-->
ağrı kesici etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ağrı kesici etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/03/2011

aşırı dozda kullanılan ağrı kesicilerin sebep olduğu ölümler uyuşturuculardan daha fazla

    11/03/2011 08:44:00 ÖS   Yorum yok

Amerika Birleşik Devletleri'nde aşırı dozda ağrı kesici alınmasından kaynaklanan ölümlerin sayısının, eroin ve kokain kullanımıyla bağlantılı ölümlerin toplamından daha fazla olduğu açıklandı.


kronik ağrıları dindirmek
Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezi'nin yayımladığı raporda, reçeteyle alınan ağrı kesicilerle ilgili suistimalin salgın boyutuna ulaştığı belirtiliyor.

Uyuşturucu etkisi olan ağrı kesiciler, kronik ağrıları dindirmek için reçete ediliyor ancak bu ilaçların yüksek derecede bağımlılık yaptığına dikkat çekiliyor.

Rapora göre son 10 yıl içinde uyuşturucu etkisi olan ağrı kesicilerden kaynaklanan ölümlerin oranı üç kattan fazla arttı.

Günde ortalama 40 kişinin bu şekilde öldüğü kaydediliyor.


Geçen yıl Amerika Birleşik Devletleri çapında yapılan bir araştırma 12 yaşın üstündeki her 20 Amerikalıdan birinin tıbbi amaçlar dışında ağrı kesici kullandığını ortaya koymuştu.

Madde bağımlılığı uzmanlarından Pamela Hyde, ülkede her gün 5500 kişinin reçeteyle yazılan ağrı kesicileri yanlış kullanmaya başladığını söyledi.

1999'dan bu yana ABD'de ilaçların satışı yüzde 300 oranında arttı. 

9/09/2011

morfin'in kanser hastalarında kanserli tümörlerin yayılmasında katkı sağlayabileceği sonucuna varıldı

    9/09/2011 04:46:00 ÖS   Yorum yok

ABD'de yapılan bir araştırmada, kanser tedavisinde ağrı kesici olarak kullanılan morfinin kanserli tümörlerin yayılmasına katkıda bulunabileceği sonucuna varıldı.

kanserli tümörlerin yayılması
Bilimadamları, morfinin tümörlere oksijen ve çeşitli besleyici maddeler taşıyan yeni kan damarlarının oluşumunu teşvik ettiğini belirtti.

Boston'daki Amerikan Kanser Araştırmaları Birliği'nin toplantısında yapılan sunumda, morfinin bu yan etkilerini engelleyen bir de ilaç bulunduğu kaydedildi.

Ancak İngiliz araştırmacılar kanser tedavisinde herhangi bir değişikliğe gidilmesinden önce daha fazla araştırma yapılması gerektiğini bildirdi.

Chicago Üniversitesi'nden Patrick Singleton, yaptıkları laboratuar testlerinde, morfinin tümörlere giden kan damarlarını güçlendirmesi dışında, kanserli hücrelerin başka dokuları işgal edip yayılmasını kolaylaştırdığı sonucuna vardıklarını söyledi.

Ancak Singleton, bu etkilerin Metilnaltrikson (MNTX) adlı bir ilaçla engellenebildiğini belirtti. Sözkonusu ilaç, 1980'lerde morfinin yol açtığı kabızlığın tedavisi için geliştirilmiş, ancak kısa bir süre önce onay almıştı.

İlacın morfinin ağrı kesici etkilerini engellemediği belirtiliyor.Yüzde 90 azalma


Akciğer kanserli fareler üzerinde yapılan araştırmalarda MNTX'in morfinin tümör büyümesini teşvik eden etkilerini engellediği ve kanserli hücrelerin yayılmasını yüzde 90 oranında azalttığı ifade edildi.

Patrick Singleton, "Klinik testlerde de doğrulanırsa, kanser hastalarımızdaki anestezi sürecini değiştirebilir." dedi.

Singleton MNTX üzerindeki araştırmalara, anestezi uzmanı Jonathan Moss'un MNTX verilen kanser hastalarının tahmin edilenden daha uzun yaşadığını kaydetmesiyle başlandığını belirtti.

Ancak İngiliz bilimadamları, morfinin kanser tedavisindeki kullanım şeklini değiştirmek için daha çok erken olduğunu belirtiyor.

9/07/2011

hamileliğin ilk dönemlerinde kullanılan ağrı kesiciler düşük riskini iki kat arttırıyor

    9/07/2011 10:18:00 ÖS   Yorum yok

Canadian Medical Association Journal tarafından yayımlanan araştırma, hamileliğin ilk aylarında etken maddesi "ibuprofen" ve "naproksen" olan ağrı kesicileri kullanan kadınlarda düşük yapma riskinin, kullanmayanlara oranla iki kattan fazla olduğunu ortaya koydu.

ağrı kesiciler düşük riskiKanada'nın Quebec eyaletinde yaşayan 52 binden fazla hamile kadın arasında yapılan araştırmada, hamile kaldıktan sonra steroid olmayan antiinflamatuvar ilaç (NSAID) kullanan kadınlarda düşük yapma riskinin yükseldiği belirlendi.

İçeriğinde "ibuprofen", "naproksen" ya da kemik ve eklem iltihabı tedavisinde kullanılan "celecoxib" bulunan Aspirin dışındaki steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçları inceleyen araştırmacılar, söz konusu ilaçların hamilelik sırasında kullanımının düşük yapma riskini 2,4 kat artırdığını belirledi.

Montreal Üniversitesi CHU Sainte-Justine Araştırma Merkezi'nden Anick Berard, araştırmayla ilgili yaptığı değerlendirmede, steroid olmayan antiinflamatuvar ilaç kullanımının düşük riskiyle yüzde 100 ilişkilendirilemeyeceğini, ancak bu tür ilaçların düşükle sonuçlanabilecek farmakolojik etkiler yaratmasının kuvvetle muhtemel olduğunu bildirdi.

Berard, hamileliğin ilk dönemlerinde ana rahminde bulunan prostaglandin hormonuna benzer maddelerin seviyesinde düşüş yaşandığını ve steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçların prostaglandin oluşumunu etkilediğinin bilindiğini belirterek, bu ilaçların kullanımının söz konusu dönemlerdeki normal prostaglandin değişimlerine müdahale ederek düşük riskine yol açabileceğini kaydetti.

Berard, baş ağrısı ve benzeri kısa süreli rahatsızlıklar yaşayan hamile kadınların, etken maddesi "parasetamol" olan ilaçları tercih etmelerinin daha güvenilir bir yöntem olacağını da ifade etti.

7/18/2011

demans hastalarına pahalı ilaçlar yerine basit ağrı kesiciler daha etkili

    7/18/2011 04:48:00 ÖS   Yorum yok

Yeni yapılan araştırmalara göre parasetamol gibi basit ağrı kesiciler, demans yani bunama ile ortaya çıkan bazı yan semptomlara karşı, pahalı ilaçlara göre çok daha etkili oluyor.


Bunama çoğu zaman beraberinde ajitasyon ve agresiflik gibi, aşırı heyecan ve gerginlikle kendini gösteren semptomlar getiriyor.

basit ağrı kesiciler
Bu da hem hasta, hem de bakımını yapanlar için ek güçlükler yaratıyor.

Ancak Norveç'te 350'den fazla demans hastasının katılımıyla yapılan bir araştırmaya göre, ağrı kesiciler hastalığın bu unsurları için daha etkin bir tedavi yolu sağlıyor.

Uzmanlar ajitasyon ve agresifliğin temelinde hastanın başka şekilde ifade edemediği bir acının yatıyor olabileceğini düşünüyor.
Alternatif aranıyordu

Demans hastalarında sıkça aşırı heyecan ve gerginlikle kendini gösteren ajitasyonun giderilmesi için, genelde antipsikotik ilaçlar kullanılıyor.


Ancak bu gevşetici ilaçlar demans belirtilerini kötüleştirebildiği gibi, inme veya ölüme varabilen riskli yan etkileri var.

İngiltere'deki Alzheimer Cemiyeti bu nedenle uzun süredir doktorların alternatif tedavi yolları bulmasını istiyordu.

Araştırmayı yapan İngiliz ve Norveçli uzmanlar, bulgularını İngiltere Tıp Dergisi'nde (British Medical Journal) yayınladı.

Norveç'teki bakımevlerinde yatan 352 orta ve ağır demans hastasını kapsayan araştırmada, hastaların yarısına her yemek sonrası ağrı kesici verildi, yarısı ise bilinen tedaviye devam etti.

Uzmanlara göre sekiz hafta sonunda ağrı kesici verilen grupta ajitasyon semptomları yüzde 17 oranında azaldı.

Bu, antipsikotik ilaçların sağladığı iyileşmeden daha yüksek bir oran.


Uzmanlar, eğer hastanın ağrıları uygun şekilde kontrol altına alınırsa, antipsikotik ilaçların gereksiz yere kullanılmasının önüne geçileceğini söylüyor.

Araştırma ekibinin üyesi ve Alzheimer Cemiyeti araştırma birimi yöneticisi olan Profesör Clive Ballard, bulgularının büyük önem taşıdığına inanıyor.

Ballard, "Demans hastalarında ağrıyı tespit etmek çok zor olduğundan, hâlihazırda ağrı tedavisi çok yetersiz" diyor.

Ballard'a göre bulguları, hastaların yaşam kalitesini artırabilir.

İngiltere'de hükümet bir süredir antipsikotik ilaçların gerekli olmayan durumlarda yazılmasının önüne geçmek için bir program yürütüyor.

Bakım hizmetlerinden sorumlu bakan yardımcısı Paul Burstow, çalışmanın sonuçlarını memnuniyetle karşıladı.

Burstow'a göre bulgular aile hekimlerinin demans hastalarına hemen antipsikotik ilaçlar yazmaya girişmeden önce, ajitasyonun arkasında yatan nedeni bulmaya eğilmesi gerektiğini gösteriyor.

4/25/2011

gereğinden fazla vitamin kullanımı çeşitli hastalıklara yol açıyor

    4/25/2011 10:19:00 ÖS   Yorum yok
çeşitli hastalıklara yol açıyor

Son günlerde hava sıcaklıklarındaki dengesizlik adeta hastalık saçıyor. Hasta olanlar ağrı kesici ve ateş düşürücülerinin yanında mutlaka vitamin alırken sağlıklı kalmak isteyenler de doktora danışmadan bilinçsizce vitamin takviyesi alıyor. 

Ancak gelişigüzel vitamin kullanımı yaradan çok zarar getiriyor. Memorial Şişli Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Uz. Dr. Gürkan Yurteri, gereğinden fazla alınan vitaminlerin vücudumuza vereceği zararlar hakkında önemli bilgiler verdi.

Sağlıklı bir sinir sistemi için B6, iyi bir göz ve cilt için A, kanserden korunmak için E, kemiklerimiz için K vitamini… Görüldüğü gibi sağlığınızı ve güzelliğinizi korumanın yolu vitaminlerden geçiyor. Peki, vitamin ve minerallerin fazla kullanıldığında yanlış beslenmenin yarattığı sorunları gideremediği gibi, vücudumuza da zarar verdiğini biliyor muydunuz?

Vitamin ve mineraller, sağlıklı yaşamın vazgeçilmez bir parçası olan organik maddelerdir.


Vücudumuz, işleyişini sürdürebilmesi için bu maddelere çok az miktarlarda da olsa gereksinim duyar. Ancak bu vitaminler aşırı dozda kullanıldığında, baş ağrısı, bulantı, kusma, idrar yolu rahatsızlıklarına, hatta ölüme kadar gidebilen problemlere neden olabilir.

Vitamin ihtiyacını karşılamanın en doğru yolu dengeli beslenmek.


Vitaminlerin çoğu bitkisel ve hayvansal besinlerde bulunur. Karbonhidrat, yağ, protein gibi ana besin öğeleri ile yeterli miktarda yapılan dengeli beslenmede vücudun günlük vitamin ihtiyacı karşılanır. Ancak çeşitli fizyolojik (Gebelik, spor, gelişme çağı gibi), patolojik (Ateş,ishal,travma...vs) durumlar, çevresel faktörler (İklim,coğrafi bölge) ve ilaç tedavileri vitamin gereksinimini artırabilir.


Eğitim seviyesi vitamin kullanımını etkiliyor.

Vitamin kullanımının kadınlar, yaşlılar, gelir düzeyi yüksek olanlar, iyi eğitimliler, sigara içmeyenler (özellikle eski içiciler), çok fazla içki içmeyenler ve iyi beslenmenin hastalıklara iyi geleceğine inananlarda daha yaygın olduğu bilinmektedir.


Fazla vitamin tüketilmesinin yol açtığı hastalıklar!

•A vitamini fazlalığı; daha çok baş dönmesi, çift görme, baş ağrısı, kasılma nöbetleri, dudaklar ve avuç içlerinin soyulması, şiddetli kusma, kafa içi basıncı artışı şeklinde belirti verir ve bu belirtiler kullanımdan 6 saat sonra ortaya çıkar. A vitamini zehirlenmesi de diyebileceğimiz kronik toksisite ise günde 15mg dozda 3 aydan uzun süre kullanıldığında gelişir. Bu durumda ise kişilerde kuru cilt, kusma, kellik, kemik ağrıları, kalsiyum yükselmeleri, lenf bezlerinde büyüme, kan yağlarında yükselme, regl olamama, yalancı beyin tümörü belirtileri, sinirlilik, huzursuzluk, kansızlık görülebilir.


Yaşlılar A vitamini zehirlenmelerine daha duyarlı

Gebe kadınlara yüksek doz A vitamini verildiğinde düşüklere, bebekte kalp ve kafa anomalilerine rastlanabilir. Gebelikte, günlük A vitamini dozu belirli bir seviyeyi aşılmamalıdır. Yaşlılar, alkolikler, karaciğer hastalığı olanlar vitamin A zehirlenmesine daha duyarlıdırlar. Klinik çalışmalarda akciğer kanseri gelişme riski olan kişilerde (ailesinde olması, sigara içmesi, kanserojen maddeye maruziyet gibi) yüksek doz beta karoten alımının kansere yakalanma riskini artırdığını ortaya koymuştur.

•B vitamini fazlalığı; genellikle zehirlenmeye sebep olmaz. Ancak çok yüksek dozlarda alınırsa zehirlenme görülebilir. Belirtileri, hissizlik, yürüyememe, cilt rahatsızlıkları, gözlerde ışık hassasiyeti, uykusuzluk, bitkinlik, baş ağrısı, çarpıntı, ishal şeklinde görülebilir.

•C vitamini fazlalığı; 2 gramdan fazla alındığında karın ağrısı, bulantı ve kusma şeklinde kendini gösterir. Uzun süreli ve yüksek doz kullanımının böbrek taşı oluşturabileceğinden korkulur. Bir diğer olası yan etkisi demir preparatı kullanan hastalarda demir yüklenmesine neden olmasıdır. 1 gramın üzerinde alımlarda, idrardan bakılan şeker ölçümlerini bozar. Ayrıca bazı enzim eksikliği olan hastalarda kan hücrelerinin yıkımına neden olabilir.

•D vitamini fazlalığı; kanda kalsiyum yükselmesine, böbrek hastalıklarına, damar
sorunlarına, böbrek taşlarına neden olabilir. D vitamini toksisitesinin yani zehirlenmesinin neden olduğu böbrek yetmezliği ya da kalp yetmezliği sonucu ölüm dahi ortaya çıkabilir. Toksisite günde 10000IU in birkaç ay boyunca alınmasıyla ortaya çıkar. Erken toksisite belirtileri kemik ağrısı, kabızlık, sersemlik hali, ağız kuruluğu, sürekli baş ağrısı, artmış susuzluk, iştahsızlık, düzensiz kalp atışı, kas ağrısı, ağızda metalik tat, bulantı, kusma şeklindedir. Kronik toksisite kemik ağrısı, idrarda bulanıklık, gözlerde kızarma, cinsel isteksizlik, gözlerin ışığa hassasiyetinde artma, ciltte kaşıntı, bulantı, kusma, şiddetli mide ağrısı, psikiyatrik problemlerle kendini belli edebilir.

E vitamini fazlalıgı; kanın pıhtılaşmasını önler. Özellikle kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalara önerilmez. 1 gramın üzerindeki dozlarda bulantı, gazlanma ve ishal yapabildiği bildirilmiştir.

F vitamini fazlalığı; vücuttaki yaraların geç iyileşmesine ve yorgunluk hissedilmesine
sebep olabilir.

K vitamini fazlalığı; kanın pıhtılaşmasında ve yıkılmasında problemler yaratabilir.

B6 vitamini fazlalığı; da ayaklarda uyuşma ve ellerde his kaybına neden olabilir.

Sonuç olarak “Vitamin bu, ilaç değil ki ortada doktorluk bir durum yok” demek doğru değildir. Vitamin takviyesi yapmadan önce mutlaka doktora danışılması gerekir.
cumhuriyet portal

1/12/2011

ısırgan otunun ağrı kesici ve yara iyileştirici özelliği kanıtlandı

    1/12/2011 09:59:00 ÖS   Yorum yok
yara iyileştirici özelliği

Atatürk Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlhami Gülçin, ısırgan otunun ülseri önlediğini, yaraları iyileştirdiğini, dirençli mikroorganizmaların yayılmalarınını bile engellediğini ve ağrı kesici özelliğinin olduğunu, yaptığı çalışmayla bilimsel olarak kanıtladığını söyledi.


Gülçin, yaptığı açıklamada, ısırgan otunun çeşitli faydalarının olduğunu ancak bunların çoğunun bilimsel olarak ispatlanıp, bir yerde toplanmadığını dile getirdi.

Isırgan otu üzerine Türkiye'de yapılan çalışmaların çok ses getirmesine rağmen bunların bir veriye dönüştürülemediğini, hep kağıt üzerinde kaldığını savunan Gülçin, ''Ben de doktora tezimde tüm bu çalışmaların derlenmesiyle birlikte ısırgan otu üzerine bilimsel bir çalışma yaptım. 5 yıl süren doktora çalışmamda, ısırgan otunun bazı faydalarını, özellikle bilimsel olarak ispatladım'' dedi.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .