-->
lezyonlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
lezyonlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/20/2013

Kasık bölgesindeki tüyleri ağda ile almak enfeksiyon riski yaratıyor

    3/20/2013 03:52:00 ÖS   Yorum yok

Fransa'daki bir özel klinikte 30 hasta üzerinde yapılan araştırma, ağda ve traşın ciltte yaptığı tahrişin bazı virüs türlerine uygun ortam hazırladığını ortaya çıkardı.


'Molluscum contagiosum' virüsü kapan 30 yeni hastanın hepsinin de kasık bölgesindeki tüyleri ağda veya traş etmek yoluyla aldıkları ya da kısalttıkları bildiriliyor.

24'ü erkek olan hastaların hepsinde kasık bölgesinde lezyonlar görüldü.

İngiliz Tıp Derneği'nin bir yayın organına bilgi veren araştırma ekibi, kasık bölgesindeki istenmeyen tüyleri aldırmanın erkekler arasında da giderek yaygınlaştığını kaydetti.

'Molluscum contagiosum' virüsü son derece bulaşıcı ve hastalık kapmış biriyle ten teması ya da virüs bulaşmış havlu ya da bezlere dokunmakla geçiyor.

Virüs genelde kendi kendine iyileşiyor ve kırmızı kabartılardan başka bir semptomu bulunmuyor.

Kabartıların sıkılması halinde kanama ve yara izi olabiliyor, enfeksiyonu yayma riski de artıyor.

Araştırmacılar cinsel organ üzerindeki tüyleri almanın siğil gibi bazı ufak enfeksiyonlar için de risk unsuru oluşturabileceğini söylüyorlar. bbc türkçe

12/27/2011

yüzdeki kırmızı lekeler için 5'er dakikalık seanslarla tedavi imkanı

    12/27/2011 10:42:00 ÖS   Yorum yok

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Selçuklu Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zekeriya Tosun, yüzde oluşan kırmızı lekeler nedeniyle toplum içine çıkamayan kişilerin psikolojilerinin bozulduğunu, içine kapanık olduklarını ve aile içi huzursuzluklara yol açtığını, çok basit bir tedavi sonrası bu kişilerin sıkıntılarından kurtulabileceğini ve görünümlerinin düzeltilebileceğini bildirdi.

seanslarla tedavi imkanı

Prof. Dr. Tosun, yaptığı açıklamada, kişilerin doğuştan veya sonradan yüzünde veya vücudunun diğer bölgelerinde oluşan kırmızı lekelerin (hemanjiom veya vasküler malformasyon) yüzünden görünümlerinden dolayı toplum içine çıkamadıklarını belirterek, halk arasında yüzde ''gül lekesi'' olarak tabir edilen bu rahatsızlığın tedavisinin uygulanmaya başladığını söyledi.

Dünyada yaygın kullanılan, Türkiye'de ise henüz yeni yaygınlaşmaya başlayan ''lazer'' yöntemini bu tür rahatsızlıkların tedavisinde kullanan ilk üniversite hastanelerinden biri olduklarını ifade eden Prof. Dr. Tosun, ''Hastalarımız arasında yüzündeki görüntüden dolayı kayınvalidesi tarafından dışlanan beğenilmeyen gelin, kocası tarafından 'gözüme gözükme kime görünürsen görün' denilen kadının bu dertlerine çare oluyoruz. Lazer yöntemiyle uygulamadığımız ve her seansı 5 dakika süren bu tedavi sonrası lekeleri yok ediyoruz'' dedi.

İnsanların böyle bir tedaviyi bilmediklerini anımsatan Prof. Dr. Tosun, bu noktada hasta potansiyeli sayısının küçümsenemeyecek oranda olduğunu, utanmaları nedeniyle bu kişilerin kendilerini gizlediklerini vurguladı.

Prof. Dr. Tosun, ''En fazla 5 dakikalık lazerle tedavi uyguluyoruz. Ameliyat gerektirmiyor ve yan etkisi yok. Tedavi uyguladığımız yerin dışında başka bir dokuya da zarar vermiyor. SGK ilk 5 seansa kadar tedavi ücretini karşılıyor. Lezyonun koyuluğuna göre seans süresi 5 ile 8 arasında değişiyor'' diye konuştu.

Türkiye'de estetik konusunda yanlış yönlendirmelerin olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Tosun, bu hastaların lazer tedavileri yapabilen hekimlerin bulunduğu merkezlere yönlendirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

5/06/2011

alman ilaç firması bayer ms hastalığında olumlu sonuçlara ulaştığını açıkladı

    5/06/2011 10:51:00 ÖS   Yorum yok
ms hastalığında olumlu sonuçlar

Alman ilaç firması Bayer öncülüğünde MS hastalığı ile ilgili 21 yıldır süren araştırma ve incelemeler sonucunda, MS tedavisinde etkisi kanıtlanan ilk tedavi olan inferon beta kullanımının, sağ kalma sürecini anlamlı olarak arttırdığı, düzenlenen toplantı ile açıklandı.


Ceylan İnterondinatel'deki toplantıda konuşan Prof. Peter Rieckmann, aksonal ara yüzün zarar görmesinin engellenmesi ve aksonlarda lezyona neden olan durumlara müdahale edilmesi halinde, hastalığın ilerlemesinin engellenebileceğini belirtti. Rieckmann, ''İnterferon beta, erken müdahale etmekle kalmıyor, aynı zamanda antioksidatif faktörleri de etkiliyor. Bunun sonucunda ilaç, hastalar üzerinde MS'in gelişimini stabil hale getirme yolunda yardımcı oluyor'' diye konuştu.

Kronik prograsif bir hastalık olan MS'in erken yaşlarda başladığını belirten Rieckmann, MS hastalarının sağkalım süresinin, normal sağkalım süresinden on yıl daha az olabileceğini ifade etti.


Rieckmann, sağkalımın, MS hasatalığı ile mücadelede en çok tartışılan konu olduğuna işaret ederek, ''Araştırmalarımızda 'interferon beta'yı baştan itibaren alan hastalarda yaşam süresinde uzama gözlendi. Uzun süreli araştırmamız sonucunda daha uzun süre interferon beta'ya bağlı kalındığında, engellilik ve hastalık belirtilerinin negatif sonuçlarında yüzde 50 civarında azalma görülmekte. Bu ilacın güvenlik profilinde de olumsuz sonuç görülmedi. 1989 yılında 372 kişi ile başladığımız araştırmalarda, sağkalım konusundaki izlenimler, onuncu yıldan itibaren kendisini göstermeye başladı'' dedi.

21 yıl önce araştırmalar başladığında, MS ile ilgili hiçbir tedavinin bilinmediğini kaydeden Rieckmann, sözlerini şöyle sürdürdü:


''Yapılan çalışmalarda, lezyonların daha az miktarda artması ya da durması üzerine yoğunlaştık. Hastalığın seyrini gözlemledik. Hastalar ya bu ilacı aldı ya da başka ilaçlar almaya devam etti. Uzun süreli bir inceleme sonucunda 16 yılda takip edilen hastaların yüzde 90'ında MS ile ilgili verilere ulaşmayı başardık. Araştırmadaki ilk beklentimiz, ilaçların engelliliğin ilerlemesini durdurması ve sağkalım oranları üzerindeki etkileri yönündeydi. 21 yıllık uzun dönem izlem çalışmasının sonuçları, etkili görülen 'interferon beta' tedavisine devam eden hastaların daha uzun süre yaşadığını ortaya koydu. interferon beta'ya en erken başlayan ve en uzun süre bu tedaviyi sürdürenler üzerindeki olumlu gelişmelerde ortaklaştık. Bunlar, yıllar önce tedavisi olmayan hastalıkla ilgili umut verici gelişmelerdir.''

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanı ve Türkiye MS Derneği Bilimsel Danışmanı Prof. Aksel Siva da Türkiye'de 40 bin civarında MS hastası bulunduğunu belirterek, ''Türkiye'deki hastaların da yakından takip etmesi gereken bir gelişme oldu. 'İnterferon beta' kullananlar üzerinde yapılan araştırmada ortaya çıkan dataya göre, MS'te 21 yıllık süreçte ilacı kullananlarda, kullanmayanlara göre yaşam süresinde olumlu bir artış olduğu gözlemlendi. İncelemeler başarılı bir şekilde ilerleyerek devam etmelidir'' diye konuştu.


21 Yıllık çalışma

Birçok ünlü bilim insanının katılımıyla süren 21 Yıllık Uzun Dönem İzlem Çalışması'nda, interferon beta ile çok merkezli, plasebo kontrollü öncü çalışma ve ataklı seyirli, MS hastalarının sağkalım sonuçlarını elde etmek için yapılan öncü çalışmaya katılan 372 hastadan 366'sının (yüzde 98,4) yaşayıp yaşamadıkları ve kaybedildilerse ölüm nedenleri araştırıldı.

İlaçların etkinliğini ölçmeyi amaçlayan araştırmaların çoğu MR sonuçları, klinik ataklar gibi kısa dönem sonuçlara odaklandı. Birkaç bağımsız çalışma, standartlaştırılmış ölüm oranının, MS'li hastalarda MS'li olmayan genel nüfusla karşılaştırıldığında 2-5 kat fazla olduğunu gösterdi.

Çalışmalar sonucunda, hastalık seyrini değiştiren ilaçların etkisiyle ilgili bilgi eksikliği için önemli veriler elde edildi. Neredeyse hastaların tamamına ulaşılarak bu süre içinde kaybedilen 81 hastanın çoğunun başlangıçta aktif ilaç almayan plasebo (Farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkarma hali) kolunda olduğu saptandı.

250 mikrogram interferon beta alan gurupta ölüm riskinin, ilk başta plasebo alan hastalarla karşılaştırıldığında yüzde 46,8 azaldığı belirlendi.
cumhuriyet portal
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .