Ramazan ayının başlamasıyla birlikte, oruç tutanları da telaş sardı. Neyin orucu bozup neyin bozmadığı konusunda çeşitli tartışmaların yanı sıra, kimlerin oruç tutup kimlerin tutamayacağı konusu da sıkça tartışılıyor.
Ramazan ayının kavurucu sıcaklara denk gelmesiyle, uzun süre susuz kalmanın vücutta kalıcı hasarlara neden olabileceğinin, hatta ölümle sonuçlanabileceğinin altını çizen Türk Tabibleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Bayazıt İlhan, Cumhuriyet’e açıklamalarda bulundu. Şeker hastası olanların ya da insülin kullananların da çok dikkat etmesi gerektiğini belirten İlhan, şöyle konuştu:
“Şeker hastalarının oruç tutmaları özellikle önerilmiyor.
İnsülin ya da şeker ilaçları kullananların oruç tutmaları da tavsiye edilmiyor. Şeker hastalarında kan şekerini düzenleyen mekanizmalarda bozukluk söz konusu. Uzun süre aç kaldıkları zaman kan şekeri düzeylerini olması gereken düzeyde tutmaları zorlaşıyor ve kan şekerlerinde ciddi oynamalar oluyor. Kimi zaman hayati tehlikeye varabilecek kadar komplikasyonlar ortaya çıkabiliyor.”
Şeker hastalığının dışında diğer kronik hastalıkları bulunanların da dikkat etmesi gerektiğini söyleyen İlhan, bu tür hastalığı olanlara da şu mesajı gönderdi:
“Kalp, tansiyon hastası olanlar oruç tutarken, çok ciddi riskler yaşayabilirler.
Böbreklerinde problemi olanlar, sıvı ve elektrolit dengesindeki muhtemel bozulmalardan dolayı, ciddi sağlık problemleri yaşayabilirler. Bu tür kronik hastalığı olan yurttaşlarımızın mutlaka hekimlerinden bilgi almaları ve onların önerileri doğrultusunda hareket etmeleri gerekiyor.”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, “Böbrek yetmezliği hastalarına uygulanan diyaliz, periton diyalizi, hemodiyaliz olmak üzere iki çeşittir. Buna göre hastaya herhangi bir sıvı maddesi verilmeden gerçekleştirilen hemodiyalizde oruç bozulmaz. Diğer diyaliz çeşitlerinde ise, vücuda gıda içerikli sıvı verildiği için oruç bozulur” şeklindeki açıklamasına İlhan şöyle açıklık getirdi:
“Diyaliz hastaları bu şekilde uzun süre açlık ve sıvı yokluğuna, oluşabilecek elektrolit dengesizliğinden dolayı dayanamazlar. Zaten diyaliz ve böbrek hastalarına hekimlerinin kolay kolay oruç tutmalarına izin vereceğini düşünmüyorum. İşin dini boyutuna karışmamız doğru olmaz. Fakat diyaliz hastalarının oruç tutması, sağlıklarını ciddi şekilde tehdit edebilir.”
İlaç ya da iğne yaptırmak durumunda olan hastalara, eğer belli bir saati yoksa ve günde bir kere alınacaksa akşam iftardan sonra yaptırabileceğini kaydeden İlhan, “Fakat ilaç ya da enjeksiyon saati belirlenmiş ise hekimlerine itimat edip ona göre bir tavır almaları gerekir” dedi. İlhan, aksi taktirde sabah yapılması gereken bir enjeksiyonun iftardan sonraya ertelenmesinin ciddi hayati riskler oluşturabileceğini belirtti. Havaların çok sıcak olması ve kış dönemine oranla oruç sürelerinin daha uzun olmasından dolayı daha dikkatli olunması gerektiğini belirten İlhan, uzun süre susuz kalmanın, kronik hastalığı olmayıp tamamen sağlıklı bir insan için de hayati önem taşıdığını söyledi. İlhan, şöyle devam etti:
“Kronik hastalığı olmayan sağlıklı bir insanın farkında olmadığı bazı hastalıkları olabilir. Uzun süreli açlık ya da susuzluk nedeniyle bu hastalıklar kendilerini belli edebilirler. Özellikle bu sıcaklarda oruç tutma süresi kış aylarına göre çok daha uzun. Vatandaşlarımızın çok dikkatli olması gerekir. Sıcak havalarda uzun süre sıvı alamamak ve vücudun sıvısız kalması çok önemli problemlere yol açabiliyor. Bu nedenle kişilerin sıvı alımına dikkat etmeleri gerekiyor.”
Oruç tutacak ve bir engeli olmayan yurttaşlara da İlhan, şöyle seslendi:
“Yaygın olarak gördüğümüz bir şey de gün boyu açlıktan dolayı iftar vaktinde birden yüklenmek ve çok yemek yemektir. Buna bağlı olarak ciddi sıkıntılar yaşamış hatta hayatını kaybetmiş insanlar söz konusudur. Bu nedenle beslenmemize çok dikkat etmemiz lazım. Gerek sahurda gerek iftarda olsun çok ağır yemek yemek, ciddi sistemik sorunlara yol açabiliyor. Mide ve bağırsak sistemini etkileyen ciddi komplikasyonlara yol açabiliyor. Bu nedenle iftarda sıvı alımına dikkat etmek ve kesinlikle ağır yemeklerden uzak durmak gerekiyor. İftarda özellikle çorba, yoğurt ve salata gibi hafif şeyler yiyerek, akşamı daha rahat geçirmek söz konusudur. Sahur vaktinde de yine aynı şekilde ‘Ben nasıl olsa bütün gün aç kalacağım’ düşüncesiyle sahurda çok ağır yemeklerin yenmesi, tatlılara çok yüklenilmesi de ciddi problemler yaratabiliyor. Çünkü çok fazla tatlı yediğimiz zaman vücut buna bağlı olarak insülin salgılıyor. İnsülin salgılandığı zaman vücuttaki kan şekeri düşüyor. Kişi gün içinde de yemek yemediği, için kan şekerinde ciddi bozulmalar meydana geliyor. Vücutta bunu düzenleyen mekanizmalarda bir problem varsa şeker hastalığı olmadığı halde kan şekerinde ciddi düşmeler ya da yükselmeler ortaya çıkabiliyor. Kimi zaman kişinin hayatını tehdit eden yerlere de varabiliyor.”
Sağlığın her zaman birinci sırada tutulması gerektiğini, hekimlerinin söylediklerine riayet edilmesi gerektiğini ifade eden İlhan, “Benim öncelikle yurttaşlarıma söylemek istediğim, herhangi bir kronik hastalıkları varsa, ilaç kullanmaları gerekiyorsa oruç tutmadan önce mutlaka hekimleriyle görüşsünler. Hekimler ne söylüyorsa ona riayet etsinler” dedi.cumhuriyet