-->
komplikasyonlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
komplikasyonlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/30/2013

El-Ayak-Ağız hastalığının önlenmesinde yüzde 90 başarı sağlayan aşı üretildi

    5/30/2013 01:42:00 ÖÖ   Yorum yok
El-Ayak-Ağız çoğunlukla 5 yaş altı çocuklarda, nadiren de erişkinlerde görülen viral bir hastalık ve ateş, elde ve ayaklarda döküntü ile kendini gösteriyor. Hastalık, kimi durumlarda beyinde iltihaplanma ve ölümle de sonuçlanabiliyor.

Diğer virüslerin yanısıra, hastalığa neden olan başlıca virüs Enterovirus 71 (EV71).

On bin çocuk üzerinde yapılan ve sonuçları bilim dergisi Lancet'te yayımlanan araştırmada, üretilen aşının EV71 virüsüne karşı yüzde 90 başarı sağladığı belirlendi.
Diğer virüslere karşı etkisi yok

Aşının, El-Ayak-Ağız hastalığına neden olan diğer virüslere karşı bir etkisi olmadığı açıklandı.

2009 yılında Çin'de başlayan El-Ayak-Ağız salgınından 1,2 milyon çocuk etkilenmişti.

Yaklaşık 14 bin çocuk hastalık sonrası ciddi komplikasyonlarla karşı karşıya kalırken 353 çocuk da yaşamını yitirmişti.

Araştırmacıların ürettikleri aşı, Çin'in Ciangsu eyaletinde ve Pekin'de, hastalığa neden olan ve tesirsiz hale getirilmiş EV71 virüsüne karşı denendi.
Yüzde 90 başarı

6-35 ay yaş grubundaki çocuklara uygulanan iki doz aşının, EV71'in neden olduğu El-Ayak-Ağız hastalığının önlenmesinde yüzde 90 başarı elde ettiği belirlendi.

Lancet'te yayımlanan raporda, EV71'in, El-Ayak-Ağız hastalığında en fazla endişe yaratan virüs olduğu, hastalığın en ciddi şeklinin ve ölüm vakalarının bu virüsten etkilenen çocuklarda görüldüğü ifade edildi.

Coxsackievirus A16 ve EV71'in değişik türlerinin de hastalığa neden olan virüsler olduğunu ifade eden bilim adamları, bu nedenle üretilen aşının bu aşamada hastalığı ortadan kaldırmak için yeterli olmadığını, küresel boyutta bir aşı kampanyasının bile hastalığın yayılmasını engelleyemeyebileceğini belirttiler.bbc türkçe

12/18/2011

sezaryen doğumda risk özellikle solunum yolları komplikasyonları ve yaralanmalar açısından artmakta

    12/18/2011 01:08:00 ÖS   Yorum yok

Koru Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Ümit Korucuoğlu, en sağlıklı doğumun ne olduğuna ilişkin tartışmaların yıllardır yaşandığını, ancak vajinal doğumun standart doğum şekli olduğunu söyledi.

en sağlıklı doğum

Teknoloji ve bilimdeki gelişmelere paralel değişen bireysel tercihlerin değişebildiğini belirten Korucuoğlu, cerrahi teknik ve malzemelerdeki gelişmelerin yanı sıra anestezi tekniğindeki ilerlemelerin de sezaryen doğumu kolay ve kabul edilebilir hale getirdiğini ifade etti.

Korucuoğlu, bir yandan tıbbi bir neden olmaksızın annenin isteği ile sezaryenin etik olup olmadığının, bir yandan normal ve sezaryen doğumun anne ve bebek üzerine etkilerinin araştırıldığını dile getirerek, ''Bugün için elde edilen sonuçlar, vajinal doğumun anne ve bebek için daha az komplikasyona neden olduğu yönündedir ve yapılması gereken bu bilgiyi tarafsız olarak, doğru bir şekilde doğum yapacak anne adayı ile paylaşmaktır'' dedi.

Günümüzde birçok anne adayının doğal seyri ne zaman biteceğini bilmedikleri, birkaç hafta içinde değişebilen bir doğum beklentisini katlanılmaz bulabildiğini dile getiren Korucuoğlu, şunları kaydetti:

''Normal doğumun zor olan doğası gereği, hayatlarını planlama imkanı veren sezaryen doğumu tercih edebiliyor. Burada hekimler de aynı avantaja sahip oluyor. Beklentiler ve hayat şartları, tıbbı malzeme, ilaç ve anestezide gelişmeler, başta hekim olmak üzere sezaryen doğuma yönelimi hızlandırmıştır. Sağlıklı kadınlarda planlı sezaryen oranları da çok az bir risk artışı olduğu ya da hiç risk taşımadığı gibi bir inanışla gittikçe artmaya başlamıştır.

Fakat araştırmalar bunun böyle olmadığını göstermektedir. Planlı olarak sezaryene alınan düşük riskli kadınlar ile normal doğum yapan kadınları karşılaştırdıklarında sezaryen grubundaki anne, cerrahi müdahalenin ve anesteziye bağlı olarak daha fazla risk altında kalmaktadır ve herhangi bir sorunla karşılaşma riski yaklaşık 3 kat artmaktadır.

Sezaryen grubunda ameliyat esnasında karın içi organ yaralanmaları, kanama, kardiyak arrest, kesi yerinde kanama, kanama veya başka sorunlara bağlı rahimin alınması olasılığı, doğum sonrasında enfeksiyon oranı, anestezi kompikasyonları, venoz tromboemboli, hastanede uzun kalma oranı artmaktadır. Bunun yanı sıra sezaryen doğumda cerrahi girişimin ve anestezinin riskleri doğumun risklerine eklenmektedir.
Anne ile ilgili olarak karın içi organ yaralanmaları da ek sorunlar doğurabilir. Bunlar sezaryen anı ve hemen sonrasında ortaya çıkacak komplikasyonlardır. Ayrıca geçirilmiş sezaryene bağlı uzun dönem veya sonrasında da sorunlar karşımıza çıkabilir. Geçirilmiş sezaryen olgularında eşin önde gelmesi, eşin uterus duvarına anormal olarak yapışması, eşin (doğumdan önce) vaktinden önce tutunduğu yerden ayrılması, uterusun yırtılması ve tüm bunlara bağlı rahimin alınmasının ve yeniden sezaryen ile doğum gerekliliği artar. Bu komplikasyonlar hem anneyi hem de fetusu tehlikeye sokacak şiddette komplikasyonlardır.

Yine son araştırmalar sezaryen sonrasında taburcu olduktan sonra da anneye yapılması gereken tıbbi bakımın daha fazla olduğunu ortaya koymuştur. Tüm bunlar planlı sezaryen kararı verirken hastanın ve hekimin dikkate alması gereken durumlar olmalıdır.''

''Solunum yolu komplikasyonları artmaktadır''


Kadınların normal doğum sonrasında en çok idrar kaçırma, gaz kaçırma ve genital organların fıtıklaşmasından ve doğumda vakum kullanılması halinde bebeğin zarar görmesinden endişe ettiklerini anlatan Korucuoğlu, ''Normal doğum ile karşılaştırıldığında fetus için sezaryen doğumda risk özellikle solunum yolları komplikasyonları ve yaralanmalar açısından artmaktadır'' diye konuştu.
Korucuoğlu, normal yoldan bir doğumun gerçekleştirilmesinin anne ve bebek için daha iyi olduğunu gösteren kanıtların mutlaka dikkate alınması gerektiğini vurgulayarak, ''Anne adayı, sadece ağrıdan sakınmak adına sezaryen doğuma karar vermemeli. Doğum ağrılarının hastanın tahammül sınırlarının aştığı noktada ağrının hissedilmesine engel olan anestezi tekniklerinin uygulanarak (ağrısız doğum-epidural anestezi) ağrıların rahatlatılması mümkündür'' dedi.

1/03/2011

sinüzit tedavi edilmediği takdirde körlüğe yol açabiliyor

    1/03/2011 06:07:00 ÖS   Yorum yok
körlüğe yol açabiliyor

Genellikle soğuk havalarda grip ve soğuk algınlığını takiben görülen sinüzitin çok ciddi komplikasyonlarının bulunduğu, tedavi edilmediği takdirde görme sorunu başta olmak üzere menenjit veya beyin zarı altında iltihaplanmaya neden olan sonuçlar doğurabileceği bildirildi.


Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Kaygusuz, yaptığı açıklamada, sinüzitin, burun etrafında bulunan ve sinüs adı verilen boşlukların iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalık olduğunu söyledi.

Özellikle kış aylarında doktorların sıklıkla karşılaştıkları hasta grubunun sinüzit hastalarından oluştuğunu dile getiren Kaygusuz, sinüzitin belirti ve bulgularının 12 hafta içinde tamamen iyileşmesi durumunda akut sinüzit, 12 haftadan daha fazla devam ediyorsa kronik sinüzit olarak tanımlandığını bildirdi.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .