-->
Sağlık Bakanlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sağlık Bakanlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/07/2011

türkiye'de kayıtlı 4525 hıv aids vakası var hasta sayısı giderek artıyor

    9/07/2011 10:08:00 ÖS   Yorum yok

Uzmanlar, hastalığın halen tam olarak kontrol altına alınamadığını, HIV/AIDS ile yaşayanların haklarında ciddi sorunların bulunduğunu belirterek “HIV ve AIDS konusunda bilgisizlik, ayrımcılık ve damgalama en önemli sorunlar arasında geliyor” dedi.


hasta sayısı giderek artıyor
30 yıldır tüm dünyada yayılan ve 33.3 milyon kişiyi etkileyen HIV/AIDS’in toplumun her kesiminden insanda görülebileceği belirtiliyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2000 yılında HIV ile yaşayan sayısı 158 iken, bu sayının 2004’te 210’a, 2007’de 376’ya, 2010’da ise 627’ye çıktığı vurgulanıyor. Pozitif Yaşam Derneği İletişim Sorumlusu Çiğdem Şimşek, dünyadaki HIV virüsü taşıyan insanların yüzde 48’ini kadınlar, yüzde 7,5’ini ise çocuklar oluşturduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı Küresel AIDS’in geçen yılki raporuna göre, tüm dünyada hastalıkla enfekte olan kişi sayısında yüzde 19 düşüş yaşandığını, ancak AIDS için halen kesin olarak bilinen bir tedavi yöntemi bulunmadığını anımsatan Şimşek, "Doğru zamanda ilaç tedavisine başlanılması hastalıkta çok önemlidir. HIV pozitifler düzenli ilaç kullanarak AIDS evresine gelmeden sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmekteler. Tanının geç konulması durumunda da hasta ilaç tedavisi yapılabilmektedir” dedi.

Şimşek, özetle şunları kaydetti: “AIDS ile yaşayan bir hastaya dokunarak, öpüşerek veya yanında bulunarak hastalığı kapmak mümkün değildir. Ayrıca AIDS evcil hayvanlardan, tuvaletlerden, yüzme havuzlarından, tabak ya da bardaklardan bulaşıcı özellik göstermez. Bu nedenle insanların bu konularda korkutulması ya da yersiz bir kaygıya neden olması çok yanlıştır. AIDS’in ana bulaşma yolu seksüel birleşme, uyuşturucu kullanıcılarının enjektörlerini paylaşması ve çok da az olsa kan transferidir. Ne yazık ki, AIDS hastalığına yakalanmış hamile bir kadının daha doğmamış bebeği de bu hastalığa yakalanmış demektir. AIDS’in yaygınlaşmasını önlemek adına hastaların düzenli olarak Sağlık Bakanlığı’nın ücretsiz olarak düzenlediği testleri yaptırmaları gerekir. Sağlık Bakanlığı tarafından eylül ayında açıklanması planlanan ücretsiz AIDS Danışma Merkezleri'ni de kamuoyuna duyuracağız.”

HIV/AIDS’in belirtilerinden bazıları;


- Fiziksel ve zihinsel aktiviteleri etkileyen, sebebi açıklanamayan aşırı bir yorgunluk,

- Zayıflama yada diyet gibi herhangi bir aktivite söz konusu olmadan iki aydan kısa bir sürede 7-10 kilo kaybı,

- Birkaç haftanın sonunda ateşin açıklanamayacak bir şekilde 39 derecenin üstüne çıkması,

- Uyku sırasında kişinin üstünü sırılsıklam edecek derecede terleme

- Sebebi bilinmeyen bir şekilde vücuttaki salgı bezlerinin kabarması

- Israrla devam eden ishal

- Herhangi bir solunum enfeksiyonuyla meydana gelen ve çok uzun süren kuru öksürük,

- Deri üstünde ya da altında oluşan kat kat, yada yükselen bir şekilde leke ve şişliklerin meydana gelmesi.



AIDS’den korunmanın 3 temel yolu:


-Korunaklı ilişki (Kondom, prezervatif kullanmak),

-Kan ve kan ürünlerinin kullanımında dikkatli olmak

-HIV ile yaşayan anne adaylarının hamilelik öncesi ve sonrasında tedavi görmesi. 

8/06/2011

türkiyenin 81 ilinde obezler için ambulans hizmeti oluşturulacak

    8/06/2011 09:44:00 ÖS   Yorum yok

Alanya'nın Çıplaklı beldesinde yaşayan ve tedavi için Ankara İl Sağlık Müdürlüğüne ait ''obez ambulansı'' ile Antalya'ya sevk edilen Naciye Erdemir, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirildi. 


Ambulanstaki raylı rampa sistemi ve 9 kişinin yardımıyla ambulanstan indirilen Erdemir, Acil Servise alındı.

hizmeti oluşturulacak
Acil servis önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Antalya İl Sağlık Müdürlüğü 112 Şube Müdürü Dr. Yusuf Genç, Sağlık Bakanlığının, özel durumu olan hastalara büyük önem verdiğini ifade etti.

Alanya'dan getirilen Naciye Erdemir'in daha önceden açıklandığı gibi 307 kilo olmadığını belirten Genç, Antalya'da yapılan tartıda 250 kilo olduğunun belirlendiğini kaydetti.

Erdemir'in bir süre yoğun bakım ünitesinde tutulacağını ve hormonal dengesizliğin sebebini öğrenmek için birtakım testlerin yapılacağını ifade eden Genç, zayıflaması için de diyetisyen gözetiminde tedavi yapılacağını açıkladı.

Şu an sadece Ankara'da bulunan obez ambulansının Türkiye'nin bütün illerinde bulundurulacağını anlatan Genç, ihale aşamasında olduklarını ve birkaç ay içinde obez ambulanslarının tüm illerde hizmet vermeye başlayacağını kaydetti.

Obez ambulanslarındaki ekipmanların normal ambulanslardakinden daha dayanıklı olduğunu belirten Genç, ''Normal ambulanslardaki sedyeler 150 kiloya kadar, obez ambulanslarındaki ise 460 kiloya kadar ağırlık taşıyabiliyor. Ayrıca obez ambulanslarında raylı rampa sistemi bulunuyor. Rampanın açılması sayesinde hasta kaldırılmadan ambulanstan indirilebiliyor'' dedi.

Türkiye'de son yıllarda obezite sorununun arttığına değinen Genç, şöyle devam etti:
''Kilo problemlerinin artmasıyla obez ambulansları bir ihtiyaç haline geldi. Kilo artışı Türkiye'de büyük problem olmaya başladı. Obezite ile savaşırken obez hastaları iyileştirmek için de çaba gösteriyoruz. Bu nedenle obez ambulansı sistemini uygulamaya koyduk. Obez ambulansları ayrıca engelli hastalar için de kullanılabilecek.''

6/04/2011

sağlık bakanlığı türkiyede ehec bakterisine ilişkin türkiyede endişelenecek durum yok

    6/04/2011 10:24:00 ÖS   Yorum yok
endişelenecek durum yok

Son iki hafta içerisinde EHEC'in görüldüğü ülkelere seyahat eden kişilerden kanlı ishal görülenlerin ve hastalıktan şüphe edenlerin en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmeleri istendi.



Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, basında EHEC mikrobuna bağlı Avrupa'da ve özellikle Almanya'da hastalık ve ölümlerin görüldüğü haberleri üzerine komisyon oluşturulduğu belirtildi.

EHEC'in hayvan veya insan dışkısıyla kirlenmiş su ve gıdayla bulaşan bir bakteri olduğuna işaret edilerek, EHEC'in kanlı ishalle seyreden bir hastalığa sebep olduğu ifade edildi. Bu mikroba bağlı oluşan hastalığın genellikle bir hafta içerisinde tedaviyle düzeldiğini vurgulanarak, çok nadiren ani gelişen böbrek yetmezliği tablosuna bağlı ölüm görülebildiği bildirildi.

Açıklamada, konuyla ilgili şu bilgilere yer verildi:


''EHEC, 2005 yılından bu tarafa ülkemizde bildirimi zorunlu hastalıklardan olup ülkemizde laboratuvar teyitli EHEC vakası görülmemiştir. Konu, Bilim Kurulumuz, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığımızca yakından izlenmektedir. Bugün itibarıyla ülkemiz için endişe edecek bir durum olmamakla birlikte Bilim Kurulu, EHEC dahil su ve besinlerle bulaşan hastalıklardan korunmak için aşağıdaki hususlara dikkat edilmesini önermektedir:
-Yemeklerden önce ve sonra eller bol su ve sabunla yıkanmalıdır.
-Çiğ sebze ve meyveler iyice yıkandıktan sonra tüketilmelidir.
-Süt ve et gibi hayvansal ürünler yeterince pişirildikten sonra tüketilmelidir.
-Son iki hafta içerisinde EHEC'in görüldüğü ülkelere seyahat eden kişilerden kanlı ishal görülenler ve hastalıktan şüphe edenler en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmelidir.
-Konu ile ilgili gelişmeler Avrupa Hastalık Kontrol Merkezi (ECDC) başta olmak üzere uluslararası sağlık kuruluşları ile işbirliği halinde Bakanlığımız tarafından izlenmeye devam edilmektedir.''
cumhuriyet portal

5/10/2011

kanser tedavisinde kullanılan amigdal türkiyede malatya kayısısından üretilecek

    5/10/2011 11:49:00 ÖS   Yorum yok
 amigdal türkiyede

İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Petrol ve Akaryatık Analiz Laboratuvarı Müdürü Yrd. Doç. Dr. Yunus Önal, gazetecilere yaptığı açıklamada, kanser hastalarının tedavisinde kullanılan vitamin B 17 ya da diğer adı ile Amigdalin'in artık Malatya'da üretileceğini, bu maddenin acı kayısı çekirdeğinde yüzde 6 oranında bulunduğunu söyledi.


Kendisinin 3 yıl önce yaptığı bir araştırmada acı kayısı çekirdeğindeki Amigdalin'i izole ettiğini, yani ayrıştırdığını kaydeden Önal, bu çalışmayı kamuoyuna açıkladığını söyledi.

Önal, araştırmasının kamuoyunda büyük yankı uyandırması üzerine, 2 ay önce Hollanda'da yaşayan Gaziantepli bir iş adamının kendisi ile temas kurduğunu anlattı. Önal, şöyle konuştu:
''Söz konusu iş adamımızla telefon görüşmesinin ardından Malatya'da buluştuk. Bu konuda yatırım yapmak istediğini söyledi. Şu anda da ön hazırlıklarımızı tamamladık. İş adamımız şirket kurulumunu tamamladı. Kendi üzerime düşen tarafı ile ilk etapta Çin'den Amigdal'in ithal edilmesine karar verdik. Hatta numuneler geldi. Üniversitedeki laboratuvarda analizlerini yapıyorum. Daha sonra da Malatya'da bunun üretimine geçilecek. Burada yetiştirilen kayısı çekirdeğinden üretilen Amigdalin, öncelikle Türkiye'ye, daha sonra da dünyanın dört bir tarafına pazarlanacak.''

''İzin işlemleri konusunda Sağlık Bakanlığına başvurular da yapıldı'' diyen Önal, bu konunun Malatya'daki sanayinin çeşitlenmesi açısından önemli olduğunu belirtti.

Amigdalin'in kanser türleri içinde kullanılmadığı alanın bulunmadığını ifade eden Yunus Önal, şu bilgileri verdi:

''Amerika'da her yaş grubunda, her kanser türünde bilimsel olarak çalışılmış bir malzeme. Bunun kaynağının kayısı olması çok güzel. Amigdalin bademde de var, kiraz çekirdeğinde de var. Ama kayısıyı kusursuz kılan, bademde yüzde 2 oranında Amigdalin varken, kayısıda yüzde 6 oranında bulunması. Amerika'da satılan Amigdalin acı bademden elde ediliyor. Çin'deki, acı kayısı çekirdeğinden elde ediliyor.''

Amigdalin üretecek olan tesisin Malatya Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulacağını anlatan Önal, ''Amacımız Malatya'da yetişen acı kayısı çekirdeklerinden bu maddeyi üretip pazarlamak. Kilosu perakendede 500 bin dolar'' dedi.

Önal, bu tesisin kurulmasının ve Amigdalin'in Malatya'da üretilecek olmasının Türkiye'deki kanser hastaları için de müjde niteliğini taşıdığını kaydederek, ''Amerika'da, Çin'de satılıyor. Ama yakın gelecekte Malatya'da kurulacak tesisten de herkes bunu temin edebilecek. Daha önce toz tabletti. Şu anda iğne olarak vurulabilecek şekilde ampulü de hazırlanmış durumda'' diye konuştu.

Kayısı ile ilgili başka bir çalışma daha yaptıkları bilgisini veren Önal, ''Malatya'mızda ve Türkiye'de yetişen tüm kayısı çeşitlerinin yağ içeriklerinin analizine başladık. Büyük bir kısmını toparlamıştık. Dünya çapında kayısı ile ilgili ne çalışılmamışsa bunların hepsini Malatya'mıza ve üniversitemize mal edeceğiz'' dedi.
cumhuriyet portal

4/03/2011

türkiyede yüz nakli ameliyatı vali ve polis onayı olmadan yapılamayacak

    4/03/2011 10:04:00 ÖS   Yorum yok
polis onayı olmadan

Sağlık Bakanlığı'nın bir çok hasta için umut olan yüz ve kol naklinin önünü açan yeni düzenlemesi, bugüne kadar dünyada çok az sayıda uygulanan bu tür operasyonlar sonrası ortaya çıkabilecek durumlara karşı tedbirler içeriyor.


Başrollerini John Travolta ve Nicolas Cage'in oynadığı, FBI ajanı ile bir teröristin yüzlerinin değiştirildiği “Yüz Yüze” filmi abartılı bir anlatım içerse de Sağlık Bakanlığı, nakil yapılan hastanın parmak izi veya yüz görünümü gibi teşhis bilgilerinin değişmesi halinde 30 gün içinde emniyete ve valiliğe bildirim zorunluluğu getirdi.

Ayrıca, nakil sonrası yeni görünüme sahip olacak hastanın psikolojik sorun yaşamaması için bilgilendirme de yapılacak. Sağlık Bakanlığı'nın Kompozit Doku Nakli Merkezleri Yönergesi ile artık hayati önem taşımayan ancak hastaların yaşam kalitesini artıracak ekstremite (kol), yüz ve saçlı deri, üst solunum-üst sindirim yolları ve bağırsak nakilleri yapılabilecek.

Sadece ruhsatlı merkezler yapabilecek


Yönergeye göre, bu nakilleri sadece Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsatlı merkezler yapabilecek. Sağlık Bakanlığı, bu nakillerin hangi hastalara yapılabileceğini belirlemek ve yapılan işlemleri takip etmek üzere Kompozit Doku Nakli Bilimsel Danışma Komisyonu ve Kompozit Doku Nakli Konseyi oluşturacak.

Komisyon, Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü veya görevlendireceği en az daire başkanı düzeyindeki bir idari amir başkanlığında; mikro cerrahi alanında deneyimli, organ veya doku nakli konusunda da çalışmaları bulunan doçent ve profesörler arasından bakanlıkça seçilecek 6 üye olmak üzere toplam 7 kişiden oluşacak. Hangi hastalara bu tür nakillerin yapılabileceğini belirleyecek olan komisyon, şu çalışmaları yürütecek:

-Alıcının çocuk olması ve endikasyon listesine göre karar verilmesi mümkün olamayan diğer istisnai vakalar için bakanlığa başvurulduğunda vakayı nakil yönünden değerlendirecek.
-Endikasyon listesine göre konsey kararı ile yapılan nakillerde, nakil sonucunu endikasyon yönünden değerlendirecek.
-Ülke genelinde kompozit doku nakli hizmetlerinin gelişimini izleyerek, alınacak tedbirleri ve ulusal stratejileri belirlemek için ihtiyaç duyulan konularda Sağlık Bakanlığı'na görüş bildirecek.
-Merkezlerin faaliyetlerini ve alınacak tedbirleri ele alacak.
-Kompozit doku naklinde kullanılan ilaçlar, solüsyonlar, araç ve gereçler ile ilgili standartları belirleyecek.
-Kompozit doku nakli ile ilgili ulusal tanı, kayıt ve tedavi protokollerini düzenleyecek.

Her merkeze bir konsey


Her kompozit doku nakli merkezinin bulunduğu hastanede, bir Kompozit Doku Nakli Konseyi kurulacak. Bu konseyde, psikiyatri uzmanı, sosyal hizmet uzmanı, nakil konusunda deneyimli iki cerrah (birisi kompozit doku naklini gerçekleştirecek ekip dışından olmak üzere), anestezi ve reanimasyon uzmanı, iç hastalıkları uzmanı (alıcı çocuk ise çocuk hastalıkları uzmanı), immünoloji uzmanı, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı ve tıp etiği uzmanı bulunacak.
Konsey; yönerge kapsamındaki her kompozit doku naklinden önce, naklin endikasyon listesine uygun olup olmadığını, alıcının onamının usulüne uygun olarak alınıp alınmadığını ve yapılacak naklin sosyal ve etik açıdan uygun olup olmadığını değerlendirecek.

Ekstremite nakli yapılacak merkezdeki sorumlu uzman, ekstremite nakli yapılacak merkezde, plastik ve rekonstruktif cerrahi veya ortopedi ve travmatoloji alanlarının birinde uzmanlığını almış, uzman olduktan sonra yurt içi veya yurt dışında mikrocerrahi alanında en az iki yıl deneyimli ve en az 50 replantasyon veya serbest doku nakli ameliyatında aktif görev almış, bunlardan en az 25 vakayı kendisinin yapmış olduğunu ilgili kurumdan belgeleyen bir hekim, sorumlu uzman olarak görevlendirilecek.

Ameliyatı her cerrah yapamayacak

Yüz ve saçlı deri nakli yapılacak merkezde ise, plastik ve rekonstruktif cerrahi alanında uzman olduktan sonra yurtiçi veya yurtdışında mikrocerrahi alanında en az iki yıl deneyimi olan ve en az 50 replantasyon veya serbest doku nakli ameliyatında aktif görev almış, bunlardan en az 25 vakayı bizzat kendisinin yapmış olduğunu ilgili kurumdan belgeleyen hekim, sorumlu uzman olabilecek.

Üst solunum/sindirim yolları nakli yapılacak merkezde ise, uzman olduktan sonra yurtiçi veya yurtdışında üst solunum yolları ve üst sindirim yolları cerrahisi alanında en az iki yıl deneyimli olduğunu ilgili kurumdan belgeleyen kulak burun boğaz, genel cerrahi veya göğüs cerrahisi uzmanı bir hekim veya uzman olduktan sonra yurtiçi veya yurtdışında mikrovasküler cerrahi alanında en az iki yıl deneyimli, en az 50 replantasyon veya serbest doku nakli ameliyatında aktif görev almış, bunlardan en az 25 vakayı bizzat kendisinin yapmış olduğunu ilgili kurumdan belgeleyen kulak burun boğaz, genel cerrahi veya göğüs cerrahisi uzmanı hekim sorumlu uzman olarak görevlendirilebilecek.

Bağırsak nakli yapılacak merkezde ise genel cerrahi uzmanı olduktan sonra yurtiçi veya yurtdışında gastro-intestinal sistem cerrahisi alanında en az iki yıl deneyimli olduğunu ilgili kurumdan belgeleyen bir hekim sorumlu uzman olabilecek.

Emniyete ve valiliğe bildirim

Kompozit doku nakli işlemi neticesinde alıcının parmak izleri veya yüz görünümü gibi teşhis bilgilerinin değişmesi halinde, hastane idaresince, nakil tarihinden itibaren 30 gün içerisinde ilgili valilik ve emniyet müdürlüğüne değişiklik bildirilecek. Beyin ölümü gerçekleşen bir hastadan nakil, ancak ailesinin izni alınarak yapılabilecek.

Bir kadavradan kompozit dokunun alınabilmesi için sağlığında imzaladığı veya donör ölümü sonrasında bağış yapmaya yetkili yakınlarının imzaladığı bağış formunda, kompozit dokuların bağışlandığı ayrı bir madde olarak belirtilecek. Bu tür nakillerin yaşam kurtarıcı olmayan özelliği ve alıcının yaşam boyu bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlara ve buna bağlı komplikasyon ve yan etkilere maruz kalacağı göz önüne alınarak da bazı kurallar getirildi.

Buna göre, nakil yapılmak istenen hasta veya yasal temsilcisi, işlem yapılmadan önce mekanik ve myoelektrik protez veya ortez gibi mevcut diğer alternatifleri kullanmış olmasına veya doku veya organ kaybının düzeltilmesine yönelik ameliyatlara rağmen tatmin olmadığını yazılı olarak beyan edecek.

Hasta veya yasal temsilcisi, ayrıntılı bir şekilde hazırlanan, operasyon sonrası ortaya çıkabilecek tüm psikolojik ve sosyal sorunların ve olası sağlık risklerinin yer aldığı bir onay formu imzalayacak. Hasta veya yasal temsilcisine merkez tarafından bu konuda ayrıntılı bilgi de verilecek.

Bağışçı ne verdiğini iy bilmeli

Düzenlemeyle ilgili bilgi veren Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Şencan, dünyada çok kısa bir süre önce başlayan, henüz kliniğe yeni giren operasyonların artık Türkiye'ye de yapılabilmesi için bir alt yapı getirildiğini bildirdi.

Kol naklinin dünyada 1998 yılında yapılmaya başlandığını, Türkiye'de kısa bir süre önce yapılan kol naklinin dünyadaki 15. vaka olduğunu hatırlatan Şencan, yüz naklinin de 2000'li yıllarda yapıldığını, dünyada bu naklin şimdiye kadar 10 kişide başarılı olduğunu söyledi. Türkiye'deki hakimlerin bu tür ameliyatları başarıyla yapabilecek kapasiteye sahip olduğunu kaydeden Şencan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Yüz ve deri nakilleri hastaların dış görünüşünü de etkileyecek operasyonlar olduğu için bu tür ameliyatların etik yönü çok büyük önem taşıyor. Bu nedenle yönergede etik konular diğer organ nakillerine göre daha ayrıntılı olarak yer aldı. Hastaya nakil sonrası meydana gelebilecek değişikliklerin ayrıntılı olarak anlatılması zorunlu. Ameliyatın sosyal yansıması farklı olacağı için çok iyi bir değerlendirme yapılmalı. Geri ödemeyle ilgili herhangi bir sorun yok. Zaten şu anda SGK bu işlemleri şu anda ayrı ayrı ödüyor. Diğer organ nakilleri için paket fiyat uygulanıyor. Belki ilerde bu işlemler yaygınlaşırsa bunlar için de paket fiyat belirlenebilir.”

Organ bağışında bu nakiller için verici onayının ayrı olacağını bildiren Şencan, “Bağışçının ne verdiğini kesin ve net olarak bilmesi gerekir. Bu nedenle böyle bir uygulamaya gittik” dedi. Şencan, şu anda kol nakli olmak için bekleyen 200 dolayında hasta bulunduğunu bildirdi.

Sağlık Bakanlığı Organ Nakli ve Diyaliz Hizmetleri Daire Başkanı Halil Yılmaz Sur da, yapılan düzenlemeyle yüz ve kol gibi doku ve organların naklinin önünün açıldığını, ancak bu nakiller için bağış yapılması gerektiğini belirtti.
Sur, “Biz alt yapıyı oluşturduk ama bağış olmazsa bunun hiç bir anlamı olmaz. Bu nedenle hastalara umut olması için vatandaşların mutlaka bağış yapması gerekiyor” şeklinde konuştu.
hürriyet yaşasın hayat

3/23/2011

yenidoğan bebekler sarılığa karşı ışın tedavisini evde alabilecek

    3/23/2011 06:30:00 ÖS   Yorum yok
ışın tedavisi evde

2010 yılının ikinci yarısından bu yana 40 bin kişinin evde bakım hizmeti aldığı Türkiye'de, bu rakamın yıl sonunda 100 bin kişiye ulaşması bekleniyor.


Sağlık Bakanlığı, evde bakım hizmeti kapsamında yeni bir uygulamayı, Ankara Sami Ulus Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde başlattı.

Yenidoğanlarda sık görülen sarılığa karşı bebek, annesinden ayrılmadan ışın tedavisini evde alabilecek.

5 fototerapi cihazı, evde tedavisi uygun 35 bebeğe hizmet veriyor.


Ankara Sami Ulus Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin evde bakım hizmetleri hakkında 0 312 305 63 90 numaralı telefondan bilgi alınabilir.
trt türk
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .