-->
kilo alma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kilo alma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8/31/2013

Sigarayı bırakanlara kilo aldıran değişim gösteren bir bağırsak mikrobu

    8/31/2013 06:16:00 ÖS   Yorum yok
kilo almanın gerçek sebebi, değişim gösteren bir bağırsak mikrobu
Sigarayı bırakanlara kilo aldıran değişim gösteren bir bağırsak mikrobu
Ne kadar süredir ya da günde kaç tane içilirse içilsin, sigaranın sağlığa zararlı olduğu konusunda herkes hemfikir. Yapılabilecek en mantıklı şey ise sigarayı bırakmak. Bu basit mantığın farkında olan birçok sigara tiryakisi, sigarayı bırakmak istese de bu söylendiği kadar kolay olmuyor.

Sigarayı bırakamamanın birçok kişi için en önemli gerekçesi ise kilo alma korkusu. Üstelik de içilemeyen her bir sigaranın yerine bir çikolata ya da dondurma geçtiği için değil. Sigarayı bırakmış birçok kişi, sigara içtiği dönemdekiyle aynı oranda ya da belki çok daha az kalori aldığı halde kilo alıyor. Peki, neden?

'Sorun kesinlikle kalori değil'

İsviçreli bilim insanları, sigara bırakanlara kilo aldıranın kesinlikle kaloriler olmadığını ortaya çıkardı. Buna göre kilo almanın gerçek sebebi, değişim gösteren bir bağırsak mikrobu.

Zürih Üniversitesi Hastanesi'nden bilim insanları, sigara içen, içmeyen ve yeni bırakmış deneklerden aldıkları dışkı örnekleri üzerinde çalıştılar. Deneyin sonucuna göre, sigara içen ve içmeyen deneklerde bir şey çıkmazken, sigarayı bırakmış deneklerin numunelerinde değişime rastlandı. Buna göre bağırsakta, şişmanlığa yol açan bakterilerin çoğaldığı tespit edildi.

Bilim dünyasında bu acımasız bakteriler "Proteobacteria" ve "Bacteroidates" olarak adlandırılıyor. Söz konusu araştırmayı yapan ekibin sorumlusu Dr. Gerhard Rogler, Deutsche Welle'ye verdiği demeçte, "Bu yeni bağırsak mikrobunu sadece altı ay boyunca inceleyebildik. Ancak ne kadar süre bu şekilde kalabildiğini ve bu durumun tersine dönüştürülüp dönüştürülemediğini henüz bilmiyoruz" dedi.

Etkisi son derece yüksek bakteriler

Bağırsak bölgesindeki belirli bakteriler, enerji ve besinleri dönüştürerek, yağ dokuları oluşturma konusunda büyük bir etkiye sahip. Bu etki de kalça ve karın bölgesinde yağ birikimine neden oluyor.

Los Angeles'daki Cedars-Sinai Tıp Merkezi'nden Amerikalı bilim insanları, bağırsak mikroplarının, kişinin şişmanlığa yatkın olup olmaması üzerinde etkisi olabileceğini ortaya çıkardı. Fazla kilodan muzdarip kişilerin bağırsaklarında belirli bakteriler olabileceği tahmin ediliyor. Halihazırda yürütülen bir araştırmada da bu bakterilerin nasıl bertaraf edilebileceği üzerine çalışılıyor.

(Deutsche Welle Türkçe)

8/15/2013

Dünyaları yiyor yine de doymuyordu ilk kez yapılan ameliyat ile kurtuldu

    8/15/2013 12:18:00 ÖÖ   Yorum yok
Dünya'da tokluk hissetmeyen iki hastadan biri olan
Dünyaları yiyor yine de doymuyordu ilk kez yapılan ameliyat ile kurtuldu

Yiyor, içiyor bir türlü doymuyordu dünya'da ilk kez yapılan başarılı bir ameliyat ile sağlığına kavuştu.


Dünya'da tokluk hissetmeyen iki hastadan biri olan 28 yaşındaki cuma özalbayrak gün geçtikçe kilo aldı tam 229 kiloya ulaştığında artık adım atmakta nefes almakta zorlanıyordu dicle üniversitesi hastanesine yatırılarak 4 ayda tam 46 kilo vererek 183 kiloya inmeyi başardı ancak yeniden hızla kilo almaya başladı.

11/18/2012

kış aylarında alınan kilolardan kurtulmak için metabolizmayı hızlandırma

    11/18/2012 02:19:00 ÖS   Yorum yok



kış demek kilo demek metabolizma yavaşlıyor vücut ısınmak için fazla yağ depolamaya başlıyor diyetisyen elvan odabaşı doğru taktik ve küçük oyunlarla az kilosunda kalmak mümkün diyor.

ilk kural metabolizmayı canlandırmak onun içinde kış sofralarına baklagilleri eklemek birde çiğ badem ıspanak,hindi eti,esmer buğday,burokoli,yulaf,soya sütü,yeşil çay ve mati çayı olmazsa olmazlardan

11/11/2012

gelişigüzel kullanılan antibiyotikler obeziteye yol açıyor

    11/11/2012 10:26:00 ÖS   Yorum yok



doktora danışmadan şeker gibi ağıza atılan antibiyotiklerin obeziteye yani kilo almaya yol açtığı belirtildi.

çarpıcı araştırmanın sonucunu antalya'da düzenlenen endokrinoloji konferansında profesör doktor okan bülent yıldız açıkladı bilim insanları hayvanlar üzerinde yaptı denemeyi antibiyotik verilen hayvanların vücutlarında daha fazla yağ biriktiği çıktı ortaya

2/12/2012

zayıflama konusunda tüm diyetlerin pabucunu dama atacak araştırma'nın sonuçları

    2/12/2012 12:28:00 ÖÖ   Yorum yok

Zayıflamak için en iyi öneriler, bir haftada ya da bir ayda şu kadar kilo nasıl verilir, verdiğiniz kiloları yeniden almayın, her zaman zayıf kalmanın püf noktaları…

diyetlerin pabucunu dama atacak

Günümüzde zayıflamayla ilgili önerilerin ardı arkası kesilmiyor. Bir gün yağsızı diğer gün karbonhidratsızı, durmadan yeni diyet türleri geliştiriliyor. İnsanların zayıflama sevdası dev bir pazar oluşturdu.

Fakat Amerika’da gerçekleştirilen son bir araştırma, şimdi tüm bu diyetlerin pabucunu dama atacak sonuç verdi. 


Pennington Biyotıp Araştırmaları Merkezi’nde (Louisiana) George Bray ve ekibi, disiplinli bir şekilde daha az kalori almak lazım ve diyetin türü değil, diyete uymak önemli diyor (American Journal of Clinicial Nutrition).

Ekip, yüzlerce kişi tarafından denenen dört diyeti karşılaştırdı. 


Tüm diyetler kişilerin normalden 750 kalori daha az almalarına dayanıyordu. Altı ay sonra yapılan kontrollerde, katılımcıların ortalama olarak 4.1 kilo yağ ve diğer beden kitlesinden de 2.3 kilo verdikleri görülmüş. İki yıl sonra gerçi birkaç kilo geri alınmıştı. Ama yine de 3.6 kiloluk bir kilo kaybı (bunun 1.4 kilosu karın yağı) söz konusuydu. Bu başarıyla rağmen diyetler arasında kazanan yok. Devam edildiği taktirde hepsi aşağı yukarı aynı etkiyi yapıyor. Bir kişinin hangi diyeti yapacağı damak zevkine kalmış. Kimi daha az yağlı kimiyse daha az karbonhidratlı diyeti tercih edebilir.

Ama önemli olan daha az yiyip bu kuralı sürdürmek. Daha az yemek, diyetinin ne kadar etkili olduğu aslında yirmi yılı aşkın bir süre devam eden bir araştırmayla 2009 yılında açıklanmıştı. Daha az yiyen maymunlar, daha uzun süre formda kaldıkları gibi aralarında kanser, diyabet 2 veya kalp-dolaşım hastalıklarına yakalananların sayısı da diğerlerine göre daha azdı. Her şeyi bol bol tüketen maymunlar ise daha yaşlı görünüyordu.

5/22/2011

zayıflamada başarılı olmak için yaşam şeklinizi değiştirmek gerekiyor

    5/22/2011 06:23:00 ÖS   Yorum yok
yaşam şeklinizi değiştirmek

Zayıflamak... Şimdilik 7’den 70’e değil belki ama, genç kızlıktan yaşlılığa kadar herkesin ilgi odağındaki bir konu. Çünkü günümüzde “güzel” kelimesinin hemen yanında “zayıf olmak” yer alıyor. 


Haliyle de herkes buna ulaşmanın peşinde. Diyet listeleri elden ele dolanıyor. Uzak durulacaklar dilden dile dolaştırılıyor. Gazetelerde, televizyonlarda en önemli haberlerin yanında, her gün yeni zayıflama yöntemleri anlatılıyor. “Fit” olmak için kimi zaman hayatla bedel ödeniyor. Çok değil, daha birkaç gün önce zayıflamak için “altın çilek” hapı kullanan 51 yaşındaki Fatma Sinaplı kalp krizinden öldü. Bilim insanları ilaç formuna getirilen her türlü bitkisel ürünün dikkatli kullanılmasını vurgulayadursun, altın çilek ve benzeri pek çok ürün hâlâ internette satılıyor. Üstelik milyarlık bir sektör bu. Sadece bu ilaçlarla sınırlı değil, zayıflama kemerleri, sauna eşofmanlar, titreşimli zayıflama aletleri, yağ eritici çaylar... Adları değişse de slogan aynı: “Kısa sürede, yorulmadan incelmek mümkün.”

Oysa ideal kiloda olmak ve sağlıklı kalmak diyet listeleriyle değil, ancak sindirilmiş bir yaşam şekliyle mümkün. Peki nasıl bir yaşam bu? İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Anabilim Dalları Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Canan Efendigil Karatay, hayykitap’tan çıkan “Karatay Diyeti”nde işte bunu anlatıyor. Adında diyet olduğuna bakmayın, bu bir liste değil, yeni bir yaşam önerisi...

Aslında iç hastalıkları uzmanı Karatay. Kardiyoloji alanında dünyanın farklı ülkelerinde çalıştı. Vena Subklavya Ponksiyon’u tekniğini geliştirdi. Peki diyetle ilgilenmek de nereden mi çıktı? Yurtdışındaki deneyimlerinden. Çünkü bütün gelişmiş ülkeler en fazla harcamayı “hastalıklardan korunmak” için yapıyor. Türkiye’deyse durum başka; fazla rant getirmediği için hastalıklardan korunma konusunda çalışılmıyor. Oysa beslenmeyle hastalıkların yakından ilişkili olduğunu artık herkes biliyor. İşte Karatay da, bu ilişkinin kilit noktası ne, sorusunun peşine düşüyor. Ona bu yolculukta, “nano teknoloji”nin moleküler tıptaki yansımaları da yardımcı oluyor. Ne de olsa kilo almanın hücresel ve biyokimyasal nedenlerini açıklığa kavuşturan, nano teknoloji. İleri yaşlarda ortaya çıkan pek çok hastalığın temelinde, karaciğer yağlanması ve bunun sonucu kilo alma yani vücut yağlarının artması ve obezitenin gelişmesi yatıyor. Dünya Sağlık Örgütü ile Bill Gates Vakfı’nın dünya çapında yaptığı araştırmaya göre, 2008’de dünya nüfusunun üçte biri kilolu, dokuz yetişkinden biri de aşırı kilolu. Üstelik bu oran giderek artıyor.

Sağlıklı zayıflayın


Karatay Diyeti kitabı da son bilimsel çalışmalar ışığında, hücre bünyesinde oluşan, fiziksel ve kimyasal bozuklukların sağlığımızı ne şekilde bozduğunu açıklıyor. Her yaşta sağlıklı ve hasta kişilerin doğru beslenme ve sağlıklı yaşam biçimi edinmesine yönelik yol gösterici bir kılavuz, kitap. Karatay, “Buradaki önerilerle kan insülin değerinin normal düzeyde kalmasını sağlayarak, aşırı kilolar verilecek ve ileri yaşta ortaya çıkacak birçok sağlık sorununun önü kolaylıkla kesilebilecek” diyor, “Diyabet, hipertansiyon, kalp krizi, felç, Alzheimer, polikistik meme hastalığı, erken bunama, kronik artritler, bel ağrıları, erken âdet görme, polikistik over sendromu ve depresyon gibi dejenaratif hastalıkların önüne geçmek elimizde.”

Karatay bu yaşam tarzını, 17 yıllık yurtdışı deneyiminden yararlanarak oluşturuyor. İngiltere, Güney Afrika, Cape Town, Amerika ve Anadolu olmak üzere dört kıtada hekimlik yapıyor. Amerika veya Avrupa’da mucize diye ortaya atılan diyetlerin, Türkiye’dekilerin alışkanlıklarına uymadığını, beslenme gereksinmelerini karşılamaktan uzak olduğunu o zaman fark ediyor. Ulaştığı bilgiler ilginç; mesela yıllardır diyet yaparken neden zeytin yiyemediniz biliyor musunuz? Çünkü Amerika’da kahvaltıda zeytin yok, yalnız kokteylde kullanılıyor ve haliyle Amerika’dan ithal diyet listelerinde de zeytin yer almıyor! Sadece bu da değil:

“Amerika’da sağlıklı olduğu için çok ceviz tüketilirdi. Ben de Türkiye’ye geldiğimde herkese ceviz öneriyordum. Bir gün, Gaziantep fıstık üreticileri gelip ‘Hocam fıstık satışlarımız düştü. Fıstık, sağlıklı değil mi? Biraz da fıstık önerseniz’ dediler. İşte o anda Amerika’da yalnız ceviz bulunduğu ve konuşulduğu için herkese ceviz yiyin dediğimi fark ettim. Halbuki Türkiye’de ceviz, fıstık, fındık, badem yetişiyor. Sonra hepsinin faydalarını inceledim. Bu olay bana her ülkenin kendine has doğal besinleri olduğunu öğretti. Hiçbir ülkenin ne besinleri ne de alışkanlıkları aynı değil”.

Karatay’a göre Türkiye’deki en büyük sorun hareketsizlik! Spor yapan insan sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az. Ayrıca, çok fazla ekmek ve unlu gıda tüketiliyor. “Tamam, ekmek lezzetli, ona bir şey demiyorum” diye bir onayla başlıyor Karatay, “1995’te Amerika’dan döner dönmez ilk yaptığım, ekmeğe saldırmak oldu. Sonra birden şiştik, eşimle tansiyonumuz yükseldi, halsizlik başladı. Hastalarım da hemen hemen aynı yakınmalarda bulunuyordu. Sonra önce tuzsuz ekmeğe geçtik. Hekim olarak konuyu incelemeye başlayınca, fırınları dolaştım. İstanbul Kadıköy’deki fırınların çoğuna ekmek hamuruna ne kadar tuz atıyorsunuz, diye sordum. ‘Ölçümüz yok’ dediler. Ondan sonra ekmek yemeyi kestik. Tuzu azalttık ve rahatladık”.

Peki ya doğal ve organik beslenmeye özen gösterdiği, her şeye dikkat ettiği halde kilo vereyenler? Karatay’ın bu konudaki ilk yorumu, doğal dediğimiz gıdaların vücuda bazen fazla geldiği yönünde. “Mesela” diyor, “portakal suyu faydalı ama belli yaştan sonra fazla enerji yüklüyor. Doğal olduğu halde meyve, bal ve pekmez gibi gıdalarda fazla meyve şekeri olduğu için pankreası ve karaciğeri yoruyor. Karaciğer yorulunca da bütün sistem altüst oluyor, kilo verilemiyor. Ayrıca kişide gizli bir alerji ya da D vitamini eksikliği varsa kilo veremez, hareket de etse”.

Bugüne kadar 1500’den fazla hastaya bu programı uyguluyor Karatay. Şimdi hepsi sağlıklı ve formda, hem de aç kalmadan. Ancak uyarmak gerekiyor, bu birkaç haftalık bir diyet programı değil, içselleştirmeniz gereken bir yaşam tarzı. Yani kendinizi değiştirmeye hazır olun!


Yemeden geçen günlerim oluyor


Ben, Berna Mutlu Aytekin. Şişmanım diye hep hayıflanmışımdır, ama “Berna bunun önünü alman lazım” dediğim tarih üniversiteyi kazandığım 1998’di. Diyetisyene gitmeye başladım. O kadar bilgilenmiştim ki yaptığım diyetlerin pek sağlıksız olmadığını o dönem anladım. Ama bir türlü zayıflayamıyordum. Benim gibi kilolu arkadaşlarımı da diyetisyenlere sürüklüyor, onlarla yarış yapıyorduk. Yine de kilo verememek diyetisyenleri ikinci, üçüncü ayında bırakmama neden oluyordu. Son diyetisyenim, “Nasıl olur Berna Hanım” diyerek iki saatte bir beni denetlemek için arıyordu, “Sütünüzü içtiniz mi, kayısılarınızı yediniz mi?” Şu ana kadar bugünün parasıyla zayıflamak için en az 7000 TL harcamışımdır. Ondan fazla diyet denemişimdir; Protein , Atkins, Akupunktur destekli diyetler, diyetisyenlerimin özel reçeteleri...

Yaptığım en uçuk şey yememekti. Bir, iki gün yemeyip, sadece su ve ayranla beslenirdim. Bir süre yemeyince beyin faaliyetlerinizde aksamalar oluşabiliyor. Adımı, soyadımı test kâğıdına yazmak için düşünmüşlüğüm olmuştu. Bir de o halde sınavlara giriyordum. Su içmek için telefona alarm kurduğumu, bir saatte bisiklet çevirip hiç durmadan altı litre su içtiğimi hatırlıyorum. O günkü kadar terlediğim başka zaman olmadı. Aç kalınca bitmek bilmeyen baş ağrıları çekiyor, çok aksi, sinirli biri oluyorum. Bünyemin durumunu bildiğim halde 2-3 ay boyunca diyet yaparak kilo vermediğimde diyeti bozuyorum.

En çok taze beyaz ekmek, tam yağlı peynir ve sucuk yemeyi özlüyorum. Onlar için diyetteki tüm tatlılardan vazgeçebilirim. Dört ay sıkı bir diyetin ardından birden verilen beş kilonun mutluluğu bir başka, ama o kadar sabretmek kolay olmuyor.


Karatay diyetinden ipuçları

GECE: Uyku önemlidir. Siz uykunun derinliklerine dalarken zayıflatan hormon leptin salgılanmaya başlıyor. Birikmiş yağlarımızın yakıt olarak yakılması ve enerji sağlayabilmesi için, leptin hormonunun salgılanması şarttır. Sağlık için son derece önemli yapı taşı da kolesteroldür. Kuvvetli bir antioksidandır. Hücreleri serbest oksijen radikallerinin tahribatına karşı koruyarak; kalp damar, kanser ve dejeneratif hastalıkların gelişmesini önler. Beynimizde bulunan “serotonin-mutluluk hormonu” reseptörlerinin normal çalışmaları kolesterol sayesindedir. Aynı zamanda bütün “seks” ve “stres” hormonları yapımında da kolesterol kullanılır.

07.00 Kahvaltı. İki yumurta, hem de tereyağında... Yanında 8-10 zeytin, avuç içiniz kadar beyaz peynir, bir çay bardağı ceviz içi, arzu edildiği kadar domates, biber, salatalık, turp, maydanoz, nane, roka veya tere ve limonlu çay. Herhangi bir ekmek, poğaça, simit, vb. yenmeyecek! Kuvvetli, bol protein ve tereyağı içeren bir kahvaltının hızlandırdığı metabolizma sonucu harcanan kalori miktarı, 4-5 kilometrelik bir koşuda harcanan kalori-enerji miktarına eşdeğerdir.

10.00 Ara öğün şart değil! Şekersiz bitki çayı ile avuç içi kadar ceviz yenebilir.

11.00 Her gün bir antioksidan vitamin ve 2-3 gr. katkısız Omega 3 tüketmelisiniz.

12.00 Öğle yemeği. Bir tabak zeytinyağlı taze fasulye, 3-4 adet ızgara köfte, bir kase yoğurt, turp ve havuçla hazırlanmış salata ve bir tatlı kaşığı keten tohumu.

18.00 Akşam yemeği. 3-4 kalem kuzu pirzolası, mevsim salatası, zeytinyağlı enginar.

20.00 Bu saatten sonra her şey yasak! Şekersiz bitki çayı, limonlu suya izin var. Sakın atıştırmayın. İnsülini yükseltmeyin. Leptin hormonunun salgılanmasını engellemeyin.

23.00 Yatmadan önce yarım saatlik yürüyüş harika olur.



Zayıflamak için her şeyi yaparım

Adım Hülya. 35 yaşındayım. 18’imden beri rejim yapıyorum. Hiçbir zaman “zayıf” olamadım. Bulduğum her diyeti denedim. Tam bir hafta sadece çorbayla beslendiğim oldu. Yemeden geçirdiğim iki, üç gün de. Zayıflama kelimesinin geçtiği her haberi, maili, reklamı dikkatle dinliyorum. Bütün bu çabalar sonucunda bir ayda sadece 2-3 kilo vermeyi başarıyor, sonunda da açlığa, isteklerime dayanamıyor, verdikleriminden birkaç kilo fazlasını alacak şekilde yemeye başlıyorum. Zayıflayabilmek ve öyle kalmak için en az 10 bin TL harcamışımdır. Şimdilerde altın çilek hapı kullanıyorum. Bunun organik olduğu yazıyor sitelerde. Organik olmasa da umurumda değil, yeter ki zayıflatsın. Bu haptan birinin öldüğünü duydum. Çok üzüldüm, ama ben yeterince sağlıklıyım. Zayıflamak için her şeyi yapmaya devam edeceğim.
cumhuriyet portal
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .