-->
kanser hastalıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kanser hastalıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10/02/2013

Pankreas Kanserine karşı "Losartan" adlı yüksek tansiyon ilacı

    10/02/2013 11:29:00 ÖS   Yorum yok
"Losartan"ın ömrü uzatabileceğine inanıyor.
Pankreas Kanserine karşı "Losartan" adlı yüksek tansiyon ilacı
Uzmanlar, kansere karşı geleneksel ilaçların yanında kullanıldığında, "Losartan"ın ömrü uzatabileceğine inanıyor.

İnternet üzerinden yayın yapan Nature Communications, farelerde uygulanan başarılı denemenin ardından, doktorların, "Losartan"ı, tedavisi zor bir kanser türü olan pankreas kanseri hastalarına vermeyi planladıklarını yazdı.

Günümüzde pankreas kanseri hastalarının sadece % 5'i beş yıldan fazla yaşıyor.

Bunun nedenlerinden biri, pankreas kanseri hastalarının sadece 10'da birinde tümör üzerinde ameliyat yapılabilmesi.

ABD'deki Massachusetts Hastanesi'nden araştırmacılar, ameliyat edilemeyecek pankreas kanseri hastalarına, kemoterapinin yanı sıra Losartan'ın verilmesini öngören tedavi için, gönüllü hasta aramaya başladı.

Araştırmacılar, bu tedavinin, hastaları iyileştirmese de, ömürlerini uzatacağını umuyor.

Losartan, 10 yıldan fazla süredir güvenli bir yüksek tansiyon ilacı olarak kullanılıyor.

Bu ilaç, damarları gevşeterek basıncın azalmasını ve daha fazla kan taşınmasını sağlıyor.

Massachusetts Hastanesi araştırma ekibi, ilacın göğüs ve pankreas kanseri olan farelerde yarar gösterdiğini ortaya koydu.

İlacın, tümör etrafındaki bölgelere daha fazla kan akışı sağlayarak, kemoterapi ilaçlarının hedefe daha iyi ulaşmasına olanak verdiği görüldü.

Genel kemoterapi yerine bu tedavinin uygulandığı farelerde yaşam süresinin uzadığı tespit edildi.

İngiltere Kanser Araştırmaları Vakfı'ndan Dr Emma Smith, "Fareler üzerindeki bu ilginç araştırma, yüksek tansiyon ilacının kemoterapiyi nasıl daha etkili kıldığını gösteriyor; fakat insanlarda da aynı sonucun alınıp alınmayacağını henüz bilmiyoruz." dedi.

Smith, ilacın tüm hastalar açısından ya da diğer kemoterapi ilaçları ile karıştırılması durumunda güvenli olup olmadığını tespit etmek için klinik denemelerin sonuçlarını beklemek gerektiğini belirtti. Michelle Roberts BBC Sağlık Editörü

9/08/2013

Cilt Kanserine karşı "Van Gölü" düzenli giren kanserden korunuyor

    9/08/2013 12:44:00 ÖÖ   Yorum yok
van gölü suyunun tuzlu ve sodalı olduğuna dikkat çekerek kansere karşı bir antioksidan
Cilt Kanserine karşı "Van Gölü" düzenli giren kanserden korunuyor
Dünyanın en büyük sodalı gölü olan van gölü cilt kanserine de iyi geliyor van 100. yıl tıp fakültesi dermatoloji ana bilim dalı başkanı profesör doktor ömer çalka van gölü suyunun tuzlu ve sodalı olduğuna dikkat çekerek kansere karşı bir antioksidan olduğunu belirtti 

Kendilerine başvuran cilt kanseri hastalarına ilaç dışında van gölüne girmelerini tavsiye ettiklerini söyleyen profesör çalka gözlemlerinde hastaların durumlarının iyiye gittiğini söyledi.

2/04/2013

Dünya Kanser Günü Türkiye'de yılda 140 bin kişi hayatını kaybediyor

    2/04/2013 03:58:00 ÖS   Yorum yok

Dünya Kanser Günü Türkiye'de yılda 140 bin kişi hayatını kaybediyor erkeklerde akciğer kadınlarda ise meme kanserinde büyük artış var ilerleyen yıllarda bu sayının 500 binlere ulaşacağı tahmin ediliyor 2015 yılına kadar kapsamlı kanser merkezlerinin kurulması hedefleniyor.



5/10/2012

kansere neden olabilecek dört enfeksiyon tipi tespit edildi

    5/10/2012 05:38:00 ÖS   Yorum yok

184 ülkede görülen 27 kanser tipi üzerinde yapılan araştırma sonucunda kansere neden olabilecek dört enfeksiyon tipi tespit edildi.

dört enfeksiyon tipi

Araştırmaya göre Papillom virüsü, Helicobacter pylori ve Hepatit B ve C virüsleri her yıl 1.9 milyon kişinin karaciğer, rahim ve bağırsak kanserine yakalanmasına neden oluyor.

Araştırmayı gerçekleştiren Fransız Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı bu enfeksiyonların neden olduğu kanser vakalarının önlenmesi ve kanserin tedavi edilebilir bir hastalık olarak algılanması için çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi.
'Önlenebilir'

Enfeksiyona bağlı kanser vakaları gelişmekte olan ülkelerde üç kat daha sık görülüyor.


Doğu Asya'da bu tip kanserlerin oranı %22.9 olarak tespit edilirken, İngiltere'de bu oran %7.4'te kalıyor.

Vakaların üçte biri 50 yaşından genç kişilerde kendini gösteriyor.


Kadınlar arasında enfeksiyon kaynaklı kanserlerin yarısını rahim kanseri vakaları oluşturuyor.

Erkeklerde görülen enfeksiyon kaynaklı kanserler ise karaciğer ve mide kanserleri.

Araştırmayı yöneten Dr. Catherine de Martel ve Dr. Martyn Plummer ''Bazı virüs, bakteri ve parazitlerin neden olduğu enfeksiyonlar kanser vakalarının en önemli nedenlerinden ve bu vakalar kolayca önlenebilir'' diyorlar.

Bilim adamları ''Zaten bilinen kamu sağlığı methodları ile enfeksiyonların ilerlemesinin engellenmesi, aşı programlarının uygulanması, anti mikrobik tedaviler gelecekte kanser vakalarının gözle görülür oranda azalmasını sağlayabilir'' diyor.

Rahim kanserine neden olduğu bilinen papilloma virüsüne karşı geliştirilmiş bir aşı mevcut.

Karaciğer kanserine neden olan Hepatit B virüsünün de aşısı var.

Uzmanlar ayrıca Helicobacter pylori enfeksiyonlarının antibiyotiklerle tedavi edilmesi durumunda mide kanseri vakalarının da azalacağı inancında.bbc türkçe

6/22/2011

kadınların jinekolojik kanserlerden korunması için yılda bir kez muayene olmalı

    6/22/2011 10:31:00 ÖS   Yorum yok

Jinekolojik kanserlerin tek bir nedene bağlı olarak gelişmediğini ifade eden Dokuz On Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi Tıbbi Direktörü Özgün, kansere neden olan risk faktörlerinin bilinmesinin, tedavide ve korunmada hayati önem taşıdığını ifade etti.

muayene olmalı


Özgün, sigara kullanımının diğer kanser türlerinde olduğu gibi jinekolojik kanser türleri için de çok önemli bir risk faktörü olduğunu vurgulayarak, cinsel yolla bulaşan hastalıkların, erken yaşta cinsel ilişki, kocası çok eşli kadınlar ve genellikle düşük sosyo ekonomik durumdaki kadınlar arasında yaygın görüldüğünü belirtti.

En sık rastlanan jinekolojik kanser türünün, rahim ağzından kaynaklanan "serviks" kanseri olduğunu belirten Özgün, halk arasında bilindiği adıyla rahim ağzı kanserinin dünya genelinde meme kanserinden sonra kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu kaydetti. Bu kanser türünün, PAP smear tarama testi ile çok erken dönemde tanımlanabildiğine işaret eden Özgün, jinekolojik kanserlerin belirtilerinin farklılık gösterdiğini belirterek, rahim ağzı kanserinde cinsel ilişki sonrasında lekelenme tarzında vajinal kanama, adet miktarında ya da süresinde artış, kahverengi vajinal akıntı şeklinde belirtiler olabileceğini ifade etti. Özgün, ileri evrelerde bel ve kasık ağrısı, idrar yapmada güçlük ya da bacak ödeminin de görülebileceğini kaydetti.

İkinci sırayı rahmin iç tabakasından kaynaklanan ve halk arasında rahim kanseri olarak bilinen "Endometrium" kanserinin aldığını anlatan Özgün, modern toplumlarda rahim kanserinin sıklığının giderek arttığına ancak ölüm oranının oldukça düşük olduğuna dikkati çekti. Rahim kanserinin, erken bulgu veren bir kanser türü olduğunu ifade eden Özgün, menopoz öncesi ya da menopoz döneminde anormal kanamalarla belirti verdiğini söyledi.

Yumurtalıklardan kaynaklanan ve "over" kanseri olarak adlandırılan yumurtalık kanserlerinin ise jinekolojik kanserler içinde en fazla ölüme yol açan kanser türü olduğunu belirten Özgün, 40 yaşın üzerindeki kadınların yüzde 12'sinde over kanserinin teşhis edildiğini, tüm kadınların yüzde 5'inde bu kansere rastlandığını söyledi. Rahim iç yüzü kanserinde şişmanlık, diyabet öyküsü, geç menopoz yaşı, kısırlık ve progesteron olmaksızın tek başına östrojen kullanımının risk faktörü olduğunu anlatan Özgün, yumurtalık kanserinde ise Karın şişliği, ağrı, hazımsızlık, karın çevresinde artış ile anormal vajinal kanamanın en sık görülen belirtiler olduğunu kaydetti.

Aşı hayati önem taşıyor


Operatör Dr. Osman Denizhan Özgün, jinekolojik kanserlerin nedenleri çok farklı olduğu için korunmada da birçok faktörün dikkate alınması gerektiğine dikkat çekti. Rahim ağzı kanserinden korunmak için cinsel yolla bulaşan hastalıklardan özellikle HPV enfeksiyonundan korunmanın ön plana çıktığını kaydeden Özgün, bir kadının yaşam boyu genital HPV enfeksiyon geçirme riskinin yüzde 80 olduğunu, bu enfeksiyonların çoğu kendiliğinden iyileşse de "HPV virüsünün rahim ağzı kanserinden yüzde 99.7 oranında sorumlu" olduğunu bildirdi. 9-45 yaşları arasında yapılan HPV aşısının rahim ağzı kanserini yüzde 75 oranında önlediğini belirten Özgün, "Rahim ağzı kanserine karşı aşı ve PAP smear testi ile düzenli takipler yapılmalı" dedi. Özgün, üreme çağında doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda, rahim ve yumurtalık kanserlerinin görülme oranlarının belirgin oranda azaldığının tespit edildiğini ifade ederek, şu önerilerde bulundu:
"Sigara kullanılmamalı. Aşırı kilo alımı engellenmeli, tek başına östrojen alınmamalı ve kanserleşme riski taşıyan rahim hastalıkları uygun tedavi edilmeli. Yumurtalık kanserinde doğum kontrol hapları kullanılabilir ve ailede yumurtalık kanseri varlığında koruyucu girişimler önerilebilir. Yılda en az bir kez jinekolojik açıdan muayene olmalı ve tarama testleri yaptırılmalı."
cumhuriyet portal

6/01/2011

cep telefonlarında kansorejen olabilir açıklaması ancak kanıtlar zayıf

    6/01/2011 07:19:00 ÖS   Yorum yok
ancak kanıtlar zayıf

Fransa'nın Lyon kentinde toplanan 31 uzmandan oluşan bir heyet epidemiyolojik kanıtları, yani hastalığın görülme sıklığını ve bunları etkileyen süreçleri inceledi.



Araştırma sonucu, cep telefonu kullanımının bazı beyin kanserlerine yakalanma riskinin gözardı edilemeyeceği vurgulandı.


Ancak, doğrudan bir ilişki kurulamayacağı belirtildi ve 'cep telefonunun insanlarda kansere yol açtığı açıkça kanıtlanmamıştır' denildi.

Uzman heyetinin önünde cep telefonlarına beş farklı bilimsel risk düzeyi verme seçeneği vardı. Bu seçenekler, kanserojen, büyük olasılıkla kanserojen, kanserojen olma ihtimali var, sınıflandırılamaz ve kanserojen değil şeklindeydi.

Heyet, cep telefonlarıyla bir tür beyin kanseri arasındaki olası ilişki nedeniyle cep telefonu kullanımının 'kanserojen olma riski var' sonucuna vardı.

'Kanıtlar zayıf'


İngiltere Kanser Araştırmaları Kurumu'ndan Ed Yong, 'Dünya Sağlık Örgütü'nn kararı cep telefonlarını kanserle ilişkilendiren bazı kanıtlar olduğu anlamına geliyor. Ancak bu kanıtlar önemli sonuçlar çıkarmak için zayıf' dedi.

Yong ayrıca, 'Cep telefonu kullananlarla kullanmayanların karşılaştığı beyin kanseri riski benzer. Ayrıca 1980'lerde başlayan yoğun telefon kullanımına karşın bu kanser türünde son yıllarda büyük bir artış görülmedi' diye konuştu.

Dünya Sağlık Örgütü geçmişte, cep telefonu kullanımıyla kanser arasında bir ilişki olmadığını açıklamıştı.

Örgüt Dünya çapında beş milyar kişinin cep telefonu kullandığını tahmin ediyor.
bbc türkçe
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .