-->
kötü beslenme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kötü beslenme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4/07/2019

Sağlıksız beslenmenin sonucu kalp hastalıkları, kanser ve diyabet

    4/07/2019 01:54:00 ÖÖ   Yorum yok
kalp hastalıkları, kanser ve diyabet

Dünya genelinde her yıl 11 milyon kişi aşırı şeker, tuz ve işlenmiş et içeren beslenme alışkanlıklarının tetiklediği kalp hastalıkları, kanser ve diyabet nedeniyle yaşamını yitiriyor.


Tıp dergisi The Lancet'te yayımlanan bir araştırmaya göre, dünya genelinde her yıl 11 milyon kişi aşırı şeker, tuz ve işlenmiş et içeren beslenme alışkanlıklarının tetiklediği kalp hastalıkları, kanser ve diyabet nedeniyle yaşamını yitiriyor.

Buna göre 2017 yılında kayıtlara geçen yanlış beslenme kaynaklı ölümlerin yaklaşık 10 milyonu kalp-damar hastalıkları, yaklaşık 913 bini kanser ve yaklaşık 339 bini tip 2 diyabet nedeniyle gerçekleşti.

doğal beslenme yolları

Bu veriler ışığında araştırma her beş ölümden birinin nedeninin sağlıksız beslenme olduğunun altını çiziyor. 195 ülkeden verilere dayanan araştırmaya göre beslenme alışkanlıklarına bağlı ölümlerin en sık görüldüğü ülke Özbekistan’ken, en az görüldüğü ülke ise İsrail.

"Hastalıkların Küresel Yükü" adlı araştırma kapsamında araştırmacılar 1990-2017 yılları arasında 195 ülkedeki tuz, şeker, yağ ve kırmızı et gibi 15 farklı beslenme faktörünün insan sağlığı üzerindeki etkilerini inceledi.

Araştırmayı yürüten kişi olan Washington Üniversitesi Sağlık Ölçüm ve Değerlendirme Enstitüsü (IHME) Müdürü Chris Murray, araştırma sonuçlarının "birçoklarının uzun yıllardır bu konudaki tahminlerini doğrular nitelikte olduğunu" kaydetti.

"Kötü beslenme dünyadaki diğer tüm risk faktörlerinden daha fazla ölüme neden oluyor" diyen Murray, "Değerlendirmemize göre başlıca risk faktörleri yüksek tuz tüketimi ve buna karşılık kepekli gıda, meyve, sert kabuklu yemiş ve çekirdek ile sebze gibi sağlıklı gıda tüketiminin düşük olması" açıklamasını yaptı.

Araştırmaya göre, küresel beslenme alışkanlıklarına bakıldığında, önerilen günlük 21 gram yerine günde ortalama sadece 3 gram sert kabuklu yemiş ve çekirdek tüketiliyor. Buna karşılık önerilenden on kat daha fazla şekerli içecek içiliyor.

Günlük önerilen 125 gram yerine, ortalamada 29 gram kepekli gıda tüketiliyor.

Buna karşılık günde önerilen 2 gram işlenmiş et yerine ortalamada bunun iki katı yeniyor.

Reuters,dpa/BW,HT


9/07/2011

son on yılda kanser hastalığı yüzde 20 arttı her yıl 12 milyon yeni kanser vakası

    9/07/2011 09:57:00 ÖS   Yorum yok

İngiltere'de kanserle ilgili araştırmalar yürüten bir vakıf, son on yılda dünya çapında kanser vakalarının sayısının yüzde 20 oranında arttığını açıkladı.


yeni kanser vakası
Dünya Kanser Araştırmaları Fonu'nun yaptığı araştırmada, her yıl 12 milyon yeni kanser tanısı konulduğu belirtiliyor. Bu sayı, ortaya çıkan yeni HIV/AIDS vakalarının dört katından da fazla.

Dünya Kanser Araştırmaları Fonu, kötü beslenme ve hareketsiz hayat sürdürmekle bağlantılı 2,8 milyon kanser vakasının, aslında önlenebileceğini vurguluyor.

Hem gelişmekte, hem de gelişmiş olan ülkeleri kapsayan araştırmada kanser vakalarıyla alkol kullanımı ve obezite arasında ilişki kuruluyor.

Fon raporunda, bu ayın sonlarında New York'ta yapılacak olan BM Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Zirvesi'nin, hükümetlere yaşam tarzıyla bağlantılı hastalıklarda gözlenen büyük artışı durdurabilmeleri için, çok ender bir fırsat sunacağı kaydedildi.

Söz konusu zirvede, kalp ve akciğer hastalıklarıyla, şeker hastalığı da gündeme gelecek.


Dünya Kanser Araştırmaları Fonu sözcüsü, yaşam tarzlarında değişikliğe gidilmesi için yürütülecek kampanyaların, uzun süreli tedavilerin maliyetiyle kıyaslanamayacak kadar düşük olduğunu vurguladı.

New York zirvesi öncesinde yoğun lobi çalışmaları yürütülüyor.

BM, sağlık konusunda ikinci kez bu denli yüksek düzeyde bir toplantı düzenliyor.


Bundan önceki zirve, on yıl önce yapılan HIV/AIDS zirvesiydi ve toplantı ardından AIDS, verem ve sıtmayla savaşım programlarına milyarlarca dolar fon aktarılmasının yolunu açmıştı.

4/19/2011

hamile kadınların beslenme şekli bebeklerin dna'sını değiştiriyor

    4/19/2011 06:31:00 ÖS   Yorum yok
bebeklerin dna'sını değiştiriyor
Anne karnında bebek

İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre, anne adaylarının hamilelik sırasında beslenme şekli, bebeklerinin DNA'sında değişiklikler yaratarak obezite riskini artırabiliyor.


Southampton Üniversitesi'nden uzmanların Diabetes (Diyabet) dergisinde yayınlanacak olan çalışmasına göre düşük düzeyde karbonhidrat tüketmek, bebeğin genlerinde bazı unsurların değişmesine yol açıyor.

Bu değişikliklerin görüldüğü bebekler, yaşamlarının ileriki aşamalarda daha çok kilo alıyor.


Yani anne düşük karbonhidratlı biar beslenmeye geçerse, çocuğunun kilo alma riskini artırıyor.

İngiliz Kalp Vakfı, bu nedenle kadınların beslenme ve yaşam tarzları konusunda daha çok bilinçlendirilmesini istiyor.
Bebek DNA'sını çevreye göre programlıyor

Uzmanların teorisine göre, anne karnında gelişimini sürdüren bebek, dünyaya geldiğinde karşılaşacağı ortama hazırlıklı olmaya çalışıyor ve DNA'sında buna göre değişiklikler oluyor.

Yani karbonhidratı az bir ortamda gelişen bebek, yeterli besin olmadığı varsayımıyla vücudunu depolamaya programlıyor.

Daha önce hayvanlarda yapılan çalışmalarda da beslenmenin gen işlevlerinde değişiklik yaratabildiği belirlenmişti. Buna, epigenetik değişim deniyor.

Bu alana eğilen uzmanlar çevre ile genlerin nasıl bir etkileşim içinde olduğunu anlamaya çalışıyor.

Söz konusu araştırmada, uzmanlar göbek bağından numuneler alarak 'epigenetik markörleri' inceledi.


Bu veriler hamileliklerinin başlarında şeker ve nişasta alımı az, düşük karbonhidratlı gıdalarla beslendiğinde, çocuklarda bu markörlerin geliştiğini belirledi.

Daha sonra da bu markörler ile aynı çocukların altı ve dokuz yaşında obez olma riski arasında ciddi bir bağ ortaya çıkarıldı.
Anahtar A vitamini

Uluslararası uzmanların katkıda bulunduğu çalışmaya liderlik eden Profesör Keith Godfrey, BBC'ye açıklamasında "Şaşırtıcı olan, bu verilerin altı ile dokuz yıl kadar sonra çocuklardaki şişmanlığın dörtte birini açıklaması" dedi.

Raporda genetik özelliklerin doğum kilosundan "çok daha büyük" etki yaptığı ve annenin zayıf ya da kilolu olmasıyla bir ilgisi bulunmadığı kaydediliyor.

Söz konusu değişiklikler A vitamini için reseptörler yaratan RXRA geninde görüldü. A vitamini, hücrelerin yağları nasıl işleyeceğini belirliyor.

Profesör Godfrey, "bu hem çok etkileyici hem de potansiyel önemi büyük bir araştırma" dedi.

"Hamile kadınlar beslenme konusunda tavsiyeler alıyor ancak bu konu, çoğu zaman sağlık personeli için öncelik olmayabiliyor."

"Bu araştırma ise bebeklerinin uzun vadeli sağlık durumunda etkili olduğu için annelerin beslenme tavsiyelerini dikkatle izlemesi gerektiğini gösteriyor."

İngiliz Kalp Vakfı'ndan Profesör Mark Hanson da araştırmanın epigenetik değişimlerin kısmen de olsa yaşamın ilk dönemleri ile daha sonraki hastalıklar arasında bağlantı oluşturduğuna ilişkin önemli kanıtlar sunduğunu söyledi.

Hanson bunun kadınların gelecek nesillerin sağlığını iyileştirebilmek için beslenme konusunda daha fazla desteğe ihtiyacı olduğunu gösterdiği görüşünde.

bbc türkçe sağlık

4/05/2011

fazla mesai yapanların normal mesai yapanlara göre kalp krizi riski daha fazla

    4/05/2011 04:55:00 ÖS   Yorum yok
kalp krizi riski

Londra Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, fazla mesai yapmanın kalp krizi geçirme riskini artırabileceğine işaret ediyor.


Buna göre, günde 11 saat çalışanların, dokuz-beş mesaisi yapanlara göre kalp sorunları yaşaması olasılığı yüzde 67 daha fazla.

Araştırma kapsamında yaşları 39 ile 62 arasında değişen binlerce kişi 11 yıl süreyle izlendi.


Bu süre içinde 192 kişi kalp krizi geçirdi.

Kötü beslenme, sigara ve alkol tüketimi, yüksek tansiyon ve kolesterolün riski artırdığı ve hatta ölümcül kalp hastalıklarına neden olabildiği biliniyordu.

University College London'daki araştırmaya başkanlık eden Dr. Mike Knapton, şimdi risk faktörleri arasına fazla mesainin de girebileceğini söyledi.

Knapton, ""Araştırma kapsamında kalp krizi faktörlerini belirlemek için yedi bin kadın ve erkek memuru izledik. Günde 11 saat çalışmanın yedi ya da sekiz çalışmaya kıyasla kalp krizi geçirme riskini artırdığını gördük. Bunun bir rastlantı mı yoksa aralarında bir ilişki mi var henüz bilemiyoruz" dedi.

Yine de bu verinin, kalp krizi geçirme riski olan hastaların korunması açısından büyük önem taşıdığını belirten Dr. Knapton, "Bu sonuç, fazla mesai yapan insanlara çalışma saatlerini azaltmaları için bir uyarı olabilir. Çünkü yeni bir risk faktöründen söz ediyoruz. Ama şu aşamada daha az çalışmanın kalp krizi riskini azaltabileceğini de söyleyemiyoruz." diye konuştu.

Knapton, bu çalışma temel alınarak, ileride yaşam tarzı ve çalışma koşullarındaki değişikliklerin kalp krizi riskini azaltma olasılığı konusunda araştırmalar yapılabileceğini söyledi.
bbc türkçe sağlık
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .