-->
beslenme alışkanlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
beslenme alışkanlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4/26/2012

reflü hastalığı belirtileri ilaç tedavisi ve ameliyatla tedavi hakkında

    4/26/2012 02:54:00 ÖS   Yorum yok

Reflü kelime anlamıyla ‘geriye kaçış’ demek. Gastro-özafajeal reflü ise yüksek asit içeren mide içeriğinin yemek borusuna geri dönmesi ve burada mukozal hasara yol açması, solunum sistemine kaçarak öksürük, ses kısıklığı ve astım ataklarını tetiklemesi olarak nitelendiriliyor.

ilaç tedavisi ve ameliyat

Reflü toplumda oldukça sık görülen bir hastalık. Öyle ki ülkemizde her 5 kişiden birini etkisi altına alıyor. Bu hastalık yaşam alışkanlıkları ile beslenme tarzına özen gösterildiği ve ihtiyaç duyulduğunda ilaç tedavisine devam edildiği sürece genellikle kontrol altında tutulabiliyor. Ancak bazı durumlarda operasyon kaçınılmaz hale gelebiliyor. Acıbadem Maslak Hastanesi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İsmail Hamzaoğlu reflü ameliyatına götüren 6 nedeni açıklıyor.

1.Hasta ömür boyu ilaç tedavisi istemiyorsa: Reflü tedavisinde başvurulan ilaçlardan başarılı sonuçlar alınabiliyor. Ancak bazı hastalar ilaçların yan etkileri ve sürekli olarak ilaç kullanmanın getirdiği psikolojik etki gibi nedenlerden dolayı ömür boyu ilaç kullanmak istemeyebiliyor.

2. Beslenme alışkanlıklarına dikkat etmiyorsa: Öncelikle düzenli beslenmek şart. Ayrıca reflüyü arttırdığı bilinen yağlı gıdalar, kızartmalar ve çikolata gibi besinlerden, alkol ve gazlı içeceklerden ayrıca çay, kahve ile kola gibi kafeinli içeceklerden kaçınmak gerekiyor. Ancak bazı hastalar beslenme alışkanlıklarına dikkat etmekte güçlük çekebiliyor.

3. Mide fıtığı eşlik ediyorsa: Reflü hastalığına sıklıkla mide fıtığı eşlik edebiliyor. Mide fıtığının bazı türlerinde fıtık boğulması ve acil ameliyat riski oluyor. Bu tür fıtıklarda reflünün şiddetine bakılmaksızın hastaya ameliyat öneriliyor.

4. Kullanılan ilaçlar kesilemiyorsa: Kemik erimesine karşı kullanılan ilaçlar, doğum kontrol hapları, ağrı kesiciler veya tansiyon ilaçları reflü şikayetlerinin artmasına yol açabiliyor. Ancak bazı durumlarda bu ilaçların kesilmesi mümkün olmayabiliyor.

5. Hasta yaşam tarzını değiştiremiyorsa: Reflü hastası kilolu ise öncelikle kilo vermeli. Ayrıca yemeği uykudan 3-4 saat önce bitirmeli, yediği gıdaların türüne dikkat etmeli, stresli ortamlardan uzak durmalı, sürekli olarak ilaç kullanmalı ve sigara içiyorsa bu alışkanlığını bırakmalı. Eğer hasta bu şartlara uymakta zorluk çekiyorsa operasyonun seçenek olarak sunulması gerekiyor.

6 . Gastro-özafegeal reflü’ye bağlı hasarlar oluşmuşsa: Uzun süren reflülerden sonra yemek borusunun iç yüzeyinde yaralar oluşabiliyor. Bu yaraların sürekli olarak iyileşip yeniden açılmasıyla birlikte yemek borusunda darlıklar ortaya çıkabiliyor. Reflü nedeniyle mide içeriğinin gırtlak ve solunum sistemine gitmesi ses kısıklığı ve akciğer hastalıklarına yol açabiliyor. Yemek borusunun iç yüzeyinde sürekli devam eden reflü hücre düzeyinde değişiklik yaparak sonu kansere neden olabilecek Barret özofagusu denilen bir duruma neden olabiliyor. Bu tarz hasarlar gelişmişse operasyonla tedavi öne alınabiliyor.


Tek port ile izsiz operasyon


• Reflü operasyonunun laparoskopik olarak yapılması gerekiyor. Çünkü açık ameliyat ile karşılaştırıldığında laparoskopik, yani kapalı yöntem daha az ağrı, hastanede daha kısa kalış süresi, normal aktiviteye ve iş hayatına daha erken dönüş gibi pek çok avantaja sahip. Öyle ki hastanın operasyondan sonra hastanede sadece 1 gün kalması yeterli geliyor. Ayrıca hasta 4-5 gün sonra iş hayatına da dönebiliyor.

• Açık ameliyatta yaklaşık 20-30 santim karın yarası oluşuyor. Bu yaraya ait enfeksiyon riski daha fazla oluyor. Ayrıca yaklaşık yüzde 10 hastada bu yaradan fıtık oluşma riski mevcut. Laparoskopik ameliyatta ise bu tür sorunlara çok ender rastlanıyor.

• Mide fıtığı varsa bu sorun operasyonda düzeltilerek göğüs boşluğuna kaçış önleniyor ve midenin üst bölümündeki fundus bölümü yemek borusu çevresine sarılarak antireflü bir mekanizma oluşturuluyor.

• Tek port laparoskopik yöntem ise laparoskopinin tüm avantajlarını taşımasının yanı sıra ciltte hiç iz kalmaması gibi kozmetik açıdan çok önemli bir avantaj daha sağlıyor. Laparoskopik ameliyatta 1 santimden küçük 4 ya da 5 yara oluyor. Bu nedenle sadece sağlık değil, kozmetik olarak da açık ameliyata göre belirgin olarak üstünlük taşıyor.



Belirtileri neler?

• Göğüste yanma hissi,
• Ağza acı su gelmesi,
• Bulantı, kusma,
• Hazımsızlık, ekşime,
• Gıdaların ağza geri gelmesi,
• Ağız kokusu,
• Yutma güçlüğü,
Daha nadir olarak;
• Ses kısıklığı,
• Boğaz ağrısı,
• Kuru öksürük,
• Astım,
• Zatürree,
• Dişlerde mine kaybı gibi belirtiler ile ortaya çıkabiliyor.

3/09/2012

cilt güzelliği ve sağlığı sebze meyveyi ne kadar tükettiğinize bağlı

    3/09/2012 06:51:00 ÖS   Yorum yok

İngiltere'de bilimadamları bir kaç hafta meyve sebze yemenin bile cilt rengini güzelleştirdiğini belirtiyor.


sebze meyve

Edinburgh'daki St Andrews Üniversitesi tıp fakültesi uzmanları, 35 kişilik bir grubun beslenme alışkanlıklarını inceledi.
Uzmanlar, daha çok yeşil sebze yiyenlerin tıklayın daha canlı bir ten rengine sahip olduğu sonucuna vardı.

Altı hafta içinde sağlıklı beslenen kişilerin ciltlerinde "altın bir ışıltı" oluştuğu, kötü beslenen kişilerde ise bozulma ve solgunluk oluştuğu belirtiliyor.

Yenilen sebze meyvenin kişinin dış görünümüne yansıyarak cazibesini arttırdığı görüşü başka bilimsel çalışmalarda da ortaya atılmıştı.


Pek çok sebze ve meyvede bulunan ve sarı ve kırmızı renk veren karotenin cilt rengini etkilediği, çok uzun yıllardır biliniyor.

Ancak normal ve sağlıklı bir beslenme alışkanlığının ne düzeyde etki ettiği net değildi.

St Andrews Üniversitesi sağlık psikolojisi uzmanı tıklayın Dr. Gözde Özakıncı ve meslekdaşları, altı haftalık çalışmalarında çoğu beyaz, 35 gönüllü öğrencinin ne kadar sebze ve meyve aldığının kaydını tuttu.

Gönüllülerden bu süre içinde solaryum, makyaj ve bronzlaştırıcı krem kullanmamaları istendi.

Tenlerinin renk tonu özel bir araçla, deney öncesinde, sırasında ve sonrasında incelendi.

'Güzellik' motivasyon sağlayabilir

Elde ettikleri sonuçlar, sebze meyve tüketiminde meydana gelen değişimlerin cilt rengini de değiştirdiği yönündeydi.

Aynı ekibin daha önce yaptığı bir çalışmada da cilt renginde hafif değişikliklerin bile yüzün çekici olarak algılanması ile bağlantısı olabileceği belirlenmişti.

Uzmanlar, makalede "beslenmede ufak değişiklikler bile cilt tonunda gözlenebilir iyileşme sağlayabiliyor" diyor.

Bununla birlikte, benzer bir uygulamanın yaşlılarda farklı sonuç verebileceğini, beyazlar dışındaki ırklar için de ayrı bir çalışma gerekebileceğini söylüyorlar.

Bilim ve tıp makalelerinin yer aldığı bilimsel halk kütüphanesi yayını PLoS One'da yayınlanan makalenin tüketim ve görünüm arasındaki bağlantıyı tam olarak kanıtlamadığına inanan uzmanlar da var.

Cambridge Üniversitesi'nden beslenme uzmanı Dr Glenys Jones yiyeceklerin nasıl pişirilip tüketildiğinin sebze-meyveden alınan karoten miktarını önemli ölçüde etkilediğine, ancak bu farkların çalışmada göz önüne alınmadığına dikkat çekti.

Jones yine de çalışmanın insanları daha sağlıklı beslenmeye teşvik etmek açısından önem taşıdığını belirtti; "sebze meyveler sadece cildimiz değil, genel sağlığımız için faydalı" dedi.

İngiltere'de halkın yüzde 75'inin meyve sebze tüketimi önerilen ortalama düzeyin altında.

Uzmanlar, "daha iyi bir görünüm" fikrinin, insanları motive etmede önemli bir katkı sağlayabileceğini düşünüyor.

Dr. Gözde Özakıncı, beslenme alışkanlıklarını değiştirmek açısından "bir kaç hafta içinde daha iyi görüneceğinizi bilmek, ilerleyen yıllarda sağlıklı olacağınız beklentisinden daha etkili olabilir" diyor.

2/07/2012

püre haline getirilmiş meyve ve sebzelerden oluşan mamalarla beslenen çocuklar obeziteye yatkın oluyor

    2/07/2012 10:39:00 ÖS   Yorum yok

Kaşıkla, mama yedirilerek beslenen çocukların, kendi başlarına beslenen çocuklara göre daha kilolu oldukları iddia edildi.

obeziteye yatkın oluyor

İngiltere'nin Nottingham Üniversitesi'nde yapılan araştırmada 155 çocuğun beslenme alışkanlıkları incelendi.

Sonuçlar, ebeveynleri tarafından püre haline getirilmiş meyve ve sebzelerden oluşan mamalarla beslenen çocukların obeziteye, yeme tercihlerini kendi başına oluşturan çocuklara göre daha yakın olduklarını ortaya koydu.

20 aylıktan 6 yaşına kadar farklı yaş gruplarından çocuklar üzerinde yapılan araştırmada çocuklara kendi başlarına yiyebilecekleri farklı gıdaların sunulması ve seçimlerini kendilerinin yapmasının daha az kilo problemi doğurduğu tespit edildi.

Araştırma ekibinden Doktor Ellen Townsend, çocukların kendilerini beslemelerine erken yaşlarda müsaade edilmesinin sağlıklı beslenme için gerekli zemini oluşturduğunu düşünüyor.

Kendi başlarına bırakılan çocukların karbonhidratlı besinlere yöneldikleri ve tatlandırıcılı ya da şekerli gıdaları tercih etmedikleri gözlemlendi.


Doktor Townsend karbonhidratlı ürünlerin çocukların elle beslenmesi için daha uygun olduğunu fakat aynı zamanda çocuğa karar verme şansı tanınmasının önemli olduğunu belirtiyor.

"Mamayla beslenen çocuklar ise ebeveynler tarafından tabakta ne varsa yemeye mecbur bırakılıyor" diyen Townsend araştırmanın uzun vadeli sonuçlarının incelenmesi gerektiğine dikkat çekti.

Araştırma hakkında değerlendirmede bulunan çocuk sağlığı uzmanı Doktor Colin Michie az sayıda denek üzerinde yapılmış olsa da bulguların değerli olduğunu düşünüyor.

Sonuçların aynı zamanda, çocukları besleme biçimlerinin ilerideki besin tercihlerine etkisi olduğu anlamına geldiğini söyleyen Dr. Michie "bu obeziteyle mücadele konusunda yeni bir strateji anlamına gelebilir" diye konuştu.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .