-->
mide ülseri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mide ülseri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6/24/2013

Mide Ülseri Hastalarının Ölümüne sebep olabilecek yeni tehlike

    6/24/2013 11:09:00 ÖS   Yorum yok
mideden yayılan sıvı organlara kadar ulaştı
Mide Ülseri Hastalarının Ölümüne sebep olabilecek yeni tehlike
Tehlike bu kadar büyük mide ülseri erken teşhis edilmesse hayati tehlike yaratabilir basit bir enfeksiyon bile ölüme neden olabilir 

milli atlet binnaz uslu londra'da rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldı iddiaya göre mideden yayılan sıvı organlara kadar ulaştı bu durumun hayati tehlike yaratması herkesi korkuttu.

3/06/2013

yüzde 90 başarı sağlayan nefes testi ile mide kanseri teşhisi

    3/06/2013 09:52:00 ÖS   Yorum yok

İsrailli ve Çinli bilim insanları, mide şikâyeti olan 130 hastada, yaptıkları nefes testlerinin yüzde 90’ının doğru sonuç verdiğini ortaya koydu.


British Journal of Cancer (İngiltere Kanser Dergisi), nefes testlerinin kanser teşhis yöntemlerini hızlandıracak ve devrim yaratacak bir buluş olduğu yorumunu yaptı.

İngiltere’de her yıl çoğu hastalığın ileri safhalarında olan yaklaşık 7 bin kişiye kanser teşhisi konuyor.

Tedavilere rağmen, hastaların yalnızca beşte biri teşhis konduktan en az bir yıl daha hayatta kalırken, beş yıl içinde yalnızca beşte biri ölüme meydan okuyabiliyor.
Biyopsinin yerini alabilir

Mevcut şartlarda, doktorlar biyopsi ile mide kanserini teşhis ediyor.

Ağız ve gırtlaktan geçirilen esnek bir kamera ile mide astarına iniliyor, buradan kitle alınıyor.

Yeni test sayesinde, doktorlar nefes örneklerinden mide kanseri olan hastalara özel görülen kimyasal maddelere ulaşabiliyor.

Kanser hastalarına özgü bazı geçici organik içeriklere sahip olan bu koku, doğru tıbbi ekipman ve köpekler kullanılarak tespit ediliyor.

Aslında nefes testi yeni değil. Araştırmacılar aralarında akciğer kanserinin de bulunduğu birçok kanser teşhisinin nefes testi yoluyla yapılabilmesi için çalışmalar yürütüyordu.

İsrail Teknoloji Enstitüsü’nde görevli Prof. Hossam Haick, bu yöntemle yapılan testlerin mide kanseri teşhisi için iyi bir yol olduğunu ortaya koydu.

Araştırmaya katılan hastaların 37’sinde mide kanseri, 32’sinde mide ülseri, 61’inde de başka mide şikâyetleri vardı.
Aşama da tespit edilebiliyor

Nefes testi, bu hastalıkların teşhis edilmesi ve ayrımında yüzde 90 başarılı olurken, mide kanserinin hangi aşamada olduğunu da tespit edebiliyor.

Bilim insanları, testin onaylanabilmesi için araştırmalarını daha fazla hasta üzerinde uygulamaya hazırlanıyor.

İngiltere Kanser Araştırma Merkezi Müdürü Kate Law, “Bu son çalışmanın sonuçları umut verici. Ama bulguların teyit edilmesi için daha geniş çaplı denemeler yapılması gerekecek” dedi.

Law, “Çoğu mide kanseri, ameliyat için gereken süreden daha geç teşhis edildiği için, hastaların yalnızca beşte biri tedavilerinin bir parçası olarak ameliyat olabiliyor. Mide kanserini önceden teşhis edebilecek herhangi bir test hastanın uzun dönem hayatta kalabilmesi için fark yarabilecek” diye konuştu. bbc türkçe

1/19/2012

deli iğde ülsere gün kurusu katarakta karanfil bitkisi 100'den fazla hastalığa iyi geliyor

    1/19/2012 08:31:00 ÖS   Yorum yok

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halis Süleyman, mide asidini baskılamadan, artırmadan ya da azaltmadan, midenin doğal fonksiyonlarını etkilemeden, değiştirmeden mide ülserini tedavi eden ilaçlar üzerine önemli çalışmalarının bulunduğunu belirterek, 1997 yılından beri yabani deli iğde meyvesinin ülsere ve diğer bazı rahatsızlıklara olan iyileştirici etkileri üzerine çalışmalar yaptığını söyledi.

mide ülserini tedavi

Bu konuda yazdığı ilk makalenin uluslararası bilimsel dergi Phytotherapy Research'de, 2001 yılında yayımlandığını ifade eden Süleyman, ardından farklı uluslararası dergilerde de yabani deli iğde meyvesinin farklı organlara olan etkileriyle ilgili bazı makalelerinin yayımlandığını kaydetti.

Prof. Dr. Süleyman, yabani deli iğde meyvesinin karaciğer hasarını önlediğine dair bir çalışmasının da 2010 yılında Pharmaceutıcal Biology dergisinde yayımlandığını bildirdi.
Yabani deli iğde meyvelerinden ekstre elde ettiğini belirten Süleyman, şöyle devam etti:
''Yabani deli iğde meyvelerinden elde edilen ekstre mide asidini baskılamadan, artırmadan ya da azaltmadan sadece mide ülserlerini iyileştiriyor. Buna ilaç demem yanlış olur. Bu bir ekstre. Hayvanlar üzerinde denedik. Yüzde 100 ülseri iyileştirici etkisini gördük. Mide asidini baskılamadan, artırmadan ya da azaltmadan sadece mide ülserlerini iyileştiriyor.''

Gün kurusu kayısısı


İnönü Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selim Doğanay'ın danışmanlığında bilimsel çalışmasını yürüten göz hastalıkları uzmanı Cem Düz, yaptığı açıklamada, kataraktın önlenmesinde antioksidanların ve kullanılan gıdaların önemli rolü bulunduğunu, bu nedenle de çalışmalarında kayısının katarakt üzerinde etkisinin olup olmadığını incelediklerini belirtti.

katarakt oluşumu

Kayısıda birçok vitamin ve antioksidan düzeyine sahip bileşen bulunduğuna işaret eden Düz, yaptıkları çalışmayla kayısının ilk kez göz üzerindeki etkisinin araştırıldığını vurguladı.
Deney hayvanları sıçanlarla 20'şerli gruplar halinde çalıştıklarını ve bunları 3 gruba ayırdıklarını anlatan Düz, deney hayvanlarının ilk gruba normal yem verildiğini, diğer iki gruba doğumlarının onuncu gününden itibaren katarakt yapıcı bir ilaç uygulandığını belirtti.
İlaç verilen iki grup deney hayvanından bir grubun sürekli olarak içeriğinde organik gün kurusu kayısının bulunduğu yemle beslendiklerini kaydeden Düz, ''Çalışmanın ikinci ayında kayısı yemiyle beslenen grubun ilaç enjekte edilen ikinci gruba göre katarakt oluşumunun çok çok az olduğunu ve sıçan kanı ve lenslerindeki antioksidan düzeylerinin diğer gruplara nazaran daha yüksek olduğunu tespit ettik'' diye konuştu.

Araştırmanın danışmanı İnönü Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selim Doğanay da gözdeki lensin saydamlığını yitirmesiyle oluşan katarakt hastalığının dünyada göz konusunda en fazla yapılan cerrahi işlemlerin başında geldiğini dile getirdi.

Doğanay, çalışmanın kayısının göze olan etkisini gösteren dünyadaki ve Türkiye'deki ilk çalışma olduğunu, bilimsel çalışmanın sonuçlarının Türk Oftolomoloji Derneği'nin Ulusal Kongresi'nde sunduklarını ve çok olumlu tepkiler aldıklarını, Nisan ayında da Amerikan Katarakt Cemiyeti'nin toplantısında da tebliğ olarak sunacaklarını kaydetti.

Karanfil her derde deva


İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlhami Gülçin tarafından yapılan bir araştırmada, karanfilin birçok hastalığa iyi geldiği tespit edildi ve bu araştırma dünyadaki birçok bilimsel dergide yer aldı.

karanfil yağı üzerine

Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi de Prof. Dr. Gülçin, yaptığı açıklamada, karanfil bitkisinin asıl vatanının Hindistan olduğunu belirterek, dünyadaki üretiminin yüzde 80'inin Tanzanya'da yapıldığını anımsattı.

Türkiye'de karanfilin yaygın olarak kullanıldığını vurgulayan Gülçin, 100'den fazla hastalığın sebebi olan serbest radikallerin antioksidanlar tarafından giderildiğini belirterek, karanfilin su ekstresini kullanarak, bu konuda bilimsel bir araştırma yaptıklarını vurguladı.
Çalışmada, önemli sonuçlar elde ettiklerinin altını çizen Gülçin, ''Gerçekten çok ilginç sonuçlar elde ettik. Çünkü kullandığımız karanfilin su ekstresinin, standart antioksidan bileşkeleriyle kıyasladığımızda önemli bulgular tespit ettik'' dedi.

Karanfilin su ekstresinden sonra, karanfil yağı üzerine de bir araştırma yaptıklarını ifade eden Gülçin, ''Günde 3-5 bardak karanfil çayını içmek, stres, sıkıntı, yorgunluk gibi psikolojik sıkıntılardan korur. Özellikle enfeksiyonlara karşı çok etkili. Karanfil birçok hastalığın temel sebebi olan alzheimer, parkinson, diyabet gibi hastalığın nedeni olan olan serbest radikalleri gideriyor. Kısacası, enfeksiyon ve kronik hastalıklarına karşı karanfil tomurcuklarının çok güzel bir şekilde kullanılabileceğini biz bilimsel olarak ispatladık'' şeklinde konuştu.

Karanfili çok fazla tüketmenin zararlı olabileceğine dikkati çeken Gülçin ''Karanfil üzerine yaptığım çalışmalarım, dünyada bu konudaki en saygın dergilerde yayımlandı. 2004 yılında ''Food Chemistry''de, 2010 yılında ''Arabian Journal Of Chemistry''de, 2011 yılında ise ''Journal of Medicinal Food'' dergisinde bilimsel araştırmalarım yayımlandı. Food Chemistry'deki makalem yüzün üzerinde atıf aldı. Dünyadaki birçok bilim adamının aldığı atıftan daha fazla atıf aldı makalem'' diye konuştu.

10/28/2011

günde iki tablet aspirin almak bağırsak kanseri riskini yüzde 63 oranında azaltıyor

    10/28/2011 10:47:00 ÖS   Yorum yok

İskoçya'daki Newcastle Üniversitesi'nde, risk grubundaki 861 hastayla yapılan araştırmada, günde iki aspirinin iki yıl sonunda bağırsak kanseri vakalarını yüzde 63 oranında azalttığı görüldü.


bağırsak kanseri riski
Araştırma 1000 kişide bir görülen Lynch sendromlu hastalar üzerinde yapıldı.

Bu hastaların bünyesi DNA'larındaki bozuklukları belirleyip onarmada zorluk yaratıyor, kanser riskini yükseltiyor.
Kansere yatkınlık

Lynch sendromlu hastalarda özellikle bağırsak, rahim ve mide kanseri daha yaygın olarak görülüyor.

Araştırmada her gün 600 miligram aspirin verilen birinci grup hastalar arasında 19 tümör vakası ortaya çıkarken, aspirin almayanlar diğer grupta 34 vaka tespit edildi. Bu vaka sayının yüzde 44 oranında daha az olması anlamına geliyor.

İki yıl süreyle aspirin alan hastalar içindeki değerlendirmede ise kanser vakalarının yüzde 63 azaldığı tespit edildi. Bu grupta Lynch sendromuyla bağlantılı kanser vakaları da yarı yarıya azaldı.

Araştırmaya öncülük eden Prof. John Burn, İngiltere'de 30 bin Lynch sendromlu yetişkin hasta olduğunu belirterek, "Bu kişilerin hepsine tedavi uygulanırsa 30 yıl içinde 10 bin kanser vakasını ve bu hastalıktan bin kişinin ölmesini engelleyebiliriz" dedi.

Burn, yan etkilere de dikkat çekti ve "10 bin kanser vakasını önleme karşılığında 1000 mide ülseri ve 100 felç vakası birçoklarına göre fena bir şey olmaz" diye konuştu.

Prof. Burn, ailesinde bağırsak kanseri geçmişi olanların düşük dozda aspirin almalarını tavsiye etti.

5/23/2011

bir araştırmaya göre mide ülseri ve parkinson hastalığına aynı bakteri neden oluyor

    5/23/2011 07:22:00 ÖS   Yorum yok
parkinson hastalığı
Helicobacter pylori adlı bakteri

Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir araştırmaya göre, mide ülserine yol açan bakteri ile Parkinson hastalığı arasında bağlantı var.



Helicobacter pylori adlı bakterinin mise ülserine neden olduğu biliniyor


Araştırmayı yapan bilim adamları bazı farelere Helicobacter pylori adlı bakteriyi enjekte etti.


Bu farelerde daha sonra Parkinson hastalığının belirtileri görüldü.

Araştırmanın sonuçları ise Amerikan Mikrobiyoloji Derneği'nin toplantısında katılımcılara sunuldu.

Bilim adamları, farelerde Parkinson belirtileri görülmesinde, onlara Helicobacter pylori adlı bakterinin enjekte edilmesinin "önemli rolü" olmuş olabileceğini söylüyor.

Louisiana State Üniversitesi Sağlık Bilimleri Merkezi'nden Doktor Traci Testerman, "Araştırma sonuçları, yaşlı farelerde genç farelere kıyasla çok daha dramatik. Bu da, insanlarda olduğu gibi farelerde de yaşlıların Parkinson hastalığına daha duyarlı olduğunu gösteriyor." dedi.

Bilim adamları Helicobacter pylori adlı bakterinin, vücuttan koleströl "çalmayı" başarıp, beyne zarar veren kimyasal maddeler ürettiğine inanıyor.


Parkinson ise beynin alt kısımlarındaki gri cevher çekirdeklerinin bozukluğuna bağlı bir sinir sistemi hastalığı.
İngiliz bilim adamları temkinli

Öte yandan İngiliz yardım kuruluşu Parkinson's UK ise araştırma sonuçlarına temkinli yaklaşılması gerektiğini bildirdi.

Bu kuruluşun araştırma birimi başkanı Doktor Kieran Breen, "Biz Parkinson hastalığının muhtemelen birçok faktörün birleşiminden kaynaklandığına, bir bireyin genetik özelliklerinin de hastalığın ilerlemesine yol açabileceğine inanıyoruz." dedi.

Kieran Breen yine de araştırma sonuçlarının ilginç olduğuna inanıyor.


Breen, "Zira bu araştırma bir bakterinin, sinir hücrelerini öldüren bir toksin salgılayabileceğini gösteriyor." diye konuştu.
bbc türkçe

12/30/2010

yeni yıla sigarayı bırakarak girebilirsiniz

    12/30/2010 07:58:00 ÖS   Yorum yok

Son yıllarda tüm dünyada yasaklar birbiri ardına gelse de, insanlar bir yerde ve bir şekilde sigara içmenin yolunu buluyor. 

sigara içmenin yolu

Memorial Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. İlkay Keskinel, sigaranın zararları ve bırakma önerileri hakkında bilgi verdi.


Sigara içmek tüm dünyada yıllarca bir güç ya da güzellik simgesi olarak gösterildi


Arkeolojik veriler dünyada 5 bin yıldır tütün ekildiğini gösteriyor.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .