden Biri, bulgular ortaya çıktığında ise hastalığın ilerlemiş ve metastatik şeklinde kendini gösterdiğini söyledi. Biri, hastalığın bulguları arasında sık sık işeme, gece idrara çıkma, ağrılı idrar yapma ve idrar yapmada zorluğun öne çıktığını belirterek, 

''İlerlemiş hastalık da ise bel ve eklem ağrıları, halsizlik ve kilo kaybı olabilir. 


Bazen hastalık hiç belirti vermeden rastlantısal olarak veya kontrollerde PSA yüksekliği nedeniyle yapılan biyopsi ile ortaya çıkabilir'' diye konuştu. Tedavi seçenekleri Biri'nin verdiği bilgiye göre, hastalığın tevdisi tamamen evresine göre yapılıyor. Dikkatli izlem, cerrahi tedavi, radyoterapi, HIFU, hormonoterapi, kemoterapi gibi tedavi seçenekleri bulunuyor. Cerrahi tedavi, açık cerrahi, kapalı cerrahi ve robotik cerrahi olarak uygulanabiliyor. Prostat kanserinde dikkatli izlem, yavaş seyir gösteren ve tedavinin yan etkileri nedeniyle tedavi edilmeyecek hasta gurubuna uygulanıyor. İzlem protokolüne alınan hasta, düzenli olarak serum PSA ölçümü ile birlikte hastalığa özgü sorgulama ve parmakla rektal muayene ediliyor. Üç ayda bir PSA ölçümü diğer biyokimya testleri, yılda bir prostat iğne biyopsisi yapılarak hastalığın ilerleyip ilerlemediği kontrol ediliyor ve gerektiğinde kemik taraması isteniyor. Yerel olarak yerleşmiş, uzak yayışım göstermeyen hastalık durumda ise radikal prostatektomi tedavisi uygulanıyor. Açık, kapalı ya da robotik cerrahi ile prostat kapsülü ile birlikte, seminal veziküllerin ve çevre yağ dokuları ile birlikte çıkarılıyor. Bu tedavi, tümörün prostat dokusuna sınırlı olan, lenf nodu tutulumu olmayan, uzak metastaz olmayan, 75 yaşından küçük hastalara yapılabiliyor. Genel anesteziye bağlı risklerin dışında bu uygulama sonrasında idrar kaçırma ve sertleşme problemleri yaşanabiliyor. Yapılan çalışmalarda idrar kaçırma oranı yüzde 9-27 ve sertleşme problemi oranı ise yüzde 13-49 arasında değişiyor. Brakiterapi olarak da adlandırılan radyoreterapi ile prostat bezine yüksek dozda radyasyon verilebiliyor. Hormonal tedavide ise prostat kanseri testosteron denilen hormona duyarlı bir kanser çeşidi olduğundan sık tercih ediliyor. Testosteron bir erkeklik hormonu ve prostat kanserinde varlığı istenmiyor. Dolaşımdaki testosteronun ortadan kaldırılması ya da salgılanmasının durdurulması hormonal tedavinin temel prensibini oluşturuyor. Hormonal tedavide, dolaşımdaki testosteron hormonun baskılanmasına bağlı olarak seksüel problemler, meme büyümesi, bulantı, mide problemleri ve baş dönmesi gibi yan etkiler görülebiliyor. Hormon dirençli kanserlerde ya da ilerlemiş kanserlerde kemoterapi kullanılıyor. Krioterapi seçeneğinde ise prostat dondurularak tedavi ediliyor. Krioterapi ultrasonografi eşliğinde iğneler ile girilerek prostatın soğutulması ve dondurulması ile yapılıyor. Prostat kanserinde alternatif tedavi metotalarından olan HIFU (High Intensity Focused Ultrasound) ameliyatsız bir yöntem olarak gösteriliyor. Özel bir ultrason probunun bilgisayar eşliğinde makata yerleştirilerek kanserli dokunun odaklanması ve ses dalgaları ile tedavi edilmesi prensibine dayanıyor. HIFU, hastalık tekrarladığında yeniden uygulanabiliyor ya da diğer tedavi yöntemleri başarısız olduğunda yapılabiliyor.

1/09/2011

kadınların gözyaşı prostat hastaları için çare oluyor

    1/09/2011 07:56:00 ÖS   Yorum yok
prostat hastaları için çare

Kadınların gözyaşı, prostat kanseri tedavisinde umut olacak. İsrail’deki Weizmann Enstitüsü ve Wolfson Hastanesi’nin araştırmasına göre, kadınların gözyaşındaki bir kimyasal, erkeklerde testosteron hormonunu düşürüyor.


Gözyaşının erkekte cinsel isteği de azalttığı, bu bulgunun prostat kanseri tedavisinde kullanılabileceği açıklandı.

Kadın gözyaşının yan etkisi de yok


Prof. Noam Sobel, “Testosteron hormonu seviyesinin azaltılmasıyla önlenebilecek ya da tedavi edilebilecek birçok hastalık var. Bunların başında da prostat kanseri geliyor. Şu anki metodların birçok yan etkisi var ancak gözyaşıyla bu yan etkilerden kurtulmak mümkün” dedi.
hürriyet dünya
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .