Tıp Kurumu Genel Sekreteri "Sağlığa harcadıkça daha mı sağlıklı oluyoruz?"

Tıp Kurumu Genel Sekreteri "Sağlığa harcadıkça daha mı sağlıklı oluyoruz?"

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de sağlığa yapılan harcamalar gün geçtikçe artıyor ve bu artış, devletin sağlığa önem verdiği şeklinde bir algı yaratıyor.

Örneğin, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Ekim ayında yayınlanan verilerine göre, Türkiye’nin kamu ve özel sektör dahil olmak üzere toplam sağlık harcaması, 2009 yılında 37 milyar 493 milyon dolar iken 2012 yılında 42 milyar 376 milyon dolara ulaştı.

Yine kişi başı sağlık harcaması da 2009 yılında 521 dolar iken 2012 yılında 566 dolar oldu.

Buna göre sadece son dört yılda ABD doları bazında sağlık harcamalarındaki artış yaklaşık yüzde 13 oranındaydı.

Aynı dönem için kişi başına sağlık harcamalarındaki artış ise yine ABD doları bazında yaklaşık yüzde 8,6 seviyesindeydi.

Sağlık Bakanlığı’nın 2012 yılında hazırladığı 2013-2017 Stratejik Planında Türkiye’nin sağlık harcamasının 7 yılda 2 katına çıkardığı ifade edildi.

Sağlık harcamalarındaki bu artışa rağmen Türkiye’nin temel sağlık göstergelerinde benzer yönde bir artış gerçekleşti mi?

Yani sağlığa harcadıkça daha mı sağlıklı oluyoruz? Tıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali Rıza Üçer, BBC Türkçe'ye değerlendirdi.

zayıf kadın tartışmaları güzel olmak zayıf olmak demek değildir

Toplumun her kesimi bir deri bir kemik şöhretlerden vücut kitle endeksi düşük mankenlere zayıf kadını tartışıyor.

Bu hafta İsrail parlamentosu vücut kitle endeksi 18,5'tan az olan mankenlerin defilelere çıkmasını ve reklamlarda yer almasını yasakladı.

Bu yasak, ölçüleri ne olursa olsun tüm kadınlarda sağlıklı olmayı özendirmeyi ve aşırı zayıflığın yüceltilmesinin önüne geçmeyi amaçlıyor.

Yasanın hazırlayıcılarından Rachel Adato, "Güzel olmak zayıf olmak demek değildir" diyor.

Son yıllarda, çıkık köprücük kemikli televizyon yıldızlarından, rötuşla inanılmaz derecede ince bele kavuşturulan dergi mankenlerine kadınların medyada nasıl yansıtıldığı daha tartışılır hale geldi.

Anoreksik kadınların Pinterest gibi sosyal paylaşım sitelerinde bir araya geldiği bir dönemde yasa koyucuların kadın vücudu konusundaki algıdan kaygı duymaları anlaşılır bir durum.

Yeme davranışı bozukluları olan kişilere yardım amacıyla kurulan NEDA adlı örgütün, sağlıklı vücudu özendirmeyi hedefleyen "Proud2BeMe" (Kendim olmaktan gurur duyuyorum) sitesinden Claire Mysko, kadını çok zayıf olarak sunan görüntülerin azaltılmasının yararlı olacağını belirterek "Sürekli olarak tek bir güzellik anlayışının dayatılması tehlikesi var. Medyada, farklı ölçülerin yansıtılması konusunda ciddi bir eksiklik var. Birçok kişi medyada kendileri gibi insanları göremiyor" diyor.

'Zayıflar değil zayıflık kültürü hedef alınmalı'

Pricing Beauty (Güzelliğe Değer Biçmek) kitabının yazarı Amanda Mears da podyumlar ve reklamlarda yer alacak mankenlere standart getirmenin sistemi sarsarak değişimin kapısını aralayabileceğini söylüyor.

Fakat Mears, "İnsan bedeninin farklı şekilleri ve ölçüleri var. Ama belli rakamları tutturanların sağlıklı kabul edilmesi anlayışı dorğu değil" diyor.

Yeme davranışı bozuklukları konusunda uzman olan psikolog Dr. Margo Maine de boyun ağırlığa oranını yansıtan vücut kitle endeksinin insan gruplarının ortalama ölçülerini belirlemek için iyi bir yöntem olabileceğine ancak bunun bireylerin sağlığı açısından iyi bir gösterge olmadığına dikkat çekiyor.

Dr. Maine, "Eskiden olsa bu yasayı desteklerdim. Ama artık, doğru vücut tipine ilişkin yargı konusunda biraz temkinliyim. Kadını sadece ölçülerine indirgedik. Yeme bozukluğu bulunan ya da doğalından zayıf olan kadınları hedef alarak, bireylere odaklanıyoruz, bunu benimseyen kültüre değil" diye konuşuyor.

Kanada'da Medya Farkındalık Ağı adlı bir medya eğitim programının sorumlusu olan Matthew Johnson ise, mankenlerin ölçülerini belirleme kararının ters tepebileceğini belirtiyor, "Bence doğru olan televizyonda da genel olarak medyada farklı ölçülerdeki bedenlerin de özendirilmesidir. Aşırı zayıflığın reddedilmesi değil." diyor.

bbc türkçe