-->
bakteri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bakteri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4/18/2012

tedavi edilmezse ölüme bile yol açan frengi'nin üç gizli devresi

    4/18/2012 06:37:00 ÖS   Yorum yok

Frengi genellikle cinsel yolla bulaşan bakteriyel bir hastalıktır. Frengiye Treponema pallidum isimli bir bakteri sebep olur. Sifilis diye de adlandırılan frengi, 16. yüzyıl da Asya ve Avrupa'yı kasıp kavurdu.

frengi'nin üç gizli devresi

Bu hastalık hâlâ sık olarak görülür ve hatta son yıllarda artış göstermiştir. Frengi tedavi edilmezse, birbirinden gizli üç devre gösterir.

Birinci devre frengi


Bu dönem, vakaların yüzde 95'inde cinsel organlarda görülen şankr dönemidir. Sert bir zemin üzerinde ağrısız, sınırlı, tek, yüzeysel bir lezyon vardır. Erkekte şankr penisin derisinde veya sünnetsizlerde sünnet derisi üzerinde oluşabilir, kadındaysa vulvada veya nadir olarak dölyolunda olur; dölyatağı boynunda daha sık görülür, ama fark edilmeyebilir. Cinsel bölgedeki şankra kasıkta adenopati eşlik eder ve bir ayda kaybolur.

İkinci devre frengi


Hastalığın 2. ayından 3. veya 4. yılına kadar sürer. Hasta için daha az rahatsız edici, ancak çok bulaşıcı olduğu için oldukça tehlikeli bir dönemdir.Deri döküntüleri karakteristiktir. Göğüste kaşıntısız kızarıklıklar olur, bunlar sonra ciltte yayılır, el ayası, ayak tabanı ve anal (makat) bölge koyu kırmızı bir renk alır.

Üçüncü devre frengi

10 ila 25 yıl sonra, tedavi edilmeyen hastalarda bu döneme özgü karakteristik lezyonlar ve belirtiler ortaya çıkabilir. Vücudun kılcal damarlarının harap olduğu yerlerde gom denilen tahribat ve şişlikler oluşur; kronik menenjit, boşaltım yapmada bozukluk ve bunları yaparken şiddetli ağrılar ortaya çıkar ve bazen de genel felç, zihinsel işlevlerde bozulma görülür; bu bozulmalar sonunda megalomaniye ve ölüme kadar varabilir.

Birinci ve ikinci devre lezyonlarında treponemanın görülmesi teşhisi doğrular. Diğer testler tedavi altında gidişin nasıl olduğunu gösterir: Nelson testi, FTA testi (Flüoressan Treponema Antikorları) ve TPHA (Treponema Pallidum Hemaglütinasyon). Birinci devre frengide FTA ve TPHA 10. ila 20. günler arasında pozitif olur, Nelson testi bu devrenin sonunda pozitifleşir. Bu devreden sonra bütün testler pozitiftir. Erken tedavi testlerin hepisini negatif yapar.

Treponema her çeşit G penisilinine son derece duyarlıdır; bu yüzden, herhangi bir alerji söz konusu değilse bu tedavi uygulanır. 

1/03/2012

hong kong'da hükümet binasında her 10 vakadan 1'ini öldürebilen lejyoner bakterisi bulundu

    1/03/2012 04:18:00 ÖS   Yorum yok

Hong Konglu yetkililer, hükümet binalarından oluşan yeni yerleşkede Lejyoner hastalığına yol açan bakterinin bulunduğunu doğruladı.

Lejyoner hastalığı

Sağlık yetkilileri, geçen ay bir bakanın bu hastalığa yakalanarak hastaneye kaldırılması üzerine binalarda inceleme yaptı.

Hong Kong Sağlık Koruma Dairesi yeni hükümet binalarında çeşitli noktalardan su örnekleri topladı. Kimi tuvaletlerde Legionella pneumophila bakterisine rastlandı.

Kantin mutfakları ve Yemek Salonu'na da bakteri bulaştığı belirlendi.


Yapılan araştırmalar sonucu yerleşkeye bulaşan bakteri oranı, kabul edilebilir seviyenin 14 katı üzerinde çıktı.

Yetkililer, henüz yeni kullanılmaya başlanan binaları dezefenkte etme çalışmalarını başlattı.

Hastalığa yol açan bakteri ilk kez 1970'lerde ABD'de Lejyonerlerin bir toplantısı sırasında tespit edilmiş, bu nedenle Lejyoner hastalığı olarak anılmaya başlanmıştı.

Akciğerlerde enfeksiyona ya da zatürreye yol açan bakteri, insandan insana bulaşmıyor. Ancak her 10 vakadan 1'i ölümle sonuçlanabiliyor.


708 milyon ABD dolarına mal olan yerleşke, geçen Ağustos ayında hizmete açılmıştı.

Açıldığı sırada binada mühendislik çalışmaları halen sürmekteydi.

Eski milletvekili ve fizikçilerden Lo Wing-lok, ölümcül virüsün ortaya çıkmasının sebebi olarak binaya alelacele taşınılmasını gösterdi.

10/13/2011

orta çağda 50 milyon insanı öldüren diğer adı kara ölüm olan veba mikrobunu mezardan çıkardılar

    10/13/2011 10:35:00 ÖS   Yorum yok

Orta Çağ'da İngiltere dahil Avrupa'yı kasıp kavuran veba salgını 1347-1351 yılları arasında toplam 50 milyona yakın insanı öldürdü.


veba mikrobunu mezardan çıkardılar
Kara Ölüm diye anılan salgının bazı kurbanları Londra'da eski bir mezarlıkta yatıyor.

Araştırmacılar, buradaki cesetlerin dişlerinden elde ettikleri kalıntıları inceleyerek, 14'üncü yüzyıla bir kabus çöken vebanın DNA kodunu çözmeyi başardıklarını açıkladılar.

Ayrıntıları Nature dergisinde yayımlanan araştırmada, veba hastalığına yol açan bakterinin 14'üncü yüzyıldaki atasının deşifre edildiği belirtiliyor.

Yersinia pestis adlı bakteri, insanoğlunun tarihte karşı karşıya geldiği en azılı düşmanlarından biri olarak biliniyor. Pirelerle yayılan bakteri, çok kısa bir süre zarfında Avrupa nüfusunu katletmişti.

Araştırma ekibinin üyelerinden Profesör Johannes Krause, ''Şu an varolan veba türlerinin hepsi, Orta Çağ'da ortaya çıkan bu bakterinin doğrudan akrabası.'' diyor.

Salgınlar tarihi


Bizans İmparatorluğu toprakları
Almanya'nın Tubingen Üniversitesi'nde görevli olan Prof. Krause, 14'üncü yüzyıldan önce de büyük veba salgınlarıyla karşılaşıldığını hatırlatıyor.

Örneğin 6'ıncı yüzyılda ortaya çıkan ve günümüz İstanbul'u dahil Bizans İmparatorluğu topraklarını etkisi altına alan Justinian Vebası'nın 100 milyon dolayında kişinin ölümüne yol açtığı tahmin ediliyor.

Fakat Prof. Krause, modern çağın veba türleri ile 6'ıncı yüzyıldaki salgın arasında genetik bir bağ görmediklerini söylüyor.

Justinian Vebası, Yersinia pestis'in tamamen ortadan kalkmış bir türevinden kaynaklanmış olabilir.

Prof. Krause, ''Ya da Bizans'ın üzerine çöken bu salgına henüz keşfetmediğimiz bambaşka bir patojen yol açmıştı.'' diyor.

Günümüzde vebadan ölenlerin dünya çapında sayısı 2000 kişi ile sınırlı.


14'üncü yüzyıldan günümüze değin varlığını koruduğu anlaşılan bakteri, artık Orta Çağ'daki kadar ürkütücü bir tehdit oluşturmuyor.

Araştırma ekibinin bir diğer üyesi olan Dr. Hendrik Poinar, Orta Çağ'daki vebanın büyük bir salgına dönüşmesinde muhtelif etmenlerin rolü olabileceğini söylüyor. Yersinia pestis, belki aynı dönemde başka bulaşıcı patojenlerle beraber hareket ettiği için o kadar öldürücü olmuştu.
Dişlerin sırrı

Dr. Poinar, 14'üncü yüzyılın ortalarında iklimin hızla soğuduğuna dair veriler bulunduğunu ve bu faktörün de Kara Ölüm'ün etkisini artırmış olabileceğini düşünüyor.

Araştırmada Orta Çağ'da ölmüş veba kurbanlarının dişlerinin içinde hapsolmuş kan ve biyolojik doku kalıntısından faydalanıldı. Ekip, insan ve mantar DNA'sını eleyerek, veba mikrobunun genlerini bulmayı başardıklarını söylüyor.

Araştırmacılar, aynı yöntemi kullanarak eski çağların diğer hastalıklarını da genetik düzeyde anlamayı planlıyor.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .