-->
ciltte kırışıklık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ciltte kırışıklık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1/22/2012

birbirinin etkisini arttıtan dört farklı uygulama fotogen ile cillteki kırışıklıklar gideriliyor

    1/22/2012 08:53:00 ÖS   Yorum yok

Uzman estetisyen Tuğba Deveci, cilt bakımı, nem dengesinin sağlanması, kırışıklıkların azaltılması, bölgesel incelme ve selülit gibi sık karşılaşılan sorunların ortadan kaldırılmasında ayrı ayrı yapılan uygulamalar yerine kombine tedavilerin önem kazanmaya başladığını söyledi.

cillteki kırışıklıklar gideriliyor

''Fotogen (Radiophotonic Multiterapy-photogen system)'' diye isimlendirilen uygulama metodunun birbirinin etkisini artıran dört farklı uygulamayı içinde barındırdığını belirten Deveci, yüzde ince-derin kırışıklıklar ve elastikiyet kaybında, vücutta ise elastikiyet kaybı, selülit ve lokal yağlanmada kullanıldığını ifade etti. Deveci, fotogen yönteminin ''cildi yapılandırma ve uyarmayı hedeflediğini, cerrahi yöntemlere alternatif'' olduğunu vurguladı.


'2-3 ay sonra cerrahiye alternatif kalıcı değişiklik sağlanıyor'


Yüz, boyun ve vücut bölgesine uygulanan 4 farklı programı içeren yöntemde, radyofrekans dalgaları ile ciltte nem dengesinin arttığını ve toparlanmanın sağlandığını ya da yağ parçalayan ürünlerin cilde yedirildiğini anlatan Deveci, uygulama esaslarına ilişkin şunları kaydetti: ''İkinci programda LED ışınları uygulaması ile ilk seanstan itibaren ciltteki toparlanma, parlaklık ve gerginlik artırılıyor. Orta deride yenilenme sağlanıyor. Uygulamadan 2-3 ay sonra cerrahiye alternatif kalıcı değişiklikler ortaya çıkıyor. Uygulama sonrasında ciltte pürüzsüzlük elde ediliyor. Yüz bölgesine yapılan uygulama ile ince kırışıklıklar azaltılırken, nem oranı artırılıyor. İkinci aşamada derin kırışıklıklara ulaşılıyor ve cilde elastikiyet kazandırılıyor. Üçüncü programda vücutta bölgesel yağlanma ve selülit problemleri ortadan kaldırılmaya çalışılıyor ve dördüncü programda da vücutta elastikiyet kaybı gideriliyor.''

Uygulama nasıl yapılıyor?


Estetisyen Selda Şentürklü de, sistemin kişinin soruna göre yaklaşık 3 ay süren 8-10 seanslık uygulama şeklinde olduğunu belirtti. Fotogen yönteminde birinci basamakta temizlenmiş cilde nedene yönelik aktif maddeler içeren özel serumların ''radyofrekans'' ürün yedirme başlığı ile uygulandığını belirten Şentürklü'nün verdiği bilgiye göre, serumun bu şekilde orta deriye kadar iletimi sağlanıyor ve oradaki hedef hücrelerin hücre zarı geçirgenliği artırılarak serumun hücre içine geçişine imkan tanınıyor.

Daha sonra radyofrekans uygulamasına geçiliyor. Uygulama yapılacak bölgeye ısı iletimini sağlayan, üst deriyi koruyan özel bir krem sürülüyor ve yüz ya da vücut uygulamasına göre özel başlık kullanılarak yapılıyor. Cilt ısısı 6-7 derece artırılarak, orta deride kollajen ve elastinde uyarı elde ediliyor. Ardından LED (fototerapi) uygulamasına geçiliyor. LED uygulamasında farklı dalga boyunda olması nedeniyle değişik derinliklere ulaşan 4 farklı ışık kullanılıyor. Akne tedavisi, selülit-bölgesel yağlanma tedavisi ve kırışıklık ve elastikiyet kayıplarında kullanılan bu ışıklar, tekli veya birlikte uygulanabiliyor.

Kısa sürede ortaya çıkan etki, orta derideki kollajen ve elastindeki yeniden yapılanma ve kasılma, daha sonra da kollajen salgılayan hücrelerin tekrar kollajen yapması esasına dayanıyor. Bu aşamadan sonra, doğal yolla cildin elastikiyetinde artış, toparlanma ve kırışıklıklarda azalma elde ediliyor. Bölgesel yağlanma, selülit ve biçimlenme tedavilerinde ise farklı bir başlık kullanılarak, ciltte elastikiyet artışı ile birlikte yağ hücrelerinde küçülme ve dolaşım düzenleniyor. Böylece, selülit ve bölgesel yağlanmada belirgin iyileşme elde edilebiliyor.

6/15/2011

yapılan araştırmalarda yaşlanmayı geciktirmede bir adım daha atıldı

    6/15/2011 09:33:00 ÖS   Yorum yok

Dünyadaki en önemli araştırma merkezlerinden biri olan Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü'nün Direktörü Francis Collins başkanlığındaki ABD'li bilim adamlarınca yapılan araştırma, çocuklarda görülen yaşlanma hastalığında rol oynadığı belirlenen bir proteinin erişkinlerdeki yaşlanma üzerinde de etkili olduğunu gösterdi.



Yaşlanmanın, hücrelerin yıpranmasıyla ilgili pasif bir mekanizma olduğu yönündeki bilim dünyasında hakim olan görüşü değiştirdiği bildirilen araştırma, yaşlanma mekanizmasının anlaşılmasında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Journal of Clinical Investigation adlı biyomedical dergisinde yayınlanan araştırma, çocukların 7 kat daha hızlı yaşlanmasına yol açan Hutchinson-Gilford Progeria Sendromu hastalığında rol oynayan progerin adlı proteinin, erişkinlerdeki yaşlanmayla bağlantısını ortaya çıkardı.
bir adım daha
Saç dökülmesi, ciltte kırışıklık, damar tıkanıklığı ve artrit gibi genellikle yaşlılarda görülen semptomlarla kendini belli eden, çok nadir görülen genetik bir hastalık olan Hutchinson-Gilford Progeria Sendromu, çocuklarda genellikle 13 yaşında ölümle sonuçlanıyor.
Araştırma hakkında basına açıklamada bulunan Collins, 2003 yılında yapılan bir araştırmanın, yaşlanma hastalığına, toksik progerin proteinini üreten LMNA geninde meydana gelen mutasyonların neden olduğunu ortaya koyduğunu belirtti.

''Yaptığımız araştırma, yaşlanma hastalığına yakalanmış çocuklarda görülen sürecin normal yaşlanma için de önemli bir süreç olduğunu gösterdi'' diye konuşan Collins, hastalarda büyük miktarlarda üretilen, progerin adlı toksik proteinin, normal insanların hücrelerinde de, hücreler ölmeye başladığında üretildiğini belirlediklerini söyledi.
Bunun, genetik bilgilerin korunması işlevini gören DNA'ların telomer adı verilen uç kısımlarıyla progerin adlı proteinin bağlantılı olduğunu gösterdiğini anlatan Collins, ''Bunlar birbirine paralel bilimsel yolaklar üzerindeler ve biz şimdi bunların gerçekten birbirleriyle birleşmiş olduklarını bulduk'' diye konuştu.

Telomerlerin çok kısa ve zayıf hale gediklerinde vücuda hücrenin vücut içindeki yararlı işlevinin sonuna geldiği sinyalini vererek progerin üretimini tetiklediğini anlatan Collins, çalışmalarının, yaşlanmanın, hücrelerin yıpranmasıyla oluşan pasif bir mekanizma değil, hücrelerin içinde programlanmış aktif bir biyolojik mekanizma olduğunu gösterdiğini vurguladı.

''Elimizde, açık bir biçimde, resmin tamamı yok'' diye konuşan Collins, yaşlanmanın biyolojik mekanizmasının anlaşılması için daha fazla çalışma yapmaya ihtiyaç bulunduğunun altını çizdi.

Yaşlanma sürecinin anlaşılmasının normal yaşlanmanın geciktirilmesi için yeni yollar bulunmasına imkan sağlayacağını ifade eden Collins, elde ettikleri bilginin nadir görülen hastalıklar için fon ayrılmasının ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha ortaya koyduğuna dikkati çekti. Collins, ''Genellikle nadir hastalıklardan elde edilen bilgiler, bize daha sık rastlanan hastalıklar hakkında bir şeyler öğretir'' değerlendirmesini yaptı.
cumhuriyet portal
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .